2 Aralık 1939 Tarihli Ulus Gazetesi Sayfa 4

Saatlik sayfa görüntüleme limitine ulaştınız. 1 saat bekleyebilir veya abone olup limitinizi yükseltebilirsiniz.

Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

UL Us 2-12 - 1939 HAYAT VE SIHAT ] barsaklarından yapılan kirişlerin, ütlara ve kemanlara takıldıkları za- man çıkardıkları güzel âhengi du- yar gibi olurum . . . Şiirden ve musıkiden hâzedeme- diğim günlerde bu yazılar bana baş ka türlü fikirler ilham ederler: Sı- ğır cinsi hayatta iken, bize dişisi - nin südünü bol bol verdikten baş - ka, dağlara tırmanan arabalarımızı çekerek, tarlalarımızı süren sapan- lara takılarak insan oğl en de- Şiir ve musiki... Herkesin zevkı bir türlü olur : Gazete okurken en ziyade hoşuma giden yazılardan biri de “ sığır eti| zumlu madenlerin de hepsi tamam- almacak ,, diye haber veren ilân -| dır. Tardır. Bu yazının başlığını görün- ce, yeşil bir çadırda yan yatmış, bol | daima hatırda tutulması bol otladıktan sonra geviş getire -| bir hassa, onda iyot madeni bulun- rek, güler yüzüyle, gelip geçenlere| masıdır. Vücuttaki ehemiyetini bil- eğlenir gibi bakan inekler gözümün | diğiniz ve zekânın işlemesi için lü- önüne gelir ... Sonra da onların zumunu, tabii, unutmadığınız tiroit d © etten başkı bul - Imık mümkün değildir. Öteki lü - Fakat, sığır etinde bulunan ve iyi olan guddesinin temeli bu madendir. O- nu -balıklardan sonra- kara hay - vanları arasında yalnız sığır eti ve- rir... Belki: — O halde sığırım kendisi neden zeki değildir ? Diyeceksiniz İyot madeni zekâyı işletmeğe yarar, fakat işlemeğe za- ten 'istidadı olan zekâları ... Sığı - rın pek zeki bir hayvan olmadığı insan oğlunun kendisine verdiği her ğerli ve en dayanıklı yardımcıların- dan bir olur ... Kesilip etleri ka - saplara verildikten sonra derisi in - san oğlunun ayaklarını korumaya yahut koşum olmaya, kılları eğer - leri doldurmaya, yağı mum ve sa - bun yapmaya, kemikleri yarı yan . dıktan sonra, en çok sevdiğimiz şey olan şekeri temizleyerek beyazlat- maya, isterseniz kaynatarak tutkal yapmaya, boynuzları bile süslü ba- yanlarım ayna karşısında dünyada en güzel buldukları kendi hayâlle- rine bakarken ellerinde tuttukları podra kutuları yapmaya yarar, Fakat onun insanlara en faydalı olan kısmı etleridir. Adalelerinin yâni lop taraflarının terkibindeki albümin ile yağ arasında bile -baş- ka etlerin hiçbirinde bulunmıyan- riyazi bir âhenk vardır : Birincisi yüzde 20, ikincisi yüzde 10. Hal - buki koyun etinde bu nisbet bakı - nız ne kadar acayıbtır : 11 ile 17.. Vitaminleri arasında gene düz - gün bir nisbet : A vitamininden yüzde 100 ölçü, Bi vitamininden onun tam yarısı, B2 den hep uygun bir nisbetle yüzde 125 ölçü. Hal - katlanmasından anlaşılır - sa da, iyi beslendiği ve nesli üreti|—| diği için bu zahmetlere katlanmak | lüzumunu anlayacak kadar derin düşünceli olduğunu daima dalgın Türkiye'nin misali Yazan Jean Derly Marianne'da Türkiye enternasyonal sahada va - ziyet aldıktan sonra Akdeniz düşma- na sıkı surette kapanmıştır. Üstelik, bütün Avrupanın daimi meşgalesini teşkil etmiş olan Boğazlar, bundan böyle, müttefiklere açılabilir, halbu- ki Hitler'le onun çömezlerine sımsı- kı kapalı kalmaktadır. Türk ordusu! Tarih boyunca bu or- dunun kıymeti, seferleri ve,meziyet- nin bilgileri dikkate çarpmıştır. Rus- ların İstanbul üzerine girişmiş olduk ları her taarruzda ne acı mağlübiyet- lere uğramış olduklarını hatırlıya - lım. Ve hattâ türk kahramanlığının fransız ve ingiliz kurmaylarının hay- ranlığını kazanacak kadar harikalar göstermiş olduğu Çanakkaleyi de ne- den hatırlamıyalım ? Bugün, Mustafa Kemal tarafından tazelenmiş ve modernleştirilmiş olan bu ordu her hangi bir garp ordusunun aynı imkânlarına maliktir. Üstelik, bu ordu, kendini terkip eden adamların bütün evsafına sahiptir. Bu adamlar - bu cengâverler demek |&* (16) da verilecektir program şu - Harbin başındanberi Bitarafların zayiatı Berlin, 1 aa. — D. N. B. tebliğ edi- yor : İngiltereye giden düşman ve bita - raf gemiler zayiatı mütemadiyen art- maktadır. Harbin bidayetindenberi 29 teşrinisani 1939 a kadar denizaltılar - dan ve maynlerden batan vapurlar : a. — Teyit edilmiş bulunanlar: 185.248 tonlâtoluk 59 bitaraf vapur dahil olmak üzere 639,689 tonilâtoluk 162 vapur. b. — Bunlardan ayrıca 39.321 toni- lâtoluk 16 bitaraf vapur olmak üzere 96.079 tonilâtoluk 32 vapur. Demek oluyor ki, harbin başından 29 teşrinisaniye kadar 735.768 tonilâ- toluk 194 vapur batırılmıştır. Halk konseri 5 inci Halk konseri Riyaseticüm - hur Filarmonik orkestrası tarafından Müzik öğretmen okulu konser salo - nunda 2, 12. 1939 cumartesi günü sa- ur: Şef: Ernest Praetorius 1 — Anton Bruckner (1824 - 1896): Üvertür sol minör. Türk İktisat cemiyeti ilmi toplantısında Fiyaf fesbili meselesi fefkik edildi Türk iktisat cemiyeti dördüncü il- mi toplantısını yapmıştır. Bu toplan- tıda üçüncü toplantının devamı ol - mak üzere fiyat kontrolü meselesi ba- his mevzuu edilmiş ve âzadan bazı- ları tarafından muhtelif memleketler- deki azami fiyat ve fiyat kontrolü hakkında tebliğler yapılmıştır. Asım Süreyya İloğlu, (1914) de ta- haddüs eden vaziyetlerin tamamen hi- lâfına olarak, garp memleketlerinin bu defa başlamış olan muhasematı maddi ye manevi bakımdan büyük hazırlıklarla karşılamış — olduklarını ve bu itibarla geçen harpte gördüğü- müz fiyat zikzaklarına şahit olma - dığımızı söylemiştir. Fransa'da bu - günkü fiyat disiplininde psikolojik â- millerin de büyük tesiri vardır. Yirmi beş senelik bir fasıladan sonra, tekrar başlıyan büyük harbın ancak içtimat ahengin muhafazası suretiyle kazanı- labileceği hakkında yapılan mütema- bakışı belli eder. tir. İngillere Maliye Müsteşarı Belgral'fa Belgrat, 1 aa. — İngiltere maliye müsteşarı Nikson Yugoslav ticaret na zırı tarafından bugün kabul edilmiş- Belgrattaki siyasi mahafil Nikson'- un vazifesi hakkında sıkı bir ketu - miyet muhafaza eylemektedir. daha doğru olurdu, çünkü heft türk bir cengâverdir - bir zamanlar Avru- panın bir kısmını fethetmiş olanların bu hayırlı torunları, sarsılmaz bir ma neviyata sahip mümtaz birer asker - dirler. Onların hararetli vatanperver- liklerine iradelerini kuvetlendiren ve cesaretlerini tehyiç eden hakiki bir imanı da ilâve etmek lâzımdır. | Yeni Türkiyen'in şefi ve asrımızın (en bariz şahsiyetlerinden biri olma - dan önce pek büyük kıymete malik bir general olan Kemal Atatürk, or - duyu rasyonel bir temel üzerinde or- ganize etmiştir. G A, Kadın Terzisi Cemal Bürün Birinci kânunun 3 üncü pazar ve 4 üncü pazartesi günleri yeni model- leriyle birlikte Ankara Palas'ta bulu- nacağını müşterilerine bildirir. Atatürk bir çok pilot ve makineli tüfek mektepleri kurarak havacılığa cidden parlak bir hamle yaptırmıştır. Öyle ki halen Türkiyen'in tayyare mevcudunun on misli pilot vardır.Bir tayyare imali için bir ay kâfi geldiği halde bir pilot yetiştirmek için iki ge- ne iİcap ettiği gözönünde tutulunca 1856) : Konçerto la minör örkestra için, op. 129, Solist: Davit Zirkin a) Allegro maestoso b) Poco Adagio c) Sçherzo vivace ç) Final, Allegro saat 16 da. Bir doâ lunun bir kızı bu, bilhassa kıymetli bir unsurdur. saadetli uzun ömürler 2 — Robert Schumann (1810 - Çok çabuk değil - yavaş çok canlı | 38 — Anton Dyvorak (1841 - 1904) ; 2 inci Senföni re minör, op. 70 1 inci oda müziği könseri 3. 12. 030 Ankara hukuk fakültesi hukuk profesörü Dr. Cahit Oğuzoğ- dünyaya — gelmiştir. Anne ve babasını tebrik eder, yavruya di telkinler, müstehlik kitlelerde en- füsi düşüncelerle, munzam taleplerin doğmasına mani olmuştur. Diğer ta- raftan istihsalin her hangi bir inkıtaa uğramaması için alınan ciddi tedbir- ler de bu fiyat disiplininin teessüs ve devamında kuvetli bir âmildir. Konferansçıya göre, mevcut stok- ların ve azalan arzın uzun müddet ih- tiyaçları karşılıyabilmesi için bazı memleketler tarafından vesika usulü- nün ihdası düşünülmesine mukabil Fransa'da, böyle bir tedbirin henüz bahismevzuu olmaması, stokların ge- nişliğiyle beraber, istihsalin eski sey- rini muhafaza edebileceği kanaatine Müstenittir. T.ica_ret erbabının, 1 eylül tarihin- leki fiyatları değiştirmekten mene- miş bulunmaları da bunların, pey- derpey elden çıkardıkları emteayı, gene eski mübayaa bedelinden teda- rik edebilecekleri hakkında kati bir kanaatle kabiliizahtır. Fransa'da bu- Viyolonsel ve um medeni dileriz. buki koyun etinde bu vitaminlerden yalnız ikincisi bulunur. Demek ki bizi mikroplu hastalıklardan koru- mak, sinirlerimizin sağlığına hiz - met etmek, yediğimiz şekerleri işi- mize yarayacak hale getirmek ve çocukl büyütmek için sığır eti koyun etinden daha uygun gelir. | Sığır etinin -bilhassa çocuklar ve gençler için» daha büyük faydası onun albümin kısmını teşkil eden aminli asitlerindedir. İnsanın vücu- dunu teşkil eden, onun endamını gü zelleştiren bu maddeler bakımın - dan insan vücuduna en yakın olan sığır etidir. Madenlerine gelince : yüzde 3,5 miliğram çelik ve onun yanında 0,028 manganez, başka hiç bir ett- bulunamaz, Nesiçlerimizin temeli olan potasyom madeninden yüzde 340 ve kanımızım temeli olan sod- yom madeninden 50 miligram de- recesini başka hiçbir et vermez, Ke- miklerimize lüzumlu olan ve bizi rümati ağrıl d. koruyan kireçten yüzde 10 miligramdan faz- lasımı yalnız bizim yemediğimiz et verir. Gençliği devam ettiren ışık gibi denind y g e yüzde 10 miligram nisbeti gene ye- HULÂSA Bir gimal memleketinin bir Burjuva ailesine mensup Tonio Kröger, belki annesinden aldığı cenup kanının tesiriyle, daha genç yaşında artistik temayüller izhar ediyor. on altı Y!_!mdl_llnlm genç İnge Holm'a aşık oluyor, aşkın bütün iztirablarını duyuyor, fakat büyük hayal sükütiyle dünyada aşk ve sadakatin imkân- sız olduğunu görüyor, ve kendin! amen sanata, Şii- re veriyor. Şimdi bir artist arkadaşına sanat hayatın- dan edindiği tecrübeyi, bilhassa kendinin sanat nazari- yesini anlatıyor. Fakat bu, onun takdirini istidadım için, kendi- mi yükseltmek ve teşvik etmek için kullanmama, ve büyük bir adam rolü oynıyan bir maymun suratı takmarak, onu ciddi telâkki etmeme mani olmaz... iThkomas MANN 4 « ASLAN YÜREKLİ RİŞAR'IN TARİHİNİ YAŞATAN.... Fransızca sözlü ve tamamen renkli YATAN KURTARAN ARSLÂN ERROL FLYNN — OLİVİA de HAVİLLAND Senelerin... Asırların... Eşini yaratamıyacağı Haşmet ve azamet filmi Bugün matinelerden itibaren Ulus Sinemasında başlıyor Milyonlar sarfile yapılan en yüksek aşk ve kahramanlık destanı DİKKAT: Bu akşam için loca ve numaralı koltuklar sabahtan satılmaktadır. Ayrıca: Metro Jurnal en son dünya havadisleri #SAAARAAARARARARA AAA 12,15 Ucuz matinesinde Polo Şampiyonu tamamen türkçe TI; 2193 gün fiyatları tanzim eden kanun bü- yük bir elâstikiyet arzetmektedir. Kanun organik bir müdahaleyi derpiş letmektedir. Fiyat akti bir tazyik al- itında bulundurulmuyor.. Meşruiyeti tesbit olunan temevvüçlere ayak uy- duruluyor. Bu bakımdan da, 1914 - 1918 harbinin ortaya koyduğu haki- dildiği anlaşılmaktadır. Dr. Haldun' Sarhan İngiltere'nin fiyat tesbiti tedbirlerini anlatmıştır. Tebliğ hülâsası şudur; İngiltere'de 1 ağustostaki normal fiyatlara istih- sal ve satış masraflarındaki artış ilâ- ve olunmaktadır. Hakem heyetleri i- tirazları tetkike amadedir. Mahalli ve merkezi fiyat tanzim komiteleri ihtikâr şikâyetleriyle de uğraşmakta- dır. Ağır cezat hükümler vardır. J. M. Keynes'in teklif ettiği ve şimdi tatbik sahasına geçen mecburi tasar- ruf istihlâk piyasasına akan iştira ku- vetlerini tenkis ve tanzim ile fiyat yükselişini önliyerek istihsal âmille- rini harp sanayii için serbest bırak- mak gayesini gütmektedir. Mecburi tasarrufla biriken iştira kuveti harp sonrası depresyonunu önlemek ve normal ekonomiye geçmekte çok kiy- metli bir yardımcı olacaktır. ret Uzgöreri İsviçre'de tatbik olunan diğer memleketler hilâfına olarak İs- RADY ( 910) LA G NE G z RADYO DİFÜZYON POSTALARI TÜRKİYE . A Radyosu 1648 m. 182 Kes./1209 Kw. 31.70 m. 9465 Kes./ Zu Kw. T, 4 » A N K a CUMARTESİ — 2-12-1939 Saat : K a 13,30 Program ve memleket sazt 13.,35 Ajans ve meteoroloji haberı: 13.50 Türk müziği : Çalanlar: Keşat Erer, Cevdet Kozan, Refik Fersan, Kemal N, Seyhun, Okuyan Müzeyyen SENAR : 1— Osman beyin hicazkâr peşrevi 2— Arif bey - Hicazkâr şarkı - Bir halet ile süzdü yine çeşmini di.- dar. 3$— Udi Mehmet - Hicazkâr şarkı « Seni candan severim 4— Osman Nihat - Hicazkâr şarkı « Eilere uzaktan bak bana yakın gel, 5— Reşat Erer - Keman taksimi 6—-------- Süzinâk şarkı - Görünce gerdanında çifte hali. 7 .— Suzinâk saz semaisi 8 — Hüzzam türkü - Alıverin bağla « mamı 9 — Bursa halk türküsü, 14.30 Müzik (Riyaseti Cümhur bandosu « Şef: İhsan Künçer) : 1— Franz Von Blon - Marş 2— Richardz - İspanyol rapsodisl 3—G. Pares - Rişild üvertürü i 4—P. Vellones - Prelüd, ve Himd dansı, 15.15-15.30 Müzik (Dans müziği - Pi.) 18.00 Program 18.05 Memleket saat ayarı, ajans ve mete « oroloji haberleri, 18.25 Müzik (Radyo caz orkestrası) 19,00 Türk müziği : Çalanlar: Vecihe, Reşat Erer, Cev « det Kozan, Ruşen Kam. 1— Okuyan: Muzaffer İlkar * 1 — Arif bey — Hicar şarkı - Saydey. ledi bu gönlümü, Z— eeanan Hicaz şarkı - Ne bahtımdır ne yari bi aman. 3 — Rıza bey - Hicaz şarkr « Gamze- den hançer takınmış. 4#—Refik Fersan - Hicaz şarkı « Mahımur ufuklarda batan gün gibi ölgün. $—Arif bey - Hicaz şarkı - Aman dağlar canım dağlar. 2—Okuyan: Radife Erten : 1— Sel, Prmnar - Eviç şarkı - Göz yaş- larınız kalbime toplanmış. 2— İshak Varan - Eviç Şarkı - Son âyrılığın mütemi. 3— Nikoğgos - Ferahnâk şarkt « Bir tıflr yosma eda pek. 4— Halk türküsü - Esmer bugün ağ- lamış. 3— Okuyan: Mefharet Sağnak * 1— Udi Ahmet - Hicaz şarkı (Recayı vasl için ol gülizare 2 — ---...... Hicaz türkü - Yürü dilber yürü ömrümün varı 3 —— --00 Hicaz türkü - Blâ gözle- rine kurban olduğum. $ eeei Hicaz türkü - Sarr kürdele ğg.(îo Konuşma «15 Türk müziği: Karışık program, Çalanlar: Hakkı Derman, Şerif İ li, Hasan Gür, Hamdi 'Tokay; Masri öf- 21.00 Müzik (Küçük orkestra - Şei Necip Aşkın) : 1— Tschaikovsky - Rus dansı 2— Valter Noack - Romantik üver- tür, 38— Paul Lincke - Küçük kalp (En- termezzo) 4—Joh. Straüss - Şarap, kadın ve şarkı (vals) 5 — Jarneflt - Ninni, 6— Ziehrer - Eşkiya potpuri, 22.00 Memleket saat ayarı, ajans haberleri, ziraat haberleri, 22.15 Konuşma (Eenebi dillerde) 22.45 Müzik (Cazband - P1.) 23.25-23.30 Yarınki program, ve kapanış. operetinden fiyat kontrol kanununu izah etmiş ve viçre'nin halka gıda maddelerini stok etmek tavsiyesinde bulunduğuna na- zarı dikkati çekmiştir. Hâmit Çağıl da Amerika Birleşik devletlerinde a- lhınan iktisadi tedbirlerin fiyatlar ü< Dr. Haldun Sarhan'dan sonra Nus- tanıyorum, saçları yazmağa istidadı var. zerindeki tesirlerini izah etmiştir. d ş bir iş Bu vergiyi boş vakitlerinde Mehmet KARASAN No: 10 Sizi insanlardan ayıran ve gittikçe derinleşen tena- kuzlar, bilgiler ve duygular uçurumu. Artık yalnız ve mü isini bundan böyle hiç bir anlaşma , ve t değildir. Ne talih! Ve bir de farze- Hayır! İtiraz etmeyin Lisavveta! Daima, kendimi katmadan beşeri olanı oynamaktan ölürcesine usa- nıyorum... Doğrusu, sanatkâr bir adam mıdır? “Ka- dına” sormalı bunu. Bana öyle geliyor ki, biz sa- natkârlar, hepimiz, şu papalık mugannisinin tali- hini paylaşıyoruz... Bütün heyecanımızla ilâhimizi okuyoruz, fakat... “ Biraz utanmanız icap ediyordu galiba, Tonio Kröger, şimdi çaya buyurunuz, su çabuk kaynar, işte sigaralar. Soprano'da kalmıştınız, devam edi- niz. Fakat utanmanız icap ediyordu, galiba. Ne gururlu ihtirasla leğinize, istidadı kendini zi verdiğinizi bilmeseydim... *“İstidaddan bahsetmeyin, Lisavveta, Edebiyat bir allah vergisi değildir, o bir allah lânetidir, bili- niz bunu. Bu lânet ne zamar. kendini hissettirmeğe başlıyor? Erken, feci bir tarzda erken! Hayatın, allah ve kâinatla ahenk ve sulh içinde yaşamağa hakkımız olduğu bir çağında. Kendinizi başkala- rından ayrı hissedersiniz, diğer i larla, her gün- kü, gördüğünüz, lu i larla, ar: da an- laşılmaz zıddiyetler bulunduğunu farkedersiniz: diniz ki, kalbiniz hâlâ, bunun dehşetini hissedecek derecede yaşıyor ve seviyor!.... “Kiymetinizin alevi şuürunuzda belirmeğe baş- lar, çünkü bin kişi içinde alnmızdan damgalandı- ğınızı farkedersiniz, ve bunun kii in gözünd Jaşan bir prensin çizgilerinde de okuyabilirsiniz. Burada sivil kıyafet bir işe yaramaz, Lisavveta! Kıyafetinizi değiştiriniz, maskeleniniz, bir sefaret ataşesi veya izinli bir muhafız alayı mülâzimi gibi giyininz, fakat beyhude... Gözlerinizi kaldırmaya, bir söz söylemeğe pek az ihtiyacınız olacaktır. Ve herkes derhal tanıyacaktır ki siz beşeri bir varlık değilsiniz, lâkin yabancı, acaip, başka, farklı bir şeye. kaçmadığımı bilirsiniz. Dâhi bir aktör tanıdım, gün- “Fakat sanatkâr nedir? Beşeri gevşeklik ve lük hay d 4 bir ut çlık ve korkaklık- — tenbelliğin yenil göründüğü bundan başka bir la del burdur. Kendi kıymetinden edin le daha ol * “ Bu bir vergidir ” diyor, mü: diği keskin kanaat, hayatta ancak temsil etmeyi bilmek, bunun haricinde ne rol oynıyacağını bilme- mek vakıasıma inzimam ederek, bu mükemmel ar- tisti ve bu zavallı adamı... Bir artist, hakiki bir artist, sanatı içtimat bir meslek olanlardan biri değil, lâkin talihi önceden çizilmiş ve lânete uğramış bir artist, büyük bir ka- labalık içinde belli olur, bunun için keskin bir göze lüzum yok. Başkalarından ayrı olmak, dünyanın geri ka- Tan & ait ol k, t $ ve görülmüş ol- mak hissi, hem şahane ve hem de sıkıcı bir şey, o- nun yüzünde okunur. Ayni edayı sokakta sivil do- te , ki bir artistin tesiri al- tında kalıyorlar. Ve onlar, temiz ve asil eserlerin ancak temiz ve asil illetlerden geleceğini sandık- larından, kimse burada bahsi geçen “vergi”nin, a- emacak bir karşrlığı bulunan “pek şüpheli bir ver- gi” olduğundan kuşkulanmaz... Herkes artistlerin pek vehimli olduklarını biliyor, — ve gene malüm- dur ki bu iyi vicdan sahibi ve değerlerine sağlam- ca inanan insanların hali değildir... Görüyorsunuz, Lisavveat, ruhumun derinliğinde, artist tipine kar- şı, yukarıda daracık şehirde atalarımın çingeneye, kapısını çalan serseri sanatkâra karşı beslediği nefreti duyuyorum. Biraz dinleyiniz: bir bankacı kullanıyor, ve bazan eserleri fevkalâde enteresan. Bu üstün istidada rağmen — rağmen diyorum — mutlak kusursuz bir adam da değildir; bilâkis, bir kere uzun bir hapis cezasıma çarpılmıştı, ve yerin- de esbabı mucibe ile. Böylece, kabiliyetini ilk defa hapishanede farketti, ve onun mahpusluk tecrübe- leri eserlerinin asıl saikini teşkil ediyor. Ve bura- dan, biraz cüretle, şuanu çıkarmak mümkündür ki, şair olmak için her hangi neviden bir hapishane ta- nımak zarureti vardır. Bu adamı hapishaneye sev- keden şeyin, onun hapishanede edindiği tecrübeler- den çok daha yakından sanat ilhamının kaynağı- na bağlı olduğundan şüphe 'etmemek mümkün müdür? Roman yazan bir bankacı, nadir bir şey bu. Fakat suç işlemiyen, eksiksiz ve sağlam bir bankl y bu asla görülmeyen bir şey. Evet, gülünüz isterseniz, fakat biliniz ki söy- lediğimin ancak yarısı şakadır. Dünyada sanat ib- dar ve onun insanlar üzerine yaptığı tesirlerden da- ha endişe verici bir şey yoktur. Artistlerin en tipik, ve bi en fevaklâde ibdamı almız, Tristan ve İsölde kadar marazi ve iki mânab bir eseri almız, ve bu eserin, sıhatlı ve hassasiyeli pek normâl genç bir varlık üzerinde husule getir - diği tesiri müşahede ediniz. Onu da, yükselmiş, ku- vetlenmiş, ateşin ve asil bir heyecanle dolu, belki de yaratmak ateşine $ gör Namus - kâr amatör. Biz artistlerin ruhumuzun dibi onun * ateşli kalbi ,, ve “ samimi heyecanı ,, ile tahlil et. tiğinden bambaşkadır. en kuv (Sonu var) —*

Bu sayıdan diğer sayfalar: