Saatlik sayfa görüntüleme limitine ulaştınız. 1 saat bekleyebilir veya abone olup limitinizi yükseltebilirsiniz.
Fi ıi y »t ' UL US Pş_ıar müsahabeleri Mesut olmak için ne yapmalı ? Mesut olmak istiyorsanız, evelâ keyfi- nizi kaçıran şeyleri unutmıya çalışınız! Elem verici hatıraları anmak hem şevkı- nıizi kırar, hem enerjinizi ihlâl eder. Saadet harici sebeplerden ziyade sizin ruhi haletinize bağlıdır, ona inandıktan sonra mesele yoktur. Her günün mesaisinde saadeti arama- yı bilmiyenler, hayatın sırrına vâkıf ol- miyanlardır. Saadet bir tarlanın içinde saklıdır. O - nu bulup meydana çıkarmak için evelâ taşını, molozunu temizlemek, sonra top- rağını güzelce bellemek, daha sonra to- hüm ekmek, nihay.? muntazaman her gün sulayıp itinalı bakmakla mahsul al - mak mümkündür. Tarlaya bakmaz da kendiliğinden mahsul vermesini bekler - seniz deve dikenleriyle ısırgan otların- dan başka bir şey çıkmıyacağından emin olabilirsiniz. Her sabah yataktan kalkınca kendi kendinize şu telkini yapınız: dünün elem- lerini, kederlerini, £ larını Selim Sırrı TARCAN tişmez! Saadet para kazanmakta, zengin ol- makta değil, sevgi ve saygı kazanmak - tadır. Ne zenginler vardır ki dünyanın parasını sarfettikleri halde saadeti elde edememişlerdir. Saadet hürmet ve mu- habbet gibi para ile alınmaz. Münevver bir kafa, temiz bir kalp, sağlam bir bünye bir kulübeyi saray ha- line koyabilir, bunlar olmazsa en muhte - şem sarayların kulübeden farkı olmaz. Zaman, fırsat, başkalarının saadetine hâdim olmak için kuvetli bir irade haya- tın Üüç büyük mayesidir ki 1 Hukuk İlmini Yayma Kurumunun Konferansları Para ve itibar mekanizmasının doğurduğu hukuki meseleler Hukuk İlmini Yayma Kurumunun bu kış için tertip ettiği seri konferansların al- tıncısı dün Ankara Halkevinde Siyasal Bil- giler Okulu Profesörlerinden Zonguldak Mebusu Hazım Atıf Kuyucak tarafından , verilmiştir. Mevzu “Para ve itibar meka- hukuki leler” idi. K d Devlet hem kendinizi, hem başkalarını mesut e- debilirsiniz. y Saadet âhenkten doğar, tabiatta ü- henk, cemiyette âhenk, yurtta-âhenk, mu- sikide âhenk nihayet vücudumuzda âhenk lâzımdır. $ Hayatta her şeyin husust bir dili var- bazı Şürası âzası, profesörler, şehrimiz adliye muhitine mensup zevat ve bir kısım yük- sek tahsil talebesi bulunmuştur. B. Hazım Atıf Kuyucak, içinde bulundu- ğumuz harbin muhtelif memleketlerin para ve itibar mekanizmalarına birçok - tesirler yaptığını, ancak daha 1914 harbinin akis- der, mesut olmak için o dilden lâzımdır. Garp müsikisiyle ülfet etmiş bugün yepyeni, taptaze bir hayata başlı- yorum. Ondan âzami bir istifade temin edeceğim! deyiniz. Ekseri kimselerin ke- yiflerini kaçıran dün ve yarındır. Bugü- nüm de iyi geçti diyebilenler mesuttur. Saadet taze kopmüş güle benzer, o gün koklamak lâzımdır. Aradan birkaç gün geçerse hem kokusu kaybolur, hem yap- rakları dökülür. Saadet tavında dövülen demir gibidir. Tavı geçtikten sonra sarfedilecek emek- ler boşunadır. Kalp sektesine uğrıyan bir kimseye o anda lâzım gelen,tedavi yapıl- mazsa sonradan dökülecek göz yaşları hiç bir fayda vermez. Dün ölmüştür, yarın ise bir (Chopin) den bir parçayı leri zail olmadan b bu te- sının bilhassa 1914 harbinden sonra meyda- sının bilhassa 1913 harbinden sonra meyda- dinlerken gaşyolur, bu kulaklar ise rahatsız olurlar. * Bir güzel tulü veya grup levhası, bir latif manzara, mahirane yapılmış bir tab- 10, bir sanatkârın gözlerini nurlandırır, onu mesut eder, sapatla alâkası olmiyan bir kimseye bu güzellikler hiç bir şey söylemez, hiç bir zevk vermez. H ben mesut diyen- ler hayatın ihtiva ettiği saadetleri bulup onlardan istifade etmesini bilmiyenlerdir. Türk genci! Mesut olmak azminde isen oku! düşün! dinle! gör! tetkik et! anla! Hayat kirişli bir saza benzer, akort bi fena sesler çıkarır. y Berhayat olan yalnız bugündür. Mesut olmak için kinden, garazdan, hasetten, intikamdan salim olmak şarttır. Yaptığı işlerin hesabını vicdanına karşı açık alınla verebilenler mesut olabilir - ler. Güzel bir söz, âlicenabane bir hareket, yerinde bir yardım saadete vesile olabilir. İyi yiyip içmek, mükellef bir apartı - manda oturmak, eğlenmek, hoş vakit ge- çirmek bir adamı keyiflendirir, çok zevk- Mi bir şeydir, fakat saadet temin etmez, saraylarda betbaht, kulübelerde mesut o- lanlar. çoktur. Saadet küçücük taşlardan — yapılmış mozayike benzer, o mini mini taşların Ayrı, ayrı büyük bir kıymeti olmıyabilir, ama hepsi bir ırayl gelince ona paha ye- Fakat bir sanatkâr isen onun her teli bir saadet havası çalar. Zekânı, ahlâkını, vücudunu daima a- kort et! Bu üç muhtelif saz arasında tam bir âhenk bulunursa saadet havaları ga- yet güzel çalınır. : Şunu iyi bil ki yaşadığı şartlar içinde na hukukt hulâsa et- mek lâzımgeldiğini söylemiş ve bunları şöy- le sıralamıştır: 1 — İstikbale muzaf para tesdiyesi teah- hütlerinin ifasında ödenecek parada aranan en mühim vasıf nedir? Bu paranın kıymeti mi? İsmi mi? 2 — Kıymeti kendi kendine değişen pa- ralarla yapılan tediyeler adalete uygun mudur? 3 — Devletçe ismi muhafaza olunan fa- kat kiymeti değiştirilen paralarla yapılan tediyelerde esas ne olmalıdır? 4 — Para kıymetinin iktısadi sebeplerle veya devletçe doğrudan doğruya alınan ted- birler neticesindi indı y riski üzere şartlar muteber mi? 5 — Bu şartların muteber olmadığına dair bir memlekette konulan kanuni hü- kümler bu paralarla mukavele yapan ecne- bileri ne dereceye kadar bağlar? Profesör, bu meselelerin henüz tamamen konan Mesut olmak istiyorsan işine dört elle sarıl, ona gönül bağla, onu tam bir fera- gatle sev, çalış, dalma çalış saadete ulaş- mesut ve ya- rına dikenler beyhude ümide o- gel 'hıu'p lurlar. Bu gibiler tıpkı ormanda başları de, Bünlar ğ havada 'da çiçek arıy ben- r için elele verip zerler. Ayaklarının altında çiğnedikleri çalışmak icabeyliyeceğini, kendisinin de kır 1 ....i.. farkına konferansında meseleleri vazetmekle iktifa edeceğini söylemiş ve bunların tahliline girmeden önde para ve itibar üzerinde bun- ların tarihi seyirlerine de temasla kıymet- l izahl. tıran biricik yol h ça- lışmadır. Ankara esnaf cem!velleriııin askerlerimize kışlık hediyeleri Ankara Esnaf Cemiyetleri askerleri - mize kışlık hediye olarak ceman 4141 par- gça yün çorap, yün eldiven, yün başlık, pamuklu, fanilâ teberrü etmişlerdir. esnaf in adını ver- İzmir'de sokak orlasında bir cinayet işlendi İzmir; (Hususi) — Evelki gece sokak ortasında bir cinayet olmuş, kasap Koça- nalı Hayreddin namında bir genç, elek - trikçi Tevfik'i öldürmüştür. Meşhut suçlar k tevfikan derhal muhakemeye dikleri hediyelerle birlikte yazıyoruz: - Fırıncılar 505 adet çorap ve 6& yün başlık, mahrukatçılar 4738 çorap ve 70 yün başlık, bakkallar 252 yün çorap ve 6 yün başlık, kasaplar 220 yün çorap ve 24 yün başlık, lokantacılar 181 yün çorap ve 9 yün başlık, kahveciler 181 yün çorap ve 9 yün başlık, demirciler 150 yün ço- rap ve 4 yün başlık, otelciler 150 yün ço- rap ve 4 yün başlık, tabaklar 126 yün gorap ve 8 yün başlık, taşçılar 5l yün gçorap ve 1 yün başlık, hırdavatçılar 461 yün çorap ve 73 yün başlık, Şark pazarın- da Saraçoğlu Emin Halil ve Salih 20 yün gorap, 20 yün eldiven ve 20 pamuklu, ma- nifaturacılar 227 yün çorap ve 9 yün baş- hk, tuhafiyeci Şükrü Özoran 10 yün ço- rap ve 1 fanilâ, tuhafiyeci Dilber kardeş- ler 200 yün çorap, manifaturacı Burhan Üçer 20 yün çorap ve 2 pamuklu, tuhafi- yeci Naim Toparlak 20 yün çorap, mobil- yeci Halil Yılmaz 2 yün gorap ve 2 yün | eldiven, Koy bir racı 300 yün çorap, 103 yün eldiven ve 1tehlis çuval, tuhafiyeci İbrahim Erler 5 yün başlık, Hilâl mağazası sahibi Meh- met 100 yün çorap,-tuhafiyeci Hikmet Balcı 12 yün çorap ve 4 yün başlık, tuha- fiyeci Hıfzı Çadırcı 10 yün çorap ve 6 yün başlık, manifaturacı Yaşar Aktan 5 yün çorap, 5 yün eldiven ve 20 metre fa- nilâlık hediye etmişlerdir. —ok ol Yardımsevenler Cemiyetine yiğit erleri- miz için teberrüde bulunan vatandaşlarımı- zın isimlerini neşrediyoruz: BB. Mehmet, Ali Nihat, Hayri Helvacı oğulları 100 çift gorap, 270 eldiven, 250 pamuklu mintan he- diye etmişlerdir. Alpullu İlkokulu öğretmen ve talebeleri aralarında topladıkları 12 lira 20 kuruşu posta ile Yardımsevenler Cemiyetine gön- dir, bi cemiyet 5 bir yün eldiven ha- mintan, 10 çift çorap zırlamıştır. Yardımsevenler ımızı bek gteğze tevzi edilmek üzere Ordu teçhizat am- barı eliyle eşyayı ir: 1.000 pamuklu mintan, 640 yün çorap, 420 yün başlık, 270 eldivenden başka Hava Müsteşarlığı eliyle 1.000 pamuklu mintan, 1.000 çift yün çorap göndermiştir. Kıtalara müteakip sevkiyata devam edilecektir. Cemiyeti T'rnkya'dakı Mesut evlenme Asım Kıncal kızı Kadriye Kıncal ile Üst- “*teğmen Necdet Kızılkanad'ın düğünleri dün gece Ankara Halkevpde iki tarafın yakın dost ve akrabaları ve güzide bir dâvetliler huzurunda yapılmıştır. Genc evlilere me- sut bir hayat temenni ederiz. başlanmıştır. Maznunun ifadesine göre, katil, mak - tul ve bazı arkadaşları umumhanede içmiş- ler, eğlenmişlerdir. Bilâhare yolda, katil, ld almak iste- miş, o vermemiş, çekişirlerken tabarıca patlamış ve Tevfik ölmüştür. Halbuki, aralarında bir husumet mev - cut olduğu iddiası vardır. Maktulün umum hanede sawdiği Fatma namındaki kadın, katilin eski sevgilisidir ve katil, bu kadın- dan alacaklıdır. Tediye meseleleri Üzerin- de maktulle katil arasında ihtilâf da çık- Sayın konferansçı trampa ile başlıyan mübadelenin mağdeni para ve kâğıt para istihalesini ve bunların itibarla olan müna- Halkevinde Küfüpane ve neşriyat Şubesinin yıllık umumi foplanlısı Halkevleri talimatnamesine göre şu- belerin yıllık toplantılarına devam edil - mektedir. Dün de C.H.P. vilâyet, kaza ve nahiye âzalarının toplantısından son - ra Kütüpane Neşriyat kolu âzaları saat 18 de Maarif Vekâleti Müsteşarı İhsan Sungu'nun reisliğinde toplanmıştır. Evelâ Kütüpane Neşriyat kolunun bir yıllık çalışma raporu — okunmuştur. Bu rapora göra okuyucularım istifadesine ar- zedilen kitap sayısı 25908 tür ve bir yıl içinde 1607 kitap ilâve edilmiştir. Bu bir yıl içinde kütüpaneye gelenlerin sayısı 64829 u bulduğu görülmüştür. Bu yekü- nun çoğunu talebeler teşkil etmektedir. Bu meyanda köylere bir seri faydalı e- serlerden mürekkep kütüpanaler gönder- mek, fakir talebeiçin mektep kitapların- dan seriler bulundurmak ve bütün kitap - ların muntazaman ciltlenmesi işi de zik - redilmiştir. Komitenin bir yıllık verimli çalışması şayanı şükran görülmüş ve ö- nümüzdeki yıla ait çalışma programının tesbitine geçilmiştir. Önümüzdeki yıl, kütüpane neşriyat kolunun çalışma programında çocuk kü- tüpanesinin tekrar açılması, yeni çıkan faydalı eserlerden mürekkep, daima de - ğgişen bir sergi âçarak yeni ve güzel eser- leri okumak zevkini yaymak için göster,- mek, büyük adamlarımıza ait, muharrir- lere, şâirlere ait bütün eserleri toplıya - rak tam seriler meydana getirmek, kü- tüpanenin bir fihristini neşretmek işi de vardır. Halk bilgisinin ilerlemesine hiz -« met eden Ankara'nın kültür hayatında mühim bir vn.zi.feyl başarmağa uğraşan kütüpane neşriyat kolunun umumi top- lantısı samimt bir hava içinde devam et- miş ve faydalı kararlar alınmıştır. Kayak.sporu Halkevi Spor Komitesinden ve Dağcı- lhik Kayakçılık Ajanlığından: Evimiz kayakçılariyle bölgemiz ka- yakçıları bugün Ayaş beline gidecekler - dh'ı Kayak yapmak Üzere Dikmen'e gi- decek sporcu arkadaşlar kayacak kadar kar bulabileceklerdir. Kayakevi sıcak bu- lundurulacaktır. Cuma günü isimlerini Edebiyat konuşmaları Bundan onbeş, yirmi yıl evel bir kılıç ve kalem lâ hatırl Bu, şahlanan kılıcın kınına girme merasimi oldu. Çünkü, eğer kilıç bir zafer senbolünden baş- ka bir şey değil ise, Türk kılıcı artık bir da- ha inmemek üzere asılmıştır. Kılıç, ismini zafere bıraktıktan sonra ne- ler oldu? Harp, bu eski sanatın talihi birden parladı. Eski rakibi ikalem ise artık küskün- dür. Kalem şehname günlerindeki hayat sa- deliğini bir daha göremez. O şimdi yazdıkça hayatın genişliği içinde yayılıyor, yayıldıkça dağınıklığı artıyor, nesirleşiyor. Fakat haya- ta daha çok geçmekle eskisinden daha gür - büz değil mi acaba? Bunu ekseriya düşündüm, fakat bugünkü kadar açık bir fikir edinmemiştim. Şöyle ol- du: Gazetelerden birinde Gulllanmet (Giyo- me okunur) nin tayyaresiyle birlikte düşü - rülerek öldüğünü —okudum. “Guillaumet kim?” diyeceksiniz? İşte asıl mesele orada, Guillaumet sivil bir fransız tayyarecisinin adı. Harpte büyük bir iş mi görmüş, ne yap- mış? Yazık o Fransa'ya ki harp, Guillaumet- ler için vatan uğrunda ölmeye bile meydan vermedi. O bu son günlerde iş başında öldü. Fakat Gullaumet kim? Asıl dâva orada yat Guillaumet herhangi bir fransız. Posta havacılığında epey ün almış, fransız pilotu - nun yüzünü ağartmış. Ona, ilkönce (1980) Cenup Amerika setlerini aştığı için Şili hal- kı Andlar'ın Kartalı demişler. * O bir vatan kurtarıcısı mı? Hayır. O bir ilim bayrağı mı? Hayır. O bir sanat meşale- si mi? Hayır, O bunlâarın hiç biri değildi. Herkes gibi o da hayatın içinde bir yüz, işi- nin üstünde bir koldu. İşini gereği gibi yap- tığı zaman Şen, şakrak, güçlüklere çattığı sa- man diş ve tırnaktı. Tabif benim öonu hiç ta- nımamaklığım, gazetede adının gözüme iliş- memesi bile mümkündü. G Fransa için k bir a- Ünak Hayat ve kalem Ahmet Kutsi TECER Hatıralarını anlatıyor: Bunlar bir küme Pİ” lot imişler, çalıştıkları meydanın posta kü “ hatlarını götürürlermiş. Bir gün denizaşırle birgün dağaşırı, birgün çöla harrir kendi maceralarından başka arkada? larından da bahsediyor. İşte Guillanmet 0N lardan biri... O kitap içindeki dört, be$ yap” rak şimdi ona bir toprak oldu. Birkaç ay evel, şöyle bir merak gülmesi” le, bu kitabı karıştırırken Guillanmet'yi an” latan satırları da okumuştum, Habersiz, ben” de derin bir iz birakmış. Geçende — rastgele gazetede onun ölümünü okurken bu yabanti bildik için birden burnumun sızladığını duy” dum. Kendi kendi: şündüm: U et için yürek burkulmamın sebebi ne? Eğef rastgele fransızca bilmeseydim (Muharriri& yalnız bir kitabı türkçeye çevrilmiştir: Gec€ Uçuşu), gene rastgele Yeryüzü'nü okuma” saydım onu nerden anacaktım? Şimdi onun bendeki yeri Herkül'ün yamıbaşıdır. Kimbi “ lir daha kimlerin hafizasında, kimlerin yaâ “ k İ nında oturuyor? OR? ı Onu ben mi'bu kadar yükselttim? Hayıfı — İı,_' sevgili okuyucularım; , o hattâ düşe kalk& Ya di yükselmişti. Bazan da, kimbilir niçin, yük * seklerden yeryüzünü özlerdi: köyünde, tarlar sında işlemek, kendininkilerle birlikte olmake e Fakat onu Andlar'la kartallar çağırıyordu. Hıb. Guillaumet'nin korkunç cesaretleri var * — | .i'heı dır. O, vücud sıhatine maki sıha - ÖL Yaş tini ilâve etmeyi bilmişti. Fakat onun asıl — | li,( büyük tarafı soğukkanlılık, tehlikeyi görmeki dıyüîışılı gibi sağlam bir insanın meziyet- leridir. Andlar'la dağın tanrilariyle çarpıf tı. Geçitler gözünden kayboldu. Üç binde ye“ r:âiı;di. Kar ve buz dünyasında, “heyülâ” lüm lar menzilinde günlerce telsiz ve dilsiz, tel& —| P"nı başına ölümle göz göze baktı. Yedi gün, tarl —— Af,ü yedi gün yemeksiz, İçmeksiz, yaralı, yufkâs — | 'ıim î'î'ı!ı 'm_ı .e,ühı &ibi, damdı. Fakat isimsiz Türk pilotunun menkı- beleri bana ondan daha yakın, bugün bir Meh yarın bir cesareti veya hüneri bana onunkinden üstün gelir. Demek bir tesadüfün cilvesi olmasaydı onu ben de tanımıyacaktım. Ona ben nerde rastladım? Hayatta garip tesadüfler olur, belki İstanbul'da, belki Paris'in... hayır, ha - yır. Ona Paris da ve- F haziran, kendisi beyaz bir soğulk —| !ı.d içinde d dan, yıl sür Dale — Ptiy, | ma güneşe doğru gitti. Ne kar perde oldü, ) ne fırtına dıvar. Nihayet dağı açtı: bir haf < — ta sonra insan'a, bir kulübeye kavuştu. Fakat, sevgili okuyuculariım, gelin şimdi de sizinle yeryüzüne inelim. Orada şimdi ha- yat yerin yüzünden daha geniştir. Hangi kö- şe bucakta, hangi tayyare meydanında, han- ypr L Z a A ya karşı karşıya Abdullah Efendi'de rastgel- sem tanımazdım, Ona ben kitapta rastgel - dim. Saint Exupery İsminde Gide'in teşvikiyle meydana çıkmış bir fransız muharriri vardır. yazdırmış olan kayakçı ar ın Sa- at tam 8de Halkevindehazır bulunmaları rica olunur. ; Halkevi'nde Ankara ilk ktepler öğretmenlerinin sebetlerini umumi harpte ve bun- lar üzerinde alınan karaları genişçe izah ile A 'daki riri ve 1933 Londra konferansının akame- tini ve bundan sonra sırasiyle yapılan de- valüasyon hareketlerini «anlatmış ve sözü yi beş hukuki intikal et- tirerek bu suallere birer birer kısaca ce- vaplar vermiş ve bizim memleketteki iktı- sadi bilhas- sa kâğıt ve altın paralar üzerinde alınmış olan l etraflı bulunmuştur. B. Hazım Atif Kuyucak bu enteresan konferansını şu sözlerle bitirmiştir: “Para işleri bu harbin sonunda hallolu- nacak mühim meselelerin başında gelmek- tedir; ve bu işler ne yalnız hukukçular ta- rafından, ne de yalnız iktısatçılar tarafın- dan Ancak bir gayret ve mütekabil bir anlaşma iledir ki istikbalin para meseleleri makül bir hal tarzı bulacaktır. Hukuk İlmini Yayma Ku- rumunun da bu hususta mühim hizmetler- de ederim.” mıştır. Doktor, dan değil, kt ldığ Maktulün elbiseleri, bu cihetin tasbiti için İstanbul tıbbi adli müessesine gönderilmiştir. Gümüş IOÖ kuruşluklar tedavülden kaldırıldı Gümüş 100 kuruşluklar dünden itibaren tedavülden kaldırılmıştır. Bunların yerine bundan sonra gümüş bir liralıklar tedavül edecektir. Elinde gümüş 100 kuruşluk bulunanlar bunları ile Ci Mer- kez Bankası şubelerinde gümüş bir liralık- larla değiştirebilirler. Bornova zeytincilik kursu tedrisatını bitirdi İzmir; (Hususi) — Bornova zeytincilik kursunda, zeytin fen memurlar: için ha . zırlanan kur, tudrisatını bitirmiştir. Me . murlar, bu münasebetle valiyi ziyaret et . mişler, vali kendilerine muvaffakiyet te. menni etmiştir. M kendi köy . lüler için fenni zaytin bakımını öğretmek üzere kurslar açacak ve budama ustaları toplantısı Her ay başlarında yapılmakta olan öğretmenlerimizin çaylı toplantısı dün gece Halkevi salonunda çok samimi ve neşeli bir hava içinde tekrar edilmiştir. Geç vakte kadar ve her zamanki nezahet ve samimiyetiyle devam eden bu toplan- tıda şehrimizin birçok öğretmenleri ve mesleğe mensup arkadaş ve aileleri bu- lunmuşlardır. C. H. P. Ankara vilâyeti idare heyetinin partililere verdiği çay Dün Halkevi salonunda C. H. P. vilâyet idare heyetinin davetlisi olarak şehrimiz Parti teşkilâtı idare heyetleri bir tanış - ma toplantısı yapmışlardır. Bu toplantıda, vilâyet idare heyeti ve Halkevi reisleri, vilâyet, merkez ka- zalar, nahiyeler, idare heyetleri aâazala- riyle ocaklar idare heyetleri reisleri ve Halkevi komitelerine mensup birçok par- tili bulunmuştur. Vilâyet idare heyeti reisi B. İbrahim Rauf Ayaşlı toplantı maksatlarını izah ederek davetlilerini selâmlamış, hazırla nan büfeden kendilerine izaz ve ikramda Tayyarecidir. Günün birinde “volan” 1 bi - rakıp kalemi eline almış, iki üç kitap yazmış- tır. Bunlar hep tayyarecilik — hatıralarıdır. Saint Exupery iyi bir yamcı olduğu gibi uf- ku da tayyaresinin rotasından daha geniştir. gi fabrikada, hangi lâboratuvarda, hangi ma- dende veya ormanda daha kimbilir ne Guilk laumet'ler var? Hayat eski sadeliğini kaybetti, fakat ka- lem daha çok hayat buluyor. Kalem, o eski gurur, şimdi kılıcın yavan bir rakibidir. Fa- kat “Remington” ların sesi artık — velveleyi bile diziyor. Her ağız sesini arıyor. Kalem, © şimdi asıl hizmete girmiştir. Hayali veya ef- sanevi rivayetler yazmak artık mektep vazi- fesidir. Eli kalem tutan şimdi yanındakini lıdır. O y dakiler ki her biri ses- Tz - Li Ze Ti f Onun, Yeryüzü diye bir kitabı (Terre des Hommes, 1989.) var. A AA siz biter Gulllaumet'dir. Tedavülde bulunan banknot vaziyeti Ankara, 1 a.a. — Türkiye Cümhuriyet Merkez Bankasından bildirilmiştir: 81.1.941 akşamı itibariyle banknot e- misyonunun vaziyeti şudur: Bankanın açılışında banka Lira kanunu mucibince deruhte edilen miktar 158.748,5638 Banka kanununun 6-8 inci maddelerine tevfikan hazine tarafından vaki tediyat olup tedavlilden geri çekilmiş öl- duğundan bundan tenzil olunan 20,149.187 138.599.426 Bu miktara banka kânunu mucibince altın mukabili ya- pılan emisyon ile hazineye yapılan altın karşılıklı avans — mukabili 3902 numaralı kanun muci- bince ilâveten tedavüle çı- 17.000.000 bulunmuştur. Çok samimi devam eden bu çaydan sonra, Halkevinin, temsil şubesi gençlerine hazırlattığı pi - yesler büyük bir heyecan ve takdirle seyredilmiştir. Geç vakte kadar devam edenbu top- lantı, idare heyetlerinde yeni vazife a- lanlarla, Halkevi karılan 14.000.000 la | ve reeskont yapılan emisyon 249.000.000 pekeitre VER 418.599.426 ilâve 81.1.941 deki teda- | bul Ankara'da » Canlı nakil — vasıtaları — İ İ f3 z FF LAF d yazımı . Ankara halkının nazarı dik- katine : ü Ankara Valiliğinden: 1 — 86.2.941 pergembe gününden iti“ baren şehirde canlı nakil vasıtaları yazır — mına başlanacak ve bir hafta devam €“ — decektir. 2 — Yazım, birisi Sarıkışlada askerlik şubesi binasında, diğeri Cebeci nahiy© bi iki heyet SİAMLİLİ İ tarafından yapılacaktır. 8 — At, beygir, kısrak, idiş, katır, de“ ve, manda, öküz, merkeple bunların koşü” — — muna mahsus her nevi âraba sahipleriniğ — — mezkür günün saat dokuzundan itibaref — büu vesaitle birlikte kendilerine yakıll — heyetlerden birisine müracaatl& vülün umum yekfünu dört yüz on sekiz milyon beş yüz doksan dokuz bin dört yüz yirmi altı liraya baliğ olmaktadır. Bu yekünun 393.099.115 lirası yeni ını ve kaynaşmasında çok verimli ve müfit harfli ki 25.500.311 lirası da eski harfli banknotlardan müte- yetiştireceklerdir. Ehliyetnamesi olmı - yanlar, zeytin d. şekkildir. Gönülden sözler Bir gazetede rahmetli Metak- sas'ın el yazısını, İmzasını ve yaz- dığı yazının türkçesini okudum. Birlik ve birleşik milletinin giriş - tiği savaşın neticesini göremeden gözlerini hayata yuman bu aziz dost, bu yazısında diyor ki: “ Yunanlılarla türklere, Bir gün Türkiye ile Yunanistan arasındaki hudut, iki milletin itti- hadı ve Allahın inayeti ile, kalka - caktır. Bugünü idrak edip edemi- yeceğimi bilmiyorum. Türk ve yu- nan milletinin bunu görmeleri te - mennisindeyim.” Her kelimesinde, hattâ her he - cesinde olgun bir samimiyet pırıl- dıyan bu söz, boşu, dolusu, sağı ve solu düşünülerek tartıla tartıla söy- Tenmiş diplomat sözlerinden ne ka- dar farklıdır. İyilik ve samimiyet, pürüzsüz bir feragat ve vatan sevgisi insan - lığın yüksek değerlerini hâlâ kutsal bilen milletlerin gönlünde ne sıcak Yişkü;; :kylınd"" ! arir ilmiş bayrağın gölgesin- de Metaksas adını Ğ.a'âmff Tinan y YANKILAR yqqmılırı, galiba tabiata da sirayet ediyor. Tabiat da harbin zararlarını görmekte ve harp için çalışmakta - dır. : . Tuna nehrinin buz tuttuğunu bi - liyorsunuzdur. Öğrendiğimize gö - türk vatandaşının dolu dolu olan gözlerinde bu hakikati bir defa da- ha tahkik etmı'şsı'nîzdir. .. Fizan ! Hüriyet uğrunda savaşan ingiliz ordusu Derne'yi alırken hür fransız kuvetlerinin de Fizan bölgesine gir- diklerini bir ajans telgrafı haber veriyor. Derne ve Fizan! Bu iki ke- limeyi orta yaşlılarımız hiç de ya- dırgamazlar. z Sultan Hamit devrini iyice idrak etmiş yaşlıca bir zat dün bü vesile ile diyordu ki : — Müstebit osmanlılar, hür fi - kirli vatandaşları vaktiyle F'izan'a sürerlerdi. Şimdi hür fransızlar, ba- kalım faşist kuvetlerini Fizan'dan sürebilecekler mi ? ... Harp ve tabiat ! İnsanların bir harp havası içinde re macar bombardıman — tayya- releri bu buzları kirmak için Tuna üzerine bombalar yağdırmışlardır. İngiltere'nin şimalinde de o ka- dar fazla kar yağmıştır ki pencere- ler tamamiyle örtülmüş, o yüzden kar çekilinciye kadar hava hücum- ları karşısında pencereleri maskele- miye lüzum kalmamıştır. *#bk Borsha ! KM AŞ İki hâvadis meraklısı konuşuyor- du : ÇA — Bomba düştü ! t — Bu bomba kimindir ? — İtalyanlarındı, — Kimin üzerine düştü ? — Kimsenin üzerine düşmedi. İn- gilizler Bomba'nın üstüne düştüler. Malüm ya, Bomba Trablusgarp'te bir limanın adıdır. dd Bir yıldönümü ! Çay, Avrupa'ya gireli üç yüz se- ne olmuş. Zaten Avrupa, bir zaman- ki ağzının tadını şarka borçludur. Meşhur alman muharriri Stefan Svayg bir eserinde, aşağı yukarı, şöyle der: > “Eğer avrupalılar, Ortaçağda ye- meklerde tat bulabilmiş olsalar- dı, bir çok keşifler ya yapılmaz, ya- hut da çok geç kalırdı. H!ndiıtın',n #ve Amerika'nın keşfine baharat ara- mak sebep olmuştur.” Çay, ilk defa Avrupa'ya geldiği zaman kaynatılır, suyu dökülerek haşlak yaprakları ekmeğin üzerine konur, öyle yenirmiş... Hazindir! çayın Avrupa'ya girişi- nin yıldönümünde bir çay ziyafeti vermek kimsenin aklından :ıçmiyı—* yazdırmaları ilân olunur. dŞ Bir üfürükçü iki ay hapse mahküm oldu İzmir; (Hususi) — Güzel yalıda Cld, y sokağında oturan Selânikli Akif Söyer Nü" mında bir şahıs, üfürükçülük ve muskaci” — lıkla suçlu olarak ve meşhut suçlar kanli” — nuna göre muhakeme edilmiş, 2 ay, 2 hapse mahküm edilmiştir. çL Raeenğar Ç EZEEE 'e A EESİ : , A Vai LA Acı bir gayıp - İnhisarlar Umum Müdürlüğü na” liyat şubesi Müdürü B. Bedi Bük * taş'ın bir kalb sektesinden İstanbul da vefat ettiğini teessürle haber âl ” — dık. Merhumun cenazesi bugün Fi Ço ağa'da Beyoğlu hastanesinden kaldi ” — rılarak Edirnekapı'daki şehitlikte 47 —— lesi makberesine defnolunacaktır. B” ': Bedi Büktaş esbak Maliye Nazıri K Ayân Reisi Rifat Menemencioğlu'nâ | damadı, Hariciye Vekâleti Umuf' Kâtibi B. Numan Menemencioğlu nun ve Anadolu Ajansı Umum Müd rü B. Muvaffak Menemencioğlu'T! eniştesidir. Merhum umumi hafl-"igı # askeri vazifelerde memlekete müh İ hizmetler ifa etmiş ve sonra istifâ ” ——— derek İnhisarlar idaresinde çalış!”'r d | tır. B. Bedi Büktaş aldığı vazifelerd — iktıdarı ve çalışmasiyle temayüz © »._' miş kıymetli bir şahsiyetti. Ölümü HS tır. Merhumun kederli ailesine K0 tarafta derin bir teessür uyandırmı$ * — deriğ tâziyetlerimizi sunarız. ;