Ulus 25 Nisan 1938 sayfa 5 | Gaste Arşivi

25 Nisan 1938 Tarihli Ulus Gazetesi Sayfa 5

25 Nisan 1938 tarihli Ulus Gazetesi Sayfa 5
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

25 -4-1938 LLLLLLLDR Çocuk Çocuğa temiz hava lâzım, iyi gı- da lâzım, neşe lâzım, şu lâzım, bu lâzım. Fakat her şeyden önce ve her şeyden ziyade annesi lâzımdır, Çocuğun sağlığını korumak için hiç kimse, hiç bir şey annesinin yerini tutamaz. Çocuk daha süt emerken annesinden başka bir kadmın sü- dünü emse, kendisine lüzumlu ©- lan süt gruplarmı bulamaz İnek südü içse gene lüzumlu olan vitamin- leri inek südünden alamaz. Yalnız gıda bakımından bile her çocuğu annesinin emzirmesi sağlığı için lâ- zımdır. Halbuki çocuğun ihtiyacı gıda ile bitmez. Sütten kesildikten sonra da, kendi kendini koruyacak yaşa gelinceye kadar daima bakılmak ister. -Çocuğa en iyi bakacak olan gene annesidir. Annelik duygusu sad-ce görenekten gelmiş içtimai bir şey değildir.. O duygunun da bir. kimyası, bir hormonu vardır. Bu da süt grupları gibi ancak ço- cuğun kendi annesinde bulunur. Her ne bakımdan düşünülse ço- Mile ni da kal İğüz munu göstermemeğe imkân yoktur. Annesi evinin dışarısında işe giden ço- cuk en usta, en ziyade bilgili ellerde bi- le kalsa gene hasta olmağa büsbütün H ön d FineEz N LlaS | ktir. Evinden dışarı işe giden çocuk i, bir kere, kendisi sağlığın- dan kaybeder. Çünkü, dışarıda ça- lışmakla evinde zaruri olarak ken- disine düşen işlerden — kurtulamaz, Teşbihe müsaade ederseniz, dışa- rıda çalışan kadın iki ucundan bir- den yakılan muma benzer, Her yer de hekimler dikkat etmişlerdir: zayıflık, kansızlık, verem hastalı- ğı ziyade evlerinden dışarıda NN L K A B ü Çocuk için, çalışan annenin za- rarı, çocuk daha doğmadan başlar. Gebe kadın türlü türlü hastalıklara tutulabilir. ve bu hastalıklardan her biri henüz doğmamış olan ço- €cuğunun üzerinde - onun bütün ha- yatmda sürecek - izler bırakır. U- zun zaman, soydan geldiğini san- dığımız meşhur dejenerassans alâ- z S ee eeei VAt ÜN L seri ğ yakım da lâboratuvar tecrübeleri bize isbat etmiştir. Gebe anneyi hastalanmak tan, doğacak çocuğu bütün haya- tında vücudca felâketten korumak için en iyi çare annenin gebelikte istirahat etmesidir, Halbuki çalışan kadının istirahate vakti olmaz, O- nun doğurduğu çocük, kendisini bekliyen o kadar aksi faktörlere karşı gelecek kadar kuvveti ve ta- Khi bulunsa bile, öksüz gibi büyür. En zayıf zarar olmak üzere, neşe- siz ve kederli bir çocuk olur. Bu sözlerimden dolayı bana, ka- dınların çalışmasmı istemiyen eski kafalı adam, diyeceksiniz. Benim kafam belki eskidir ama, nakletti- #im bu fikirler en yeni kafalardan çıkmıştır.. Kadınların çalışmasını istemiyecek, bu zamanda, eski ka- falı da olsa, aklını başında sayan d W WURNRNEKUKUNERUNURAN UKK RKERRENUAKRRRRKEREEN AAA KUN AN AAA UNUK AR KNN R UU NNU HAYAT ve SIHAT “ir VUKUNUKAKCUNURKUKUNAREREREEREREREEEELEERREERR UNU İ şşgsatın aldı — —. BELLİLLELLE annesi ta müsavidir. Zaten kadınlarm da erkkler gibi çalışmaları iş yerleri- ne daha ziyade neşe ve zevk verir. Onun için iş yerlerinde kendilerine rakip olan kadınları kıskanan er- kekler şimdiye klîîl-l' duyulmamış- tır. Kadımların ç istemi yen erkeklar yalnız, bazı yerlerde, kadınları fabrikalardan ve büro- lardan zorla kollarından tutup ev- lerine gönderen müstebit erkekler olabilir., Benim söylediğim yeni kafalılar, kadınların çalışma hakkını teslim etmekle beraber, kadınların çocuk- larını düşünüyorlar ve annenin ça- lışmasından çocuğa gelen zararla- rı gösteriyorlar. Bunu düşünenler, in çalıştırıl karşılık, çocuklu ailelere tazminat verilme- si lü da Zaten, büyük işler tutabilen bir- kaç kişi müstesna, kadınların ça- lışmasından ellerine geçen para o- kadar azdır ki, bunu tazmin etmek de pek güç olmaz. Kadımları çalış- tıran iş yerlerinin hemen hepsinde kadın işine erkek işinden daha az bedel verirler. Birçok işlerde ka- dınlarm podralıklı bir el çantasiyle bir çift süslü iskarpin bedeline ça- ı orlar. UL Bi aoi çL LAİ Ka ü US TTTYURKU GÜNÜN POLİTİK MESELELERİ İtalyanın Habeşistanda uğradığı talyan ordusunun, kazandığı kahir zafenden sonra, âdeta silâh atmaya bile hacet kalmadan, cebri bir yürüyüşle Adisababa'ya girmesi üzerine Habeşistan halkın- dan olan Amarra'lar ve Galla'lar em- rivakii kabul etmeye temayül ettiler ve italyan kumandanlığı tarafından, asayişi iade maksadiyle yerlilerden teşkil edilen kıtalara yazılmaya baş- ladılar. Zaferi kazanmış olan mareşal Ba- dogliyo'nun yerine mareşal Grazia- ni tayin edildi. İtalyan hükümeti halâ mukavemete cüret eden muh- telif dağınık unsurları süratle inki- yad ettirmek istedi. Yerli şefleri tedhiş vasıtasiyle itaat ettirmek i- çin hususi bir politika takib etti. Fa- kat şefler arasında yapıları idamlar ve şiddetli tazyikler kamoyu ayak- landırdı ve inkiyad temayülleri bir- denbire durdu. İtalyanların hakimiyeti altında vaziyetlerinin salâh bulmasını bek- liyen Galla'lar da bu umumi hareke- te iltihak ettiler. 19 şubat 1937 de mareşal Graziani- nin ağır surette yaralanmasiyle ne- ticelenen suikasd üzerine Adisaba- ba'da bile müthiş tedib tedbirleri a- lındı, Bu hâdiseler yerlilerin çete harbına başlamaları için ilk işaret güçlükler Çete harbleri ve ekonomik sıkınti devam ediyor YAZAN: VIATOR Örop Nuvelden oldu ve bu hareket az zamanda bü- tün memleekte yayıldı. İngiliz gazetelerinin verdiği ma- göre leketain her ya- nında dolaşan silâhlı habeş grupla- rının faaliyeti italyan hükümetini geniş bir askeri gayrette bulunma- ya mecbur etmektedir. abeş çetelerinin tatbik ettik- leri gerilla usulü, yıldırım süratiyle yapılan baskınlardır. Bil- hassa zabitleri imha etmek bu hare- ketlerde hedef tutulmaktadır. Ha- lıştıklarını bilirsiniz, O zavallıların çalışmalarından gelecek fayda ken dilerinden ve ailelerinden daha zi- yade çalıştıkları — iş yerlerinedir: patronlar kadın işinin ucuzluğun- dan, erkek işçiler kadın arkadaşla- rının getirdiği neşeden istifade e- derler.. Bu çocuk bayramımda, çocukların hem vücudça, hem fikirce sağlam büyütül ini düşünürken 'bunu en iyi temin edecek olan çocuk an- nelerini de unutmamak bir borçtu. G A. Dünyada neler oluyor Çarls Lindberg Fransada bir ada satış bir mevhum şirket namına ya- pılmış ve mukaveleyi Lindberg'in ka- rısı imzalamıştır. Lindberg'e karısın- dan başka şimdi beş yaşında olan oğlu ve diğer bir genç kız refakat etmekte- dir. Bu iki ada ilmi çalışmalar için ide- al bir muhittir. Ve artık Lindberg a- ziz dostynu, herkesin dikkatini cel- betmeden istediği kadar sık ziyaret edebilecek, ve araştırmalarına rahat ve huzur içinde devam edebilecektir. Lindberg'in satın aldığı ada, Fransız beşliler bu baskınlardan sonra bir gece içinde 30, 40 kilometre yol ka- tederek dağılmakta ve takib eden- lerin eline düşmekten veya sarıl- maktan bu suretle kurtulmaktadır- lar. Şarkt Afrika hükümetinin eline memleketin inkişaf ettirilmesi için verilmiş olan imkânlar daha ziyade bu çetelerle uğraşmaya sarfedilmek- tedir. Habeşistanda ticaret asgari haddine inmiştir, esasen fakir olan memleket bu yüzden büsbütün fa- kirleşmektedir. Bu ciddi vaziyet karşısında, B. gazetelrinin anlattığına göre, gibi güzel bir yerdir ve içinde eski devirlerden kalma pitoresk bir şato yardır. Bakalım suni kalb araştırmala- rı bu güzel dekor içinde müsbet bir neticeye varabilecek mi? Makdonaldın kızı lokantacılık ediyor günlerde gene kendinden bahsettir- mektedir. Hususi tayyaresiyle seya- hatlar'yapmaktan geri durmayan Lind berg'in bir yandan da süni kalb imâli hususundaki araştırmalarına, dostu meşhur doktor Aleksi Karelle birlik- te devam etmektedir. Doktor Karel Fransanın Brötanya sahillerinde Sen Jildas isimli küçük bir adanın sahibidir. Lindberg'in sık sık tayyare ile Brötanyaya giderek kauçuktan bir sandalla dostunun ada- sını ziyaret etmesi dolayısiyle Fran- sız gazeteleri Amerikalı tayyarecinin de bu civarda bir ada satın almak ar- zusunda olduğunu yazıyorlardı. Son gelen gazetelerden öğrendiğimize gö- re, Lindberg Sen Jildas adasına çok yakın olan İlyek adasını sahibleri o- lan iki Fransızdan satın almıştır Fransız kanunları stratejik ehemiyeti olan toprakların ecnebiler tarafından kimse yoktur. -Kadınl çalış ni istememek için bir kere hiç bir hak yoktur, Kadın erkeğe her hak- satın a müsaid değildir. îîalbukı bahsettiğimiz ada da strate- jik kıymette bir yerdir. Bu itibarla HÂKİM ROBİNSONUN YESE O '5. DA Mmark Dö- nald'ın kızı İşbel, Bukingen eyaleti- nin köylerinden birinde bir han ve lokanta işletmektedir. Kapısı yanında paslı demirden bir Jlevha - üzerinde “her türlü ucuz yemekler” ibaresi o- kunan bu lokantaya İngilterenin her tarafından meraklılar akın etmekte- dir. “Eski pulluk” ismini taşıyan 1o- kantada, bir zamanlar kraliçeden son- ra İngilterenin en yüksek kadın şah- siyeti olmuş olan İşbel Makdonald, şimdi müşterilerine kendi eliyle hiz- met etmekte ve yeni vaziyetten çok memnun bulunmaktadır. Domino şam- piyonu mütevazi bir adamla merasim- siz bir surette ve gizlice evlenmiş o- lan İşbel, bir gazeteciye, böyle bir yüuvanın sahibi olmayı eskidenberi ta- hayyül ettiğini, bu itibarla çok mesud olduğunu söyliyerek reklâm istemedi- ğini ilâve etmiştir. Fakat “Eski pulluk” hanr için en büyük reklâm sahibesinin hüviyeti mış olacak. Bahçenin demir parmaklı- ğından atlamaksa tabii bir mesele de- ğildi. değilmidir? Ağdağ Birdenbire cesaretimin kırıldığını 'UKATLI Yazan: R. H. Goldman İ e— — İşte Korniş, dedi doktor Vilks, İ ardiyan kapıyr itti ve önümüzde k:îll olan ilk madeni kapıyı gördük. v Tanlıkta, Korniş ceb lâmbasiyle dı- Tdaki elektrik düğmesini aradı ve o- d Sevirince tavanda bir ampül yan- | nığ”“_'li#. üzerinde bir sürü anahtarlar du b".demir halkayı elinde taşıyor- B İi i)'Gİ?xünüşüne bakılırsa, anahtarlar- | Ka irlikte bu halka epey ağır olmalıy- arî:niiym iki demir kapıyı biribiri itin:ğıan açtı ve biz geçtikten sonra ile , t E ı“fledik, kapadı; aydınlık koridorda i :n“mğralı koğuşun kapısı açıktı. 'ül:ı Zeminde geniş bir kan lekesi gö- dıvaYOrdu. Koğuşun dışında ve karşı & da sıçramış kan damlaları var- puııxorniş dibdeki kapıyı açtı, ve mah- . tıkl arın gündelik teneffüslerini yap- ârt küçük avluya çıktık. Bu avlu anlık değildi. Ancak gardiyanın ceb lâmbasının yardımiyle burasını tetkik edebildik. Avlu ufak ve müdev- ver; dıvarlar yüksek ve kayğandı; ze- min kırmızı fayans döşenmişti. Lauderbek sordu. — Buradan nasıl çıkabildi? Vilks, Korniş'in elektrki fenerini aldı ve karşı dıvardaki bir demir kapı- yı aydınlattı. — Buradan bodrum katına inilir, de- di. Korniş; halkadaki anahtarlardan bi- riyle bu kapıyı açtı. İçeri girdi ve e- lektrik düğmesini çevirdi. Uzun bğr koridor aydınlandı. İçeri girdik. N_l' hayette, anahtarla kapalı olmayan bir kapıdan geçilince çimentodan bir plat- forma çıkılıyordu. Bir çok kısımlara bölünmüş olan bu yerde her halde o- tomobilleri muhafaza ediyorlardı. Da- ha ileride bir merdivenle bahçeye çı- kılryordu. Doktor: — İşte, dedi, Kenedi'nin anahtarla- rı sayesinde deli buradan dışarı Çik- his ettim, Tasavvur ettiğim plân suya düşmüştü: Doktor Vilks hesabına en küçük bir ihmal veya kusur keşfede- memiştim. Elde delil olmadıkça bir a- dama suç isnad etmeye ise iftira deı:- ler. Vilks'i itham ederek rakib parti- ye kuvvetli bir darbe indirebilecektik. Fakat bir gardiyanın basit bir ihtiyat- sızlığından müessese müdürünü me- sul etineye kalkmak da fazla mübala- ğa olurdu. Kenedi meslekt bir hatâ işlemişti, fakat Greyston'da tatbik edilen siste- me diyecek yöktu. : Doktor Vilks'in ve: diği izahatı, tek- rar birer birer ziknimde canlandırır- k_en işin bir çıkmaza girdiğini his e- diyorum, Doktor, Greyston'da tatbik edilen nizamların mül liyetini bilhassa tebarüz ettirmeye çalışmıştı. Lauderbek'in sert davranması onu ih- ll_ylta sevketmiş ve kendisini haklr göstermek için hiç bir şeyi ihmal et- memişti. Dışarı çıkıyorduk. Prin önden gidip otomobile bindi ve volana geçti. Ben de arkaya geçip oturdum, Vilks ve La- üderbek ayakta konuşuyorlardı. Ta- vandaki projektörler halâ etrafı tara- makta devam ediyordu, fakat bu sefer komiser bunların lüzumsuzluğu hak- Musolini birinci kâ ilk gün- lerinde sömürge bakanlığını kendi uhdesine aldı ve mareşal 'Graziyani'- yi geri çağırarak, yerine dük d'A- ost'u tayin etti. Yeni kıral vekilinin ilk işi, fetih devresinin nihayete er- diğini her kese isbat için rejimi ta- mamiyle değiştirmek oldu. Bununla beraber, gerek Kahireden, gerekse Cibuti'den gelen haberler, çete harb- disababa'da yerleşmiş olan in- giliz, fransız, amerikan, hind- li ticaret evleri, işgalden sonra do- ğan güçlükler karşısında işlerini bı- rakmak mecbuniyetinde kalmışlar- dı. Memlekette totaliter ve otarşik prensiblerin tesisi yabancı ticaret müesseselerinin çalışmalarına im- kân bırakmıyordu. Fakat bunların rekabet sahasından çekilmelerinin, yerlerini âlacak italyanlarım işini kolaylaştırdığı söylenemez. Serma- ye kıtlığı, emtea tedariki hususun- daki güçlükler, ihracat imkânları- nin azlığı Habeşistanda yerleşen tüccarların şikâyetini mucib olmak- udır: Yağmur mevsimi yaklaşmış oıdugu için bu müşkil vaziyetin, bu mevsimin sonu olan birinci teşrin- derî evel değişmesi beklenemez. Yagfnuı- meyvsimi, çete harbı yapan yerlilere de daha muvaffakiyetle mücadele etmek imkânını getirmek- tedir, Doktor Vilks diyordu ki: Üa Kenedi kurtulursa size haber ve- ritim, hemen şimdi ameliyat salonuna çıkıyorum, Komiser; — Umarım ki onu kurtarırsınız, de- di. Fakat kurtulsa da bildiklerimize yeni bir şeyler ekleyebileceğinden şüpheliyim, Doktor Vilks bir lâhza süküttan sonra: — Sizden bir şeü rica edeceğim, de- di, gazetelere bir beyanatta bulunma- yınız, Ben gazetecileri kabul etmekten istinkâf ettim, Hemen yarından itiba- ren bir tahkikat komisyonu tayin edi- lecektir. Ve komisyon raporunu verin- ceye kadar matbuata hiç bir şey sızdı- rılmayacaktır. Vali beni telefona ça- ğirdi ve bu hususta kati emir verdi. Laüuderbek birden başını çevirerek bana baktı. Sonra canı sıkılmış bir ta- vırla gözlerini ayaklarına çevirdi. Nihayet: — Pek alâ, doktor, dedi. Doktor eliyle bizi işaret etti: — Adamlarınıza da tenbih edin E- ğer ağızlarından bir şey kaçıracak ©- lurlarsa bu terfilerine mani olabilir, Doktor komiserin elini sıktıktan sonra koşarak merdivenleri çıktı. La- üderbel: gelip benim yanıma oturdu ve otomobil hareket etti. Komiser, yalvaran bir sesle: — İşittiniz ya, Cerri, dedi. Bir kahkaha saldırdım. Otomobil 49 kında bir şey söylemedi. Romanın alâkalı mahfilleri şu ka- naattedir ki, Habeşistana başlıca komşu devletler olan İngiltere ve Fransa ilhakı hukukan tanıdıkları takdirde yerlilerin mukavemet he- vesleri kırrlacak ve italyan ordusu- nun tedib hareketleri bu yüzden çok kolaylaşacaktır. Bu ayni mahfiller, Li z V eli eğr (S Hainci c UD İÇİ Yeni bir âlem H. G, Vels'in yeni bir makalesini okuduk: “Yeni bir âlemin doğmakta olduğunu bilerek onun icaplarma in- tıbak etmeğe çalışmalıyız.,, Maka - lenin hulâsası budur. Ve bu müşahe- de üzerinde de Vels telif hakkı iddia kte değildir, Yalnız, “Cihan ta« şimdi çete harbiyle vakıt geçi: ayni habeşlilerin yakın zamanda yer- li kıtalarda vazife almaya koşacak- ları düşüncesindedir. sasen Habeşistan yaylasının hemen her tarafına sirayet etmiş olan isyan hali, bugünkü şart- lar içinde italyan ordusunun emni- yeti için bir tehlike teşkil edemez. İtalyanların bu taze fethini ancak bir Avrupa harbı tehlikeye düşüre- bilirdi. Şu anda, yaylanın şimal ve cenubunda, toplu bir halde duran i- talyan kuvvetleri hareketlerine ha- kimdirler. Kassala'nın karşısında eski italyan Eirtre'sinde kalabalık motörlü ve cengâver kıtalar, yüz ka- dar tayyarenin himayesinde hareke- te hazır bulunmaktadır, Bu kara ve hava kuüvvetleri, Kassala'yı tehdid ederek kolaylıkla Kartum'a inebilir- ler. Cenubta, Kenya hududunun karşısında da vaziyet aynidir. İngi- liz - Mısır Sudanının tanıyanlara göre, buradaki italyan kıtaları ica- bında ilerledikleri takdirde karşıla- rında her hangi bir mukavemetle bi- le karşılaşmayacaklardır. Her halde Sudana karşı bu tehdid vaziyeti cid- didir ve Trablüste 85.000 asker yığ- mış olan İtalyanın plânına uygun- dur., Görüldüğü gibi, bugün Avru- pada oynanan sıkı oyunda habeş yay- lasının da mühim rolü vardır. İyi teçhiz edilen Massua limanı, italyan deniz ticaret filoları için iyi bir beslenme ve sığınma üssüdür. K ap - Kahire kara yolunu teh- did eden, kızıl denizdeki de- niz yolu hususunda endişeler doğu: ran ve ingiliz toprakları içinde mev- ki alan italyan Habeşistanının bu vaziyeti, ingiliz kükümetinin İtalya. ile anlaşmak hususunda gösterdiği arzuya hak verdirmektedir. Son hâdiselerin ışığında umumi vaziyet bugün şu şekilde tezahür et- mektedir: İngiltere için Hindistan inin deyam ettiğini anlatmakta- ee 4 ve Fransa YS MeYaR SEĞRİRL slaim İA S değru e rihinin taslağı,, muharriri, muhak- kak ki, geçmiş zamanlardan müte- nebbih olmağı da bilerek istikbalin ne ol & tahmin ile d ıp zihnini yormaktan da zevk alan de- ğgerli bir mütefekkirdir. Vels'e göre, eski dünyanım tabii ömrü çoktan ni - hayet bulmuş olduğu halde biz onu hâlâ yaşatmağa uğraşıyoruz: Eski dünya yayanın ve atın hüküm sürdü- ğü dünya idi, Hududlar bu ölçülere göredir. Fakat zamanımızın ilâhı sür- attir: Otomobil sürati, tayyare sür- ati. — Yıkıcı kuvvetler son derece çoğalmıştır: “Bugün beş yaşında bir çocuk, yamruğum büyüklüğünde bir bamba ile bir eski zaman şö ü nin kılıncı ve baltasile 24 saatte ke- sip biçemiyeceğinden fazla insanı öldürebilir,,, 1919 sulh konferansla- rı istikbali görememiştir. Milletler cemiyeti Şarilmayn zamanında mü- essir olabilirdi.. Çağımız tarihini ya« “manâsız yıllar,, adımnı verecekler- dir, Vels, uzun makalesini şöyle biti « riyor: “Bu dediklerim dünyanın yu- varlaklığı kadar herkesin malümu olan hâdiselerdir. Ya yeni bir dün- ya, ya hiç! Eski nizamın harabeleri v da ıstıirabd hvolmak teh- likesine düşmek istemiyorsak kendi- mize mahsus yepyeni bir âlem yarat- mak zaruretindeyiz. Hep birden işti- rake davet olunduğumuz esaslı iş iş- te budur, Bu davete icabet edersek bu iş, varlık şartlarımızın değişmez surette yenileşmesi gibi tıki bir netice vermek lâzım gelir ,, Vels'in müşahedelerinde hatâ bul. mak güçtür. Mütalealarıma gelince; acaba büyük mütefekkir, esasen ye- ni bir âlemin el birliği ile kurulmak- ta olduğunu neden kabul etmiyor da cihanı bunu tesise davet ediyor? Yok- sa bu hitabı eski şartlarm idamesi için anlaşmağa uğraşan muayyen bir zümreye mi müteveccihtir? Bu son ihtimali doğru saymalıyız, ya- iyi yolu teşkil eden Akdeniz ve kı- zildeniz, ingiliz amiralliği belki ay- ni fikirde olmasa da harb zamanın- da geçilmez olacaktır. Bu takdirde İngiltere ve Fransa için yalnız Ümid burmu ve Madagaskar'dan dolanan okyanus yolu açık kalacaktır. Şu halde bu yolun her türlü tehlikeler- den masun bir halde tutulması şart- tır. Bu netice ise ancak Cebelütta- rık ve Babel Mendeb boğazlarının kapatılması ile elde edilebilir. Fa- kat bunun için de ispanyol fası li- manlarının alman ve italyan deniz- altılariyle deniz üstü süratli vasıta- larına üslük etmemesi şarttır. Bu i- tibarla general Franko İspanyada tek hakim olmak vaziyetine gelince, ıspanyol fasına gönderilecek krtalar yalnız ispanyol ve yerlilerden mü- rekkeb olmak, aralarında hiç bir ya- bancı bulunmamak lâzımdır. Babel Mendeb boğazının kapatılması da Fransa ile İngiltere arasında tam bir anlaşmayı icab ettirir. yoı:dum. Lauderbek: —-Yi .çiı:ndî gülersiniz, diyordu. (sonra elini omuzuma koydu) Cerri, ba.na f:.naluk etmel: istemezsiniz, değil mi? Işı'ttiniz ya, vali emir vermiş. î İşittim, ben de ona gülüyordum ya —- îler:ii_işimden edeceksiniz! — Hadi canım! vali ne yapabilir sanki? Sizi ancak belediye reisi azle- debilir, — Hepsi ayni kapıya akar, Cerri, Sizi yınışnfıı götürmeye ve adamla- rımdan biri gibi takdim etmeye hak- kım yoktu. — Fakat beni siz götürmediniz ki. Ben sizin ardınızdan girdim. Vilks de kim olduğumu sormadı. — Öğrendiklerinizi yazmayacaksı- nız, değil mi? * — Yazmaz olur muyum? Ben gaze- teciyim; bunu -unutmayın. Hâdiseyi La Tribün'den evel haber vermek fir- satını tabit kaçırmayacağım. z ı— Ama biraz da beni lüşünün, Cer- TI — Evvelâ La Gazet'in karilerini dü- şünüyorum, Fakat endişe etmeyin, ha- vadis size zararı dokunmıyacak şekil- de yazılacaktır. Buna emin olabilirsi- niz. ' — Bu kadarla yakamı sıyıramam. — Pek alâ, sizi azlederlerse, gaze- temde size vazife vereceğim: Senede iki bin-dolar. Halbuki emin olun bir uncu yola saptığı zaman halâ gülü- milyon dolar ııexıde: sizi gazeteci uz- a k yet huzurunu c:hın ölçüsünde, ve hep beraber dü- şünmek midir? Filozof fazileti her zaman bu te- mennide bulunmuştur. Fakat arslanı pençesi, gergedanı boynuzu, atı tır - _nağı, kurdu dişi ile yaratan tabiat insanı da ihtirası ile yaratmıştır. Ve del H la b içindir ki mü mevcud oldukça devam edecektir. VA bütün dele vası - talarına sehib olmaktan başka kur - tuluş çaresi yoktur, — N, Baydar. Mardinde elektrik Mardin, (Hususi) — Şehrimizin e- lektrikle aydınlatılması için yapılan çalışmalar ilerlemektedir. Gelen ma- kinelerin yerlerine konmasına başlan- mıştır. Birkaç güne kadar teller de çe- kilecektir. Resmi dairelerde ve evler- de tesisat yapılmaktadır. Gelecek ayın onbeşine doğru bütün işlerin bitirile- ceği umulmaktadır. L n aa a D D ae eee| a e yapmak hatırımdan geçmezdi. Komiser yüzünü kaplayan terleri sildi ve sustu. Prin'e: — Beni hak!min evi yanında bırakı- nız dedim. Kendi otomobilimi alayım. Sokağın köşesinde indim ve Elen'in evine kadar yaya yürüdüm. Kapı ay- dınlıktı bir polig memuru önünde nö- bet bekliyordu. İlk kat pencerelerinde ışık yoktu. Beş dakika sonra gazete idarehane- sindeydim. Yekak Ertesi gün, La Gazet'in ilk sayfa- sında, Greyston'u ziyaretim bütün taf- silâtiyle neşredilmişti. Bizim gibi ge- ce, hususf bir tabıla kasab Magi'nin fi- rarını ve hakimin katlini haber vermiş olan La Tribün, doktor Vilks'in izahat vermekten istinkâf ettiğini ve bir tah kikat komisyonunun teşkil edildiğini, bildirmekle iktifa ediyordu. Bizim ga- zetede ise Greyston müdürünün izaha- tıni bütün tafsilâtiyle dercetmiş, 16 m- cı daire ile avlunun plânını, delinin nasıl kaçtığını gösteren oklar ve işa- retlerle basmıştım. Rakibimizin başlı- ğimmdaki “La Tribün herkesten evel gö- rür ve işitir” ibaresi o gün bir haylı gülünç düşmüştü. Kendisini bürosunda ziyaret ettiğim nı::an Lauderbek'de bet beniz atmış- tı. “Bana bu oyunu oynarsın, ha” der gibi bir bakışla gözlerini kaldırdı. Sonra mırıldandı: (Soönu var) zacak olanlar 1919 - 1929 devresine ”

Bu sayıdan diğer sayfalar: