Saatlik sayfa görüntüleme limitine ulaştınız. 1 saat bekleyebilir veya abone olup limitinizi yükseltebilirsiniz.
FN * ü ']'Güııqinhıunıııls,%l SAYFA 2 TT T AA TC 12 EYLÜL 1936 C HER | ŞEYDEN * | Şişmanlıktan zayıflıgu,.. İna Claire diyor ki: “Birçok kimselerin fazla şişmanlamasının sebebi, adamakıllı şişmanla- yıncaya kadar bu hususu düşünüp tedbir almamasıdır. Birçok kadınlar, kendilerini ince ve narin görürler ve narinliklerinin üzerine yirmi kilo daha ilâve olununcaya kadar bu kanaatleri değişmez. yeniden zayıflayabilmek için sıkı diyetlere, çetin rejimlere sıra gelir ki BİRAZ Ondan sonra artık bundan pek fayda hasıl olmaz. Bana kalırsa ben, her narin tazeye üç kilo artar artmaz, derhal tedbir almaya başlamasını tavsiye ederim. Çünkü o zaman bu fazlalık, meyva ve sebze kürü yapmak suretiyle kolayca atıla- bilir.” Sinema yıldızının hakkı var. Fakat güzellik bahsinde hangi kadın, in- celik ve tenasüp bahsinde de hangi sinema yıldızı kadın, haksız olabilir ki? Shkespeu sözlü filmde Otomobil kullanmak için insanın “çok dikkatli olması lâzımdır. Dik- katsizlerin — otomobil kullanmaları kadar yanlış bir hareket olamaz. Otomobil kullanma dersi verenle alan daki yr dinle- yiniz: — Ne zaman geri vitese verirsin? — Karşıdan alacaklımın — geldi- ğini gördüğüm zaman!... Bu hazır cevabın mutlaka iyi bir şoför olacağına inanınız, , b Ş Ş Shakespear'in ingilizce ilk sözlü !i.lğu', 4 eylülde Londra'nın Kareton sihemasında gösterildi. Dr. Paul Czinner ile Elizabeth Bergner tarafından vücuda getirilmiş olan bu film, büyük ingiliz şairinin “istediğiniz gibi....” eseridir. E. Bergner kendisiyle konuşan bir gazete muharririne şu sözleri söy- -! lemiş: — Kendi paramızla yaptığımız bu filmi sevgi ve hürmetle çevirdik. Sir Jâmes Bury bizi » çevirmekte olduğumu: bir filmi yarıı::ı b “ bu filmi yıpııığı “Ççok teşvik etti. Bı: de ona ıuııle işe giriştik. Filmde,' karak - iISTANBUL TELEFONLARI: Kanunlarımız üzerinde tetkikler İstanbul, 11 — Adlie vekilinin reis- liğinde, erkânın da iştirak ettiği bir toplantı yapıldı. Kanunların tatbik tarz- ları gözden geçirildi. Vekil yeni yapı- - lacak adliye sarayının yerini gezdi. Tayyare Piyangosu İstanbul, İl — 35000 İirayr 20803 numara kazandı. Sonu O ve 3 ile biten numaralar ikişer Hira amorti alacaklar- dır. 12000 İirayı 29922; 1000 lirayı 20323; 3000 lirayı 17237 numaralar kazandı. 9 bilet beşyüzer, 37 bilet yüzer lira ka- zandılar. Dahiliye Vekilimizin teşekkürü İstanbul, 11 (A.A.) — Kurtuluş yıl: dönümü bayramını büyük heyecanla kutlayan Tire, Kula, Bayındır, Balıkesir, Nazilli, Alaşehir, Söke, Çine, Turgudlu, Salihli halkının bü heyecanına tercü- man olan ve büyük 'Şe'fletine ve Parti- lerine bu duygüu ile minnet ve şükranlar sunan tel yazılarına dahiliye vekili ve parti genel sekreteri Şükrü Kaya teşek- kür ve tebrik cevabları vermiştir. Yugoslavya general konsolosu gitti İstanbul, 11 (A.A.) — Yugoslavya g l konsolosu B. İvan Kükotiş, dün. elimizden geldiği kadar, Shıhspeır’e ndık hlınıga çalıştık. Birkaç uzun hitabeyi kestik ve bıraktığımız kelimeler ve sözler üzerinde uzun uzun münakaşalar yaptığımız oldu. Shakespear'in de sözlü filme girdiğini gördükten sonra sözlü düşmanı Y Charlie Chap » Ü MEnkaf âbideleri x lin'in eski ""r ni değiştirmesini bekliyemez miyiz? F Amerikalılar bundan birkaç yıl önce bir kayanın üzerine bütün tarih- lerini kazmağa girişmişlerdi de bit ingılız mızab muharriri de onlarla şöylece eğlenmişti: <a Tarihleri pek “m dikilmiştir. - — Bütün tarihini bir tek kayaya sığdırabilen bir millete ne mutlu! uhtasar, müfid” olan amerikalrlar, memleketlerini el- lerinden geldiği kadar âbidelerle süslemeğe pek meraklıdırlar. -Mesela Nevyork'ta Somers'de bronzdan bir âbide ve levha vardır. Bu levha, Amerikaya ilk defa olarak gelen filin kedn’klennm yakıldığı yere # Rhode Island tavuklarını bilirsiniz. Amerikanın Rhode Island ada- sında-Kompton mevkiinde bu tavuk için de dikilmiş bir-âbide göze çarp- *& Newport'ta Michele Felice Corno isimli birisinin bir heykeli vardır. - Bunu dikmeye sebeb olan hâdise nedir? Biliyor muüşunuz? Bü adam, ken- di zamanına kadar zehirli telakki edilen domatesi ilk defa yemek cesare- Ki tini göstermiş ve dünyaya güzel bir sebze kazandırmıştır. 24 cemazelahır. 1355 20 ağustos "Hıdrellez 3120 , Güneşin dozmuı 5,37 1352 GÜNLÜK TAKVİM 12 EYLÜL 1936 CUMARTESİ ' — Sakarya zaienmn yıldönümü (921) | — Yunan Başvekılı B, Çaldaris, Dış İşleri Bakanı $ » B. Maksimos, İktısad Bakanı B. Pezmezoğlu Ankaraya gelĞ!ler (1933) ş t | — Tapu ve kadastro işleri birbirinden - ayrıldı ve ayrı muduriyetler ıeklmde idınıı kararlaştı (925). — Müdanyanın ku:tuluıu (922) ... 'Mözunân İstanbül'dan kareket etmiştir. Gaybubetinde konsolosane işlerini kon- solos B. Radomir Marinkoviç görecek- tir, DİL KÖŞESİ : “Memur kendi 'g'üvenine terkedilmiş olan parayı aşırmış olüyor.” “Güven” itimad manasınadır. Şu halde cümle “memur kendi — itimadına terkedilmiş olan pafayı aşırmış olu- yor” şekline giriyor ki hatalıdır. “Me- mur kendisine itimad edilmiş olan.,." denmek lâzışndı', iaekll # 4 * . “Moda koyu belki ömründe bu ka- dar kabalığı hiç bit zaman görmemiş- de.? Moda koyunun ga ömrü varmış de- mek. 2p ** “Ne ihtiyaç sahipleri biliriz ki ke- limenin başlarındaki bütün açlığına ve çıplaklığına rağmen...” “Kelimenin açlığı!” garib bir tabir. Yesil Bursa: kurtuluş bayf! nı coşkunca kutladı — Bursa, 11 (A,A.) — Bursa kurtulu- şunun dönüm yılı bugün cumuriyet a- lanında on binlerce yurttaşın katılması ile emsalsiz bir coşkunluk içinde kut- landı; Törene o günkü harb canlandırmak için Işıklar mevkiinden topçu ve piyade ateşi ile başlandı. Bir suhay harbın adım adım inkişafını izah etti. Müteakiben öncüler ve süvari kı- tast Samanpazarı yolu ile şehire girdi. Sevinç ve alkış tufanı içinde süvari kıtasından bir grup hükümet konağı önünde durdu. Muharip kıta da şehire girerken hükümet konağına bayrak çe- kildi ve şehir donandı. İstiklâl marşın- dan sonra saylavlarımızdan Muhittin Baha özlü ve ateşli bir hitabede bulun- dü. Ardiınca onuncu. cumuüriyet yılr marşı ulusça söylendi. Kıtaatın, spor sahasını teşkilâtşnın, atlı köyıütcfü"_ nin zafer sembolü, kağı? " atşıyan kadınları, kü halk ve fabrikalar amelelt tükenmez #lkışlar içmd' yapıldı. Alay aynı ihtişam e. Atatürk yolu ile Tophan€t # » Burada harb ölüleri anı du, havaya saygı ateşi Y kiben komutanlığa S'd'l saygı — ve şükran hisle du. Bu akşam — uray Çelikpalas'da orduya bir & verilecek ardınca bir gâf? lacaktır. Gece için fenef edilmiştir. Atatürk anıtına oww konmuştur. Muallimlerimizin hakkındaki Moskova, 11 (A.A.) — Moskovadan hareket etmeden evvel, türk muallimle- ri heyeti başkanı Rüşdü, Tas ajansına aşağıdaki beyanatta bulunmuştur: — Sovyetler birliğinin tedrisatı o tarz- dadır ki bü tedrisatı bitiren talebe, âyni| zamanda hem nazari hem ameli malü- matı elde etmiş bulunmaktadır. Bu su- retle talebeler,'mektebte” okuduklarinı. hayatta tatbik edebilmektetlirler. Böyle | bir tedrisat usulü, yalnız malâmat ver- mekle kılmıyor, fakat ayni zamanda ta- lebenin saadetini de koruyor. İlk mek-. tebden tâ Sovyetler hırligî ilim akademi- sine kadar bütün müesseselerde gördü- ğümüz yaratıcılık ve arayıcılık zihniyeti, makül bir disiplin ve bütün çalışanlara okumak için açılmış olan geniş yol, bizi hayretlere düşürdü. Diğer memleketle- re muhtaç olmaksızın kendi hayatınızı bizzat kendinizin yaratabilmek keyfiye- tinden doğan iftihar hissi, sizleri ziya- ret edenler üzerinde hassaten küvvetli bir intiba uyandırmaktadır. Vatanıma ,gitmek üzere Moşkovaylı * Ç T i sovyet. kü Hün duyguları lerimiz hakkında ve ayni 7 yetler birliği tedrisat $i : olup Türkiyede tatbik bazı prensipler ve metodlâ” rapor vereceğim, Sizinle B* nasebetiyle, gerek - sovytt © gerek. her türlü- Bize gösterileri bu derect kabülden dolayı cmdll arzeylerim. | (Moskoyay; (d ç Um! : bildiriyor: Dün kültür halk Bi Bubnov, türk muallimleri B* ne bir kabul resmi tertib € bul resminde türk hıyea başkanı Aresoy; 'Türkiye ” ileri gelenleri, kültür halk £ dış işleri halk komiserliği murları hazır bulunmuştür” 'Türk muallimleri dün 87 Duşuuugler: ; et | Degışmeyen Hdkıkatler _ 9ü 3'1(,t ( aI 'UUÜ'-'? YKi aa 4 toğbi M atbuat âleminde en “beden iğrenç bir his “hüküm sürüyordu: Ha- “sed. ; Herkes , herkesi kıskanıyor. herkes her- “kesin Babıâli caddesin- *“de, şu kısacık yolun “üç beş ermeni kü- *“tüpanesi arasında “sendeleyip. düşmesini “bekliyor denilebilirdi. “Ortada dönen, nihayet “unvanından ziyade mü- “vakkat tavsifine müs- “tahak risaleciklerde in- *“tişar eden gülünç ya- “zılardan, asırlardanbe- *“ri çiğn çiğnene u- hem de “başlarındaki açlığı” büsbütün garib! D “Yapmak istediğimiz şey bu şeyi yapmaktan ibarettir.” Konuşurken her hatırımıza gelmi- yen kelimenin yemu, düşünmeye vak- timiz olmadığı için, bir #“şey” le doldu- rur, geçeriz. Ancı& yazı yazan adamın düşünmeye, ne kadar az da olsa, vakti vardır. Bu itibarla, gmdı!n bu nevi- Profesör Nimbus'un mac aları: Sinemaya gitmek için karı koca birbirini aldatmak istedilerse de... den kekelemeler mazur görülemez. e V(Loljourna!’den) “sanılmış bir posa hali- *“ne gelmiş şiirlerden i- “baret iken hased hü- “cumları bir cılız tavuk “cesedinin etrafımna üşü- *“şen çaylaklar hırsiyle “gagalarını, pençelerini “saldırryordu.” Bu satırlar edebiyat âlemimizin bugün gös- “terdiği manzaranın hic- vi değildir. Meşrutiyet- ten önceki devre aiddir. Ve Halid Ziya'nın “Kırk Yıl” bağşlığı altında neş- redilmekte olan - bütün malarını taysiye . ede « rim - eserinden alınmış satırlardır. Fakat bir- kaç — kelimesini * tadil etmek gşartiyle pek â- lâ bugünkü waziyetin de ifade ve tenkidi ola- bilirdi. Şu halde, arada hâdiselere ve “İnkrlâblara rağmen, ne yazık ki, bu- “ziyade dikkati cel- * , teşaret edebilir. edebiyatçılarımıza oku- * geçen büyük, mucizeli * 'tir. El uzatılmamış, - le- 'de 've 'bilhassâ edebiyât âlemimizin ahlâk safhas' | sında büyük bir şeyin değişmemiş — olduğunu müşahede etmekle esef- leniyoruz. | « Hakikâten, buğün, o2 kumayan ve bu itibarla bütün edebiyata karşı öırcophoıtmıgolınkı— .AT ri kütlelerinin granit is- — tihkâmlarını fethetmek için edebiyatçıların or- ganize bir şekilde ve el- - birliğiyle hareket etme- i isteri'sini leri kendi menfaatleri- nin icabr iken, .bunun — çeyi Wıl!w tam aksi bir manzarayla gi * karşılaşıyoruz. — Millete yeni bir ruh, yeni -bir maneviyat ve yüksek duygular aşılamak vazi- fesiyle mükellef olan edebiyatçılarımız — ara- sında bir ahlak buhra- nının « bilmem bu de- vamlı ve müzmin illete artık buhran diyebilir miyiz? - hüküm sürdü- ğünü inkâr etmeye kim — gir, Kariin karşısına nasıl bir. kılıkla çıktığımızı bir düşünün. Her gün biribirimizi yermek, * bi- ribirimizi yerin dibine batırmak, ve her yüksel- .. -( me istidadı gösterenin, görünen ve görünmiyen bütün kusurlarını say- makla vakit geçiriyoruz. Bu mütalea ve hiciv kâ- osu içinde kari- âdeta. - kimi okuyacağını gşaşır- mış vaziyettedir. Hiç bir muhkem, sağlam hü- küm ayakta kâalmamış- kelenmeye çalışılmamış bir tek şahsiyet bırakıl-: na h $ bir iti- gün, edebiyat âlemimi