12 Aralık 1942 Tarihli Ulus Gazetesi Sayfa 2

12 Aralık 1942 tarihli Ulus Gazetesi Sayfa 2
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

x ile x: SEYLSE v FW UT U SO B waekt SUR<SECKIRSYEPR B B EXLELi (Garzeteciler Heyetinir Londra'ya varışında Viktoria istasyonunda Büyük Elçi Rauf Orbay'la beraber Yolun en fehlikelikısmı olan Portekiz-Irlanda arasında... alınmış - resimleri Tayyarenin pencerelerini kapadık, rahatça ölmek par'hşüf' kullanmaktan daha iy idi. Bütün gece uyuyamadım ! 35 kişilik uçağa 65 kişi birden binm'ştik AHİRE ile Afrika'nın garp K sahilinde Atlantik denizi ü- zerinde bulunan Lagos li- Manı arasındaki yolculuk iki gün bir gece sürdü. Öğrendiğimi re bu Lagos - Kahire hattı Frah- sa'nın sukutundan sonra — açılmış ve o zamandanber| de İngiltere'yi şarka bağlıyan en yakın yol ol- Mmuştur. Yolun umumi istikameti şudur: Kahire'den kalktıktan son- ra Nil nehrini takibederek cenuba döğru iner. Cenuba iniş Sudan'ın mMmerkezi olan Hartum'da nihayet- lenir. Hartum'a — geldikten sonra garbe doğru istikamet alır ve La- gos'ta denize çıkar, Tayyarenin taşıyabildiği benzin üzerinde miktarına göre, sik veya seyrek Jâzımdır. Tayyare k E yabileceği benzin miktarı da az o- lacağından inişleri nası lü- zımdır. Giderken bindiğimiz tay- yare küçük olduğu için inişler sık olmuş, geri dönerken — bindiğimiz çök daha h k olduğun- dan birkaç iniş kâl miştir. Bu Mnişlerin benzin temini için oldu- ğunu söylemeğe lüzum yoktur. Tayyare hakkında şunu — hatırla- mak yerindedir ki, bir tayyarenin taşıdığı en ağır yük kendi gak benzinldir. Büyük Iay)ve ilk havalandığı zaman çok ağırdır. Fakat ucçtukça benizini de tis ğından yükü hafifler. Bu hale gö- re havalanan bir tayyare ile yolu- nu katettikten — sonra yere inen tayyarenin ağırlığı arasında büyük hat ler bu b fark vardır. Bizi Kahire'den Lagos'a kadar ftaşıyacak olan tayyare Adnnn ıIe Kahire arasında işliy y Tin tipinde yedi yolcu taşı küçük sayılan bir tayyare idi. hire'den kalktıktan sonra ılk m- diğlimiz yer Mısır Jle Sudan ara- sındak| hudut üzerinde Vadi Halfa oldu. Burada geveze bir Sudanlı pasaport memuru evvelâ Sudan'a girmek için vizemiz olmadığını ve bunun için de para cezası verme- >miz lâzımgeldiğini söyliyerek — bi- Zimle alay ettikten sonra — pasa- portlarımızı vize etti ve para da Blmadı. Vadi Halfa ağustos £ neşinin altında' cayır câyır yanan bir yerdi. Tayyaremi: burada benzin aldıktan sonra hareket ettik Ve öğleye doğru Hartum'a vardık, Vadi Halfa'ya nazaran Hartum çok daha sıcaktı. Bir otobüse bi- Nerek kızgın güneşin altında ya- nan sokaklardan geçtik Grando- tel'e gittik. Bir rum — tarafından Wdâre edildiğini öğrendiğimiz bu o- el iki katlı ve sicak memleketlere Mahsus tesisatı olan bir bina idi. Ötelin penceresinden nehri ve Nil'in öte yanında da Kiçner'e şöh- Tet kazandıran Omdurman — şehri görünüyordu. Yemekten sonra tekrar havalan- dık ve akşama doğru — Elfaşert'e vardık. Hartum'la Elfaşer arasın- (da tavyare ortalama on bin ayak yüksekten ucuyor ve —Âfrika'mın gölleri ve ormanları görünüyordu. Elifaşer büyük bir süroriz teşkil etti. Afrika'nın- vüreğinde olan bu kasabayı hattâ Hartum'dan da da- ha sicak bulacağımızı zannetmiş- Hk, Fakat geceliyeceğimiz bu ka- #Şaba yeşil otların ve ağaçların or- dasında serin bir yerdi. Kaymakam Ve polis müdürü bizi karsıladı ve Gazetecil in vize ve aşı y 5 gün K TÜ Yazan: ğ Şükrü ESMER ğ istirahat etmek üzere doğru evle- rine götürdüler. Burada geçirdiği- miz birkaç saat yorucu Afrika se- yahatının en hoş tarafını teşkil et- miştir. Kısmen sazdan ve kısmen de çamurdan yapılmış olan evin tarasasına oturduk ve Kaymakam bize soğuk içki ikram etti. Bir müddet sonra yeriilerin kulübünü ziyaret ettik. Türk olduğumuzu öÖğ- renen yerli halk yanımıza gelerek miz hakkında sualler Bundan sonra da misafir ahşap barakalara gittik. yerleşen evi olan Buranın da Hartum'da bir rum tarafından idare Lagos'ta okul çocukları oynuyu” Üçüncü günün gecesi Lagos'tan hareket ettik. Bu defa bindiğimiz tayyare büyük bir transatlantikti. Normal zamanlarda otuz beş kişi taşıyan bu deniz tayyaresinin içine altmış beş yolcu bindi. Ekserisi as- kerlerden ibaret olan bu altmış beş yolcu ile beraberlerinde taşı- dıkları eşya çok ağır yük teşkil ediyordu. Buna rağmen tayyare Portekiz'e kadar ancak bir — iniş yaptı. Bu, ingiliz sömürgesi olan Gambia'da Bathurrt idi. Bathurrt belki de Afrika'da indiğimiz yerle- rin en sıcağı idi. Sineklerle müca- dele ederek otomobillere bindik ve dalma sineklerle mücadele halinde bir misafir evine gittik. Burada toplandığımız zaman, — tayyarenin bir vapur dolusu yolcu taşıdığını gördük. Barthurrt'tan — Portekiz'e kadar yolculuğu geceleyin yapa- hayretle öğrendik. Türk olduğu- muzu anlıyan rum bizi ağırlamak- ta hususi dikkat gösterdi. Ertesi sabah erken hareket et- tik ve evvelâ Hür Fransa'ya tabi olan Fort Lamy'de sonra da.İn- gilt 'nin Nijerya — müstemlekesi içindeki Kano kasabasında biraz durduktan sonra —akşama doğ- ru Lagos'a vardık. Lagos ingi- liz sömürgesi olan Nijerya'nın merkezidir. Burada ingiliz memur- larına mahsus bir evde misafir e- dildik. Lagos çok sıcak ve — rutu- betli bir şehirdi. Buradan mümkün olan süratle ayrılarak İngiltere'ye gitmek istiyorduk. Fakat iki en- gelin buna mâni olduğu anlaşıldı: birincisi, Ankara'dan ayrılırken, Portekiz vizesini almaktaki ihmali- mizdi. Biz İngiltere'ye gidişimizde har yolu takibedeceğimizi — bil- mediğimizden vize işlerini bizi da- vet edenlere bırakmıştık. Portekize uğrıyacağımızı bile — bilmiyorduk. Esasen bugünkü tayyare yolculu- ğunda takibedilecek yol, bütün a- lâkadarlar tarafından dalma en sı- kı bir sır halinde muhafaza edil- mektedir. Nereden ne zaman kal- kılacak? Nereye inilecek? Nereye varılacak? Bunları kimse bilmez. Ve ekseriya inilen yerin neresi olduğu ancak — varıldıktan sonra anlaşılır. İkinci engel sarı Humma aşısını yaptırmamamız oldu. Ertesi gün her iki vaziyeti de tamir etmeğe koyulduk. Portekiz'e telgraf çek- tik ve hastaneye giderek aşılan- dık. Fakat bu iki ihmalin cezasını Lagos'ta Üç gün kalmakla ödedik. Hartum'da bir ramun işlettiği Grand Otel caktık, Al üstü hareket etti- ğimiz zaman, geceleyin — yatacak yer olmadığını öğrendik. Normal zamanlara mahsus konforlar ara- sında yatak da ortadan kalkmıştı. Yolculuğun bu kısmı çok — acıklı oldu. Afrika sahillerini takibeden tayyare sabahleyin erken Lizbon tayyare İlmanına indi. Lizbon'a vardığımız zaman tekrar medeni- yete ve onun konforlarına kavuş- muştuk, Bizi istikbal eden elçi- mizle birlikte bir otele gittik. Ve sıcak birer banyodan sonra öğleye kadar uyuduk. Öğle yemeğini el- çilikte yedik ondan sonra da Liz- bon'u gezdik. Akşam yemeğini in- giliz elçiliğinin davetlileri olarak yedikten sonra gece yarısına yakın bir saatte aynı tayyare ile hareket ettik. Portekiz ile İrlanda arasın- daki mesafe yolun en tehlikelisini teşkil edecekti. Çünkü harp böl- gesi sayılan denizlerden geçecek- tik. Tayyarenin pencerelerini ka- lhn siyah perdelerle kapadık — ve mukadderatımızı talihe terkettik. Bütün gece uyumadığımı — söyle- meğe lüzum bile yoktur. Tayyare- de her hangi kazaya karşı para- sütler olduğunu — bize binerken söylemişler ve paraşütleri — nasil vv Tp ıy"i' d enrş * P 'ç © 12/12/1942 Eskiye rağbet olsa Bit pazarına... Eskiye rağbet olsa bit pazarına nur ya - ğardı! gibi bir sözümüz vardır. Harp günlerinde birçok değersiz şeyler kiy- metlenirken, bu sözümüz iyiden iyi- ye değerini kaybeltmiş oluyor. Eski, hiç bir çağdarı bazı istimnalarla! - bugünlerdeki kadar de - ğerlenmemiştir. Dün, işe yaramaz diye sokağa attığımız her şey, bugün başlı başına bir değer taşımaktadır: şişe mantarından — boş cigara paketine kadar Hele eski ayakkabı ve eski elbise, yenilik za manindaki kıymetini çoktan aştı. 939 da Sümerbank'tan 360 kuruşa aldığı ayakkabıyı yıllarca giydikten sonra 6 liraya satanlar çoktur. Hazır elbi- seciden dün 25 liraya aldığı paltoyu bugün 50 liraya vermekte nazlanan - lar da az değildir! Hırtı pirtilar böyle değerlendikçe, her - keste bir açık gözlük başladı! Öm - ründe evine eskici bile çağırmıyan « lara bir esnaflık ruhu geldi, yıllan - mış bir tezgâhtar tavrı takınmıya, göz boyayıcı bir madrabaz lisanı kullan- miya başladılar: — Bu kanape ile iki efendim! Yayı şu madendenmiş, bu yay esner es - ner bir türlü kırılmak bilmezmiş, yü- zü hint kumaşı imiş, yıllandıkça sağ- lamlaşırmış, cevizi vahşi Afrika or - manlarında yetişen bir cevizin kökü- nün bilmem neresi imiş!... Bu tezgâhtar ağzından sonra müşteri kan- dırılsın kandırılmasın, ev sahibi ya- nındakilere dönerek gülüyor: — Haklı değil miyim kardeş, altı yıl ön- ce 200 liraya almıştım!... koltuk 800 - lira esi dinledim. An- miyeceğim: ağır başlı bir zatın eski bir elbisesi varmış. Ka pıdan çağırdığı eskiciler 40 liradan fazla vermemişler, Bilirsiniz. müba rtekler bir ağız birliği ettiler mi. 40 lira diye, dO pata daha vermezler, Ağır başlı zat, cemiyetin eskicilerden intikamını almıya karar vermiş Apar- tıman kapıcısını çağırmış, — Elbisey koltuğuna vermiş, Ankara'nın eski el- bise borsası olan . . . , na gitmiş. Kc- narda durmuş, Kapıcı elbiseyi mad - rabazlara göstermiş. 30 - 35 - 40 der- ken, ağır başlı zat da araya karışmış. Onlar her arttırdıkça yarım lita daha arttırmış. İş kızışmış elbise 65 liraya çıkar çıkmaz ağır başlı zat aradan sıvışmış. Eskici 65 lirayı saymış elbi- seyi almış ve ağır başlı zata yanaş - miş: Gel birader, biz seninle kolay anla - şiriz! demiş. Ve ilâve etmiş, ver 75 lira sana vereyim!... Elbisenin hakiki — sahibi olan ağır başlı zat, sağ elinin şehadet parmağını gö- züne götürmüş, gözünün alt kapağını aşağıya doğtu çekmiş, gözünün akını meydana çıkarmış ve: — Pış!.. demiş... Düne kadar siz bizi al- datırdınız, şimıgiın bize geldi!... Dün bir esk latmadan Anlattıklarına bakılırsa, eskiciler aldık- ları elbise ve ayakkabıları köylere gö- türüp zahire ile değiştiriyorlarmış, sonra bu zahireyi paraya çeviriyorlar- mış! Yani hem alırken, hem değişti- rirken, hem de zahireyi satarken kaza- nıyorlarmış! Bu hesaba göre, ağır başlı zatın “kandırdım!” sandığı &<- kici bile gene bizi kandırmış, gene kazanmış oluyor. Kimbilir 75 liralık elbiseye kaç çuval pirinç veya bul - gur almıştır! Sabadeddin SÖNMEZ Dafça'ya vapur işliyor Datça, il aa. — Kazamız iskelasine Devlet Denizyolları tarafından İlk va - pur seferinin yapılmış olması dolayı - siyle halktımız dünkü günü büyük bir sevinç içinde geçirmiştir Ziraan Bankasının ikramiye kurası çekildi Haber aldığımıza göre Türkiye Cum - huriyeli Ziraat Bankasının elli Hra ve daha ziyade mevduatı bulunan mudileri arasında her üç ayda bir dağıtılmak - ta olduğu ikramiye kurası dün banka merkezinde İkinci Noter ile diğer alâ - kadarlar huzurunda çekilmiştir. Ken - dilerine Ikramiye isabet eden mudilerden Ankara'da 16231 Naime 1000, Gellbolu'- da 771 Celâl Dereoğlu 500, İstanbul'da 21582 Mehmet 250, Ankara'da 16616 Ke- mal, Ankara'da 19477 İsmall, Antalya'- da 1927 Selçuk Oskay, Biga'da 608 Kad- riye Gumli, —Bozdoğan'da 365 — Emin Dağ, İstanbul'da 23003 Hikmet, İstam- bul'da 24713 Halll, İzmir'de 7235 Ab . durrahim, Konya'da 4148 Şeviki Konuk, Sürmene'de 264 Emine Ulubay 100 er M- ra kazanmışlardır. Bunlardan — başka kul! a S E vear A, h 95 mudie de 20-50 Ben bu paraşi e hiç . e y etmiş - Teti öaeniellen. FÇi a uğradığır ı“;:ı arasında ikramiyeler isabet "Iî) miız takdirde parasşüt kullanıp da denizin ortasına inmek mümkün olsa bile bunu bir kurtuluş sayma- dığımdan rahat ölmeğe karar ver- miştim, Hiçbir kazaya uğramadan sabahleyin saat yedide İrlanda'nın Foynes adındak; limanıma — indik. Burada da birkaç saat kaldıktan sonra İngiltere'de Poole llmanına vardık. Tayyare yolculuğu burada sona eriyordu. Poole'den Londra- ya şimendöferle iki saatte gidilir. Viktorla istasyonuna vardığımız zaman başta Büyük Elçimiz Rauf Orbay'ı ve İstihbarat Nazırlığının müsteşarı Mister Thurtle olmak ü- zere büyük bir kalabalhğın bizi is- tikbal için beklemekte — olduğunu gördük. Adana'dan hareketimizle Lon- dra'ya varışımız — arasında tam şekiz gün geçmiş bu sekiz günün üçü de Lagos'ta vize ile aşı mua- melesinin tamamlanması için sar- fedilmişti. Eğer bu iki ihmal yüzünden Üç gün kaybetmemiş olsaydık beş günde Londra'ya varmış - buluna- 59180 sterlini ingiliz bankasına yatıran iki vakıf mütevellisi İstanbul, 11 (Telefonla) — Sürpa- gop vakıfları mütevellisi iken topla- dıkları 59.180 ingiliz lirasını kendi hesaplarına İngiltere'de bir bankaya yatıran Rüpen Vensan ve Pol aley- hine vakıflar idaresi tarafından açı- lan dâvaya bugün devam edildi. Ev- velce bu paraların kendilerine ait olduğunu —söyliyen — müddelaleyhler bugünkü celsede parayı vakıflar ida- resine teslim — edeceklerini taahhüt ettiler. Dü Yurttaş ! Daha çok ek ki, kesen de o kadar şişsin. İnhisar moddelerineğ yapılan zamlara dair bir gazelenin verdiği havadis ve bir favzih Tan gazetesinin 22. 11. 1942 ta. rihli sayısında “tütün ve siğâara İi- yatları tezyidedilmiyecektir, salâ — hiyetli makamlar bu şekildeki Şşa. yiaların katiyen asılsız — olduğunu bildiriyor,, başlığı altında bir ya- zı çıkmış ve bu haberin Ankara'dan alındığı, Gümrük ve İnhisarlar Ve- kâletinin en salâhiyetli makamla- riyle yapılan temaslar neticesinde öğrenildiği de tasrih edilmişti, Halbuki, bu haberin gazetede çık- masından bir hafta sonra tütün ve müskirat Tfiyatlarına — yeniden zamlar yapılmıştır. Dikkatimizi çeken bu durum Üü- zerine bir muhabirimiz Gümrük ve İnhisarlar Vekâleti Müsteşarını zi- yaret ederek işin hakikatini öğren. mek istemiş, kendisini pek iyi kar- şılıyan Vekâlet Müsleşarı aşağıda- ki aydınlatıcı izahlarda bulunmuş- Hur; Matbuat Umum — Müdürlüğü Tan gazetesinin O habere ait par- çasını bize de göndermişti. Bu yü- zıyı okuduğumuz zaman hayrete düştük, Çünki, Vekâletimiz o sıra- larda bilâkis tütün ve içki fiyatla- rına zam yapılmasını kararlaşlır- mış ve bu düsüsta icabedon tetkik. lere başlamıştı. Derhal, Tan gaze - tesinin bir muhabiri ile Vekâlet makamlarının temus edip etmediği- ni araştırdık, İnhisarlar işleriyie Vekâlette alâkadar olan Tetkik ve Mürakabe Heyeti olup ne bu hey- etin reisi ve diğer memurları ne de Vekâletin diğer hiç bir dairesi ta- rafından Tan Gazetesine bu yolda hiç bir malümat verilmediğini anla- dık. Sayın Vekilimiz ise, gazeteni- Üzbamındi On üçüncü hafta... On üçüncü Tasarruf ve Yerlimal- lar Haftası, bugün Sayın Başvekilimi - zin bir söyleviyle açılıyor. Her yıl, bu haftanın değeri üzerin- de durmayı bir kalem ödevi bilirdik. Bu sene, bu dâvanın ve bu gerekliğin önemi gözle görülür ve elle tutulur bir gerçeklik almıştır. Yedi iklim, dört bucağını ateş sa- ran bir savaş dünyası içinde Türkiye, sayısı biraz daha azalan barış bölgele- rinden biridir. Fakat yedimizden yet - mişimize kadar herkes biliyor ki topu, tüfeği, uçağı ve tankı ile Türkiye st - nırlarının içine girmemiş olan savaş, yaşama darlığı, geçinme zorluğu — ile kilerimize, mutfağımıza, yemek masa- mıza, elbise dolabımıza kadar sokul- muştur. Barış, sınırlarımızın dışında duru- yorsa bunu bir tesadüf eseri sayma - y Mars'ın kana bulanmış çizmele- rini Türk topraklarına yaklaştırmıyan kuvvet, dünyanın en şerefli adını ve en şanlı Sancağını taşıyor: Türk or- dusu, Türk milleti, kendisine savaş gücü- nü ve barış nimetini bağışlı bu or- İşte onun içindir ki On ü sarruf ve Yerlimallar Haftası, bizi bu silâhlarla silâhlanmış seferber bir mil- let olarak buluyor. Fiyatların yükselmesini, dışardan gelmemesi, içerde pahaltya mal olmast kadar bizim lüzumlu lüzumsuz, ona hücumumuz, ihtiyacımızdan fazlasınt ele geçirmek hırsımız da meydana ge- tirir. “Ulusal Ekonomi ve Arttırma” Kurumunun da bir vecizesinde ded gibi “mala hücum malın fiyatını yük- seltir -ukulen fiyat paranın kıymetini düşürür.' On üçüncü haftada bir yol daha hatırlıyalım ki, dünyayı yakıp kavuran savaş, yurdun dışında; fakat — tutum, para biriktirme ve ekonomi savaşı yur- dun içindedir. Böyle bir çağda parayı, malı, eşya- yı, yiyeceği cephane, silâh gibi gör - mek savaşa gücü olan ve barış içinde şerefle yaşamak istiyen bir milletin her ferdine ayrı düşen vazifedir. e DA Eşber'in son mısrar ! duyu her gün biraz daha iyi beslemek, her gün bir parça daha kuvvetlendir - mek için hiç bir fedakârlıktan kaçın « miyacaktır: Onun karavanası karşısında bizim tabağımıza, onun silâhı ve giyimi kar- Ünlü yazarlarımızdan Burhan Ca« hit, bir fıkrasını şöyle bitiriyor: “Büyük Hâmid'in Eşber'indeki soa parça bu hakikatin tam ifadesidir. Şahsi ihtirasları uğruna Pencap mame- resini kana ve ateşe :eıdığı halde M Ha YU şısında bizim elbise dolab düşen ödevleri en fazla hatırlıyacağımız bir haftaya giriyoruz. Yurdumuzun dışından içeriye doğ- ru sokulmak istiyen savaşa yolu, ken- di gücümüzle kapatmış bulunuyoruz; fakat o savaşın ateşi ve dumanı Türk vatanındaki barışın - dışarıya doğru - yolunu da kesmiştir. Onuıı ıgın. her aradığımızı bül « Ğ ş zin 27 11. 1942 tarihli çıkan demecinde de fiyat mes e ne asla temas etmemişti. Bunun üzerine keyfiyeti, den teşebbüslerde bulunmak Üüzere, Matbuat Umum Müdürlüğüne bil. dirdik, Bu haberin asılsızlığını ilâna ve- sile verdiğinizden dolayı size ve gazetenize teşekkür ederim.,, Avdın'da varlık vercisi celvelleri dün asıldı Aydın, 11 (Hususi) — Vilâyetimizde varlık vergisi cetvelleri bugün asıldı. Ay- din merkez kazasında iki yüz doksan do- kuz mükellefe altı yüz otuz iki bin üç yüz altmış iki, Bozdağ'da yüz yirmi üç mükellefe yetmiş dokuz bin Karacasu'da otuz beş mükellefe seksen dört bin dört yüz, Nazilli'de yüz seksen mükellefe iki yüz yetmiş bir bin iki yüz beş, Söke'de yüz yetmiş iki mükellefe iki yüz beş bin yedi yüz elli iki, Çine'de yüz kırk bir mükellefe yüz sekiz bin dokuz yüz ve vilâyet itibariyle de dokuz yüz elli mü - kellefe bir milyon üç yüz seksen bir bin altı yüz on dokuz lira vetgi tahakkuk ettirilmiştir. Dr. Lütfü Kırdar gitti İki gündenberi şehtimizde bulun - makta olan İstanbul Valisi Dr. Lütfi Kır- ğimiz, almıya im- 1 kân gör ğ hulâsa, darlık — ve sıkıntı çektiğimiz, yal, bilir haki- lduğu icabe- | katlerden değildir. Bunun karşısında Bat- Tamyus'un: "Taribi yazan benim, yapan siz!* itabına karşı hiddetlenir ve Aris « to'ya döner: "Efkârımı sen de etme tebyiç Aristo, nedir bu?” Aristo cevap verir: —Zafer veya hbiç! Eşber'in son misramın doğrusu, — Rasto, bu nedir? — Zafer veya biç! göre, ben bu fıkrada se- hepimiz Devlete güven, tutum, — israf düşmanlığı, süsten, lüksten uzak dur- ma gibi silâhlarla silâhlanmış bekli- yeceğiz. rulduğu gibi bir sual karşısında bulur nan Âristo'nun yennde olsaydım “zak İsraf her zaman bir cürümdür. Bugün bir hiyanettir. Bi B. Millet Meclisine gelen evrak LAYİHALAR Devlet Hava Yolları Umum Mü- dürlüğü 1942 mali yılı bütçesinde değişiklik yapılması hakkında ka- nun lâyihası (Bütçe encümenine); Hudut ve Sahiller Sıhhat Umlum Müdürlüğü 1942 mali yılı bütçesin- de değişiklik yapılmasına dııır ka. İstanbul, İzmir Trabzon liman farifeleri değişti Devlet Limanları İşletme Umum Müdürlüğüne bağlı bulunan İstanbul, İzmir ve Trabzon liman tarifelerinde işletme ve mali bakımdan bazı deği- şiklikler yapılmıştır. Antrepo ve ar- diyelerden eşyaların bir an evvel çe« kilmesini temin için ton başına sekiz kuruş, yükleme, boşaltma ve vasıta ücretlerine yüzde 10 ilâ yüzde 30, am- bar hizmetlerine, amele ücretlerinin yüksekliği dolayısiyle ton başına 10 kuüruş ilâve edilmiştir. Bu zamların kilo başma tesiri dört parayı geçme- mektedir. İstanbul ve İzmir'de bu tarifeler 15 1 ralnm'dı ise 18 ilk- nun İlâyihası (Bütçe eni Jandarma erat 4248 aayılı kanunla değiştirilen 14 ünciül dar, alâkalı kamlarlı htelif — işler hakkındı larda bulunduk sonra dün akşam İstanbul'a hareket etmiştir. Milli Korunma mahkemesine verilen şahıslar Ekmek karnesi kuponlarını ikiye böl- mek suretiyle sahtekârlıkta — bulunan İçhisarda İtek sokak No. 2-4 te ökmek bayli Yemlika Necati Özer ve fazla fi. yatla *emir satan Salih Boyacıoğdlu Mil- N Korunma Mahkemesine verilmiştir. Muğla'da buğday dağıtımı Muğla, 11 a.a. — Memurlarla müteka- it, yetim ve dullara buğday dağıtılması- na başlanmıştır. Bu dağıtmanın buğday piyasası üzerinde tesir yapması bekleni- yor. Zincire vurulan harp esirleri hakkında Berlin'e bir teklif geldi Berlin, 11 aa. — Burada öğrenlidi - #ine göre zincir vurulan harp esirleri meselesi hakkında Berlin'e bir — teklif gelmistir. Bu teklif Almanya ve İngil - tere hükümetlerinin birbirleri nezdinde- ki menfaatlerini korumaya memur dev- Jet aıfatiyle İsviçre tarafından tevdi e - dilniştir. Alman hariciye nazırlığında bu hu - susta belirtildiğine göre bu teklifin muh teviyatı Almanya tarafındam hayiırhah - hkla tetkike başlanılmıştır. Bununla beraber Almanya tarafından kati bir vaziyet alınmadıkca büu mese - lenin ümümi heyeti üzerinde beyanatta bulunmaktan alman hariciye nazırlı - gında istinkâf edilmektedir. Mri. Petain'in haysiyetini kırıcı bir yazı Vicdhy, 11 aa. — Ofi ajansı bildiri - yor: La Tribune de Geneve gazetesi Ma- reşal Petain'in haysiyetini kırıcı ve yalan bir haber neşretmiştir. Vichy'deki salâ- hiyetli mahfiller bu hususta resmi bir te- bbü n I Bahis mevzuu olan haber, Mareşalin inin tadili hakkında kanun lâyihası (Millt Müdafaa, Dahiliye ve bütçe encümenlerine); Ordu mensuplariyle emniyet İş- leri umum müdürlüğü ve Gümrük Muhafaza ve müamele sınıfi kadro. larında çalışanlara birer er tayını verilmesi hakkında kanun lâyihası Dahiliye Gümrük ve İnhisarlar, Millt Müdafaa ve Bütçe encümen- lerine); Orman koruma teşkilâtı kanu - nünün 3490 sayılı kanunla değişti. rilen 14 üncü maddesinin 4283 sü- yılı kanunla leğiştirilen (B) fıkra- sının tadili hakkında kanün lâyiha- sı (Ziraat, Milli Müdafaa ve Büt - çe eacümenlerine); Vakıflar Umum Mudm—ıugu 1942 mali yılı bütçesine 35.000 lira fev- kalâde tahsisat konulmasına dair kanun lâyihası (Bütçe — encümeni- ne); TEZKERELER Divanı Muhasebatta açık bulu « nan âzalığa bir zatın seçilmesine dair Divanı Muhasebat riyaseti tez- keresi (Bütçe, Divanı — Muhasebat ve Maliye encümenlerinden mürek. kep muhtelit encümene); TAKRİRLER Bingöl mebusu Feridun Fikri Düşünsel'in, Tapu kanununun 6 ıncı maddesinin tefsirine dair takriri (Dahiliye, Maliye ve Adliye encü- menlerine). 4 Çağrı Xe Acliye Encümeni bugün saat 10 saat 10 da toplanacaktır. B. Ahmet Cemil Conk'un Ankara'daki temasları 'Türlü işler etrafında görüşmeler yap- mak üzene şehrimize gelmiş — bulunan Ticaret Ofisi Umum Müdürü B. Ahmet Cemil Conk temaslarına devam etmek - tedir. Dün de dış ticarette görüşmeler yapmıştır. B, Conk bilhassa dış mem - leketlerden. yurduümüuza gelen — malların daha çabuk boşaltılması, — depolanması ve bir an evvel piyasaya çıkarılmasiyle meşguül olmaktadır. Antalya'da kır koşusu mwı.uu—mnmmıın- Devlet Demiryollm yolcu nakliya- tına ait tarifelere de bazı zamlar ya- pilmiş ve tatbikımne geçilmiştir. Lo- kanta vagonlarında verilmekte olan yemeklerin ücretleri de yüzde 10 nis- betinde artırılmıştır. EMİN . Edirne de varlık vergisi * CAT H komisyonu işini bitirdi Edirne, 11 (Teletonla) — Vilüyeti - mizde varlık vergisine tâbi şahısların ve- recekleri vergi müktarımı — teshit etmek üÜzere bir müddettenbeni Vâlinin relsli - ginde çalışmakta olan — komlisyon isini bitirdi. — Edirne'de bu verngiye tâbi tu - tulan yurttaşların isimleriyle tahakkuk ettârilen vergi miktarını kösteren İiste- leri bugün akşam üzeri şehrin muhtelif yerlerine asılmıştır. Aldığım malümata göre tahakkuk ettirilen — vergi miktarı Edirmne'de 638.880, İpsalâ'da 18800, Mes riç'te 18050 Hrayı bulmaktadır. Uzunköprü ve Keşam'dan henüz ne « ticeler almamamışsa da bu iki kaza da dahil olmak üzere Edime — vilüyetinde varlık vergisinin yekünu 800.000 - Hirayı aşacağı tahmin edilmektedir. Muğla'da varlık vergisi Muğla, 11 a.a. — Vilâyetin beş ka- zasında Varlık Vergisi — neticeleri ilân edilmiştir. Bu neticede yekünlar şudur: Milâs 323.300, Bödrüum 73.250, Datca 12.550, Marmaris 19,900, Köyceğiz 15.350, ? 4 S. B. Sümerbank Yerli Mallar £ Pazarından : Mütekaldin, Eytam ve Era- mile kupon mukabilinde yapıla- cak satışa bugünden — itibaren başlanmış bulunduğu ilân olu- nur. 2996 Üa saananannan Sayın halkın nazarı dikkatine Belediye Reisliğinden : talya lisesf Sonkâ - şubat 1943 ayları el” h.nnku koşusu büyük bir alâka ile “_ mek kartları dağıtılirken, — sonte$” kibedilmiştir. rin « ilkkânun ayları ekmek kartlâ” Halkevi önünden başlıyan bü kosu- ya iştirak eden 970 talebenin geçişleri. olduğu yollar Üze- yanında bir alman subay olmak hiç bir yere çıkmıdığını dair yukırdı adı rinde birikmiş olan halkın takdirleri - ni geçen gazı çıkmış olan haberdi. rının kırmızı çerçeveli ana parci Halk Dağıtma Birlikleri tarafındâ? aranacaktır. Bu sebeple sayın ö? kın ellerindeki ekmek kartlarını e yi muhafazaı etmesi lüzumu ehem” miyetle rioa olunur. 6778 JL İna Pem | | GT E bw h Yi Bine n SD üm

Bu sayıdan diğer sayfalar: