24 Aralık 1939 Tarihli Ulus Gazetesi Sayfa 2

Saatlik sayfa görüntüleme limitine ulaştınız. 1 saat bekleyebilir veya abone olup limitinizi yükseltebilirsiniz.

Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

ULUS 24 -12 - 1939 Hukuk ilmini yayma kurumunda Rektör Cemil Bilsel'in tanzimata dalir konferansı diğer bir karakteri de tedrici » Tanzimat ind FIRTINA Bir çok kazalara sebep oldu İstanbul, 23 (Telefonla) — Evelki — Erzurüm yolunda : Parti kaza F kongreleri F Atma boğazın dan geçerken UŞAK — Kazamız parti kongresi dün — vali — ile mıntaka müfettişinin iştirakiyle yapılmıştır. Kongre mıntakayı alâkadar eden dilekler üzerinde inceleme- E lerde hlııılıı._ geçen yıl içinde Nasuhi BAYDAR o ğ başarılan — işleri nihayet vermiş- tir, SAFRANBOLU — Cümlmriyet Halk Partisi kaza köngresi dün Parti müfettişinin riyasetinde. toplan « mış dileklerin tetkikinden, idare heyetinin intihabın- “,.Cümhuriyette Aaçtığımız gü- zergâhlar hep biribirinden zor ve biribirinden kıymetli l rzincanla Sıvas' arasındaki 333 kilometrelik yolu gün- hukuk | Tanzi: yapan 'liktir. Radikal hareket yoktur. fetçidi 1839 Kurulduğu gündenberi âleminde hayirli ve feyizli tesirler düzün 'geçeceğiz. Zira Kemah gibi dan sonra gibayet vermiştir. ün bi i 1 f e- | Hukuk İlmini Y: | $ Ştur, Y tına te- ini Yayma Kurumunun konfe - | aynı atı n tanınmış kasabalar, Atma boğazı gi- — Samsun - Sıvas hattı mühendisleri- | AYDIN — Cümhuriyet Halk Partisinin Nazilli ka- î?ezlrğ:nwîtîığty:ndir ırBur;;: gî— ee çekee dıâ?& ş'f',*“;i"“ â'“"*ı’“ıl; ıü'îî $ B='Sr“"'ya kapitülasyon. vermiştir. İyEA h ğ ON ğ içci i ü k i dün vilâ İ velkğe Garken vam . 5©- | versitesi rektörü Profesör Cemil Bilsel'in İ eynelmilel betl bi türk şimendiferciliğine şeref ve miz için iftihar olunacak bir eseç. |4 kongresi dün vilüyöt idare heyeti reisi ve âzaları len haberlere göre Aksu vapuru bir- dış münasebetler üzerinde te- üzerindeki tesirine gelince ; tanzimatın nn iştirakiyle toplanmıştır, Kongre dilekler üzerinde beş saat süren bir mü- zakereden sonra hesap ve bütçe vaziyetlerini tetkik Misir meselesinin hallinde müessir olduğu ve dış siri,, isimli konefransı ile başlandı. söylenir. Bu fikir doğru değildir. Mısır Konferanstan evel kurum bir öğle ye - dir. Malatya güzergâhı, bilhassa Er- gani vadisi, nadir sayılacak eserler- ) ren sınal imâller, Divrik demir ma- çok tehlikeler atlattıktan sonra İne- deni gibi yeni keşifler bu yol üze- rinde sıralanmışlardır. Ve Sıvas'a varıldığı zaman Doğu vilâyetlerin- den çıkılmış, Orta Anadolu yayla- sına adım atılmış olacaktır. O şirin yerlerden ayrılırken kaydetmeliyim ki emniyetle kalkınmağa devam e- den Şark'ta yerli ve memur, kadın ve erkek, genç ve yaşlı kiminle te- mas edebildimse, çehrelerdeki ifa- delerden He kadar mâna çıkarabil- dimse, dinleyip gördüklerime ve i- şitip anladıklarıma göre nefse, mil- letin biriğine ve devetin kudretine Hitimad hududsuz ve moral çok, çok yüksektir. Bugünkü terakki merha- lesine erişmiş olan Şark, kendi gay- reti ve hükümetin devamlı alâkası ile durmayıp her sahada ilerliyece- ğine kanidir. Ben bu müşahedeye, hepimizin düşüncemize uygun olan şu fikri ilâve edeyim: Hopa veya Kars, Gümüşane veva Erzurum, Muş veya Erzincan, kısaca bütün buralar ve buraların sakin, çalış- le doludur. Erzurum güzergâhı ise çetin ol sınal tesislerinin her çeşidden pek ziyade bul d yet vermistir. diğer bütün hatlardan üstündür...” Ve biraz ileride: “,Erzurm hattında bütün iş ve muvaffakiyet türklere aittir. Ser- mayeyi, istikşaf, inşaat ve yüksek fenni nezareti, her nevi inşaat için lâzım olan işçileri türkler temin et- miştir. Diyebilirim ki şimendifer inşaatında türk mühendisliği her meseleyi halletmeğe selâhiyet imti- hanını Erzurum hattında vermiş- |. a Beyanatı nihayetlendirirken: “.. Her meslek gibi mühendislik de ancak en yüksek eser meydana getirdikten sonra olgunluk imtiha- nını vermiş sayılır. Bu bakımdan şimendifer mühendislerimizi teb- rik ederim. Kendilerine kalbi teşek- kürlerimi bu beyanatla ifade etmek isterim.” bir KLCE kan, iyi niyetli ahalisi hakikaten lâyıktır. S abahleyin sekizde terkettiği- miz Erzincan'ın güzel ovası- nı bitirip Fırat'ın daracık vadisin- de bir yarmadan bir köprüyü ve bir köprüden bir tuneli geçerek ilerler- ken Kemah'a, Divriğ'e, Çaltı'ya da- ir dinlediğim imar ve inşa menkibe- leri halkla hükümetin bu yolda na- sıl biribiriyle müsabaka edercesine çalışmakta olduklarını anlatıyor. Her zaferler | ş Şef'in lisaniyle zaferi tebrik olu- nan türk şimendifer mühendisliği- ne ne mutlu. Ona her mesleğin er- babı gıpta etse haklı değil midir? K emah, Güllübağ, Ilıç, Bağış- / taş... Bu yumuşak sadalı i- sömler, kaskatı, ve dimdik, ekseriya korkunç — ve bir başka davâmız olan turizm bakımından — çok ca- zip dağlar arasından Divriğe, De- mirdağ'a doğru yaklaşmakta oldu- Cümt iyet hükü n haber veren istasyonlardır. daki eserleri sayısızdır, fakat bili- yormu idiniz ki Divrikli zengin iki kardeş mektep yaptırmak ve içme suyu getirmek için yüz bin liradan çok fazla bir para sarfetmişlerdir? Memlekette kazandığını memleket içinde ve memleket için harcamak: işte bu devrin iktısad prensibi. Ak akça kara gün için değil, iyi günü hazirlamak içindir. Ve para gizlen- mez, milli kalkınmaya yatırılır. 4 Milli kalkınmaya ise buralarda milyonlar yatırılmıştır. Sansa, Pin- gân, Atma boğazları misalleri göz- lerimiz önünde bulunuyor: 209 ki- lometrelik hat üzerinde 138 tunel ve bunlar arasında 720, 909, 1.333 met- re imtidadında olanlar... ve hepsi yirmi iki kilometreden fazla... 27 - 479 uncu kilometreler 1rasında kü- çüklü büyüklü 971 tane köprü... Si- ze birkaç rakam daha — vereyim: yukarıda bahsettiğim 209 kilomet- relik inşa bölgesinde Ve trenimizin lokomotifi, çelik ray- lar üzerinde kayarak eşinin koku- sunu almış bir küheylan gibi sonu gelmez feryatlarla bizi Divriğe, Cüreğe, demir menbaına doğru çe- kip götürmektedir. İzmir'de çoçuk hastahanesi İzmir, 23 aa. — Belediyenin inşa ettirmekte olduğu çocuk hastanesi tamamlanmak üzeredir. Bu müessese en son sistem teşkilâta ve tesisata sa- hip olacaktır. Belediyenin havagazı fabril da yapılan geni işle- ri de sonuna gelmiştir. Belediye ri- yaseti havagazı işletmesinde yapıla- cak tasarruflarla ücretin nihayet 5 kuruşa tenzilini istihdaf etmektedir. ÇAĞRI senelik çerek mesajsine nihayet vermistir. Ş açıldı. Atatürk'ün hatırasını tüziz için süküt edildi, Değişmez Başkanımız İsmet köngre tâzimlerinin iblâğı kararlaştırıldı. mizle, belediye reisi ve ilgili devair müdürleri tara rına birisi bayan olmak üzere yedi zat seçildi. Yenişehir Parli ocağında . * samimi bir foplanlı Dün öğleden sonra Yenişehir Parti Ocağında çaylı bir toplantı yapılmış- tır. Toplantıda partililer ocağın faali - yetini artırma şekilleri üzerinde ko- nuşmuşlardır. Toplantıda Behçet Kemal Çağlar halk edebiyatı üzerindeki tetkikleri- ni ortaya koymuş, halk ruhundan bah- setmiş ve yeni halkçı şiirlerinden iki- sini okumuştur. 'Toplantı çok canlı ve samimi ol - muştur Yenişehir ocağı partililer a- rasındaki kaynaşmayı artırmak için bu gibi toplantıları sık sik yapacak- tır. Yenişehir partilileri, pazartesi akşamı 9 u partililerin biribiriyle bu- luşma saati olarak tesbit etmişlerdir. Mısıra gidecek heyetimiz Mısırdaki su tesisatını tetkik ede- müdürü B. Salâhattin'in reisliğindeki heyetimiz yarın akşamki Toros eks - etmiş ve yeni idare heyetini seçerek mesaisine niha- BODRUM — Kaza Parti kongresi dün toplanarak Mâtr tetkik ve yeni idare heyetini se - KAYSERİ — C.H, P. kaza kongresi bugün Parti müfettişi Kastamonu mebusu Hilmi Çoruh tarafından üç dakika İnönü'ne Nahiye kongrelerinde kaydedilen dileklere vali - fından gerekli izahat verildi. İdare heyeti Szalıkla- cek olan Nafıa vekâleti sular umum olmuştur. Zonguldak'tan İstanbula kömür ge- tirmekte olan 29 tonluk “Sulukaya” motörü “Adacıklar” mevkiinde kaya- lara saplanarak parçalanmış ve batmış tır. Motörün kaptanı Recep, oğlu 18 yaşında İbrahim,' ve tayfa Mustafa boğulmuşlardır. İki tayfa kurtarıl- mıştır. Fırtına koptuğu esnada Şile civa- rında bulunan Ege vapuru boğazdan girememiş, geceyi boğazın elli mil ge- risinde geçirmiştir. Haliçte, Fener'den gelmekte olan italyan sefaretine ait motör de bir balıkçı kayığına çarparak kayığı par- çalamıştır. Sandalcı Rizeli Arif ile Mustafa adında iki kişi boğulmuştur. Süleyman adındaki diğer tayfa da mo- tör tarafından kurtarılmıştır. Gene bu fırtına esnasında bir kısım ufak merakip karaya oturmuş, diğer bir kısım da hasara uğramıştır. Akdenizde fırtına İzmir, 23 aa. — Akdenizde şiddetli bir poyraz fırtınası hüküm sürmekte- dir, Fırtına vapurların ve trenlerin te- ahhürüne sebep olmuştur. Denizde bazı kazaların vuku bulduğu haber veriliyor. * Sinop'ta fırtına durdu Sinop, 23 aa. — Dün gecedenberi devam eden fırtına durmuş vapurlar seferlerine başlamışlardır. Sinop - Boyabat şosesi Diranaz ci- hetlerinden kapanmıştır. Yolun açıl- ması için kar küreme amelesi yola çıkarılmıştır. presiyle Mısır'a hareket edecektir İkinci umumi müfettişlik mali müşavirliği İkinci umumit müfettişlik maliye müşavirliğine İstanbul vilâyeti husu- s fidare varidat müdürü B. Zeynelâ- bidin Akgök tayin edilmiştir. Mesut bir düğün 19 Mayıs stadyomu ve şehir hipod- romu müdürü Kerim Bükey ve gene- ral Reşad'ın kızı bayan Nermin Bü - key evlenmeleri münasebetiyle dün gece Şehir Lokantası salonlarında bir süvare vermişlerdir. Bu süvarede Ankara'nın ve spor âlemimizin çok tanınmış ve sevilmiş bir şahsiyeti o - Akdeniz'de kaybolan tayyare Berlin, 23 a.a. — Dün Akdeniz'de kaybolan sivil ingiliz tayyaresinde bulunan yolculardan sağ kalanlar bir ingiliz gemisi tarafından kurtarılmış- tır. Bunlar Malta'ya sevkedilecekler- dir. nun akıbeti hakkında bir haber alına- G ler, italyan makam - ları tarafından yapılan araştırmalar - dan bahsetmekte ve bu araştırmaların kıymetini tebarüz ettirmektedirler. Baraj Lokanlasında YILBAŞI GECESİ Geniş program Fevkalâde Eğlence Sürprizler Masa angajmanları büyük rağbet kazandı. bolu limanına iltica etmiştir. Mudan- yadan İstanbula gelmekte olan Trak vapuru da müthiş bir tipiye tutulmuş, tekrar Mudanyaya dönmeğe mecbur Tayyarede bulunan diğer 5S yolcu- la meği vermiş, bu yemekte Adliye ve Dahi- liye Vekilleri ve Parti Genel Sekrtri tem- yiz mahkmesi ve Devlet Şürası reislerin - den bazıları, bu sene konferans verecek pı'.ofeıöl'l:t. kurum idare heyeti ila kamus bürosu âzaları hazır bulunmuşlardır. , *Bay Bilsel, kurumun bu konferans ile şimdiye kadar 66 konferans verdirmiş ol - duğunu ve bunların 60 tanesinin tabedile - rek memleket münevverlerinin istifadele - rine arzedilmiş bulunduğ söyledik meselesi 1833 de çıkmıştır. Daha o tarihte devletler bu mesele karşısındaki vaziyetle- rini tesbit etmişler ve bu durumu sonuna kadar muhafaza etmişlerdir. Bu itibarla bu hâdisede tanzimatın mühim bir rol oy- nadığı söylenemez. Gerek Rusya, gerek Avusturya ve gerek İngiltere, vaziyeti u- mumi siyasetleri bakımından mütalea etti- ler, , Tanzimat daüimi elçilikler tesisinde âmil Evelce Avrupaya zaman zaman sonra kurum, kamus ve lügat çal ı Aelçiler önderilmiştir. Osman- gibi memleket hukukunda başlı başına bi - rer âbide kıymetini haiz olacak olan eserler neşretmekle, (milletlerin hukuki hayatı) adlı seriden fransızca olarak (Türkiye) ad- İr eseri neşrettirmekle şayanı şükran neti- celer elde etmiştir; dedi, ı İmparatorluğunun mülki tamamiyetini temin ettiği söylenmişse de bu, doğru de- ğildir, Tanzimatın en büyük — muvaffakiyeti Osmanlı devletinin Avrupa devletler hu - DA ŞEtiğdesisi. torlin, idi Paris 7 inci ddesi ile te- ŞU YAK SŞ Profesör, Tanzi dış betl. üzerindeki tesirlerini anlatmadan evel biz- zat tanzimat üzerinde durdu *“Evelce şark gerek devlet teşki ile, min edilen bu netice Âli Paşa tarafından telgrafla İstanbula bildirilmişti. O zaman 'Ali Paşa bu hüküm ile neler elde edilebi- gerek içtimal müesseseleri ile garptan ilri idi. Fakat zamanla garp şarkı geride bı - raktı. Asrın icaplarına ayak uydurmak için esaslı ıslahata ihtiyaç vardı, Yani tanzimat Osmanlı imparatorluğunun bekası için bir zaruret idi. Binaenaleyh bazı garp müellif- lerinin iddia ettikleri gibi Mustafa Reşit Paşanın önayak olduğu bu teşebbüste garba yaranma, Avrupaya yaltaklanma — arzusu yoktur. Tanzimat samimi bir harekettir. Profesör Bilsel bundan sonra tanzimat zihniyeti üzerinde durdu. Bay Bilsel'e göre tanzimat telifçidir. Zira bir taraftan şer'i şerife uygun olmak iddiasındadır diğer ta- râftan garbı taklit emelindedir. Bir taraf. tan medreseleri muhafaza ediyor, diğer ta- raftan darülfünun kurmaya çalışryordu. ğini idrak eyl Fakat maalesef bu kayıt kâğıt üzerinde kalmıştır. Çünkü devletler, Avrupa devletler hukukuna dahil olmanın feyizlerinden istifadeyi — ıslahat vâdının yerine getirilmesine talik etmiş - lerdir. Avrupa devletler hukukundan istifade eümhuriyet çocukları için büyük bir mâna ifade etmez. Zira hakikaten müstakil olan bir devlet için bundan tabii bir şey ola - maz. İşte Âli Paşanım bütün zekâsına ve di- rayetine rağmen elde edemediği fili netice- yi Türkiye cümhuriyetinin yüksek kurucu- ları daha fena şartlar dahilinde garp dev- letlerinin elinden zorla almasını bilmişler ve bu neticeyi siyaset sahasında da azim bir muvaffakiyetle çevrelemiye muvaffak olmuşlardır. HAVA Sarıkamışta kar yarım metreyi aştı Dün şehrimizde hava sabahleyin öğleden sonra kapalı geçmiştir. Rü'zçğ garptan saniyede 3 metre kadar hızla es - miştir. Gecenin en düşük sıcaklığı sıfırım altında 10, ve günün en yüksek sıcaklığı 2 derece olarak kaydedilmiştir. Yurdda ha- va, Trakya, Ege, Kocaeli, Akdeniz kıyıla- rında az bulutlu, Orta Anadolu ve Karade- niz kıyılarında bulutlu, diğer bölgelerde kapalı ve yer yer karlı geçmiştir. Rüzgâr- lar, doğu bölgesiyle Karadeniz kıyılarında cenuptan, diğer yerlerde şimal istikame - tinde saniyede en çok 11 metrre kadar hız- KN RĞe G T aç S YZ 5, Tarm n Samsun'da 25, 'ü?'r'l ve 'Sinop.n 20, eıvıı— ta 18, Dörtyolda 14, diğer yağış olan bir- çok yerlerde 1-12 kilogram arasındadır. E. ge bölgeleriyle Karadeniz ve orta Anado- lunun şark taraflarında yağan karların toprak üstündeki kalmlıkları Sarırkamışta 54, Terme'de 27, Sivas'ta 21, Ardahanda 17, Besni'de 14, Gümüşanede 12, Hakkâride 10, ve diğer yerlerde 1-9 santimetre ara - sındadır. En yüksek sıcaklıklar sıfırın al- tında olmak üzere Bilecikte 1, Edirnede 2, Kırşehirde 3, Erzincanda 4, Kayseride 7, Sivasta 8, Ulukışlada 9 ve sıfırın üstünde olmak üzere Adanada 9, İskenderunda 11, “Antalyada 15 derecedir . Ankara Kanalizasyonu için Bugünkü harbi | vasıflandıran farihi şartlar Burhan Belge'nin dün radyodaki konuşması Matbuat Umum Müdürlüğü Başmü- şaviri arkadaşımız Burhan Belge dün akşam radyoda bir konuşma yapmış- tir. B. Belge bu konuşmasında bugün- kü harbi vasıtlandıran tarıhı şanıgıi;ın bir tahlilini yaparak harbin sonunda emperyalizmin mi yoksa nasyonaliz- min mi muzaffer olacağını tetkik et- miş ve emperyalizmin bugünkü mo- dern vahdetini yapmış olan dünyada artık yerine getirecek bir misyonu! kalmadığı, buna kabil nasyonaliz- min taze bir hayatiyet gösterdiği, bi- naenaleyh önümüzdeki sulhun nasyo- nalizmlerin zaferini tescil edeceğini söylemiş ve geçen asır ile bu asır a- rasında şu mukayeseyi yapmıştır: Şimdi, vadinin müsaid yerlerinde kırk - elli metre genişliyen Fırat'ın, yüksekliği birkaç yüz metreyi bu- lan sarp kayalıklar arasında — Şey- tan köprüsü denilen yerde olduğu gibi — üç metrelik bir delikten ak- tığını ve demiryolunun da dar bo- ğazlarda Fırat'ı bazan sağa ve bazan sola alıp tuneller ve köprüler silsi- lesini takip ederek ilerlediğini ta- savvur ediniz. Tabiat burada — bir kelime ile — haşindir. Bu haşin ta- biat içinde türk demiryolu mühen- disleri ilk önce güzergâhı tayin et- mek ve sonra güzergâh üzerinde — yukarıda rakamlarını işaret etti- ğim — inşa ameliyelerini tahakkuk ettirmek için aylarca ve aylarca ça- lışmışlardır. Dik kayaların tepesin- den cosşkun sulara doğru ible sark.- mışlar, bu sularda keleğe binip a- kıntının keyfince istedikleri nok- tayı bulmuşlar ve burada ya bir tü- nelin ağzını, ya bir köprünün aya- ğını tespit etmişlerdir. Trenin imtidadınca üzerinde du- rup hayran ve mütebessim temaşa ettiğimiz şu azametli ve mağrur köprü, emin olunuz, mal olduğu ser- vete kat kat üstün vatanperverce gayret ve himmetlerin eseridir. Bu- nun içindir ki şuurlu sây ve hakiki ilmi — mükâfatlandırmakla daima — zevk duymuş olan Büyük Şef'in, - bu gece Sıvas'a gelir gelmez ilk işi türk mühendislerine hitaben tebrik ve takdirlerini bildirmek olacaktır: Bugün Tevfik Fikret'in doğum yıldönümüne tesadüf ediyor. “Ma- liye ketebesinden” Hüseyin efendi- nin, sonradan türk edebiyat tarihin- de önemli bir yer alacak olan, oğlu İstanbul'da bundan 72 yıl önce doğ- muştu. Evelki günkü posta ile gelen İs- tanbul gazetelerinde okuduğumuza göre, büyük şairin ölüm yıldönü- münde mektepleri tâtil olduğu, say- fiyede ve taşrada bulundukları için toplanıp tören yapamıyan üniversi- teliler, bugün Fikret'in doğum yıl- dönümü dolayısiyle bir tören yapa- caklardır. Uzun yıllar adı unutulan ve hak- sız yere kendisine bir “Cezayı men- siyet” verilen Tevfik Fikret'in adı, son zamanlarda “Aşıyan” ın kiraya verilmesi, yahut satılığa çıkarılma- sı dolayısiyle gazete sütunlarında bir hayli dolaşmıştı. Bu vesile ile açılan bir takım yakışıksız anket- lerde ortaya atılan yakası açılmamış fikirleri hatırlarsınız. Böylece “Edebiyatı Cedide” mek- tebine adını veren şairin şahsı üze- rinde ölümünden sonra bir “ifrat” devrini bir “tefrit” devri takip et- miş oluyordu. Tevfik Fikret'i sevenler de, sev- miyenler de bu sevgi veya nefreti izhar ederlerken bir takım mübale- galı yanlışlara düşmüşlerdir. Se- venler için o, “her şey” di. O bir şair değil, bir filozof, bir sosyolog, YANKILAR eşi bulunmaz bir mürebbi, istikbâ- din nesillerine ölümünden yıllarca sonra bile şiirleriyle yol gösterecek bir mürşitti. Hattâ rahmetlinin 31 mart isya- nında Galatasaray Sultanisinden ay- rılmayışı misline tarihlerde az te- sadüf olunur bir kahramanlık men- kıbesi kılığına sokulmuştu. Aleyhindekiler ise onda ne milli- yet duygusu, ne dine hürmet, ne de sağlam bir ahlâk telâkkisi bulunma- dığını söyliyecek, bütün eserlerinin barbarca yakılmasını istiyecek ka- dar ileri gittiler. Halbuki ne bunlar, ne de ötekiler tam haklı idiler. Fikret, edebiyat ta- Tikintizd, iline Di küdlder ' olan vazifeyi görmüş, mevkiini almış büyük bir şairdi. Garp müharrirle- rinin bir takım felsefi düşünceleri- ni okumuş, bunların tesiri altında kalarak, zaman zaman, o yolda şiir- ler yazmıştı. Bunlar şiir olarak gü- zel şeylerdi; fakat orijinal bir fel- sefeden haber vermiyorlardı. Milliyet telâkkilerinde, arada sı- rada, onu bir nevi beynelmilelciliğe sürüklenmiş görmemizin sebebi de gene bu tesirlerden ileri gelmiştir. Eşsiz ve büyük pedagokluğunu da mübalegaya, bilmem ki, lüzum var mıdır? Fikret, bu bakımdan, ni- hayet orta tedrisata mensup bir Ü eit mektebin başında bulunmuş bir ida- re adamıydı. Aleyhinde bulunanlar ise, onun de ü;ivorsitede toplanacak olan gençlerle birlikte onu bu vasıfla- riyle ve hürmetle anıyoruz, #kk Elma! yeniliğini da h miş, ona iİsyan etmiş olan muhitle- rin ve zihniyetlerin şuur - altların- da kalmış tortularını ortaya kus- maktan başka bir şey yapmadılar. Hakikat şudur ki Tevfik Fikret büyük bir şairdi; duygulu ve alın- gan bir adamdı. Eğer günün birin- de “İrfan ve vicdanım tebdili tâbi- iyet ediyor,, dedi ise o da çok sev- diği milleti ile vatanına arkasını döndüğünden değil, bir yavuklüya gücenir gibi, memlekete güsmekten kendini alamadığındandı. e Bir kimse şairlik ve sanatkârlık h nda “büyük” alınca, onun her sahada ve her hususta bu sıfata liyakat göstermesi icabetmez. Müfrit taraftarlarından bir kısmı- nın onu birçok sahalarda büyük gös- termeleri müfrit aleyhtarları için de kolayca çürütülecek deliller teş- kil etmişti. Fikretin kullandığı dili anlamak Dün gece Niğdeliler, Ankara Halkevinde bir elma gecesi yaptı- lar, Elma, bu vilâyı izin bir k. k 425.000 ıh'[;e:::vıîm:'âibı hizmet yo- X Parlâmentolar Birliği türk gru -|lan Kerim Bükey'in bir çok tanıdık -| | Satış yeri: etiğil ütebi — Geçen asırda, fransız inkılâbı t 361.000 metre mıy“h.' tunel hafri- |Pu heyeti pazartesi günü meclis içti-|ları ve dostları hazır bul şlardır. || D Fa a el D g BENLON MÜLENARR feodalite ve servaji aynı zamanda tas- H, K yatı, maından sonra kütüpane salonunda| Süvare geç vakte kadar büyük bir G)alı Medü 3 Nafıa Vekâleti tarafından getirilen ;ıye "îf';k ını.amr: tğ'kk’m | ferdin : 9 e > Ş T Ö : a üriyetinde aramıştı. Bu asır ise em- .607.) tre mikâbı ti k tes- | toplanacaktır. samimiyet ve neşe içinde devam et 1 - Ördöv Varye — kanalizasyon mütehassısı Almanyalı $ KAHMR S çiT . F 3.607.000 :ıley "eı'mi bi toprak te! * Armuhal eüdbopni 2512 1940lya ( nütitir. 23 - îâ'.',';; )â;ıy;::'zlı B. Wild Ankaramızda yapılacak olan peryalızm_l:r ılc :tııklşl ?ıarekı_:tlen p v fiy:tı, Ka Tn l ra toplanacaktır. da uzun bir saadet dileriz. SK FApOCUMi VEĞKİCCE Kenmtsçir letlerin istiklâl ve hüriyetlerine isti- 000 metre mikâbı ; H nat ettirecektir. k köprücük, : VAKAAAAAAKAA AAA AAA AAA AAA AMAYDA AAA KKK KA KA KA YA YA KA YA AA KA KKK AAA KA KUK KA KA KKK YAK AAA AAA KAT KA K KYK KAT A KA KA AAA AAA KUKU KKK AAA YAK AAA YAK AA KA YA KAT YA KKKT K AA KA YAKT | Muhazrir bu arada sözü türk - yu- 105,000 metre mikâbı tunel inşa- T e İ yeni bir ufuk çizmiş, yeni bir çığır |nan dostluğunu bozmak istiyen alman sı evfik Fikret açmıştı. propagandasına getirerek biribiriyle yapılmıştır. Doği 72 inci yıldönümü, harp eden bu iki komşu milletin Lo- zan'da emperyalizme karşı beraber muzaffer olduklarını ve komşular a- rasındaki düşmanlıkların nasıl tasfi - ye edilebileceği hakkında dünyaya bir fikir vermiş bulunduklarını söylemiş ve sözlerini şöyle bitirmiştir: — Türkiye, millt dâvasını bir defa- da ifade etmiş ve bir defada kabul et- tirmiştir. Almanya ise parça parça İ- lân etmiş; her defasında başka bir şey kaynağı ve istikbâli parlak bir tica- ret mevzuu olmaktan başka, hiç şüphe ed, iniz ki, öteki mahsul ler içinde, üzüm gibi, üstün bir ye- ri, bir ananesi, bir tarihi ve efsane- leri olan bir yemiştir. Âdem ile Havva'nın cennetten ay- rılmayı ve yeryüzüne inmeyi nasıl göze aldıklarını anlatan efsane, ya- ni ilk beşer efsanesi bile elmadan bahse lüzum görmüştür: Havva, cennet bağlarında en ziyade elmaya karşı zâf göstermişti. Eski masallarımızın çoğunda el- ma, hayali de olsa, bir takım hari- kaların vücuda gelmesinde rol alır- Ata sözlerimizin, kökleşmiş tâ- birlerimizin içinde adı geçen yemiş- kabiliyetinde olan muasırlarının ko- pardıkları bu yaygaralardan sonra, onun dilini pek sökemiyen gençli- ğin bugün yapacakları tören, eski- lere bir ders teşkil etse yeridir. Fikret büyük şairdi; ahlâklı ve mazbut bir adamdı, Edebiyatımıza lerin b da elma gel mi? “Bir elmanın yarısı o; yarısı bu”, “yarım elma, gönül alma”, “elma da- ğında büyümüş” “elma yanaklı" v, s. gibi. Bu yaz, Niğdenin Kayaardı bağ- larında yetişmiş büyük elma ağaç- larını gördüğüm zaman, neden bu diğine dair namus sözü vermiş; sözünden dönmüş, gene namus sözü vermiş; gene dönmüştür. Elbetteki bu da bir usuldür. Fakat, türkçe bir usul değildir.. Keza Almanya, komşusu Fransa hakkında en ağır hakaretlerde bulun- müş; bunu en selâhiyetli ve en mesul bir imza ile imzalamış; sonra pişman olmuş bu sözlerin © zaman için ve bir hiddet saikasiyle söylendiğini iddia etmiştir. Bu da, bir komşuluktur, fa- kat, türkçe bir komşuluk değildir. yemişe bizim bu kadar önem verdi- ğimizi, daha yakından, anlamıştım. Nihayet, eski türk ülküsünü bile “Kızılelma” ile ifade etmiş değil miydik? Şimdi yurdumuzun dışında “Kı- zilelma” aramak devrinden uzaklaş- mış bulunuyoruz. Fakat hayali de- ğil, hakiki kızılelmalarımızı bütün dünyanın aradığı bir yemiş haline getirmeliyiz! Tek

Bu sayıdan diğer sayfalar: