19 Ekim 1936 Tarihli Ulus Gazetesi Sayfa 2

Saatlik sayfa görüntüleme limitine ulaştınız. 1 saat bekleyebilir veya abone olup limitinizi yükseltebilirsiniz.

Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

y SAYFA 2 K | - —- 19 ILK'rı-:SRlN 1936 PAZ*' HER | ŞEYD EN " İ BİRAZ Hayata dair düşünceler >* Hayat, zevki sürülen bir eğlenti değil, rekabetlerle dolu bir müsa- bakadır. — Sainte - Beuve, * Hayat ne bir bayram dür. —— Vinet ve ne de bir yas günüdür: iş günü- * Hayat ne bir zevk ve ne de bir iztırabtır; şerefimizle mütenasip,o- larak tamamlamak vazifesi üzerimizde bulunan çok ciddi bir işdir. Bir bakteriyolog, saç hastalığını nas sıl muayene eder? Mektup açacak, * —- Bir mektub açacağın var mı? — Ona ihtiyacım yok; evde ka«- rim var,. Mahçup delikanı. Dişçinin kızı sevgilisine sordu: — Hâlâ gidip babamdan beni is- temedin mi? Sevgilisi idi. — Hayır, dedi, kaç defadır, bu k. gidiyo- rum, Kendisini o kadar suratlı bulu- , yorum ki bir şey söylemeden iskem- Teye oturuyorum, bir dişimi çektiri- yorum. Hattâ dün de bir tane çek- tirdim. ıçkî ve efendilik. mahçup bir delikanlı la muay — A. de Tocgueville Neden yaşlı görünüyor? İki arkadaş konuşuyorlardı; biri- si sordu: — Şu bizim Ahmed, neden bu ka- dar yaşlı görünüyor? y — Karısını genç göstermek için Başbakanımız İzmir'de pamuk çiftçi- leriyle görüstü (Başı I. inci sayfada) Başbakan müstahsillerle- görüşmüş ve “Arkadaşlar” diye söze başlıyarak pa- muk ziraati yapan çiftçilerle konuşma yapmak için yaprlan bu toplantıda pa- müuk ziraatini genişletmek, istihsalâtı artırmak ve kalitelerini yükseltmek mevzuu üzerinde durulacağını, memleke- timizde pamuk fiatlarının beynelmilel piyasa fiatından yüzde yirmi beş yük- sek olduğunu - bildirdikten sonra bazı mahsullerimizin satışlarında olan sar- sıntı gibi pamuk satışlarında da sarsın- tı husulünün önüne geçilecek tedbirler yaptığı masraflar, adı ğizi yık- mış olacak. — Kocacığım, eğer benimle sinema- ya devam etseydin, şimdi nasıl davra- nacağını bilirdin, Adamın birisi içkiden, sarhoşluktan bahsediyordu. Bir aralık de;iı: ki; — Ben içerim, içerim; gene bütün efendiliğim üzerimdedir. Arkadaşı, sözünü kesti: — Öyle ise hemen birkaç kadeh içiver. Şimal kutbunda yeni keşifler yapmak üzere “Purguoi Pas?” isimli bir gemi ile sefere çıkan Di. Şarko ve arkadaşlarının bir kazaya kurban git- tiklerini ve buna dair olan tafsilâtı yazmıştık. Fransız hükümeti bu büyük ve fedakâr fen adamının hattrasını kutla- mak için madalyalar yaptırmıştır. Resmimiz bu madalyanın iki yüzürü göstermektedir. GÜNLÜK — Ulu Önder Atatürk'ün, Büyük Parti Kongresin- “buyurmağa başladıkları tarihi nutukla- geldiler ve teslim muamelesi yapıldı (931). | 19 BİRİ_NCİ TEŞRİN 1936 PAZARTESİ 2 Şaban 1355 6 Birinci teşrin — 1352 de irad Bti dz; rının dördüncü günü (927). T A — Adana Güneşin doğması — 6,16 Güneşin batması 1726 | — Büyük kâşif Edison öldü (931), ; TAKVİM 4 ve Kocatepe torpidolarımız İstanbul'a l ğını, pamuğun daima memleke- te altın getirecek bir vasıtta olduğunu söylemiş ve demiştir ki: “— Çok pamuk, iyi mahsul ve iyi satış elde etmek için ne yapmamız lâ- zımdır? Dertlerimizi herkes düşüncesi derecesinde söylesin.” istihsalâtta yaptıkları masraf mikdarı ve buna karşılık elde ettikleri gelir hak- kında kendilerinden birer birer malü- mat almışlardır. İstihsal masraflarının indirilmesi için neler yapılması lâzımgeldiği gö- rüşülürken, İsmet İnönü müstahsilleri- mizin dertleri ve bunların pamuk is- tihsalâtının arttırılmasının neye müte- wakkif olduğu hakkındaki fikirlerine dair bizzat not almışlardır. Başbakanımızın müstahsillerin — ih- tiyaçları ve dilekleri üzerinde durarak en küçük teferrüata kadar incelemeler- de bulunmak suretiyle gösterdikleri ilgi hsiller nezdinde şük- ranla karşılanmıştır. İ ı::l İ teüğ İran'a giden heyetimiz Samsundan geçti Samsun, 18 (ALA.) — B. Cemal Hüsnü'nün başkanlığında İran'a git- mekte olan heyetimiz bugün Samsun'a çıkarak şehri gezmiş ve at koşuların- 4616 04 06 300006 0A AAA da bulunduktan sonra aynı vapurla Trabzon'a hareket etmiştir. DİL KÖŞESİ: “Şikâyet yapıyoruz, fakat hangi hakla.” Şikâyet yapılmaz, edilir. Sonra her sual cümlesinin sonuna bir istifham işareti konmak icab ettiğini de hatır- latalrm, *** “Kabahat köylülerin midir, yoksa onların çağlardanberi ihmalinde ve ken- di hallerinde hareketsiz bırakılmaların- da mıdır” “Çağlardanberi” tabiti ile kastedi- len nedir? Acaba “asırlardanberi” mi . denilmek istenmiş, Sonra “ihmalinde"”, “ihmal edilmelerinde” demek icab e- derdi. “Hareketsiz” kelimesinin cüm- Jede bir vazifesi yok, hiç mevcud ol- masa daha iyi eder., is ae S “İşte böyle hakikattan uzaklaştırı- lıp bambaşka bir âleme kurban olan köylüyü” “Bir âleme kurban olan” tabiri bize bir şey söylemiyor, Sonra cümlenin ilk kısmında “uzaklaştırılıp” denildiği için ikinci kısmı da hiç oli “kur- ban edilen” denmek İâzımdı. Fransız büyük elçisi geldi İstanbul, 18 (Telefonla) — Fransa- nın Ankara Büyük Elçisi B. Ponso bu “sabah İstanbula geldi. Alpullu civarında arkeo- lojik araştırmalar Edirne, 18 (A.A.) — Bir aydanberi 'T. T. Kurumunun emriyle tarih doçen- ti arkeolog Dr. A. Müfid'in başk Trakyada yeni köprü ve binalar Edirne, 18 (A.A.) — Edirne ile Kırk lareli arasındaki Yeniceköy köprüsü vt Edirne ile havza arasındaki Sazlıdere köprüsü betonarme olarak yapılmakta- dır. Bu köprüler kıştan önce açılacak- tır. Bunlardan başka Gelibolu - Keşan daki büyük Kavaklı köprüsü ile - da Alpullu ve Hasköy höyüklerinde hafriyat yapmakta olan kurum işlerini bitirmiş ve bulduğu en eski ve kıymet- li keramik materyelleri İstanbula götür- müştür. Trakya kılavuzu ve Gelibolu tarihi . Edirne, 18 (A.A.) — Edirne ve yöre. si eski eserleri sevenler kurumüu umümi müfettişlik dairesinde dün toplanarak yeni büdcesi ve yeni işler hakkında ka- rarlar almıştır. Bu kurum çok zengin ve işlek bir tarihi olan Trakyanın kılavu- zunu hazırlamaktadır. Kurum, Gelibo- lunun tarihini bir mütethassisa vermiş- tir. Bu yıl her ikisinin basılması ve böy- lece Trakya ve türk tarihinin geniş öl- çüde canlandırılması sağlanacaktır. E- dirne etnoğrafya müzesi de Cumuriyet bayramına yetişmezse Edirnenin kurtu- luş bayramıma mutlaka açılacaktır. «Türk Dil Kurumuy nun yeni bir kitabı Türk Dil Kurumu Genel Sekreter- liğinden: Fatih kütüphanesinde 3443 No, da *“Teshil fi » t » tıb” adlı el yazması ki- tabın sonunda ele geçirilen 42 sayfalık pek eski bir “atalar sözü” kitabının aynen fotoğrafisi ile burada bulunan 698 ata sözünün türk harfleriyle yazılı- şı ve bu ata sözlerindeki kelimelerden herkesçe manası kolayca anlaşılmıyan- ların bir lügatçesi, “atalar sözü” adı ile Türk Dil Kurumu tarafından bastırıl- mıştır. Bu eseri hazırlıyanlardan en es- ki türkçülerimizden ve değerli bil;çin- lerimizden Kastamonu saylavı B. Velet İzbudak'tır. Fiatı bir lira, satış merke- Babaeski - Edirne arasındaki Taşköp- rü beton arme köprüsü de Nafıa Vekâ- letince eksiltmiye çıkarılmak üzeredir. c iyet kız binası ve eksikleri bitmek üzeredir. Enstitü cu- muriyet bayramında törenle açılacak- tır. Liseler Yurdu da bitmek üzeredir. Yurd kırk yataklıdır, tsitetimii İzmirde üzüm ve incir * satışı İzmir, 18 (A.A.) — Bu hafta için- de borsada altı buçuk kuruştan yirmi iki buçuk kuruşa kadar 31856 çuval ü- züm ve altı buçuk kuruştan on altı ku« ruşa kadar 11425 çuval incir satılmıştır. Satışlar hararetini muhafaza etmekte« dir. Kütahya saylavları Uşak'ta Uşak, 18 (A.A.) — Vilâyet gezisi- ne çıkan Kütahya saylavları dün Uşak Halkevinde yapılan toplantıda bulun- dular ve halk ile beş senelik proğram etrafında görüştüler ve halkçılık, kül- tür, buğday koruma ve spor işleri hak- kında notlar aldılar, Saylav doktor Şa- kir Ahmed birçok fakir hastanım göz- lerini muayene etti. zi Türk Kitabçılığı Limited Şirketidir. .. * ı Nöbetçi eczaneler 1 — Pazar İstanbul Eczanesi 2 — Pazartesi Merkez » 3 — Salı Ankara ö5 4 — Çarşamba - Yeni e 5. — Perşembe Halk e 6 — Cuma Ege 7 — Cumartesi Sebat, Yemsehır YAAAAAAAARAARARARARAARRAARARARARARARARARAARAARARARARARRARARARARARA Yurddaş! Başbakanımız İsmet İnönü, Türk parasının en emin bir para olduğunu daima söyledi. Hakkı varmış. Bak, en sağlam gibi görünen yabancı paralar bile yüzde 30 düştükten sonra, Türk parası sapa sağlam yerinde duruyor. Türk parası biriktir. ULUSAL'EKONOMİ VE ARTTIRMA KURUMU ğ Düşı'inuşler İKİ TÜRLÜ MİLLIYETÇILIK Belki, yazımın üzerin- de gördükleri bu başlığı, *“milliyetçiliğin de tür- lüsü olur mu?” diye ga- ribseyecekler bulunacak- tır. Fakat milliyetçilik telakkisinin bazan biri- birine taban tabana zıd. şekillere gırebıldığmı an- lamak için, bu Mmefhu- mun hayattaki tecellile- rine kısaca göz gezdir- mek kâfidir. Gerçi bütün görüşler esasta birleşir: milliyet- çilik, nihayet, insanlığın * içinde küçük bir parct teşkil eden kendi mille- tine, diğerlerinden üstün bir sevgi beslemek, onun terakki — ve inkişafına husust bir ehemiyet ver- mek, milli menfaatlere | alâkasını'filen - göstere- rek, icab ederse bu uğur- da fedakârlıklardan ce- kinmemek. Bütün milli- yetciler bu esas pgörüşte birleşirler. Ancak mille - tin terakki ve inkişafı- nım hangi ana yollarda mümkün olacağını, millt menfaatlerin — hangileri olduğunu - tayine sıra geldiği zaman, milliyet- çilerin üzerinde birlikte yürüdükleri tek yolun birden bire birçok kolla- ra ayrıldığımı görürsü- nüz. v Pratik misaller, üze- rinde konuşalım., Fransa için milliyet « çilik ananelere sadıklığı ve sevgiyi icab ettirir. O ananeler ki, Fransayı, insanlığın daima ön sa- fında bulundurmuş, da- ima en yüksek ve mede- nt fikirlerin bu memle - ket sınırları içinde doğ- masını temin etmiş, ve fransıza, hakikaten sahi- bi bulunmakla öğünece- ği vüksek bir medeniyet ve kültür mirası bırak- mıştır. Fransız, Fransa- ya büyüklüğünü, mede « nivetini, bugünkü inki- saf derecesini bahşetmiş olan bu güzel ve temiz ananeler icinde memle- ketinin vükselmesini is- * tediği nisbette millivetçi olaraktır. Simdi, Fran« sa'da milliyetciliğin, Afransızlığın mukaddera- tına en uysgun şeklini bulmuş olan bu telakki tarzını eörün, bu milli- yetcilik telakkisini bize nakletmeye kalkınız, his- lerinizde istediğiniz ka- dar samim? olunuz, haki- kf milliyetçilikten uzak kalmaya mahkümsunuz. : Türkü millet ve dev- let olarak, asırlardanberi mahküm etmiş, her türlü “ kültürel ılerlemeune sed çeîmılş, kalkınmasına imkân vermemiş, ve her bakımdan — tereddisinde en büyük âmili teşkil et- miş olan nedir? Kökü kendinden yen, bünyesine uypun ölmadığı halde mukad « “deratin sevkiyle öna aşı- Janmış olan yabancı an- aneler ve görenekler de- ğil mi? İnkılâptan beri tür- kün milletçe ve devletçe baş döndürücü kalkın - ması, köhne ananelerin - denmyükıelmem mani olan birer lest gibi. ken- dini kurtarmasının dere- cesiyle mütenasip olma- mış mıdır? Şu halde bi- 'gitm için taklid bir milli- yetçilik telakkisi kalma- ya mahküm olan anane- cilik ve muhafazakârlık, milli menfaatlere | zid bir inânıs teşkil etmek- iti- bariyle, millet sevgisiy- le tam bir tezad halinde bulunmuyor mu? Sosyal — bünyemizde tasfiye edilecek kötü ve * bozuk taraflar kaldıkça, Türkiye için, inkılâpçe İrk, tek makul ve müm- kün milliyetçilik telak F kisi olacaktır., YAŞAR NABI gelmi- :

Bu sayıdan diğer sayfalar: