Ka ga " R'r v L US R TTT — 249 - 1940 HARP EKONOMİSİ k Son harbin cereyanlarına kapılarak — günün siyasi tahavvülâtına bir baro - metre hassaslığı ile intibak eden Ro- manya arazi ve nüfus fedakârlığın- dan kurtulamamıştır. Kâh dostluk te- zahürleri, kâh tehdit havası içinde takriben “6-7” milyon nüfusu ile şi- malde Besarabya ve Bokovina'da ve cenupta Dobrucada zirat sahalar ile 'Transilvanyada da ziraat, orman ma- den ve sanayi mıntakaları terketmiş- lerdir. Bunun Romanya milli iktısa- dında tesirini anlamak için harici ti- caret bilânçosunu tetkik edelim; Ro- manya'nın 1939 ihracat — yeküunu (26.809.349.000) leydir. Bu ihracatın: VA Petrol 41.9 Hububat 26,9 Odun ve kereste 9,4 Sair maddeler 21,8 ; 100,0 — teşkil etmektedir. Yukarıki nisbetler- den anlaşılacağı üzere Romanya eko- — homisinin başında olan madde petrol- dür, terkettiği arazide de petrol men- baları mevcut değildir. Yalnız Tran - silvanyada bir kısım tabit gaz kay - naklariyle bakır, kürşun, çinko ve al- — tin madenlerinin bir kısmı macarlara — geçmektedir. Romanya'nın 1938 altın İstihsali (5.346) kilo idi. Bundan baş- ,ka (Kolosovar) da ve (Baimare) de © Sğır kimya sanayii tabiiyetini tebdil — etmektedir. Macaristana iltihak ettirilen (44000) — kilometrelik arazide geniş mikyasta Oorman vardır. Buna macar milli eko- Nnomisi her şeyden fazla muhtaç idi. Halbuki Romanya topraklarında kalan orman sahaları ise işletmiye germi verilmek suretiyle ticaret bilânçosun- |— daki mevkiini muhafaza edebilir. Hat- tâ bir kaç sene evel pek yüksek olan ihracat seviyelerini tutabilirler. Macarlara geçen arazideki nüfus miktarı (2.5) milyon tahmin edilmek- — te, bunun (100.000) i alman, (150.000) i yahudi, pek azı da (Ruten) olup mü - tebakisi macarlara göre, bir milyonu — (Rumen), geri kalanı macar; rumen - | lere göre ise, bunun tam aksi; yani bir - milyonu macar, mütebakisi rumen!... “Evet, irk ekseriyeti meselesi Viyana | yeşil masasında halledilememiştir. — Transilvanyada bulunan boksit ma- denleriyle Hunedovada ve Reschitza'- |— dalinyit ve gene Hunedorada ve Mad- ragdaki demir madenleri Romanyada kalmaktadır. Bu hesaba göre Romanya milli ser- vetinden bir şeyler kaybettiği şüphe- — Bizdir. Fakat bunun ümümt ticaretin- |— de büyük rahneler açacak kadar kor- — kunç olmadığı da muhakkaktır. Teş— kilâtlı, rasyonel bir çalışma programı — vücudü muhtemel açığı kapatabilir. |— Bahusus ihracatının daima vasati ola- rak yüzde (40-50) sini temin eden pet- : denleri elindedir. — *Acaba bu pürüzlü işin topsuz, tü - /— feksiz halli, Romanyadaki rejim de - — ğişikliğinin alman harp ekonomisin - |— de tesiri ne olabilir?... Almanya cenup şarki Avrupasında her hangi bir ka - — Tışıklık çıkarmamakla büyük kiyaset göstermiş, ruzmerre ticaretini sars - mamıştır. Aksi halde deniz aşırı tica- çei | - Taksimden sonra Romanya! Sadreddin ENVER retine hasret çeken Almanyanın Ka - radenize menfez olan biricik Tuna yolunun da - velev muvakkaten olsun - tıkanması bugünkü ithalât ve ihracat darlığında küçültülemez bir zorluk - tur. Evet, bu hâdise harp ile hallo - lunmuş olsaydı, hiç şüphesiz Roman « ya toprakları harbin tahripkâr acılık- larına sahne olacaktı. Fakat Almanya harp ekonomisi de bu acıyı az veya çok hissedecekti. Birinci t harp- te petrol kuyularının tahribini his - settiği gibi |.. Şimdi Romanyada rejim değişikliği ve mihver politikasına iltihakı, Al - manya yeni ve büyük faydalar temin edebilecek midir?.. — Zannetmiyoruz. Sebebini izah edelim : Maiyet memurları stajlarını nerelerde ve nasıl yapacaklar Dahiliye Vekâleti bu hususta bir çalışma programı hazırladı Belediye ve idare mesleğine intisap e- decek olan Siyasal Bilgiler Okulu ile Hu- kuk Fakültesi mezunlarının maiyet me- rakılmıştır. Mezuniyetini istimal etmiyen- ler bu İki ayı istedikleri dairede geçire- ceklerdir. Mailyet 1 malyet murluklarında süreti şimdiye kadar mazbut ve muayyen bir u- sul konmamiıştı. Dahiliye Vekâleti muay- yen bir işi olmıyan maiyet memurlarının hizmet ak y dairelerde ve tasrih olunan vazifelerde geçireceklerdir. kayıt işleri, bu memuriyetlerde ları ne süretle ve çalıştırı ının tesbitini lüzumlu ve faydalı görmlüş ve bu hususta bir çalışma programı hazırla- mıştır. Maiyet memurları şimdiye kadar gön - , | derilip çalıştırıldıkları - vilâyetlerde daha Romanya harbin başlangıcındanberi - bilhassa iktısadi cephede - alman â- maline en ufak bir aykırı harekette bulunmamıştır. Ne istedi ise vermiş - tir. Bundan fazl esasen R ya ekonomisi müsait değildir. Meselâ: Bugün için Almanyanın en fazla ih - tiyacı olan petrolü ele alalım. Alman- ya Romanyaya dikte ettiği ticaret an- laşmasiyle bir senede (1.560.000) ton petrolü Tuna ve kara yolu tarikiyle alacağını tahmin etmişti. Bu yekünu da Almanya memleketine taşıyabilmek için azami gayret sarfetmiştir. Hattâ Tuna nehri üstündeki nakliye vasıta - larını Ren nehrinden getirilen şalu - palar ile takviye etmişti. Halbuki 1939 yılındaki Romanyanın (4.177.571) ton umumi petrol ihracatı aşağıdaki şekilde taksim edilmiştir : Ton 96 nisbei Köstence (Deniz yaliyle) 2.757.662 — 66,01 Giüurgiu (Tuna yoliyla) 1.204.367 — 28,83 Polesti (Kara yoliyle) 179,848 4,31 Sair yerlerden 35.694 0,85 Görülüyor ki, Romanya petrol ih - racaatının (9p 66) sı gene Köstence yani deniz tarikiyle yapılmıştır. Bü - tün gayretlere rağmen de Tuna tari - kiyle yani Giurgiudan ancak 1.206.367 ton sevkedilebilmiş, bundan da Al - ziyade mek inde evrak havalesiyle iştigal ettirilmiş ve bazan da ne devam ve ne de çalışması aslâ muraka-| be edilemiyerek kendi hallerine terkedil- miş bulunmakta idi. Vekâlet, kaymakam- hk gibi devletin her türlü mühim umur ve müuamelâtı ile alâkalı bir makamını iş- gale ve kaymakamların da bundan sonra bilhassa katf olarak çalışıp küdret ve ka- biliyetini ve başarısını gösterdikten son - ra daha önemli idare vazifesine namzet bulunduklarını ehemiyetle ele almış ve Dahiliye Vekâletini alâkadar eden bütün daire ve müesseselerde bilflil çalıştırılma- larinı muvafik görmüş ve bunun için ça- lışma programını hazırlamıştır. Bu programa göre: Dahiliye memurları kânüniyle kabul edilen ikt buçuk senelik staj müddeti sırasında yüksek tahsil gör- müş bulunan vilâyet maiyet memurları: vilâyet mektupçuluk, idare heyeti ve me- murin muhakemat, nüfus, eğer mevcut İse hukuk işleri, hususi muhasebe müdürlük - leri, umumi meclis ve daimi eücümen ka- lemleri, seferberlik müdürlüğü veya me- murluğu kalemleriyle emniyet ve jandar- ma dalrelerinde ve vülinin kendisi veya vekâleten muavininin veya tevkil ettiği başka bir zatın başkanlık ettiği komis- İyonların &it olduğu dalrelerle belediye idaresinde ve Vekâlet maiyet memurları bu dalirelerin merkezde mevcut ilgili umum müdürlüklerinde bilfiil çalışmak ve nahi - ye müdürlüğü 1le kaymakamlık vekâletle- rinde eğer bu vekâletlere imkân hasıl ol - mazsa nahiye Müdürü ile kaymakamların yanında bulunmak suretiyle bu stajlarını manya'nın Avusturya ile beraber his- sesine düşen miktar (405.232) ton, Çe- koslovakyanın da (328.052) tondur. Mütebakisi ötedenberi —Romanyanın müşterisi olan Macaristan, Yugoslav - ya, Bulgaristan gibi bitaraf ülkelere gitmiştir. Kara yolu ile yani (Pölesti) den bir senede ihraç edilen (179.848) tondan Almanya (70.464) ve —Çekoslovakya da (36.718) ton petrol alabilmiştir. İşte Romanyanın rejim değiştirme- si ilk nazarda Romanya tabit kaynak- larının tamamen mihver emrine geç- mesi gibi telâkki edilirse de hakikatte buna maddeten imkân yoktur.Nihayet Almanya Romanyanın müsaadekâr - lığından Tuna nehrinin ve demiryol -, larının nakil imkânı nisbetinde müste- fit olabilir. Bu kadarını esasen temin edegeliyordu. Bu vaziyete nazaran Köstenceden petrol veya diğer ihraç matalarının durdurulması Almanya ekonomisi ü - zerinde müsbet tesiri olmadıktan baş- ka R ya iktisadı için tah lü kabil olmıyan bir rahne olacağı apaşi- kârdır. Trakyâ'da yol ve köprü faaliyeli — Edirne, (Hususi) — Bu sene Trak- — ya'da yol ve köprü inşaatı büyük bir © hızla ilerlemektedir. Trakya'yı bir ağ gibi ören ve iktı- -— Badi sahada oynıyacakları mühim rol- le bölgenin kalkınma savaşını biraz daha kolaylaştıracak olan bu yolların — kıştan evel gelip geçmeğe müsait bir |— hale konulmaları için son günlerde | faaliyet biraz daha hızlandırılmıştır. — - Bu cümleden olmak üzere Edirne - — İstanbul yolunun Babaeski - Edirne — kısmındaki şose inşaatının ikmaliyle Keşan - Uzunköprü yolları seyrisefe- re müsait bir hale getirileceklerdir. Lalapaşa - Edirne ve Süloğlu yolla « rında da inşaat devam etmektedir. Bü arada Pınarhisar - Lüleburgaz, Cerkeşköy - Kırklareli ve Kırklareli- — Fdirne yollarının bozuk kısımlarının -— da tamirine başlanmıştır. Bu yollar üzerinde gelip geçmeyi güçleştiren köprüler de ya yeniden inşa edilmek- te veya esaslı olarak tamir edilmekte- dirler, Bu yaz Keşan - İpsala ve Meriç « Uzunköprü yolları üzerinde de inşa- ata devam edilmiş ve bir kısım köprü- lerle de fezler inşa edilmiştir. Bütün bu inşaat devletin son dere- ce dikkatli ve sıkı kontrolü altında — devam etmektedir. Parasız yatılı olarak alınacak talebeler Maarif vekâleti, muallim mekteple- rine alınacak parasız yatılı talebeler- le, sanat ve inşaat usta mektepleriyle lise ve orta mekteplere alınacak para- sız yatılı talebelerin imtihan evrak-« larının tetkiki işine devam etmekte - dir. İstenilen evsafı haiz olanlarla, yapılan müsabaka imtihanında muvaf- fak olanlar birinciteşrinin ilk hafta - sında belli olacaktır. Bu iki buçuk senelik müddetin staj için yalnız 28 ayı nazarı dikkate alınmış ve iki ayı senelik mezuniyet payı olarak bı - yazı işleri, tetkik edilecek ve muhtelif devlet mevzuatının etüdlerini icap ettire - cek evrakın tetkiki işleriyle Üç ay. İdare heyeti: memurin muhakemat i$- leri, tahkikat usulü ve tahkik evrakının tetkiki işleriyle Üç ay: Nüfus işlerinde: muhtelif nüfus vaka- ları, bilhassa bu vakalara ait muhabere evrak ve dosyalarının tetkiki, soyadı işle- Finde iki ay, Hukuk işleri de: - ( BİRLEŞİK AMERİKA'YA DAİR. | ve galiba biraz da Âmerika içinde do- laşmış bir arkadaşım (R. N.) tütüncü den sigarasını aldıktan sonra; — İşte Amerika'nın Avrupa'dan ay- rıldığı yerlerden biri daha! Dedi. — Bu mağaza Amerika'nın bütün büyük şehirlerinde buna benzer bin - lercesiyle beraber amerikalıların teş- kilât iktid verir. Şehirler' deği- hk meseleleri ve diğer oraya düşen işler, hukuk müdürlüğü bulunmadığı takdirde mektupçuya mevdu hukuk işlerinde iki ay Husüsi muhasebede: Taş ocakları, yol vergisi ve diğer vergilerin tah- şir, caddeler değişir, halk değişir fa- kat mağaza değişmez. Bunlar her şe- hirde buna benzer bir sokak başında ve tıbki bunun gibidirler. HÜLASA ve NOTLAR :7 Birleşik Amerika'da en çok kullanılan ölçüler : Rakam ve kıymet Neşet Halil ATAY Uzunca seneler Nevyork'ta kalmış | edilen sanatkârların isimlerini yazmak bile kâfi idi. Hayır! İlân şü idi: bu sergide teşhir edilen tabloların kıy - meti 35 milyon dolardır. Fakat bu not size benim burada söye lemek istediğim şeyi anlatmaz. Siz San Fransisko'da olmalıydınız ve bü- yük rakamlarla kıymetlendirilen tab- loların önündeki amerikalı kalabalığın heyecanını görmeli idiniz! Sen Simeon'da Hearst'ın malikâne- sinde çok kiymetli eşyalar vardı. E- ğer malikâneyi yalnız gezseydik gör- düğümüz şeyler Hearst hakkında iyi fikirler edinmemize bile yarıyabilirdi. Ar ş Amerika'ya gel sil işleri, avans ve sarfiyatı muvakkateye ait işler, arttırma ve eksiltme kanunu ve teferrüatı ve köy bürosu işleri ve eğer mevcut ise husust muhasebe avukatlığı, mali ve hukuk! tetkikat - işlerinde iki ay Beferberlik müdürlüğünde: hazar ve sefer- de bu müdürlük veya memurluğun yapma- Bı fcap eden ve mill! müdafaaya taalluk e- den işlerde iki ay, emniyet ve jandarma işlerinde; tetkiki hüviyet, seyrüsefer, ce- miyetler ve vatandaşlık cürümlerinin tes- biti ve cürümler hakkında tetkikat evra - kının tanzimi ve salre işleri, polis kara- kolları vilâyet, kaza jandarma kumandan- lıkları ve jandarma karakolları işlerinde iki ay, komlayonlara ait işlerde iki ay, be- lediye işlerinde iki ay, nahiye müdürlüğü veya kaymakamlık vekâleti veya refakati Bekiz ay dır. Vekâlet maiyet memurları, memurlar sicil ve mu- amelât umum müdürlüğünde, teftiş heye- ti relsliğinde, nüfus, emniyet müdürlükle- rinde birer ay, seferberlik müdürlüğünde bir ve mahallt idareler umum müdürlü- günde iki ay staj göreceklerdir. Maiyet memurları çalıştıkları dafreler- den iyi hizmet vesikası alacaklardır. Bu hizmet 1 malyet Bta- jını bitirdikten sonra mâfevk memuriyet- lere tayin sırasında nazarı dikkate alına- caktır. taşta Akaretlerde servisini yapan bir otobüsle yüklü bir kamyon çarpıştı. İki araba da parçalandı. Otobüs Ayşe ve Atiye adında iki kadınla A- tiyenin dört yaşındaki oğlu Erdo - İstanbul'da bir kamyon ve bir otobüs çarpışlı İstanbul, 23 (Telefonla) — Böşik- Taksim - Yildiz kömür yolcularından ğan ağır yaralandılar, Ahmet Mehmet'i yaralayıp öldürdü İstanbul, 23 (Telefonla) — Eminö- nünde seyyar satıcı Ahmet ve Meh - met şakalaşırken, aralarında kavga B çıkmış ve Ahmet Mehmedi sustali çakı ile yaralayıp öldürmüştür. ÖLÜM Mühendis Ziyad Tuzcu ve dekora- tör Adil Tuzcunun babasi, Yüksek Ziraat Enstitüsü memurlarından, es- ki ziraat müsteşarlarından Darülşefa- ka mezunu Ahmet Hamdi Tuzcu te -| ; davi edilmekte olduğu Nümune haş- tanesinde vefat etmiştir. Cenazesi bu gün öğle namazını müteakip Hacıbay tam camiinden kaldırılacaktır. 3781 Vâli muavinleri arasında yeni değişiklikler Ankara eski idare heyeti âzasından B.B. Cevat Akın İzmir idare heyeti âzalığına, Samsun vâli muavini Orhan Sami Güvenç Diyarbakır vâli muavin- liğine, Konya vâli muavini Ali Rıza Tarhan Seyhan vâli muavinliğine, Er- zincan vâli muavini İslâm Ferit Öz - türk Konya vâli muavinliğine, Dahili- ye vekâleti mahalli idareler müstakil şube müdürü Hami Arıkan Erzin- can vâli muavinliğine, Bursa vâli mu- avini Edip Kutay Samsun vâli mua - vinliğine, Erzurum vâli muavini Hil - mi Balcı Bursa vâli muavinliğine, | İlh. Bergama kaymakamı Şevket Kancan Erzurum vâli muavinliğine tayin edil- mişlerdir. Malatya mebuslarının yaptıkları tetkikler Malâtya, 23 aa. — Şehrimizde halkla larda b tin ve hal- kın ihtiyaç ve dileklerini tetkik ve tesbit önce büyük Avrupa şehirlerini gör - müş, oralarda da büyük ticaret şirket- lerinin bunlara benzer satış yerleri işlettiklerini görmüş mü idi, bilmi - yordum, Sordum; — Avrupa'da bir ticaret şirketinin kaç satış yeri işletebileceğini tahmin edersin? Dedi. — Bur*TPa bun'>- hinlerle sayılıyor.. Evelki vazıil»-arı birinde, Amerika- ya yüksek tansile devam için talebe değil, yüksek tahsilini memlekette bitirdiktefi sonra etfit için mütehassıs gönderilmesi lüzumuna işaret eden bir fıkra vardı, arkadaşım ile konuş- tuktan sonra kendi kendime; bu da kâfi değilmiş! Diye düşündüm; — Amerika'ya tetkik için gönderi- lecek mütehassısların daha evel Avru- pa'yı görmüş, Avrupa hakkında da bir şeyler öğrenmiş olmaları lâzım- mıiş! — Nevyork'a vardığımın ilk haftala - rında birleşik Amerika'nın siyasi ik- tidarı bana: güneş olmadığı için eri- meyen kar yığınları gibi görünüyor- du, Düşündüklerimi muhterem doktor Nizamettin Âli'ye anlattım; — Koskoca siyasi teşekkülün dışa- rıdan gelecek en basit tazyika bile mukavemet edemiyeceğini zannediyo- rum, Dedim. Bugün de aynı şeyi düşünü- yorum. — İki Amerika var. Birinci Amerika rakamlar Amerika'sıdır. Bu Amerika'- da kıymet rakam, kiymetler ölçüsü gene rakamdır. Binalar; kaç kat, kaç kadem, kaça mal olmuş? Heykeller, âbideler, büyüklükleri, maliyetleri? Tiyatro; sinema; kaç kişi alır? Üni- versite, yüksek mektep; kaç tane, kaç talebe, kaç profesör var, iratları ne? Meyve, ağırlığı ne kadar? Fabrikalar, çiftlikler, madenler; ne kadar istihsal ederler, ne büyükllktedirler, ne ka- hiyeleri, nüfusları, gelirleri nedir? Artist, iş adamı, büyük adam; ne ka- zanır? Bahtiyar aile ne #sarfeder? Büyük makam, maaşı ne kadar? Hat- tâ güzel kadın; belinin, göğsünün, baldırlarının kalınlığı ne kadar? İlh. İkinci Amerika, rakamların arka- sındaki Amerika'dır. Bu Amerika'da muayyen bir kıymet ölçüsü yoktur. Yahut bu Amerika'daki kıymet ölçü- leri de rakamlar Amerika'sındaki öl- çülere tâbidirler. San Fransisko sergisinde dünyanın hakikaten eni zengin resim koleksiyo- nu teşhir ediliyordu. Belçikalılar, ho- landalılar, italyanlar, fransızlar şim- diye kadar memleketlerinden çıkar- mağa razı olamadıkları bir çok kıy - metli tabloları ilk defa olarak buraya gö:ıdermlglordl. Serginin kıymetini etmiş olan mebuslarımız bu ine devam etmek Üzere Akçadağ, Darende, A- rapkir, Pütürge k gitmişlerdir. Bir tenkit makalesi müsveddesi ! B abası oğlunun defterleri arasın- da şöyle bir müsvedde buldu : “Fatma, sizi çıldırasıya seviyo - rum. Gözlerimde. hayaliniz, hafı - zamda âhenktar adınız var. Geçen - de sizi uzaktan gördüm. Üzerinizde pek göz alan kırmızıya bakar bir elbise vardı. Hemen kendi kendime mırıldandım : O gül -endâm bir al gâle bürünsün yü- rüsün Ucu gönlüm gibi ardınca sürünsün yü- rüsün Bir gün de postanenin merdiven- lerinden çıkıyordunuz. Gene ben uzakta idim. O zaman da Yahya Ke- — Tekaüt, dul yetim ” maaşral N tesbit ediliyor Maliye Vekâleti, halen dul, tekaüt ve yetim maaşı olanların sayılariyle kendilerine verilen miktarını - malmüdürlüklerinden istemiştir. <A 1 ) malin güzel mısrağını hafif bir sesle kı ktan kendimi al, diım : l busişt daman eyle mest Her halde bir yere mektup gön - deriyordunuz. Ne olurdu, o mektup bana yazılmış olsaydı. İçimden Şeyh Galibin şu matnzum tehassürü geç - YANKILAR d . Yârin bize bir selâmı yok mu? O gece gözüme uyku girmedi Fat- ma; kapanmıyan gözlerimle sizi dü- şünürken, içli ve dertli Füzuli ba- na can yoldaşlığı ediyordu : Nale - vü ahım ile halka haram oldu yuku Kara bahtem yukudan olmadı bidar he- nüz. Siz yanımda olacaktınız ve ben kimseye açamadığım gönlümü size açacak, sizinle dertleşecektim : Dost bi-perva, felek bi-rahm, devran bi-sükün Dert çok, hemdert yok, düşman kavi, taliğ zebun. Beni hatırlıyor musunuz Fatma ? Beni unuttunuz mu? Unutulmak ! Aman bu masdar o kadar kötü bir şey ki onu düşündükçe Tevfik Fik- retin şu kötü ve âhenksiz beytini hatırlarım : Uıntıılml'lıo bir tahaccürdür, Ki beraber muhitimizde yürür. Kendimi gurbette gibi hissediyo- rum. Halbuki,gurbette değilim, Be- nim bu garip ve hazin duygumu Kemalettin Kâminin bir şarkı güf- tesi haline sokuldu sokulalı yıpra - nan şu beyti ifade eder : Ben gurbette değilim, Gurbet berlim içimde, Bütün bahçeler çiçeklerle dolu; fakat : Ben neyleyeyim baharı sensiz? Çünkü Nedim sağ olsaydı, size şa mısrağı ile hitap ederdi : Gül süzülmüş şişeden ruhsarı âl olmuş sana Hülâsa, sizden ayrı ne gül bah « /| celeri gözümdedir, ne de deftere, kitaba bakabiliyorum. dir Gdefter-ll divana bakıl- maz.,, Sonra oğluna çıkıştı ! — Nedir bu aşk mektubu böyle? Böyle mânasız şeylerle ne diye vak- tini öldürüyorsun ? Çocuk hayretle : a — Hangi aşk mektubu baba? Bu benim bir tenkit makalesi müsved- demdir. Şimdi —tenkit makaleleri böyle yazılıyor. dedi ve cebinden bir (Haber) gazetesi çıkarıp gös- tererek ilâve etti : ' — İnanmazsan buradaki örneğe bak ! Elden giden istiklâl ! Gazetecilerden birisi : — Yarabbi, ne müthiş zamanlar - da yaşıyoruz, dedi, bir çok memle - ketler saldırganlığa uğruyor; kısa bir müddet içinde milletler istiklâl- lerini kaybediyorlar. Arkadaşı söze karıştı : — Saldırganlığa uğramadan “is - tiklâ)” Jerini kaybedenler de var. — Meselâ ? — Meselâ Nizamettin Nazif . y Dd dd ada Si sasllik zanırlar? Devlet, şehir; mesahai sat- ik için Bergide eserleri teşhir) TIT Burada y betsiz bir a- dam takıldı. Gözümüz neye iliştiyse, neyi beğenir gibi olduk ise hemen sö- ze karıştı, — Bu on bin, bu yüz bin dolara sa- tın alınmıştır. Nakli için şu kadar, bu- raya konması için de bu kadar bin do- lar sarfedilmiştir.. Dedi durdu. ea Rakamlar Amerikası ne kadar vazıh ise, bu ne kadar kolay anlaşılabilir ve anlatılabilirse, rakamların arkasındaki Amerika içindidre kati şeyler söylemek o kadar güçtür. Meselâ Amerika de- mokrasisi! Amerika'da vatandaşlik te- lâkkisi, Amerika vatandaşlarının rey; söz ve içtima hakları! Sonra memle- ket içindeki siyast çatışmalar, sınıf - lar, milletler, dinler kaygası, siyast partiler, gazeteler, iş ve profesyonel politika adamlarının siyasi fırkalar, gazeteler, dolayısiyle intihaplar, me- murlar, ve teşrit meclisler üzerindeki tesirleri... Holivud'da 1939 mevsiminde yapı- lan şaheser bir film var. Amerikalılar bu filmi çok beğeniyorlar; Holivud'un şimdiye kadar yaptığı filmlerin en mükemmeli diye anlatıyorlar. Gelirse mutlaka gidip görünüz. Filmin adı, Mr. Smith Goes to Washington'dur. Mevzuu şu: Montana'da iki iş adamı kendileri- nin adamı olan Governor ile beraber, , nıünhal. âyân âzalığına, intihap daire- sinin en beceriksiz binaenaleyh en za- rarsız adamı telâkki ettikleri genç Simth'i intihap ettiriyorlar. Smith Vaşington'a geliyor. İlk zamanlarda senanın ve gazetecilerin alay mevzuu oluyor, sonra teşrif vazifesine başlı- yor, misalleri kendi intihap dairesin- den alarak yapılan suiistimallerden şi- kâyet ediyor. Şikâyet, bu suiistimal « lerle alâkadar iş adamlarını kızdırı- yor, intihap dairesinde Smith aleyhi- ne nümayişler tertip ediyorlar, sena- ya gene kendi adamları olan ikinci senatör vasıtasiyle binlerce telgraf çektiriyorlar. Smith'i itham ediyorlar. Smith uzun münakaşa sonunda mağ- lup oluyor ve tam sahneden çekilece- ği sırada ikinci senatör Smith'e yap- tığı fenalığı tashihe karar veriyor ve intihar ediyor. Film Amerika demokrasisi hakkın- da işittiğim, gördüğüm ve okuduğum şeylerin hülâsası gibi idi. Amerika'ya gidenlerden bilhassa A- merika'da kendilerini rakamlar Ame- rika'sının cazibesine kaptıranlardan pek azı, iki Amerika arasındaki farkt bir realite olarak kabule mütemayil- dirler. Krizin ve son siyasi hâdisele- rin sebep olduğu — Amerika'ya gö- re — asırlık değişiklikler zorlamasaye dı fark benim de gözüme çarpmiyas bilirdi. İnhisarlar idaresi bir kamın projesi hazırladı İnhisarlar umum müdürlüğü yeni bir kanun projesi hazırlamıştır. Bu proje ile, inhisarlar umum müdürlü- ğü tekaüt sandığı kanununun devlet memuriyetinde geçen 15 senelik müd- detin inhisarlar idaresinde geçen hiz- metlere ilâve edileceğine dair olan hükmünü D.D.Y. ve Ziraat Bankası tekaüt kanunlarında olduğu gibi dev- let memuriyetinde 15 seneyi doldur- miyan memurların hizmet müddetle- rine teşmil edilebilecektir. Yeni pro- je ile tekaütlük müddeti 35 seneden 30 seneye indirilmekte ve 30 seneyi bilfiil dolduran memurlara askeri ve mülki tekaüt kanununda olduğu gibi ikramiye verilmesi de projede derpiş edilmektedir. Bu arada İnhisarlar i- daresi memurlarının yaş haddi.60 ya- şından 65 yaşına iblâğ edilmektedir. Dahiliye Vekâ;letîndeki kadın memurların kıyafetleri Dahiliye Vekâleti merkez teşkilâtı- na yapmış olduğu bir tamiminde üc- ret ve maaşla çalışan kadın memurla- rin bundan böyle vazifeleri başına be- yaz yakalı ve kolları bileğe kadar ü- zun ve yakası da kapalı olmak şartiy- le siyah önlükle gelmelerini bildir «