Saatlik sayfa görüntüleme limitine ulaştınız. 1 saat bekleyebilir veya abone olup limitinizi yükseltebilirsiniz.
X YAT TP TRT T TU , e- a < aa — gup olduğu askeri yürda müracaatin - b A, 20 - 3 - 1939 İnsan ve küllür: Hak t I ü ğın ençok' ve en < İ CA yatı edebiliriz. Bir çok saydığı değerlerin başında gel- diği halde, “hak”, hiç bir devirde, kendini kuvet'in tecavüzüne karşı koruy ştır. dine en iptidai| duduna varmış olursunuz. Durdu- cemiyetlerde bile kanun ve mahke-/nuz mu, her şey yolundadır. ve bir ce sayılabilecek - | yara- | hak hk tâmir edilmiş bir “hak” itirazınızda haklı olabilirsiniz. İtira- za başlarsınız. Muayyen bir nokta- da, hakkınızın ve haklılığınızın hu- tabildiği halde, günün birinde dai- ma alta düşmüş ve bir nevi şehadete kavuşmuştur. Denebilir ki, hattâ, “hak” m bir mefhum ve bir ideal ol- mak üzere, merhale merhale inkişa- fı, uzun bir “riyazet” ten farksızdır. Bu tecelli, “hak” m “hak” olması i- çin lâzımdır. Eğer böyle olmasa da, “hak” bir defaya mahsus olmak ü- zere ve dünyalar durdukça hâkim olsa, o zaman onun “kuvet”ten ne farkı kalır? O zaman, insanların ta- mamen kusursuz ve yalnız faziletli olmaları lâzım gelmez mi? “Hak”, hiç şüphesiz ki, yediği a- ğır darbelere rağmen bir gün yeni - den doğarak; bütün yaraları sav- dırır. Onu kâh bir lüma bir mah- geri alınmıştır. Fakat bu muvaffaki- yetinizden sarhoş olur ve itirazınızı kendine artik ait olmıyan bir saha- ya naklederseniz, bu sefer tecavüz eden sizsiniz ve karşı taraf haklı ol- mıya başlamıştır. “Hak” da ölçüyü şaşırmamak, bilhassa milletlerin hayatında mü- himdir. Milletlerin tarihleri münha - sıran bu bakımdan tetkik edilecek olsa, ne haklı zaferleri haksız zu- lümlerin tâkip ettiği ve sindiği farz- edilen karşı tarafın, zamanı gelince, çiğnenen 'hak” mı ne kahramanca bir hamle ile yeniden elde ettiği gö- rülür. Bunun sebebi, “hak” ile “ku- vet” arasındaki yakınlık, imtizaç ve kaddı iştirâkidir. keme iade eder; kâh,zulme artık #a üıı"î bkakh * 1 n #ERELeK eei gö < Talihli ve büyük milletler onlar - dır ki, bu iki ikiz kardeş arasındaki BAA ÜN ça t nüne geçilmez bir kuvet olarak gö- rüruz. Fakat her defasında, onu öl- çülülük yaşatır ve ölçüsüzlük öldü- rür. Bir “hak” ki, kuvetini yaratmış, bi “kuvet” ol eğer onun sahibi ve sahipleri, ona bir hudut tâyin etmemek gafletine düşerlerse, derhal haksızlığa, derhal hoyrat bir *kuvet” e inkılâp eder. Yani, bünye- sinde, gözümüzün seçemediği, di- mağımızın tâyin eyliyemediği ve vicdan hassasiyetimizin gözden ka- çırdığı bir anda bir değişiklik hasıl olarak onu tefessühe sevkeder. Bu- A l iyi kavramışlar ve iyi kullanmasını bil- :îşkrdin Kâmil insanlar da, böyle- ir. y “Hak” m kendisi ise, korkunç de- necek kadar âdil ve titiz bir “hesabı cari” ye benzer. Bir paralık açığı, bir paralık matlüp gibi kaydeder. Ve kendinden alacağı olmıyanı der- hal terkederek, gidip karşı tarafın menfaatine çalışır. “Hak” in en ku- vetli olduğu gün, ayak altına alındı- ğt gündür. “Hak” a basıp onu ezmi- ye muvaffak olmuş bir ayağı, tarih henüz kaydetmemiştir. nun birçok misallerini, gündelik ha- Burhan BELGE Askerler sivil kulüplere kaydolunamıyacaklar Beden terbiyesi genel Direktörlüğü bütünwteşki_lâtıncı Son zamanlarda bazı spor kulüpleri tarafından vaki müracaat- lar üzerine alâkalı yüksek makamca askerlerin sivil spor kulüple- ri ve onların tertip edeceği müsabakalara ne suretle iştirâk ede- bilecekleri aşağıdaki şekilde tes- pit edilmiş olduğundan Beden Terbiyesi Genel Direktörlüğü bu hususu bütün teşkilâtına tâmim etmiştir. Buna göre: 1 — Muvazzaf subaylar, askeri okul lar talebesi ve askeri şahıslar sivil ku- lüplerin kadrosu içine ve siviller ara- srada müsabakalara iştirak edemiye - ceklerdir. “Askeri müesseselerde çalı- şan siviller bu kayda tâbi değildir.” 2 — Yedek subaylar, yedek subay okulu talebeleri ve muvazzaflık hiz - metini ifa edenler izinli bulundukları zamanlarda ve âmirlerinin müsaadesi- le, asker olmazdan evel mensup olduk ları kulüplerin müsabakalarına iştirak edebilirler. Ancak, asker bulundukla - rı müddetçe kendi kulüplerini temsi - len hiç bir askeri takıma karşı oynı - # Fenni ve idari vazifeler için — Ordunun bütün mensupları, askeri vazifelerine halel getirmemek bir tâmim yolladı Kulüpler artık hekim ve pul masrafı ödemiyecekler Beden terbiyesi genel direktörlü - ğünden: Halen meri olan türk spor kurumu sicil talimatnamesinin faal sporcu ü - yeler ve müsabakalara iştirak edecek bütün sporcular için istediği sıhi mu- ayene ve hekim raporu keyfiyetinin tatbikatta kulüplere doktor muayene ücreti ve rapor pulu gibi bazı masraf- lar tahmil ettiği malümdur. Genel di - rektörlüğün aldığı yeni tedbirlerle, beden terbiyesi kanununun mükellef - leri arasına giren sporcuların, tıbbi muayenelerinin teşkilâtça gösterile - cek hekimlere meccazen yaptırılması ve damga kanununa göre cüzdanlarla raporlara yapıştırılması icabeden pul resimlerinden bu müamelenin muaf tu tulması müsaadesi temin edilmiştir. Önümüzdeki hazirandan. itibaren ku- lüpler artık hekim ve pul masrafı öde- bulandırmaktan utanıyorlarmış Saat 9.30: cumartesi gecesinin tatlı mahmurluğunu henüz üstünden atmı- yan şehirden üç kol hâlinde ayrılan at Iılar şimdi eski koşu yerinde toplanı - yorlar. Yurdun sayılı sporcu yetişti - ricilerinden atı çolt seven başkan Tek- ce'nin, kendisini sevgi ile selâmlıyan arkadaşlarına teşekkür ettikten sonra, atlı kulüp üyelerinin senelerdenberi, hemen her binişe iştirak etmekle gös- terdikleri vefakârlığı işaret ederek : “Sizi daima aramızda bir büket halin- de görmekle neşemiz sonsuzlâşmıştır. Kıymetli misafirlerim — sizleri on beş gün sonra yapacağımız 100 kilometre- lik son yürüyüşümüze şimdiden dâ -| yet ediyorum.,, sözlerini güçlüler se- vinçle alkışlamışlardır. Biniş başladı. Bütün kafilede coş - muş bir neşe var... Nasıl sevinmiye - lim.. Hava yumuşak.. Yer yumuşak,, Atlar yumuşak.. Önümüzde heyeca - nın en çeşitlisini yaşatacak bir av.. Kafile gönüllerden fışkıran gizli bir musikinin ahengine uymuş ilerliyor.. İz bulucu Baturun bir tepeden avcıla- ra doğru dört nalla gelişi baharın gü- zelliğine fazlaca dalmış çiftlere bird bire dizgin toplattı. Demekav pek yakında... Herk gizl iyen bir heyecan var.. Fakat haklı — görünüz.. Kolay değil.;, Atlılar, en çetin arazide yapılan bu son av da, başkana dört ay- danberi çalıştıkları biniciliğin sınavı - nı vererek bir dahaki sene için not ala- caklar. Av önümüzde koşuyor.. Şimdi sağa kaçıyor.. Geniş bir çaçk avı gepne avcı- ların önüne attı.. Sağdan kaçamıyaca- ğint anlryan av dik bir yamaçtan sol- daki dereye süzüldü, ara açtı.. Şimdi sol kol avr çevirmeye çalışıyor.. Kö- pekler ava yaklaştılar.. Hemen bastı- racaklar.. Ani bir manevra.. Kurtuldu. Sağda dar bir dereye indi.. Komutan - dan işaretle emir alan sol kol çevir - meyi daha çok genişletti.. Kuşatıcı bu grup avı çok uzaklardan geri çevire - rek kafilenin önüne sürdü. Şimdi iki grup dört nalla birbirlerine yaklaşı - yorlar.. Av ortada.. Köpekler avı bas- tırdı.. 5 Kıymetli kurmay Kayabalının ku - lakları çınlasın: (Baylar, baylar dai - ma kuşatma., Daima manevra) diyen muhterem yarbay şu manevranın çok muvaffak oluşunu görmekle her hal - de pek memnun kalsalar gerek... Şefi- miz, büyüklerimiz itimat buyururlar - ki bu daima böyle olacaktır.. Barışa a- şık olan bizler icabında inanmıyanlatı Şu tilki gibi bir anda boğacağız.. Baş - Muhafızgücü atlıları dün yola çıkmazdan önce ! Birkaç gündenberi güzel Ankaramızı yağmuru, karı, rüzgârı ile saran tabiatin, hiç beklenmiyen çok lütüfkâr sürprizi içinde- yiz. Gökte tek bulut yok.. Rüzgâr incecik dallarla oynaşıyor.. ba- calardan çekine çekine çıkan beyaz dumanlar tertemiz semayı çok hoş kokulu toprak ipek gibi yumuşak.. Avlarının sonuncusu- nu yapacak Ankara atseverlerine, bu çok güzel dekoru bağışla- mış olmakla, tabiat cidden kadirşinaslık gösteriyor. gibi, yükselmeden dağılıyorlar.., av başında günün hatırası olarak çam dalları hediye etti.. Avın kuyruğunu da fransız sefirinin bayanına armağan olarak sundu.. Şimdi atlılar süratle şehre dönüyor- lar.. Şarkılar, marşlar söyleniyor.. Tam mânasiyle eğleniyorlar.. Hatırlatmak isterim ki bu neşeli kafileden günün aktüaliteleri en geniş mânada pay al - sınlar.. Az evel büyük bir cesaretle en karışrk marş marşla at süren bay, ba- yan bütün atlıların, “Şimşeklere so - run.. Bize ölmez türk derler” diye gök lere göğüslerin bütün kuvetiyle bağı- ran yurt evlâtlarının her şeye hazır - lanmış olmak için sarfedecekleri bir kaç dakikalık zaman eğerlerine taka- cakları daima muzaffer ölmuş kılıçla - rı için olacaktır. Dönüşte Muhafız Gücü kıymetli mi safirlerine bir çay verdi. Her masayı çeviren sporcular incelikleri, temiz - likleriyle önlerindeki büketler kadar zarif.. Bu samimi çayda zamanın unut- turmayacağı mesut dakikalar yaşadık. Atlılar kendilerine her sene bir çok neşeli günler yaşamak fırsatını veren kıymetli başkana vedâ ederlerken bir daha seneye kadar beklemek mecburi- yetinin hüznü içinde idiler... Cemal ALANGOYA Arazi fahrir neticelerinin tatbiki Maliye Vekâleti birkaç seneden - beri yapılmakta olan arazi tahriri ne - ticeleri hakkında yeni kararlar almış- tır. Vekâletin bu kararına göre arazi tahriri neticeleri mayıs 1939 sonuna kadar katileştirilip ilân edilecek ve 1939 mali yılından itibaren bütün a - razi parçaları üzerinde yeni tahrir ne- ticeleri tatbik ve ona göre vergi tarh olunacaktır. Tahrire ait ihbarname tanzim ve tebliğ işleri 15 nisan 939 tarihine kadar bitirilmiş bulunacaktır. Tahrir itirazlarının mayıs sonundan evel tetkik ve karara bağlanmasında hiç bir gecikmeye meydan verilmiye- cek, vilâyetlerde valiler ve husust muhasebe müdürleri kazalarda kay - makamlar bu işleri yakından takip e - derek vaktinde bitmesini temin ede - ceklerdir. Bu işlerin vaktinde yapıl - maması arazi tahrir neticelerinin 939 mali yılında tatbik edilmemesine se - bep olacağından sebep olan memurlar- la âmirleri hakkında hiç bir sebep ve mazeret nazarı dikkate alınmadan ka- nunt takibat yapılacak ve tahririn geç tatbik edilmesinden dolayı bir zarar vukua gelmiş ise, bu zarar da memur Şeker sanayiimizdeki inkişaf Senelik şeker istihsalimiz 100.000 tonu aşıyor Memnuniyetler haber aldığımıza göre, 938 senesi içinde bütün yurddaki şeker istihlâki 97.465 tonu bulmuştur. Şekerin ucuzla- tılmasından ve milli şeker endüstrisinin yeni şartlara göre orga- nize edilmesinden sonra başılıyan bu artış böylelikle ilk hedefine varmış bulunmaktadır. Türk şekeri için ilk hedef yüz bin tondu. İki buçuk ay sonra tamamlıyacağımız 938 mali senesi içindeki sa- tışın da, bugünkü rakamlara göre yüz beş bin tonu aşacağı anla- şılmaktadır. Şeker fiyatlarının indirildiği hazi- ran 935 tarihinden itibaren başlıyan artış, son dört sene içinde şu seyri *takip etmiştir: 935 de 61.549; 936 da 72.215; 937 de 90.312; 938 de 97.465 #ton... Yüz bin ton hesabiyle, her nü- Yus başına senelik vasati istihlâk 6 ki- doyu bulmuştur. Cümhuriyetin en e- wel kurduğu şeker endüstrisi, takip sedilmekte olan teknik ve milli bünye- ye uygun şartlar içinde inkişaf ettik- ce türk vatandaşımnın pek yakın sene- lerde bol şeker yiyen milletler ara- sında yer alacağı şüphesizdir. Rekolte vaziyeti ve ziraat işleri 938 senesi ekim mevsimi Anadolu sahalarında çok yağışlı geçmiştir. Bu mun neticesi olarak ekim işleri tama- miyle yap lamamış ve çok geçikmiş- tir. Bu gecikme yüzünden bir kısım sahalar —hiç ekilmemiş, ekilebilen 'yerlerden bir kısmı bitmediği gibi intaş eden kısımlar da fena mahsul wermişlerdir. Yağmurların bu ekim wevsiminde sürekli şekilde olması; bazı nehirlerin de taşmalarına sebep olmuş ve ekilmiş bazı sahalar su al- tında kalarak zarara uğramıştır. Ekim mevsimi Anadolu sahasında yağışlı geçmesine mukabil Trakya'da çok kurak geçmiş ve bu yüzden ora- ida bazı sahalar hiç mahsul vermemiş; mahsul verenlerden de Sena «randız man alınmıştır. Son dört sene içinde taahhüde bağ- lanan ve mahsul taşıyan sahalarda el- de edilen rekölte ve hektar başına a- lıman mahsul miktarları şudur: D * ea $ 5g Z5RA LA D.? o M — H Glg B | G M g K . d © ti CA H0 SE V0 aE ğ SÖE ASN SE Kiri 2 ŞAmtHLİ nf0 1935 21.147,6 — 334.046. 15.790 1936 22.605,8. . 409,892 — 18.130 1937 26.745,8 324173 12110 1938 21.022,3 — 274.598 — 13.060 Bütün ziraat mahsulleri, bilhassa pancar için çok ehemiyetli olan güb- re meselesi üzerinde çalışmalar bu sene de devam etmiştir. Geçen sene sarfedilen suni gübre miktarı 550 ton iken, 938 de bu miktar 1.740 tona çık- |Y mıştır. Türkiye geker şirketleri, 937 de Almanya'dan getirtmiş oldukları mü- tehassısların da tavsiyelerini göz Ö- nünde bulundurarak pancar ziraa- tinde hayati bir zaruret olan en az üç sene münavebe usulünü 1939 da Eskişehir, 940 da Alpullu ve Uşak, 941 yılında da Turhal fabrikalarımı- zın zirat sahalarına teşmil ve tatbik etmek için icabeden tedbirleri almış- tır. Pancar tarlalarının sulanması husu- sundak; çalışmalar bu sene de devam etmiştir. Pancar ekicilerine açılan faizsiz ve müsait krediler, ucuz fiyat- la verilen tırmık, pulluk ve saire gi- bi toprağımızın bünyesine uygun Zi- raat âletlerinin dağıtılmasına devam edilmiş ye bu tedbirler, yalnız pancar ekimi üzerinde değil, umumi bir kal- kınmanın desteği olmuştur. Şeker fabrikalarımızın azami kapa- ve âmiriyle buluaduğu mevkiin îami- miyeceklerdir. kan Tekçe atlrlara köpeklere yem olan | ve âmirlere ödettirilecektir. siteleriyle çalışabilmelerini, pancar zon a müsaadesini almdak rtiyle sivil spor teşkilâ îîdlîl her ha:.;ı ;î :aztı?gîmfâîrnî ""İİ"İİ"İİİİI""İİİ"İİİ"lİİİİ""İİ"""İİİ"IIIİllİİIlİİ“İİIİ"İIİİİIİİl|||||||||||"|"|"İİİİ|İİİİİIİİİİİİIİ|İ||||||İ|!|İİİ"İİİ"İİİİİ"İ||"|||||||||||İ|"||| ler. şE - 4 , Dal Ket! HEREAŞI İ0 Farut — | Mehmet Akif kitabına Dal Ket / kerlik şubesi, hastane ve ' 0 Bir takım Istanbul gazetele - adesini almak şartiyle undukları yerin sivil kumplerüîâe idman yapa- bilirlerse de resmi müsabakalarmma iş- tirak edemezler. — l Askerler milli $ / girerler 5 — Temsilt mahiyette yapılacak müsabakalarda, bölge muhtelit takımı na veya milli takıma alınacak subay veya askeri şahıslarla talebeler ve erat için ilgili bölge beden terbiyesi di - rektörlüğü tarafından sporcunun men ma nasıl — ga şu şekilde hareket edilmesi bildi - rilmiştir: — 5 $ a — Müsabaka yurdun bulunduğu bölgede icra edilecekse niyet as- keri idman yurdu başkanının muvafa- katiyle garnizon komutanı tarafından verilir. * b — Müsabaka başka bir şehirde ve- ya yurd dışında ise, mezuniyet için askeri yurd reisinin delâletiyle Gnkur dair yazılanlar Tevfik Fikret'in içinde: Sen ölmedin, seni öldürdüler zavallı kadın ! i keskin ve târizkâr mısra. Saneli . * «6Ry D ları leyman Nazif: « —Bu zuüme hemşireye mer. siye değil, hlcviyedir, . enişteye hicviyedir, Eşref Edib'in “Mehmet Akif, M. a ve içinde ken disinden başka yetmiş muharri- rin de yazılarmı ladığı olgun ve dolgun eser İllmdı Poyür OA gene kendi sütünlarından birin- de tekzip etmiş oluyordu.,, Süleyman Nazif sağ olsaydı, bu fıkrayı duyunca, belki de şunu söylerdi: — Bu fıkra bir kitabı methetti. ği kadar, bir makaleyi de zem e- diyor! Deniz kızı Eftalya Deniz kızı Efiatya'nın öldü- ğünü gazeteler yazıyor. Onu son defa olarak bir kaç het aa vW başındakil rin kalemiyle Akifin hatırasını Yakral, pa l bir bile evelki .gün l;ı kitap üze. rine aziz bir meslektaşrmızm A- kiften bahseden baştan başa sita. yişli bir fıkrasiyle kendi sahibinin başkanlığına müracaat edilir. ve — muharrirlerinin n & Çd sadüf eseri olarak denizde Baş- lamıştı. > B Ş Raplr S Onun ölümü ile Istanbul'un şöhretli bir eğlence simasi eksi- liyor, bir fasıl kapanıyor. Aşk! sevgi mânasına gelen ve İran- AGSOR & 'ü'ıl!k,”." ğ kunan aşk kelimesi son zaman- larda gündelik gazetelerde, hem de edebi tefrika, küçük hikâye gibi yerlerde değil de zabıta sü- rinde son zamanlarda tuhaf im- zalar türedi. Bunlar birer eski - harftir. Bir gazetede bir müddet- | tir, Kef imzasını görüyorduk. Bir — kaç gündür, bir başkasında da Dal görünmiye başladı. Bu iki eski harfi yanyana ge- tirirsek hasıl olacak Dal Kef es.- ki bir gazetecinin imzasını da hatıra getirebilir. Saygı ve nezaket! Eski osmanlı saygısı babaya “peder,, , anneye “valide,, , ka- .rıya “refika,, , kardeşe “ bira- der”, büyük babaya “ced” eve Ükeke ai n'ıı'ıı-ı_ "ıköp- rüye “cisr”, gelene geçene “mar- rin ve âbirin,, v. s. vesaire deme- fiyatları ile diğer hububat maddeleri arasındaki fiyat farkını tevazün ettir- mek ve netice olarak köylünün pan- car mahsuülünden daha iyi bir kazanç elde etmesini temin etmekle mümkün sayan şeker şirketlerinin pancar fi- yatlarının artırılması için vaki olan teşebbüsü hükümet tarafından mem- nuniyetle karşılanmıştır. Bunun ne- ticelerinden olmak üzere 938 senesi mahsulü için köylü ile yapılan anlaş- malarda pancar fiyatı 30 para olarak tespit edilmiş iken, rekoltenin fena olması ve bazı sahâlarda hava vaziyet- leri dolayısiyle pancar *ekilememiş ol ması yüzünden, köylünün — zararını karşılamak üzere, hükümetçe pancar fiyatına 5 para zammın tediyesi te- min edilmiş ve bu suretle pancar fi- yatı köylüye 35 para üzerinden öden- miştir, * Pancar fiyatlarının 939 senesi için 40 paraya çıkarılmış olması, köy- lünün büyük bir rağbet ve alâkasını temin etmiştir. Şeker şirketleri, 938 senesindeki mahsulün azlığı yüzün- den hasıl olan Şşeker noksanlığını, mümkün mertebe kapamak ve köylü- nün noksan mahsulden doğan vaziye- tini ıslâh etmek maksadiyle, 939 kam- panyası içim.genişmikyasta-ekim yap mak'üzere köylü ile anlaşmalara gi- rişmiş ve taahhüde bağlanan 35 bin Hektarlık ekim neticesinde, havalar müsait giderse, 75.000 ton şeker is- tihsâl edecek şekilde zirai hazırlıkla- rını ayarlamış bulunmaktadır. Pancar tohumu işi Şeker endüstrimiz için hayati ehe- miyeti haiz olan pancar tohumu işini, şeker şirketleri, kuruluşu ile birlikte ele almış ve bu yoldaki çalışmaları de vamlı bir şekilde inkişaf etmiştir. İlk faaliyet senesi olan 937 de 913,5 ton ve ikinci faaliyet senesi olan 938 de LATU ton tonüum etae edcdilmiştir. Y39 ve gelecek senelerde her yıl vasati bin ton tohum elde edilecek şekilde tertibat alınmıştır. Mevcut fabrikala- tımızın tam kapasite ile faaliyetleri için senede vasati bin ton tohuma ih« tiyaçları olduğuna göre, tohumun 'urd zda- teksiri lesi — halle- dilmiş bulunmaktadır. Bu netice ile şeker endüstrimizin en mühim dâva- sı, milli menfaatlere uygüun bir tarz- da halledilmiş bulunmaktadır. Dün şehrimizde hava bulutlu geçti Dün şehrimizde hava bulutlu geç « miş, rüzgâr cenubu garbiden saniye - de bir metre kadar haızla esmiştir. En yüksek sühunet 6 derece kaydedil - miştir. Yurtta hava —umumiyetle bulutlu geçmiştir. 24 saat içindeki yağışların metre murabbalarına — bıraktıkları su miktarı Kütahya'da altı, Siirt, Ma- lazkirt, Sarıkamış ve Kars'ta beş, Karaköse, — Nazimiye ve Hımıs'ta 7, Bayburt'ta 9, 'Gerze'de 5, Vakıfke - birde, 7, Hopa'da 29, diğer yağışlı yer lerde 1-4 kilogram arasındadır. Karla örtülü bulunan yerlerde karın toprak üzerindeki kalınlığı : Karaköse'le 5, Malazkirt, Muş, Ha kâri ve Kars'ta 6, Bayburt'ta 7, Ş. Ka- rahisar'da 15, Hınıs ve Tatvan'da 20, Ardahan'da 24, Sivas'ta-28, Nazimiye's de 52, Sarıkamış'ta 78, diğer karla ör- tülü bazı yerlerde de 1 - 4 santimetre arasındadır. Rüzgârlar Trakya ve doğu Anado « lu'su bölgeleriyle Karadeniz kıyıla « rında cenuptan diğer bölgelerde umu- miyetle şimalden saniyede en çok 5 metre kadar hızla esmiştir. En düşük ısılar sıfırın altırda Niğde ve Kiırşe - hir'de 5, Afyon, Kastamonu ve Ço- rum'da 6, Kütahya ,Eskişehir, Bolu ve Beyşehir'de 7, Ulukışla'da 8, Kars ve Erzurum'da 9, Sivas'ta 13, Yozğat— ta 14 derece kaydedilmiştir. sene önce Boğazda bir mehtâap « Çi intisinde görmüş ve dinlemiş. — zünden blr Cinayeer . MBeele ve — ği nezaket, bunları halis - türk tima, seğe gPa yan eden Selerini söylemeği de kabahat Zaten kadıncağızım deniz ü- — bir aşk facıası, mesut bir aile ba- — Sayardı zerinde bir salda verdiği konser — bası olan saf bir delikanlı bir aşk Bazı arkadaşlarda, hâlâ bu de son h i olmuş, ondan son- — yüzünden katil oldu.,, gibi. telâkki yaşamakta olacak ki on- ra yatağa düşmüştü: Bir takım zavallı kadımlarla — larm büyücek bir adam için “öl- Denie 'i Mlüm, kaleri gök türen bu hastalık, hazin bir te- beraber aşk kelimesine de yazık oluyor! dü,, demeğe utanarak “vefat et- ti,, , “görüştü,, yerine “mülâkat: ta bulundu,, v. s. dediklerini gö- ü Z. Bir İstanbul gazetesinin şu başlığı da onlardan birisidir: “Misafirimiz bu sabah muva- salat ediyor.,, ?