8 Eylül 1940 Tarihli Ulus Gazetesi Sayfa 2

Saatlik sayfa görüntüleme limitine ulaştınız. 1 saat bekleyebilir veya abone olup limitinizi yükseltebilirsiniz.

Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Heğtünenisü . aÖN L d ae LA K * ULUS. 8-9.1940 Pazar _müsahabğlerl Amerikan tâlim ve terbiyesin * Geçea gün ( Les Etats - Unis d'A- mörigue ) adlı 1939 da basılmış çok is- tifadeli bir mecmua elime geçti. Şöyle bir yapraklarına göz attım. Amerika ve hüriyet, Cemahiri Müttefika'nın ik- tısadi faaliyeti, amerikan milli hissi , yatı, amerikan gençliği, amerikan ede- biyatı, amerikan kadınlarının fikri fa- aliyeti, Cemahiri müttehide de gaze - tecilik, amerikan kadınları ve estetik, amerikan talim ve terbiyesinde inkı - lâp ve saire... bütün bu merak uyan- dırıcı mevzufar Kolombiya Üniversi- tesi rektörü ( N. M. Butler ) gibi, Ce, mahiri müttehide ticaret odası fazıl reisi . George - Davis ) gibi, muharrir ve aktör ( Sinclair Lewis ) gibi, Nev- york'ta gazetecilik yüksek mektebi müdürü ( W. Ackerman ) gibi dünya- ca tanınmış selâhiyetli kelamler tara .-' fından yazılmış. Bu y ( Ulus ) muh- terem karilerine ( Yale ) Üniversitesi reisi ( Charles Seymour ) un ameri - kan talim ve terbiyesinde inkılâbın mahiyeti hakkında düşüncelerini nak, ledeceğim. Bakınız bu büyük mütefekkir ne di- yor : * Bu son yirmi yıl içinde Amerika Üniversitelerine devam eden gençle - rin talim ve terbiyesinde büyük bir inkılâp olmuştur. O da büu gençlerde ecnebi milletlerin kültürü hakkında bir alâka uyanmasıdır. Günden güne artan bu merak bılhııııa Avrupa'nın garbindeki d lekatlera lı;tır. Bundan otuz sene eveline kadar ci- han siyaseti Amerika gençliğini hiç alâkadar etmediği gibi, milletler arası hâdiselerine de bu gençler hemen, he- men lâkayıt kalıyorlardı. Yeni yeti , şenlerin vasıf farkı yalnız milli taşra- cılık yâni bir nevi halkçılık şeklinde tebarüz ediyordu. Etüdyanlarımız için de adamakıllı bir ecnebi dili konuşa - bilenler parmakla gösterilecek kadar azdı. Yabancı diller ve edebiyatlara dair bilgileri iptidat denecek mahiyet- te idi. Vakıa Avrupa ülkelerinin tarihleri alelüsül programlarda vardı. Fakat iti- raf etmek lâzımdır ki bü, âdet yerini bulsun içindi. Milletlerin halihazır va- ziyetleri hakkında esaslı bir malümat elde edebilmek lçln tariht tetebbüler- de bulunanlar cidden pek azdi. İşte bu son otuz yıl içinde esaslı ve cezri bir değişiklik olmuştur. Bu deği. şiklik orta tahsil müesseseleri ile ko - lejlerimizin felsefe kısmının talf sınıf- larında vuku bulmuştur. Benim ida - remde olan Üniversite'de ise bu inkı- lâbın farik vasıfları muhtelif şektiller- de vuku bulmuştur. Evelâ beynelmi - lel münasebetlerin cereyanı büyük bir ekseriyet tarafından merak ve heye . canle takip olunmağa başlamıştır. E- velleri Avrupa siyasi işlerine akıl er- direcek.kadar malümat sahibi olmıyan bu gençler kendilerine yabancı olan milletlerin tarihini, siyasi ve iktısadi vaziyetini lâyikiyle tetebbü ederek şu- urlu ve doğru bir görüşle onları mü - nakaşa edecek biğudret iktisap et - N nkleden deınkdap Selim Sırrı TARCAN 'mişlerdir. Mazi'vehâl noktai nazarın. L Manisa'nın bugünkü bayramı münasebefiyle yılını tes Güzel Manisa, bugün kurtuluşunun 18 in-| - Güzel Manisa bugün kurtuluşunun 18 inci it ediyor şehre girişi ve aydınlıların ihtiram vakfesi ci yıldö ü kutluyacak. 26 dan Amerika ve Avrupa İ- nin siyasi mukayeselerinin münase - betlerini tetkik ile meşgul etüdyan zümreleri pek çoktur. En çok ehemiyeti haiz olan bir key- fiyet de üniversitelerimize hariçten calbettiğimiz maflıf ecnebi âlimler ol- türünün birer mümessilidirler, diye , bilirim. Meselâ bizim ( Yale ) Üniver- sitemize ( Collöge de France ) den ge- len profesör ( Focillon ) na karşı ifa etmekten âciz olduğumuz bir gükran borcumuz vardır. Şimdi de fransız dil ve edebiyat kür- sümüzü işgal edecek olan profesör ( Henri Peyrey nin Paris'ten gelme - sine intizar ediyor ve onu kollarımızı façmış bekliyorur. Ondan başka daha birçok ilim şubelerimizde ecnebilerin yardımı ile çalışma ve araştırmalar ku- vetlenmiştir. Ecnebi dil ve edebiyatın. da tetkik ve tetebbü edebilecek kadar mel anlıyan gençlerimizin adedi mem- nuniyete şayan bir şekilde artmıştır. Şimdi üniversitelerimizde etüdyanla - rımıza muntazaman fransızca ve al - manca konferanslar verilmekte genç. ler bu konferanslardan azami derece- de istifade etmektedirler. Amerikan gençlerinin Avrupa'da tahsil ve terbiyesine umumi maarifi - mizin ayırdığı tahsisat birkaç misli artırılmıştır. Her sene güzide gençle- rin Fransa'da, İngiltere'de, Almanya - da, İtalya'da birer sene tetkik ve te - tebbüde bul ları ve o lek lerin kültür ve medeniyetleri ile ya , kından temas etmeleri temin edilmiş - tir. Bunlardan başka ( Yale ) Üniversi- *|tesinde resref derslerin mikdarını prog ramda azalttık ve talebeye tetkik ve tetebbü için ayırdığımız Berbest za - mafıların saatlerini çoğalttık. Ezber - cilik mahiyette olan tedrisata hemen, hemen nihayet verdik. Amerikan metodunun ötedenberi fa- rık vasfı olan sık, sık imtihan etmek tedris şeklini yavaş, yavaş kaldırıyo - ruz, onün yerine ( Global ) heyeti u, mumiye imtihanlarını ikame ediyo - ruz, Bu sayede talebenin umum? malü- mat seviyesi hakkında bir fikir, bir kanaat elde etmek daha kolay oluyor. Aşikâr olan bir hakikattır ki Ame- rika Cemahiri müttehidesi büyük mil- letler ailesinde kendi yerini işgal et - meğe mecburdur ve dünya meseleleri- nin muslihane bir şekilde hallinde ak, tif bir rol oynamakla mükelleftir. O - nun içindir ki yeni yetişen nesil ken- dilerinden evel yetişenlere nisbetle daha olgun, daha bilgili, daha iyi ha- zırlıklı olması lâzımdır. Ancak bu sa, yede başka milletlerin hayat savaşın - daki noktai nazarına vukuf kesbede - bileceklerdir. Eğer bizim düşündüğümüz gibi bu inkılâp yürür giderse amerikan peda- goji müesseseleri hem kendi milletle- rine, hem cihana karşt vazifelerini Lhakkiyle ifa etmiş alacaklardır. ,, Hava Kurumu makine mektepleri açacak Hava Kurumu memleketin muhtelif yer- lerinde makine mektepleri açmıya karar vermiştir. Bu mekteplere orta mektep me- zunları alınacak ve bir senede üç dört b!n talebe akine rinin 1 âkadar eden 'Vilâyellml'ıln sayım hazırlığı Ankara vilâyeti, üçüncü nüfus sayımı ha- Zırlıklarına büyük bir gayretle devam et - mektedir. Vilâyette nümerotaj işi tamamen bitmiştir. Kontrolü de bitmek üzeredir. “—Merkezde hazırlıkları ikmal ve kontrol 1 - bürosu kurulmuş ve büronun Maarif V*lletının bir teşebbüıü m ıremınlınndnn luuif Vekâle- v M tahsil gençliğinin iskânı suretiyle datifadeyi düşünmektedir. Bir deniz kazası b — İstanbul, 7 (Telefonla) — Ziya adında bir gemici Dumlupınar vapurundan yük çı- /(karırken iki gemi arasında kalmış ve sağ hıcı.h dibinden kopmuştur. Mahkemeye verilen casuslar İzmir, 7 (Telefonla) — İzmir ve ci - vırmdıl:i memnu mıntakaların fotografını ecnebi muhafrirlerin- dıı Herman ile üç arkadaşı ve Kazan Türklerinden Osman Sokumtekin'in muha- kınıı!erıne hıııün şehrimiz ağır ceza mah- Tahkik bün- larım diğer baz: devletler aleyhine de ca - susluk yapan bir şebekeye mesup bulun - dukla : anlaşılmaktadır. Puran Mesut bir nişan Topçu Müfettişi General Vehbi Kocagü- ney'in kızı Bayan -Mefharet K ey'le Millif Müdafaa Vekâleti Harbiye Dairesi Reisi General M. Sabri Ertuğ'un oğlu Dr. Celâl Ertuğ'un nişan törenlerinin dün ak - şam iki tarafın akrabaları ve yakın dostları arasında yapıldığını memnuniyetle haber aldık. Genç çifte mesut bir hayat temenni ederiz. muştur ki, bufilar âdeta Avrupa kül -| yor. bir, ve birkaç dili konuşan ve mükem- |. Afyon'da başlıyan ve 9 eylülde Karşıyaka sahillerinde biten bir zafer yürüyüşü, 18 sene evel bugün Manisa'dan geçmişti. Manisa ateşler içinde idi. Şehrin arka- sına efsanevi bir silüet çizen Manisa dağı, göğü tutan dumanların ve âalevlerin ardın- da kalmıştı. Acı günlerin yadı bile acı olu- Zaferden bugüne kadar geçen 18 yıl, Ma- nisa'nın hayatında mütemadi inkişaflarla dolu geçmiştir. Manisalrlar analarının, ba- balarının, çoluk çocuklarının can acılarını, harabeye dönen .ehirlerıni her gün biraz daha gü irerek dır. Bugün, on sekiz sene evel yanan yer - lerin yerinde yeni mamureler yükseliyor. Şehrin önünde alabilğiğine uzanan üzüm bağlarından alev ve duman yerine mamur, ferahlr ve neşeli bir şehir seyrediyorsunuz. Manisa, bugünkü güzelliğini bilhassa son birkaç sene içinde kavuştuğu çalışkan va- lilere ve belediye reislerine borçludur. Manisa'yı dolaşırken adım başında sizi gü- zel bir eser karşılıyar. Soruyorsunuz: — Lâütfi Kırdar'ın eseridir, diyorlar. Fâkat, bugün de İstanbul'da azimli ça - lışmalarımı zevkle takibettiğimiz Lütfi Kır. dar'ın Manisa'daki selef ve halefinin de gayretlerini inkâr etmek kadirnaşinaslık olur. Manisa, Türkiye'nin her bakımdan en mesut şehirlerinden biridir. Tabiat, Ege'- nin bu güzel köşesinde çok cömert davran- mıştır. Bu müsait zemin üzerinde severek, istiyerek, yılmıyarak yapılan işler en güzel eserler oluyorlar. Bizi şehirde dolaştıran bir arkadaşımız, tabiatın cömertliğini şöyle anlatıyordu: — Öyle velüt bir toprak ki, baston dik- seniz meyva ağacı çıkar. Manisa bağlarının üzümünü, yalnız ken- di müstahsilinin değil, dünyanın en zengin sergilerinde memleketin yüzünü güldüre- cek kadar nefis ve boldur. Daha istasyon- da bu bağların en güzel-mahsullerini, zarif sepetler içinde ve bir sergi halinde görü - yorsunuz, Kiminle konuşsanız bağından bahsediyor. Geçen hafta yağmur yağdığı gün şehirde matemli bir hava esiyordu. Sergilerdeki üzümler kararacak veya çü - rüyecek diye... Bugünkü bayramları, geçen haftaki zararlı yağmurun bir tesellisi oldu. Manisa, resmi ve hususi yeni binaları İ- tibariyle de Türkiye'de başta ıeleo şehir - lerimizden birisi ol Daha y dan çıkınca güzel bir bahçe içinde, güzel bir bina ile karşrlaşıyorsunuz. Memleket hastanesi... Lütfi Kırdar'ın en değerli eser- lerinden biri.. İki yanınızda beton bina - lar brrakarak, asfalt yoldan şehre giriyor- sunuz, Solunuzda İsmet İnönü Kız Ensti - tüsü kalryor. Ankara'dakinin küçük ve şi - rin bir moğeli... İlerliyorsunuz. Sağınızda ormahlaşmış bir park var, Halkevinin ça - lışmalarını yakmdan görmiye yakından fırsat buldum. Gerek bina ve gerek mesai itibıriylı örnek sayılmıya lâyık olan bu den ayrıca bahi k istiyorum, Manisalılar bugün neşe içinde kurtuluş- larının on sekizinci yılını kutluyorlar. On- ları candan tebrik etmek bizim için zevk- M bir vazifedir. Kemal Zeki GENCOSM:N DA Balıkesir'in kurtuluş bayramı Balıkesir, 7 a.a. — Balıkesir dün kurtu - Tüşünün 18 inci yıldönümünü büyük tezahli- ratla kutlamıştır. Bu münasebetle yapılan merasimde söz alan genç bir mektepli kız balıkesirlilerin hislerine d olarak arasında şanlı türk bay- râağının çekilişiyle başlanmıştır. Bu sırada gok kalabalık bir halk kütlesi hükümet me; d du. Bura- da belediye ve halkevi namına söylenen ve cümhuriyet hükümetiyle kahraman türk ör- dusuna karşı halkın minnet ve şükran hiz- lerine tercüman olan heyecanlı hitabeler « den sonra bir geçit resmi yapılmıştır. Müteakibembelediye dalresinde başta vâ- H olmak üzere hükümet ve ordu erkâniyle bütün teşekküllerin mümessillerinden mü - rekkep heyetlerin iştirâk eylediği bir kabul resmi yapılmıştır. Bu anda şehirde büyük şenlikler havası hüküm sürmekte yer yer davullar bando - lar çalınmakta ve halk neşe içinde baynm yapmaktadır. d İzmirin kurtuluşu İzmir, 7 (Telefonla) — 9eylül İzmir kurtuluş bayramı münasebetiyle civar ka - zalardan İzmir'e gelenler pek çoktur. Otel- ler baştan başa dolmuştur. 9 eylül kurtuluş bayramı bu sene fevkalâde bir sekilde kut- lanacaktır. İstanbul'da Ekmek buhranı olamaz ! Ticaret Vekilinin gazetecilere beyanatı İstanbul, 7 (Telefonla) — Ticaret Ve - kili B. Nazmi Topçuoğlu bugün Ankara' - dan İstanbul'a geldi. Ve gazetecilere şu beyanatta bulundu. — Birkaç gündür gazetelerde bir ek - mek buhranı olduğuna dair haberler ileri sürülmektedir. Böyle bir vaziyet katiyen vârid değildir, 1939 nisanı başından beri ofis İstanbul halkının ihtiyacını kargıla - mak üzere günde 300 ton buğday vermek- tedir. 18 aydanberi bu mikdar İstanbul ih- tiyacını karşıladığı helde şimdi buhranın neden çıktığını anlıyamadım. Haber gaze- tesinin yersiz neşriyatı halkı telâşa düşü- rerek birkaç günlük ihtiyacın birden teda- riki gibi bir tedbire sevkettiği için böyle bir sıkıntı doğmuş olabilir. İstanbul şehri- ne verilen her kilo buğdayda hazine asgari yirmi para fedakârirk yapmaktadır. Şehrin hakikf ihtiyacından fazla verilecek her ki- |. lo buğdayda hazine zararına mahdut bir zümrenin gayri meşru menfaati — vardır. Halk menfaatine yapılan fedakârlığı istis - mara çalışatları takip ederek meydana çı- karmayı vazife bilirim. Günde elli ton faz- la buğday isteniliyor. Bu mikdar yüz bin kişinin iaşesine kifayet eder. Halbuki İs - tanbul şehrinin nüfusu bu müddet zarfında yüz bin artmış değildir. Bu hastalığı esas- İr sürette tedavi etmek zamanı geldiğine kaniim, Rumanya ile ticaretimiz Romanya ile ticaretimiz normal seyrini takip ediyor, mübayaa ettiğimiz ve edece - gimiz petrollere mukabil gönderdiğimiz mal bedelinden bugün 1,250.000 liralık mat- lâbumuz görünmektedir. Romatıya'dan it- hal edilip henüz bedeli Merkez Barıkasına türk milletini ak günlere ulaştıran yiğit türk ordusuna minnet ve şükranlarını bil - dirmiş, Ebedi Şef ATATÜRK'ün hâtırasınıf taziz ederek Millş Şef İNÖNÜ'ye karşı bü- tün milletçe duyulan sarsılmaz bağlılığı ifade eylemiştir. *.. Aydın'ın kurtuluş bayramı Aydın, 7 aa. — Aydının 18 inci kurtuluş yıldönümü halkın büyük ve içten te- zahüratiyle tesit edilmiştir. Bu münasebet- le şehrin her tarafı bayraklarla süslenmiş - ti. Merasime sabah saat dokuzda kurtuluş hâdisesini temsilen bir askeri müfrezenin ş olan petrollerin kıymeti bu mat- ınbunıum kapadıktan sonra artacak vazi - yettedir. Bu itibarla Romanya ile kliring hesabından bir açık mevzuu bahis değildir. İstanbul şoförleri'yeknasak elbise giyecek İstanbul, 7 (Telefonla) — İstanbul şo- förleri 15 eylüle kadar yeknasak elbise giy- mek mecburiyetindedirler. Şoförler zama - nin darlığı ve elbise fiyatlarının yüksekliği dolayısiyle bu müddetin uzatılmasını bele- diyeden istemişlerdir. 45 günden ziyade Askere gidenlerin mühtaç ailelerine yapılacak yardım Kimlere nasıl yardım . yapılacağına dair esaslarını neşrediyoruz © “olan talimatnamenin Hazarda ve seferde 45 günden ziya- de müddetle askere alınanların ailele- rine yardım yapılacağını, bunun için hazırlanan tâlimatnamenin Vekiller Heyetinden çıkmış olduğunu haber vermiş Hangi ailelere, kimler tarafın- dan ve ne vasıtalarla yardım yapila- bileceğini yazmıştık. Aynı tâlimatname yardımın tatbi - kat ve icraat safhası hakkında da sa- rih hükümleri ihtiva etmektedir. Yar- dim görecek ve yardımla mükellef tu- tulacak daşların bu 1 tam linde tesbit ve her yardımcının yapa* cağı yardım miktarının âzami ve as- miktarı belediyece münasip görülecek ? lerine bildirilecektir. Şehir ve kasâba belediyeleri ve be- lediye şubelerince buğday, Mısır, çavs | dar, ün, sabun, gaz ve diğer eşya en- cü takdir edeceği rayiç fiyat ü- bir fikir edinmelerini temin maksa- diyle ve hükümlerin bir hulâsasını aynen neşretmeyi münasip gördük. Şehir ve kasabalarda belediyeler tarafından yapılacak yardımlar Şehir ve kasabalarda yardım talebi askere gidenlerin aileleri tarafından o yerin belediye reisine veya belediye şubesi âmirine sözle yapılacaktır. Be- lediye reisi veya şube âmiri bu talep üzerine matbu bir beyanname doldu- racaktır. Beyannameyi dolduran ma- kam, eğer tesbit ve tevsika muhtaç bir cihet görürse bunu da en kısa zaman- da ikmal edecektir. Fakat asker aile- lerine de bu işler görülürken de icap eden âcil yardımlar yapılacak, her- halde onlar kimsesiz ve sıkıntılı bir halde bırakılmıyacaklardır. Belediye veya belediye şubeleri bu beyannameleri günü gününe belediye veya belediye şubesi encümenlerine verecekler, encümenlerden bir yar- dım kararı alacaklardır. Bu kararla yardım kabul edildiği takdirde yar- dımın şekil ve miktarı ve hangi tarih- te başlıyacağı da bildirilecektir. Yardımın nevi ve mikdarı Muhtaç asker ailelerine mükellefler tarafından yapılacak ayni veya nak- di yardımlara istinaden yiyecek, içe- cek ve yatack ve ziraate âit olmak ü- zere müuhtelif şekil ve suretle yardım yapılabilecektir. Belediye veya şube encümenleri ilk önce o şehrin ve ka- sabanın hayat şartlarına göre büyük yaşta bir insanın bir aylık iaşesi için ne gibi ve ne miktarda erzaka ihtiya- cı olduğunu tesbit edecektir. On yaşına kadar olan çocuklara ya- rim erzak verilecektir. Ailelere, sabun gibi yıkanacak ve odun kömür gibi 1- sınacak maddelerde mevsimine göre aynı usul altında verilebilecektir. Be- daya hamama da gönderileceklerdir. Muavenete muhtaç aileler kendi evle- ri olmayıp da ötedenberi kira evinde oturuyorlarsa bu gibilerin belediye veya belediye şubelerince münasip surette ibateleri de temin olunacak- tır, Şehir ve.kasaba ahalisinden askere giden zürra ailesi tarafından tarla, bağ ve bahçelerini sürüp ekemiyecek ve harmanlarını kaldıramıyacak vazi- yette olduklarını söyliyerek yardım istiyenler olursa, belediye veya bele- diye şubeleri ya para ile veya mahalli Örf ve âdete göre tarla, bağ ve bahçe- lerine bakımını ve Harmanlarının kal- dırılmasını temin edecektir. Fabrika ve imalâthanelerde çalışan amele, daire ve müesseselerde çalışan kapıcı, bekçi, odacı gibi kimseler as- kerliğe gidince bunlardan boş kalan yerlere iaşeleriyle mükellef bulundu- ğu akrabaları içinde ehil kimse varsa onlar alınacaktır. Mükelleflerin yardım şekli Belediye encümenleri muhtaç asker Kıral Karol Romu;ıyı’nm başına gelen son hâtliseler, önce Besarabya ve Bukovina'ya, gonra Transilvanya ve Dobruca'ya, en sonra da bir kırala B maloldu; son jğllar içinde ismi çok geçen, resmi çok görülen, sesi çok duyulan kıral Karol, ııbıhııı alaca karanlığında tahtından i ta- Vd mişsinizdir ki bu karara yeni Baş- vekil veya “devlet zimamdarı” ve yahut adiyle saniyle diktatör gene- ral Antonesku'nun verdiği bir ülti- sebep olmuştur. cını çıkarmağa ve apar, topır tay » yare ile memleketinden uçup git- meğe mecbur olmuştur. — . Avrupa siyaset ufukları ilk bulut- landığı sıralarda Romanya'dan bah- seden gazeteler, “bu memleket sı- nırlarında tahkimat yaptırdı; kıral Karol çukuru veya hendeği denılen Halbuki bu generali iş başına iki üç gün önce aynı kıral Karol getir- mişti. Şu halde şu eski beytimizi rtu- menceye tercüme ediniz: Kendi elimle yâra kesip verdiğim kalem Fetvayı hünu nahakımı yazdı iptida, dekii Yanlışlık mı ? Terfi mi ? bu tahkimat, ların g mâni olacaktır” dıyorlırdı Evelki gün aldığımız haberler- den sonra insahın, hazin hazin, şöy- le düşüneceği geliyor: — Acaba kıraf Karol kendi kaz- dırdığı çukura kendi mi düştü? Eğer kıralın kendi oğlu Jlehine « tahtından nasıl feragat ettiğine dair verilen tafsilâtı okudunuzsa öğren- # Güzide edibimiz Fazıl Ahmet Ay- nu mu? Ne dersiniz? Yoksğ bir terfi mi? i &44 çivi çiviyi söker ! Gazeteler çiviyi içerde yapacağı- mızı ve bu yolda faaliyete geçilmek üzere olduğunu yazıyorlar. Eski bir sözümüz vardır: .“Çivi çiviyi söker” deriz. Yukarıki habere göre, artık, yer- li çivi yabancı çiviyi sökecek de- mektir, Eıhı rejim danlm ve ıwrı kaç'ın kendi yazı ailesine intisap ettiğini haber veren “Vakit” gazete- sinde üstadın resmi yerine bir baş- ka resim konulduğunu gördük. B. Aykaç'ın resminin altına da “general falanca” yazılmış. Hicvin, mizahın ve nüktenin ta , nınmış üstadına tesadüfün bir oyu- unıh! Konuşuyor]ardı: — Refik Halit bir İstanbul gaze- tesine, senelerce Erenköyü tarafla- rında sivrisineği yok edemiyen es- ki rejim adamlarının aleyhinde bir fıkra yazmış! ARUKTLAR. — Eski reiim mi demiş? Eski re- jJim adamları deyince ne kastetmiş acaba? — Bu sualinle ne demek istediği- ni anlıyamadım. — Azizim, “Anggyana sivrisinek saz, anlamıyana davul zurna az!” d Faydalı bir yazı ! .A ) Haber g i, kadın d büyük bir iyilik ve hizmet etmiş ol- mak için iki sütun resimli bir yazı basıyor. Yazının başlığı şudür : “ Bayanlar, plâj ayak kabılarınızı ve terliklerinizi kendiniz yapabilir - siniz. , Fakat bu fevkalâde faydalı yazı çıktığı gün ayni gazete İstanbul da sürekli yağmurların yığdıgım havanın soğuduğunu da yazıyordu Bir Türk ata sözünü hatırladık : “ Yatsıdan sonra nağra; hoş gel-. din bayram ayı ! ,, Bir fransız atalar sözü de makama münasiptir : “ Yemekten sonra gelen hardal. . T.l. zerinden nakit makamında alınabile- | cektir. Köylerde yapılacak yardımlar Köylerde yardım talebi askere gi« denlerin aileleri tarafından köy muhe tarlarına sözle yapılabileceği gibi köy muhtarları bu talep olsun olmasın as- kere gidenlerin aileleri efradının ne tesbit ederek ihtiyar meclisi toplantı- mıyacağı ve ne gibi yardım yapılaca- rar defterinde yazılacaktır. Köylerde muhtaç asker - ailelerine Birisi muhtaç ailelerin iaşe ve iskânı diğeri de bunların ziraatine yardım- dır. Köylerde muhtaç asker ailelerine iaşe bakımından yardım yapılmak ü- zere evelemirde köy ihtiyar meclisle« ri o köy dahilinde yaşıyan asker aile- lerinden muhtaç olanların beher nü« fusuna her ay kaç kilo zahire veya ne miktar para verileceği karar altına a- lınacaktır. 10 yaşına kadar olan çocuk lara bir büyük nüfusa verilecek zahi- .|re veya paranın yarısı verilecektir. *Köylerde muhtaç asker ailelerinin oturacakları yer yoksa ihtiyar heyeti münasip mesken temin edecektir. İa- mesi ve harmanlarının kaldırılması i- çin köylünün muavenetine ihtiyaçları bulunursa köy muhtarları gene ihti- yar meclisleri karariyle ve imece sü- retiyle bu yardımı da temin edecek- tir. Köylerde kimler yardım yapacak ? Köylerde o köy dahilinde çift ve çubuğu olup da askere gitmiyen her erkek ve kadın ile çift ve çubu- ğu olmayıp da güçlü kuvetli veya bir gelir ve sanatı olan her erkek ve kadın askere gidenlerin muhtaç aile- lerine yardım etmekle mükelleftirler. İhtiyar meclisleri muhtaç âsker ai- lelerini ve bunların nelere ihtiyacı ol- duğu göz önünde tutarak yukarda ya- zılı askere gitmiyenlerin isim ve soy- adlarını ve bunların servet ve gelir- lerine ve güç ve kuvetlerine göre han- gilerinin hem çiftleriyle ve hem de para ve zahire ile, hangilerinin yalnız çiftleriyle, ve hangilerinin de yalnız emekleriyle yardım edeceklerini ve mükelleflerin isimlerini ilân edecek- lerdir. ei Hava Kurumuna nişan yüzüklerini veren vafandaşlar Ankara, 7 aa. — Bize verilen ma- lâmata göre, aza yazılmak, para teber rülerinde bulunmak ve evlenme yü - züklerini vermek suretiyle halkı « mızın hava kurumuna karşı göster - mekte oldukları alâka gittikçe inki - şaf etmektedir. Keşan'da Hava Kurumuna âza kay- dedilenlerin sayısının 3918 i bulmuş olduğunu işaret eylemek, halkımı- zın havacılığımıza karşı göstermekte bulunduğu yakın alâkaya güzel bir misal teşkil eder. Burada son üç gün içinde kuruma aza yazılanların sayısı bini geçmiş - tir, #Diğer taraftan, Giresunda boncuk ormanları kallektif şirketi 200, Es - kişehirde tüccardan İlyas Heper 250 İbrahim Erden 100 Jlira para yardı - mında bulundukları gibi Zafranbolu da öğretmen Tevfik Erçin, dişçi Muh tar Övder ve eşı, Söke de Kâzım Po- sacıoğlu ve eşi, Kemal paşada Safer Güvezne, Mustafa Kavukoğlu, Hüse- yin Kavukoğlu, İskenderunda Kadri Köksal, ve eşi, Rıza Seylan ve eşi Muh sin Gürsal, Ankarada Nazım Canıyok Cafer Kıristal ve eşi, Ali Bitik ve e- şi evlenme yüzüklerini Hava Kuru » muna terketmişlerdir. k ailelerine yardım edecek askerlik ha« £ ricindeki eşhası kendi hududu dahi- ; yapılacak yardım iki çeşit olacaktır. | şe ve iskâna muhtaç olmıyan yalnız tarla, bağ ve bahçelerinin sürüp ekil- gari hadlerini tayin ve dcrece]erml p tefrik edecektir. Tesbit edilen yardım. f şekil ve suretlerde yardım mükellef- P v gibi ihtiyaçları olduğunu tetkik ve | sığda bunlara yardım yapılıp yapıla- ©j ği hakkinda karar almağa mecburdur. (| | Bü hususta alınacak kararlar köy kae di | i a l — — u ik | | g iş| | e A k hI Biş L e El, 8 Ş l

Bu sayıdan diğer sayfalar: