Ç e y 'hıldo almanların kanında 2,77. Tam — dis sayısı 2,8 çılı ULUS KaT T v e [ HAYAT VE SIHAT : » Almanlarla İngilizler ve Fransızlar Pek kısa bir aralıkla iki sefer o- luyor, almanların bir taraf, ingiliz- lerle fransızların bir taraf olarak cenk etmelerinde de acaba tabii bir sebep var mıdır? Vakıa, muharebelerin her şeyden önce göze çarpan sebepleri siyasi- dir. Demokrasi ve totaliter ihtilâfı, başka milletlere üstün olmak sevda- sı, iktisadi menfaatler v. s.... Fakat bu sebepler tabii sebepleri de ara- — Maya mani olmaz. Hattâ, siyasi gö- “ rünen sebepler da tıbııt kınunları— .. hağlıd P | P çi lnıılıılerle almanlar eskiden An- glo - Sakson milletleri diye birleşti- rilirse de kan grupları bilgisi çık- — tığımdanberi bu iş çok değişmiştir. Şimdi milletleri biribirlerine yak - haştıran yahut biribirlerinden ayıran şey kan grupları arasındaki endis farkıdır. Bu bakımdan araştırılınca ingi - Hizlerle almanlar arasında büyük bir —kan farkı meydana çıkar: ingilizle- rin kanında endis sayısı 4,5 olduğu ,ı ikiye yakın bir fark büyük bir ay- T nlıktır Ondan dolayı ingilizlerle k ınlır kan kardeşi sayılamazlar.. ların & daki endis & ıla.)ıı.ıı 3,2 Bu sayı ötekilerle muka- yese edilince almanlarla ingilizlerin kanları arasındaki endis farkı 1,73, iângilizlerle fransızlar arasındaki 1,3 çıkar. İngilizler fransızlara daha yakm demektir. Bir de fransızlarla almanlar arasındaki fark, 1,40. Bu fark pek büyük olmamakla beraber gene fransızlar ingilizlere biraz da- ha yakın... İtalyanlar harbe karıştıktan son- ra onların kanındaki endis de elbet- te merak edilir. İtalyan kanında en- manlardan pek uzaklaşırlar: on - larda A nisbeti yüzde 38. Bu türlü düşünceye rağbet gös- terilirse Türk kanı alman kanından daha kibardır: bizde A grupunun nisbeti yüzde 46,66. Fakat bu ba- kımdan Avrupa'nın en kibar mille- ti portekizliler olmak lâzım gelir: onlarda A grupu yüzde 52,5... Por- tekizlilerin Avrupa'da en kibar mil- let sayılmaları için hiç bir mani yok- sa da, malesef, Laponlarda o grup- tan kan yüzde 52,3 çıktıği gibi A- vusturalya'daki yabani adamlarda A grupundan kan daha pek çok bü- yük nisbetlerde bulunmuştur. Kan grupları bilgisinde, bir de, İsrail oğullarınnı kan grupları nis- beti merak edilmiştir. Şimdi başka başka memleketlerde yaşıyan mu- sevilerin hepsi, acaba, iddia edildiği gibi aynı ırktan İsrail oğulları mı- dır? Şimdiye kadar yapılan tetkik- ler neticesinde her yerde musevile- rin kanı aralarında yaşadıkları mil- letlerin kanına benzer çıkmıştır. Za- ten, vaktiyle Renan da Avrupa'da musevilerin aslı içinde yaşadıkları memlekette olduğunu yazmıştı: al - manların kendi kanlarına karıştır- mak istemedikleri alman yahudile- rinin kanındaki endis hıristiyan ve almanlarımki gibi 2,7 çıkmıştır. Tür- kiye'den başka her yerde musevile- rin bulundukları memleketin dilini söylemeleri de kan endisinin doğru olduğuna bir delildir. Profesör Braun bizim musevi yurtdaşlarımızın asırlardanberi türk diline alışamadıklarına bakılırsa sa- yın profesörün kan gruplarını tet - kik ettiği 2.000 türkiyeli arasında musevilerin, bu meselede kanaat veremiyecek kadar az olduğunu dü- -. N İngilizlerde- Ht ee ve :. D | p B NC | hly' lıca uzak ve alman kanına pek ya- — kım. Bu yakınlık bir taraftan — es- , ki romalıların aslı olan Etrüskler — Anadolu'dan İtalya'ya geçmişlerdir. — Orta çağlarda İtalya'ya almanların | N yıplıklın baskınlarda oraya çokça “—alman kanı girmiş olduğunu, bir ta- “ raftan da, belki, mihver siyasetinin gelişmesini gösterir. Fakat geçen — seferki büyük harpte italyanların — almanların neden ayrıldıklarmı, bu — sefer de neden haylıca tereddüt et- tiklerini ancak alman âlimleri izah - edebilirler... Zaten Almanya'daki kan grupla- yi bilgisi âlimlerden bazılarınım fik- rine göre ırklar ve milletler arasın- da bu endis farkınm hiç ehemiyeti yok Onlarca ehemiyet A grupun- — dadır. Bu gruptan kan kürecikleri hangi ırkın kanında daha fazla o- lursa o 1rk kibar, yüksek bir ırktır, — kanlarında o gruptan daha az bu- l lara hâkim ol lâzım gelir. “Bir milletin kanına B grupundan ka- nın çokça karışması o millet için düşkünlük alâmetidir. Bu düşünce- nin neticesini de, tabii, tahmin eder- siniz: almanların kanında A grupu- nun nisbeti yüzde 43,88 olduğu hal- “de ingilizlerin kanında 43,4 bulun- muştur. Fransızlara gelince onların — kanmda A grupu yüzde topu topu 42,6. Bu bakımdan italyanlar al- kadar bekliyeceğim? — Bunu kati olarak bilmiyorum. Fakat, her halde A siz bir prens oluncaya kadar beklemeniz icap edecek N gibi geliyor bana, — Bu hiç bir zaman olmiyacaktır... Belki; prens- ler günün birinde benim gibi âdi birer Vilmoş ola- bilirler. Bu mümkündür. — Anlıyamadım? - — Şimdilik kaydından maksat nedir? Ne zamana — Gayet basit. Dünyadaki haksızlıklar kalkar ve bütün insanlar müsavi birer mahlük olurlar,. ş zaruri gibi görünür.. G. A, Bir adam kardeşini öldürdü İzmir, (Hususi) — Buca'da Yeni mahal- lede oturan İbrahim ve kardeşi Mithat faz- la miktarda içmişler, sonra da ailevi bir takım meseleler dolayısiyle münakaşaya tutuşmuşlardır. Neticede, İbrahim yanındaki bıçağını çe- Konvasyonel teahhürle geldi İstanbul, 17 (Telefonla) — Niste bir marşandiz trenine çarparak yolun kapanması yüzünden Konvansiyonel bugün yedi saat teahhurla geldi. Kon- vansiyonelde vaktiyle Polonya'dan ayrılmış olan altmış kişilik bir grup müttefikler emrinde — çalışmak üzere şehrimize geldiler. Gene aynı trenle, İtalya'nın harbe iştirâki dolayısiyle İtalyayı terket- mek mecburiyetinde kalan italyalı ya- hudilerden bir grup daha geldi. Bun- lar Filistine gideceklerdir. Madam Alfina mahküm oldu İstanbul, 17 (Telefonla) — Kadın- ları fuhşa sevketmekten suçlu madam Atina'nın mahkemesi bugün bitti. 21 yaşını doldurmamış dört kadını fuh- şa teşvik ve sevkettiği sabit olduğun- dan 28 ay hapse ve 100 lira ağır para cezasına mahküm oldu. Bir atın mağrifetleri İstanbul, 17 (Telefonla) — Topka- pi surları üzerinde dolaşan bir at Ah- met adında bir ihtiyarı ısırmış, ka- çarken surdan bir evin çatısı üzerine düşmüş, çatıyı çökertmiş, gene kaçar- ken polisler tarafından öldürülmüş- tür. Salihli'de açılan ilk okul talebesi kampı Manisa, 17 aa. — Salihli'nin Al- lahdiyen mevkiinde Manisa ilk okul talebesi için bir kamp açılmıştır. İki öğretmen tarafından idare edilecek o- lan bu kampa her on beş günde bir el- lişer kişilik talebe kafilesi gidecek- tir. Salihli hükümet konağının ve ta- lebe kampının açılışı törenlerinde bu- lunmak üzere vali Faik Türel ve di- ğer davetlilerle kampın elli kişilik talebe kafilesi bugün Salihli'ye hare- ket etmişlerdir. Limon muhtekirleri İstanbul, 17 (Telefonla) — Sandı- ğını 9 liradan 23 liraya çıkarmak su- retiyle limon ihtikârı yapanlar hak- kında müddei ilik tahkikata baş- kerek kardeşi Mithatı kalbind. suretiyle öldürmüştür. İbrahim yakalan - mıştır, Ereğli çilek bayramı gezisi Zonguldak, (Hususi) — Her sene oldu- ğu gibi, bu yıl da Ereğli'ye çilek bayramı gezisi bu sene de yapılacaktır. Bugün ULUS Sinemasında 2 Film birden 14,30 - 17,30 ve 21 de Şahane melodi Grace Moor ve Fronchot Ton 16 ve 19 da Coşkun süvari PARAMONT dünya haberleri Yazan: Mihaly FÖLDİ lamıştır. Dün şehrimiz fiyat mürakabe komisyonu ilk foplanlısını yaplı Ticaret vekâletinin emriyle vilâ- yetlerde teşekkül eden fiyat muraka- be komisyonları cümlesinden olarak Ankara fiyat murakabe komisyonu dün vali muavini B. Dlâver Ergun"- un reisliği altında Ankara ticaret ©- dası umumi kâtibi Celâl Akyürek, İktısat müdürü Emin Anadal, Ticaret vekâletinden memur iç ticaret umum müdür muavini Süreyya ve Ankara belediye iktısat müdürü hazır olduğu halde ilk içtimaını aktederek vekâlet- çe verilen direktifler dairesinde me- saisine başlamış ve Ankara mıntakası dahilinde fiyat teşekküllerini tayin etmek üzere tetkikata baslamıştır. Ko misyon çarşamba günü i — ci içtimal- nı yapacaktır. A Büyük su programımıza yeni mıntakalar ilâve ediliyor Su işlerine yeniden elli milyon lira sarfedilecek Nafıa Vekâleti, yeniden yapılacak su işlerine 31 milyon lira tahsisi hak- kındaki kanuna ek bir kanun projesi hazırlamıştır. Vekâlet ptojenin hazır- lanmasını mucip sebepler lâyihasında şöyle izah etmektedir: Norveç kıralının radyo ile hifabı Londra, 17 a.a. — Norveç kıralı Ha- akon, dün akşam, Lomdra'dan radyo ile Norveçe hitaben bir nutuk söylemiş ve gerek kendisinin gerek müttefik ku - vetlerinin Norveçten çekilmelerinin ne gibi şerait altında vukua geldiğini anlatmıştır. Kıral Haakon, demiştir ki : “ Norveçin hâlâ hür bulunan mühim kısmına, yani Norveç ticaret donan - masına nezaret edeceğiz. Bu suretle milletim ve memleketim için çalışabil- mek, benim için büyük bir tesellidir. Dört Habeş şefi fransızlarla işbirliği yapmak üzere Cibufiye geldi Cibuti; 17. a.a. — Pransız kıtaları ile işbirliği yapmak üzere|dört habeş şefi askerleriyle beraber buraya gel - miştir. Bunların arasında sabık impa- ratorluk hassa alayı kumandanı da vardır. Fransız keşif kolları Habeşistan hu- dudu üzerinde düşmanla temas halin- dedir. ——— İngilterede yabancıların giremiyeceği mınlak;lar Londra; 17. a.a. — İngiliz hüküme - tinin, yabancıların İngilterede bazı mıntakalarına girmelerinin meni hak- kındaki kararnamesi hükümleri, Bu - ckinghamshire, Hertfordshire, Midd- Jesex ve Northamptonshire eyaletle - rinin bazı mıntakalarına da teşmil e - dilmiştir. Bu yasaktan yalnız fratisız- lar müstesnadır. Tass ajansının bir fekzibi Moskova; 17. a.a, — Tass ajansı bil- diriyor : İngiliz Daily Mail gazetesi, Alman- ya ve İtalyanın şarka doğru genişle - mesine karşı koymak üzere, Sovyetler Birliğinin idaresinde, Romanya, Yu - goslavya ve Türkiye arasında daha müessir bir ademi tecavüz paktı akte- dilmesi için tedbirler alınmış olduğu- nu yazmaktadır. Tass ajansı, Daily Mail'in bu habe - rinin hakikata katiyen tetabuk etmedi- ğini ve tamamiyle yalan olduğunu bil- dirmeğe mezundur. “Nüfusumuzun meslek zümreleri itibariyle ayrılışını tespit eden ista- tiklere nazaran, toprak «mahsulleriyle iştigal eden zümrenin sayısı 6,5 mil- yon kişiye baliğ olmakta ve bu mik- tar, nüfusumuzun yüzde 81,88 ini teş- kil etmektedir. Bu demektir ki top- TÜRKİYE Radyosu — ( Dalga Üzunlü 1648 m. — 182 Kes./12Ü g317 9465 - Kos./ 1974 m. 15195 Kcs/ ww SALI : 18.6.İ 12.30 Program, ve nıcmleb 12.35 Ajans ve Melcurolalv 12.50 Müzik, Çalanlar * ! Müzeyyet . 1— Uşşak peşrevi, 2— Lemi - uşşak .,.rkl ruların ) külmüş zanbak gibi ) 4— Fahri Kopuz - v4$ madı küdret :l"dimk“ S$— ...,- uşşak şar yakın gel ) gelmeyiverdi ). ( Müzik, Halk türküleri | zem ve Sarı Recep ) /14,00 Müzik, karışık Pf” Program ve mcmlıkeîg 13.15 13.30 18.00 rak ile uğraşan, hayat ve maişetini |18.05 Müzik, Solo ve aryal toprağa bağ Ikimız, — nüfusu; | 18:30- Çocuk saati. çi ba*’,,l"f.an ha STi 19.00 Müzik, fasıl heyeti muzun en büyük ekseriyetidir. 19.45 Memleket saat ayarı * | İktısadi"bünyemizin başlıca unsuru olup bu 6,5 milyon çiftçimizin elde ettiği zirai istihsalâtımızı bugünkü seviyesinin birkaç misli üstüne çıkar- mak ve bu suretle milli refah ve se- viyemizi ve milli kudretimizi artır- mak için bu ekseriyetin istihsâl im- kânlarına icabeden inkişafı vermek cümhuriyet devrimizin başlıca hedef ve gayelerinden biridir. Köylüyü yetiştirmek, sıhatini ko- rumak, arazi sahibi etmek ağır vergi- lerden kurtarmak gibi muhtelif inki- şaf vasıtaları meyanında şüphesizdir ki asıl köylünün dayandığı toprağa her türlü tesisatı vücude — getirmek zirat kalkınmamızın başlıca - şartını teşkil etmektedir. Bu suretle zirai sahada temin edile- cek istihsâl fazlalığı ticari ve sınat hareket ve faaliyetimizin inkişafında da mühim bir rol öoynıyacaktır. Az ve bol su diye tavsif edilen kü- raklık ve sel âfetlerinin- tahribatını önlemek için kurak mevsimlerde zirai mahsullerimizin muhtaç bulunduğu suyu hazır bulundurup bu süretle yağmur miktarına bağlı kalmıyarak küurak senelerde ekimlerin hasılâtını emniyet altına almak ve senelerce ba:- kımsız kalmaları yüzünden mecraları teressübatla dolmuş verimleri bozul- müuş olan nehir; çay ve ırmakların çok yağışlı senelerde taşarak araziyi is- tilâ etmelerine ve bu suretle de geniş bataklıkların husüle gelmesine mani olma! lzere su işleri dediğimiz sula- ma, kurutma ve ıslâh ameliyatı gibi oroloji haberleri. Konuşma ( çiftçinin Müzik, Ankara mıi*“)'ı saz heyeti. İdare edef mil, k Konuşma ( İktisat V€ Serbest saat Radyo gazetesi ( Münt” nik tarafından ). ( Müzik, Kücük ornsl" Aşkın ) Soprano Bt? iştirâkiyle. 1— Hanns Löhr : Bt 2— J. Brahms : NEC" 3— G. Puccini : La dan Potpuri 4— V. Gibish : yana şarkısı ). — E. A. Naundtof * Mcmleket sant ayarlı leri; ziraat, esham « t;i yo - nukut Börsüsi 22.50 Müzik, Cazband (P1.) 23.25/23.30 Yarınki pmgrlm' 20.00 20.15 21.00 21.20 21.30 2145 22.30 ( İNGİLİZ mxnîo İNGİLİZ Radyo Şirketin" Broadcasting Corporation) ıÜ lerde haber neşriyatı progT' Ankara Saatiyle TÜRKîE 21.10 İNGİLİZCE 815 pi 11.00 13.80 15.15 18.00 20.00 23.45 14.15 25.58 / yi FRANSIZCA " 23.,00 UFRANSIZ RADYO FRANSIZ Radyosundn Tü-, yatı günde iki defa ya.pıln'!;lk ) rin saat ve dalga uzunlu _ bildiriyoruz : !5. 1 — TÜRKİYE saatiyle İğpl' — P.T.T. 253M. Radiyo — * B 227 M. Ki 2 — TÜRKİYE Saatiyle dalga 41,44 M. * 3— Suphi Ziya - ussaf p, * | aK? edil, 6— Dede - usş:ık şarki Ç_ıkn'ı ğ » le İçir tesisatı vücude getirmek ve derhal Nİ ) İ K Fi T tİRUK faaliyete geçmek Jlâzım gelmiştir. vORİE Ğ me’“i' B Marmara, Ege denizi ve Karadeniz | mTahran radyosu, kısa dnlt" ha havzalariyle Malatya, Konya, Niğde, Iğdır ve Erzincan mıntakalarında ve Orta Anadolunun bir kısmında ku- rutma ve sulama için yapılacak tesi- sat ve inşaat için 31 milyon lira sar- fına mezuniyet alınmıştı. Şimdi de yurdun diğer bazı mıntakalarının su programına ithali lüzumlu ve faydalı görülmüş, bu maksatla bu kanun lâyı- hası hazırlanmıştır.,, Kanun projesi ile Anadolunun ce- nup sahilini teşkil eden — Akdeniz mintakasiyle Orta Anadolu, Kızılır- mak, Fırat ve Dicle havzaları Sakar- yanın mansap kısımları büyük su programına ithal edilmekte ve bu iş- ler için de yeniden 50 milyon lira sar- fına mezuniyet verilmesi istenmekte- dir. Vılmoş, saat 11.30 dan 14 e kadar, | uzunluğu Üzerinden, 17.18 GÜ 80 m. 99 dalga uzunluğu ( 20:30 dan 23.30 a kadar 487 zunluğu üzerinden neqred”f" (Yukarıdaki Saatler İRAF Adana, (Hususi) — Çukür? calı mıntakasında yapılmış olar dajlarının mühim bir safhay? buraya son sistem malzemt | yazmıştım. Fâakat Beşırı'dek' ha mühim olduğundan bu Ü nakli kararlaşmıştır. Alihoçâ” hassıs heyet Beşiri'ye gitmi$ nakline başlanmıştır. Diğer taraftan, Payas madeninden Karabük'e yoı lerin tahli! raporuna intizaf çivaf? ine Maria'dan bahsedxyordu Hep MT dan ! Aşık bir erkek sevgilisi hakkında sorâ çok sual büluyordu. Maria, sabahları kaçta kalk de de daima neşeli midiri ? Hangi yemeklefnmJ Şarap, şampanya içer mi ? Bütün bunları ogl" tiyordu. Bilhassa Mösyö Maksi Ravhbeıg'i baki sevip sevmediğini anlamak için çırpınıyordu. Ertesi akşam, yine ayni yerde buluştular. GiZ€ dişe içindeydi. Vilmoş ile görüştüklerinden V€ dolaştıklarından Maria haber alırsa ne yapaca buluşmaları ona ne şekilde izah edece" Netice hakkinda ümit buyükdr' ' $ t Art'lk" Çukurova'da petrol V* İ ! JlA, İ — Buna ihtimal veriyor musunuz? — Elbette! Göreceksiniz! Bunu bizler yıpıcığızl — Bizler mi? — Bizler! Siz ve ben, bizim gibi bir çoklırı. yeni janerasyon, gençler yapacak bunu. Bugünkü haksız- lıklardan ıstırap çekenler. — O halde bu yeni dünyayı bekliyelim olmaz mı mösyö Vilmoş? — Hay, hay! — Mesele kalmadı. Maria'ya, sizin yeni bir dün- yanın meydana gelmesi için çalıştığınızı, bu arzunuz tahakkuk edinceye kadar sabırla bekliyeceğinizi ve ondan evel kendisine aşktan bahsetmiyeceğinizi söy- liyeyim. Vilmiş, genç kızın kolunu yakaladı: — Demek, siz bu kadar kurnazsınız ha? — Ben mi?... Neden?.. — Beni ustalıkla kapana kıstırdınız. — Hayır, bunu katiyen kabul etmem. Böyle bir şe- yi düşünmedim bile. Bilâkis sözleriniz çok hoşuma gitti. Herkesin müsavi olduğu bir dünya. Bundan da- ha güzel bir ideal olabilir mi? Böyle bir gayenin ta- hakkuku için çalışmak, her halde bir kadına, bilhassa başka birini seven bir kadina âşık olmaktan çok daha güzel bir şeydir. Sağlamr iradeli bir erkeğin, aşk uğ- runa hayatını feda etmesine imkân var mıdır? Sizin böyle büyük emeller peşinden koştuğunuza muhak- kak Maria da memnun olacaktır. Saat kaça geldi a-. caba? — Sekize beş var. — Eyvah, geç kaldım! Vilmoş, şaşkın bir halde Gizela'nın yüzüne baktı. Sabahın bu saatinde bir genç kızın ne işi olabilirdi? Merakla sordu: — Mühim bir işiniz mi vardı? — Vazifeye gidiyorum. — Demek, çalışıyorsunuz? Hayret, iki kız kardeş biribirinden ne kadar başka türlü insanlardı. Vilmoş, genç kızdahn gideceği yere kadar kendisini teşci etmesine müsaadesini rica etti. Birlikte yürüdüler. Genç adam, yolda içli bir sesle dert yanıyordu. Maria'yı ebediyen görmekten mah- rum kalmağı bir türlü kafasına sığdıramıyordu. Yük- sek tahsiline yabancı bir memlekette devam etmesine müsaade vermesi için babasına yalvaracağını. söylü yordu, Bundan sonra uzun bir müddet Budapeşte'de kala- mıyacağını, çünkü; burada herşeyin Maria'yı hatırla> masına bir vesile teşkil edeceğini ve bu azaba dayan - masına imkân olmadığını anlatıyordu. Gizella, yar gözle Vilmoş'u süzdü. Biraz evelkini neşesinden eser kalmamıştı. Yüzünde nihayetsiz bir kederin izleri gö rünüyordu. Bakışları dalgın ve dumanlı idi. Gizella'nın kalbi sızladı. Genç adamin hakikaten istirap Sektiğin: anladı. Vilmoş, durmadan konuşuyordu. Gizella, artık onun söylediğini anlamıyor; yalnız sesinin âhengini dinliyordu. Yanında genç bir adamla aşktan bahsede « ürkçeye çeviren: F. Zahir TÖRÜMKÜNEY ai YADİ ei rek yürümek hoşuna gidiyordu.Vilmoş'a' karşı kalbin- de biribirine zıt hisler mücadele ediyordu. Matbaanın önüne geldiler. Gizella, veda için elini uzattı. Vilmoş, heyecanle genç kızın yüzüne bakiyordu. Ya- vaş bir sesle rica etti : — Sizden bu kadar çabük ayrılacağımı tahmin etme- miştim. Hiç olmazsa bir iki saat konuşup biraz açılaca- ğimı ümit etmiştim. Yakında nasil olsa, çok uzaklara gideceğim. Ne olur o zamana kadar sizinle buluüşsak, dertleşsek ? Meselâ; bu akşam buluşamaz mıyız ? Gizella, tereddüt etti. Sonra birden kati bir tavırla : — Bu akşam için imkân yoktur. Yarın akşam saat sekiz buçukta kabildir, dedi. — Daha erken olamaz mı ? — Hayır ! — Pek âlâ, nerede buluşacağız ? — Andiraşşi caddesiyle Vasi caddesinin birleştiği küşede, Vilmoş, şapkasını çıkardı. Çok kıbar bir hareketle e- Şilerek Gizella'nın elini öptü. XII Ertesi günü kararlaştırılan yerde buluştular. Bir sa- at kadar sokaklarda dolaştılar. Suğuk ve sert bir rüz- gâr esiyordu. Vilmoş bir pastahane veya lokantaya gir- melerini teklif etti. Gizella, sokakta dolaşmağı tercih eylediğini söyledi. Sabahtan akşama kadar durmadan çalışmıştı. Saçı, başı, öyle kalabalık ve bol ışıklı yer - . lere girçbılccek hdır düzğün değildi. ria namına söylenecek birşey kalman” ştı. Binaenaleyh —bundan sonra birlikte maları doğru — bir — hareket miydi? - Ht fhi ha geçen akşam, yalan söylemiyeceğine yemi". miş miydi ? O halde, Vilmoş'a, Maria'slan balıs' onu niçin göklere çıkarıyordu ? İyiliğini, p”ı sını, derin bilgisini medhediyordu ? Maria IY' san miydı ? Asla ! Parlak zekâsı, derin bi ıigisi dı ? Ne gezer ! O halde ? , . Vicdan azabı d“' şını önüne eğdi. Bir müddet sessiz yürüdüler. sordu : '— Yakında evleniyor mu ? 'w — Bilmiyorum. Birkaç güne kadar Viyana'yâ ” <| cek. Belki dönüşte..,. — Viyana'ya kiminle gidiyor ? Yalnız mt a — Hayır, ekselans Mösyö Maksi Ravberg il€ gî Maamafih Kontla gitmesi ihtimali de var. — Bunların ikisini de seviyor mu ? — Her halde . — Pek âlâ, bu adamlar Maria'ya yalnız k“f makla iktifa ediyorlar mı? Aralarında başkâ * yok mu? — Aralarında başka hiçbir şey yoktur. Zatf eve gelmez. M.fıı — Rica ederim ! Kont dün öğltden sonrâ pef ziyaret etmiş. Hem işittiğime göre, Maria'nıt ——— erkekle de münasebeti varmış,. (Sonu