Saatlik sayfa görüntüleme limitine ulaştınız. 1 saat bekleyebilir veya abone olup limitinizi yükseltebilirsiniz.
> e Ü- Ees C P EERLER vv | Si SÜ ü U s 19-10.1940 [ HAYAT VE SIHAT ) - Burnunuza sağlık... Burun — bilirsiniz ki — antropo- doji âlimleri için pek kıymetli bir u- | zuvdur: insanm burnuna bakarak hangi ırktan olduğunu anlayıverir- ler. Vakıa bu âlimlerden biri, ingi- liz Tomson burnun şeklini yapan da iklim olduğunu haber verdikten sonra burunla ırk arasındaki müna- sebetler haylıca gevşemişse de bazı ırklardan olan insanların — mese- lâ İsrail oğullarının — hangi iklim- de yaşasalar hususi bir şekilde bu- run taşıdıkları inkâr edilemez... İnsanın üzüne bakıp huyunu an- lamak merakında olanlar için de burunun büyük değeri vardır. Mese- lâ, ucu dudakların üzerine kadar i- nen kocaman bir burun, sahibinde fikir hayatının sönük olduğuna, ka- dınlar da ucu havaya doğru kalkık burun da sahibinin fitne karıştırma- yı sevdiğine delâlet eder, derler. Bununla beraber o türlü burun sahi- bi olan bayanları tebrik etmek lâ- zımdır. Çünkü böyle burun, Süley- man Kanuni'nin meşhur gözdesi Ruhsartâl kadınım burnuna benzedi- ği iddia edilir. O kadının büyük fit- ne karıştırdığı şüphesizse de tarihte her ne türlü olursa olsun şöhret al- mış birine hiç olmazsa burunca ben- zemek gene hoşa gidecek bir şey- dir. Burunun yüz güzelliğinde büyük tesiri olduğu da şüphesizdir. Meselâ çarpık bir burnun sahibi güzel en- damlı, penbe tenli ve sırma saçlı ol- sa da ona güzel denilemez. Bunun gibi kırmızı bir burun da en güzel yüze çirkinlik verir... Hekimlikte de burunun ehemiyeti pek büyüktür. Bir kere kendi hasta- lıklarmdan dolayı. Burun insanın en önde giden uzvu olduğundan, bir yere çarpınca yahut yüzü üstüne düşünce burunun kırılmak tehlikesi vardır. İnsanın burnunu böyle zora getirmemeğe dikkat etse bile çok kimselerde iki burun deliğinin orta- sndaki kemik bir tarafa çarpık o- lur. Kendisinde bu kemik tam düz- gün olan adam bulmak haylıca güç- tür, hattâ antropoloji ayrılıklarına itibar eden hekimler böyle burun çarpıklığını, ötekilere nisbetle bü- yük burunlu olan beyaz ırkın hassa- sr diye sayarlar. Burunda polipler eolması, insanınm dünyaya gelirken miras olarak getirdiği en fena has- talığın burunda alâmetler bırakma- sı, burunda türlü türlü urlar bulun- ması hekimlikte ona ehemiyet ver- dirirler. Onun daha büyük ehemiyeti — böyle kendi hesabına hastalanma- smdan başka — hastalık mikropla- rınm pek çoğuna yol olmasından gelir. Nefes borularında meydana çıkan hastalıkların mikropları bu- run yolundan girdiğinden kimsenin şüphesi yoktur. Bunların arasında en fenası akciğer veremi. Grip has- talığı burundan girer, boğaz hasta- lığı burundan girer. Kızıl hastalığı gibi bütün vücuda yayılan bir has- talık bile burundan girdiği için ilkin bir boğaz hastalığı gibi başlar. Bu- runun kulakla münasebeti olduğun- dan burundan giren mikroplar ku- laklara da hastalık götürürler... Burunun en büyük dertlerinden biri de sık sık nezlepe tutulmasıdır. Önümüzdeki kış mevsiminde nezle- ye tutulmıyacağını hiç kimse iddia edemez. Havadaki rutubet münasip ]derecedo olunca burundan giren mikroplar burunun içindeki ince kırmızı deri ve onun üzerindeki kıl- ları kolayca zaptederler. Fakat kış mevsiminin rutubetli günlerinde ve gecelerinde mikroplar, rutubetten kendilerine küçük küçük mahfaza- lar kurarak onların içinde burundan içeri girerler ve marifetlerini göste- rirler, burun nezlesi bu marifetlerin en hafifi sayılabilir. Çünkü mikrop- lar daha ileri gidince boğaz hastalı- ğı, göğüs hastalığı da yaparlar. Kış mevsiminde en tehlikeli yer geceleri sinemaların, gazinoların kapılarıdır. Çünkü o yerlerin içerisi sıcak, dışarısı soğuk, zeminleri de mutlaka az çok tozlu olduğundan içeriden dışarıya doğru bir mikrop cereyanı olur, Onun için, kış mevsimine hazırla- Şeker Bayramında "KIZILAY, 1 unutma ! Diyaı;bakır'da ihtikârla mücadele Diyarbakır, 18 aa. — Diyarbakır'da ba- zı eşya fiyatlarında görülen yükseklik ü- Hzerine takibata başlarması ve her gün va- finin reisliğinde toplanan murakabe ko - F Kış geliyor. Şehrin muhtaç .î larıma, mekteplerdeki fakir ; çocuklara, ( Şefkat Yurdu ) kucağını açmağa hazırlanı - yor. Yurdun bu hazırlığında hisseniz olsun ! “Kızılay Şefkat Yurdu,, numarası: 3827 e 'Telefon $ B ç Askerlere kış yardımı İzmir, 18 a.a. — Dün Parti Idare heye- tinin yaptığı bir toplantıda askerlerimize nırken, bur sağlık d k bu en iyi t idir zanne- derim. Burunun sağlığımı korumak için türlü türlü antiseptik merhem- ler, damlalar vardır. Bunlardan bi- ri.ı.ıi kendi hekiminizden isteyip her gün kullanmalısınız. Hekimi bula- madığınız yerlerde günde bir kaç defa kolonya suyu çekersiniz. Onu da bulamazsanız bir parça tuzu su- d_ı eriterek onu burnunuza çekersi- niz. Bayağı tuzlu su bile burunun sîğlığmı korumak için iyi bir ilâç olur. G. A, Nüfus sayımı işinde kayıtsız durmak, Hükümetin tayin edece- ği sayım memurluğu vazifesini benimsememek ve yahut sayım memurlarına ihmal ile yanlış sağ- hk vermek medeni bir kusur ve suç olduğu gibi sayım kanununun da şiddetle tecziye ettiği bir ha- rekettir. Bu sayımı da diğerleri gibi yüz akı ile azami doğrulukla başar- mak hem bir vazife ve hem de Milli bir şeref borcudur. : BAŞVEKÂLET İstatistik Umum Müdürlüğü BU GÜ N H ULUS Sinemasında Dünyanın en çok sevilen CLARK GABLE ve MARİON DAVİS'in milyonlarla çevrilen en muhteşem filimleri HABİL | KABİL er e Ayrıca spor filmi Matineler : 14,30 - 16,30 18,30 ve 21 de Koltuklarınızı kapatınız. TI : 6294 | kış yar bul ik için halk tara- fından izhar edilen 'arzu mevzuu bahis ol- müuş ve bu hususta yapılması lâzım gelen kolaylıklar etrafında kararlar alınmıştır. İzmirliler çorap, eldiven ve sair yünlü levazımdan başka orduya on bin pamuklu da hediye etmek arzusundadırlar. Yeni zelzeleler Zara, 18 aa. — Biri dün gece saat 19,22 de şiddetli ve diğerleri bu sabah 'bi- re beş kala ve biri beş geçe olmak üzere Üç sarsıntı olmuştur. Hasar yoktur. * H4 Fatsa, 18 a.a. — Dün akşam burada sa- at 19,26 da kısa süren şiddetli bir zelzele olmuştur. Hasar yoktur. Devlet dairelerinin birbiri aleyhine açtıkları dâvalar Devlet daireleri arasında tahaddüs eden 'bazı ihtilâflar dolayısiyle bir dairenin diğeri aleyhine Devlet Şüra- sı'na idari dâva açmakta olduğunu gö- ren Başvekâlet bütün Vekâletlere ve müesseselerine mühim bir tâmim gön- dermiştir. Başvekâlet bu tâmiminde; “ âmme işlerinin tatbiki sırasında devlet idari uzuvları arasında tahaddüs edecek ka- naat ve görüş ihtilâflarının doğrudan doğruya ( umumi, mülhak ve husust bütçelerle idare edilen daireler ve be- lediyelerle sermayesinin tamamı dev- lete veya belediye veya hususi idare- lere ait ihtilâfların tahkim yoluyle halli hakkında ) ki kanun ahkâmına göre halledilmesi lâzım geldiği gibi Devlet Şürası'nın istişart mütaleası a- hnarak veya İcra Vekilleri Heyetinde görüşülerek ve nihayet ihtilâfı mucip olan kanun hükmünün yüksek meclis- ten tefsiri istenilerek halledilmesinin icap edeceği tabiidir. Bu itibarla bu kabil ihtilâfların Vekâletlerin ve dai- relerin yekdiğeri aleyhine dâva açma- ması ,, tebliğ olunmaktadır. İzmir fiyat mürakabe - komisyonunda İzmir, 18 a.a, — Vilâyet fiyat muraka- be komlisyonu dün valinin riyasetinde tica- y gıda maddelerine ve sebzel Te fiyat koyarak ilân etmesi üzerine fiyat- lâr itidal haddine inmiştir. Bu arada şekber Wwe benzin ihtikârında bulunan iki tüccar Mmahkemeye verilmiş beş yüz lira ve iki Sene nefye mahküm edilmişlerdir. MAHKEMELER Ankara birinci sulh hukuk ha- kimliğinden : Ankara Yenidoğan mahallesi Uzunso - kak 44 mMumarada Siyrihisarın Kurşunlu mahallesinden Osman oğlu Mehmet Anı - ğa: Ankara asker! fabrikalar umum mü- dürlüğü vekili avukat Güzide Alpar tara- fından aleyhinize açılan 19 lira 60 kuruş alacak dâvasının yapılmakta olan duruş- ma sırasında Aadresinizin meçhuliyetine binaen tebligat yapılamamıştır. Usulün M1 inci maddesi mucibince ve 20 gün müddetle ilânen tebligat yapılmasına mahkemece kârar verilmiş ve duruşma da 26.11.940 sali günü saat 10a bırakılmış olduğundan yevmi mezkürda bizzat mah- kemede hazır. bulunmadığınız veya bir vekil de göndermediğiniz takdirde mahke- menize giyaben — bakılacağı tebliğ maka - mına kaim olmak Üzere ilân olunur. 4220 Ankara birinci sulh hukuk ha- kimliğinden : Ankara Yalçınkaya müahallesi Yasa s0- kak 112 numarada Kadri Akyola:; Ankara Askeri fabrikalar umum müdür- lüğü vekili avukat Güzide Alpar tarafın - dan aleyhinize açılan 23 lira 2 kuruş ala- câk dâvasının yapılmakta olan duruşma sırasında adresinizin meçhuliyetine bina- en tebliğat yapılamadığı görülmüştür. U- sulün 141 inci maddesi mucibince ve 20 gün müddetle ilânen tebliğat icrasına mahkemece karar verilmiş ve duruşma da 26/11/940 salı günü saat 9,5 a bırakılmış olduğundan mezkür günde mahkemede biz- zat hazır bulunmadığınız veya bir vekil önd diğiniz takdirde hk i kemeye gelmediğinizden usulün 141 inci maddesi mucibince ilânen ve 20 gün müd- detle gryap kararı gönderilmesine karar verilmiş olduğundan duruşması bırakılan 26/11/940 salr günü saat 10 da mahkeme- de bizzat hazır bulunmadığınız veya bir vekil de göndermediğiniz takdirde mahke- menize gıyaben bakılacağı tebliğ maka - mına kaim olmak üzere ilân olunur. 4223 Safranbolu Asliye Hukuk Hakimliğin - den : Dâvacı Safranbolu belediyesi şahsiyeti maneviyesi namına vekili Kâmil Soğul - caklı ile müddeaaleyha kasabadan Şaşkın oğlu Mehmet karısı Hamide binti Hüse - yin meyanesinde mütehaddis emvali gay- ri menkulenin tapuya tescili dâvasının ic- rı-kılınmakta olan duruşmasında: müdde- aaleyha Hamide namına çıkarılan daveti - yenin mumâileyhanın yeri meçhul bulun- duğundan bahisle bilâ tebliğ iade edilmiş ve müddei vekili de ilânen tebliğat icrasını talep eylemiş olmakla mumailey- hanın duruşma günü olan 13/11/940 çar- şamba günü saat 9,10 da Safranbolu asliye hukuk mahk inde hazır bul ve- ya tarafından mu ak vekâletname ile bir vekil gönderm aksi takdirde mua - melei giyabiye ifa olunacağı tebliğ maka- mına kaim olmak üvere ilân olunur. 4228 .Sıfranbolu Asliye Hukuk Hâkimliğin - den : Dâvacı Safranbolu belediyesi şahsiyeti maneviyesi namına vekili Kâmil Soğul - caklı ile müddeaanleyhim Cami Kebir ma- hallesinden Şaşkın oğlu Ali karısı Fatma ve oğulları Ahmet ve Mehmet ve kızları Ayşe ve Fatma meyanelerinde mütehad - dis emvali gayri menkulenin topuya tes- cili dâvasının icra kılınmakta olan duruş- masında; müddeaaleyhim namlarına çıka - rılan dâvetiyenin mumaileyhimin yerleri meçhul bulunduğundan bahisle bilâ tebliğ iade edilmiş ve müddei vekili de ilânen tebliğat icrasını talep eylemiş olmakla mumaileyhimin duruşma günü olan 13/11/ 940 çarşamba günü saat 9,20 de Safran - bolu asliye hukuk mahkemesinde hazır bu- lunmaları veya taraflarından musaddak vekâletname ile bir vekil göndermeleri aksi takdirde muamelel gıyabiye ifa olu - nacağı tebliğ makamına kaim olmak üze- re ilân olunur. 4227 Safranbolu Asliye Hukuk Hâkimliğin - den : Dâvacı Türkiye Demir Çelik fabrika - giyaben bakılacağı tebliğ makamına kaim olmak üzere ilân olunur, 4221 Ankara birinci sulh hukuk ha- kimliğinden : Çubuk kazasında 329 doğumlu Maran - goz Yakup Yıldırım'a: Askeri fabrikalar umum müdürlüğü ve- kili avukat Güzide Alpar tarafından aley- hinize açılan 17 lira 64 kuruş olacak dâva- sının yapılmakta olan duruşmasında adre- sinizin meçhuliyetine binaen tebliğat ya- pılamadığı görülmüştür. Usulün 141 mad- desi mucibince ilânen tebliğat yapıldığı halde gelmediğinizden bu defa da gene i- iâpen ve 20 gün müddetle gıyap kararı icrasına mahkemece karar verilmiş ve du- ruşma da 26/11/940 salı günü saat 10 a bı- h lduğundan yevmi mah- ları i vekili avukat Abdi Karakaş oğlu ile müddeaaleyh Zonguldak Nizam sokak No. 89 da Uçsar ticaret evi sahibi Lutfullah Uçsar meyanesinde mütehaddis (1259) lira 25 kuruş alacak düvasının icra kılınmakta olan duruşmasında: müddeia - Yeyh Lutfullah —Uçsar —namımma çıka - 'rılan — dâvetiyenin — mumaileyhin bir ay evvel Zonguldak'tan — ayrıldığın- dan ve mahalli ikameti de malüm ol - madığından bahisle bilâ tebliğ iade kılın- mış ve müddei vekili de ilânen tebliğat ic- rasını talep eylemiş olduğundan muvafık görülen talep veçhile ilânen tebliğat icra- sına karar verilmiş olmakla mumaileyhin duruşma günü olan 13/11/940 çarşamba günü saat 9 da Safranbolu asliye hukuk hk d hazır veya ta - rafından musaddak vekâletname ile bir Hat kemede bizzat hazır bulunmadığınız veya bir vekil de göndermediğiniz takdirde mahkemenize gıyaben son verileceği teb- liğ makamına kaim olmak üzere ilân olu- nur, Ankara birinci sulh hukuk ha- kimliğinden : İstanbul kaptan İbrahim oğlu Mahal - lesinde Atmez Çeşme sokağında 52/92 nu- maralı evde Adnan Otokaya: Mâatiye Vekâleti vekili avukat Güzide Alpar tarafından aleyhinize açıları 13 lira 5$ kuruş alacak dâvasının yapılmakta olan duruşma sırasında adresinizin meçhuliyeti- ne binaen tebliğ i dığından usu- ret ve sanayi od yaptığı bir t da komisyon mesaisinin bir an evel Intacı için alınması lâzım gelen tedbirleri tetkik eylemiştir. lün 141 inci maddesi mucibince ilânen teb- liğat icrasına karar verilmiş ve ilânen tebliğat yapılmıştır. Bu defa da gene mah- vekil göndi i aksi takdirdı giyabiye ifa ol &r tebliğ ( O RADYO | LA A A b | (Radyo Difüzyon Postaları) TÜRKİYE ANKARA Radyosu Radyosu — Dalga Uzunluğu — 4 1648 m. 182 Kcs./120 Kw. 31.7 m. 9465 Kes./ 20 Kw. 1947 m. 15195 Kes./ 20 Kw. CUMARTESİ: 19.10.1940 8.00 Program ve memleket saat ayarır 8.03 Müzik: hafif program (Pl.). 8.15 Ajnas haberleri. 8.30 Müzik programının devamı (Pl.). * 8.50/9.00 Ev kadını - yemek listesi. 13.30 Program ve memleket saat ayarı, 13.338 Müzik: muhtelif şarkılar (Pl.). 13.50 Ajans haberleri. 1405 Müzik: muhtelif şarkılar (devam '* PL). | 14.20 Müzik: — Riyaseticümhur — bandosu (Şef: İhsan Küncer). 1. Guvatelli: '.['(iı*kW marşı. 2. Vollstedt: Spanisches Liebesle- ben (vals). 3. Glinka: Rousslan et Loud- milla uvertürü. 4 Rimsky Korsakov: Le Vol du Bourdon. 5. Schubert: Rapsodi - 1. Dağda; 2. Şenlik. 15,00 Ankara sonbahar at yarışları tahmin- leri, 15.10/15.30 Müzik: film şarkıları (PI.). 18.00 Program ve memleekt saat ayarı. 18.03 Müzik: radyo caz orkestrası (İbra him Özgür idaresinde). 18.40 Müzik: şarkılar, 1. Sadettin Kaynalı * hicazkâr şarkı: (Çözmek elinde değil). 2. Lütfü bey - hicazkâr şarkı: (Sana noldu gönül). 3. Tahir ağa - hicazkâr şarkıt (Gönlümü bir tıflı dilbaz), 4. Muzaffer İlkar. - gülizar türkü: (Aşkımızda düğüm var), 5, Halk türküsü: (Şu dağları delmeli gönülü eylemeli), 19.00 Konuşma (istatisetik umum müdürs lüğü tarafından). 19,15 Müzik: halk oyun havaları. 19.30 Memleket saat ayarı, ve ajans haber« | leri. 19,45 Müzik: fasıl heyeti, 20.15 Radyo gazetesi, 2045 Müzik: karışık şarkılar. 1. Udi Ah- met - kürdili 'H. şarkı: (Ey nazlı melek). 2. Artaki Can - kürdili H. şarkı: (Yoktur emelim). 3. Kanun taksimi, 4. S, Kaynak - hicaz türkü: (Elâ gözlerine kurban oldu- Bğum). 5. Mustafa Nafiz - hicaz türkü: (Yalvardı gözüm), 6. Leylâ hanım - hüz- zam şarkı: (Harabı intizar oldum). 7. Hay- ri Yenigün - hüzzam şarkı: (Ölürsem ya- zıktır), 8. Hüzzam türkü: (Alıverin bağla- mamı). 21.15 Konuşma (günüri meseleleri). F 21.30 Müzik: radyo salon örkestrası (vio- lonist Necip Aşkın idaresinde), 1. Rach- maninoff: Prelüd; 2. Pachernegg: Köy dansı; 3, Holzner: Saksonya dansları; 4. Leuschner: Mazurka (fantezi); 5. Kjaer: serenad; 6, Beethoven: Mönüe, sol majör; 7. Eckstein: Mayıs ayında (potpuri), 8. Bach - Gounod; Ave Maria; 9. Lauten « T. Â Bi T. A,& sehlager: Yıldızlara doğru; $0, Hartmannı Güneş şuasında dans. 22.30 Memleket saat ayarı, ajans haberle- ri; ziraat, esham - tahvilât, kambiyo - nu- kut borsası (fiyat). kaim olmak üzere ilân olunur. 4270 Adapazarı Sulh Hukuk Hâkimliğinden: Adapazarı İnhiuarlar idaresi tarafından Adapazarı husust muhasebe müfettişi sa - bıkı Recai Karahan aleyhinde, Mustafa oğlu Mehmede ait kaçak para cezasından 40 liranın tahsilini mürüuru zamana uğrat- tığı bilbeyyine sabit olduğundan mezkür kırk liranın Recai'den bittahsil Adapaza- rı İnhisarlar idaresine masarifi muhake- me ve ilâm harcı ile birlikte itasına dair 8/7/940 tarihinde karar verildiğinden işbu ilâmın neşir tarihinden itibaren sekiz gün zarfında temyiz etmediği takdirde kati - leşmiş ve infaza verilmiş olacağı tebliğ makamına kaim olmak üzere ilân olu - nur, 4230 22,50 K (ecnebt dillerde . vat—-- « #a dalga postasiyle). 22.50 Müzik: cazband (PI.). (23,10-a ka- dar yalnız uzun dalga postasiyle). 23.25/23.30 Yarınki proğram ve kapantş. Il"lİIİİİİİIİİIIIİİİlll"İlİ"İ"""L Kadın Terzisi CEMAL BÜRÜN 52 Bu ayın 22 inci salı günü saat X4 den itibaren Ankara Palas'da E kışlık modellerini göstereceğini “ * a E müşterilerine bildirir. F Ne garip düşünüyordu? Gençliğin ne kıymeti var- dı? Coşkun aşk sahneleri, ateşli geceler, nihayet biri- birini anlamadan ayrılan iki vücut... İşte, gençlik de- diği bundan başka neydi? Halbuki; ihtiyar ismini verdiği bu adamla aralarında derin bir ruhi bağlılık vardı. İş ve mücadele onları biribirlerine kaynatmıştı Yorganı attı. Süratle karyoladan fırladı. Kend: kendini itham etti: — Hodbinsin Gizella! Sırf ihtiyar bir adamın aşk teranelerini tahayyül etmek için çocuklarını odaları- na gönderdin. Patronunun sana âşık olduğunu öğren- diğinden dolayı mesutsun! Kocan, cephelerde düş- manla boğuşurken, sen burada ihtiyar bir adamın aş- kiyle meşgul oluyorsun. Bu, sana yakışır mı? Utan! Şimdi senin yapacağın bir tek iş vardır. o daî bu ak- 'şamki muhavereyi ebediyen unutacaksın. Bir daha hiç kimsenin sana bu tarzda itiraflarda bulunmasına firsat ve imkân vermiyeceksin, Altmış dört yaşıriıda bir adamdan ne istiyorsun? Ne istiyorum ? Neden böyle düşünüyorum ? Me- selâ; kocamdan ayrılıp ona varamaz mıyım? Bu ne müthiş bir şey olur. Herkes bu izdivaçtan bahseder. Koca Fortuna matbaası derhal benim emrime girer. İhtiyar, bütün servetini bana bağışlar. Bir anda zen- gin ve kudretli bir kadın olurum... Oğlumu, kızımı da matbaaya yerleştiririm... Onları da mü.kemmeı birer iş adamı olarak yetiştiririm. İhtiyar, m!.ıa?'et bir kaç sene daha yaşar. Ondan sonra, servet ıçmdc_yüıen serbest bir kadın olarak ortaya çıkarım. Benim ye- rimde Maria olsa, mutlaka bu şekilde hareket ederdi Maria, kalbine hâkim olmasını biliyor. Ben, şimdiye kadar kalbimin sesini dinliyerek yaşadım. Bundan sonra aklımın emrettiği gibi yaşasam ne olur? Hayır bu doğru değildir ! Ben, bu ihtiyar adamı yalnız pa rası için istemiyorum.. Onu seviyorum. Ona karşi takdir ve hürmet hisleri besliyorum. Onun, dünyada bir eşi daha bulunmıyacak kadar mükemmel bir insan olduğuna inanıyorum. Halbuki, Vilmoş'u, hiçbir za - man takdir etmedim. Ona karşı katiyen hürmet hissi duymadım, Rudolf Ravberg'le matbaa işlerinden, ma- a /azan : MİHÂLY FÖLDİ kinelerden saatlarca konuşabiliyordu. Vilmoş'a gelince, onun karma karışık felsefelerle dolu lâkırdılarının ço- ğunu anlamıyordu. Direktör, hayatta müsbet işler pe- şinden koşan bir adamdı. Onun mesaisi sayesinde yüz- lerce aile ekmek parası kazaniyordu. Kocası şimdiye kadar ne yapmıştı ? Yazdığı piyesler, kitap etajerle - rinde tozlanmış kalmıştı. Felsefe kitaplarından elli altmış taneden fazla satıl Evet, o da çalışmıştı, Ama, kaç para eder. Onun mesaisinden kimsenin isti- fadesi olmadığı gibi, ailesine, çocuklarına dahi bir fay- dası dokunmamıştı. Vilmoş'un, çalışması kalburla su taşımağa benziyordu. Sabah kş: kadar didindiği çok defa gece yarılarına kadar yazı masasının başından kalkmadığı olmuştu. Fakat, netice bir sıfırdan başka birşey değildi. Aralarında aşkın da bir kıymeti kalma- mıştı. Vilmoş, artık onu sevmiyordu. Halbuki; Rudolt Ravberg, onbeş senedenberi, sezdirmeden, karşılığını beklemeden, derin ve içli bir aşkla bağlanmıştı ona ., Vilmoş, cepheden döndüğü zaman belki onun yüzüne bile bakmıyacaktı. Ne yapalım, kader böyle imiş deyip şekilecekti. Yahut da kolunda başka bir kadınla gele- zek, eve uğramağa dahi lüzum görmiyecekti ... O za man onun hali ne olacaktı ? Fakat, harp henüz devam ediyordu. Kocası cephede bulunan bir kadın ayrılık dâvası açabilir miydi ? Aman Allahım, hepsi bu ka dar miydi ? Vilmoş'u ve bütün maziyi ne çabuk unu tuvermişti ? Bu derece sadakatsız miydi ? O halde, ne hakla çocuklarına sadakat ve dürüstlük terbiyesi bi b S CE YN Jati Türkçeye çeviren £ F. ZAHIR TÖRÜMKÜNEY — 131 — vermeğe kalkıyordu ? Eğer, Rudolf Ravberg, direk - törü, patronu olmasaydı, onunla evlenmeği yine kabul eder miydi ? Bütün gece gözüne uyku girmedi. Sabahleyin ça cuklariyle şöyle yalandan meşgul oldu. Sinirleri yatış madan matbaaya gitti, İnsanlara dikkatle bakıyor, yüz lerini büyük bir alâkayle tetkik ediyordu. Odasına gi rip çıkıyorlar, işler hakkında bir sürü şeyler anlatı yorlardı. Bu zavallılar kiminle konuştuklarının henü: farkında bile değillerdi. Karşılarındakini kendileriylı müsavi, burada ücret mukabilinde çalışan bir kimse sa nıyorlardı. Gerçi; direktörün hususi kâtibi ve mute met bir adamı olduğunu bildikleri için biraz sayıyör ve çekiniyorlardı. Fakat, içlerinden bazıları onu bir hafi- ye telâkki ediyor ve bu yüzden hakir görüyordu. Fa- kat, günün birinde buraya direktörün karısı sıfatiyle girdiğini görseler, acaba ne yaparlardı ? Bu, aşağı yu- karı malüimdu. Önünde yerlere kadar eğilecekler, te- veccüh ve iltifatını kazanmak için biribirleriyle yarışa şıkacaklardı. Bu insanlığın en çirkin tarafıydı. Men faat gördükleri kimselere karşı zebün olmak. Fakat bundan yakasını kurtarabilen pek nadirdi. Gizella, di cektörle evlense bile yine işinden ayrılmamağa azmet- nişti. Asıl iş o zaman başlıyacaktı. Yavaş yavaş ihtiya- cın elinden bütün selâhiyetleri alacaktı. Gazeteleri bir az ıslah etmek lâzımdı. Meselâ; harp çıktığındanberi, gazetelerde yalnız harp havadisleri ve makaleleri bası- lıyordu. Halbuki; halk, harp hâdiselerine karşı kanık- samıştı. Artık bu işin kolay kolay bitmiyeceğini anla- mıyan kalmamıştı. Binaenaleyh gazetelere eski teha- lükle saldırmıyorlardı. Satış mikdarı günden güne dü- şüyordu. İki gazeteye de güzel, heyecanlı birer aşk ro- manı koymalıydı. Bunun derhal gazetelerin sürümünü arttıracağı muhakkaktı. Kocasının, dolayısiyle kendi servetini günden güne büyütecekti. Bu dünya ne ga - cipti ! Bir zamanlar, buraya küçük bir iş, az bir para bulmak kaygusüyle kalbi çarpa çarpa, heyecan içinde gelmişti. Şimdi, bu koca müessesenin mutlak bir pat- ronu olmak dudaklarının arasındaydı. Direktöre gidip, ben de seni seviyorum. Vilmoş'dan ayrılıp, seninle ev- leneceğim dediği dakikada, bu müessese, burada çalı - şan yetmiş iki memur, iki yüz elli dört işçi derhal onun emri altına girecekti. Fakat, bu tarzda bir hareketini çocukları nasıl karşılıyacaklardı ? Bu bir ahlaksızlık re vicdansızlık olmaz mıydı ? Öğle paydosundan istifade ederek Maria'ya gitti /aziyeti olduğu gibi anlattı. Mütaleasını sordu. Maria "udaklarında müstehzi bir tebessümle sordu : — Böyle mükemmel bir fırsatı buldun da tereddüt nü ediyorsun ? Gizella, ablasını tetkik ediyordu. Sırtında gayet ne- fis penbe dantelden bir sabahlik vardı. Yerdeki kalın ve yumuşak halıya küçük, tombul ayakları gömülüyor- du. Dıvardaki altın yaldızlı çerçevelerle süslü tablolar, odaya başka bir hususiyet veriyordu. Gizella, düşündü. İstersem, benim de böyle güzel bir villam olabilir .. . Ablasının sabırsızlıkla cevap beklediğini görünce mı- rıldandı : — Fakat Vilmoş ... — Hayatta olduğu ne malüm ? Sarardı. Derin derin içini çekti : — Mutlaka yaşıyordur. — Ne ? Yaşıyor mu ? O halde niçin mektup yaz « ıyor ? , — Belki esir olmuştur. — Sonu var — Viğe O CAP v < e