27 Eylül 1940 Tarihli Ulus Gazetesi Sayfa 2

27 Eylül 1940 tarihli Ulus Gazetesi Sayfa 2
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

ÜU LU $ ” KTERLET LK 29 1940 n j BİR BÜYÜK ZAFERİN YILDÖNÜMÜ - Preveze zaferi Bir avuç kahramanla Büyük Amiral Barbaros sene evel bugün, türkün deniz - l 402 cilik tarihine büyük ve şanlı bir — zafer yazılmıştı. Bu kahramanlık destanı- — mı tarihin göğsüne yazan, büyük Türk A . miralt Barbaros Hayrettin'dir. 27 Eylül 1438 günü, bu kahraman türk Amirali, Preveze'de, muazzam bir haçlı do- nanmasını mağlüp ve perişan — etmişti. türk kadırgası 600 harp ve nakliye ge- qÜ Op Mı.xooom Gadasaz «& —. tisinden mürekkep olan düşman d nasıl yenmişti? Böyle bir mucize tah- edilemez; onu yüksek maneviyat yara- Barbaros bu büyük deniz cengini kılıç h!vıuılı değil; iman kuvetiyle kazanmış- Çünkü muharebelerde, muzaffer olan sayı ve silâh değil; insan ve onun 'yüreği- | dir. Prevze zaferi, bu hakikatin en büyük İıdı donanması W—M — 402 sene evel bugün, Barbaros'un ku - türk filosunun yendiği haçlı — donanması göyle teşekkül etmişti : Donanma kumandanı: Almanya impara - toru Şarlken'in âmirali, Ceneviz dükası rea Doria, Andrea Doria'nın kumandasındaki 52 Ce- / keviz kadırgası ile bir muazzam kalyon, 70 Venedik kadırgası, 10 Venedik kara- kası (Bu 10 karakanın her birinde 2000 ki- /— gi vardı ve o zamanım drednotları olan bu |— gemilerin bir tanesi, yalnız başma 50 ka - |— dırgaya karşı koyacak kudrette idi.) 90 Papa kadırgası, B0 İspanyol kadırgası, 10 Portekir kadırgası, 10 Malta şövalyeleri kadırgası, 40 tane diğer hiristiyan karka ve barçası, - Haçlt donanmanın mevcudu 162 - tanesi kürekli kadırga, 140 tanesi yelkenli kal - l'l'l'âl(l.l ——— . - —o ooı:o& 000“ <0 UN .—--__ omık, e © YÜRK CEMİLERİ dm HAÇLI GEMİLER. Preveze muharebesinde Doria'nın üçer de- fa tekrarladığı ve ona mukabil Barbaros'un mukabil manevralarla karşıladığı sağdan bola, soldan bağa gidiş geliş manevrası, » (Türk hattının arkasındaki gemi kalaba- JTığı haçlıların Venezya kalyonu ile önü sa- ran Turğut Reis filosudur.) Yazan Abidin Daver lan muvakkat müdafaa bataryalarını topa tutan düşman kadırgalarıma karşı, Barba « ros küçük bir müfreze gönderdi. Bu gemi- yon olmak üzere, 302 harp isine baliğ oluyordu, ayrıca nakliye ve korsan gemi » ler d d Murat ağa ile Üümer leriyle beraber 600 gemiyi ordu. Bu donanmada 60.000 kişi vardı. Türk donanması Donanma kumandanı: Kanunt Sultan Sü- leyman'ın Kaptan' Deryası Amiral Barba- — ro# Haytettin Paşa. Ğ Pa © devrin en meşhur gemicilerinden mü - — zekkep olan katolik donanması karşısında- ki türk donanması, sayı itibariyle çok za- yıftı. Hepsi hepsi 122 genli idi. Bunların — arasında kalyon ve karaka gibi büyük yel- kenli harp gemilerinden bir tane bile yok- tu; hepsi kadırga, kalite, firkata gibi küi - rekli gemilerdi. Turğut da 20 levend, yani gönüllü korsan gemisine kumanda ediyor- du. Böylece 166 (âzami hesapla 366) türk ftopuna karşı 2594 düşman topu vardı ki bu, O1 karşı 16 demektir. Türk donanmasında kürekçi ve gemici- Turgut, Gîlnlco Mo!unıı ve Sadık Reis - lerin ç bu ktiçük fakat son derece cürnkir ve cesur küve - tin pervasız hücumu karşısında demir yer- lerini terkederek çekildiler ve maneviyat itibariyle siıfır olduklarını gösterdiler. Barbaros düşman gemilerinin — kaçışını bütün dı iyle limandan fır- | « Grü ! İ Hayreilın zaferi nasıl kazandı nm yanlarından birini çevirmek veya ge- risine çullanmaktı. Türk âmirali, gece, fırka kumandanları- na ve gemi reislerine, muharebeye dair son emir ve talimatı verdi. Düşmanın mubarebe nizamı ürk Amirali, kararını vermiş harbe hazırlanırken haçlı âmirali tered - düt ve kararsızlık içinde idi, Sayıca âzim üstünlüğüne rağmen, Barbarosla çarpış - maktan âdeta korkuyordu. Sabah olduğu zaman, Üç saat —düşünüp — taşımdı; fakat bir karar — veremedi. — Ni - hayet, Papa filosu kumandanı Andonio Grimoni ile Venedik filosu âmirali Ven - senzo Kappello'nun tazyikiyle, — İstemiye istemiye demir kaldırıp şimal — rotasında hareket emrini verdi. Haçlı donanma şu nizamı almıştı : 1 — Kalyon filosu ilk hat olarak önde, 2 — Üç fırkalı kadırga filosu ortada, 3 — İhtiyat filo, kadırgaların arkasında, Sabahleyin Fırişka bir rüzgâr esiyordu; yelkenli katolik gemileri, pupadan esen bu rüzgârla ilerlemiye başladılar. Fakat öğ - leyin rüzgâr döndü, kalyonlar da hareket - BİZ kaldılar, Muharebe başlıyor arbaros düşmana doğru seyrederken donanmasına tek borda hattında ve hilâl şeklinde bir muharebe nizamı aldir - mıştı. Bu nizam, düşmanı her iki cenahın- dan çevirmiye müsaitti. Hattı harp, türk- lerin yüksek denizciliklerini ve manevra kabiliyetlerini gösteren bir tarzda, gayet muntazamdı, Barbaros'un maksadı, düş - manın kürekli gemileri yetişmeden — evel kalyonlarını vurup mıilüp etmıkti Türk gemilerinin ilk a; iyero'nun kumanılıımdı.kl Vııuııyı kalyo- nu yedi, asıl haçlı donanmasından ayrı düşmüş olan bu gemi, düşmanın en büyük ve en kuvetli kalyonu idi. Türk kadırga - Jarı, büyük bir İntizamla çalışan kürekçi - lenn gayretiyle, suları yararak ilerlediler, |© lıyarak müharebe nizamı aldı; düşman â- mirali bu meydan okuyuşa, donmnanmasını Korfo istikametinde — ricat irmek başka cevap veremedi ve 26-27 eylül ge - tcesini civardaki küçük Sessola adası sula- irında geçirdi. Türklerin muharebe nizamı Bubıımı düşmanın sayıca Üstünlü - ğüne rağmen maneviyatça zayıf ol - duğunu anladığı içhı. bütün ıocı muhare - Ve şilülek, 'davuli beleki nefirler çalıyor, askerler, korkunç cenk nağreleri atıyorlardı. Venezya'daki haçlı- lar, türklerin rampa edeceklerini sanarak korktular, çünkü rampa muharebesinde on- lJara karşı durmanın imkânsızlığını acı tec- rübelerle biliyorlardı. Fakat kadırgalar, Barbaros'un gece verdiği emre — uyarak rampa etmediler ve Venedik kalyonuna bir bir iki salvo savurarak geçip gittiler. On- ları takip eden Turgut Reisin fırkası bu kalyonla dövüşmeğe başladı. Düşman ge- misi çok sağlam yapılmış ve rivayete göre kurııın kıpluunıı olduıı l;iu hdırulım du. Kadırgalar, çala kürek ilk hatta doğrı ilerlerken türk kadırgalarının baş topları, kalyonları şiddetli bir ateş altına aldı. Bu andan sonra başlıyan manevraları stra- siyle takip edelim : 1 — Andrea Doria, kadırgaalrı kendi kal- yon hattına yaklaşınca, evelâ türk donan » ması iİle kara aarsıma girmek ve Barba - ros'u sol yanından çevirip arkasına düş - mek ister gibi davrandı. Sonra, birdenbire engine doğru döndü, şimdi türk donanma- sını sağ cenahtan ihata etmek istiyordu. 2 — Barbaros, Doria'nın bu manevrasını görünce, o da engine doğru döndü; onun maksadı da, düşman kalyon hattının sol cenahından aşarak haçlı kadırgalara sal - dırmaktır, Birbirine muvazi seyreden iki taarf kadırgaları arasında, düşmanın 162 igemiden mürekitep kalyon hattı vardır. O- nun için kadırgalar muharebeye tutuşamı- iyorlardır. Fakat biraz sonra, kadırga hat- Tarının uçları düşman kalyon hattımın sol cenahını aşmıya başlıyor. Türk gemilerin- de, kürekçilere tempo veren gümilerin çal- dıkları silistre denilen düdüklerin ıslıkları sıklaşıyor; küreklerde forsalar, daha hızlı kürek atıyorlar, Kadırgaların muharip er- leri, hücuma hazır; fakat haçlı Aâmiralı, muüuharebeyi kabul etmiyor, birden dönü - Yor; denizci tâbiriyle muharebe hattının cihetini aksediyor. $ — Dorla'nın kadırga hattı, her gemi ol- duğu yerde dönerek aksi rotada, fakat ge- ne kalyonların arkosında seyre başlayınca, Barbaros da kadırgalarını aynı şekilde dön dürüyor. Her iki kadırga hattı, ortalarında haçlı kalyon hattı olduğu halde, gene bir- birine muvazi olarak Aya Mavro adasına doğru seyrediyorlar, Doria'nın maksadı ilk manevrayı tekrarlıyarak türk kadırgaları - nm sol yanını ve arkasını çevirmektir. Bu manevra muvaffak olursa, türk hattr har- bi, kendi kalyonlariyle kadırgalarının ara- sına sıkışarak perişan olacaktır. Şimdi iki kadırga hattı arasında bir ya- rış başlamıştır. Fakat türk kadırgaları, za- manın en narin ve seri gemileridir. Kürek- çilerimizin yarısı hıristiyan forsa ise de, yarısı halis türktür. 'Türkler, bütün kuvet- leriyle küreklere asılırken gümilerin kam- gçıları, forsaların çıplak sırtlarında şaklı - yor. Çelik bazular, kadırgalarımızı adetâ uçuruyor. Düşman kadırgaları 40 tane faz- la ve hattı harpleri bizimkilerden uzun 01- masma rağmen, narin türk gemileri, kalyon farım sağ cenahı sonuna, haçlı kadırgalar- dan evel varıyorlar. Yarışı türkler kazan- | mrştır. Dorja türk hattınım arkasma düşe- |miyeceğini görünce, tekrar hattmı aksedi- yor. Türkler de aynı manevra ile mukabele ediyorlar. 4 — Şimdi ikinci manevrâ tekrat edili - yor. Ortadaki düşman kalyonlarının önün- de türkler, arkasında haçlılar, tekrar en - gine doğru, yeni bir yarışa tutuşüyorlar. Doriâ'nın bu manevralarına isterseniz sak- lambaç, isterseniz köşe kapmaca oyunu di- yebilirsiniz, Türk kadırgaları, düşman kalyon hattı- nım önünde, bir sağa, bir sola gidip gelir » ken, hareketsiz duran bu gemilerin a-mala- irına birer salvo savurmağı unutmuyorlar, Doria'nın bu nııunııx da, dıhı evel_kj ner gibi : Haçfı & tilrk hattırı engin urıfmdakı sağ cenahın- dan çevirmek imkânını bulamıyorlar. Düş- 'man âmirali tekrar.hattı harbinin cihetini aksediyor. Barbaros da dönüyor, vaziyet muharebenin 3 üncü manevrasının aynı olu- , | yor. Kadırga hatları, tekrar Aya Mavro adasına giden bir rota üzerinde kürek sal - lryorlar, - Haçlı kaly 1, Dorla'nım önünde bir kalenin suru veya bir müstah- kem hattın siperleri vaziyetindedir. Andrea 'Dorla'nın bu köşe kapmaca oyunundan maksadı, türkleri kendi kalyonlariyle ka - dırgaalrı arasına sıkıştırmaktı; sağa sola gidip gelmekle hem türk icllerini yor- mak istiyor; hem de rüzgâr çıkmasını bekliyordu. Bir yandan da kendi kalyonla- rımdaki topların türk kadırgalarını hasara suğratacağını umuyordu. Halbukl türk ka- topları, daha uzun menzilli kad N beye hazırlandı. D gö - ren türk âmirali, ertesi gün kati neticeli bir meydan muharebesi vermiye karar ver- lerden başka 3000 yeniçeri """hıç- W bi mişti, D dört fırkaya ayırdı: dan ve kürekçilerinden başka 10,000 kuı askeri/vardı. İlk femas trk donanması 15.000 esir aldıktan sonra, Adalar denizinde Venedik'e-| tâbi 25 adayı zaptetmişti. Bafbaros, Andrea Doria'nın Korfo'yu üs yaptığını ve Preveze kalesini muhasara ettiğini haber — alınca, bulunduğu Ağrıboz'dan Turgut Reisi 20 yollu gemiden mürekkep bir fırka ile uzak keşif yapmıya gönderdi. Turgut Zanta a - daşı sularında 40 gemilik bir düşman filo- sı görünce geri döndü ve vaziyeti Barba- ros'a bildirdi. Barbaros Preveze'ye müte - vecih bir rota takibine başladı. 40 gemilik düşman filosu da Prevzeye koşarak türkle- rin gelmekte olduklarını haçli âmiraline baber verdi. Haçlılar, zayıf bir kuvetin kahramanca müdafaa ettiği Preveze kalesine girmişler, topları çivilemişlerdi; Barbarosun gel - mekte olduğunu haber alınca büyük zayiat bahasma elde ettikleri kaleyi brrakıp kaç. tılar. Amiral Prevzeye gelip de Arta lima- nına girince ilk işi, asker çıkarıp kaleyi ve topları tamir etmek oldu. Aynı zaman- da, kırlangıç denilen seri keşif gemileriy- le düşmanı aradı, Haçlıların Korfoda ol - duklarını öğrendiği gibi kuvet ve teşki - lâtları hakkında da malümat aldı. Andrea Doria da Korfodan kalkıp Prev- ze önüne geldi ve türk donanmasını liman- da muhasara etmek üzere, açıkta demir - ledi. Düşmanın geldiğini görünce, Barba - rös, bir harp meclisi topladı, bazı kuman- danlar, düşmanın sayıca üstünlüğü karşı - sında Arta limanından çıkılmaması fikrini ileri sürdülerse de Barbaros bu fikri be - ğenmedi; denize çıkıp harp etmek karatı- nı verdi. Haçlı donanma, Prevzeye asker çıkar - 1 — Sağ cenah fırkası: Salih Reis, 2 — Merker fırkası: Bizzat Barboros, 3 — BSol cenah fırkası: Seydi Ali Reis, 4 — İhtiyat fırkası: Turgu; Reis, Barbarosun muharebe tâbiyesi, çok sa- de idi: Düşman hattını yarıp dağıtmak ve parçalanan kuvetleri ayrı ayrı mağlüp et- mek, Bu tâbiyenin, sonra meşhur - İngiliz lmınlî Nelson unfrndın da, dlğn blr çok âmirall da & Ve- nedik kılmı ile 'rıuım Rılılı kadırga - lart arasındaki muharebe öğleden İtibaren karanlık basıncaya kadar devam etti, Karşılıklı manevralar ir taraftan bu münferit muharebe - devam ederken diğer taraftan a- sıl büyük kuvetler arasında da mücadele başlamıştı; Barbaros; rüzgâr çıkmadan ha- reketsiz duran düşman kalyonlarının ar - kaydedelim, Turgut Reise verilen vazife, icap eder- se hattı harbimizin zayıflıyan taarflarını takviye etmek ve zamanı gelince düşma- - malarını budamak istiyordu. Buna da im - kân vardı. Çünkü yukarıda da söylediği - miz gibi, haçlı donanmanın ilk hattını yel- teı:li hşlyoılır teşkil ediyordu; düşman olduğu için, bu manevralar esnasında hasa- ra uğrayan kendi kalyonları oluyordu. 6 — Manevralar yapılırken akşam yak - laşmıştı. Bir ftan da, ufuk bir bora yaklaşıyordu. Barbaros, düşğmanın akşam karanlığında, rüzgârdan istifade ederek kaçması ihtimalini düşündü. Ve kat? ka - rarını verdi, Bu kahramanca bir karardı: 'Türk Amirali, köşe kapmaca — oyunundan bıkmıştı, düşmanın kalyon hattınt ortasın - dan yarıp, bunun arkasındaki haçlı kadır- galarını muharebeye icbar etmek istedi, Doria'nın kadırgaları, türk hattı harbini Aya Mavro adası taarfındaki sol cenahtan çevirmek hülyasiyle o taraaf doğru seyre - derken, türk kadırgaları birdenbire haç - f kalyon hattmın üstüne ealdırdılar, Bu » hattı, de bir çok yerlerinden ya - Romanya ile ticaret hacmi genişliyor Ticaret anlaşması dün İstanbul'da imzalandı İstanbul, 26 (Telefonla) — Türki- ye - Romanya ticaret anlaşması bu- gün öğleden sonra Takas Limited şir- keti salonunda imzalandı ve rumen murahhasları saat 17 de hareket eden Besarabya yapuriyle memleketlerine döndüler. Anlaşmayı imzalıyan dış ticaret umum müdürü B, Servet Ber- kin anlaşmanın esasları hakkında şu izahatı verdi: “— Yeni anlaşmanın tatbikinden sonra Romanya ile ticaretimiz önü - müzdeki yıl 36 milyon liraya kadar çıkabilecektir. Şimdiye kadar en çok 10 milyon liraya varmamış olan ticas ret hacmi bu suretle üç dört misli art- mış olacaktır. En mühim ihraç maddesi dokuma ham maddeleri, ithal edeceğimiz en mühim maddede de mayi mahrukat olacaktır.” Meyvlüd Devlet Demiryolları memurlarından ve emekli yüzbaşı Ahmet Talât Alpan'ın ru- huna ithaf edilmek Üzere 29. 9. 940 pazar günü öğle namazını müteakip Zincirli ca- mide mevlüd okunacağından merhumu se- venlerle dindaşların teşrifi rica olunur. rarak ve iki cenahından aşarak bunun ar- kasında saklanan Doria'nın kadırgaları ü- zerine hücum ettiler. Dorla'nın kadırgaları hiç beklemedikleri bu yarma hareketi karşısında — şaşırdılar, bozğuna uğradılar ve kaçmıya başladılar. 'Tam bu sıralarda, -Doria'nın öğledenberi beklediği rüzgâr da çıktı; fakat bu rüzgâr değil; korkünç bir bora idi, türklerin hü- cumiyle karma karışık olmuş haçlı hatları- nı bu kible fırtınası büsbütün perişan et - mişti. Artık o muazzam armadanın 600 ge- misi birbirini çiğneyerek Korfoya doöğrü kaçıyorlardı. Andren Dorla, türkler kendi gemisini ta- nımasınlar diye, âmiral gemisinin pupasın- daki büyük feneri bile söndürtüp öyle kaç- mıştı. Geve karanlığı — yollarını — şaşıran 20 kadırga tâ 80 mil uzaktaki Apulya kı- yılarına kadar gittiler. Haçlılar o kaadr yılmışlardı ki gemi kaptanları baştan kara ederek teknelerini bırakıp kaçtılar; sak - landılar. Bir takım gemiler, birbirini vurup bıtxrdılat. Fransız âmirali Jurien de la Samsun Halkevi üyelerinin gezisi Samsun ; 26. a.a. — Halkevi mensup- larından 30 kişilik bir grup dün Pa » paskö'y giderek köylülerle birkaç 3a- at süren bir haspıhal yapmışlar ve köy lüye nüfus sayımının ehemiyetini an- latmışlardır. Bundan başka köy çocuk larına Halkevi temsil şubesi tarafın - dan canlı kukla temsilleri ve Halkevi bandosu da halk konserleri vermistir. Çok 'canlı ve samim? olan bu geziden Halkevliler geç vakit dönmüşlerdir. Doöğrü olmıyan bir Maarif haberi Maarif Vekilliğinden : Tasviri Efkâr ve Vatan gazeteleri « nin 25 eylül 1940 tarihli nüshalarında Vekillikçe yeni bir talimatname yapıla dığı hakkındaki haber doğru değildir, Türk Hava Kurumunun fayyareleri Elâzığ'da Blâzığ; 26. aa. — Dün buraya gel miş olan Hava Kurumu tayyare ve pas raşütçüleri havanın müsaadesizliği do« layısiyle dün tehir edilmiş olan uçuş ve paraşütle atlama gösterilerini bu sabah yapmışlardır. Bu hava gösterilerini takip etmek için binlerce vatandaş sahayı doldür « makta idi. Dördüncü umumt müfettiş general Alpdoğan bu vesile ile söylediği bir nutukta tayyareciliğin önemi ve buna verilmesi icabeden ehemiyete dalir bir. hitabede bulunmuştur. 4 İzmir'deki Atatürk konağı müze oluyor İzmir; 26. aa. — Birinci kordonda bulunan Atatürk konağının dün bele- diye namina ferağ muamelesi ikmal &. dilmiştir. Belediye burasını Atatürk müzesi haline ifrağ edecek ve tariht vesikaları ve eserleri ihtiva edecek gü« zel bir müze kuracaktır. İzmir - İstanbul vapur seferleri İzmir, 26 aa. — Dün şehrimizden kalkan İzmir vapuru görülmemiş bir kalabalıkla dolmuş fakat liman reisi böyle bir-yoleu —kalabalığı ibe, gayretiyle haçlıları müdafaa eden kitabın- da, bu kaçış hakkında aynen şöyle diyor : 'Eıç bir kaçış. bu kadar rezilnne ve Aslâ bekl! yen şansların, kati bir zafer vadetti. ği bu muharebe meydanının, o derece körkakça terki yanında, asırlarca e - vel Kleopatra ile Antuan'ın aynı sa - kadan kaçışları bir kahramanlık ad - dedilebilir.» Zayiat reveze'de İki tarafım uğradığı zayi- P ata bakalım; Düşman donâtimasının zaylatı 60 gemi - dir. Bunlardan 20 tanesi 2775 esirle bera- ber türklerin eline düşmüştür. Haçlıların insan zaylatı meçhuldür; fakat hayli bü - yük olduğu şüphesizdir. 'Türklerin zayiatmâ gelince, hiç bir gemi batmamıştır; hasara uğrayanlar Prevezede tamir edilmiştir. İnsan zayiatı 800 yaralı ve 400 şehit olmak üzere 1200 kişidir. Kahraman Barbaros'un 122 gemi ile 600 gemiye karşı kazandığı bu eşsiz zafer, Ak- denizi uzun müddet bir türk gölü haline sokmuş ve avrupalılara türklerin denizde mağlüp edilemez oldukları kanaatini ver - miştir. Büyük Türk Amirlinin ve kumandasın - daki kahramanların 402 sene evel bugün, lâtinlerden ve katoliklerden mürekkep haç- hd karşı & dığı bu büyük ve şanlı zaferle ebedi bir iftihar duymak hıkkımxı ve o yiğit denluiîer(mıı! şükran veh Je anmak bor İlk kadın ! Bir Avrupa mecmuasında oku- dum: “Eski bir hindu efsanesi kadının yaratılışını şöyle tasvir ediyor: Biricik tanrı Hakim Tvaştri dün- yayı yaratmış ve her şeyi yerli ye- rine koymuştu. Toprak, deniz, ay ve yıldızlar, güneş ve bulutlar halk- olunmuştu. Bütün bunların üzerine de gök kubbesini yerleştirmişti. Sonra Tvaştri ilk erkeği yarattı, Fakat ilk kadını yaratmak istediği zaman elindeki bütün malzemeyi harcamış ve tüketmiş olduğunun farkına vardı. Bunun üzerine derin derin düşüncelere daldı. Ayın ilk yumuşak kıyrımlarını, yerlerde sürünen otların ince çiz- gilerini, yılanın kıvraklığını, su kenarında büyüyen sögüdün nârin- liğini, tarlalarda yeu;en çayırların parlak zümrüt rengini, tüylerin ha- fifliğini ve güneş ışığının neşesini, rüzgârın oynaklığını ve bulutların temiz göz yaşlarını, renk renk çi- çeklerin yumuşak kadifelerini, ken- muy& ve kaleyi topa y bbüs etti. * 26 eylül günü akşam üstü, Preveze boğa - zında gemilerden çıkarılan toplarla yapı - dini beğenmiş tavus kuş rü- runu, kumrunun ötüşünü ve papa- ganın gevezeliğini aldı. Nihayet D 0z LA B n YANKI LA R karın soğukluğunu, dağların bağ- rında yanan ateşin sıçaklığını, el- masin sertliğini ve kaplanın merha- metsizliğini aldı. Bunları ölçtü, biç- ti, ve bir nispet dairesinde hepsini biribirine karıştırdı. Tvaştri bu ha- litadan ilk kadının kalıbını yaptığı zaman vücuda getirdiği eserden ta- mamiyle memnundu.” ** * Saçların sayısı ! Postski saymak en zor şey ola- rak gösterilir ama eloğlu, insanla- rın bi daki saçları saymışlar, Bir ıınşm. bir esmer, bir de kızıl saç- l1 kadının başındaki saçlar sayılmış. Sarışın bir kadın başında vasati o- larak 150.000 kıl, kırmızı saçlının ” 25000 kıl, esmerin ise 80.000 ile 130.000-arasında kıl bulunmuş. Bir akıllı çıkıp da bu saçları tek- rar saymağa kalksa, bana öyle geli- yor ki, takamlarda büyük değişik- likler olacak. Öyle değil mi? — Zamanımızda Iıangı kadının saçı sahiden, hangi- sinin ki yalandan sarıdır, söyliye- bilir misiniz? vti Roma rakamları H Harbe sonradan giren İtalya'nın resmi harp tebliğlerindeki hususi- yet herhalde sizin de gözünüze çarpmış olacaktır: “İtalya'da bir yerden” verilen bu tebliğlerin hep- sinde ayrı ayrı birer numara var- dır. Bunun sebebini sayıdan, hesap- tan, rakamdan anlıyan bir dostuma sordum; şu cevabı verdi: — Roma nk.ı.mhn meşhurdur! a Yeni bir edebiyat kavgası mı? İstanbulun genç, orta yaşlı ve geçkince edip ve şairleri, yeniden kapışmak üzeredirler. Yeni çıkan turfanda mecmualardan birisinde I:drpe şair veya ediplerden birisi » nin - mecmuayı görmedığ!m. yazı - yı okumadığım ıçın kim olduğunu bilmiyorum - şiire kafamızın bir nevi ifrazatı demesi ve bunu da ga- zetecilerin ele alıp körükleyerek bir anket açmaları bu yeni estetik sa- vaşına yol açmaktadır. Oscar Wilde ile B, Shaw'un pek hkoşlandıkları paradoks, galiba, gençe lerimizin de hoşuna gidiyor. Bir za- man bunun fen âlemine kadar sira- yet ettiğini ve bir hekimimizin bir yazısında aşkı müshül ile tedavi mümkün olduğunu söylediğini, bel- ki, hatırlarsınız. O doktorun bu mütaleasiyle bir gönül meselesine kar. ına mu - kabil olacak, şimdi de körpe şairler, ifrazattan falan bahsederek lıbıbı- te el uzatıyorlar. Nurullah Ataçın dünkü makale - sinde naklettiğine göre Andr& Gide şöyle dermiş : S “Kötü edebiyat iyi b!ılırdıı dö- 'aT n Aoıbı. iyi adıblnt.,bö le ifruıt “ve saire ile karışık 'a ve mü- lâhazalardan doğabilecek midir ? ile hareketine müsaade etmemiştir. Vapur, fazla yolcular çıkarıldıktan ' sonra bir saat teahhür ile yola çık- mıştır. Çıkarılan yolcular dün liman, nımiza gelen Kadeş vapuruna bindi- rilmişlerdir.. Kadeş vapuru üçüncü posta olarak bugün İstanbula hareket edecektir, Muğla öğretmenlerinin meslekt foplanlıları Muğla, 26 a.a. — Muğla öğretmen- leri Maarif Müdürünün başkanlığın- da meslekt toplantılarına başlamış- lardır. Toplantılar bir hafta devam edecektir. Bu toplantı vesilesiyle nü- fus sayımı, paraşüttçülük ve memleket müdafaası hakkında da ayrıca konfe- ranslar verilecektir. Ş. Karahisar'da zelzele felâket - zedelerine para dağılıyor Şebinkarahisar, 26 aa. — Büyük zelzelede evleri yıkılan kazamız hal« kına para tevziatı başlamıştır. Çankırı'da bir yankesicinin yaplığı iş | Çankırı (Hususi) — Camide sabah | namazını kılmakta olan Bayraklı na- hiyesinden ihtiyar bir köylünün en- teresan bir şekilde cebindeki 400 lira- sı aşırılmiştiır. Namazda iken yanına sokulan bir kimse kulağına fısıldamış: — Paltonuzun arkasında pislik varı diye.. sofu köylü namazdan çıkarak paltosunu çıkarmış ve pisliği temiz - İerken o adam da yardımda bulunmuş ve cüzdanı el çabukluğu ile alıver - miştir. Camiden çıktıktan sonra köylü işin farkına varmış o yanına gelen adamı aramış bulamamıştır. Ildlıim istasyonunda asker tarafın- dan yakalanarak şüpheli görülen bir şahıs vilâyete sevkedilmiş, polig ko- miseri Nedim bu şahsı tanımış ve İs- tanbullu meşhur bir yankesici oldu- ğunu hatırlamıştır. N Komiser üzerinde arama" yıpmıgı ayna içinden, iç donunun uçkurlu rından, iskarpininin ökçeleri içinden onar, ellişer liralıklar meydana ç ıhr; mıştır. Sorguya çekilen yankesic Trabluslu arap Kâmil cütmliy;ıü itiraf etmiş ve hapsedilmiştir. ) Biı: lokomotif yoldan çıktı | r; 26. aa. — İzmir'den Aydın't ı!don mırıındlı treni Cummaovası i$“ tasyonunda vagon bırakmak manev * tesi yaparken lokomotif yoldan çık * | mıştır. Gönderilen tamir ekipleri tâ * miratı yapmışlardır.

Bu sayıdan diğer sayfalar: