Saatlik sayfa görüntüleme limitine ulaştınız. 1 saat bekleyebilir veya abone olup limitinizi yükseltebilirsiniz.
ULUS V. V Ankara bölgesi yüzme birincilikleri Ankcragücü birinci Gençlerbirliği ikinci Güneş 3 üncü oldu - Geçen hafta başlamış olan bölge yüzme birinciliklerine dün saat 15 de Karadeniz yüzme havuzunda devam edilmiştir. Müsabakalar Kara- deniz havuzunun etrafını dolduran büyük bir kalabalık önünde icra e - dilmiş ve çok heyecanlı olmuştur. Müsabakalarda federasyonlar dairesi başkanı Ziya Ateş ve su sporları federasyonu başkanı Abdurrahman Benlioğlu bulunarak müsabakayı yakın alâka ile takip etmişlerdir. İzmir fuarında Yapılacak spor hareketlerinin proğramı 1039 İzmir enternasyonal fuarında muhtelif tarihlerde yapılacak Sspor hareketleri şunlardır: FUTBOL: Ankara, İstanbul ve İz- mir muhtelitleri arasında yapılacak - tır. Bunun haricinde alâkadarlarca, bir beynelmilel müsabaka yapılması derpiş edilerek bir yunan takımı dâ- vet edilmişse de gelen cevapta, mev- sim dolayısiyle Yunanistan'da futbol faaliyeti tâtil edildiği ve bu münase- betle takım gönderilemiyeceği bildi - rilmiştir. Üç şehir muhteliti arasında yapıla- cak maçlar, İzmir Alsancak stadında bir devreli lik usulü ile icra edilecek- tir. Maç tarihleri 2, 3 ve 4 eylüldür. Müsabakalar neticesinde birinci çıka- cak takıma fuar komitesince büyük bir kupa hediye edilecekı:h'i Bu müsa- bölge Jeri birisi idareci ve on dördü oyuncu olmak üzere 15 kişiden ibaret olacak- tır. GÜREŞ: Ankara, İstanbul ve İz- mir takımları arasında serbest güreş müsabakaları yapılacaktır. Müsabaka lar fuar tiyatro salonunda her gün 17.30 da başlayıp 20.30 da bitecektir. Müsabaka tarihleri 26, 27, 28 ve bu müddet kâfi gelmezse 29 ağustos günleridir. Müsabakalar neticesinde takım he- sabiyle birinci olacak bölgeye fuar komitesi tarafından büyük bir kupa ve ayrıca her kategorinin birinci ve ikincilerine de birer madalya verile- cektir. Bu müsabakalara iştirâk edecek böl ge takımları idareci dahil her siklet- ten birer kişi olmak üzere sekizer ki- şiden mürekkep olacaktır. (a.a.) — Talât Paris'te idmanlarına devam ediyor Paris, 13 a.a. — Bisiklet sporunda terakki etmek üzere Fransa'ya gelmiş olan Talât Tunçalp çalışmalarına ve muhtelif pistler üzerinde idmanlarına devam etmektedir. Son girdiği yarış- lardan birinde kuvetli birkaç amatör koşucuyu yendikten sonra 21 koşucu arasında finale kalmış ve bu son ko- şuda on santimetre kadar geri kala- rak ikinci olmuştur. Auto gazetesi, “güzel bir türk şam- * 200 METRE SERBEST: Bu mü- sabakaya altı kişi girmiştir. Neticede Gazi lisesinden Nejat 2.56 3/5 daki- kada birinci, Güneşten Nihat ikinci, Ankara gücünden Hasan üçüncü gel- mişlerdir. (Nejadın derecesi yeni An kara rekorudur). 100 METRE SIRT ÜSTÜ: Bu müsabakaya dört kişi girmiştir. Neti- cede A, Gücünden Kâmil 1.26 7/10 dakikada birinci, Gazi lisesinden Fa- ruk ikinci, Ankara gücünden Sami ü- çüncü gelmişlerdir. (Kâmilin derece- si yeni Ankara rekorudur). 50 METRE SIRT ÜSTÜ KÜ- ÇÜKLERE: Bu mücabakaya 9 kişi girmiştir. —Neticede Bülent Eken 43.4/5 saniyede birinci, İhsan Kurt i- kinci, Tahsin Güneyit üçüncü gel- mişlerdir. 1500 METRE SERBEST: Bu mü- sabakaya dört kişi girmiştir. Neticede 30.8 dakikada Güneşten Nihat birin- ci, Ankara gücünden Salih ikinci gel- mişlerdir. ATLAMALAR : Bu müsabakaya beş kişi girmiştir. Neticede Gençler Birliğinden Bülent birinci, Harp o- kulundan Ziya ikinci, Harp okulun- dan Fevzi üçüncü olmuşlardır. 4 X 200 BAYRAK YARIŞI: Bu müsabakaya iki takım girmiştir. Ne- ticede Nejat, Nusret, Bülent ve Keş- fiden mürekkep Gazi lisesi takımı 12.57 ö/1O dakikada birinci, Kâmil, Sami, Hasan ve Salim'den mürekkep Ankara gücü takımı ikinci gelmiştir. Bu suretle bayrak yarışı için kon- mu şolan şilt mükâfatları kulüplere münhasır olduğundan geçen haftaki türk bayrak yarışı şildi Gençler Bir- liği takımına, bu haftaki 4 X 200 bay- Tak şildi de Ankara Gücü takımına hediye edilmiştir. Gazi lisesinin derecesi yeni Anka- ra rekorudur. Puvanların tasnifi neticesinde 113 puvanla Ankara gücü birinci, 58 pu- vanla Gençler birliği ikinci, 52 pu- vanla Güneş kulübü üçüncü olmuş - lardır. piyonu” başlığı altında Talât'tan şu suretle bahsetmektedir: “Bu şampiyonu dün pist üzerinde koşarken gördük. İki yüz metre Üze- rinde 12 saniye 1/5 gibi bir derece al- dı. Adaleleri mükemmel olan, bisik- let üzerinde çok güzel bir duruşa ma- lik bulunan türk şampiyonu Talât, bize, yakında memleketine gideceğini ve fakat kış velodromundaki yanşll- ra iştirâk etmek üzere yine Paris'e avdet edeceğini bildirdi. Talât yalnız pistte değil yol üzerinde de iyi koş- maktadır. Kendisiyle beraber çalışan Ruinart'ın diğer şampiyon namzetleri büunu bizzat tecrübe etmişlerdir. İşte bir atlet ki yakında kendisin- den bahsettirecektir.,, Balkan bisiklef şampiyonasına iştirâk ettirilecek fakımımız On gün idmandan sonra eylülün ikisinde Bükreş'e hareket edecek Haber aldığımıza göre, 8 ilâ 14 eylül günlerinde Bükreş'te ilk defa ya- pılacak olan Balkan bisiklet şampiyonasına iştirâk ettirilecek takım, şu su- retle tesbit edilmiştir: Ankara'dan: Orhan Suda, Nuri Kuş ve halen Paris'te bulunan Talât 'Tunçalp. Eskişehirden: Faik. İstanbul'dan: Bekir Beret. İzmir'den: Bay- ram, olmak üzere altı bisikletçiden ibarettir. Ekipimiz, takım halindeki idmanlarını tamamlamak üzere 20 ağustosta federasyon fahri mütehassısı Cavit Cav'ın idaresi altında İstanbul'da bulu- nacaktır. On gün devam edecek olan bu dan sonra tal z 2 eylülde Köstence yolu ile Bükreş'e hareket edecektir. Paris'te bulunan Talât Tun- çalp da takıma Bükreş'te iltihak etmiş olacaktır. (a.a.) Fennin halletmeğe uğraştığı büyük ve esrarlı muamma : ATOM KUVETİ Paris'te profesör F. Jolio ve Ma- dam Iren Küri'nin laboratuvarında sessiz ve sadasız bir halde, devrin en muazzam bir keşfi hazırlanmaktadır. Bu keşif dünün bütün hayallerini ha- kikate kalbedecektir.. Jol Vern ve H. G. Welk'in bahsettikleri hariku - lâdelikleri gölgede bırakacak olan bu tetkiklerin seviyesine şimdiye kadar hiç bir ilmi ihtirâ yetışememıştır Yeni bir' dâvayı halledecek olan bu tecrübelerle, tabit kuvetlerin en büyü ğünü, atom kudreti elde edilecektir. Yeni tecrübelerin istihdaf ettiği ga- ye, insaniyete, bugünkü sanayide mev cut kudretlerin kat kat üstünde bir kudret bahşetmektedir. Büyük mikyasta tahakkuk etmiş o- lan bu tetkiklerle, kıymeti 300-400 ku ruş olan 100 gram üranyom mâdenin- den, 2.000.000 ton kömürün yanmasın- dan husule gelecek olan bir kudret elde edilecektir. Yani bir avuç mâden den o kadar çok enerji elde edilecek- tir ki, bu kadar kudret bugünkü âlet- lerle elde edilmeğe çalışılsa, 10 bey- gir kuvetinde bir motörü, bilâfasıla tam iki asır çalıştırmak icabeder! Meydana çıkarılan esrar Marifetli olduğu kadar da nazik o- lan bu tecrübeler sayesinde ilim, otuz senedenberi atomun en ince esrarına nüfuz etmiş bulunuyor. Tabiat tara - fından en kıskanç bir şekilde gizli tu- tulan sır nihayet meydana çıkarılmış tır: ne kadar küçük olursa olsun, her atom bir dünya, minimini bir güneş manzumesidir... Atom nüvesi olan kü- çücük bir güneşle, onun etrafında hayret verici derecede bir hızla dö- nen seyyarelerden mürekkep bir man zümedir. Bu seyyareler elektronlar - dır. Bu elektronlar, bu atom nüvesi- nin düz tarafında fır fır dönerler. E- lektronlara bu son derece sürat veren a üvesind t. Kor- nç bir seviye farkı kııvetidîr Ato- mun üzerindeki bu enerjiyi serbest bir hale koymak, onu yakalamak için atomun içine kadar nüfuz etmek kâfi değildir. Atom nüvesini infilâk etti- terek içindeki kuvet deposunu açmak lâzımdır. Atom ise, her maddede bol bol mevcuttur. Minimini bir kalenin — | bombardımanı İşte profesör Jolio, Madam Iren Küri ile Kembriçt'e bir takım meşhur ingiliz âlimlerini meşgul eden mese- le budur. Malüm olduğu üzere atomun nüve- si atomun kendisinden çok daha kü - çüktür. Bir atom çekirdeği bir milya- rın on milyon misli büyültülecek olur sa, ancak o zamazı bir kum tozu kadar olabilir. Hakikaten, bir toz dünyaya nazaran ne kadar küçükse, bir atom çekirdeği de bir toza nispetle o kadar küçüktür. Şüphe yok ki, bunlar cesa- metleri, bizim alıştığımız büyüklüğün ölçülerinden ve nevilerinden çok aşa- ğıdır. Bizim, o derece bir küçüklüğü tahmin etmemize imkân yoktur. O halde, atonun çekirdeği olan bu mini mini kalenin kapılarını uasıl aç- malı? Bu son derece küçük cisimcik- leri nasıl parçalamalı? Şüphesiz atom kalesinin merkezine kadar nüfuz ede- bilecek küçüklükte mermilerle bom - bardımana geçmel: suretiyle!.. Bunun için, mâdenlerin en kıymet- lisi olan radyom mâdenini, atom çe - kirdeğini parçalıyacak olanların em- rine âmade bulundurmak icabeder. Radyomun her parçası, boşluk dahili- ne küçük bombalar yollıyan minimi- Hatayda amatör yüzme müsabakaları yâpılâcak Hatayın kurtuluş bayramı günü İs- kenderun'da federasyon — tarafından yaptırılan yüzme müsabakaları orada büyk rağbet gördüğünden federasyon bu müsabakaları tekrarlamağı faydalı bulmuş ve bu münasebetle büyük mik yasta serbest amatör yüzme müsaba - kaları tertip etmiştir. Bu suretle Ha- tay halkının yüzme sporundaki inki - şafını temine karar vermiştir. Hatayın kurtuluşu dolayısiyle 24 temmuzda İskenderunda yapılan Hatay kupası yüzme müsabakalarında İçel ve Sey - han yüzme kafilelerinin gösterdikle - ri intizam ve disiplin takdire şayan görülerek Beden Terbiyesi genel di - rektörlüğünce mekür bölge başkanlık ları delâletiyle sporculara teşekkür e- wdilmi,;tix. ni mitralyözlerdir. Radyom atomları intişar ederken, kendi terkibini boza- rak kendi meddesinden küçücük par- çalar gönderir. Radyomun müthiş sü- rati ve son derete nüfuz kuveti saye- sinde, birkaç sene evel ingiliz âlimi Rutherford, bir takım unsurların a- tom kalelerini bombardıman etti. Rutherford, bu acayip teşebbüste muvaffak oldu, Hemen hemen imkâ - nı olmıyan bir şeyi tecrübe etti. Fa- kat ne çalışış! Bir atom nüvesini in- filâk ettirmek için on milyon radyom mermisi attı. Bu kadar atıştan sonra atom nüvesine ancak bir kere isabet ettirebildi. Bundan da anlaşılır ki, sarfedilen radyom infilâk ettirilen a- toma nazaran milyonlarca fazlaya malolur. Profesör Miethe, aynı şekilde rad- yom bombardımanlariyle civadan al- tın yapmağa muvaffak olmuştur. Fa- kat bu kimyevi altın, kendisine iki bin misline malolmuştur. Bu bombardıman işi yarıda bırakıl- madan, buna ingiliz âlimi Chadwick ile profesör Fermi de sabır ve taham- mülle devam etmişlerdir. “Nötron” is- mi verilen yeni mermilerle atom nü- vesini oldukça hırpalamışlardır. Nöt- kalınlığındaki bir kurşun plâkadan ferah ferah geç- mektedir. ronlar 30 santimetre Fakat profesör Jolio'nun yeni bul- duğu atom kırıcı bombardıman silâ- hı bambaşka, hem de kuvet itibariyle diğerlerine çok üstündür. Yeni atom mermisi, bir atoma isa- bet edince, atomdan otomatik olarak bir parça ayrılıyor, yanında bulunan atoma çarpıyor. Bu atom mermisi çarptığı atomu derhal tahrip ediyor, çökertiyor. İkinci atom, parçalanıp yuvarlanırken üçüncü bir atom kale- sinin üzerine iniyor, bir dördüncü, bir beşinci.. Böyle umumi bir atom inhidamıdır. başlıyor ve süratle ve şiddetle etrafa sirayet ediyor. İşte buna ,umumi atom infilâkı is- mi verilmektedir. Milyarlarca ato- mun nüveleri parçalanarak, hararet şeklinde muazzam bir kuüdret meyda- na geliyor. Bunu yapan da, bir tek a- tomun çekirdeğine isabet ettirilen bir mermidir. Bugün, acaip olduğu kadar kor- kunç olan bu hâdisenin mekanizması- nı bununla uğraşanlar da dahil olmak üzere hiç kimse izah edemiyor, sırrı- na eremiyor. Yalniz bugün elimizde, atom kudretinin kaynağını açan bir anahtar vardır. Paris'te Jolio lâboratauvarında, ve Kembriç'te, bu işle mütemadiyen meş- gul olunuyor. Büyük mikyasta yapıl- makta olan tecrübeler nerede ise so- na ermek üzere. İnsan oğlu tarihte ilk defa olarak, tabiatın, ham maddenin içine gizlediği en kıymetli bir şeyi çıkarıyor: atomun o hakından gelin - mez kudretini!... Daha şimdiden, bu muazzam ku- ve'îleri ehlileştirip işimizde kullana - cağımız günler çok uzak değildir. O zaman, artık kömür çıkarmak i- şin toprakaltlarına inmiyeceğiz. Ma- den kömürü, petrol ve gaz tamamen kıymetlerini kaybedecek. Şelâlelerin altında dönen sayısız turbinler kaldı- rılıp müzelere konacak. Atomun dai- mi ve tükenmez kudreti bundan son- ra, tekniğin bütün ihtiyaçlarını kar - şılayacak. Koca bir transatlântiği Av- rupa'dan Amerika'ya sürüklemek için birkaç gram çakıl taşı kâfi gelecek. Adi bir çakıl taşının atomları beş yüz _ie_ned_enberi madenleri altın yapmak için simyacıların aradığı sihir kuveti- ni haiz o muhayyel taş, bu muhteşem ihtira sayesinde bulunmuş olacaktır: halbuki ne zamandır ayaklarının al- tında duruyormuş! Pari - Midi Dr. A. RIZA TARLAN Cebeci Hastanesi Sabık Sari ve İntani hastalıkları mütehassısı Adliye yanı Genç Apt. No: 7 Muayene saati 10-19 TI: 1323 2416 ( Mahkeme röportajları e İki kafadar Bayan Güpe gündüz sarhoş olmuş, nâra atmışlar Ayılınca polisleri tanıyamadılar Şaziye ve Muzaffer adlarınadki iki bayan iki iyi ıhbaptırlar Kendileri - nin mazileri hakkında size uzun boy- lu malümat veremiyeceğime mütees- sirim. Çünkü böyle bir işe kalkışmak, emniyet müdürlüğünün koca bir dos- yasını aynen okumıya yeltenmek 0 - lur, ki bu güç... Sonra elâlemin haya- tını kalkıp önünüze sermeğe de hak- kım yok. Şaziye ile Muzaffer beraber gezer, beraber tozarlar. Geçen gün de öyle yapmış, bir müddet beraber gezmiş, tozmuş, sonra da bir münasip yerde oturup gene beraberce kafayı çekmi- ye başlamışlardır. Ama dozunu mu kaçırmışlar, içkinin sertine mi düş- müşler, yoksa vakit mi münasip değil miş, ne olmuşsa olmuş Şaziye ile Mu- zaffer kendilerini bilmiyecek hale gelmişler ve böylece sokağa fırlamış- Vakit öğleden evel saat on, on bir sularıdır. Dehşetli sıcak vardır, güneş insanın beyninde kaynıyor. İşte iki ahbap çavuşun Ulus meydanında nâra sayurmaları böyle bir zamanda olu- yor. Sarhoş nârası nasıl olur? Asarım, keserim, biçerim.. Etraflarına halk toplarımış, aldırmamışlar. Kendilerini ayıltmıya çalışanlara küfür etmişler; güneş beyinlerine vurdukça onlar a- zıtmışlar. Derken polis yetişmiş. Fakat değil yakalayıp merkeze götürmek, hattâ yanlarına yaklaşmak dahi mümkün olmuyor. Şaziye gözüne ilişen polise demiş ki: — Ben seni filân yerden tanırım. Senin cemaziyülevelini bilirim. Bana karışamazsın; yoksa... Muzaffer daha üst perdeden al- miş: -— Heetetey, demiş, bize bakın bize.. Biz on sekiz milyon türk kadınından (!) iki tanesiyiz. Bize el dokundurmı- ya yürek ister. Defolun şuradan.. Gö- züm görmesin sizi... Polisler elbette ki bu türlü sarhoş palavrasını daha fazla dinlememiş, nazikâne kollarına girmiş ve kendile- rini anafartalar merkezine davet et- mişler. Yolda giderken kalender çift, ağız- larına gelen binbir çeşit sözü söyle - mekten, fâriğ olmamışlar, Halk peş - lerinde, berikiler önde karakola kadar gitmişler. Orada — su tedariki suretiyle — ayılmaları pek uzun sürmemiş ama, bu. sefer de kendilerine bir sersemliktir ârız olmuş ve merkezin misafir edil. dikleri odasında ertesi sabahı bu yarı sermesti içinde geçirmişler. Ben, bu iki hatuncağızı, hâdisenin ertesi günü cürmümeşhut bürosunun koridorunda, bir kanapede polise dert Yanarken gördüm. Şaziye, kendisini bir gün evel karakola davet eden po- lise : — Senin siman bana yabancı gelmi- yor, diyordu, fakat nereden tanıdığı- mi bir türlü hatırlayamıyorum. Öteki de karakolda ayıltmak için yüzüne avuç avuç su taşıyan uzun boylu bir memurun simasını pek ya- bancı bulmuyor, fakat o da bu tanı- şiklığın nereden geldiğini bir türlü hafızasında bulup çıkaramıyordu. Alelusul tahkik sırasında araştırı- lan işlerden biri de “mahkümiyetisa- bika,, ölup olmadığıdır. Ahbap çavuş- lar bu suali cevapsız bırakmadılar. Bir ağızdan : — Var, dediler. — Çok mu? 4 Biribirlerinin yüzlerine baktılar. Çok olduğunu biliyorlardı, fakat bu'« nun hesabının altından kimin çıkabi- leceğini kestiremiyorlardı. Nihayet, müddeiumumilikten istendi, Gelen liste korkunçtu. Ama neler, ne çeşit suçlar, ne çeşit cezalar yok? kolleksiyon yapmışlar: tahkirden, ya- ralamaktan, sirkatten, sarkıntılıktan.. Hülâsa aklınıza gelen her çeşitten birkaç kere mahkemeye uğramışlar, hem de yalnız uğramakla kalmamış, boş da çıkmamışlar... Burada çok ince bir nokta var: ve- rilen cezaların infaz edilip edilmemiş olması, tekerrür maddesinin tatbikiti- de hayli mühimdir. Hapis ctezalarının vakit geçirilmeden infaz edilmiş ol- duğu muhakkak; fakat aradaki para cezalarının alınıp alınmadığını anla - mak hiç de kolay olmuyor. Defterdar- lık müddeiumumilikten sorulan bu türlü suallere çok uzun tetkiklerden sonra cevap verebiliyor ve o zamania kadar da suç meşhut suçlar kanunun- dan çikiyor ve umumi hükümlere gi- riyor. Şaziye ile Muzaffer koridorda bir hayli beklediler, defterdarlıktan ce- vap gelmeyince kendi tabirleriyle “yıldırım mahkemesi,, ne çarpılmak- tan kurtuldukları için, biraz da se- vinçle, gene polislerin önünde olarak seke seke merdivenlerden indiler ve uzaklaştılar. Dosyaları da mahkeme - ye sevkolundu. Şanghay'ın garbındaki varoşlara Çin kıtaları bir taarruz yaptılar İki saat süren bir muharebe oldu (Başı 1 inci sayfada) rindeki istasyonu hücumla zapt et - miştir. Oradaki japon nöbetçi kolla- rı tamamen imha edilmiştir. Fransızlar ihtiyat tedbirleri alıyor Honghong, 13 a.a. — Chekiai ajan- sından; İmtiyazlı fransız mıntakası ma - kamları, şanghayda başlamış olan mu- h ın ikinci yıldönü inti - zaren bir takım ihtiyat tedbirleri al- mağa başlamışlardır. Japonlara gelin- ce onlar da şanghay civarındaki sev- külceyş noktaların kâffesinde ufak mikyasta blokhavzlar inşa etmekte - dirler. İngiltere Tokyo'ya yeni tâlimat gönderdi » Londra, 13 a.a. — Yarı resmi bir menbadan öğrenildiğine göre, Tok - yodaki ingiliz sefirine yeni talimat gönderilmiştir. Bu talimat, hemen he- men münhasıran Tiençindeki imtiyaz h ingiliz mıntakasında nizam ve asa - yişin muhafazasına mütaallik olan Sİ- yasi mesele hakkındadır. İngiliz sefirine iktisadi meselelere mütaallik olarak yeni talimat veril - miştir. Fakat sefirin yapacağı meler esnasında bu meselelere de tel- mihde bulunması ihtimal dahilinde - diz, Hükümet ile sıkı münasebetleri bu- lunan mahfiller japonya hükümetinin, nakdi ve iktisadi meselelerin mahalli inzibat ve idare meseleleriyle birlik - te aynı zamanda halledilmesine teşeb- büs edilmemesi hâlinde, yeniden mü- zakerelere girişmekten imtina etmek- te olduğuna dair haberlerin doğru o- lup olmadığı hakkında bir güna ma - lümat almış değildir. Çin'deki amerikan emlâk ve tebaası Vaşington, 13 a.a. — Japonya'nın Vaşington elçisi hariciye nezaretine giderek çindeki Amerikan emlâkine ve tebaasına riayet edilmesi hakkın - da Tokyodan yeni emirler verildiğini bildirmiştir. " İngiltere aleyhinde bir miting Pekin, 13 a.a, — Cumartesi günü akşamı Pekin'de elli bin kişinin iş- tirâk ettiği ingiliz aleyhtarı bir mi- ting yapılmıştır. Bu mitingden sonra binlerce çinli ve bin kadar japon, so- kaklarda alay halinde dolaşmış ve el- lerinde ingiliz alehytarı cümleler ya- zılı bayraklar olduğu halde ingiliz bü yük elçiliği binası önünde tezahürler /(de bulunmuşlardır.