18 Ekim 1942 Tarihli Ulus Gazetesi Sayfa 4

Saatlik sayfa görüntüleme limitine ulaştınız. 1 saat bekleyebilir veya abone olup limitinizi yükseltebilirsiniz.

Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Ur?L Ujşyyk y 18/10/1 Yazan: Paul Aröne Pomponnet ile karısının başına gelen müthiş vakayı biliyor musunuz? Resim iptilâsının hüküm sürdüğü yerler civa - tından, Paris'ten, aşağı yukarı bir saat uzakta, sık ve yeşil Senar ormanı ile kı- yaları uykuda, üzeri sazlar ve su zam - baklariyle örtülü Sen nehri arasında bir sara beyaz evden ibaret çok — şirin bir köyde larına rağmen P ler, heyhat! resmin kurbanı oldular. ,Bakkallık eden karı koca çok sakin bir hayat geçitiyorlardı. Biricik sokağın süsü olan dükkânları temizdi; müşterisi boldu. Öndeki camekânın üzerinde şöyle bir yazı okunuyordu: "Mösyö Pompon- mnet tarafından çekilmiş kahve”.. ve köy- de herkes biliyordu ki, kahveyi kavuran da Madam Pomponnet idi. Hem, çepe gevre, tâ beş fersah ötede oturan ev ka- dınları bile bu kahveden başkasını iste- mezlerdi. Çekmeceler nklmı nklım do- Ayağa gelen nimet Çeviren : C. M. yaleti üzüntü içinde seyretmek için, ge- zintileri esnısınıiı. birçok defa durak - lamıştı. Komşu bir sabah dükkânın içinde göründü: — Kendinize çok güzel bir köşk yap- tınız Mösyö Pomponnet, Mösyö Pomponnet, yüzünde: “Nasıl? Elbette güzel ya!” der gibi bir ifade ıle cevap, verdi. — Güzel ama benim içimi sıkıyor. Onu bahçenizin öbür ucuna kaldıramaz mısiniz? Bu söz üzerine Pomponnet'nin sura- ti asıldı. — Bundan daha kolay bir şey olmaz. Mademki tahtadan yapılmıştır, bir sö- külecek. O kadar.. Amele parasını esa - sen ben vereceğim. İcabederse ayrıca bir şey de ilâve ederim.. Konuşma esnasında hazır bulunan Madam P: buna tenezzül etmi- ha idi; şişeler inti: ; ayna gibi temiz tezgâhın üstünde terazi- min bakırı parlıyordu. Ara sıra bir sinek, tevanda vızildiyarak ve öteyi beriyi be- nekliyerek rahatsızlık verirdi ama, enin- — de somnunda daima gider, mahalle çocuk- larının sevgilisi olan kırmızı kamiş . şe- kerlerinin üzerine ayaklariyle yapısır ve Pomponnet'lerin garip bir komsusu Yardı. Du. hafif bir bıyığı ve yeceklerini anlatan azametli bir hareket yaptı. — Pekâlâ! Paradan bahsetmiyelim. Bununla beraber bu köşkün ortadan kalktığını her halde görmek — isterim. Dinleyin: size komşuca, dosiça bir tek - hf yapacağım, Ben ressamım; bu köşkü kaldırın, ben de size her ikinizin res - mini y'ıpzyını fi ü bir sakalı olan, gayet muntazam — giyisir, az konuşur, kendisini selâmlı - yonlardan başkasına selâm vermez, titiz j kunı Hır ıda.-ndı Yı]nız yaşıyor ve dt e leğe simle uğraştığını soyliyenl- ve — bunu Örmi oluyordu. hos " Pompomnet ile karısı, bir cahta böl- meniti üstünden, her akşam onu bahçede, Fecek üzümü çalıları dikzli ve üzerine as- ma'ar tırmanan duvarlarla çevrili kuçük xn.'sıde bir bahçede, dolaşırken görüyor- * Ayakkabılarının burnu ile çıkıllm İrerek ve ara sıra bulurların geçişini sey- getnek için durarak gidip gelirdi. Güzel grup zamanlarında, gökyüzü kirmızı iken sek sık durur ve olduğu yerde daha uzun — mücder kalırdı. B Bu adam nereden geliyordu? Ne iş yapıyordu?. Pomponnet ile karısı, kom- — şuları kendileri ile konuşur ümidiyle, * Heiki yirmi defa tahta perdenin üstün - “den öksürmüşlerdi; M:u ıdım onlara rının mev - cut nıduğunu ılm sürerek teklifi reddet- tiler; o berbat köşk de, komşunun sema- sının şerefini bozmakta devam ederek, yerinde kaldı. Birkaç sene sonra komşu öldü. Pom- ponnet'ler, onun Fugöne Delacroix is - mini taşıdığını ve çok büyük bir ressam Hâdise, önce Pomponnet'leri pek il- gilendirmedi. Lâkin, bir gün, sicim al - mak için, boya kutusu ve şemsiyesi omu- zunda, dükkânlarına giren bir manzara ressamı, köşk hikâyesini Pomponnet'le- rin ağzından dinledikten - sonra onlara, yaptıkları hareketle budalalık etmiş ol - duklarını söyleyip Delacroix'nın — iki portresinin &n aşağı yirmi bin frank et- tiğini temin edince, karı koca acı bir pişmanlığa düştüler ve bunu kendilerine haber vermemiş olduğu için Del: iX- Sanat Okullarına girecek parasız yatılı talebeler (Başı 2 inci sayfada) kin Soyer, Ömer Alemdaroğlu, Nurhan Korkmaz, Rahmi Ersoy, Ab- di Salih Güven, Mehmet Vuruşan, Uslu Ayraç, Mehmet Gülsoy, Sa - dettin Üstüner, Zonguldak; — Sıtkı Gilgim, Ekrem, Köse, Muzaffer E- ren, Şükrü Yalı, Adnan Güzeldere, Nihat Karakaş. Edirne, Sami Tuğ - fan, İbrahim Saatçı, Halil Şen, Hü- seyin Enç, Hasan Enç, Kâmil Atay, Doğan Tezcanlı, İbrahim Küçükuslu, Yaşar Zıptınkürt, — Hasan, Meriç, Şükrü Kurtboğan, Hakkı Yıldırım, Ahmet Ürkmez, Namık Özer, Sü - leyman Ürkmez, Ekrem Nuray, Ne- jat Sönmez, Muammer Serenliler, Tevfik Erin, —Mustafa — Yükleten, Şaban Erik, A. Nuri Gürdan, Re - cep Söyler, Mehmet Hacıduman, Halil Arıbulan, M. Kemal Kurt, Va- hit Yumurtaci. Parasız yatılı olarak Yııpı Usta Mardin: Davut Bağcı, Beşir Sadi, Sabri Yılmaz, Osman Timinci, Süleyman Ücüz, Kemal Sincar, Suphi Yardımcı, Yunus Anık, Halis Uğurlu, Hüseyin Ay, Musa Yildırim, Suphi Yardımcı, İsmet Yardımcı, Mehmet Aköm, Emin Temel. Muğla: Sait Tikvecli, Hasan Ali Zor- lu, Mehmet Dural, Zeki Gökmen, H. Fik- ri Gebeş, Cafer Coşkun, Muhittin Uygun, Ali Raşit Yaylalı, Burhan Ayhan, Orhan Kutluay, Mehmet Gökmen, Mustafa Cey- lân, Osman Cengiz, Mustafa İnce, H. Fikri Şener. ğ Niğde: Ali Sümer, Ferit Ünal, Mus- tafa Ergin, Yaşar Coşkuner, Akif Ya - an, Ordu: Mehmet Yorgancı, Salim Ak- gün, Kemal Çakır, Murat Ağsaran, Samsun: Hasan Yıldız, Salâhattin Tokat: Ahmet Haşim Özer, Faruk Uzun, Ali Rıza Uçkun, Suzi Özen, Sadul- Okullarına alınan Afyonkarahisar: Muzaffer Gençer, Zeki Bolvadin, Fikret Akgün, Meh- met Çetintaş, Arif Öztaban, Şaban Balkandere, Hikmet Erol, Mehmet Yaldız, Ünal, Muhsın Koç, Hüseyin Faruk Öztepe, Süleyman Ceyhan, A- masya: Cahit Türköz, M. Tahir Çi çeçiler, Necati Gözlemeci, Macit Çör. dük, Tahsin Kenar, İlyas Güler, İs - mail Altınoğlu, Hulüsi Erbilgin, Ha- lil Akçny_ Seyit Ömer Yumruyaş, An. kara: Hüsnü Ertürk, Kemal Öner, Hüseyin Karabacak, Ali Türköz, Kâ- Şif Gülerman, Muhittin Erdal, Mu - zaffer Mutlu, Adnan Olcay Gafur Burkay, Mustafa Demirel, Servet Po- lat, Hüseyin Cemal Erkman, Salim Gerçeker, Mustafa Kemalettin, Mu - zaffer Uyan, Osman Şengül, Feridun Soygüt, Antalya: Osman Söyler, Hü- seyin Humay, eBdri Acun, Balhıkesir: Galip Aykurt, Halil Ulutaş, Mustafa Çavuş, Necdet Bozok, Niyazi Çeşme- li, Muzaffer Çetin, Mehmet Dedeoğ- lu, Ahmet Dedeoğlu, Kâzım — Yaman, Hasan Donuklar, Osman Kılkış, Mus tafa Altınöz. Bilecik: Niyazi İlter,, Bitlis: Se - mih Vüral, Remzi Özdemir, Bolu : Abdullah Acar Ahmet Kırmızıoğlu, Bursı. Mehmet Tüzün, Ali Sarılar, Rasim Sakallıoğlu. Burdur: Eyüp Kanat, Zeki Münar, Celâl Ağraslı, Etem Brkan, Ali Boyacı- lar, Hüseyin Bakkal, Mehmet Köksal, Arif Aygün, İsmet Tinil, Süleyman Ça- kır, Lütfi Taylan, İbrahim Erakar, Hak- ya karşı için için kızmıya başladılar. O günden itibaren hayatları zehirlen- mişti. Kahve boşuna satılıyor.. Paralar boşuna liyordu. Oldukça eh İ — bir kelime bile ler de komşularının deli oldupım hük- — metifler ve ona karşı kin ile karışık bir K ııcw' merhamet duymıya başladılar. Pompomnet ile karısı bir gün tavan B ea Dildekları bir. mikder smbelij — dahtası ile, güvercinler ve tavşanlar için yapılan köşklere benzer bir kulübe yap- Omıya karar verdiler. Köşk, kendi bah- /| gelerinin köşesinde, tahta perde boyun- — ca, çok gecmeden — vükselmiye başladı. — Bu köşk pak'berhart bir zevkle yapılmış- — ti; tepesinde bir de gıcırdayan, süslü bir — tüzgâr fırıldağı vardı. — Pompji — komşaları, « 'Bi'ılı günden tüme yükselen bu acaip ha- H olan ser den bir şey daima ek- sik: çalınan ve iadesi hiç bir insanın ik- tıdarında bulunmıyan yirmi bin frank!.. Vaktiyle o kadar neşeli olıuı Pomponnet- ler şimdi, bu hâdiseyi , gün - lerce kederleniyor. ve kavga Nlıyuı—lıt' — Ben teklifi kabul edecek - iken, sen bana işaret ettin.. Bir gün döğüştüler bile.. O gün Madam Pomponnet köşkü yık- tı ve, hâdisedenberi içkiye başlamış olan Pomponnet de meybaneye gitti ve — kör kütük sarhoş olunca Delacroix'dan hırsız diye bahsetti!.. Tenkıtte aydah olmak — ( Başı 1 inci sayfada ) — istediği kılığa sokmak ve bilhassa, nlül hislen ve hirsları okşar maske- marifeti diye telâkki imiştir. n n CEMİY AYATI Mesut bir evlenme töreni Hr. Ak. K. Ş. - Il. de 3 S. MI. Me. Celâlettin Gürsu'nun kızı Ahter Gür- su ile M. M. V. Hrb. D. Muhs, Ş. de emekli Hs, Me. Rasim Erel'in oğlu Askeri Fb. Gn. Md. Küçükyozgat Br, Fb. Mh. Tk, K. P, Ütgm. Rahmi E- rel'in evlemineleri şerefine dün gece Halkevi salonlarında hlr aile toplan- aydın ıııdın çoğu tabii şartlardan doğan sıkıntıyı sömürmekle ve halk yı- larında fedakârlık ve mesuliyet ruhu- müstesna zamanlar şuurunu öldür - hiç bir vazife yapmış olmazlar. Falih Rifkı AT AY —Eylül sonuna kadar Mihver tarafından batırılan gemiler erlin, 17 a.a. — Selâhiyetli alman fillerinden verilen malümata gö- eylül sonuna kadar alman deniz- tıları ile hava kuvvetleri ve deniz- ü gemileri tarafından topyekün 21 on 300 tonilâtoluk düşman gemi- , batırılmıştır. — Diğer taraftan italyan askeri kuv- ) de mayıs ortasına kadar — bir 300 tondan fazla vapur batır- lardır. Bundan başka japonlar da tirana kadar 2 milyon ton kadar batırdıklarını veya hasara uğ- ttıklarını bildirmişlerdir. Bu suret- harbin başındanberi mihver kuv- 24 milyon 600 bin tonilâtoluk batırmış bulunmaktadır. Ma- lara çarparak batan vapurlar bu amlara dahil değildir. Rudolf Hess'in , İngiltere'de bulunan Nazi Şefi dolf Hess'in derhal — muhakeme esi lüzüumu hakkında Avam Ka. ında yakında müzakere cere - ecektir. u fikrin ruslar tarafından nırî augu bildirilmektedir. l Metdet Alkin geldi /" Ticaret Vıaıeu, tarafından ihdas tısı y ır. Bu top çok ne- zih ve samimi bir hava içınde geç vakte kadar devam etmiştir . Bu vesile ile genç evlilere uzun, dü- zenli ve mesut bir aile hayatı dileriz. 2760 Mesut bir nikâh Sabık Muş hâkim muavini ve ha - len Konya Cümhuriyet Müddeiumu- mi Muavini Kemal Demiroğlu ile Konya mektupçusu B. Tevfik kızı öğretmen Saibe Uğurlu'nun nikâh - ları akraba ve dnfuınnın huzuriyle dün Konya belediyesinde aktedil - miştir. Tarafeyni tebrik eder ve u- zun saadetler dileriz. DİLSİZ kı dak, Yaktp Çanak- kale: Feyzi Arda, Cankırı: İsmall Eski- üçkarış, Mehmet Kâhya, Çoruh: Mehmet Nizamettin — Moral, Durmsun Alpayden, Nihat Naci Morgül, Ahmet Balcı, Sıddık Yılmaz, Çorum: Ahmet Elmal, Cahit çağlasın, Denizli: Ahmet Peynirci, Se- bati Güler, Elâzığ: Mustafa —Demir, Mustafa Remzi Özsayan, —Müfit Özata, Erzincan: Haltl Söylemez, Baki Taner, Erzurum: Naim Yerdelen, Ali Haydar Bektaş, İhsan Kızılbudak, Niyazi Ündü, : M. Zeki Ç O Ka- ya Gürşen, Seyfettin Ongül, H. Neczat Yücel, Cemdl Özer, Yahya Arsoy, Selim Hilmi Yayalar, Ahmet Necnti Gülbay, Edimne: Zeki Sezer, Gazlantep: Cemal Bmül, Giresun: Aslan Çolak, Ahmet Ka- ra İbrahim, Sükrü Henden, Hatay: Dutrmuş Kıliç, Ömer Gencay, İsmet Sül- ker, Ömer Sapmaz, Ömer Yiıldırim, Meh. met Yıldırım. İçel: Mehmet Ali Bal, Mehmet Bay- burt, Muhittin Özsu, Mehmet Denktaş, Mehmet Reşit Sağırlar, Hüseyin Şaşmaz- er, İbrahim Ay, Tevfik Çeliksu, Mehmet Kokulu, Salâhattin Eğin, Mahmut Pala- mut, Durmuş Ali Kandemir, İbrahim Nazmi Ünal, Tevfik Örkun, Saim Kirpik, Hüseyin Kılıçlar, Hasan Üzumgel İstanbul: Dündar Bora, Yakup Aka- tar, Kerim Ali Zoko, Haşmet Ağralıyıl, İsmail. Bıyıklı. İzmir: Necdet İnaltuğ, Salih Tuğrul, Mhmu Oduncu, İbrahim Önbu » RELĞEE h Kııklııe_lı. Halit Er, Ahmet Zeki Çu- lah D glu, Orhan Tüzümen, Salâ- hattin Tandoğan,.-Metin Gürler, Gökalp Erarslan, Bahaettin Acar, Mustafa Sayı- cı, Sebati Koçak, Süleyman Uslu, Hüse- yin Sözenli, H. Mustafa Sırıkçı, Nuret- tin Çakırgülmez, Nezih Yaşar Öryuft Yusuf Çetin, Ali Arslan, Bekir Sıtkı | şıkkırık, Mehmet Erim, Arslan Topaçoğz- lu, Ahmet Demir, Mehmet Aksoy, Fehmi Ünal, Fethi "Yönten, Hüseyin Honibalı, Turan Yalçın, Lütfi Sertseven, Vedat Kaymaz, Hüseyin Akyüz, Ahmet Köşker, Mustafa Ekici, Muhsin Canik, Fikri Yön- ten, Salâhattin Cengiz, Hüsnü Koç, Re- fet Kaymaz, Şükrü Yurtalanlı, Mehmet Gönerli, Turgut Demirel, İbrahim İşgü- zar, Cemal Buz, Mehmet İpek, Kemal Göktaş, Orhan Bilgin, Mehmet Yetkin, Naim Durmuş, Tokat: Sabahattin Özel, Abbas Din- çer, Ramazan Parlak, Nurettin Ulusu, Şahabettin Konuk, Hikmet Çöl, Hasan Şahin, Nihat Sevici, Mehmet Tokcan, Fa- tuk Gürkan, Hacı Mahmut Uslu, Ali Özgün, Kemal Günseren, Sadullah Yı- dırtm, Baki Etdem. Tünceli: Naci Sönmez, Dursun Do- ğan, Sadık Sarıbıyık, Abdullah — Balcık, Sahabettin Soylu, Teslim Kök, Hasan Ünal, Urfa: Ekrem Aksan, İkrahim Etdo - 'Yozpt: Fehmi Çılgın, Hamdi Bay - e . Zonguldak: Hikmet Taylan, Orhan Vural, İsmail Vidinligil, Elleri bağlanılan esirler hakkında Berlin'de bir tebliğ çıkarıldı (Başı 3 üncü sayfada) nin başında esaslı bir prensip olarak gelir, Bir devlet eknrmlzlu'hl Dieppe ve Sereg'te yaptığı gibi, bu mukave- leyi Yhlâl. edecek olursa #gmı — prensibi kendi lehinde kullanarak #rukahilini is- tiyemez. Çünkü bu hal kendi esirlerine Muharip — bir devlet elinde bulunan esirlere katsı beşer hukukuna aykırı ha- roketlerde bulundüğü takdinde hasmı - GRAFYA BİBLİYO 'İı..ııf. Yurt ve Dünya Aylık olduğu halde on sekizinci sayısından on beş gün sonra, evvelki gecikmelerini telâfi için, on doku - Züncu Sayısını da çıkaran YURT ve DÜNYA, bu sön sayısiyle gerek şe- kil ve gerek iç bakımından büyük bir canlılık ve tekâmül gösteriyor. Hâdiseler üzerinde düşündürücü bi- rer not olan kroniklerinde Lâf şö - valyeleri, Kote, sinema mevsimine girerken, yazılarından sonra şu ya- zılar vardır : Gümrüklere gelen sahipsiz mallar (Başı | inci sayfada) sine ve »müşteri de malı çekmek iste. mesine rağmen her hangi bir sebeple malm gümrükten çekilmesine bir mâ- caret Vekâletinin emriyle salâhiyetli fından aşağıda yazılı usüllere riayet edilerek alâkalılar nam ve - hesabına olmak üzere gürüklerden çekilebile- Bir hekimin hâtiraları: — Adnan Cemgil, Tüccarlar çoğalıyor: Hüse- yin Avni, Gene milli edebiyat mese. lesi: Melih Cevdet Anday, Gizli ev- lenmeler: Niyazi Berkes, Hindistan ve Gandi: niçin susuyorlar? Cemgil, İgnazio Silone: Y.D., Letizia (Hikâye): İz- ' mazio Silone, Mecmua tenkitleri kıs- mında, Ülkü, Yürüyüş ve Çığır mec mualarındaki bazı makalelerin tize- rinde duran YURT ve DÜNYA 20 mında vereceğini vadetmektedir. Bazı Ankara köyleri üzerinde bir araşlırma 172 sayfa, 200 kuruş Akba Kitabevi, Ankara Ankara Dil ve Tarih-Coğrafya Fa- kültesi memleketin dil, tarih, coğraf- ya, antropoloji ve sosyolojisine ait kıymetli tetkik eserleri neşrine de- vam ediyor. Son — olarak -sosyoloji Enstitüsü doçenti Niyazi Berkes ta- rafından yazılmış olan “Bazı Anka- ra köyleri üzerinde bir araştırma,, adlı cilt elimize geldi. Kitabın önsö- zünde bildirildiği gibi, bu eser 1940 N. Erken, Olduğu gibi - | nci sayısını da Cumhuriyet Bayta - | cektir. Yabancı memleketlerden Türkiye'- ye mal getiren deniz nakil vasıtaları- | nrı acentaları ve acentaları bulunma- dıği takdirde bu nakil vasıtalarının kaptanları ile Devlet Demiryolları i- daresi getirdikleri malların manifes- to veya bamamelerinin birer tasdikli suretini geliş tarihinden itibaren 24 saat içinde salâhiyetli Mıntaka Tica- ret Müdürlüklerine de ayrıca vermiye ve Türkiye'deki yerli ve yabarıcı bilü« mum bankalar ellerindeki konişmen- to vesair nakil vasıtalarını geldikleri tarihten itibaren on beş gün — içinde selâhiyetli Mıntıka Ticaret Müdür- lüklerine bildirmiye mecbur olacak - lardır. Gümrüklerden her'hangi bir sebep- le çekilmiyen ve memleketin umumi ihtiyaçları için lâzım olan mallarını bir hafta içinde gümrükten çekmesi lüzumu alâkalıya salâhiyetli Mıntaka Ticaret Müdürlüğü tarafından tebliğ olunacaktır. Yukarda yazılı tebliğ üzerine ilgili | lenerek gümrük ambhar ve antrepola- tından veya gümrüğün müsaadesiyle konulmuş yerlerden çekilmiyen mal- ları Ticaret Vekâleti lüzum gördüğü hallerde Mıntaka Ticaret Müdürlük- leri vasıtasiyle alâkalrlar nam ve he- sabına k kabil. ni bulunduğu hallerde bu mallar Ti- | Mıntaka Ticaret Müdürlükleri tara - | tarafından bir hafta içinde gümrük- | ? Transnistria Sergisi Bükreş'te başvekil » muavini farafından açıli Bükreş, 17 a.a. — Dniester ile Bug nehri arasındaki topı valisinin tertip ettiği — Transnif sergisi dün Bükreş'te başvekil /9 vini Antonesco tarafından — açıl! tır. Açılış — merasiminde — bolşeviki karşı savaşta Romanya ile müti€ bulunan devletlerle diğer dost letlerin siyasi mümessilleri de bulunmuş ardır Transnistria valisi profesör | anou söylediği nutukta bu sergifğ Odasa'nın zaptı yil dönümüne E düf ettiğini kaydetmiş ve son $0 askerlerinin de bu — topraklı çıkarılarak ilk imar işlerine bi mış olduğunu belirterek demiştir Harap bir halde bulunan bu raklarda bügün sükünet ve asi hüküm sürmektedir. Başvekil muavininin nut Başvekil muavini Mihai Anto! co da bir nutuk söyliyerek demi$” ki: Bu serzi, Avrupayı ve beşel tehdit eden büyük likeden tarmak için bolşevikliğe karşı lan savaşta Hitler ordularının nımda Romen ordusunun ve le K B isbat eder. Romen İdaresi bir içinde bu topraklarda yalnız; har?” tahribatını izale etmekle kalma aynı zamanda Romanyanın ve A'* panın iaşesi için fazla mahsul bilecek olan bu toprakları işle yılındanberi Fakültenin Enstitüsünün nazari tedrisatı yanın- da memleketin sosyal bünyesini ilmi usullerle tetkik ve tahlil etmek mak- sadiyle yapılmakta olan köy tetkik- lerinin ilk toplu mahsulü olmakta- dır. Niyazi Berkes, bu tetkike hâkim olan görüş, zihniyet, usul ve mevzu meselelerini münakaşa eden bir giriş- ten sonra tetkik konusu olan on üç Ankara köyünün coğrafi — mevkiini, maddi görünüş ve bünyesini, ekono- mik teşkilâtını, iş hayatını ve iş bö- lümünü, teknolojisini, nüfus bünye- sini, sosyal organizasyonunu, akraba- lik ve alle teşkilâtını ve evlenme mü- essesesini mukayeseli bir tarzda in- celemekte, — istatistikler, — grafikler, cetveller ve resimlerle — mevzularını aydınlatmaktadır. Memleketimizde şimdiye kadar en hayati meselelerimizin toplandığı köy realitesine karşı büyük bir ilgi göste- rildiği halde toplu bir şekilde ve ilmi usullerle bu realite tetkik konusu ol- mamıştı. Ankara Dil ve Tarih-Coğ- rafya Fakültesinin Sosyoloji Enstitü- bir taraftan şehir tetkikleri ile, diğer taraftan köy tetkikleri ile bu işi iki üç yıldanberi başlatmış olu- yor. Bu t.e:.kl.kler devam ettikçe elde olan takdirde memleketimizin sosyal ha- yatı hakkında toplu ve ilmi usullere dayanan bi! H raştırmaların mahiyeti hakkında iyi bir fikir veriyor. Köy mevzuu ile alâ- kadar olan her münevverin bu eseri okuması bu sahada daha neler yapı- labileceğini göstermesi — bakımından çok faydalı olacaktır. Okuyucularımı- za tavsiye ederiz. " İktısadi Yürüyüş ,, Ziraat fevkalâde sayısı Bugüne kadar çıkardığı birçok fev- kalâde say ilim ve iktısat âle- nın bu sı Jâzım geleceğine dair Çörçül tarafın- dan yapılan tefsir her türlü mukave- leyi saçma bir hale getirir. Bu takdinde meselâ İngiltere hükümeti harp esirle- riml açlıktan öldünmek hakkını kendin- itir. Alman ise bu bukçu, Hüseyin Hamdi Y: il zaffer Özcan. Kocaeli: İsmet Erol, Ramiz Sevinç, Mustafa Bütün, Debri Duman. Kütahya: Bedrettin Gediz, Ömer Ko- caoğlu, Edip Geniş. Malatya: Zülfigar Demirören, Faik Kâhdaltoğlu, Kemal Demirkol, Mehmet Koğuk, Nüzım Oğuzer. Manisa: Hasan Gönül, Hayri Aksoy, Necati Güdin, Osman Sarılar, Hasan Eker, Mehmet Karlıdağ, Fehmi Acundan, Şerif Çelen. Maraş: Zekeriya Ekici, Osman Hurç, Muımfı Köker, İhsan Demir, Mehmet İbsan Bayazıt, Mehmet Cengiz, Fakı Öımeıı, Ahmet Türkân. SAHİT Puaro kaşenin birini açtı. Tozu tetkık etti, ihtiyatla tattı Yüzünü buruşturdu. Sandalyam'ta #erinerek: “Her sey zarassız görünüyor. Bu ka- seler, doktorun hapları. Dok'tor da ar - senik nazariyesine imanmıyı, vlihayet kani oldun mu benim inatçı dostum?” “Benim dik kafalı olduğumu söyler- sin, Hastings, hakkın var, öyleyim.., “Eezacı, hasta bakıcı ve doktorun söylediklerine rağmen Mis Arundel'in öldürüldüğünde hâlâ israr üdlyor mu - sun?” Puaro sakin: *“Öyle zannediyorum. —Hayır, bundan eminim, Hastings.,. dedi. “Bunu isbat etmenin tek bir caresi var.,, dedim. “Kadını mezardan çıkar - mak,,, Puaro başını salladı. v “Bunu mu yapmayı düsünüyordun?" “Azizim dikkatli davranmalıyım.., “Neden?” ÇCünkü sesi alcaldı. “İkinci bir felâ- harp ek şefi ıhoda Alkin dön Berıiıdaı şehri - e gelerek 4en “Ne demek istiyorsun? Yazan » AGATHA CHRİSTİE . Tefrika No: 48 Çeviren | C. B. rum. Bunu burada bırakalım.,, Merdivendeki kadın Ertesi sabah elden bir mektup aldık. Yazı biraz çarpık, acemi bir el yazı- sıydı. Sayın M. Puaro, 4 Ellen'den dün Yeşil Köşk'e geldiğini- zi duydum. Beni bugün gelip görürseniz çok memnun olacağım. Saygılarımla, Vilhelmina Loson *“Demek burada." dedim. “Evet. “Acaba neye geldi? Puaro gülümsedi. miyorum. Ne de olsa, ev onun.,, “Evet, doğru. Bu işteki en berbat ta- raf en tabti hareketlerin en kötü fara- ziyelere yol açması.., *“Senin bu herkesten — şüphelenmeğe başlamana ben sebep oldum.., *“Sen de hâlâ öyle misin?., *“Hayır, Ben artik birstek kişiden şüp- eleniyorum.,.r hi Mu - | de vaziyet — karsısında, — Çörçil'in tefsirine göre, ingiliz esirleninin lâüşesinde hiç bir şey değistirmemesi lâzımdır. Bu izahatla ingilizlerin Dieppe'te ve Sercg adasın- daki hareket tarzlarının mahiyeti kâfi derecede meydana çıkmış oluyor. Vaşingfon'da su baskını Vaşington, 17 a.a, — Potamac neh- ri taşarak Vaşington'un bir çok mün- hat mahalllelerini basmıştır. Sular şimdiye kadar görülmemiş derecede yükseldikten sonra çekilmeğe başla- mıştır. 14 kişi boğulmuştur. Hasar nisbeten hafiftir. “Hangisinden?” #“Şimdilik sadece bir şüphe olduğun- dan seni kendi kendine fikir edinmekte serbest — birakıyorum. — İşin — psikolojik tarafına bilhassa dikkat et. O çok mü- him. Cinayetin nevini katilin mizacı ta- yim ettiği için © çok mühim bir ip ucu- düur.,, “Katilin kim olduğunu bilmeden mi- zacını tayin edemem.,, “Hayır, hayır, söylediğime dikkat et . medin. Cinayetin tarzına kâfi derecede dâkkat edersen o zaman katilin kim ol- duğunu anlarsın.,, Mütecessisane: “Sahi kim olduğunu biliyor musun, Puaro?” diye sordum. *“Biliyorum diyemem, çünkü elimde bir delil yok. Onun için şimdilik başka bir şey söyliyemiyorum. Ama kendi he- sabıma ben eminim.,, Gülerek: “Seni öldürmemesine dikkat et.” de- dim. “İşte o zaman facia tamam olur.., Puaro biraz irkildi. Bu ona saka gi- bi gelmiyordu. “Hakkın var. Dikkat et- meliyim, cok dikkat etmeliyim.,, dedi. Alay ederek: “Bir zırh giymelisin.” dedim. “Sonra inde zehir dikkat etmelisin. Seni korumaları için bir ta- bur da asker lâzım.” “Mersi, Hastings, kendi zekâma gü- yeneceğim.” Mis Loson'a bir mektup yazıp saât 11 de Yeşil Köşk'e geleceğini söyledi. Kahvaltı edip sokağa çıktık. Saat 0- nu çeyrek geçiyordu. Sıcak bir gündü. Bir antikacının vitrininde güzel bir oda takımına bakıyordum. Birden bire mimizde büyük bir alâka ve sevgiye mazhar olan İktısadi Yürüyüş mec- muası, 29 birinciteşrin. — Cumhuriyet Bayramında intişar etmek üzere çok zengin münderecatlı (fevkalâde — bir ziraat sayısı) hazırlamağa — başlamış- tır. 19 Cumhuriyet Yılı içerisinde Tür- kiye'nin ziraat faaliyetini ve inkişafı- nı anlatan birçok yazıları ve vesikala- rı ihtiva edecek olan bu sayıda; zira- at âlemimizin en mümtaz şahsiyetle- ri, Ziraat Vekâletinin bütün teşkilâ- tı, ve vazifeleri hakkında ayrı ayrı Mmakaleler yuzmakâı. Yüksek Ziraat * Malın, sipariş şartlarına muvafık olmıyarak gönderilmesi gibi hallerde müşteri kanunen haiz olduğu — itiraz haklarımı satıcıya veya satıcının veki- li veya mümessiline yahut satıcı nam ve hesahına hareket eden bankaya karşı dermiyan etmiş ve bu sebepler- den dölayı konişmentoyu tesellüm ey- lememiş veya malt gümrükten çek - memiş ise müşterinin bu hususta sa- tıcıya karşı her türlü hukuku mahfuz kalmak şartiyle Ticaret Vekâleti ba. his mevzuu malı umumi ihtiyaç dola- yısiyle gümrükten çekebilecektir, Yunanistan Mihver'e zeytin yağı yollıyormuş Londra, 17 aa. — —Elde edilen resmi alman ııııtım'k]erme göre, 'dan mihver lerine yalnız nisan ayı zarfında 990 ton zeytinyağı — gönderilmiştir. Bu miktarla Atina ve Pire halkına nü - fus başına bir litre yağ verilebilirdi. Bilindiği gibi Yunanistan'da 'aylar - danberi zeytinyağı ve başka yiyecek maddeleri darlığı vardır ve bu dar- hk halen önlenememiştir. * b | İkinci cephe ne zaman açılacak Nevyork, 17 a.a. — Ayan Meclisi Ekseriyet Partisi Lideri Mr. Bark- ley, ikinci cephe hakkında şöyle de- miştir : — Bu cephe, açılması zamanı gel- diği askeri şefler tarafından Ruz - velt'e bildirildiği zaman açılacaktır. Barkley şunları da ilâve etmiştir: — Askeri şefler bize hazır ol - duklarını bildirdikleri zamtan ikinci mete uğratacağız, Amerika'nın yeni mali kanun projesi Vaşington, 17 a.a. Birleşik dev letlm- Ayım ve ıııebusa.n meclisleri Ayrıca değerli Ziraat — Vekilimiz SŞevket Raşit Hatiboğlu da baştan ba- şa zirai mevzularla süslenecek — olan bu fevkalâde nüshaya şayanı dikkat bir makale yazmaktadır. Bu fevkalâde sayıyı şimdiden bü- tün okuyucularımıza hararetle tavsi- ye biri arkama hızla vundu ve “Hi.” diye bağırdı. Öfkeyle dönünce karşımda Mis Pi- bodi'yi buldum. Elinde, benim — canımı acıtmasına sebep olan, sivri uçlu koca- man bir şemsiye vardı. Benim arkamı acıtmış olmasına hiç aldınmıyarak memnun bir tavırla: “Sizi arkanızdan tanıdım. Hiç yanıl- mam.” dedi. Gayet soğuk: “Sabah şerifler hayırlı olsun. Size bir hizmette bulunabilir. miyim?” dedim. “Bama arkadaşınızın general Arun - del'in hayatı hakkında yazdığı kitap hakkında malümat verir miisniz? “Daha yazmağa başlamadı. dedim. Mis Pibodi kahkahalarla güldü. Pel- te gibi titriyordu. Nihdiyet biraz sakin- leşerek: 'Başlıyacağı da yok.' dedi. “Bizim masala kanmadımız." dedim. — “Beni budala mi zannediyorsunuz Arakadaşınızın maksadını derhal sez - dim. Beni konuşturmak istiyordu. Bu - nun bence bir mahzuru yoktu. Konuş - masını severim. Bugünlerde dinletecek adam güç bulunuyor. O gün pek eğlen- dlm.” Bana kurnaz bir nazarla baktı. “Bütün bunların manası nedir, hı? Bütün bunların mamnası ne?” Ne cevap vereceğimi bilemezken Pu-, aro yanımıza geldi. Mis Pibodi'yi teha. Tükle seltimladı. Enstit toplan- kendi sahalarına ait değerli birçok|tısında feni mali kanun — projesin: yazılar neşretmektedir. de senede üç bin 120 doları geçen bütün hususi gelirlerden alınmakta ması hususunda bir karara varılmış. tır. Âyan Meclisinin askeri komisyo- nu 18 ve 19 yaşındaki erkeklerin askeri hizmete alınmasını tavsiye etmiştir, rotti mi, Puano mu, hı?" Puaro “Oyunumu bu ımdm- çabuk ortaya çı- karmanız büyük bir zekâ eseri.' dedi. “Fazla zekâya lüzüm yok. Sizin gibi insan coklük yoktuür. Buwlmlrennmı bilmem. Tayini müşkül.” “Dünyada tek olmayı tercih ederim, matmazel.” Mis Pibodi sert sert: “Arzunuza nall olmussunuz.,, — dedi. “Gecen gün size istediğiniz bütün dedi- koduları anlattım. Bugün de sual sor- ma sirası bende. Bunların mânası ne- dir, hı?' “Cevabını. pek âlâ bildiğiniz bir su- âl sormuyor musunuz?” “Bilmem ki." Puaro'ya dikkatle bak- tı. “Vasiyetnamede bir dalavere mi vyar? Yoksa başka bir şey mi? Emili'yi me- zardan mi çıkaracaksınız? Bu mu?” Puaro cevap vermedi. Mis Pibodi sanki bir cevap almış gi- bi ağır ağır başını salladı. Münasebetsiz, münasebetsiz: “Nasıl olacağını pek merak edendim.. Gazeteleri okudukça acaba Market Ba- sing'de de birini Mmezardan çıkarırlar mı diye düşünürdüm... Bunun Emili A- ründel olacağı hiç aklıma gelmezdi...” dedi. Birden Puaro'ya sanki içine girmek istiyormuş gibi baktı. “Bu onun hosuna gitmezdi. Bu cihe- ti de her halde düşünmüssünüzdür, hı?” “Evet, düşündüm.” “Bonjur, “D Münase- cok memnun oldum.” betsiz bir adam değilsiniz. Öyle her se- Mis Pibodi: ye burnunu sokan cinsten olduğunuzu “Bonjur,” dedi. “Bugün nesiniz, Pa - İ zannetmem." nni dti cepheyi açacağız ve düşmanı hezi - | olan yüzde beş Zafer vergisinin kal-| ? KÜÇÜK DIŞ HABER[E'R_;. Dallas, 17 a.a. — (Texas) Bir | merikan uçağı telsiz istasyonu reğine çarparak düşmüştür. Altı şiden ibaret olan — mürettebatwm! hrpsı blmılşlür 7 aa. — G l reşal Mennerheim'in sulh — lehinö bir delâlette bulunması için Vat kan'a müracaat ettiği hakkında ecnebi kaynaklardan verilen habe” leri tekzibediyorlar. Yeni Delhi, 17 aa> Gene Auchinleck Yeni Delhide bulun! tadır. ç Havana, 17 a.a. — Küba ile SoV” yetler Birliği arasında siyasi ve cari münasebetlerin — tesis edild bîldıdlmektedır Wellington' 1? aa. Yeni d.a me'bııslu meclisi, h'ufdhnetı ten * kideden muhalefet takririni ret ettikten Sonra başvekilin hükümet ve harp kabinesine meclisin m heret edeceği hakkındaki c 17 reye karşı 47 reyle kabul miştir. Stokholm, 17 a.a. — Oslo'dan gazetelenine gelen haberlere göte lün son günlerinde 7 ingiliz paraşül sünün Bergen civarında Glamfpord'd etektrik santralımı havaya uçurdukları © ŞA TĞE eyyüt z Stokholm, 17 a.a. — İsveçin batı yıları açıklarında dün yapılan mayın © ımımdıyesı:mnndıbırm | ymınınpıdımısıınem i isveçli d Çocuk Sarayı caddesinde İstikamet | fırını. Harici kapt İstiklâl fırını. Ços | cuk Sarayı caddesinde ekmek şu! Bendderesinde No. 87 ekmek — şubesi: | Benderesinde 59 ekmek şubesi - taliP mek Şubesine müracaat. — 2749 Acele satılık Fortson traktörü ve pulluğu, İkili disk, yirmi sekizli dişli horo, dnlap" ü orak makinesi, arabalr pulluk, üçlü tohum pulluğu ve teferrüatı acel? satılıktır. Â Müracaat: Ankara Posta kntu“ Linyit kömürü alınacak 20 ton Linyit kömürü alına - caktır, Elinde olup da satmak istiyenler 6123 numaraya tele - fonla müracaat etsinler. v — 18/Birinciteşrin/942 )— — 18.45 fasıl 8.30 program 19.00 ziraat S. 8.32 marşlar (Pl.) | 19.15 fasıl h 840 ajans , 19.30 ajans 8B.55 müzik (Pl.) 19.45 serbest 10 D- 12.80 program 19.55 şarkılar 12.33 müzik (Pl.) | 20.15 dertlesme 1245 ajans 20.30 müzik 13.00 şarkılar 21.00 evin saati 13.80 salon örkes- | 21.15 şarkılar trası, 21,50 at koşulari* 18.00 program nın neticeleri 18.03 dans orkes - | 22.00 dans (P1.) trasi. | | 22.80 ajans 22.45 program p s, Pos Alaya ( Ybolmu Üden es lür Topane tgâhi olanlar Çocuk Sarayı caddesinde ele | 436, Telefon: 2905 278 İ r Sina bir |'saddes inci Rat ifa iki haf e| takdird 'aan vi a Türkiy | Bayrim iği | te kar Y İtiraz « niz eri ölmüştür. Orman Koruma Üa dan Yıyecek alınacak N Orman Koruma Genel K. Satın At | odu! ma Komlsyonundan: ni 1 — Orman koruma erlerinin mti- | gün yacı için aşağıda cins ve miktarı yar | — ÇüK zılı erzakın pazarlık günü 19-10-942 | — yi günü saat 11 de Ankara yenişehird? | — gik, orman koruma genel K. binasında yâ* | pılacaktır. Taliplerin belli gün ve sâ* atte komisyona gelmeleri ilân olunur Erzakın cins ve miktarı 'Ton kilo ( B 03 nohut laca 5 kuru fasülye Barı 5 pirinç |o Saa 2 sabun bi 500 mereimek Mir (9030) 5000 ı.(ı Devren satılık iki fırırl sı

Bu sayıdan diğer sayfalar: