10 Nisan 1937 Tarihli Ulus Gazetesi Sayfa 9

Saatlik sayfa görüntüleme limitine ulaştınız. 1 saat bekleyebilir veya abone olup limitinizi yükseltebilirsiniz.

Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

« —— 10-4 - 1937 Taç giyme töreni münasebetiyle, Londra, yüz binlerce yabancıyT bekliyor. Bu törenin unutulmaz bir hâ- dise olabilmesi için, gündüzleri, İngil- terenin haşmetiyle mütenasib geçid Te- simleri, alaylar yaprlacaktır. Ya BeC© olunca, bu yabancılar nasıl vakit geçire- ceklerdir? Daha doğrusu, İngilterenin gece hayatı, bu yabancılara neler gös. terehilecektir? 4 “Cece hayatı,, puriten - vikteriyen Londranın hiç işitmek istemediği bî' şeydi; bundan dolayı, kendisiyle PU a lonJraJ 'aten gece Sat ikiye kadar dışarda K ekazdır. Çünkü, Lone ”"”;yfm. yaşayanlar, bizim 1a en aşağı bir gecede Otuz a paramız kudretinde olnlara inhisar et- ektedir. BU kadar bir gırıyı.harama- mi z ollelnl" için, tıya.tto ve- ga inı Mmlın çıktıktan sonra, köşe baş- ya sine tomat,, lardan birine uğra- Jarığ üstünde yiyip içmekten başka kalmıyor. Yendra, Paris, Berlin veya Avrupa- m diğer büyük ,ehîrlerım:le .olr_lugu :ibi. kahvehane, gazino nedir bilmiyor. Havyalı liçe Viktoriya devrinde olduğu gibi, Londranın hayatı üzerinde halâ kilise« nin tesir ve nüfuzu olmasıdır. Meselâ, hiçkimse cumartesi akşamı balo tertib etmez. Sebebi, pazar gününe - balo ile, daha doğrusu zevk ve eğlence ile giril. miş olmasından çekinilmesidir. Pazar günü tiyatrolar da kapalıdır. Sinemala- rın öğleden sonra saat 6 dan itibaren a- çılması için izin alınıncaya kadar kıya. metler kopmuştur, Pazar gününün şehirlerde mukaddes addedilmesinden vakit ve halleri yerin- de olanlar istifade etmekte, cumartesi sin bu bakımdan mukayese edîlme;::f İş bittikten sonra baş dinlendirecek, — ile pazar günlerini "Vı'kend,;;:;_ )(haf- tabammiil edemezdi. Fakat, tihan ta.sonu lij ge bi bittikten son. Taç glyme töreni için çırmek.maksadı'y- Ta, ingiliz kadın Londrada hazırlık var! le sayfı.yelere git ve erkek gençliği- mektedirler, Hasılı, eski. nin telâkkileri o kadar değişti ki, bir zamanlar bu gençlik sayesinde Yaşayan — Parısin birçok eğlence yer- leri, kapııarmı kas pamak mecburiye- BB tinde kaldılar. Bir ikiye zamanlar dünya- Ş nın eğlence merkezi diye n lân Parisin şöhreti azalmaBa na mukabil, Londranı;ı üçe den zevk ve safalarında : Çok geçmeden, Londrırnn bır—î:k ;:îl ve lokantalarında, PAris'N klas;K U faklarından daha lezzetli yeme şam şirildiği haberi dünyanın her gitti. Londra paramızla sinAs - noilterede bir zamanlar üveyi e;; ı ı%.a muamelesi gören ope_raa ha dahil olmak üzere, Lob'îdr::nr;ıllıîygös- yeteliz âıem.x l—l;île, tatinlerden zı)';a: l.ann üzerinde tesirini iziği dü fethettik- ö müniğt dünyayı (etheS feons İ;:r:a îondra, fransız rakıbımjı bir dans şehri diye dünyaya yayılan şöhre —.: gilik bir hale soktu. tımîîııg;"" ede toplantıların, baloların, eğıcnçglerin. hüsusi evlı.îrin salonlar nda tertib edilmesi ve dar bir çerçeveye Sı. kıştırılması asırlardanberi bir âdet, bir anane halinde idi, Fakat cihan harbın- dan sonra, bu gibi eğlencelerin, hususi- liklerini terkederek umumi salonlara, büyük otellere geçmelri, Londaradaki hayatın inkişafında çok büyük bir te- sir yaptı. Şatolar, tanınmış ailelerin ko- nakları, bu gibi toplantı ve eğlencelere kapılarını kaparlarken büyük lokanta ve oteller, dolgun yekâünlu hesap pusulala- rını ödemek kudretinde olan ve akın â- kın gelen halk yığınlarına kapılarını ardına kadar açtılar. Bu suretle, on do- kuzuncu asrın inhiasrı, tavır Ve hare- ketleriyle para cüzdanlarından b.aşka hüviyetlerini tevsik eder bir şeyle'rı ol- termeye başlad de anglosakson A e camak kudret BECE ——> kadar dışarda kalanlar çok — azdır 'da gece hayatını yaşıyanlar, bizim den olduğu gibi € n aşağı bir gecede otuz lira har- bugün de, pazar gelince, Londra inde olanlardır. Onun için gece ölü bir şehir clu. yor; buna muka- bil, kafalarını din- lendirmek istiyen. Ve A a :Londra mektubu : . * Eşvecve...................... ........ bir iki bira içerek ucuzca eğlenebile - cek birahaneler de yoktur. Yalnız, bol- bol dans salonları vardır. Bu vaziyet göz önüne getirilince, orta halli kimse- lerin, Londrada gece hayatı diye bir ha- yat geçirmelerine imkân olmadığı an. laşılır. Asıl dikkate değeri olan cihet, kıra- ler için bundan daha rahat patırdı ve gürültüden azâde bir şehir güç bulunur. Pazar günü eğlenmek, hoş bir vakit geçirmek istiyen bir kimse, şehri terketmek mecburiyetindedir. Çünkü, Londra daha sabah uykusunu almadan, civarını çeviren yüzlerce, hattâ binler- ce gazino ve lokantalar şehirden gelmiş halkla dolmuştur. Kilisedeki papaslar, bu eğlence yetlerinden tâ Londraya ka- dar gelen cazın sesini işitmesinler diye kulaklarını tıkamaktadırlar. (xxx) Harbeden iki tarafın kuvvet ve silahları (Başı 4 üncüde) piyade taarruzlarının, gerekse zırhlı küvvetlerin, taarruzlarda karşılaştıkla- tı güçlükleri bize izah edecek mahiyet- tedir. ava kuvvetlerine gelince, âsilerin saflarında italyan tayyareleriy - le (Fiyat avcı, Kaproni ve Savoia bom- bardıman), alman tayyarelerinin (Ara- do ve Heinkel avcı, ve Yunkers bo - bardıman) mevcudiyeti kaydedilmiş « tir. Hükümetçilerde daha ziyade tek ve- kanadlIı (1 - 15 ve 1 - 16) rus av- a çift ae uska tipinde bom- cı tayyareleriyle Katiy bardıman tayyareleri mevcuddur. 3 şu - batta hava bakanının mecliste vcrflı.gı izahata göre, Sovyet hava l.ruvv.ıletl'ennr_n kalitesi diğer devletlerinkine üstün gö- rünmüştür. Fakat cephede mevcud bü- mayan birçok yeni unsurların Jehine ©- larak yıkıldı. Sokaklar, baştan başa eğ- lokantalarla dol. lence yerleri, barlar, glence du. Birgün geldi ki, Londra bir e şehri ve dolayısiyle, bir zamanlar Lon- draya hiç uğramadan doğrudan doğru- den birçok şimal ve cenup olcularını yollarından alr- haline gel- ya Parise gi Amerikası y koyan bir seyyah memleketi di. akat, eğlenmek, zevke.tme.k istiı; F yen yabancılar. kendilerine pt katle karşılaştılar. tN- memlekettif; yani yahud istisna gö“ t ikiden sonrâ, acı gelen bir haki giltere yarıkuru bir gece yarısından sonra ren bazı lokantalarda saâ ; dan bir damla bile içki “"ım"'soîrî bir dolayı, tiyatrodan çıktıktan ea a içm bardak şarap veya şampîneytmek mecbu- Yyen bir kimse, çok acel riyetindedir. Aksi takdi;d:- Yin ettiği saat yaklaşırK€t &elip elignden ka)ııiehi"i alması Ve şarğî Veya şampanyası yerine madeî;suî“po. Şesini koyması ile karşılaşır. h bir Üz santinden gonra İçki İsmek TT he Sare vardır; o da gece kulüplerine n Vam etmektir. Bu yasağın ka'ıqn—_ıımar_ Çin seyah ve eğlence endüstrisinim sîir İettiği bütün gayretler boş gı.tmlş rb' U nizamı koyanlar, şark sonu O Sonu arasında bir fark gözetmek niye- tinde değildirler. Bu itibarla, y Yerlere inhisar eden Londranm gec.e Yati, "kısa sürüyor; gecenin saat iki- polîsin ta- garsomm 8i a zı“den evel, hattâ daha önce, bü muaf S şehrin sokakları bomboş kalıyor. tün tayyareler havaya karşı müdafaa siİ- lâhlariyle kırşılaşınaktı_dır. B_u silâh - lar tayyarelerin verimini tahdid etmek- tedir, hükümet hava kuvvetlerinin, teç.- hizatının mükemmelliğine rağmen, âsi- lere havadan hâkim olamamalarının se- bebi budür. Almanların elinde, almanlar tara - fından kullanılan ve tamamiyle alman mamülâtı olan havaya karşı müdafaa si- lâhları vardır. Kullanılan vasıtalar üç nevimiş: 88 milimetrelik ağır top, kü- çük çaplı otomatik bir top ve çok sü - ratle ateş eden bir makineli tüfek. Eğer istatistikler doğru ise, bu silâhlarla dü- şüxülmüş olan tayyarelerin nisbeti yüz- de 80 € varmaktadır, halbuki hava harb - ları neticesinde düşenlerin nisbeti an - cak yüzde 20 dir. Sovyet menşel_i _olan hükümet havaya karşı müdafaa sılal.ıla— rı, alman malzemesiyle çok benzerlik - ler göstermektedir. fakat bunları kı.ıl . lananlar, nişancılıkta d“aha az nîahırdır- ler. Onun içindir ki huküırıetçı tayyare. teri daha fazla kayıb vefmışlerdu. Böylece, yabancı mudahale.ler saf - hası, karşı karşıya bulunan silâhların nisbi kıymetleri ha_kkmda faydalı ma - Jümat elde etmek imkânını ven.n_ığ:ır. Bununla beraber, bu malümatı 1t ;:' alırken, bu silâhlarm_ daima tğm randı- k için gereklı şartlara ş olduklarını da hatırdan ; amak Ve acele hüküm vermunck ge bakışta tankların yapılan lâzımdır. İlk zini kaybetmlğ çık- tecrübeden kıyme Fakat bu netice ka- tıklarını göf“)’f"’k;' bunların korunma- tt sayılamaz, çün malik olmamı sını temin edecek topçü kuvvetleri kâ- fi mikdarda değildi. Muhtelif avcı tayyarelerinin muha- rebe kabiliyetleri hakkında sarih bir fi. kir elde edilmişse de, bombardıman tay- yareleri için vaziyet aynı değildir. Ger- çi, Madridin bombardıman edilmesi, bun- dan beklenen korku ve panik tesirini yapamamıştır. Fakat, şehir, zaman za- man birkaç tayyare tarafından taarruza uğrıyacak yerde, devamlı surette yüz- lerce tayyarenin üstünden ayrılmadığı- nı görmüş olsaydı, netice aynı mı ola- caktı? Havaya karşı müdafaa vasıtaları için de hüküm verirken aynı şekilde ihti- yatlı hareket etmek lâz.mdır. Bu silâh- ların imkânları umumi harba nazaran, son derecede fazlalaşmıştır, fakat bun- ların kati surette teyidini beklemek lâ- zımdır. Hayvan sağlığı çalışmaları Ziraat bakanlığı hayvan sağlığı ba- kımından yeni tedbirler almıştır. Trak- ya demiryollarında hayvan ve ham maddelerini taşıyan vagonların temiz- lenme merkezi olarak Çerkes köyü ta- yin edilmiştir. Yeni merkez bu aydan i- tibaren faaliyete başlamıştır. Hayvan sağlık zabıtası nizamname- sinin birinci maddesine de bir fıkra i- lâve ol ak Cihanbeyli 1 hay- van ve maddelerinin ihracına mahsus kapılar arasına sokulmuştur. Hastalık bakımından Erzincan vilâ- yetinde 13.315 baş muhtelif hayvan muayene edilmiş ve sağlam görülmüş- Frangm_îuymeti Paris, 9 (A.A.) — Pransız frangın- da bugün büyük bir tenezzül görülmüş- tür. Açılış fiati: 106.95, kapanış fiati: 109.90.. Frank fiati, dün 106.75 idi. Maliye nezareti, frangın kıymeti- nin yeniden düşürüleceğine ve yahud geçen eylülde akdedilmiş olan üç taraf- İt anlaşmanın tadil edileceğine dair in- giliz gazetelerinde çıkan haberi kati surette tekzib etmektedir. Hikâye Cömertlik Ya, aziz dostum, sana inanamıya « cağın kadar müthiş bir itirafta buluna- cağım: Ben katil oldum. Şu satırları okurken nasıl yerinden telâşla fırladığını, nasıl gözlerine ina - namadığını, mektubuma tekrar tekrar göz attığını görür gibi oluyorum. Ar - ikadaşlarımın en halim selimi, en uslu akıllısı nasıl katil olabilir diye hayret içindesin. Fakat dur, sana hikâyeyi ba- şından anlatayım, Geçen gün daireden çıkarken posta- cr ile karşılaştım. Fakat sana bu adamı tarif etmeliyim. Hiç bu kadar entere - san bir tip görmemişsindir. Kasa. bamız küçük olduğu için, herkesin, bi- ribirini oldukça içli dışlı tanıması ta - bit görülmelidir, Mübalagasız söyliyorum, Bu adama ayık rastlamış kimse tanımıyorum. Ge- ce gündüz sarhoştur. Fakat sarhoş der- s2m, öyle iki yanına yalpa vuran acemi ve beceriksiz sarhoşlardan olduğunu sanma, Dimdik ve dümdüz, hem de değ- me babayigitin yapamıyacağı kadar dik ve düz yürüyor. Bu adamın sarhoş ol- duğunu ilk bakışta Aanlatan, şu hal nedir? Diye kendi kendime çok defalar sormuş fakat cevabını alamamışımdır, Gayet muntazam konuşur, damarına basmadıkça sakin ve sessizdir. Eğer pek yanına yaklaşmazsanız, ağzının kes- kin kokusunu da duymazs.nız. Bununla beraber, onun duruşunda, bakışında öy- le bir hal vardır ki, size herkesin bildi- ği sırrı derhal ifşa eder. Bu adam, bir içki kurbanıdır, İdadi tahsilini yapmış, birçok devlet hizmet- lerinde muvaffakiyetle çalışmış, hattâ bir aralık, orta okul müdürlüğü bile yap- mış. Her tuttuğu işten ayyaşlığı yüzün- den olmuş, girmediği meslek, yapmadı- ğı iş kalmamış. Nahiye müdürlüğünden gümrük hamallığına kadar, hatır ve ha- yale gelmiyecek kanallardan geçmiş, lar. Onlardan biriyle boğaz boğaza ge. lerek karakolu boyladığı çok defalar görülmüş, fakat bu yüzden mahkemeye düştüğü hiç olmamıştır. Babacan ve iyi kalbli bir adam olan komiser, daima bir az nasihat ettikten sonra, büu zararsız huysuzluklarını mazur görüp onu salı« verir, İki polis arasında, hiddetten krp- kırmızı, bağıra çağıra karakola götürül. düğünü görenler, yarım saat sonra, ta- mamiyle sükünet bulmuş başı, önünde belki de yaptığına nadim işi başına döne düğünü görürler. Bir posta müvezzii, mütevazi geli « riyle geçe gündüz sarhoş olmak imkânı- nr nasıl bulur, diye mi düşünüyorsun? Evvela sana şunu söyliyeyim ki, bu a- damın, içkiden başka masrafı yoktur. Adeta hiçbir şey yemediğini ve sade« ce ispirtoyla yaşadığını söylüyorlar. Alkolün tesiriyle, bu otomat gibi hare« ketleri bile mekanikleşmiştir. Mafsalla- rı yoktur, sanırsınız, İçtiği şeye gelince, işte asıl işin köe tülüğü buradadır. Hani şu inhisarın an- calır mora boyayarak çıkardığı yakılacak ispirto yok mu, bu müstekreh kokulu mayiden başka bir şey içtiği yok. Elin- de on para kalmasa, pabuçlarını eskici- ye satarak, köşe başındaki ihtiyar bak- kalın dükkânmna bir kölge gibi görün- memeye çalışarak girdiği ve biraz sonra, sağ cebi biraz şişkin olarak çıktığı gö- rülür, Bu adam rakıya, mutlaka bizim biraya baktığımız gözle bakıyor olmalı. dır. 4 Bütün bu tafsilâtla işlediğim cinaye. tin münasebeti nedir? Diye mi düşünü- yorsun? Dür anlatacağım. Kapıda karşılaştığımız zaman bana uzattığı mektub kardeşimdendi, üç ay - dır kendisinden bir tek haber alamadı- ğım için çok meraktaydım. O kadar se« vindim ki, hiç âdetim olmadığı halde fakat hiç birinde temel at . İyi gün dostlarının merhamet ve tav- siyeleriyle, iki yıl önce buraya posta müvezzii olarak tayin ettiler. O zaman danberi, bütün kasaba halkr onunla meşgul. Tuhafı şu ki, bu adam herkes tarafından sevilmektedir. Bu sevgide merhametin de büyük bir payı olsa ge- / <-Son derece de mütevazi olan, pek mecbur kalmadıkça, eskiden işgal et - miş olduğu mevkilerden bahsetmiyen, herkese daima aşağıdan alan bu ada - men bir zaafı vardır: müvezzi arkadaş « lariyle hiç geçinemez. Bunların hare - ketlerini beğenmez, daima tenkid eder- miş, Bir iki defa tevzi teşkilâtının na- sıl olması ve ne şekilde tanzim edilme- si lâzım geldiğine dair rapörlar da ha- zırlıyarak posta müdürlüğüne vermiş. Arkadaşları, onun bu ukalâlıklarına ve huysuzluklarına tahammül edemiyor - bimden bir yirmi beşlik çıkarıp ken- disine uzattım, Bakışlarında okuduğum sevinç ve minnet, beni bu hareketimden memnun bıraktı. Fakat yarım saat sonra o habe- ti almasaydım. Seninki, parayı kaptığı gibi, bakka- la koşmuş. Ve bir şişe mor suyu aldığı. gibi son yudumuna kadar bir hamlede içmiş. Zavallıcık, bakkaldan çıktıktan sonra birkaç adım ancak atabilmiş yü- zükoyun yere yuvarlanarak öbür dün - yaya göçmüş. Şimdi vicdanım fena halde azab i « çinde. Benim sehavetim olmasaydı, ölü- münü intaç etmiş olan son şişeyi içmi- yecek ve ölmiyecektir. Ve belki, daha uzun zaman, zavallı ömrünü, eski tem:- posiyle sürükleyip gidecekti, Bir gün iyilik edeyim, dedim, bu hareketim be- ni katil etti. , * Hikâyeci Boğazköy yazılı vesikalarına dair bir konferans Ankara Halkevi müze ve sergi şu- besinin tertib ettiği arkeolojik ve ta- riht konferansların 6 ıncısı bugün sa- at 17.30 da Halkevi salonunda Ankara Tarih, Dil, Coğrafya Fakültesi Etimo. loji Profesörü B. Güterbock tarafından verilecektir. Konferansın mevzuu Bo- gazköy yazılı vesikalarıdır. Eti yazısı mütehassısı olan Profesör Güterbock se- nelerce Boğazköy hafriyatı heyetinde çalışmıştır. Bu itibarla Boğazköy vesi- kalarını bizzat tetkik etmiş bir âlim- dir. Halkevinin bu konferansları şehri. mizde büyük bir rağbete mazhar almuş- tur. Konferans serbesttir, herkes gire- bilir. Bütün konferanslar projeksiyon- ludur, Şilepçilerin müracaatları İstanbul, 9 (Telefonla) — Şilepçi- ler vapur satın almak için mevcud hü- kümlerden vapur yaşları ve döviz mec« buriyetlerinin daha elverişli bir şekilde değiştirilmesi için hükümete müracaa- ta karar verdiler. Bir günde 315 davâya bakıldı İstanbul, 9 (Telefonla) — Bugün İstanbul adliyesinde türlü mahkemeler- de 315 davaya bakıldı. Yalnız asliye bi.. rinci ceza 42, asliye ikinci ceza 41 dava. | ya bakmıştır. ıHesabın garabetleri Ufacık bir hesab meselesini nasıl halledersiniz? Size ufacık bir hesab meselesi sor- sakt 9 rakamını üç defa kullanmak sure- tiyle elde edeceğiniz en büyük aded nedir? Hiç şüphe yok ki ilk akla gelen a « det 999 dur. Fakat hayır, bundan daha başkası vardır. Bu aded şudur: 9 9 9 Yani 9 un 9 uncu kuvvetinin 9 un- cu kuvvetidir. Şimdi hesab ameliyesine başlıyalım 9 u evvela 9 uncu kuvvete refedelim; 9X9 K IK ee X 9 — 387.420,489 Şimdi bu 387.420,489 rakammı 9 ke« re kendi kendi ile darb edin. 'Tecrübe etmek ister misiniz? Fakat size tavsiye edelim. — Fazla darbta devam etmeyin neticeyi elde edemezsiniz. Çünkü elde edeceğiniz a- ded aşağı yukarı 370 milyon rakamdan ibarettir. Bunu hesab etmek için değil, yazmak için, 1,500 kilometre uzunlu - ğgunda bir kâğıda ihtiyaç vardır. Haydi kâğıdı bulalım. Fakat bu kadar rakamı, bir muhasebeci, yemek, içmek, uyumak ve hattâ sigara yakmak için olan zaman- lar hesaba katılmadan ancak 30 senede yazabilir.,

Bu sayıdan diğer sayfalar: