Saatlik sayfa görüntüleme limitine ulaştınız. 1 saat bekleyebilir veya abone olup limitinizi yükseltebilirsiniz.
a T M;mlıek'e!len yŞıılar Kömür | ve ınsan 1ş gelip evlerimizde, 1ş yerleri- duğumuzda kömürle yakın te- masımız başlar. Her gün soba yandı mı, radyatörler isindi mi diye konü- şurken eldeki kömürle bahara yetiş- meği istiyen biP arzu içimizde yaşar Yaz aylarında hepimizde kümürle temasımız kalmadı hissi vardır. Onu düşünmek hattâ görmek bile isteme- yiz. Gözlerimiz, meselâ Ankara elek- trik fabrikası arkasındaki büyük kö- Mmür yığınına rastlasa, taemmuzun ya- kicı havası oradan geliyormuş gibi yüzümüzü ihtiyarsız kırlara çeviri- riz. Halbuki kömür o sıcak günler- de de sessizc. ve görünmeden bDizim rahat yaşamamıza hizmet eder du- rur. Yemeklerimizi o pişirir, erzakı- mizi, esyamızı o taşır, seyahatlerimi- Zi o temin eder. Satın ğ W CA Yazandı fTTTN ğ Kemal TURAN î saltarak, dış tesislerin her birinde bir müddet uğraşarak bütün bir yıl çalışmışlardı. Artık Avrupa'ya yük- sek mühendis olmağa — gideceklerdi. kolun, her âletin yerinde ve zamaâ- nında gerektiği gibi çalışarak istenen randımanı vermesi gene * onlardan beklenir. Her mühendis bütün bu iş- lerde en temiz gâyretini harcarken, belki kendi içindeki mesuliyet hissi- ni tatmin eder. Fakat sebepleri ne olursa olsun başka ocaklardaki, hat. tâ başka memleketlerdeki — istihsal rakamları kendininkinden Yüksek kâl- dikça o, ruhunda bir ağırlık duüyar. Siz mÂzur görseniz bile, istihsali art- tiırmak onun için bir meslek borcu- dür. ” Mâden mühendislerinin toprak al- geyin yapılışında, sarılışında ve bize kadar getirilişinde kömür, az çok bir ovazife almıştır. Yaz gecelerinin ışık- k, h ve hareketli geçmesini kime borç,. ğ Yuyuz? Bir an yasadığımız şehirlerin h b düsü Üar yar, böyle geniş bir hayale gitmiye- Mm, fakat bilelim ki her Mmevsimde ve her adım atışimızda bir avuç kö- mürün hizmet hissesi vardır. Bir kısım insanlar da kış yaz, bü- tün günlerini, Aaylarını bize kömür yetiştirmekle — gecirirler. En yüksek idare tu- tunuz da yer altında bir damarın ya- m karanlığına kazmasını vuran isçiye Kadar on binlerce kişilik bir kadro kömürle uğraşır. Yer altında ön iyi mâden yatağını bulmak, burada te- © sisler kurmak, iş ekipleri hazırlamak, kömürü çıkarmak, yıkamak, yakın Mmana ve istasyona yığmak ve ar- tik buradan uzak gehirlere taşımak işte insan enerjisinin biraz sıcaklık ve biraz hareket yaratması için kö- müre verdiği emek silsilesi. ömürde calışanların -ön sınıfın- da maden mühendislerini gö- rürüz. Deniz seviyesinden hay- M aşağılarda bir grizo lâmbasının yarı ısığında bütün gün kazmala- rmımı kullanan binlerce işçinin haya- tından — tutunuz da yüz binlerce Hi- ralık tesislerin kullanılması, korun- ması vazifesi mühendislerindir. Her tı ça dar bir vâdiye kurulmuş barakal, Geceleri saatlerinde — iler- lettikleri yabancı dil, gittikleri yer- de bir üniversiteye devam edebilme- lerine müsalt dereceyi bulmustu. On- ların az bir gündelikle malşetlerini kazanarak — geçirdikleri — meşakkatli iş hayatı en çetin bir karakter im- tihanı İidi. Hemen hepsi de bunda muvaffak olmuşlardı. Yurttan ayrı- hrken memleketin duyduğu itimada ve simdi çehr taşan neşeye gerçekten hak kazan- mışlardı. Her yıl bu çetin imtihanı verecek yirmi bes Türk çocuğu, bu gençlerin aydınlık yolunu — taktbede- cek. Hepsine basarı diliyelim. avzada bir okul, yüksek mü- da, evlende tek başına veya allesiyle sürdüğü yalnızlık hayatının — güçlü: ğünü hepimiz tahmin edebiliriz. Bü- tün günü ayakta kaucuk cizme, bas- ta madeni kasket, koyu renk bir tu- lum içinde geçirmek, — terli vücütla galerilerin islak olarak kadrolar hazırlıyor. Burada or- ta okulu bitirmiş gençler - ocaklarda ve sınıflarda çalışarak yetişiyor. Yüzlerce gencin arasından dikkat- le seçilen bu çocuklar, yakın bir za-, manda Kkömür işletmesinin sağlam sesin güç işltildiği, yapılan şeyin zor görüldüğü yarı karanlık tünellerde, işçiye vazifesini öğretmek... — Bunlar bir mâden Amerika'da mâdencilik tahsilleri- ni tamamlamış yirmi beş kadar genç Atlântik'i ve Afrika'yı aşmağa ha- katlanacağı şeylerden ancak birkaçı. Türk gençlerinin güç bir meslek olan mâden miülhendisliğine hevesle- ri sanıldığından cok kuvvetlidir. Sa- yın İktısat Vekili Sırrı Day, gecen ay havzada bir mâden ocağının ağ- zında 18-19 yaşlarımı henüz doöldü- ran yirmi kadar gence gü suali sor- muştu: — Girdiğiniz mesleği seviyor mu- sunuz? Hepsi bir ağızdan: — Cokt.. dediler. Ereğli kömürleri —işletme- sinin gayretli müdürü. bu sevgiyi iş- le isbat ettiklerini söyledi ve her bi- Tinin avucunda elddi bir calışmanın sağlam izleri bulunduğunu hatırlat. tı. Gercekten gene avuclar acıldığın- da. uzun müddet kazma — kullanma- mın sert nasırları görüldü. Hepsi de bir Nseyi bitirdikten ve M.T, A.nın secme imtihanını kazandıktan sonra buraya gelmişlerdi. Ocaklarda kaz.- ma kullanarak. vazonet vükleyip bö- . ki işlerine ve atlelerine lar. Hepsi yakında yurtta- kavuşacak. lar. Daha yetmiş kadar genç şimdi dersleriyle. ve tecrübeleriyle meşgul. Madenlerde ve sanayi işletmelerin- de çalışan genc mühendisler, kendi- lerinden sonrakileri yetiştirmek ve işe ancak ihtısası hâkim kılmak is- tiyorlar. Onların feragatli ve bilgili çalışmaları bu isteklerine — öyle bir kuvvet veriyor ki memleket, dünya şartlarının güçlüğü içinde daha yü- ze yakın lise mezununu garp tekni- gini öğrenmeğe gönderiyor. Kömür işimin üst ve orta teknik kadroları — böyle bir program icinde Radyo ile alınan resme bakarken Dünkü Ulus'un birinci sayfasında dört sütun bir resim vardı. Bir günde, hayır birkaç saagtte Lon- dra'dan Amerika'ya uçan Türk gazetecilerinin Nevyork'ta karşı- lanışları esnasında alınan bu re- sim, meslek ar amızıin ÂA- Son hafta içinde mahküm olan vurguncular İsmetpaşa Uzun yolda bakkal Ke « mal Şenel dükkânında bir sandık kapalı kesme şeker, 8,5 kilo toz şe- ker, ayrıca yarım kilo küp şeker bu- lunduğu halde bunları satışa koyma. dığı için bir ay 15 gün hapse, 66 lira 60 kuruş ağır para cezası ve bir ay dükkânının kapatılması ve şekerlerin üsaderesi evini yüksek be. merika'daki gülümser yüzlerini birkaç dakika içinde — gözlerimi- zin önüne serivermişti. Fennin yepyeni bir icadı idi bu: dilediği- miz anda onların Amerika'daki seslerini radyomuzda nasıl duya- biliyorsak, dilediğimiz dakikada onların resimlerini de görebili- yoruz artık. Fen bu harikayı da yaratmıştı. Dün gözümüzle — gör- dük. Harp haberleri arasında her gün fennin yeni bir harikasiyle karşı- laşıyoruz. Havada, denizde ve ka- rada akla durgunluk veren bin bir eser.. Amerika'nın dev sana - yi nerede ise dakikada bir uçak, saatte bir gemi yapacak çılgın bir sürat içinde çalışıyor. İnsan oğlunun bu medenilik — çağı içinde hemen hemen başarmadı- ğı, yaratmadığı şey kalmadı. Fa- kat düne kadar, yani 1939 a ka- dar bütün medenilik lâboratuvar- Jarı, tezgâhları, fabrikaları harp için çalıştıkları kadar, insanlığın rahatı, düzeni, sağlığı ve keyfi için de çalışıyordu. Fakat bugün, önce bütün —Avrupa ” endüstrisi. sonra Amerika endüstrisi çalışma mevzuunu tamamiyle — değiştirdi, hepsi harbın emrine girdi. Artık dünkü esans fabrikaları — bu- gün zehirli gaz, dünkü maden e$- ya fabrikaları bugün mermi, dün- kü otomobil fabrikaları bugün tank ve uçak yapar oldular. Bü- tün fabrikalarin yaratıcı dqhas;m idare eden âlimler, kendilerini in- sanlığa vakfeden o bilginler şim- di her gün yeni blrdluıhrıp vasıta- rar ve bulur oldular. A Insîln azekâsı ve bütün endüstri gibi. bugün altın da, para da harbin emrinde eriyip gidiyor. İki zıt ga- yeye bağlanan yüzlerce — milyon insan bu ölüm-dirim boğuşmasın- da elinde avcundakini son santi- mine kadar seve seve devletine vermiş bulunuyor. Ve akla dur - gunluk veren bu para yığınları yetiştirilirken bir isçi in de olduğu unutulamaz. On binlerin, e- nerjilerini ve sıhhatlerini koruya- rak, en verimli gşekilde calıstırmak. bütün sanayi islerinde olduğu — gibi kömürde de üzerinde ısrarla durulan bir mevzudur. Kömür ve imsan âhen- ginin bu büyük kütlesi, kendilerin- den daha cok bahsolunmağa — lâyık- tır. Konuşma : Tabii anıtlar Yazan: Falih Rifkı ATAY irinci sayfadaki ağaç resmini gör- düğünüzde acaba ne anladı - nız? Ağacın üst tarafında biz yarık, onun içinde bir telefon direği parçası var. İşte bir İsviçre gazetesi bu cinayete karşı isyan — etmektedir: nasıl olur da telefon idaresi kendi işlerini böyle vandale'lara (11 havale eder? Nasıl olur da, velev telefon ve elektrik tesisleri geçirilmek için, ya- hut yeni bir yol açılmak veya eski bir yol genişletilmek için yalnız büyük bir ağacın gövdesine değil, hattâ dalı: na kıyılabilir? Cenevre'nin mesul makamlarini telâş almıştır. Tahripleri önlemek üze- re hemen şöyle bir karar çıkıyor: bundan böyle nafıa dairesinin izni ol- maksızın, hiç kimse kestane, ceviz, katran, çam, ıhlamur, çınar, meşe, gür- gen cinsinden hiç bir ağaca dokuna- maz! Bu kararı verdiren heyet de “Anıtları ve Göreyleri Koruma” ko- misyonuydur. Hususi bir terkik komisyonu dört yıl çalışarak, Cenevre Kantonunda, himaye edilmek gereken ağaçların iis- tekini hazırlâmıştır. Önce hatırıma benim Caddebosta- tandaki sokağımın çınarları geldi. Bu iki taraflı yetişmiş ağaçların cazibesi | ile, burada bir ev toprağı — almiştim. Temmuzda” İstanbul'a geldiğim vakit, hepsinin gövde başlarına kadar bu - dandığını gördüm, Bir defa da elek- trik teli geçirmek için üst dalları yol- muşlardı. Sonca Boğar'da ve bizim taraflarda, beton kuyular — yapılmak üzere parçalanıp çıplak arsalar hâline konan koruların yasını tuttum. — Bo- Raziçindeki geniş bir koru, eski bir paşa ailesinin mah olabilir: fakat ay- ni zamanda Boğasiçi'nin eşsiz manza- ; tasından bir parça değil midir? Bir vakitler bu dağlar hep ağaçlıktı! gü: zel tabiatı hamam ocaklarında, soba- larda ve mangallarda yaka yaka tü ketmişiz. Nasılsa bazı zengin' zevk adamları çıkmış; tohumdan - korular üretmiş: şimdi de onları kökleyip bi- tiriyoruz. Bu korulardan hangilerinin mu hafaza edilmekte alduğuna dikkat edi- niz: ya sahipleri zengin olanlar, ya- hut mektep, hastane, elçilik, ötel ve gazino gibi bir hizmete aytılmış olan- lar! Zati bütün İstanbul'un böyle kaç korusu var? Bize bunlar memur, tale- be ve işçi dinlenme evleri, mektep ve hastaneler için azdir bile! İlk işimiz İstanbul'da parçalanmaz yeşil sahala- rın bir listesini yapmak, bunları bele- diye ve mühtelif Vekillikler hesabına istimlâk etmek ve sırası geldikçe içle- rine binalar yaparak ebediyen korun: malarını sağlamak olmalıdıf. Yeni harp ihtiyaçlarının orman - lara seldıği tahripleri görmemek için ormaşlık bölgelere hiç gitmek istemi- yotmar Şüphesi» kuvvetli bir özür bu- İunnuştur: önce halkı ısıtmak lâzım! Eski cihan harbinde de böyle idi. İki harp arasında az çok kurduğumuz di- siplin, ister istemez gevşemiştir. Ge - çenlerde Boğaziçi kıyılarına yığılmış şehit bir armana rastladım. Her tarafı linyit dolu, ayrıca kö- mür havzaları olan bu memlekette ta- biatı yakmıya hâlâ ihtiyaç duymak hazin bir şey değil midir? Bu memle- ketin toprak altı yakacakları, köyleri Sahfe Diplomalı kaymakam 2 yıl 11 aya mahküm oldu Salhte evrak tanzim etmek sure- tiyle kendini yüksek tahsil görmüş gibi kaymakam tayin ettirdiği iddia olunan eski Dikili kaymakamı Kemal Etizer'in muhakemesine dün devam edildi. Riyaset makamında âza Re- şat Bayramoğlu vardı. Âzalar Emin Böke, Fethie Arıemre, iddia maka- mında Naci Benli bulunuyordu. Evvelâ Dahiliye Vekilliğinden ya- zilan tezkere okundu. Bu tezkerede idadi şeha' d de sahte olduğu, Dahiliye Vekâleti ta- rafından takdir edilmemiş bulundu- ğu ve kaymakamlık kursunu da ör- ta derecede bitirmiş olduğu bildiril- mekte İdi. Ş Bundan sonra Kemal Etizer'in müdafaanamesi okundu. Bu müda- faanamede kimseye bu işten zarar husule gelmediği, müruru zaman mevcut ve ailesinin kala- tezekten bile kolayca & b balık ol dolayı bu işi yap- bir dağılış ve zenginlik Eğer ormanlatımız i.ıletilebilıni_ı nls’, mak zaruretinde kaldığı ve bu hare- ketinin sahte evrak tanzimi faslına miz odunlar da yakacak dâvamızda büyük bir yardımcı olabilir. Ankaramızın yanı başında küçücük bir akasyalık yapmak için neler çek - tiğimizi bir düşününüz! Ankara hal- kını bir kış ısıtmak için hepsini kök- ten feda etmek zaruretinde kaldığı - mizi da bir akla getiriniz, ne facia- dır! Halbuki bizler yeni ormanlar kurmiya muhtacız. 1 — Türkiye ormanlarını büyük ve merkezi bir işletme sermayesinin ve tekniğin eline verip taraf taraf iş- letmeler açmak, 2 — Köylere kadar, her tarafa lin- yit ve kömür yakacağını yaymak için en ameli tedbirleri bulmak, 3 — Yeni ağaçlama sahaları ayır- mak, ve işletmelerden — gelebilecek kârın büyük bir kısmını bu ağaçlama işlerine vermek, için, harpsonrası faaliyetlerinin diden esaslı bir hazır- dığı 'bildirilmekte, sahtekârlığın neden ibaret olduğu tarif edilerek bu hususun bilhassa dikkate alınma- sı rica olunmakta idi. Kemal Etizer on sekiz senelik me- müriyet halinde hiç bir kötü hali görülmediğini sahteliği iddia olunan evrakın yazısının mürüru — zamanla kaybolduktan sonra üzerine yeniden yazı yazılmak suretiyle hazırlanmış olduğunu ve altında mühürü bulu - nan lüzumsuğ bir kâğıttan istifade edildiğini, #u kâğıdın resmi bir ev- rak sayılamıyacağından bu cihetin hafifletici sebeplerden bulunacağını müdafaanamesinde tebarüz ettirmek- te ve bu fiilinin ceza kanununun 342 inci maddesine uymadığını - anlata- rak suçun 936 senesinde işlendiğini bir daha tekrar ederek müruru sama- nın dikkate alınmasını, bu mümkfın olmadığı takdirde asgari bir ceza ile cezalanmasını ve tecilini istemekte idi. Müda eni bittik- larmalıyız. Şehirlerle etraflarındaki tabüi gü- ikleri ürelliklerine Wü : ve bu cut veren derin yeşilliklerin müdafaası için, barbin bitmesini de beklemiye lüzüum yoktur. Bir yetişmiş ağaca, bir veşil kümeye, bir manzara parçasına artık Sinan'ın eserleri gibi. — anıtlar gözü ile bakmıya alışalım. Bir balta- nın, bir asrı kökünden sökmive hakkı yoktur, velev o balta mukaddes tasar- ten sonra hâkimler heyeti müzake- re odasına çekildi, 40 dakika süren bir müzakereden sonra verilen ka - kâtip tarafından okundu. Karar- 3 hâdise bir 'a tekrar edilmek- g izü açıp kapayımtcıya kadar eriyip gidiyor. Bir alev yığını ha- linde toprağa düşen ön binlerce uçak, denizlerin -dibini dolduran on binlerce gemi, stepleri ve çöl- leri dolduran tank ve top cesetle- ri, dünyayı saran havanın saflı - ğmı bozan tonlarca dinamit — ve barut dumanları halinde yok ©- luyor. t İnsanlığın kayıbı sade bu milyonlar- dan milyarlardan mı ibaret?.. Ya bu can alıcı silâhların öldürdük- leri milyonlar, on milyonlar... Ya- kıp yıktıkları, taş taş üstünde bi- rakmadıkları köyler, kasahalar, şehirler... a Müspet ilim, ileri teknik, 20 inci yüz yıl bilgisi harbin emrine girince; kiliç ve kalkan devrinin me:rulkî- ni ve ilim bakımından geriliğini hasretle anmamak kabil mi? Bu harbin sonu hne olacak? Dünya yüzünde yanmadık yıkılmadık kaç şehir Kalacak, toprak altında da- ha kaç milyon insan girecek? Kaç yüz milyarlık servet yanıp kül o- lacak. Bugün silâh, silâh, silâh yapan binlerce fabrika harp 8s0- nunda yıkılmadan kalacak mı, ka- lhrsa insanlığın işine yıırlyıca'k eşyayı Y&DKLİŞ hale ne vakit dö- nebilecek? Ulus'un birinci sayfasındaki fen ha- rikası resme biraz daha bakacak 'olursak, yazımız sonu gelmez şe- kilde uzayıp gidecek. Bu bahsi gazete ile beraber kapıyalım ar- tık... Hafızamızda kalan tek ha- yal, tarafsız barış 'Türkiyesinin güler yüzlü gazetecilerıdlr! delle kiraya verdiği için Mehmet Çarkçı, 264 lira ağır para * cezasına, 17 kuruşa satılması gereken 600 gram hk ekmeği 25 kuruşa ve karnesiz sat- tığı için ekmek bayii Halil 50 lira “ağır para cezasına ve halktan karne- siz olarak aldığı bu ekmekleri 30 ku« ruşa sattığından dolayı Galip 5 lira ağır para eeıı;:x:. ve 15 ekmek bede- li olan 255 Şun Kazanççılar takımı !| Falih Rıfkı Atay, dünkü başyazı- sında “hiç bir ahlâk bağı tanımıyan bit kazanççılar takımı türemiştir” di- yor. Cahil bir hastanın sırtına yapıştır- diği sülük, bu alçak ve vicdansız ta- kımın yanında ne kadar yüksek, ne kadar zararsız, hattâ ne kadar insan durur! Leş üzerine konan karga ve akba- ba onların yanında ne kadar asildir. O zavallı hayvancıklar, hiç olmazsa, bir ölünün artık bir işe yaramıyacak, canlılığı kalmamış etinden yalnız ka- nlarını d 1 H aA racağı bağ, köstek, hattâ pıranga Ye| değildir. | Büyük topluluğa acımıyan fettif'| re, yahut küçük topluluğa merham' etmek, en' hafif tabiri ile, cinayetti y 4 ; Bir haber dolayısiyle ! Bundan beş altı yıl önce bir St Sabahleyin kahvaltı sofrasında £f| zetenizi okurken gözleriniz büyü: iştahınız kaçıyor. Evdekiler de — i$ farkındadır. Fakat o kadar telâşlani M amacını Bu ahlâk sağ, sağlam ve diri bir karnesiz ekmek sattıkları için ekmek bayileri Kâzım'Salar 50 lira, Süley- man 25 lira, Kâmil 60 lira, Ali Os- man 70 lira, İzzet 80 lira ağır para cezasına, mahküm edilmiştir. İzmir'in bazı kazalarına ödünç buğday veriliyor İzmir, 8 (Telefonla) — Vilâyet mer- kezi müstesna olmak üzere ay başından itibaren — tanzim satışının — kaldırıldığı bazı kazaların hububat istihsali yapa - kları üş ve mü- vakkaten ödünç buğday verilmesi ka - rarlaştırılmıştır. Aydın Çifiçiler - Birliği İzmir, 3 (Telefonla) Aydın'daki çiftçiler bir çiftçiler birliği kurmuslar - dır. Şehrimizde bir milyon lira serma - yeli Ege Zahireciler Birliği — Şirketinin âza kaydı muamelesi tamamlanmıştır. " Üzüm rekoltemizin millet bünyesini bin bir dalavere ile yorlar ki bir müddet soramıyorlar. Nihayet siz kendiniz, neden Gkiü ü mım A k kendi çehrelerine kan, eriyen yağlar- dan kendi lerine kat açığa n “— Eyvah, dümyanın tadı kaçtı, & Yıkılmış harabeler üzerinde tüne- yen baykuş, bunlara kıyaslanınca ne kadar faziletli kalır, Çünkü o, hiç bir kendisi yıkıp o hale koymuş' değil- dir. Halbuki bu soysuzlar, üzerinde tü- rı yıkarlar. Onlar, bir vücudun öteki hücre- leriyle bütün bağlarını keserek kendi kendilerine gelişen kanser çıbanları- na b Onlar geliştik Ü bu kadar milyon can ) sına elde edilmiş olan sulh yenid t — Neden ne olmuş? O zaman, Buenos - Aires'ten miş olan şu telgrafı okuyorsunuz: *“Guito'dan bildirildiğine göre ru süvari müfrezeleri Peru ile Ekü tör'ün uzun zamandır üzerinde şamadıkları Karakabon köyünü ( etmişlerdir. b Diğer taraftan bir Peru top inaltak i gitmiş ve orad vücut çöker. - , Nihayet Namık Kemal'in bir. tas- viri ile onlar “mezarlığa işret sofrası kurup sefahat eden” densizleri andı- tırlar. Hiç bir milleti Ü- aei ÜN y GT üi yan. DELEİ ki Ekuatör gemilerini geri çekilmE pi zorunda bırakmiştir. Ekuatör hükümeti bu hareketi pf? testo etmiştir.” Dünkü Ulus'ta çıkan bu telg gerçekten, bundan beş altı yıl bir de çıksaydı, yer yerinden © ne kadar çerçöp, pürüz ve diken gibi Bunları kökünden kazımak —i Deylıı iradesinin yanında millet :ı:l; lımııi de harekete geçirmek gereki « yor! Falih Rıfkı Atay, onlar için “hi, bir ah_lâk bağı tanımıyanlar” diyo: Hiç bir ahlâk bağı tanımıyanlara o ahlâkı kutsal tanıyan topluluğun vu- nar, herkesin ağzının tadı kaçar, V| çare sulha karşı işlenen bu ci herkesin yüreğini dağlardı. Halbuki dünkü gazetede bu € b d En b Mahş İ klll Hdüşer Sağlar ile Hhre ürl Bizza güçlükle yer almış, bir köşeye sıkı$ | tırılmıştı. Belki de okurlarımızdan bir &! mı bunu görünce gülmüşler: — Bu da haber mi? demişlerd T. üçte biri satıldı İzmir, 8 ( İ e yapılan satışlara ilâveten sehrimize ge- den alman heyetine iki bin ton kuru ü- züm satışı piyasada iyi bir tesir yan- miştir. Şimdiye kadar mahsulün ücte biri satılmıştır. iL: . L İki hamiyetli yurtfaş Çocuk Esirgeme Kurumundan bil. dirilmiştir. : REŞAN Z ldak t ından Çelikı:.l= Kurumumuza daima kıymetli yardımlarda bulunmaktadır. f Bu defa da kimsesiz yavrulara bir yatım olmak üzere Zonguldak mer « kezimize 200 lira teberrüde bulun « r. muGşeı:;dlZuugnldık tücearlarından İh- san Bora da 60 çift ayakkbar teber. rü etmiştir. y Kanarya adaları Birkaç gün önce, Lizbon'dan ge- len ajans haberleri, Atlas denizuln- deki yol Kanarya adalarına ldâ.qgg*ğlîndardtakvlye kuvveti gön- leri ni, adaların l - keşbapi d n kıyı arında a: Yurt içinde isi Müşür Fevzi Paşa Hazretleri” nin iştirâkiyle Garp Cephesi Ku" bildiriyordu. Ayrıca, bu telgraf- larda Kanarya adalarındaki bu tedbirlerin bir müdafaa tedbiri ol- duğu da kaydediliyordu. Bu harbin başındanberi Kanar- ya adalarının birçok kereler adı geçm—ışî.l.r..hpnnyı hükümetinin Bi ü Her iki hay üdaf: sürü 1 aldığını ve de- bu değerli alâka ve y d:layı Genel Merkezimiz açık teşek « kürlerini sunmayı borç bilir. ' ——— Kandıra seylâbında yıkılan köprüler yapılıyor Kandıra, (Hususi) — Kandıra ve havalisindeki büyük seylâp Y,üjünıden nizaşırı İspanyol topraklarının em- niyetini korumıya çalıştığını ga- Zzeteler yazıyordu. İspanyol Fası i- le Kanarya adaları bu cümleden- dir. Kanarya adalarının çok bü- yük bir stratejik önemi vardır. Bu adalar, Afrika'ya yüz kilometre kadar uzaktadır. Bunun da önemi vardır. Fakat Kanarya adalarının asıl kıymeti, Afrika kıtası ile Ce- nup Amerika arasında bulunması ve buranın Atlas denizini aşan ge- Mi ve uçakların uğrak yeri olma- yıkılan köprülerin irine a İarca başlanmıştır. Köprülerin tahri- müş ve müstahsil Kandıra'ya hiç bir mahsulünü getiremez olmuştu. Köprü- lerin yeniden inşa veya tamiri sure. tiyle gerek köylülerle ve seşek nahi- ye merkezleriyle rabıta temini mem. leket iktisadiyatı bakımından çok mü. himdir. Geçitlerin ve köprülerin bir Sabaheddin SÖNMEZ Fısıltı, zararlı ULAKTAN kulağa fısıltı kötü şeydir. Yanınıza yaklaşırlar, en yakın dost gibi konuşurlar: - “Yokmuş, kalmamış, bulımıyıc.ıkıı_n- şız, beş misline çıkacakmış, beni din- Vöiri VE BŞ Eğer birdenbire kendinizi kaptır- * maz da “kimden bu havadis?” diye so- rarsanız alacağınız cevabi tahmin et- mek güç değildir: “Nene gerek senin, iyi bir yerden duydum.” ; Veya, yalan söyliyecek, Devletin Tside Ş 1 an evvel yaptırılması için derhal ge. rekli tedbirler alınmıştir. ve tehlikeli şeydir haf karakterleri biliriz. Benim bahset- tiklerim, bu habisliklerini cemiyet öl- çüsüne' çıkaranlardır. İl : dürüst — karak adam, kulağa fısıldamaz. Sahiden bil- diği bir şey varsa söylenme- si şekli, daha erkekçe ve mertçedir. Çoğuna, doğrudan doğruya memle- ket haini demiye dilim — varmadığını tekratlarım. Fakat, bunların yalnız bir şeyler biliyor görünmek istiyenleriyle, hainlik yapmak için vıılife almış olan- larını biribirlerinden ayırmak güçtür. ük açık ve dürüst bir poli- te ve le şöyle ş “— Fiilde sahtekârlığın tam un- *-Anın Mmeyvcut olmasına ve bu- günkü şartlar itibariyle tayin e - ine imkân vazife- ruf hakkının elinde de olsa! (II Vandale — sanat ve ilim eser- lerini tabribedtn kimse. hak- mesul ifı isimler sıralıyacaklardır. Gözleri, ruhları ve vicdanları kap- kara insanlar vardır. Mahalle araların- da, ölüm haberi vermek için fırsat kollıyan düşük çeneli, sevimsiz ve ta- lere geçmek sız yere para almış olmasına nazaran umümi bir zararın vuku buldüğu da münakaşa götürmez bir şekilde aşi- kâr di bu Sığır etini pahalı satanlar müdafaaları ve evelki celsede * der- meyan edip reddedilen ve bu kere müdafaanamesinde — tekrar — edilen müruru zaman iddiası varit görülme- miştir.” Bu itibarla, hareketine uyan *Türk ceza kanununun 342 inci mad- desi mucibince kabul edilen şiddet binaen iki sene al- N Kilosu 80 kuruşa gere - ken sığır etini 90 kuruşa sattıkların- dan dolayı Dikmen caddesinde — 26 No. lt dükkânda kasap Abdurrahman, Sakarya caddesinde Çiftlik sokağın. da 28 No, h dükkânda kasap İ. Özen, Sakarya caddesi 16 No, li dükkânda kasap Mehmet, Tuna caddesinde 18 tı ay müddetle ağır hapsine, bu su- güç cadı karılar gibi, içi - mizde de kötü haber uydurmak, yay- mak ve bunu en de hiyleli mas- kelerle, namusluluk ve dürüstlük sa- tan mahlüklar vardır. Bunlar, doğru- luktan olduğu kadar şeref ve haysi - yetten, vakar ve ciddiyetten mahrum- durlar. Fakat gayeleri nedir, — yaratmak istedikleri bu bulanık havadan ne bek- lerler? Bilemem ve bunların hepsi — için vatan hainidirler, bu işi bir kasitle çu birçok defalar işlemiş itibariyle 80 inci maddeye göre, işbu cezanın altıda birinin zammiyle tev- kif altına alındığı tarihten itibaren iki sene on bir ây müddetle ağır habsine ve mevkuf kaldığı n':(lddetîn No. l1 dükkânda kasap Ziya, Dikmen ddesinde 20 No, li kasap Mehmet haklarında takibat yapıl etinden ve adliye harç tarifesi 50/9 yaparlar” diyecek kadar da ileri gide- mem. Fakat netice itibariyle yaptık - ları, bu benim bir türlü söyliyeme - diğimden başka bir şey değildir. Her meslekte, ve her boyda insan- lar arasında bu çeşit tipler tanırız. Bir YARİCLPE uncu maddesi mucibince 2800 kuruş harcın temyizi üzere Millt Korunma — mahkemesine verilmişlerdir , kabil olmak üzere söz birliğiyle ka- Yar verildi.” için size en mü hi- kâyeler anlatan, en dürüst — insanlar için, en şenaatli iftiralar yayan - ve bunu bazan da vazife diye yapan - tu- Ü tika üstündedir. Hiç bir gizli kapak- l1 işimiz yok. Tarlamızdan çıkan mah- sul bir yanda yığın halinde ve gözü - müzün önündedir. Beri yanda, ihtiya- cımızın hacmı da belli ve açıktır. Saracoğlu, bu hakikatleri — bütün laklığiyle Meclis kü: de orta» ya koyduktan sonra bu mevzu üstünde bütün dedikodular sona ermiş olma- hidir. Kulaktan kuchnnlıılı sözlerin ne büyük mâna ve mahiyet değişiklik- lerine uğradığınmı —da bilitiz. Onun içindir ki biri gelir de, en yakın dost gibi size bir şeyler fısıldamak isterse onu yanınızdan kovmak bir vazife ha- lini almıştır. Körü körüne ületleşen saf ve bu - dalalar da belki böylece kendilerini toparlamak imkânını bulurlar. Bizim, sonunu düşünmeden, — iki kulak arasında geçtiğini — sandığımız fısıltıların, geniş çevrelere ve hudur aşırılarına birer ürtü, yaygara ve panik sayhası halinde aksettiğini de gözden uzak tutmamalıyız. Kemal Zeki GENCOSMAN bi halkı ve köylüyü hayli zarara sok« | di Böyle bir yerin harbe- den her iki taraftan birinin eline sayısız faydaları ola- Kanarya adaları, Afrika'daki ğ a'dı büyük sahranın - şimal hstısı:ğaı büyüklü küçüklü yedi. - adadan âeyğan& gelen takım adalardır. zeırınde insan yaşıyan adalu.ı: şunlardır: 'Tenerif, Fuertaventura, Büyük Kanary: Lanzarote, Pal- ma, Gömera, Hierro ve yahut De- miradası. Bunlardan başka, bu ta- tx“r::ıuîdaalîrlm yanında daha birçok alar vardır, e KERa Fakat hep- Kanarya adalarına bi lar “Bahtlı adalar”, yıhurt. ?'mî î:;y ad:ldax;" derlerdi. Bu ad, Ka- a adalarının ikliminden klnıyeâîr).( EEK LN Kanarya adalarını 1402 Jean de B&thencourt admdyıhn%:; norman bulmuştur. Burası da- ha önceleri de biliniyordu. zamanların büyük bir deniz mil- leti olan Fenikeliler milâttan ön- a adalarına gelmişler, ;::rî;m Libyalı kollar yerleştirmiş- nandı İsmet Paşa Hazretlerimit riyaseti altında ingiliz, italyan VE İ fransız generallerinden mürekkeP ceğini haber vermiştik. İstihbarati h konförantül nazaran iştirak edecek olan müttefikin B neralleri dün sabahtan itibarea M! danya'ya gelmiye — başlamışlardı Dün sabah saat Edgarkine zırhlısı General — ŞarP ve Mösyö Franklen Büyyon'u heyete mensup memurini Mudat” ya'ya getirmiştir. İnxiliz ve it heyetleriyle, generallerinin öğle den sonra birde — muvasalatl: intizar ediliyordu. İngilir —heyel General Harington'un, italyan yeti de General Monpelli'nin t" yaseti altında bulunmaktadır. Yurt dışında Tan gazetesi, 20 eylül nıi!llj nüshasında “Devletler — ve | serlevhası altında neşrettiği başmi” kalede diyor ki: “Pazartes: yünü Londra'da akdedilen Meclisi Nüf zatr'ı mütcakip Royter — Ajansınığ |i neşrettiği tebliğ, müttefikin kıtf” | atının sadece (Sevr) ıı—ıııxîıcıı'd mevaddını zatbik etmekte oldukl rını - bu muahedenin tasdix edi memiş olduğunu — unutmıyalım * isbata çalışması itibariyle efkâf |P umumiyenin bu haleti ruhiyesif” nazarı emâne almıştir, Royter ajtf” sı bu tebliğinde ilâveten Tü ! bitaraf mıntakaya ademi tecavüzü halinde —muharebe — olmiyacağif! kaydetmektedir. — * D İ CA : Küçük Haberler .. Kanarya adalarında l analr oti ; l'ı;enıke!ıler.—, Libyalılarla — Afrika ; erberilerine akraba sayılan Ganş- arın karışmasından meydana gel- Miş melez bir halktı. Fakat İspan- yollar huraya geldi, on yıldanberi yerlilerle öyle ki, yerlilerle İspanyol gelenleri ayırdetmek çok güçtür, ü Kanarya adalarının — merkezi ent-Kruva şehridir. Bu şehir Te- ne_ş'ıf adaşı üzerindedir. Fakat “Bü- vük Kanarva” denen adadaki Las Palmas şehri, bütün takım adala- —ınKr;ığrkı?ı.l halindedir. arya adaları volkaniktir. Bu maaların toprağı çok inişli yokuş. B;r. Denizden, kıyılara yaklaş- ;n Zordur. Kıyıların bu hali, Ka- parya adaları r Taş_ıy_arenin çelik göğsüne €n 1iyi yaraşan kalp, bu mil- letin kalbidir. Tayyareye bı_ı. k_îılp, motöründen mitral- yözünden, topundan ve bombasıdan fazla lâzımdır. Turk Hava Kurumuna fit- relerimizi verirken bu kalp istekle ve kuvvetle çarpacaktır. YizrammL * Türk Hava Kurumn ana nizat ş mesinde yapılan değişiklik Vekilleri Heyetince kabul ed tir. Kendi istihsalleri için iptidâf de ve malzeme ithal eden müesseselerin birliklere girm lüzum olmadığı ilgililere bil miştir. Kızıldize gümrük memurluğU vedilmiştir. di Petrol ve müştakları antreP? 4i na ait talimatnamenin 386 ınCl desi aşağıdaki şekilde deği$' miştir: “Gümrük kanununun ge) addel 86 ci maddesi muciP, Türkiye'ye ithal edilecek hef | eşya gümrük vergisinin vtf | güncari olan usul ve rusumâ bulunduğundan yukarıki mâ e göre vergileri depozito suretiY Ve | min edilen bir beyanname "'ı viyatı tamamiyle tanktan çekil” * üsul ve rüsuma tâbi tutulufo Yabancı memleketlerden hi€ suretiyle yurdumuza ET dF P bur — 786 kişi Türk vatand ğına Kabul edilmiştir. Ticaret Vekilliği Dış 1'i.—ırtt4 resiz Reis Müavinliğine — vekâile bulunmakta olan B. Fikri İçef edilmiştir. Uzun zamandanbheri dd caret işleri üzerinde çalışmış V© Ti danberi de yeni yazifesine — V' etmiş olan B, Fikri İçer'e bağ dileriz. Erkânı Harbiyeik Umumiye Re |h. Nati İş Başi olarak bir-konferans inikat eyliye" 4” &el H (salâhiyettar mehafilden) kaydıy!t JP'ı; a İ a