ULUS 6-11- 1933 Yarı Askeri : AAA AA AAA — Taarruz ve 'v | Bir harpte bir kumandanın, düşü - neceği iki mesele vardır: bunlardan birisi, bizim eski askeri edebiyatımız- /da sevkülceyş diye terceme ettiğimiz |strateji, bir tanesi de karşılığını ta- | biye şeklinde kullandığımız taktik- tir. — Muharebenin başlaması dolayısiyle /— yazılan bir çok askeri ve yarı askeri /| yazılarda gerek strateji, gerek taktik /tabirleri bol bol kullanılır. Bu tür- -— İü yazıları okuyanlar içinde bu iki ta- birin mânâ ve mefhum itibariyle bi- ribirlerinden ne derece farklı oldu - ğunu vazih bir surette bilemiyenler bulunabilir. Onun için bu yazımızda |— strateji ile taktik arasındaki farkı ko- layca anlaşılır bir surette tebarüz et- |tirmeyi faydalı buluyoruz. — BStrateji, hedef ve maksadınızı ka- /| rarlaştırarak ve karşılaşacağınız ma- | niaları, engelleri hesaplıyarak, lehi - /— nize olan şartları hesaba katarak sa- hattını tespit etmek mânâsına ge- Taktik ise plânınızı tatbik mevkii- /|-ne koymak için kullanacağınız tedbir vasıtaları anlatır. — Kaba bir misal ile anlatalım: mese- lâ bir adam, bir gece ev sahiplerinin evde bulunmadığı bir saatte bir eve rmeğe karar verir. Bu plânı düşü- nüp buna karar verdiği zaman adam, Gtrateji yapmış olur. —- Sonra, bu plânı tatbik mevkiine toymak için açması en kolay olan yatak odasının penceresini mi, yok- açması daha güç, fakat göze çarp- —Ması daha az muhtemel olan banyo penceresini mi açmağı düşünüp bu- /— Na bir karar verir. Bu düşünce ve ka- /— rariyle de yaptığı taktiktir. Alman stratejisi daima aynidir: /| düşmanı her iki yandan sarmak, mu- / vasalasını kesmek ve ondan sonra / darbeyi indirmek. Yalnız bu plânın tatbiki hususunda 1914 ile şimdiki harp arasında fark / vardır: o zaman alman ordusu hem şarkta, hem de garpte iki cephede ha- /| rekâtta bul l buriyetinde iİ- / di. Bugün ise şarkta Polonya'ya kar- yapılan harekât kısa da ni- müdafaada — yeni strateji ve taktik Yazan: N. ARTAM Geçen harpte taktik bir çok inkı - lâplar geçirmiştir. Büyük harbın ip- tidasında hâkim olan teori şu idi: ku- vetlerinizin en fazla toplu olduğu yere düşmanın en büyük kuvetini toplamak ve buradan indirilecek esas- h bir darbe ile nihat zafere ulaşmak. Fakat tatbikatta müdafaada bulu - nan kuvetlerin, hücum ve taarruz ha- linde bulunan kuvetlere karşı üstün- lüğü o kadar bariz bir şekilde görül- dü ki bu tarzda hareketin en seçme askerlerden bir çoğunu kısa bir müd- det içinde feda etmekten başka bir şeye yaramadığı anlaşıldı. Müdafaa vaziyetinde kalanlar, müstahkem ve mahfuz mahallerden hareket halinde bulunan ve silâhlarını isabetli bir su- rette kullanamıyan taarruz kuvetine karşı makineli tüfek ateşiyle pek bü- yük zayiat verdirdiler, Büyük harbin daha sonraki safha- larında bu suretle verilen zayiatın büyüklüğü —alman kumandanlarını metot değiştirmeğe sevketmişti. Bu - nun üzerine alman general - Luden- dorf'un ilham ve teklifi ile askerler arasında infiltration adı verilen me- todu tatbika giriştiler. İnfiltration metodunu basit olarak şöyle anlatabiliriz: Düşmanın en kuvetli olduğu nok - taya değil, en zayıf bulunduğu nok- taya hücum etmek. Bir defa burası- nı yarmağa muvaffak olduktan sonra gerisini vurmak ve muvasala yolları - nı tutmak suretiyle ana kuvetlerle il- tisakı kesmek. Lüudendorf, bu plânı 1918 senesinde geniş ölçüde tatbik etmiştir. Bir müd- det için bu plân muvaffakiyetle ta- kip ol $, fakat daha ları bir haylı ilerlemiş alman kuvetlerini sağ ve sol cenahlardan fransız ve ingiliz hücumlarına maruz bırakmıştı. Bununla infiltration metodunun i- sabetsiz bir metot olduğunu söyle - mek istemiyoruz. Fakat bu metodu, karşı tarafın, insan ve ateş kuvetini hesaplıyarak büyük bir itina ve dik- katle tatbik etmek zarureti de unu - tulmamalıdır. T da tutulacak metot değiş - gı yetlendirilmiş, savaş boyu yalnız tiği gibi bugün müdafaa metotları da ine inhisar garp cep ş — Garpte 1914 senesindeki alman plâ- -— nı Belçika yolu ile cenup garbiden — Paris'in garbine doğru ilerlemek ve / kuvetli sağ cenahı Paris'in cenubun- /da soldan yürüyen cenahla birleştirip kıskacı tamamlamaktı. — Şimdiki harpte Polonya'ya karşı da daha basit bir surette ayni plân / tatbik edilmiştir. Yalnız şu var ki bu K * ve ananevi alman stratejisi tat- / bikat hususunda daha modern vası- - talardan faydalanmaktadır. Değeri ne olursa olsun düşünmiye- rek her karış toprağı adım adım mü- dafaa etmek şeklinde tecelli eden es- ki metot yerine şimdi modern müda- faa prensipi düşmanın ileri hareketi- ni geciktirmek suretiyle onu yormak, ondan sonra kumandanın tutmayı ka- tf surette lüzumlu bulduğu noktada bir baskın şeklinde üzerine atılmak- tır. Garp cephesinde başlıyacağı riva- yet ol taarruzlar ve buna karşı Şu halde şu sual labilir: - — Bu plân şimdi ne suretle tatbik / ediliyor, taktikte bir değişiklik var midir? yapılacak müdafaalarda bu metodla- rın ne suretle tatbik edileceğini za- man gösterecektir. t Gökte kuvetli olmryan mil- — | letlerin yaşıyabilmeleri güçleş- -| miş olduğunu bugün daha iyi anlamış bulunuyoruz. Millf ha- vacılığımıza kuvet ve hız ver- mek zorundayız. " Fransız vapurları İzmire — işlemeye başladılar — İzmir, 5 aa. — Eylül iptidasından- | beri şark seferlerini tâtil etmiş olan — fransız vapurları önümüzdeki perşem- — be gününden itibaren limanımıza mu- /— tat seferlerini yapmıya başlıyacaktır. - b Yozga!'la muhlaş zürraa — tohumluk veriliyor Yozgat, 5 a.a. — Ziraat Vekâleti, vi- — İâyetimiz içinde mahsulleri hasar gör- üş olan köylülere bir milyon 500 bin No tohumluk verilmesini tebliğ et- .1 ve tevziata başlanmıştır. Vatanın emniyeti bizden bol |Ş kanat ve bol uçucu istiyor. (Fitre)lerimizle bu isteğe ce- vap verebiliriz. Kadir gecesi ve bayram Diyanet İşleri Reisliğinden : 8 İkinci teşrin 1939 tarihine tesa- düf eden çarşamba günü akşamı “perşembe gecesi' leylei kadir ve 13 ikinci teşrin 1939 pazartesi günü de şeker bayramı olduğu ilan olunur. Bayram namazı d Yakında yeni ve çok güzel bir tomanı tefrikaya başlıyoruz Artist hayalı ( Tonio Kröger ) — Yazan : — Thomas Mann 1929 Nobel mükâfatını kazanan büyük edip Denizli'de Elektrik fabrikasının femeli törenle alıldı Denizli, (Hususi) — Denizli'nin mede- nt ihtiyaçlarından en mühimi olan elek- trik işi artık halledilmiş bulunuyor. Bir kaç ay evel belediyemizce iki kısmının ay- rı avrı ihaleleri yapılmış olan, mayıs ayın- da bütün tesisat ve teşkilâtı tamamlana- cak olan fabrikanın temel atma töreni bin- lerce yurtdaşın huzuriyle sehire 13 kilo- meâre uzakta Gökpınar suyu başında ya- pildi, Belediyece davetli bulunan yedi sekiz yüz kişi saat ondan itibaren belediye oto- büsleriyle parasız götürülmeğe başlanmış t Su başındaki geniş çayırlıkta davetlilere yerler hazırlanmış zengin bir büfe tertip edilmişti, Yakım köylerden de yüzlerce halk gelmişti. Halkevi bandosu çalıyor, köylüler kar'ılıklı oyunlar oynuyorlardı. Belediye reisi, vali çok beliğ ifadelerle e- lektrik işinin geçirdiği safhaları aydın- lattılar, 95 metre yüksekten düşecek büyük Gök- pınar suyu altına yapılacak olan bu elek- trik fabrikası Denizli ve civar kazaların ihtiyaçlarına da tekabül edecek kuvette o- lacak, Pek yakında şehir plânı tatbikatına başlanacaktır. — U. İzmir'de tütün piyasası bayramerlesi açılıyor İzmir, 5 aa. — Tütün mahsulünün bütün mintakalarda toplanarak denk haline getirildiği anlaşılmaktadır. Tü tün piyasası bayram ertesi bütün tü- tün mıntakalarında birden açılacaktır. Mübayaacıların eksperleri ve müba- yaa memürları tütün mıntakalarında tetkikat yapmaktadırlar. H AY eC Şarki anadoluda hava karlı geçti Dün şehrimizde hava hafif bulutlu geçmiş, rüzgâr şimali şarkiden saniye- de en çok üç metre kadar hızla esmiş- tir. Günün en yüksek sıcaklığı 11 de- receye kadar yükselebilmiştir. Yurd- da hava Trakya, cenubu şarki ve Ka- radeniz sahillerinde yağmurlu, şarki Anadolu'da karlı diğer mıntakalarda bulutlu geçmiştir. Dün sabah saat 8 e kadar düşen yağışların karemetreye bıraktıkları su miktarları Vakfıkebir- de 71, Giresun'da 51, Hopada 49, Çar- şambada 46, Rizede 40, Vanda 15, Trabzonda 14, diğer yağışlı yerlerde 1-13 kilogram arasındadır. Rüzgârlar Trakya ve Kocaeli'de şarktan, şark mıntakasında cenupatn diğer mıntakalarda şimalden saniye - de en çok 9 metre kadar hızla esmiş- tir. En yüksek sıcaklıklar Kayseride 9, Kütahyada 12, Yalovada 15, Balı- Saat Dakika T 4 (5722) 15669 kesirde 17, Muğlada 19, Bodrumda 23, Adanada 25, Antalyada 26 derecedir. C.H.P. Mamak ocağı yıllık kongresi Cümhuriyet Halk Partisi Mamak o- cağı yıllık kongresi dün Gaz maske fabrikası toplantı salonunda yapılmış tır. Bir sene zarfında (200) âzadan (800) ü bulan âza bu toplantıya işti- râk etmiş bulunuyordu. Ocak Başkanı Gazmaske fabrikası direktörü Hami Bekemin nutku ve ön ce Ebedi Şef Atatürk'ün hatırasını tâ- zizen beş dakika saygı susması ile baş lanmış ve mütekiben kongre başkanlı- ğına Cebeci nahiyesinden Bay Edip Meltem seçilerek işe başlanmıştır. He- sap ve bütçe encümenleri tetkiklerini ifa ederken görüşmeler yapılarak âza- ların dilekleri dinlenmiş ve dilek en- cümeni tarafından diğer encümenler- e olduğu gibi raporlar atnzim kılı- narak köngre başkanlığına sunulmuş- tur. Âzalardan Bay Ali Özkanat tara- fından partinin kuruluşu ve yüksek varlığı hakkında güzel bir konferans verilmiş ve bunu müteakip idare he- yetinin ve encümenlerin raporları o- kunmuş ittifakla ve alkışlar arasında heyeti umumiyece kabulü cihetine gi- dilmiştir. İdare heyetine Reis Hami Bekem, muhasip ve kâtip Necmi Tarkan, vez- nedar Kerim Mamak, âza Şerife Er- can, âza Ali Yılmaz ittifakla seçilmiş- lerdir. Toplantıya, Milli Şef İsmet İnönü- ne âzaların içten ve candan sonsuz bağlılıklarını gösteren büyük tezahü- rat ile nihayet verilmiştir. Adana'da ikinci sebze hâli Adana, (Hususi) — Şehrimiz va- kıflar idaresi Kalekapısında ikinci bir sebze ve kasaplar hali inşa ede- cekti. Bu iş son safhaya gelmiş bu- lunmaktadır. Vakıflar idaresi inşa meseleri hakkında belediye ile is- Son bahar altıncısı d Dün şehir ipodromunda at Birinci koşu: (Orman - çiftliği koşusu) üç yaşın- daki yerli yarımkan ingiliz erkek ve dişi taylara mahsus handikaptı. İkra- miyesi 400 lira mesafesi 1800 metre i- di. Bu yarışa altı tay iştirâk etti. Ya- zılı olan taylardan Suna her zamanki gibi gene koşturulmadı. Koşu başlar başlamaz Bercesteyi başta gördük. Cesur 200 metre kadar Bercesteyi kovaladı ise de burada ye- rini İbni Radyo'ya terkederek geri kaldı. Şimdi koşuyu önde Berceste arkasında İbni Radyo götürüyor. A- şağı viraja gelmeden Niroana'nın ku- vetle öndeki grupa yetiştiği virajı dö nerken bunları geçtiği görüldü. Her- kes heyecan içindeydi. Çünkü bahsi- müşterekte herkes İbni Radye üzeri- ne oynamıştı. Fakat Niroana gayet kolaylıkla koşarak düz yolu bir anda geçti ve üç boy ara ile birinci geldi. Son anlarda hücum ile Tunca ikinci, Berceste üçüncü oldu. Zaman 2,01 da- kikadır. Müşterek bahis ganyan 410, plâse sırasiyle 175 ve 385 kuruş verdi. İkinci koşu: (Dumlupınar köşusu) idi. İki ya- şındaki yerli halis kan ingiliz erkek ve dişi taylara mahsustu. İkramiyesi 1500 lira mesafesi 1400 metre idi. Bu koşü günün en güzel koşusu olacaktı. Fakat malesef bazı jokeylerin hatası yüzünden ilk çıkışta yanlışlık oldu. Bu koşuya iştirâk eden hayvanların tiş: e . Bu hald belediye bazı dükkânları istimlak e- decektir. Yeni halin önündeki yol genç olmaları da bu işe âmil olmuş- tur. Faux depardan sonra kaçan hay- vanlar geri döndüler. Ve yeniden da genişletilecektir. Yeni Horveç orla elçisi dün İstanbul'a geldi İstanbul, 5 (Telefonla) — Norveç hükümetinin yeni Ankara orta elçisi bugünkü semplon ekspresiyle şehri- mize geldi, orta elçi kendisiyle görü- şen gazetecilere: Türk - Norveç mü- nasebetlerinin gittikçe inkişaf etmek- te bulunduğunu ve harp vaziyeti do- layısiyle Norveç'in sonuna kadar bi- taraf kalacağını söyledi. Orta elçi ya- start için hazırlandılar. Bu sefer de hatalı çıkış yaptılar. Beyaz bayrak in- di. Fakat kırmızı bayrak havada du- ruyordu. Bu vaziyette tayların koşu- ya başlamamaları ve başlıyanların da geri dönmeleri lâzımgelen bir hataya düşen sibel start tamam zannederek yarışa devam etti. Bunu gören bazı jokeyler de tered- düt ederek hücum ettiler. Ve başta Si- bel olmak Üzere Abime Poureux, Mark I. ve Mis koşuyu götürdüler. Sigetoar, Gonce, Gürayak startın ta- mam olmadığını görerek geride kaldı- lar. Ve yarışa iştirâk etmediler. Bu vaziyette hakem heyeti yarışın tekrar edilmesine karar verdi. Ve ikinci ya- rın Ankaraya hareket edecek ir, Adana'da trahomlu talebelerin tedavisi Adana, (Husust) — Bu yıl Adana'da bü- tün trahomlu talebeler ayrılmış ve bunlar için husust trahomlu mektepler — açılmış tır. Bu mekteplerde her gün muntazaman tedavi yapılmakta ve burada iyi olanlar birer ikişer trahomsuz mekteplere nakle- rış beşinci yarıştan sonra yapıldı. Bu- rada da iki fox depardan sonra niha- yet koşu başladı. Fakat uzaktan hiç bir şey görülemiyecek kadar hava ka- rarmıştı. Putaya 100 metre kalınca Gonca ve Abime Pour eux'un baş ba- şa geldiği ve Goönce'nin rakibine naza- ran daha dinç olması dolayısiyle ya- rım boy ara ile birinci geldiği görül- dü. Abime pour eux ikinci Mart bir üçüncü oldular. Bir talihsizlik eseri olarak Bay Fikret Atlı'nın Sigetoar dilmektedir. 'Trahomlu okullar sihat indeki tayı y starta gider- h TRan tüi daimi kontrolü altında bul İtad Trahomlu taleb KY BK yük kadardır, (Fitre)lerimizi Türk Hava Kurumuna vermekle üç milli cemiyetin gayelerine bir anda yardım etmek imkânımı elde et- miş olacağız. ken kop iştirâk ede- medi. Sibel de ilk koşuda fazla yo- rulduğu için bu yarışa girmedi. Za- man 1,30 dakikadır. Müşterek bahis ganyan 245, plâse sırasiyle 105 ve 110 kurüuş verdi. Üçüncü koşu: Bu koşuya gelinciye kadar kazanç- ları yekünu 3000 lirayı doldurmamış dört ve daha yukarı yaşta yerli yarım Fuzuli muhabirler Gazetelerde kendi adı ve yahut müstear bir imza ile sürekli yazı yazaniara musallat olan bır nevi parazitler vardır. Bunlar ya büsbü- tün imzasız, yahut uydurma ve yahut okunmaz imza ile, yahut da, hiç ol- mazsa, adressiz mektuplar yazar, gönderirler. Bunların hareketlerin- de beğenilecek bir tek taraf varsa o da posta idaresine beş on kurüş kazandırmalarıdır. Bu tek iyi tara- fı bir yana bırakırsanız, bu mek- tuplar vakitlerinizi ve ondan son- ra kâğıt sepetinizi boşu boşuna iş- gal eder. Altlarına imza ve adres konula- ; Gökten gelecek - tehlikeye — | karşı iyi hazırlanmak, milletin — | bütün fertlerini ayrı ayrı dü- — | sündüren bir davadır. Bu mev- — | zua hiç bir Türk vatandaşı ka- rak imi bir derdi döken, İyini- yetle tenkit ve temennilerde bulu- nan okur mektuplarımızı daima minnet, zevk ve heyecanla alır, o- kur, g lerimizi daima irl rinde bulundurduğumuz bu gibi HSAF e LAR YANKILAR Bu yazıda bahsetmek istedikleri- miz, yazdıklarına kendileri de gü- venemiyen ve yaptıkları tariz ve hücumların altına imza ve adresle- rini koyamıyacak kadar medeni cü- retten mahrum olan vakti bol ve idrâki kıt “fuzuli muhabirler” dir. Bunlar, müdafaa ve yahut ten- kit ettiğiniz bir fikrin ya lehinde, ya aleyhinde bulunurlar. Bu hüri- yet ülkesinde vatan, millet ve ül- kü prensiplerine aykırı düşunmemek şartiyle her fikrin yazılması ve söylenmesi serbesttir. Onun için kimseyi takyit etmeye tarafdar o- lamayız. Lâkin bu “fuzult muhabir”i im- za ve adreslerini yazmaktan alıko- yan sebep, onların dolu dizgin ko- 1, saygısız tarizlerle en larımıza, “bu bilmedi. ğimiz, görmediğimiz karilere” eli- mizden gelen biliti: her hizmeti yapmayı Haa ha Gare ” a d q;ğı bir kâğıtla bir zarfa yazık et- meleridir. / İstanbul'da iken hemen her haf- nn A F C D K L ta kendisinden mektup aldığım bir adamcağız vardı. Şimdi zaman za- man imzasız ve adressiz mektupla- rin çeşitlerini aldıktan sonra o a- damı özlemeğe başladığımı hisse- diyorum, Bu adam, bir akıl hasta- sı idi. Yazısını bilir ve masum ya- zılarını okumadan zarfı olduğu gi- bir adamın her türlü tariz ve ten- kidine tahammül ve gösterdiği medeni cüretten dolayı kendisine hurmet hissi beklemek bile müm- kündür. ' Öyle olmayınca, posta idaresinin gelirinden beş on kuruş eksilme- mesi için bu fuzuli muhabirlere tavsiye edeyim: boş bir kâğıdı zar- fa koyup göndersinler, kâfidir. * okok Bayın! D Aka Gündüz, türkçe- bi sepete atardım. Rahmetli flo- rinalı Nazım da kendisinden uzun- “bayan” — kelimesinin de şimdiki “madam” mukabili olâarak kullanıl ca bir müddet bahsedilmediğini gö- rünce — meşhur guguk hikâyesin- de olduğu gibi — bana pek iyi ta- mnıdığım yazısı ile, fakat başka bir imza ile kendi aleyhinde mektup- lar gönderirdi. Tek kendisinden bahsedeyim diye, Bütün bunlar masum mektuplar ve yazılardı. Arada, sırada aldı- ğım imzasız veya sahte imzalı mek- tuplarda ise cehaletin ve idrâksiz- haT masını ve “madmazel” karşılığı o- larak “bayın” kelimesini teklif e- diyor. Hatırlıyorum, bundan bir kaç yıl önce dünya kadınları Avrupa'nın bit şehirinde toplanıp kadınlara “madam” ve “madmazel” gibi iki sı- fat verilmesini protesto işlerdi. Madam ki avrupalı kadınlar da liğin e örnek te- sadüf ediyorum, <- Halbuki hakiki imzasını atabilen İ SKŞ öi el CA el dam ve 1 gibi iki sıfat- tan memnun değillerdir, ne diye biz durup dururken iki sıfat ala- n koşularının ün yapıldi 1500 lira mükâfatlı Dumlupunar koşusunu A. Atman'ın koncası kazandı yarışlarınnı altıncısı yapılmıştır. Yarış yeri her zamanki gibi adam akıllı kalabalık olmuştu. Ya- rışlara tam zamanında başlanmıştır. | Kâr ve zarar hesabı tetkik edilirken kan ingiliz at ve kısraklara mahsus- tu. İkramiyesi 450 lira mesafesi 2600 metre idi. Bu koşuya beş yarım kan iştirâk etti. Koşu başlar başlamaz Baskın geride idi, Fakat hemen yüz metre içinde öndekileri yakaladı. ve beş ön at boyu açtı. Diğerleri geride idiler. Vaziyet böylece devam ederek aşağı viraja kadar geldiler. Burada (Olgo) Baskına biraz yaklaştı ise de derhal yerini Mahmureye terketmek zorunda kaldı. Mahmure virajda baş- ladığı hücuma sona kadar devam'ede- rek son anda Baskını yarım boy ara ile mağlup etmeğe muvaffak oldu. Al- ceylan üçüncü oldu. Zaman 3.01 daki- kadır. Müşterek bahis ganyan 210, plâse sırasiyle 145 ve 320 kuruş verdi. Dördüncü koşu: Üç ve daha yukarı yaştaki halis kan ingiliz at ve kısraklara mahsus hen- dikapti. İkramiyesi 275 lira i 2400 metre 1di. Dü huşuüyu eej 4 L bir halis kanın hepsi iştirak etti. Şu- nu söyliyebiliriz ki yarış yerinde yok utr ve meraklı ve heyecanlı yarış he- men hemen az görülmüştür. Koşu başlar başlamaz Yataganın rakiple - rini üç beş boy açarak fevkalâde sür- atle koştuğu görüldü. Bu vaziyet böylece muhtelif safhalar göstererek viraja kadar devam etti. Fakat bura - da Karanfil, Sifkap, Kaya ve Özde - mirin toplu olarak hücum ettikleri görüldü. Yarışın bundan sonrası müt- hiş bir mücadele ile geçti. Bilhassa Karanfil ile Sifkabın dehşetli boğuş- maları son anda birdenbire fevkalâ - de gayret sarfederek rakibini üç boy açan Karanfilin galibiyetiyle netice- lendi. Sifkap ikinci Özdemir üçüncü oldu. Zaman 2,40 dakikadır. —Müşterek bahis ganyan 200 plâse sırasiyle 165, 245 ve 335 kuruş verdi, Beşinci koşu: Üç yaşındaki halis kan arap erkek ve dişi taylara mahsus hendikaptı. İkramiyesi 300 lira mesafesi 1600 metre idi. Koşuya altı tay iştirâk etti. Startla beraber Örnek ve Önal başbaşa koşu- yu görmekle başladılar. Bir aralık Bo- ra araya girmek istedi ise de bir müd- det sonra geri kaldı. Düz yola girdik- leri vakit vaziyet aşağı yukarı degiş- memişti. Fakat burada Meriç'in kuvet le hücum ederek rakiplerini yakalıya- rak geçtiği görüldü ve Meriç gayet kolaylıkla birinci geldi. Örnek taşıdı- ğı ağır kiloya rağmen ikinci Önal ü- çüncü oldu.. Zaman 1,56 dakikadır. Müşterek bahis ganyan 5,70 plâse sıra siyle 230 ve 170 kuruş verdi. Dünkü yarışlarda çifte bahis iki ta- ne idi, birincisi birinci koşu ile ikinci koşu arasında di. Gonca - Nirvana çif- tini bulanlar 10,80 lira ikinci çifte ba- his dördüncü ve beşinci koşular ara- sında idi. Meriç - Karanfil çiftini bu- lanlar bir liralarına mukabil 16,40 al- dilar. lm? Hem, “bay”, “mösyö”, “mister"”, “Her”, “Gospodin” derken bir er- keğin evlenmiş, evlenmemiş, ergen ve yahut bekâr olduğunu düşünü- yor muyuz? ş $