Saatlik sayfa görüntüleme limitine ulaştınız. 1 saat bekleyebilir veya abone olup limitinizi yükseltebilirsiniz.
L- TI . 1937 Nuf BİZİM TRAKYA - Bir padişah vakıfnamesinin halka verdiği göz dağı! "Üzerinde tek bir çivi olmadan, düz Şir tahta parçası Üüzerine, biribirine Beçme binlerce ufak tahta parçasını Basıl yapıştırabilirsiniz? Tutkal kul- İanmıyacaksınız. — Zamk kullanmıya- Baksınız ve yaptıştırıcı hiç bir mad- “ kulanmadan, yapacağınız bu kapı, w Tt asır dayanmış olacak ve bir dört :clfe ı;'İllıı dayanmak kudretini Böste- Ed.ıcar:ış__n-füz;ıindeki ikinci Baya- Hnin hariç kapıları böylece pfl:_nıştır. Edîrneyi, l:nl;ı dört yüyz sî- he içinde en aşağı yüz defa süu mıştır. ylelyilli bir yerde olan Ba- O Töş Samiinin kapısı, günlerce ve Ca sSu altında kalmıştır. Dört İFOZ senenin soğuğu, dört yüz sene- Ni. fırtınası, i Ka tı dört yüz senin kavuru- Wlv-ıb.ıxcaşı hep bu kapıya saldırmış ve g lat, insan zekâ ve emeğinin ken- ’uı:ıne karşf b'f zaferini yıkmak için 1 ğ;ı,::e â"ıı. e.lınden geleni yapmıştır. İi t, ıı.'zclırınde tek çivi olmıyan Bı t pr bütün bu büyük zaman hü- iğ"rmz;ı-ırıa _ka.rşı, kahramanca muka- | etmiştir. Çînkü onu, cüzüfert- aynaştırır gibi bi- ger_başla ;î:lnâi:okanlar. tarihle bera- milletin sanat kabili- buluşu ve 30 kadar, Gz:lıt !lrlflır;::urümü!tür. Tinden kopan ufak bir mı!:;:m bit OBinı, yerine takamadıkları için b ü 1 açık kalmıştır. Tipağ 1 Müzenin bir köşesinde tek | ullanılan — sadi'lere musiki ';ar.”Rufıilerin darbleri, ıeu<ti_uı'ı'ıle_ı'ı; Osmanlı musikisinin din- deştirilmiş vasıtaları yan yana du; |Maktadır. j diBaşh bir odada, ikinci Seli azği süslü ve ziynetli bir Ğ odbOYı 80 genişlik... _,._" an Şa_srab:apnarına kadar at oy- için, i _İ““w“ ada â=" heybetli ve ihti. Bir kö; ü i Ew şede Üç tane kandil duruyor. ni kelerde âletleri mevlevilerin min Bgiy- cepken var; Viyana ortala- ":ırığeın Aşağı 200 yaşındadırlar, Ka M işık olarak yağ kandili İt ı'_n IğI devirde, bu üç kandil ü ç öl;u devrin malı imiş ve Hmanmî | rnei l_uks €şya sayılırmış. Çünkü yaâk l ; çinde yanan fitilin külünü almak Bn' tertibatı var, k. ıiiriımn_unıuııde bir maşa var. Sonralâ- İtiğidi d:'i' xgırke_n Yere düşerek kir- K buu;:ın:ıuıler. bir kıskaç yap. B A aa dt:î;okulu kopıxdıktan he doldurüyor. Dah:l"h::ziyıu yeri- Müzesinin atıyor bunu çok İ Hi d_lr uzuünlukta *l".ı.n he olduğunu ::Sâîımîm"ük ei Faltına unları, Fatih, topların Brizalı çîfrı'?'ğığ"'î' Böylelikle, îoplır Fine mani oluu;;';:;e:ken düşmele. ütün e Büzesi; türk tarihine aid hepsini birden ya- Uş gibidir: Bir kö- bir mintan konul- İter tane mdan her mahallede bi- Urmuş ve mahalleye aid bun gi r",k'z- gelin olacağı zaman, bir çok , MiŞ ve kocası, yüzü kapalı İaylıkla ğenç kızlar arasında onu ko- ulunulan"ı“'- atının terkisine atar, Zaklıkta h; Yerden en aşağı iki saat u Türmüş Azırlanmış olan yere götü- Muş ol;m Hmaları dökülmeye yüz tut- Âhtiyarı ğ ü elbisenin önünde gayri lik olan bumy?"“nuz. Bugün müze- Mesud y M Mintanı, hayatlarının en Biydi? “ Pönde acaba kaç genç kız | Bi : kur;; îamlı dolabın içinde iki tane ar. Bunlardan birincisinin beş asırlık bi . K Ffaıı ay İT tarihi vardır. Her iki say- rı ü Mürleri bahasışıı tadlar tarafından ö- bahasına hazırl ku . anmış olan bu ”'a“ üzerinde tcıhibçilii'in insanı “şırtan harikalar. b 'arı gösterilmiştir, Hi a) mı'ğıvyeı_ı rquyaıx olmıyan cedvelî BK sğ'e;ız işlenmiş bu eserin ilk Batal îmisı arasında bir milimetre yımndau ak cidden güçtür. Bunun kal iklncı_ Selim'in Selimiye Tesesine hediye ettiği meşhur ki- İ i Sırmalı minta, bulun * Bu Bir tahta kapı vardırkiı, dört yüz sene çivisiz ve tutkalsız dayanmıştır Trakya tarlalarında çalışan köylüler Yazan : Cemal Kutay lidli kuran vardır. Bu kuran Hünkâr mahfilinde dururmuş ve yalnız ha- nedan azası açıp okuyabilirmiş, dirne müzesinde, gördükleri- min hepsini teker teker yaz- maya kalkmak cidden bir meseledir. Bir köşede durup da, buraya nasıl gir- diğini ve ne olduğunu düşündüğünüz bir kandilciğin, iki bin yaşında ve de. delerimiz Etilere aid olduğunu öğre- nince, bir duraksayacaksınız. Sonra kos kocaman -yekpare — mermer. den bir yağ küpü var. Bu küp, as- gari bir ton yağ alır. Bu nasıl bir ih- tiyattır ve nasıl yekpare mermerden yapılmıştır? Bol bol düşünebilirsiniz. Şimdi bir de Üsküp tarzında yeni- geri başlıkları görüyorsunuz. !mpa. ratorluğun tarihinde ehemiyetli bir. yeri olan yeniçeri ocağının bir devri. ni anlatan bu Üsküp tarzındaki baş- lıklar yalnız Edirnede çıktı ve tarihi bir çok hakikatlerin aydınlanmasına imkân verdi, Edirne müzesinde bir de ingiliz lor- dunun kabrine rastladım: Lord Vil yam Hassey isimli bir inigliz asilza .| desi, 1696 senesi eylülünde Türkiyeye gelmiş ve Edirnede ölmüş. O zamar Edirnede, proxestanlar için bir mezar lik olmadığından ayrı bir kâbir yapıl- mış ve içine konulmuş, islâmcılık te- lâkkilerine rağmen, ingiliz lorduna yapılan bu kabir, ne büyük bir misa. firperverlik eseridir.... Şimdi eski adiyle darülkura, yeni etnoğrafya müzesini, gezeceğiz. Sina nın bu en güzel eseri, yeniden tamir edilmiş, Odalar bir iskelet halinde kalmıştı. Ortadaki büyük dershane ve etrafında öon bir küçük odası var. Müzenin yanındaki Selimiye kitab- hanesi, Türkiyenin en eski ve en zen- gin kitabhanelerinden biridir. Dört binden fazla kitab arasında el yazma- sı ve çok nefis olanları var. Tacettevarih el yazmasıdır ve 350 seneliktir. Üzerinde bir (Sadettin hoca) ismi var. Birinci Selimin vakıfnamesi; impa- ratorlukta padişahların bile, öldükten sonra mülkiyet haklarına ne kadar e- min olduklarınt anlatması itibariyle çok enteresandır. Selim vakıfnamesin- de, “hududu . erbaa”siyle tarif ettiği “35 pare” köye, müdahle edeni ahi- ret korkusu ile tehdid etmektedir. Gene Koca Sinanın eserlerinden o- lı_n d_arüıubyan etnoğrafya müzesi- nin bir kısmı haline getirilmiştir. Bu- rada eski talim ve terbiye sistemini gok canlı olarak görüyoruz. Eski de- vir mektebin en tarihi âleti olan fa- laka, talebe mankenleri, sert çehreli kalfa ve nihayet yüzüne bakarken kor- kulan hoca efendinin mankenleri çok m“'f“""k olmuş eserlerdir. Silâh müzesinde, 250 - 300 senelik çakmaklılara rastladım. Her birinin üzerine, bugün bir tayyareye harcan- mıyacak kadar emek sarfedilmiştir. Çakmaklı tabancalar mercan işlemeli, altın kakmalıdır. Hele vezirlerin dere- 105 yaşındaki ihliyar Karaman, (Husust) Resmini gönderdiğim ihtiyar Kadir (ağa) 105 yaşındadır ve Karamanın en ihtiyar adamıdır, Bu ihtiyarın hiç kimsesi yoktur. Kendisi geçinecek bir halde olmadığından Halkevinden kendisine yardım yapılacaktır. £ SAA P a atemt 30 ilkteşrin tarihli gazetemizin “Bizim Trakya” sayfasında, 55 yıl önce Isparta- ya ilk gülü getiren ve bugün Edirne fi- danlığında çeşidli gül yetiştiren Ahmed dçgyıdan bahseden bir fıkra vardı. Bugün bir *“gül yurdu” diye anılan Isparta'da çıkan “Gül Yurdu” gazetesinin muhar- rirlerinden Sami Hekimci, Isparta gülü- nün babası olan Ahmed dayıya hitaben açık bir mektub yazmış ve yazı işleri mü- dürlüğümüze göndermiştir. Mektubu aşağıya koyuyoruz: Adana, (Hususi Muhabirimizden) — Adana gençliği artık ge- niş faaliyetine uygun bir çatıya kı_vu:ıuyoı-. , Yeni inşa vdilecek olan Halkevi binasının plânları tasdik edil- di, tahsisat konuldu. Gönderdiğim resim, inşa edilecek olan yeni Halkevinin make- tidir, İnşaat önümüzdeki aylar içinde başlıyacaktır, 938 hazira- nrnda binanın inşaat ve tesisatı ikmi edilmiş olacaktır. Yakın- da ihale işi de ikmâl edilmiş olacaktır. Bu binaya 250.,000 lira sar- fedilecektir Yeni binanın dahili teşkilâtında, Halkevinin bütün faaliyet kollarına ayrı ayrı daireler ayrıldığı gibi, dışarrda da tenis kort- ları, voleybol, vt ufak tipte bir de futbol bahçeleri olacaktır. sahasiyle, kış ve yaz celerini göstermek iİçin başlarına tak- tıkları tuğlar yalnız kılığa ve kıya- fete ehemiyet veren üstü alay bir dev- let sisteminin ça güzel tezahürleri- dir, “Veziriazam” artabsaınmın önüne de tuğ asarmış. G ene bir köşede ok ve yay; halk tabakaları Aarasında yaşamış ve yer bulmuş iki milli spor olarak karşınızda asılı duruyor. Zırhlı elbi- seler, mızraklar karşısında insanlığın asırlarca bitibrinin kanmı dökmek iİ- çin faydalandığı bu vasıtalarla bugün- kü harb cihazlarını kıyaslamak arzu- sunu duyuyorsunuz. Edirnede bir üç şerefeli cami var- dır. Hicrt 841 de başlanan ve 851 de biten bu camiin harab olan hışlıkla- rını general Dirik tamamiyle ve fa- kat asliyetini bozmadan değiştirmiş. “— Selimiyenin yapısı, eski camiin yazısı, Üç şerefelinin kapısı” nr, bu üç büyük eserin en bariz vasıfları ola- rak kullı_n_ın edirneli ne kadar haklı- dır... Değil mermer, peynir taşı bile böyle ustalıkla işlenemez. Bu cımı ile Sinan; Mısirin lâbirent lerini, —Minarelerde — tatbik etmiştir. Her minarenin üç yolu vardır ve bu üç merdivenden çıkanlardan hiç biri; diğerini götmüyor. ! Üç şerefeli camiin, evelce mezarlık olan bahçesini, general Dirik park haline koymuş. Ölümü hatırlatan ve insana tevekkül veren bu doktorun içinde yeşil; hayat rengidir. Şimdi; Saraçhane köprüsünü, ve sık ağaçlıkla bahçeleri geçerek girdiğiniz yer, neresidir, bilir misiniz? Dünyanın ilk tıb fakültesi.... kvrokakerakankA ASA LAkA> Tmh;da, Ahmet dayıya açık mektub evgili Ahmed dayı. Her şeyden önce gül kokulu- ellerinden saygı ile öperim. Bu sa- tırları sana şunmak için içimde düy- duğum derin saygıyı, sonsuz heye- canı, zaptedemiyorum. Ah burada olsa idin de alev renkli güllerimizi sana gösterebilseydim. Bu gülleri büyük bir titizlikle yetiştiren gül- cülerimizin sana minnet dolu se- lâmlarını anlatabilseydim. Sevgili Ahmed dayı, 55 yıl önce hancr Kara Mustafa- ya gizlice ilettiğin gül fidanları şimdi © kadar üredi ki, nisan * sa- bahlarında insan gül bahçeleri için- de kaybolup gidiyor. Ispartayı nasıl hatırlamazsın. Is- parta ! lâcivert rtenkli dağların ete- ğinde, içinde berrak sular kayna- yan gül yurdu Isparta.., Yetişmiş büyk mevya ağaçlarının gölgeledi- ği, kiraz, vişne, kızılcık, fındık a- ğaçlarının örttüğü Gökçay kıyıla- rr. Gönüllerdeki acıları Umnutturan Zambaklıdere mahallesi, Bezirgân pınarı, Minasın, Arıkaltı, Ahupına- rı, Ayazmana, Sidre ve Gireği bağ- ları... Bütün bu yerlerin dili olsa- da sana candan selâmlarını söylese- ler.. B ak Ahmed deyı, görmiyeli ; epey olmuştur. Gel geninle gül yurdunü şöyle bir dolaşaftım : Belki hatırlarsın. Ziraat bahçesi vardı. İşte onun yanına şimdi is- tasyon kuruldu. Oradan şehre gi- den dümdüz, geniş bir caddeden geçelim. Hükümet konağının kar- şısındaki büyük park seni büytük bir hasretle kucaklıyor işte, Görü-, yorum, sen de hayret ediyorsun, 55 gene evvel getirdiğin güllerin nasıl ormanlaştığını seyrediyorsun. Ve bütün ciğerlerini şişirerek o ko- kuları içmeğe seğirtiyorsan. Gel acıktınsa seninle kebapçı a- rastasına gidelim, Orada şimdi öy- le kebapçılar var ki.. Kebaplarımızı yedik, birer tane de gül kokulu ho- şaf içelim.. Keyfin geldi mi ? Gel şimdi se- ninle “senin gül bahçelerine,, gide- lim. Fakat sen de bilirsin, gül bah- çeleri sabahleyin erkenden ziyaret edilir.. Ada kahvesi yolu üstimdeki — asır görmüş çeviz ağaçlariyle örtü- lü yollardan geçelim. İşte şimdi , başka mektubumda anlatırım.. Gül yurdundan gül babası Ahmet dayıya açık mektub «- Ahmet dayı evvelâ senin gül kokulu ellerinden Öperim » tan yeri ağardı. Tam gül bahçeleri- ni gezecek zaman.. Bütün İsparta kızları ve kadınla- rı gül toplayorlar. Hepsi etekleri ıslanmasın diye şalvar geymişler. İş elbisesi yerine.. Boş çuvalları güllerle dolduru- yorlar. Bak hepsinin yanakları da güller gibi renk renk.. Gül yurdunun kadınlarinın yüz- leri de gül renkli oluyor. Gül bah- çelerindeki gülleri nasırlı erkek el- leri nasıl koparırdı ? G el, şu gül fidaniyle bir ku- caklaş.. Senin kirpiklerinde domurcuklanan sıcak yaşlarla, gül- lerin yapraklarındaki damlacıklar bir kaynaşsın hele,,, Ahmed dayı niye ağlıyorsun öy- le.. Bilirim senin kalbin de gül yap- rağı gibi incedir, Bülbüllerin yanık hıçkırıklarına mı dayanamadın yok- SA... — Zeynep, kız Zeynep.. Çabuk oradan bir sepet gül getir.. Ahmed dayının baş ucuna dök.. — Nasılsın Ahmed dayı.. Açıl- dın mı? Bu gülleri kokla.. Kokla a. çılırsın.. Bak gözlerin gülüyor., Fe- rahladın değil mi ? .#** Ahmed dayı, Sana bir çift sözüm daha var.. Eskiden 325 bin kilo olan gül ha- sılâtı, Ispartada bu sene 150 bin ki- loya düştü.. Bunun sebeblerini ;)ir n- şallah baş başa verir de bunu araş- tırmanın çarelerini de düşünürüz. Gül kokulu ellerinden — öperek sözlerimi bitiriyorum... Sami Hekimci Küçük memleket haberleri X Van — Bundan sonra iyi sular damgali ve kapalı şişelerde satılacak: tır . X Konya Ereğlisi — Burada bit cinayet olmiş, Raşid adında bir adam eniştesi ressam Cevdeti tabanca ile öldürmüştür. * X Adang, — Şehrimizde faydalı yağmurlar yağmaktadır. X İzmir, — Cuma ovasında bir çi- nayet olmuş Eren, Çetini tabanca İle öldürmüştür X Düzce — Şehrimizde yeniden bir hususi muhasebe binası yapılacaktır. X Giresun — Ziraat müdürümüz Remzi Eker Sivasa tayi nedilmiştir. X Adana — Ho evimizde bir mo- tor kursu açılmıştır.