13 Eylül 1939 Tarihli Ulus Gazetesi Sayfa 2

Saatlik sayfa görüntüleme limitine ulaştınız. 1 saat bekleyebilir veya abone olup limitinizi yükseltebilirsiniz.

Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

— tedbirlerle, 1914 te olduğu gibi hâdi- — Tin, iyi yetişmiş, mânen, fikren müm- — taz bir zümreye ancak nasip olabile- “(|bir millet hayatında çok kısa adde- — gdiır) talebi üzerine hükümetçe teha- ULUŞ 13.9- 1939 Milletçe, fertçe büyük bir imtihan devresindeyiz.. Hükümet reisimizi dinlerken, ha- yat mücadelesinde, mânevi kiymetle- cek zekâ ve irade olgunluğunun mü- essiriyetine bir defa daha inandım. İktidar mevkii, liyakat mevkii olursa we böyle olduğunu her karar ve tedbi- rinde filen ispat ederse kazanılacak itimadı hiç bir tesir ve kuvet sarsa- maz. Çünkü hakiki devlet adamı prestiji hakik? değer ile kazanılabilir. Başvekil, dün Büyük Millet Mec- lisinin duygulu ve dikkatli huzurun- da mali ve iktısadi bir millt müdafaa programının ana hatlarını ve pren- 'siplerini kuvetle tebarüz ettirmiş ol- du. Mali ve iktısadi sahalarda, yerin- de ve zamanında almış olduğu seri selerin peşinde, mutlak bir acz içinde sürüklenilmiyeceğini katiyetle ispat etti. Türk milletinin hayati menfaatle- rini alâkadar eden bu mühim beyana- tın ihtısasımız dahilindeki muhtelif kısımlarını yazılarımıza mevzu ola- rak seçip, ayrı ayrı tahlil etmeğe ça- lışmağı bir vazife bildik. Başvekilimizin vatandaşların ban- kalarımızdaki mevduatları meselesine temas eden izahlarında görülüyor ki, icap ederse, yani halkımız milli ban- kalarımızı kadar d ği ar- ve bilgiyi istihfaf ve tahkir eden ca- hil ve aynı zamanda mağrur bir zihni- yetin eseri olabilirdi. Görüşümüze na- zaran, memleketimizde hummalı bir iç ekonomi faaliyetinin arifesindeyiz. Hükümetimizin, zirai ve sınai istih- sali arttıracak her müessir tedbiri tat- bik edeceğini beyanatından anlıyo- ruz. İktisadi hayatın tabii seyir ve â- hengini ihlâl etmelk şöyle dursun, bil- akis hızlandırmak yolundayız. Mu- vaffakiyetimizden eminiz. Çünkü is- tihsal faaliyetimizi, — vatandaşların yalnız temiz vatan duygülarından beklemiyoruz. İstihsal programimı- zın tahakkuk ümitlerini, geçen umu - mi harpte olduğu gibi, mecburi mü- kellefiyet tarzında yersiz tedbirlerin akamete mahküm — menfi âkıbetine bağlamış bulunmuyoruz. Biz tecrübe ile biliyoruz ki: iktı - sadi hayata istikamet veren, istihsali canlandırıp arttıran, tabit kazanç ü- mididir. Normal hadleri aşmamak şar- tiyle kâr ve kazanç perspektifleridir ki istihsali kamçılıyacaktır. Çoluğu ve çocuğu ile zirai istihsalde çalışa- cak olan çiftçi ailelerimiz alın teri ile elde ettikleri mahsullerini kâr payı ile satmıya muvaffak olacaklardır. Çünkü en müşkül ve çetin şartlar içinde bile para ekonomisinin icapla- rına riayet edeceğiz. Umumi harbin zu ederse, mevduat da son meteliğine kadar iade edilecektir. Çünkü ancak bu imtihanı vermek şartiyledir ki ma- li ve iktısadi istikbalimizin yıkılmaz temellerini tarsin edebileceğiz. Mev- zuubahis olan münferit müesseselerin imtihanı değildir. Mehenk taşına vu- rulan türk kredi ve mali sisteminin resanet ve tesanüdüdür. Halkımızın son hafta içinde gösterdiği sebepsiz ve mânasız asabiyet ve telâşın hakiki ve psikolojik âmillerini yirmi beş se- ne evelki (1914) şaşkın icraatta ve millt teşkilâttan mahrum bir cemiye- *tin maruz kaldığı perişanlıkta arama- lıdır. İki cihan harbi arasına sıkışan ve dilmek icap eden tarihi devreyi daha doğru bir ifade ile “tarihi fırsatı,, cümhuriyet hükümeti kaçırmamıştır. Bugünkü büyük bâdireler karşısın- da, hiç bir sahada bocalamıyacağız. Çünkü hazırlıklıyız. Teşkilâtlanmış bulunuyoruz. Millt müdafaa progra - mımızın mahiyeti münhasıran askeri değildir. Çok dikkatle hazırlanmış mali ve iktısadi cepheleri vardır. Ge- çen büyük harbin mali ve iktısadi ta- rihini yalnız vatanımızda değil fakat diğer muharip memleketlerde de tet- kik ederek tedbirlerimizi almış bulu- nuyoruz. ç 1914 te ecnebi bankaların (milli barikalar mevcut dığı hatırlarda- lük ve müsaraatla ilân edilmiş olan mevduat moratoriomunun bizim lü- gatimizde yeri yoktur. Çünkü böyle bir tecil ameliyesine girişmekle milli istikbalimizi, terakki ve inkişafımızı da ebediyen tecil etmiş olacağımıza imanımiız vardır. Böyle sakim ve şaşkın bir tedbirin, mübadele hareketimi, memleket iç ik- 1 “yazıyet” — muamelelerine meydan vermiyeceğiz. Çiftçi ailesi peşin para ile kârlı fiyatla mahsulleri- ni sattıkça: istihsalini de tezyit ede- cektir. Hâdiselerin inkişafı devleti, en bü- yük müstehlik ve müşteri meykiine getirebilir. Nasıl ki, meyduatı son san timine kadar iade etmeği karar altına almış bulunuyorsak ; çiftçi ailelerimi- zin istihsallerini de daima peşin para ile ve kârlı fiyatla ve mümkün olduğu kadar doğrudan doğruya mübayaa et- meğe azmetmiş bulunuyoruz. Bu iki ana prensipe sadakatle bağlılığımız, bizi muhakkak muvaffakiyete ulaştı- racaktır. Hükümetin almış olduğu ih- tiyati tedbirler icabı olarak, bugün hudutlarımızı bekliyen türk askerle- ri, dönüşte köylerini ve yuvalarını da- ha müreffeh, daha varlıklı bulacaklar- dır. Millt istinatgâhımız olan bu aziz bir mahiyetini taşımaktadır. Muharip memleketlerdeki harp stokları erime- ğe başlayınca (bunun için uzun bir intizar devresine hacet yoktur) ve buna mukabil, bizim ihtiyatlarımız arttıkça, çok enteresan ve verimli bir iktisadi harekete şahit olacağız. Ancak şurasını unutmamalıdır ki ihracat daima lisansa tâbi bulunacak- tır. Anarşik bir mahiyet iktisap etmi- yecektir. Siyasi ve idari hayatımızda fazilet ve ahlâkı şiar edinen ve bu yolda icabederse en şiddetli tedbirler- den çekinmiyecek olan bir rejimin güdümlü ihracat hareketini tertemiz, açık alınla başaracağına sarsılmaz ka- naatimiz vardır. Vatanda, bugün her muamele açıkça cereyan ediyor. Her şikâyet türk matbuatında, büyük par- timiz teşkilâtında, mesul hükümet ma- kamlarında, ve en nihayet Büyük mecliste en hassas ve alâkalı bir mâ- kes buluyor. Halk ile devlet arasında- ki sıkı temas ve rabıtaların gevşeme- sine imkân tasavvur olunamaz. Bu mânevi güven büyük bir kuvettir. Sanayi istihsalâtımızın tezyidi de hükümet programının en belli başlı maddelerini teşkil ediyor. Gönlümüz, iktisat Vekâletimizi tam mânasiyle bir (istihsal vekâleti) olarak görmek istiyor. Meclise sevkedileceği bildiri- len yeni kanun lâyihaları, eminiz ki, iktısadi devletçiliğimize hakiki ma- hiyetini verecektir. Hükümetin has- sasiyetini pek yakından bildiğimiz halde bir nokta üzerinde tevakkuf et- meği lüzumlu görüyoruz. Sanayi ma- mulâtımızın fiyatları ile ziraf mah - sullerin fiyatları arasında tahammül edilemiyecek bir nispetsizlik ve a- henksizliğe meydan verilmiyeceği şüp hesizdir. İktısadi bir ifade ile maka- sin ağzı gayritabif bir şekilde açılır- sa; zirat istihsalâtımız hızını kaybe- debilir. Pek yakında şahit olacağımız iç ekonomi faaliyeti, iç pazarlar hare- keti asgari bir transpor şebekesine is- tinat ettirilmeden tasavvur bile olu - namazdı. Geçen üumümi harbin ilk günlerinde umumi karargâhın mükte- dir şimendifer şubesi müdürü olan sevgili Milli Şefimiz ve Cümhurrcisi- miz İnönü ikinci cihan harbinin pat- ladığı günlerde şimendiferi Erzuru - ve çalışkan kütlenin mesai muhassala- sını muhtekirlere kaptırmıyacağız. Müuhtekirlerle kanunt ve iktısadi yol- lardan mücadele etmesini rana - bildi- ğimizi ispat edeceğiz. (İhtikârla ser- vet) temayüllerini daha ilk teşebbü ma sokmuş bulunuyor. Muhtelif iklim şartlarına, değişik hasat mevsimlerine sahip bulunan ge- niş vatanımızın istihsal ve istihlâk mıntakaları arasında artık rabıta ta - lerinde boğacağız. Buna mukabil: İstihsal ile kazanç, fazla istihsal ile fazla kazanç) hareketini memnuniyet- le kayıt, hattâ teşvik edeceğiz. Hükümet: istihsal kredisi mevzu - unda şimdiden harekete geçmiştir. Ve üessir tedbirler al , Fakat bu- nunla iktifa etmiyeceğimiz âşikârdır. Kapısında bulunduğumuz büyük im - tihan, Türkiye Cümhuriyeti Ziraat Bankasından büyük vazifeler bekle - mektedir, İstihsal kredisini bankalarımızın bankası olan, merkez bankası daima memnuniyetle telâkki eder. Hükümet beyanatında zirat kredi mobilizasyo- nünun mekanizmasına dahi işaret e - tısat faaliyetini durd ğ müs- takbel mali imkân ve teşebbüslerimi- ze engel olacağını, hattâ vergilerimi- zin randımanını düşüreceğini biliriz. İnkılâp Türkiyesi, her şeyden evel, — milli tasarrufun küdret ve kabiliyeti- . Bi t ne güvenmiştir. ve güvenm_ekteclir. ' Böyle sağlam milli bir istinatgâhi kendi elimizle zedelemeğe imkân var 1ndır? Terakki ve inkişaf hmlelcrğ- yi milli sermayenin terakümüne isti- rat ettiren bir rejimde, mali müesse- £ “erin teşkilâtsız olarak, gendi baş - lasına ve kendi hallerine bırakılması t avvur olunabilir mi? Bugün mem- W :etimizde banka ve kredi sistemi ehkrami şekilde biribirine zincirlen- m ş ve dayanmış bulunmaktadır. Halkımızın 'şaşmıyan aklıselimi bu vaziyetin inceliklerini, hususiyetleri- ni nasıl olur da kavrıyamaz, tarzında 'r sual akla gelebilir? İşte bu misal € bizler için en ibretli bir ders teş 11 etmelidir. Görülüyor ki: mali sa- he daki şaşkın ve cahilâne tedbirlerin tesirinden yirmi beş sene sonra bile k ztulunamıyor. Bu menfi tesirler- don tamamen kurtulmak için bugün - kü gibi müsbet objektif icraat Tâzım gölmektedir. Ancak bu icraat muva- e:hesindedir ki çekilen mevduat pek yakın bir âtide fazlasiyle milli ban- kalarımızın gişelerine arzedilmiş bu-. lunacaktır. Bu misal de isbat ediyor ki milli mesüliyet yüklenen devlet a- damları için yalnız hüsnüniyet ve va- tanseverlik gayrikâfidir. İhatalı bilgi ve tecrübenin çerçevelediği kuvetli d dilmiştir. İstihsali artırmak suretiyle gayritabif fiyat tereffularını iktısadi silâhla önlemiş bulunacağız. İhracatımıza konulan takyidat ka- naatimizce de muvakkat ihtiyati ted- Ana hatları başarılmış olan şimen - difer şebekesi iktısadi hayatiyetin ve kanın milli bünyenin bütün uzuvla - rında ve kısımlarında deveran edebil- mesini temin etmeğe müsaittir. Kanaatlerimizi telhis ederek diye- biliriz ki: İstihsali arttırmak şartiy- le, memleketimizin bugünkü büyük imtihandan hiç bir endişesi olamaz. İstihsali tezyit etmek şartiyle, mem- leketimizin kazanamıyacağı herhangi bir mali imtihan tasavvur edilemez. Beşeriyetin mâruz kaldığı ve kaç perdelik olduğunu henüz bilemediği- miz büyük facianın henüz başlangı - cındayız. Biz bu bâdireyi şu sarsıl- maz kanaatle atlatacağız: mali ted- birlerimizi, kredi siyasetimizi daima istihsalin icaplarına uyduracağız. Ve muvaffak olarcağız. Hüseyin SAMİ (. Halk Partisinin vilâyetlere gönderdiği ressamlar Cümhuriyet Halk Partisi türk res- samları arasında yurdun muhtelif nok talarını görmek, tanımak ve tetkik et- mek ve bu suretle hayat ve hakikate daha yakın olarak kendilerindeki sa- nat ruhünun inkişafını ve eser ver- melerini mümkün kılmak maksadiyle tertibine karar verdiği seyahatin bi - rincisini geçen sene yaptırmıştır. Göçen sene bu seyahate iştirâk e - den on ressamın on vilâyet dahilinde çalışarak vücuda getirdikleri eserler güzel bir sergi halinde Ankara Halk- evinde 20 gün müddetle halka açık bulundurulmuştu. Sanatkârlarımızın bu mesaisi takdirle karşılanmış ve e- serleri partice mükâfatlandırılmıştı. Bu sene de geçen sene tetkike çı- kan sanatkârlardan gayri, muhtelif birlik ve teşekküllere mensup diğer bir grup Ankara ve İstanbul'dan se- çilmiştir. Ağustosun on beşir ?enberi vilâyetlerde çalışmakta bulunan res- samlar bu ayın sonuna kadar etütleri- ne devam edeceklerdir. Bu suretle geçen sene bir ay de- vam eden bu etüt seyahati kâfi görül- memiş, sanatkârların muhitlerine in - tibaklarını temin için müddet bir bu- çuk aya çıkarılmıştır. Bu seyahatin sonunda her sanatkâr en az altı eser hazırlıyacak ve bu e- serler 29 birinciteşrin 939 da Ankara- da açılacak büyük resim sergisinde teşhir edilecektir. Sergi bundan sonra yurdun muhte- lif yerlerinde tekrarlanacaktır. Geçen sene olduğu gibi, bu sene de partice teşkil edilecek jüri heyeti eserleri tet- kik ederek muvaffak olanlara mükâ- fatlar verecektir. Bu sene seyahate çıkan Ankar” laki sanatkârlardan: Seyfi Toray (Diyar- bakır), Refik Epikman (Hatay), Ma- lik Aksel (Sıvas), Turgut Zaim (Kay- seri) ye, İstanbuldan da: Sabiha Rüş- tü (Zonguldak), Cevat Coşkun (Si - nop), Ali Karsan (Bolu), Ayetullah Sümer (Afyon), Zeki Faik İzer (Es- kişehir), Abidin Dino (Balıkesir) vi- lâyetlerine gönderilmişlerdir. İngiltere'ye gidecek olan malların tâbi olacakları ahkâm Ticaret Vekâletinden : 1 — Bundan böyle Fransa ve Po - lonya hariç olmak üzere her hangi bir Ayrupa memleketinden — İngiltereye sevkedilen eşya, ingiliz konsolosluk makamları tarafından verilecek bir (Menşe ve menfaat. şahadetnamesi) ni haiz bulunmadıkça İngiltereye id- hal edilemiyeceği alâkadar makamlar tarafından bildirilmiştir. 2 — İngiltereye mal göndermek isti yen ihracatcıların kendilerine bu şa- hadetname sistemi hakkında etraflı malümat verecek olan en yakın ingi - liz konsolosluğuna müracaat eyleme - leri tavsiye olunur. (aa.) Çağrı X Milli Müdafaa Encümeni 13 - 9- 1939 çarşamba günü saat 14,5 da top- lanacaktır. X Ziraat Encümeni bugün saat 10 da toplanacaktır. X Bütçe encümeni bugün saat 14.30 da toplanacaktır. Piyango dün çekîüi. 50 bin lira 20.431 numaraya İstanbul, 12 (Telefonla) — Tayya- re piyangosu dün çekildi. Bu keşide- nin en büyük ikramiyesi olan 50,000 lira, 20.431 numaraya çıktı. Kazanan diğer numaraları bildiriyorum. 32,557 numaraya — 12,000 lira, 22,092 numaraya 10,000 lira, 18,321 numara- ya 3,000 lira. 500 lira kazananlar : 338 773 1239 1457 2246 3505 4449 5647 7691 8813 10545 11745 12453 12483 13157 14552 15045 15312 15342 13767 16143 18062 18070 18324 18649 19792 20285 20494 21818 21846 22161 22461 23117 23568 24122 24356 24946 25660 25961 26308 26494 27150 28081 28673 28933 29328 29980 30694 32485 32592 33079 34267 37576 37935 38220 38267 39060 39619 39873 200 lira kazananlar : 380 621 710 1157 1822 5027 6254 6286 6360 6767 9428 10305 10737 10756-11765 17002 19344 22326 22671 24526 28726 28731 30756 33154 33220 33230 36388 38460 39899 100 lira kazananlar : 958 1470 2429 3995 4009 4613 5373 6555 6559 7138 9207 10137 10300 12674 13360 13893 15601 15754 17912 18056 19414 20927 30950 21160 21170 21239 21280 23679 24218 24244 24612 24738 25208 26610 27676 27869 28993 29010 31606 32239 33300 33473 isabet etti 34400 34605 34828 35062 35821 37337 39133 S0 lira kazananlar: 104 182 322 1468 1826 1998 3582 3599 3673 5241 5451 5464 7030 7031 7116 7415 7589 7649 8065 8104 BSil4 8987 9141 9181 9212 9271 9292 9305 9436 9575 9773 9991 10100 10274 10388 10443 10520 10613 10638 10690 10922 11020 11098 11143 11546 11547 12546 12584 12592 12639 12759 12845 12853 12862 12994 13035 13328 13575 13693 13886 14340 14398 14444 14536 14616 14897 15255 15498 15692 15794 15809 16058 16264 16265 16581 16616 17447 18400 18585 18702 18832 19127 19291 19618 20573 20638 20802 20932 20287 21073 21314 21509 ©1817 21884 22235 22392 22687 22810 23484 23555 23641 24131 24343 24357 24433 24780 24973 25099 25160 25166 25477 25491 25604 25669 25962 26139 26412 26449 26528 27326 27651 27819 28184 28339 28568 28628 29273 29472 29669 29678 29909 29999 30104 30304 30449 30594 30977 30986 31045 31310 32165 32221 32474 32522 32585 32793 32975 33050 33251 33515 33685 33948 34033 34140 34610 34525 34769 35663 35749 36563 35804 362Ç9 36919 36590 36877 36919 36933 36950 37054 37187 37264 37269 37466 37607 37628 37711 38271 38321 38801 39120 39400 396RI . 1404 3048 4735 6573 7354 7868 8897 1350 2276 4393 6203 7219 7673 8750 — Anıt kabir için Rasalie&ıi Saha istimlâk ediliyor Rasattepe'de, Atatürk'ün kabirleri- nin yapılacağı sahanın istimlâkine Ankara Belediyesince başlanmıştır. Haber alındığına göre bu saha üze- rinde eşhasa ait ve istimlâki icabeden 60 kadar arsa vardır. Bugüne kadar bunlardan 40 1 belediyece değer ba- haları verilmek suretiyle satın alın - mış ve tapuya raptedilmiştir. Geriye kalan 20 kadar arsanın da önümüzde- ki bir ay içinde istimlâk muameleleri- nin bitirileceği ve sahanın âbide in - şasına müheyya bir hale getirileceği haber alınmıştır, K Galatasaray Atina'ya dâvet edildi Atina'da çıkan Vradini gazetesinin teşebbüsü ile eylül ayı içinde ve Baş- vekil B. Metaksas'ın himayesinde Balkanlar arası bir futbol müsabaka- sı icrası kararlaştırılmıştı. Bu gazete müsabakaya Türkiye'den Galatasa - tay kulübünü dâvet etmiştir, Alâkalı federasyon müracaati tet- kik etmektedir. Galataıaray kulübü - nün bugünkü durumu bu uyıiııte iş- tirake müsait. görülürse izin verile - cektir. Bekçi baba - Bekçi ! Bekçi baba, eskiden hırsız ve haydutlardan daha ziyade mahalle- nin küçük çocuklarını korkutmıya yarıyan, gece yarısından sonra yangını bağıtarak halkı tatlı uy- kusundan uyandıran orta çağdan kalma, başı yemenili ve eli sopalı bir mahluktu. Ben ,oldum olasıya, inzıbat ve âsâyiş teşkilâtımız ara- sında bu adamın ne türlü bir vazife ifa edebileceğine akıl erdirememi- şimdir Eski “bekçi baba” şimdi, birçok eskilerle birlikte tarihe karışmış- tır. Fakat hâlâ, yemenili fesi yeri- ne muntazam bir kasket, şalvar ve Kkocuğu yerine düzgün bir elbise giyen, ucu demirli, kalın sopası ye- dük taşıyan yeni bekçi, mahalleler- de bir âsâyiş memuru muavini sı- fatiyle dolaşıp duruyor. Polisin de, jandarmanın da bin bir itina ile yetiştirildiği bu devir- de bu alaylı âsâyiş yardımcısı, ma- in ve mahallelinin dur yakından bilirse, belki esas zabıta- ya bir yardımda bulunabilir. Fakat bunu da yapabildiğine kanaatim hall şahsiyetler lâzımdı. yoktur 4 rine belinde tabanca ve cebinde dü- dığım zamanlardanberi, beni meğ- gul eden bu mesele ile burada da birkaç yıldır, uğraşıyorum. Evelki sene oturduğum apartı- mana aylık almıya gelen bekçi: — Elli kuruş vereceksiniz! dedi ve cebinden altı tasdikli bir liste çıkarıp göstererek ilâve etti : — Kaymakamlıkta böyle bir liste hazırladılar; burada isminizin hi- zasına elli kuruş yazılmış. Parayı verdim ve buna mukabil bekçinin matbu bir makbuz imzala- dığını görerek hoşlandım. —— Ertesi sene taşındığım bir başka eve gelen bekçi : — Yetmiş beş kuruş! dedi. — Listede ismimin hizasına bu sefer de öyle mi işaret edilmiş? Liste çıktı; baktık, Evin numa- rası yazılı, fakat karşısında içinde- ki kiracı hanesi boştu. İsim yazılı olmadığı halde neden — Burada sizin yerinizde sizden evel bir umum müdür oturuyordu; ondan yetmiş beş kuruş alırdık; sizden de onu istedim. Bekçinin mantığına diyecek yok- tü. Bu sene yeni taşındığım apartı- mana gelen bekçiye ilk sorduğum şey liste oldu : — Liste yok, cevabını ald benden evelki bekçi köyüne gider. ken almış, götürmüş. — O halde ben kimim, neciyim? — O:.annı ben ne bileyim? Siz isminizi, işinizi söyleyin, buraya makbuza yazayım, — Fakat sen mahallende oturan- ları, gelenleri, gidenleri t 5 — Peki, beyi k Sa ğ'ız? yim, makbuza ne ya: — Orazımı öğrenmek senin vazi- fendir! dedim. İ Gerçekten, mahallemizde yerli yabancı bir takım insanlar otur- maktadır. Şehrin âsâyişi, rahat ve huzuru bakımından “bekçi” adı ile kullandığımız bir yardımcı memu- run bunları bilmesi zaruri değil miydi? Kaymakamlığın hazırladığı İis- teyi bulup getirmeyi, bir apartıma- na taşınan bir kiracının kim ve ne- ci olduğunu, bu basit şeyi hiç ol- mazsa ev sahibinden ve yahut ka- pıcıdan öğrenmeyi boynuna borç olmıyan bir angarya sayan bekçi'- nin kendisine yaptığım tavsiyeleri de lüzumsuz addettiğini dün Öğ- rendim, Mahâllenin girdisi, çıktısı ile yakından ilgili olmak gereken bek- çi dün sabah, ben uyurken makbu- zu getirip hizmetçimin eline sıkış- tırmış. Uyanınca bana verilen bu rı bilmeğe mecbur değil misin? Adamcağız, bütün bu sözleri pa- rayı vermekti kinen bir ad: çıkardığı mü;kğm sanmasın, diye üzerinde eylül başında taşındığım bu evde ödediğim aylık için “ağustos” ve isim hanesinin hizasına da kargacık burgacık bir yazı ile “me” harfleri yazılmıştı. Hükümetin “bekçi baba” yı | i, mek için gösterdi Memlekette havalar yağmursuz gidiyor Şehrimizde hava açık geçmiş, rüz« gâr cenubugarbiden saniyede üç met- re kadar hızla esmiştir Günün en'yük- sek sıcaklığı 28 derece olarak kayde- dilmiştir. Yurtta hava: Karadeniz kıyıların« da bulutlu, diğer bölgelerde umumis yetle açık geçmiştir. 24 saat içinde hiç bir bölgele yağış kaydedilmemiş- tir. Rüzgârlar Trakya bölgesiyle, Ak- deniz kıyılarında cenuptan, Karade « niz kıyılarında şimalden, diğer yer« lerde yer yer şimal ve garp istikamet« lerinden saniyede en çok 7 metre ka- dar hızla esmiştir. 4 En yüksek sıcaklıklar: İzmirde 29, Antalyada 30, Siirtte 31, Nazilli ve Islahiyede 32, İskenderunda 33, Ada- na ve Diyarbakırda 34, Bursada 35 derecedir. gayreti, halkın da bu ıslah edilmiş âsâyiş yardımcısı için katlandığı fedakârlığı düşündüm. — Fakat yukarıdan aşağı anlattı- ğim kısa hikâye bir takım bekçile- rin vazifelerini kavramak ve yahut kavramamak hususunda, hâlâ, “bek- çi baba” kafasında olduklarını gös- termiyor mu? aetokı Rahmet! Saldırganlığa uğradığı zaman, kimseciklerin yardımına koşmadığı zavallı Habeşistan'da harp olürken birçok 8 ler şunu - yazıyorl. dı ? “Habeşistan'ın yağmurları zorlu oluyor. Bir defa yağmur mevsimi başlarsa o zaman italyan kuvetleri İdukl: 1 yerde .. kcal; ,L. dardır.....,, Galiba, hatırımda iyi kalmışsa, saldırganlığa uğradığı zaman kim- selerden yardım göremiyen zavalli habeşlerin yardımına koşan yegâne kuvet yağmur olmuştu. Daily Mail gazetesinin Polonya- Almanya harbini askeri bakımdan inceliyen bir muharriri de şöyle yazıyordu : “Hitler'in harbe girişmek husu- sunda geç kaldığı her gün, kendisi- ni biraz daha yağmurlara yaklaş- tırmıştır. Makineli modern ordularlâ Ho- lonya'da — yağmurlu mevsimlerde harp edemezsiniz. Her sene orada ilkteşrinden nı- sana kadar bütün yollar geçilmez bir hal alır.,, Yeni saldırganlık harbinde de, demek ki, yağmur saldırılanın yar- dımına koşmak üzeredir. Tevekkeli, adına “rahmet” deıî:- Ş m N— DA v GŞ K lı p

Bu sayıdan diğer sayfalar: