Saatlik sayfa görüntüleme limitine ulaştınız. 1 saat bekleyebilir veya abone olup limitinizi yükseltebilirsiniz.
.V Cng Yazan: Francis de Groisset — 25 — Çeviren: L. Karamanoğlu ” Hollicott vermeğe Pollanarua'ya varmak için a- cele eden yüzbaşı, Minery gölünde durmamıza taraftar değil. Fakat ufak bir lâmelif çevirerek o- nü görebileceğimiz fikrinde. Filvaki yolumuz diğer bir yola tesadüf ediyor ve bu yolun uzakta ikiye ayrıldığı görülüyor. Otomobilimiz bu yola saptı. Ve yungle'in hududu, birdenbire bir tiyatro perdesi gibi önümüzde açıl- dı. Bir göl görünüyor, daha ziyade rutubetli bir bahçe, ucu bucaği ol- mıyan bir zanbak, ve penbe lotus bahçesi. Bununla beraber ufku bir takım tepecikler kapatıyor. Ayağı- mızın altındaki su çiçekleri ara - sında akisler yapan tatlı mavi, renkte tepecikler. Bir kuş kasırga- 81 altında, bir kamış ormanını do- laşarak gene yolumuza devam edi- yoruz. Hollicott hiç bir tarafa bakmı - yor: mütemadiyen soğuk çay içi « yor ve yiyor. Biraz sertçe: — Minery'de durmalıydık, orada bir mabet vardı. Dedim. Hollicott kati bir ifade ile: — Hayır, dedi. Orası sadece bir kulübedir. Orada insana: “İşte bu gölü yapan kıralın kılıcı” diye bir kılıç gösterirler ki, bu hiç bir in- gilizin görmek istemediği bir şey- dir. — Hepsi bu mu? — Hayır, size daha derler ki, “İşte kıralın heykeli!” Ve siz de karşınızda, yamrı yumru, iri bir taş görürsünüz. Sonra gölün kena- rında oyulmuş bir takım taşlar da- ha gösterirler, bunlar da, bir çok kafası olan bir yılanla, kafasız bir arslandır. Ne demek istediğini anlıyamıya- rak: — Göl çok güzel olmalr. Dedim. Hollicott sözümü kese - rek; — Pollanarua gölünü bundan çok beğeneceksiniz, dedi... — Ne için? Diye sordum — Çünkü, içinde ve üstünde da- ha çok hayvan vardır. Tüuhaf, siz hayvanat bahçesini gezen bir mek- tepliye benziyorsunuz. Fakat zan- nediyorum ki, Rest Havze'de bir gece geçirdikten sonra hayvanları daha az seveceksiniz. — İnşallah tahtakurusu yoktur? Hollicott kinayeli bir tarzda: — Ondan âlâları var. Dedi. Cevap vermedim. Biraz e- vel görmüş olduğumuz gölü ve iki bin sene evel bu şayanı hayret hâ- vuzları kazdıran şair ve mühendis kıralları düşünüyorum. Zümrüt is- mi verilmiş olan bu adanın üstünde uçulacak olursa, zefirle süslenmiş gibi duran bu göller kim bilir ne kadar masmavi görünürdü. Eski - den, bedenleriyle muhafaza olu - nan, setlerle tutturulan ve muhte - lif tesviye havuzlariyle tanzim e - dilmiş olan bu cesim bentlerin su- ları bütün bahçeleri sulardı. Ve bir çok beyaz parlak şehirler bu güzel suni denizlerin serinliğini teneffüs ederlerdi. Jüngle'in bu göllerini şimdi artık semadan başka tanzim eden yok, kurak mevsimlerde sula- rını topraklar içiyor ve güneş sö- mürüyor. Pollanarua'ya saat beşe doğru vasıl olacağız. Yaklaşan akşama rağmen hararet yükseliyor. Kesif, boğucu, yapışkan ve o kadar rutu- betli ve kokulu bir sıcaklık ki Yungl'in teri sanılır. Şimdi eski paytahttan yirmi ki- lometre mesafedeyiz ve ağaç kök- leriyle kanbur kanbur olan ateşin yolun üzerinde gidiyoruz. Bu di - kenli keçi yolunda vaktiyle bir za- fer caddesi uzandığını tasavvur et- mek bana çok acı geliyor. O yol ki üzerinden Malabars'lara galebe ça- lan Seylan kıralları cenk arabaları ve maiyetlerindeki fil alaylariyle geçerek — şehirlerine dönerlerdi. Hollicott'a sordum: — Acaba, bin sene evel şehir ne- reden başlıyordu? — Nereden mi başlıyordu? Yir- mi kilometredenberi şehirin içinde gidiyoruz. — Ne diyorsunuz? — Hakikati söylüyorum, şehrin elli dört kilometre uzunluğu var- dı. Yani yan yana gelmiş Paris ve Londra'dan daha büyük. — İmkânı yok. — Siz bilmediğiniz şeylere inan- mıyorsunuz Dü Krusett. Mahavan- sa ismindeki büyük Seylân kitabı- nı okudunuz mu? v nerede ders başladı ,, — Fırsat düşmedi, dedim. Pollanarua'nın tarihini size anla- tayım mı? Çok kısadır. — Dinliyorum. Tarih hafızası pek kuvetli olan Hollicott anlatmağa başladı: — Bu şehir 759 da, Seylân kıral- ları tarafından inşa edildi. — Milâttan evel mi? — Hayır, sonra. Bu kırallar A- nuradhaptira'da otururlardı, fakat 759 da vukua gelen bir akın neti - cesi o şehiri kaybettiler,. — Milâddan evel mi? — Daima sonra, hem sözümü kes- mesenize canım. Şehirde 103 musi- ki ve dans akademisi vardı. Su bentlerinin adedini de bilmek ister misiniz? — Hayır. — Kanalların sayısını? — Hayır, hayır bunları hep ge- çiniz. — Ya Dagoba'ları? — Onları da mı biliyorsunuz ? — Yüz Dagoba vardı. Kayalara oyulmuş otuz bir mabet, ve siyah rahipler için bahçeli, banyolu altı bin adet daire, şimdi Rast Havz' - larda, bir tek duş bile bulamazsı - nız. Dört bin umumi mektep mev- cuttu., Şimdi okumak bilen bir tek insan yok! Her tarafta halk için mutbaklar vardı, tıbkı şimdiki u- mumi mutbaklar gibi. Bugün bir tavuk isteseniz onu pişmiş olarak tâ Kandy'den getirmeniz lâzımdır. — Eyvah! Bu akşam ne yiyece - ğiz? Beni teskin etmek için çantasını göstererek: — Bir tavuk, dedi. Fakat çanta- nın deri kokusu sindi ise fena. Midem bulanarak: — O halde tavuğu yiyemiyece - ğiz, Dedim. — Yok... Sos Anglez ile pek âlâ yenir. Ne diyordum. — Halk mutbaklarını söylüyor- dunuz. İçini çekerek: — Evet, dedi. Eski seylânlılar çok medeni idiler. Kıral Prakrama- nın sarayı hemen hemen bir Sysk- raper'di; yedi katlı idi. Windsor sarayından daha büyük. — Eminim ki odalarının adedini de biliyorsunuz? — Evet, Dört bin, damında da bir paratöneri vardı. — Paratöner mi? Artık bu da fazla. Paratöneri Franklen icat et - ti. n Hollicott itiraz ederek: — Hayır, bu bir Amerika yalanı- dır, dedi. Eski seylânlılar, binala - rını yıldırımdan korumak için, damlarına camdan küçük sütunlar dikmesini pek alâ biliyorlardı. Hollicott başına bir kova su dök- tü ve kovayı tekrar doldurarak ba- na uzattıktan sonra sözüne devam etti: — Pallanarua tam beş yüz sene adanın payitahtı kaldı. Sonradan zapt ve tahrip edildi. — Malabar'lar tarafından mı? — Hayır, Dü Krusett, Yungl ta- rafından. Harabeleri görürseniz, Yungle'in Malabar'lardan daha tah- ripkâr olduğunu anlarsınız. Sonra paytaht Kandy'ye çıktı ve daha sonra da Colomba'ya indi. Ondan sonra da portekizliler gelince tek- rar Kandy'ye nakledildi ve orada öldü. Anladınız mı? — Anladım, anladım. — Ve bütün bu saraylar, hamam- lar, mabetler, mermerler, altınlar ve bu Dagoba'lar.. Zannedersem bir Dogabanın ne olduğunu bilir- siniz? — Evet. — Bunlara çok tesadüf edeceksi- niz; taştan örülmüş birer dağdır. Üstlerinde bir dikili taşları vardır. We üstleri dört köşe düz bir satrh- dır. Kelimenin menşeini bilmek is- ter misiniz? — Lüzumu yok, — İçlerinde birer merdiven var- miş ama, bunu gören kimse yok. — O halde merdiven olduğunu nasıl biliyorlar? — Ağızdan ağıza söyleniyor! Çinli ameleler bunların inşasında çok çalışmışlar. Ayni zamanda hem mezar hem de mukaddes emanet - lerin muhafaza edildiği bir mahal- dır. Her Dagoöba'da Buda'ya ait bir diş veya başka bir şey bulunur - muş. Sir Emmerson Tennet'in kita- bını okumadınız mı? ŞO m Yurtta mebus seç IımMı nden görünüşler Kars vilâyet meclisinin aldığı kararlar İzmir'de garip bir çocuk doğdu İzmir (Hususit) — Şehrimiz mem- leket hastanesinde garip bir doğum olmuştur. Doğan çocuğun dudakları, di teşekkül etmediği için başının sağ tarafından beyni gözükmektedir. A- na rahminde, kordonlar sol kolu boğ- muş, bu süretle çocuk tek kollu doğ- muştür. İki saat yaşadıktan sonra öl- müştür. — Hayır. — Yazık. Onun dediğine göre Abhayagiria'nın bir. Dagoba'sında kullanılan malzeme ile sekiz bin ev veya Edimburg'dan Londra'ya ka- dar bir kale dıvarı inşa ofunabilir- miş. Filosofca: — Olabilir, dedim. Hollicott bu sözüme kızarak: — Galiba söylediklerim sizi alâ- kadar etmiyor? — Bilâkis, dedim. Fâkat hesap ve rakamla o kadar merakım “Yyok da. — Siz çok tuhaf bir seyyahsınız. İhtimal Seylân'a dair bir eser bile okumamışsınızdır. — Nasıl okumadım. Andr& Bel- lessort'un güzel makalelerini, Lec- lercg'un iyi bir kitabını ve Andr& *Chevrillan'ın hayran olunacak ya - zılarını okudum, — O.. Chevrillan büyük bir fran- sızdir. Dedi. Şaşırarak baktım. — Bunu nereden biliyorsunuz? — İngilizlerden daima iyi bah - seder. İngilizler arasında çok ta - nınmıştır, Fakat bir fransız muhar- riri vardır ki Seylân'dan bir şey an- lamamıştır. — Kim? — Pierre Loti, “İngilizlersiz Seylân” diye bir eser yazmış. Gü- lünç bir şey. Sanki fransızlarsız Fransa demek gibi. Biraz mahcubiyetle: — Fakat bu tamamiyle ayni şey değil, Dedim. Hollicott katiyetle: — Tamamiyle aynidir. Dedi. Münakaşa etmedim. Çok sıcak var. Arkadaşımın sözünü ha- tırladım. “Burada insan kazanda kaynar gibi olur.” Şakaklarım zonk. luyor. Soğuk bir banyoya dünya - nın en güzel harabesini değişirdim. Yüzbaşıya: — Su kovanızı verir misiniz, de- dim, — Hayır, geliyoruz. su değil muskitol lâzım, — Sivri sinek yok ki... — Şimdi otomobildesiniz, durun- ca anlarsınız. Ve biliyor musunuz ki her sivri sinek size bir malarya hediye edebilir. Artık bize (Sonu var) damağı yoktur. Kafa kemikleri ve cils: Kars'ın elektrik işini hususi idare ile belediye 300.000 lira ile başaracak Kars vilâyet meclisi âzâları Kars (Hususi) — Vilâyet meclisi 37 gün içtima halinde bulun- d_uktan sonra toplantılarına nihayet vermiştir. Meclis, bu devre- sinde vilâyetin başlıca mühim işleri üzerinde konuşmaları yapmış ve bazı mühim kararlar almıştır. Bu arada vilâyet dahilindeki şosa- ların üç senelik inşa ve tamir progra- mı tasdik edilmiş, Kars - Artvin vi- lâyetleri arasındaki Yalanızçam yolu- nun vilâyetimiz hududu içindeki kı- sım inşaatınını bu sene bitirilmesi ka- rarlâşmıştır. Ayrıca Ardehan - Posof yolunun pfFöğrema alınması karar al- tına alınmıştır. ” Elektrik Kars'ın elektrik işinin başarılması için hususi idare ile belediye arasın- da da 300 bin lira sermayeli bir bir- lik teşkil edilecektir. Bu suretle şeh- rin en mühim ihtiyacı karşılanmış 0- lacaktır. Ziraat işleri Kars aygirdeposunuün takviye edil- mesi, yeniden tay alınması, Arapçay, Tuzluca kazaları için ziraat kadrosu - na iki ziraat muallimi ilâve edilmesi, köylere cins kısraklar alınması ka- rarlaşmıştır. Kültür ve Spor Vilâyetin ilk mektep kadrosunda bu yıl değişiklik yapılmamış, yalnız mevcut mekteplerin her cihetce tak- viyeleri nazara alınmıştır. Beden terbiyesine 9.000 lira ayrıl- mıştır. Kanunen belediyelerin de ve. receği tahsisat bu paraya eklendik - ten sonra, 939 yılında bölgemizde bil- hassa dağcılık ve atlı sporlara önem ve hız verilecektir. Sağlık Iğdır ve Ardahan kazalarında açıl- ması beş yıllık programa girmiş olan yirmi beşer yataklı iki hastanenin tahsisatları kabul edilmiştir. Ardahan bölgesinde frengi mücade- le kadrosunun takviyesi ve Kars'da 30 yataklı bir cüzam paviyonunun tesisi karar altına alınmıştır. Mali işler 937 mali yılının kati hesapları tas- dik edilmiş, 937, 38, 39, 40 ve 41 sene- lerini ihtiva eden beş yıllık mesai programı Dahiliye vekâletinin tarif- lerine göre tashih ve tanzim olun - muştur, 939 yılı âdi ve fevkalâde büdceleri 507.000 lira olarak tanzim ve tasdik e- dilmiştir. Mahalli idareler bankasına, büdce - nin yüzde biri nispetinde bir serma - ye ile iştirâke karar verilmiştir. Daimi encümen Daimi encümen intihabında, yeni â- zalıklara Rıfkiye Kağan, Münire Ba- Batr A tiye M y Meskar TİKET SE- çilmişlerdir. Meclis valinin veciz bir nutkiyle nihayet bulmuştur. - Araslr Seyyar eczane Adana, (Hususi) — Adana belediye- si Almanya'dan bir “seyyar eczane,, getirtmiştir. Bu son sistem sıhi imdat otomobilinin tecrübeleri yapılmış ve tesellüm edilmiştir. Bu otomobil için- de iki sediye, bir büyük ecza dolabı ve ayrıca doktor oturmasına mahsus bir koltuk vardır. Kars'ta seçimin birinci günü belediye önünde rey vermek üzere top- lanan halkı; gene Kars'a rey vermek üzere gelen Kars köy- lü kadınlarını göstermektedir. Altta, sağda Erzincan ikinci se- çicileri, solda Van'da seçim in- tibamı göstermektedir. Yukarıdaki resimler, Wa;eîıı'r"de Çalışmalar Alaşehir (Hususi) — İzmir ve Ma- nisa'dan getirtilen 3.000 ağaç fidani, Bornova ziraat mektebinden alınan çam fidanları halka dağıtılmıştır. Bu suretle bu seneki ağaç bayramı çok zengin olmuştur. Kemaliye ve Der - bent köylerindeki hava tarassut ku- lelerinin etrafına ve yeni kurulan göç men köyüne 2.000 ağaç dikilmiştir. | Kazamızda inşa edilmekte olan or- ta mektebin birinci kat inşaatı ilerle- miştir. Derbent köyü ile Tepeköy mekteplerinin noksanları tamamlanr - — mıştır. Yeni yapılan okul binası da | bitmek üzeredir. Baklacı köy önünde 7 kilometrelik bir kanal açılmış ve bu civar bir sıt- ma yatağı halinden kurtarılmıştır. Belediye, belediyeler bankasından 25 bin liralık bir istikraz yapmakta - dır. Bu para ile mezbaha ve mezar- lık yapılacaktır. Kazanın içme suyu- nun temini için de teşebbüslere gir” şilmiştir. Silifke'de et man mezillru öldürüldü Mersin (Hususi) — Silifke orman memuru Ziya'nın köprüye yakın bir yerde bıçakla yaralanmış cesedine rastlanmıştır. Tahkikat derinleştiri - lince memurun, Rıza adında bir şo- för tarafından öldürüldüğü anlaşıl - mıştır. Bir çocuk boğuldu İzmir, (Hususi) — Karantina'da evlerinin sahil kısmında oynamakta o- lan Hayim kızı beş yaşında Kalina mu- vazenesini kaybederek denize düşmüş ve boğulmuştur: İzmir'de Sergi sarayı, şehir oteli ve şehir gazinosu yapılıyor İzmir (Hususı) — Fuvar komitesi toplanarak fuvarda inşasına başlana- cak olan büyük sergi sarayı için ge- len talepleri tetkik etmiştir. Müna - kasa müddeti bitmiş ve saray (75.500) lira üzerinden ihale edilmiştir. Fa - kat elektrik tesisatı ve dekorasyonu ile sarayın yüz bin liraya çıkacağı tahmin edilmektedir. Eser gayet par- lak ve büyük olacaktır. Bu suretle İzmir beynelmilel fuvarı, daha alâ - kalı, daha cazip bir şekle girecektir. Saray, 3 ana kısım üzerine inşa e- dilecek ve iştirâk edecek olan mües- seselerin çoğunu, kendi çatısı altında toplıyacaktır. Fuvar komitesi sık sık belediye reisinin de iştirâkiyle toplanmakta ve fuvara ait işleri gözden geçirmek- tedir. İzmir fuvarı, bu sene, geçen yıllara nispetle ha esaslı şekilde hazırlanmaktadır. Belediye fen heye- tine, bu sahada birçok vazifeler veril- miştir. Sergi -sarayı plânı, Profesör mimar Gotye tarafından hazirlanmış- tır. Diğer taraftan, müstakbel şehir o- telinin gazino inşaatı da (19) bin li- ra üzerinden ihale edilmiştir. Gazino, Kordon'da eski şehir gazinosunun yerinde kurulacaktır. Keza, müstakbel büyük şehir ote * linin yeri de burasıdır. Mayıs ayı İ“ çinde yeni gazino bitirilmiş olacak v& bu yaz faaliyete geçecektir. Ötel ya” pılıncaya kadar gazino kısmı, eski gazinoda olduğu gibi, gene kira ve * rilmek suretiyle idare edilecektir