11 Temmuz 1937 Tarihli Ulus Gazetesi Sayfa 4

Saatlik sayfa görüntüleme limitine ulaştınız. 1 saat bekleyebilir veya abone olup limitinizi yükseltebilirsiniz.

Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

d a N gi b ö : ULUS Yabancı basında okuduklarımız Avrupa karşısında Amerika Kongrelerde müzakere edilmiş veya imzalanmış olan muhtelif bitaraflık paktları ile güdülen başlıca gaye, mazinin tekerrü- | rüne mani olmaktır. Amerikanın bitaraflığından çıkan neticeler ünya vaziyetinde, birleşik devletler- le Şarkın iki demokrasisini teşkil eden İngiltere ve Fransa arasında te essüs etmiş olan karşılıklı anlayışa müstenit mükemmel münasebetler ka- dar ehemiyetli olan ve bunun kadar ü- mitlenmek imkânını veren hiç bir şey yoktur. Tarihin hiç bir devrinde İngiliz dilini konuşan iki büyük devlet ara- sında anlaşma arzusu bugünkü kadar bariz olmamıştır. Ve bu netice diplo- masi ve müzakereler yoluyla elde edil- miş değildir, Avrupa ve uzak şark me- selelerinde iki milletin görüşlerindeki aynilik sayesinde âdeta kendiliğinden ve tabif bir şekilde husul bulmuştur. Bu ahengin, sulhun faydaları ve harbin korkunçlukları hakkında plâto- nik hissiyattan ibaret olduğunu iddia etmek doğru değildir. Bilâkis, bu a- henk, birleşik devletlerde İngiltere ile Fransanın rejim ve politikalarının tas- vibi ve Faşist temayüllere karşı anti- pati şeklinde tezahür etmektedir. Denilebilir ki, birleşik — devletle- rin bir ucundan öbür ucuna kadar, fa. şizm ve nazizm doktrinlerinden nef. duyulmakta, ve parlamento sis. hürriyet ve ret kanunlarını, sulhu idame ettirmiye :çalışan büyük küçük devletlere haklı bir sempati beslenmektedir. Şurası dikkate değer ki devletlerin Paris sefiri ve ingiliz kıra. temlerini, lının taç giyme merasiminde Amerika- yı temsil etmiş olan B. Gerard, bir kaç hafta içinde, bu hisleri açıkça ifade et- tiler. 22 şubatta B. H. Bulli Pariste şu- nu söyliyordu: — Modern medeniyetin büyük an- anesini idame ettiren bu memleketlerin vaziyetlerine karşı kayıdsız değiliz. “Eski garb medeniyetinin çocukla- rı sıfatiyle, hakikat denilen bir şeyin mevcud olduğuna inanıyoruz. 1914 har- bına iştirak et k için elimizden gele- ni yapmış olduğumuzu söylmek bir ha- kikati ifade etmek olur. Üç sene buna muvaffak olduk ve istikbalde patlaya- cak her hangi bir harbe, allah müsaade ettiği müddetçe, iştirakten çekînı:ce. ğiz.,, “Harbın dışında kalacağımızı ümid ediyoruz, Fakat her hangi bir milletin bizi böyle bir harbe sürükleyecek kadar ihtiyatsız olabileceğini de tasavvur edi- yoruz.,, * Ve geçen hafta B. Gerard Londra- da dedi ki: Tefrika No. 72 birleşik YAZAN: — silâhlr İngiltere dünya yüzünde en büyük sulh garantisi olacaktır. Ve bu mevzu üzerinde memleketimin na- mına konuşabileceğimi sanıyorum, biz, Amerikada, üç nokta üzerinde müttefi- kiz: 1 — harbın aleyhindeyiz: 2 — her bangi bir ittifakın aleyhindeyiz; 3 — Avrupanın karışık işlerine her hangi bir müdahalenin aleyhindeyiz. “ Fakat biz, ve siz, İngiltere impa. ratorluğu, muahedelerden ve ittifaklar- dan daha kuvvetli bir şeyle bağlıyız: Karşılıklı bir itimad, karşılıkı bir an- layış, müşterek bir istikrar ve sulh ar- zusu ve hususiyle, şu anda, bir yandan faşizm, öte yandan komünizmle kuşa- tılmış olan dünyada, üç büyük demok- rasi, İngiltere, Fransa ve birleşik dev- letler yegâne liberalizm ve sulh ümidi olarak kalmaktadırlar..,, Büyük harbden evvel olsun, ondan sonra olsun, hiç bir zaman birleşik dev- letler hükümeti, Avrupa işleri hakkında görüşlerini bu kadar açıkça ve bu kadar katiyetle ifade etmiş değildir. Bunula beraber, bu dostca beyanat- lardan, birleşik devletlerin Avrupa kav- galarına veya kombinezonlarmma karış- mak hususunda her hangi bir emel ta- şıdığına hükmetmeek bir hâta olur. Bil- âkis birleşik devletlerde büyük kamoy cereyanı, yabancı devletlerin işlerine ve bir başka dünya harbına karışmama- ya her zamandan fazla meyillidir. iç bir avrupa devlet adamı, hat- H tâ memleketi haksız bir tecavü- ze kurban olsa da, birleşik devletlerin silâhlı yardımına güvenecek kadar de- lilik edemez. Hâdiseleri olduğu gibi ka- bul etmek lâzımdır. Her hangi bir Avrupa harbının dı- şında kalmak arzusunu birleşik devlet- lere veren “deniz serbestisi,, denilen şey hakkında amerikan görüşü çok değiş- miştir. Birleşik devletleri 1812 de İngilte- re ile - ve 1917 de Almanya ile harba sü- rüklemiş olduğu içindir ki, Vaşington bu doktrini red etmektedir. Kongrelerde müzakere edilmiş veya imza edilmiş olan muhtelif bitaraflık paktlarının gayesi, mazinin — tekerrü- rüne mani olmaktır. Diğer bir harba sürüklenmekdense, birleşik devletlerin, — tabalarının, açık denizlerden muhariblerden biriyle mü. nakale ve ticaret yapmalarını menet- mesi çok muhtemeldir. Şimdi bir nevi bitaraflık tasavvur edilmektedir. Bu bitaraflık, ilk bakış- Vinston Çörçil ta tam bir infirad ve tarafsızlık esasına istinad eder gibi görünür.. Kabul edi- len bir doktrine göre, hiç bir Amerikan vapuru harb eden memleketlere eşya taşımıyacaktır. Fakat bu memleketlerin gemileri birleşik devletler limanlarına baş vurdukları takdirde, peşin para ile gayri askeri maddeler almalarına mü- saade edilecektir. Böyle: bir metod, çok sağlam bir deniz kuvvetinin büyük faydalarını da. ha iyi ispat eder. Bu sayede, İngiltere bir harba girdiği taktirde, birleşik dev- letlerle bir ihtilâfa düşmek tehlikesine maruz bulunmıyacaktır. Birleşik devletler kendisininkine mü- savi bir donanma inşa edelidenberi, İn- giltere, hiç bir zaman onun muvafaka- tini almadan bir ablokaya karar verme.. müştir. Elimizdeki vasıtalar kifayet- sizdir, ve ingiliz politikası şimdi şu sa- bit dövize inanır: Birleşik devletlerin arzusu veya hiç olmazsa muvafakati olmadıkça, meşhur abloka silâhını kul- lanamayız. Onun için, bu muhtelif sebebler do- layısiyle, üç büyük demokrasi arasın. daki görüş birliğinden dolayı kendimi- zi tebrik etmeliyiz. Avrupada bir tek kavga sebebi çı- kabilir. Faşist bir memleketin haksız bir tecavüzüne bir başka memleketin maruz kalması, eğer böyle bir hal vaki olursa, birleşik devletlerin bitaraflığı- na rağmen, tecavüz kurbanlarını fena bir mevkie düşürecek bir harekete baş vurması tasavvur edilemez. ğun hizmete de aldıracak halde değilim. Ambalaj maddelerinden alınan vergiler Gümrüklerimizce muvakkat muaf. lık ve muvakkat kabul usuliyle — yur. dumuza sokulan zarflarla ambalaj mad- deleri etrafında yeni ve ihrcat tacirle. rimizi memnün edecek bir usulün vaz- olunması alâkalı bakanlıklarca — tetkik olunmaktadır. Haber aldığımıza göre muvakkat kabul ve muvakkat muaflık suretiyle yurdumuza sokuları zarflarla ambalaj maddeleri hakkında bugün tatbik edilen usulün kaldırılması, bu. nun yerine zarflar ve ambalaj maddele. rinin hafif bir resim alınmak suretiy. le kayıdsız ve şartsız yurda sokulması Tiftik cemiyetinde yapılan seçimler Türkiye Tiftik Cemiyetinin 1937 senesi için toplanan kongresinde umu- mi reisliğe gene eski reis Yozgad me. busu Sırrı İçöz seçilmiştir. Umumi ve merkezi idare heyetleri — azalıklarına seçilenler de şunlardır; Türkiye Tiftik Cemiyetinin umu.- mf idare heyeti: BB. Rasim Sarattar: Ankara sayla- vı, İhsan Pehlivanlı: eski Ankara say.- lavı, Emin Sazak: — Eskişehir saylavı, Şakir Kınacı: Ankara saylavı, Müşfik Ayaşlı Ankara saylavı, Ömer Evci: Yozgad saylavı, Ahmed Özdemir; Es. kişehir saylavı, Serdar Duru: eski Kır- şehir saylavı, Remzi Çınar: Siıvas say.- lavı, Nebi Rıza Yıldırım: Çorum say- lavı, Alâ Rıza Özenç: Çorum saylavı, Kemal: Beypazarlı, Rifat Çulha: An- kara tüccarı, Rıza Eke: tiftik tüccarı. Umumi idarenin tabii üyeleri şun- lardır: BB. Mümtaz: İktısad Vekâleti ticaret umum Md., Reşad: İktısad Ve. kâleti sanayi umum Md., Burhan Zih- ni: Türkofis başkanı, Sabri: Ziraat Ve. kâleti baytar umum Md., Abidin: Zi- raat Vekâleti ziraat umum Md., Hamdi: Borsa komiseri, Salâhattin: Ziraat Ve- kâleti zeootekni şubesi Md., Nazım: Zi. raat Vekâleti koyunculuk şubesi müdü- rü, Veli Necdet Ziraat bankası mefkez müdürü, Sadi: İş bankası merkez mü- dürü, Hilmi Bayındırlı: Sümer bank merkez müdürü, Türkiye Tiftik cemiyetinin merkez idare heyeti şunlardır: BB. Ali Rıza Özenç: Çorum sayla- vı reis vekili, Rasim Sarattar: Ankara saylavı reis vekili, Serdar Duru: eski Kırşehir saylavı kâtibi umumf, İhsan Pehlivanlı: eski Ankara saylavı: umu. mi muhasebeci, Rifat Çulha: —Ankara tüccarı aza, Ömer Evci: Yozgad sayla- vı aza, Rıza Eke: tiftik tüccarı aza, Merkezi idarenin tabif azaları şun- lardır: BB. Kemal Yalçın: Vilâyet baytar müdürü, Hamdi Unat; Vilâyet ziraat müdürü. Bolu'da Atatürk gününe hazırlık Bolu, 10 (A.A.) — 17 temmuz Bo- lu'nun Atatürk gününün 3 ncü yıldönü- müdür. Bu kutsal günün programı dün ilbayın reisliğindeki komisyonca tes. bit edildi. Program her yılkinden daha 11-7- 183 BİBLİYOGRAFYA Göklerin Kızı Hava Kurumu Genel Sekreteri kıymetli gmuharrirlerimizden B, Servef Ziya Gürevin “Göklerin Kızı,, ismiyle bir hikâye yazmış ve bu eser Türkkü: şu kütübhanesinin altıncı cildini teşkil etmek üzere neşredilmiştir. Bu eser, Suna isimli bir türk kızi nın, içinde ilk havacılık aşkını duy* duktan sonra, meslekten bir tayyued oluncaya kadar geçirdiği safhaların bi! hikyesidir. Bir tayyare — yüzbaşısınıfli hava maceralarını kendi ağzından din” ledikten sonra gözleri önünde yeni bif âlemin ufukları açılmış ve içinde yeni bir hayatın heyecanları çırpınmış olafi Suna'nın hikâyesini gençlerimize tav: siye edelim. Bu güzel kitab, onlardâ da, havalara hâkim kanadIı gençlik he* yecanını uyandıracaktır. Ezgiler Ezgisi Mehmed Şükrü Erden, eskidefl Agniyetül Agani dediğimiz eseri “EZ- giler Ezgisi,, namı altında tamamiyle öz türkçe olarak dilimize çevirmiş V€ küçük bir kitab halinde neşretmiştir Çok saf ve temiz hislerin ifadesi olan bu şiirler, öz türkçede daha berrak bif mahiyet almıştır. Baskı itibariyle d€ çok mükemmel olan bu küçük - kitabi okurlarımıza tavsiye ederiz. Tanesi 20 kuruştur. ; RADYO v..... Öğle neşriyatı: 12,30-12.50 Muhe telif plâkla neşriyat 12.50-13.15 plâkla türk musikisi ve halk şarkıları 1315 13,30 dahili ve harci haberler Akşam neşriyat: — 18.30-18.35 pıık neşriyatı 18.35-19.00 çocuklara (Nevzat) 19.00-19.30 türk musikisi V€ halk şarkrları(Karındaş Mahmut ve arl€ daşları 19.30-19.45 saat ayarı ve arapçâ neşriyat 19.45-20.15 türk musikisi V€ halk şarkıları (Servet Adnan ve arkar daşları) 20.15.20.45 Triyo 20.45-21.00 plâkla dans musikisi 21.00-21.15 ajan$ haberleri 21.15.22.55 stüdyo salon 087 kestrası 21.55-22,00 yarınki program VE istiklâl marşı. — zengindir. Bugünün şerefine vilâyet ve mülhakatın bütün sporcuları Bolu* nun meşhur mesiresi olan ve yolu yâ* pılmış bulunan Abant köyünde ve sâ“ hasında spor oyunları yapacaklardır Oyunlara bütün köylüler dıvetlidîrkf' mutasavverdir. a —- c ——— — ralın hiç itimad ve umıdı kalmamıştı Taksi fiatları indirildi Belediye Reisliğinden: Sayın halkın nazarı dikkatine: Benzin fiatlarındaki tenezzül dola- yısile taksi metrelerde tadilât ya- pılıncaya kadar otomobil ücretleri bu günden itibaren taksi metrenin gösterdiği miktardan yüzde yınni eksık odenecektır. 2-3294 emniyet ıçınde gulıimsıyerek Şekspirden Hikâyeler Yazanlar: Mary ve Charles Lam. Çeviren: Nurettin ARTAM MAKBET harekete geçmedikçe kendisine zarar gel- miyecekti. Böyle şeylerin olacağı yoktu. Şatosuna çekildi; buradaki vaziyet, her türlü kuşatılmaya göğüs gerebilirdi ve ora- da Malkolm'un yaklaşmasını beklemeğe başladı. Orada günün birinde gordügu manzara- nın tesiriyle eli, ayağı titreyen, yüzünün rengi kaçmış bir haberci geldi. Bu haberci, tepenin üzerinde durup Birnam ormanını gözetlerken oradaki ağaçların harekete geçtiklerini görmüştü. Makbet bağırdı: — Yalancı köle! eğer söylediğin yalan- sa seni şu ağaca asar, açlıktan ölünceye ka- dar orada bırakırım Eğer anızmısım “tikâ- ye doğru ise, o zaman bana yapmış oldu- Makbet, şimdi ruhların söylediği imalı sözleri düşünerek bayılacak gibi oluyordu. Birnam ormanı, Dunçinane'e gelinceye ka- dar korkacağı hiç bir şey yoktu. Halbuki, şimdi, orman harekete başlamıştı! — Bununla beraber, dedi, gelen haber doğru ise silâhlanıp dışariye çıkmalıyız. Ne burada durmak doğrudur; ne de kaçıp git- mek. Artık güneşten bıkmağa başladım. Hayatımın sona ermesini istiyorum. Bu ümidsiz sözlerle, artık şatosunun yanı başına gelmiş olan kuşatıcıların üzeri- ne atıldı. Ormanın yürüdüğü hakkında haberci- nin getirdiği haberin aslı kolayca anlaşıl- mıştı. Muhasara ordusu, Birnam ormanının içinden yürürken, mahir bir general olan Malkolm, ordusunun sayısını düşmandan gizlemek maksadiyle her askerin bir dal keserek onu önüne tutarak arkasına gizlen- mesini emretmişti. Bu suretle yürüyen bir ordunun ta uzaklardan görünüşü, haberciyi ürkütmüştü. Bu suretle ruhun söylediği sözler, Makbet'in anladığından büs bütün başka bir şekilde gerçekleşmiş ve artık kı- Şiddetli bir çarpışma başlamıştı. Her ne kadar Makbet, kendisine dost gibi görünen, hakikatte ise Malkolm ve Makduf tarafdarı olup onlarım kazanmasını istiyen tarafdar- larından gayet az yardım görüyor idise de büyük bir kudret ve cesaretle harbediyor, karşısına kim dikilirse onu kesip deviriyor- du. Nihayet Makduf'un harb ettiği yere geldi. O sırada ruhun kendisine herkesten ziyade Makduf'tan sakınması hakkında verdiği öğüdü hatırlayarak oradan uzaklaş- mak istedi. Fakat Makduf bütün harb saf- ları arasında onu aradığı için geri dönmesi- ne müsaade etmedi. Böylece her ikisi ara- sında korkunç bir çarpışmadır, başladı. Mak- duf, ona, karısını ve çocuklarını öldürdüğü için söylemedik söz bırakmıyordu. Yalnız bu ailenin dökülen kanı bile Makbet'e do- kunduğu için, o, çarpışmak istemiyordu. Fakat Makduf'un hain, zalim, katil, cehen- nem kopegl vahşi gibi sıfatları kendisini çarpışmağa mecbur etmişti. Makbet, kendisine zarar verecek bir kim- seyi hiç bir ananım doğurmamış olduğu hak- kındaki sözlerini hatırlamıştı. Büyük bir —Öyleyse partiyi kaybettin Ma.kd dedi, beni yaralamak için kılıcını kolay? havada sallayahilirsin. Ben, bir kadının G? ğurduğu bir kimse tarafından zarar göremi? yecek büyülü bir hayat taşıyorum. a Makduf: İ — Öyleyse büyü bozuldu, diye, bağır& Senin için istikbali haber veren ruh, sâ/ zarar verecek kimseyi hiç bir kadının ğurmadığını söylemiş olabilir. Fakat bent” anamdan tabit surette doğmadığımı, Vâ tinden evel alındığımı da haher verdi mi di? Bu söz üzerine son güvendiği şeyin * kaybolduğunu gören Makbet titreyerek: — Bana bunları söyliyen dilin allah P lâsını versin! diye bağırdı, bundan sonra " kimse, sihirbaz cadılarla hilebaz ruhlal | cinaslı ve iki manalı sözlerine bel bağla sın. Onların dedikleri, kendi aldıklar!_ nada yerine geldiği zaman, bizim bütün | midlerimiz alt üst olmuş oluyor. Ben ninle çarpışmayacağım. Makduf acı acı gülerek: Devamı var :

Bu sayıdan diğer sayfalar: