12 Mayıs 1939 Tarihli Ulus Gazetesi Sayfa 8

Saatlik sayfa görüntüleme limitine ulaştınız. 1 saat bekleyebilir veya abone olup limitinizi yükseltebilirsiniz.

Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

ULUS 12-5-1939 GENÇLİK VE S POR BAYRAMI Bütün yurtta büyük tezahürlerle (Başı I. inci sayfada) kevi başkanı, belediye reisi, kültür mümessili olduğu halde toplantı yeri- ne gelecek hazır bulunan talebe ve sporcuları selâmladıktan sonra tören- deki yerini alacaktır. 3) Bundan sonra bütün talebe ve sporcular birlikte ve mızıka ile (olmı- yan yerlerde ağızdan) istiklâl marşı- nı söyliyecekler. Bu esnada sahaya türk bayrağı çekilecektir. 4) Bu merasimi mütetakip törene riyaset eden zat ile evelce vali ve par- ti başkanı tarafından seçilmiş olan talebelerden biri ve sporcu bir genç 19 mayıs gününün tarihi kıymeti - ni ve sporun bir ulusun beden kabili- yeti ve karakterini yükseltmek husu- sunda ve yurt müdafaasında oynıya- cağı rolü tebarüz ettirecek birer söy- lev vereceklerdir. 5) Nutuklardan sonra başta okul talebeleri olmak üzere bütün sporcu - lar tören başkanının ve halkın önün - den geçit resmi yapacaklardır. Geçit resmi her spor kulübü veya okulun sporcu ve talebe sayısını ve muhtelif spor şubelerindeki tekâmül derecesini gösterecek bir fırsat ver- miş olacağından bütün okulların ve spor kulüplerinin tekmil mevcutları ile ve vesait ve mal 1 riyle geçit resmine katılmaları şüp- hesiz görülmektedir. Geçit resimlerinde futbolcular, gü- reşçiler, eskrimciler, kayakçılar vel- hasıl her yere göre mevcut spor şube- leri temsilt şekillerle intizam ve mü- kemmeliyc.te geçmek için hazırlana- caklardır. Geçit resmi bitince okul talebele- rinin jimnastik gösterileri başlıyacak- tır. Okulların jimnastik gösterilerini sporcular tarafından bütün spor alan- larında yapılacak spor hareketleri ta- kip edecektir. Komisyonlar: Bayramı kutlama komisyonları aşa- ğıdaki şekillerde kurulacaktır: A) Vilâyetlerde : Başkan — Vali ve parti başkanı, kutlanacak Askeri komutan, parti başkanı, Bele- diye reisi, kültür mümessili, halkevi bı;kım. (varsa) spor mümessili (var- sa). C) Nahiyelerde :: Başkan — Nahiye müdürü, Üyeler — parti başkanı, belediye reisi (var- sa), kültür mümessili, spor mümessili (varsa). a D) Köylerde : Başkan — Muhtar, Üyeler — Okul öğretmeni veya eğitmeni, parti ocak başkanı, belediye reisi (varsa). 19 Mayıs günü bütün şehirler, ka- sabalar ve köyler bayraklanacak. (Ta- limatına göre ti bayrağı da asıla- caktır). ğ Resmi binalarla Parti ve Halkevi merkezleri, spor kulüpleri ve umumi yerler geceleyin de ışıkla»donatılacak tir. 'Tören alanlarına ve şehrin münasip yerlerine vecizeler asılacaktır. Şehir ve kasabalardaki dükkân, ma- ğaza vitrinleri ile nakil vasıtaları bu- günün mânasına uygun olarak süsle- necektir. Olan yerlerde şehir ve kasabalar ü- zerine tayyarelerle vecizeler atmak ü zere tedbir alınacaktır. Türkkuşunun şubeleri olan yerler - de, bu bayrama hareketli bir surette katılması, Türk hava kurumundan ri- ca edilmiş olduğundan bu gibi yerler- de kutlama komisyonuna Türkkuşu mümessili de üye olarak girecektir. Meydanlarda ve sahalarda hopar - lörlerden istifade edilecektir. Ziyaretler: 4 Her şehirde, kasaba ve köyde töre- ne bizzat gelemiyecek ihtiyar sporcu- lara (okçu, ciritçi, pehlivan, atıcı ve emsali) seçilmiş heyet gönderilerek saygı ziyaretleri yapılacaktır. Her türlü spor müsabakalarında ka- zanılmiş tmükâfatların bugün tevzi e- dilmesi için tedbir alınacaktır. Halkevi olan yerlerde Halkevleri spor şubeleri tarafırıdan, olmıyan yer- lerde ise spor kulüpleri tarafından is- Bir. kongreden sonra (Başı 1 inci sayfada) ğın bize, garptan üç yüz sene sonra gelişini, üç yüz sene geri kalmamıza sebep oldu diyor. Çok yerinde bir hüküm. Fakat ben, realitelere uygun olan bu görüşe, küçük bir düşüncemi iliş - tirmek istiyorum: Matbaacılık bizde. garpla beraber dahi başlamış olsaydı, harf 1 halledilmedikçe; arap harfleriyle o- kuma yazmada inat edildikçe bu geri- lik gene sürüp gidecekti. (1) Gençliğimizde Hüseyin Cahit'in lâtin harflerini ulusal kültürümüzün yayımı bakımından şart saydığını işi- tirdik, Ne kadar haklı imiş.. O kadar ki, harf inkılâbının on se- nelik verimi, geçmişin iki yüz yılın - dan üstündür, dersek yanılmış olma - yız. » ”» Harf inkılâbının bence bir büyük rolü daha şudur ki kaytaklık yolları- nı kapadı. İrticaı, her gün için hüs- ranlara kapıp salmakla, inkılâba sar- sıntısız yarınlar açtı. Bundan; ilerleme var. Gerileme yok neticesini çıkartabiliriz. Bütün bir geçmiş ne olacak? Yeni nesiller geçmişlerini bilmiye- cekler mi? Bütün bu endişelerin dahi yeri ol- madığına inanım vardır. Yeni nesiller geçmişi, geçmiş ne- sillerden “daha iyi bileceklerdir. *Ve bu bilgi bir sınıfa değil, memlekete şâmil olacaktır. Buna engel yoktur. Ben kendi hesabıma şu kadarını söyliyebilirim ki lâtin harflerinden sonra (Divan Edebiyatı), (halk ve saz edebiyatı) hakkındaki malümatım eskisiyle ölçülemiyecek kadar arttı. Nasıl mı diyeceksiniz? Bu pek'sadedir. Lâtin harfleriyle yazılmış eserleri kolayca okumak su - retiyle!. ”» »» Atatürk, harf inkılâbının ilk günü aşağı yukarı şunları söylüyordu: Kayıkçısı ile, hamalı ile, köylüsü ile, çiftçisi ile, bütün türk çocukları - tifadeli ve eğlenceli toplantılarla ge - na yeni hatrfleri öğretiniz. KT 4 â Devam eden bir buhran (Başı 1 inci sayfada) lelerini dikkat önünde tutmak zaruretindeyiz. Bir fabrika yap- tığımız vakit, etrafına mühen- disler, memurlar ve ameleler i- çin yeni evler yapıyoruz. Bir mektep, bir kışla, bir hükümet konağı yaptığımız vakit, aynı mecburiyet altında değil miyiz? Hele Ankara'da memur ikamet - gâhları masrafını, devletin mer- i | kez değiştirmekten mütevellit ta- bit göç masrafı addetmek lâzım gelir. Ancak ucuzca barındıktan sonradır ki eksetiyeti teşkil eden küçük ve orta memurlar evlene - bilecekler, maaşlarının artan kıs- mını alış verişe hasredecekler, bu suretle hem nüfusun, hem de çarşı faaliyetlerinin çoğalmasına yardım edeceklerdir. Kâfi mes- ken, Ankara nüfusunu süratle iki yüz bine yaklaştıracak, yani onu kasaba hâlinden normal kü- çük bir şehir hâline yükseltecek olan başlıca müessir tedbirdir. Ne zaman memur meskenleri bahsi açılsa, hemen endişeye dji- şen irat sahiplerinin de müşteri- leri esasen bu küçük ve orta ma- 'aşlı memurlar değildir. Bir odalı bir apartmana'istenen kira, bu kısmın maaşının belki de tama- mını teşkil eder. Kooperatifler dahi, ayda hiç olmazsa kırk liradan yüz liraya kadar taksit ödiyecek olanların, yani yüksek barem derecelerinin barınmasına yardım ediyor ve bu mahalleler teşekkül ettikten sonra dahi, küçük ve orta me- murların ikamet ıstırabı olduğu gibi devam ediyor. Bu sene ol- sun alâkadar makamların bir esaslı karara varmasını temenni ederiz. : H F.R. ATAY Beşler konferansı Üyeler — Askert reisi, kültür direktörü, halkevi başka- nı, spor mümessili, matbuat mümes- silleri. B) Kazalarda: Başkan — Kaymakam, Üyeler — mesi temin olunacaktır. Şenlik günü mektepli ve * sporcular tarafından seçilecek bir heyet kasaba şehitliğini ve varsa hastaneyi ziyaret edeceklerdir. Sulh cephesî kurulmasında Sovyet Rusya'nın rolü İzvestiya Sovyetlerin Moskova, 11 aa. — İzvestia — baş- makalesinde umumi vaziyeti tahlil et- tikten sonra diyor ki : Mütecavize karşı müessir bir sulh cephesi organize etmek için bir ta- raftan İngiltere ve Fransa diğer taraf- tan Sevyetler Birliği arasındaki mü - zakereler de bu çerçeve içinde başla - mıştır. Yabancı memleketler politikacıları ve gıîetecileri bu müzakerelerde Sov- yetler Birliğinin hattı hareketi bah- sinde birçok yalan şayialar meydana atmakta ve Sovyetler Birliğinin güya İngiltere ve Fransa ile doğrudan doğ- ruya bir askeri ittifak aktetmeyi ve hemen hemen mütecavizlere karşı as- keri harekâta geçilmesini talep eyle - diğini söylemektedir. Bu manasız şey- lerin Sovyetler Birliğinin hattıhare- keti ile hiç bir alâkası olmadığı isbat edilmeğe dahi değmez. —Sovyetler Birliğinin fikri daima şu olmuş ve halen de şu olmakta bulunmuştur. E- ğer Fransa ve İngiltere Avrupada te- cavüze karşı hakikaten bir set çek- mek istiyorsa, bunun için evelâ dört Avrupa devleti, yani İngiltere, Fran- sa, Sovyetler Birliği ve Polonya ara- sında ve yahut hiç olmazsa üç Avru - pa devleti yeni İngiltere, Fransa ve Sovyetler Birliği arasında karşılıklı yardım için tek bir cephe vücuda ge- tirilmelidir. Tâ ki bir karşılıklı yar- dım vesikası ile mütekabiliyet esası - na göre biribirine bağlı bulunan bu üç devlet, orta Avrupanın ve şarkt Av rupanın tecavüz tehdidi altında bulu- nan diğer devletlerine garanti vere- bilsinler. Şurasını kaydetmek icap eder ki Sovyetler birliğinin esasında sarih, te- dafüt ve sulhperver olan ve taahhüt- lerde müsavat ve karşılıklık prensipi- ne day bu hattı hareketi İngilte - re ve Fransa tarafından sempati ile karşılanmamıştır. Malüm olduğu üze- re İngiltere, Fransa'nın da Tızasiyle, mukabil teklifler ileri sürmüştür. İn- hit sdedalie Üa üi d ada LA a vaziyelini anlatıyor giltere, bu tekliflerinde Fransa, İn- giltere ve Sovyetler Birliği arasında karşılıklı bir yardım paktı meselesini bahis mevzuu etmekten tevakki eyle- mekte ve Sovyetler Birliğinin, Fran - sa ve İngiltereye karşı bu memleket - lerin Polonya ve Romanya'ya karşı aldıkları taahhütler sebebiyle askeri harekâta başlamaları takdirinde der- hal yardımda bulunması icap eylediği- ni ileri" sürmektedir. Bundan başka, İngiltere, Sovyetler Birliğinin şu ve- ya bu şarkf Avrupa devletini garanti için aldığı taahhütler sebebiyle askeri harekâfa mecbur kaldığı zaman Fran- sa ve İngiltere'den mütekabiliyet esa - sına göre tabif surette alması lâzım gelen yardımı da mesküt geçmekte- dir. İ Bu kombinezon sebebiyle Sovyet- ler Birliği müsavat esasına dayanmı- yan bir vaziyette kalabilecektir. Fil - hakika, Sovyetler Birliği, Pransa ile İngiltere'nin aynı taahhütlere malik- tir. Yalnız çok büyük bir ehemiyeti Haiz olan tecavüze karşı filt cevap meselesi ve bu cevabın başlaması tari- hi meselesi ne olacaktır? Bu kombi- nezona göre, coğrafi vaziyeti sebebiy- le cevabın yükü bilhassa Sovyetler Birliğinin üzerinde bulunmasına rağ- men bu meselelerin cevabı, yalnız İn- giltere'nin ve ayhut yalnız Fransa'nın- kararına bağlı olacaktır. Bize karşı cevap olarak deniliyor ki, İngiltere ve Fransa, Polonya ve Romanya'yt müdafaa ederken, Sov - yetler birliği garp hududunu müda - faa etmektedir. Bu doğru değildir ve zira, evelâ, Sovyetler birliğinin garp hududu yalnız Polonya ve Romanya'- ya münhası değildir. Saniyen - ki bu en esaslı noktadır - Polonya ve Ro - manya'yı müdafaa ederken, İngiltere ve Fransa, Sovyetler birliğinin garp hududunu değil fakat bizzat kendile- rini müdafaa eylemektedir. Filhakika Fransa ve İngiltere, Polonya'ya karşı bir karşılıklı yardım paktı ile bağlı - aeti laşı zım geldiğine göre önce yapılacak işi ben kendi hesabıma şöyte ifade ediyo- rum: Türkler vatanında, okuma yazma Ve bu iş en kısa bir zamanda bitirile- cektir. Hasan - Âli Yücel'i ihtilâlin bu büyük dileğinin başlıca garantilerin- den sayabiliriz. ! Ankara: 10. 5. 939 Mahmut Esat Bozkurt ——— (1) - (Ahimet Rasim) in (Osmanlı tari » hi) nde verdiği malümata göre, III. ün- cü Selim'in kız kardeşi dıııirnır_kılı bah- çevanına türkçeyi, lâtin harfleriyle ya » zarmış. Milletler Cemiyefi 12 Mayısla toplanıyor Cenevre, 11 a.a. — Sovyet Hüküme - tinin arzusu üzerine Milletler Cemi - yeti Konseyi içtimaını bir hafta kadar tehir etmek hususundaki konsultas - yon müsbet netice vermiş olduğun - dan, Milletler Cemiyeti Genel Sekre - $ bi bilmiyen tek bir insan kalmıyacaktır. | uw' e ifimi Almanya reddediyor, İtalya futuyor Londra, il a.a. — Dün akşama doğ rü kabinenin hariciye komitesinin toplantısında nazırların Berlin'den yarı resmi bir haber almış oldukları ve bu haberin Polonya meselesinin müzakeresi için bir beşler konferansı akdine dair olan Vatikan tekliflerinin Almanya tarafından reddedilğini bil- dirmekte olduğu söylenmektedir. Aynı şekildeki haberlere göre İtal- ya, Papa'nın teşebbüsünü tasvip et - mekle kalmıyarak bu teşebbüse mü- zaharet de etmiştir. Mamafih İtalya, Almanya ile bu baptaki noktai 'nazar ihtilâfını meydana vürmamak için ha reket tarzlarını bildirmekten istinkâf edecektir. İngiliz parlâmentosu mensupları, Almanya'nın Papa tarafından vaki teklifi reddetmesinin tabit olduğunu, çünkü bu projenin tatbik bakımından bir takım müşkilât arzedeceğini be - yan et dirler. Bundan başka bu teri B. Avenol, daha bu akş Moskova'nın bu husustaki resmi teb - liğini alâkadar hükümetlere tebliğ e - decektir. Milletler Cemiyeti konseyi- nin 22 mayısta toplanacağı şimdiden kati olarak telâkki edilebilir. Romanya Finans Nazırı Romada Roma, l1 aa, — Romanya finans nazırı Konstantinesku, İtalyan - Ro- manya kliring vaziyeti hakkında salâ hiyettarlarla görüşmek üzere Romaya gelmiştir. dır ve Polonya da İngiltere ve Fran- sa'yı tecavüze karşı müdafaaya mec - burdur. Romanya'ya gelince, bu mem lekette Polonya'ya bir ittifak muahe- desi ile bağlı olduğu için, kendilerin- den hiç bir yardım da görmeden bu üç- memlekte yardım edebilir. Bundan başka doğrudan doğruya Sovyetler birliğine müteveccih bir tecavüz tak- dirinde Romanya, yalnız kendi kuvet- lerine güvenmiye mecbur — kalacak- tır. Bu da bir kere daha Sovyetler bir liği için gayri müsait bir vaziyet ih - das edecektir. İngiliz başvekili, 10 mayısta Avam kamarasında söylediği nutukta, Sov- yetler birliği ile işbirliğinden bahset- miştir. Fakat bir işbirliği demek, eve- lâ, tabif temel olarak taahhütlerde mü tekabiliyet demektir. Mütekabiliyet üıü' _ü Üa d Dü lÜlü satri ÖÜ DÜDÜ l esast olmadan ise hakiki bir işbirliği organize etmek imkânsızdır. y . proje, Fransa ve Polonya için olduk- ça müşkül bir vaziyet ihdas edecek - tir. Mamafih Almanya fikrini değiştir- diği takdirde Fransa ile İngiltere, projeye muhalefet etmiyeceklerdir. İngiltere'nin Uzak Şark'ta müdafaa tedbirleri Londra, 11 a.a. — Deyli Telgraf ga- zetesinin deniz muharriri yazıyor : Süveyş kanalının öte tarafındaki bütün ingiliz filolarının genel kur - may heyetleriyle hava müdafaa topçu subayları yakında Singapur'da bir konferans aktedeceklerdir. Bu kon - feransa Avustralya ve yeni Zelanda donanma kumandanlarının da iştirak etmesi pek muhtemeldir. Bu toplantı da Uzak Şark'ta her hangi bir harp takdirinde alınacak müdafaa tedbirle- ri görüşülecektir. Daha şimdiden bir harp takdirinde yin edilmiştir. Şarktaki Fransız filo- ları tek bir donanma halinde tevhit olunacaktır. pasifik denizine gidecek zırhlılar ta-| Daladiye çok mühim beyanatta bulundu (Başı I. inci sayfada) “— Bütün milletin karşısında da huşu ile eğilirim, o millet ki, sanki bir hüriyet memleketi bir sinir ger - ginliğine karşı süküt ve mecburiyet- ler memleketiriden daha fazla hassas _l olurmuş gibi kendi manevi mukave - metini zayıflatmak istiyen imtihanla- rın yükünü haftalardanberi muvaffa - kiyetle taşımaktadır. Bir taraftan, gene fransızlar, arala- rına şüphe sokmak istiyen yabancı propagandalara ehemiyet vermeden kendilerinden istenen gayreti yapar- larken, diğer taraftan milyonlarca fransız da milli müdafaayı temin için durmadan dinlenmeden çalışmakta- dır. Herkesin, hepimizin vazifemiz, vatanın selâmeti için elzem kararları almak ve bu kararları idame eylemek- tir. Umumi siyaset B. Daladiye, bundan sonra, umumi siyaset meselesine geçerek demiştir ki: “— Bugün Avrupa'da hâkim olan yegâne dâva şudur: Tahakküm mü, yoksa işbirliği mi? Bilinmesi icap eden nokta, millet- leri biribirinden ayırabilen menfaat tezatlarının sulhperver işbirliği usul- leri ile mi yoksa cebir ve kuvet usul- leri ile mi halledeceğidir. Hatip, bundan sonra çiğnenen ta- ahhütleri, resmen verilen taahhütlere rağmen bu esnada alınan gizli karar- lar neticesi ortadan kaldırıları ve ya- hut esarete mahküm edilen milletleri, bir tutan sulh teraneleri ileri sürülür- ken yeniden ellerinde silâh taşımak- ta olan milyonlarca insanı hatırlatmış tır. Milletlerde sulh aşkı Fakat demiştir, bugün milletlerde suülh aşkı o derece derindir ki, hattâ cebir ve şiddet hareketlerini setret- mek için dahi gene sulhun ismi ileri a- tılıyor. Yalnız acaba sulh, diğer devletle- rin arazisini istilâ etmek, her daim bir anlaşmazlıkla neticelenebilecek yeni yeni talepler ileri sürmek midir? Sulh, acaba yalnız, gittikçe fazlalaştı- rilan silâhlanmalarla milletleri sefale- te mahküm etmek midir? Öyle silâh- lanmalarla bit iş birliği bunları lü- aüi İA GG İçaSi AUti t ini Bundan dolayı, bütün vatanlara hürmet eden serbest bir iş birliği u- sulüne en ziyade bağlı bulunan mil- letler lüzumu takdirinde, taahhütlere karşı azimkâr ve kati davr k su- retiyle cevap vermeyi kararlaştırmış olmalıdır. Fransan'ın azim ve kararı işte budur. t Fransa, bütün milletlere kar- $ı i bir pati hi tedir.Fransa biliyor ki, bir harp, hâlen mevcut meselelerin hiç bi- rini halletmiyecek fakat bilâkis bunların hallini daha ziyade zorlaştıracaktır. Fransa şu fikirdedir ki ilim ve fen- nin tabii zenginlikleri on misline çı- kardığı bir dünya üzerinde her milet, kolayca, kendi saadet, refah ve hüri- yet payını alabilir.. Bu milletler de bilirler ki, Fransa bütün milletlerle işbirliği yapmak arzusundadır ve bu milletlerden hiç birisine hükmetmek emelinde değildir. Fransa'nın siyase- ti, yalnız, sulhun muhafazası için in- sanların ve milletlerin bir araya top - lanmasına sadıktır. İşte son haftalar içinde Fransız hü- kümetinin yaptığı müzakereleri ilham eden fikirler, bunlardır. Daladiye bundan sonra, sözlerine şöyle devam etmiştir: — İngiltere ile Fransa arasındaki tesanüt, bugün, her zamankinden da- ha ziyade sıkı daha ziyade itimatlıdır. Hükümet, bu tesanüdün, ne entrika - larla ne de yalancı propagandalarla zayıfl katiyen müsaade etmi - yecektir. İngiliz milletinin mecburi askeri hizmet disiplinini kendi kendi- sine serbest bir surette kabul ettiği bugün de, Fransiz milleti İngiliz mil- letine kardeş selâmını yeniden tekrar etmektedir,. Fransız milleti, reis Ruzvelt'in asil mesajına hararetle hayranlık hisleriy le meşbü bir halde ittilâ kesbetmiştir. ve Fransız hükümeti, bu mesaja tam suürette iltihak eylerken ancak mille- tin derin hissiyatına tercüman olmuş- tur. Fransa, kendi emniyetlerini garan- ti arzusunda bulunan bütün milletleri umumi bir anlaşma ile biribirine bağ- lamak istiyen doktrine daima taraftar olmuştur. i Fakat tecrübe isbat etmiştir ki ne derece fazla millet bir araya toplan - kalarında, Fransa, İngiltere _ı',le mutabakat halinde, bazı dev- letlere, kendiliğinden ve tek ta- raflı garantiler vermiştir. Başka müzakereler de- devam eyle- mektedir. Ve bu iş birliğine bü- tün sulh seven milletler dâvetli - dir. B. Daladiye, Burada Romanya ve Yunanistan'a verilen garantilerle Po- lonya ve İngiltere arasındaki karşı- lıklı garanti tahhütlerini hatırlatmış ve sözlerine şöyle devam etmiştir: Fransa ile Polonya ise, mutabakat halinde olarak aralarındaki ittifak mu ahedesinin derhal ve doğrudan doğru ya tatbiki için lüzumlu tedbirleri al- mış bulunmıkgıdır. Türkiye ile müzakere — | Fransız hükümeti, Türkiye ile, şarki Akdenizde sulhun i- damesine matuf bir garanti anlaşması müzakeresine de- vam eylemektedir. Hükümet, * Türkiye ile, iki memleket ara- sında uzun zamandanberi mu- allakta bulunan bir meseleyi de en dostane bir zihniyetle halletmek arzusundadır. Ge- neral Weygand'ın Türkiye'yi ziyareti, iki milleti biribirine bağlıyan hürmetin ne derece derin olduğunu ispat etmiştir. Fransız hükümeti, karşılıklı yardım müşterek eserine Sovyetler Birliğinin iştirâkini kati surette arzu edebilir. bir keyfiyet olarak telâkki eylemekte- dir. 1935 fransız sovyet paktı daima meridir. Bu anlaşmanın bazı şeraiti üzerinde İngiltere, Sovyetler Birliği ve Fransa hükümetleri arasında halen bazı fikir ayrılıkları mevcut bulunsa dahi, müza kerelerin daha ilk başlangıcında, sul - hun yüksek menfaatlerini müşterek bir hareketle muhafaza lüzumu üzerin de bir antant kendisini göstermiştir. Fransız ingiliz teahhüt birliği Bu suretle, orta Avrupa'da ve yakın şarkta ilk defa olarak, sulhun idamesi için elzem olan bir şart, Fransa ve İn- gilterenin taahhüt birliği vücuda gel- miş bul ktadır. Bu dipl ik ese P H aPiltün miletlerim hiziyet ve, is - tur, Fransız hükümeti, bütün — haklara hürmet eden bir sulh istiyor ve şere « fiyle yaşamak, arzusunda bulunan bü- tün devletlerle mutabekat halinde, ce - bir ve tehdide karşı şahlanmıyd az « metmiştir. B. Daladiye bundan sonra dahilt si- yasete geçmiş ve demiştir ki : — Sulh, her gün yılmadan devam ettirilen çalışmalarla ve bütün feda - kârlıklara karar vermiş bütün bir mil- letin sıkı azmi ile muhafaza olunur. Milli müdafaa bir bloktur. Lüzum « lu bütün askeri tedbirler alınmıştır. Hükümet, bu tedbirleri azaltmayı de- ğil, fakat bilâkis, bazı büyük seferber- likle idame olunur ise takviye etmeyi düşünmektedir. Millf müdafaa, eko - nomik, mali ve sosyal tedbirleri de i- cap ettirmektedir. 1939 da milli mü - dafaaya elli milyardan fazla para tah- sis olunacaktır. Bununla beraber, ha- yat seviyesi, bazı büyük komşu dev - letlerde çalışanlara tahmil edilen se « viyeden çok yüksektir. Altın geri gel- mektedir. Hazine, bütün mecburiyet - lere cevap verecek vaziyettedir. İstih- sal fazlalaştırılmıştır. İhracat da'art - mıştır. Bütün faaliyet — kuvetlerinin işbirliği yükseltilmiştir. Bugün bütün Fransa'da tek bir müessese grev halin- dedir. Ve grevcilerin adedi de ancak on üç kişidir. Daladiye, bütün fransız işçilerinin vatanseverliğini övdükten sonra söz - lerini, Fransa'nın sulh azmini ve bütün fransızların sıkı beraberliğini bir kere daha tebarüz ettirerek bitirmiştir. Daladiye'nin bu beyanatı aynı za - manda Şotan tarafından âyan mecli - sinde okunmuş ve âyan beyanatı itti- fakla tasvip etmiştir. Fransız parlâ - mentosu bugün tekrar toplanacaktır. Mareşal Balbo'nun Kahire ziyareti Kahire, 11 a.. — Mareşal Balbo' - nun kendisini ziyareti münasebetiyle Mısır başvekili, şu beyanatta bulun - muştur: Bu ziyaret, İtalya'nın birinci plân- da gelmekte olan bir simasını Misır ı:ııksu'mının tanımasına ve mareşalle mak istenirse anlaşmalar o d Ba- rahat ve kuvetinden kaybederler, Bunun içindir ki fransız hü- kümeti, hayati menfaatlerinin müştereken — müdafaası — için Fransa ile birlik olmak istiyen Yü yet ifadelerinin te- ati edilmesine medar olmuş olan hu - susi bir ziyarettir. Mukaddem gazetesi, mareşal Balbo- nun kıral Faruk'a İtalya kıralının bir ktub tevdi etmiş olduğu habe- milletlerle sarih taahhütler al- mıştır. Avrupa'nın başka mınta- tinin asıl ve âri bulunduğ yazmaktadır. ni

Bu sayıdan diğer sayfalar: