11 Ağustos 1936 Tarihli Ulus Gazetesi Sayfa 4

Saatlik sayfa görüntüleme limitine ulaştınız. 1 saat bekleyebilir veya abone olup limitinizi yükseltebilirsiniz.

Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

a SAYFA * AĞ B keşlu 11 AĞUSTOS 18?f Yarihdeki Yauzan: Max KEMMERİCH © HARB VE ASKERLİK Almanya'da dahili harblar esnasın- da ve 1078 tarihinde Rudolf von Rhe- infelden'in askerleri kıral dördüncü Heinrich'i Neckar nehri — kenarında mağlüb edince Rudolf aldığı esirleri, hafif bir ceza ile kurtulsunlar diye, sa- " dece hadım edip bırakmıstır * Fredrik Barbaros Tortona şehrini zapteder etmez şehrin kapılarının önü- ne darağaçları koydurup bütün esirle- ri astırmıştır. Verona'yı zaptettiği va- man da 200 kişinin burun ve kulakla- rını kestirmis, iki yüz kişiyi astırmış- tır * Kültür tarihi bakımından enteresan olan bir nokta, bu gibi vakaları müver- rihlerin zikrediş terzlarıdır. Fredrik Barbaros kendisine karşı bir hatada bulunmus olan bir adamını, cülus gü- nünde ayaklarına kapandığı halde af- fetmeyince müverrih Otto vor Frei- sing bunu takdir ederek: “Şiddetli ve sert olmak faziletini merhametli olmak hatasına feda etmedi” demektedir. * 'Tortona şehri papazları bu kıralın huzuruna çıkarak, içinde veba hüküm sürmekte olan şehri terketmek müsaa- desini, yerlere kapanarak, istirham et- mişlerdi, Fakat kıral, müvertihin ifa- desince “kalbi merhametle dolu olduğu halde zâf eseri göstermiş olmamak icin, eski sertliğini muhafaza etmiş, papaz- Tarı huzurundan kovmuşs ve dediklerini yıpmamvstır. * Milano hükümetine karş. yaptığı harbta Fredrik Barbaros şehri ve civa- rını tahrib etmiş, bahçeleri ve bağları imha ettirmiş, meyva ağaçlarını sök- törmüştür. Ve düşmanları bunu yaptı- ğı zaman bu hareketi “barbarlara karşı bile yapılması doğru olmıyan bir vah- şet” diye tavsif eden müverrih Rahev- rin imparatorun bu vahsetleri hakkın- da en ufak bir tenkid kelimes ihile kul- lanmamaktadır. * Cremo şehrini muhasara eden Fred- rik Barbaros esirleri astırmış, rehinleri idam ettirmiş, hattâ elinde rehin olarak bulunan çocukları muhasara makinala- rına bağlıyarak şehri zapta uğraşmıştır. Muh da bul lar bu y at- tıkları oklarla, makinalara bağlı olan kendi oğullarını öldürmeğe mecbur ol- muşlardır. Müverrih Rahevin “bu ne vahşet!” diye feryad etmekte fakat bu- nunla imparatoru değil, çocuklarının ölümü pahasına da olsa müdafaaya de- vam edip ok yağdıracak kadar gesaret ve vatanseverlik gösteren muhasarada- kileri kastetmektedir. Bu ve buna ben- zer birçok zalimlikler sayesinde Fre- drik muasırları tarafından “çok müla- yim ve insan” bir imparator olarak ta- tihe gecirilmiştir. * Chranigues des ducs de Normandie e adlı esere nazaran İngiltere kıralı El- dred esir ettiği Danimarkalı kadınları garib vakalar X Çeviren: S. ALİ çıplak olarak göğüslerine kadar topra- ğa gömdürmüş ve onları böylece kö- peklerle yırtıcı kuşlara parçalatmıştır. * 1198 de de ingilizler on beş fransız sövalyesi esir almışlardı. Kıral arslan yürekli Rişar bunlardan on dördünün her iki gözünü çıkarttı, on beşincinin yalnız bir tek gözünü çıkartıp diğer- lerini bununla birlikte fransız karargâ- , hına yolladı. Fransa kıralı bu vahşete derhal on beş esir ingiliz şövalyesini kör ettirerek mukabele etti. * Zaptedilen şehirleri ve kalaleri tah- rib etmek, ahalisini katil veya esir et- mek, âdet idi. Kadınlar ve kızlara te- cavüz de harbmn tabii neticelerindendi. Bilhassa kibar kadınlar seyislere ve neferlere verilirdi. Yalnız din düşman- lariyle ve yabancılarla değil, kendi din- daşlariyle ve kendi milletleriyle yapı- lan harblarda da başka türlü hareket edilmezdi. * İmparator Sigismuüd 1412 de Vene- dik aleyhine yaptığı bir harbta Motta şatosunu zaptedince içinde bulunan 180 kişinin sağ ellerini kestirmişstir. * Benedilet von Weitmil adındaki müverrihin yazdığına göre Buhemya kıralı dördüncü Hanri'inin askerleri, kendi vatanları olan Buhemya'da: “Fa- kirlerin malını yağma ederler, hayvan- larını alırlar, para koparmak için iş- kence yaparlar ve kadınların elbisele- rini zorla çıkarıp genç kızlara tecavüz ederler... imis. * Orta zamanda harb daima ücretli as- kerlerle yapılırdı ve bir harbtan sonra bunları dağıtmak bir mesele olurdu. Hele ücretten alacakları kalmış ise liiç gitmezlerdi. Macarlar 1492 senesinde bunun kolayını bulmuşlardır: Ücretini alamamış 8000 askerderi 6000 tanesini katlettirmişler ve kalanlarını canlarını kurtarmak için Avusturyaya kaçmağa mecbur etmişlerdir. Halbuki — buraya sığınanlar hayatlarını temin için hay- dudluk yapmağa mecbur kaldıkların- dan imparator üçüncü Friedrich'in ta- kibine uğramışlar ve 1193 de imparator bunlardan aldığı 1100 esiri astırmıştır. Bu şerait altında ücretli askerlerin üc- retlerinin borca bırakılmasına asla ta- raftar olmıyarak hattâ isyana kadar varmalarını tabit görmelidir. Çünkü hükümetlerin borcu ödemek tarzları biraz hoşa gitmiyecek bekilde idi. * Aliver Cronwell 1649 da İrlandanın başşehri olan Drogheda'ya hücum ile burasını zaptetmiş ve içinde bulunan 2000 muhafızı öldürtmüştür. Bilahare aynı şekilde bir kan dökümü Wexford- un zaptında yapılmıştır. 1652 de bu İr- landa muharabesi bittiği zaman mem- leket halkının yarısından çoğu yok ol- muştu, Bu halk kısmen harblarda, kıs- men açlıktan ve hastalıktan ölmüş, kıs- men de köle olarak Hindistana gönde- rilmişti. (Sonu var) YAB sev vv İspanya hadiseleri etrafında İspanyol isyanının doğurdu gu milletlerarası vaziyet hakkın daki tahliller, fransız 8 telerini birinci plânda olara k işgal etmekte devam ediyor. Bugün de muhtelif ga rin, bu çapraşık mesele etrafındaki mütalealarını aşağıya ulıyoruz: Yurd haini yurdseverler Devlet bakanı ve sosyalist partisi genel sekreteri B. Paul Faure, hem hü- kümetin, hem de partisinin fikrilerine tercüman olan makalesinde diyor ki: İspanya bize hazin bir ders manza- rası arzediyor. Ordu ve vatan namına harekete ge- çen faşistler her ikisine de ihanet edi- yorlar. Onların generalleri ve subayları, mil- Jetin seçim vasıtasiyle kurmuş olduğu kanuna ve müesseselere karşı ayakları- makta ve basit neferlerden istedikleri sıkı disiplini ayaklar altına almaktadır- lar. ' Nizam ve asayiş adamları oldukla- rını iddia edenler, memleketlerini tari- hin en kanlı ve en acıklı sivil harbla- rından birine atıyorlar. “İspanya ispanyollarındır,, dövizi al- tında seferber olan vatanperverler dı- şardan para ve silah alryor ve Andaloz- ya ile Katalonya'nın çocuklarını lej- yonların paralı askerleriyle afrikalı kı- talara katlettiriyorlar. Eğer bunlar oyunu kazanır ve Mad- rid'e yerleşirlerse, İspanya üzerinde fransız düşmanı bir hükümet hüküm sürecek ve Avrupa faşizmi eskisinden daha büyük bir kin ve cüretle dünya hegemonyası ve demokrasilerin ezilme- si olan hedefine doğru yürüyecektir. İsyanın mali cephesi L'lInformation gazetesi isyanın is- panyol maliyesi üzerindeki kötü tesir- lerini tahlil ederken diyor ki: Kolayca tahmin edilebileceği gibi ispanyol hükümeti banka moratoryo- iz rabileceği kötü ihtimaller üzerinde ko- nuşarak diyor ki: Londra'da Avrupanım biribirine düş- man iki muhalif bloka ayrılması endi- şesi hâkimdir, Esasen fransız - ingiliz- Na ardında çok ustaca hazırlanmış şebbüs bulunduğunu ispat Ki Fransa'nın etrafında faşist 4 lerden bir çember mi çevrilmek yor? Alman tayyareciliğinin Belçika & şmaları neticesinde bir beşler konferansının teklif edilmiş ol- ması da Âvrupa'da böyle iki zıd blo- kun teşekkülüne mani olmak — maksa- diyledir. Böyle muhalif blokların tak- tikleri politik ve ekonomik menfaatler bakımından tehlikeler dolu ise, moral menfaatler, ihtilalci mistik ve otoriter mistik gibi ihtiras ve kin cihetinden pek zengin mistikler mevzuu bahsol- duğu zaman vaziyet çok daha korkulu- dur. Bu ihtimal, sol müfritlere olduğu kadar sağ müfritlere de htî surette muhalif olan ingilizlerin bilhassa dik- katini çekmektedir. Bunun içindir ki İspanyol sivil harbına karışmamak ve Avrupaya yayıldığı takdirde en trajik inkişaflara mazhar olabilecek bir buh- ran karşısında tamamiyle bitaraf kal- mak azmindedirler. Fransız dış bakanı B. İvon Delbos'nun dün söylediği nu- tuk, aynı endişelere bizim de lakayt kalmadığımızı ispat etmektedir. B, Del- bos politik idealler uğruna açılacak ye- ni bir haçlılar seferinin Avrupa için ne kadar tehlikeli olduğunu tebarüz ettir- Miştir. İtalyanın İspanya hâdiseleri karşı- sında yapılması teklif edilen bitaraf uz- laşması hakkında vereceği cevabı. he- nüz bilmiyoruz. Bazr mahfiller Roma- nın, boy)e bır ınlışııııyı Almanyanın da gir ini şart koşacağını söylemek- tedirler. Böyle bir mütalea manasız o- lut Çünkü kimse Almanyayı böyle bir d a munu bir kere daha İ- yetinde kalmıştır. İsyan patladığı za- man, 19 temimuzda iki gün için ilan e- dilmiş olan moratoryom sonra 26 tem- muz, üçüncü bir kararla da 3 ağustosa kadar uzatılmıştı. Şimdi mühlet 10 a- ğustosa çıkarılmıştır. Fakat bir hafta sonra, İspanyanın mali ve ticari müna- sebetlerine muntazaman devam edebi- leceği şüphelidir. Bilakis, İspanya gün- den güne amme hukuku prensiplerin- den uzaklaşıyor gibi görünmektedir, dün kaçanların malları musadere edil- mişti, bugün de kiraların ödenmesi ta- til edilmiştir. Banka moratoryomu devam ettiği müddetçe pezata resmi döviz listelerin- de mevcud olmıyacaktır. Fakat - sivil harb uzadıkça pezeta gayri resmi piya- salarda satılmaktan geri kalmıyacaktır. Cibraltar'dan bildirildiğine göre, is- panyol parası endişe verici nisbetler dahilinde düsmektedir: eskiden bir is- terlinin mukabili 36 pezeta idi. Şimdi sarraflar bir isterlin için 60 pezeta is- temektedirler. Milletlerarası bakımdan Le Temps gazetesi de, İspanya me- selesinin milletlerarası vaziyette doğu- müş değıldir. Fransa'nın ilk önce garbi Avrupa leleriyle en yakından alâkadar 0- lan iki büyük devlete başvurmuş olma- sı pek tabif görülmelidir. Esasen Berlin'de, Almanyanın bü- tün devletlerin İspanya hâdiseleri kar- şısında bitaraf kalmalarına taraftar ol- duğu ileri sürülmektedir. Böyle olunca da, ilk önce üç garb devletinin bu hu- susta anlaşmaları lüzumu ortaya çıkar, İsyanda yabancı tesiri mi? La Depöche de Toulouse ispanyol isyanında Berlin ve Roma'nın parmağı - bulunmasından korkuyor: Vaziyetin vahimliğini kendi kendi- mizden saklamıyalım -ve bu derecede mühim hâdiseler karşısında Fransa'da herkesin, parti menfaatlerinden daha, bırakmayı düşün- - yesinde şarki Akdeniz'de h lüğünü temin etmiş olan İtalytf bi Akdenizde de bu üstünlüğü © mesi mi mevzuu bahistir? ** Fas'ta büyük güçlükler mi yâtt isteniyor? İşte bu faraziyeleri t€ meliyiz. Komünistlerin düşüncesi L'Humanit& gazetesinde B. Vi Couturier sağların aleyhinde aâ455 kürüyor: _ Bu adamların tek düşü si $ İşçilerden himaye gören Madri€ ru hükümetinin ezilmesi için BE teşebbüs etmek. Bu mücadele sa)” fransız demokrasisini yıkmak i$ şeyi yapmak. Onlar nefes alır gibi ihanet ©€ Ekseriya müdafaa için göğüt den ve ceb tabancalarından başk* ta bulamıyan dost cumuriyete KÂ silerin emrine yeni Cabroni'ler V" Yunkers'lerin verildiğini öğ zaman bedbahtlar seviniyorlar. — Fransa'ya yaptıkları fenalık ? Tarında bile değil. Halk cephesine karşı kinleri | hareketlerini idare etmektedir. Fransa'nın vaziyeti, serbest V tin serbest kaldığını ve İspâl meşru hükümete yapılacak İ kümetin müdahale etmiyeceğini ' miş olan İnglitereninkinden başkâ İspanya'ya yardım etmek ç Bu sulhun menfaatinedir. Hiç “ Pireneler üzerinde bir faşist ceP” tcessüsüne ve Akdeniz'de bir almö niz üssünün kurulmasına tahamf” demez. Bütün fransız işçileri, #f kardeşlerine sivil harbr söndür için ellerinden gelen bütün yard! yapmaya hazırdırlar, Diplomasi sahasında yavaştı! - L'Echo de Paris gazetesinde P tinax yazıyor: E Fransız elçileri Berlin ve RO' fransız hükümetinin İspanya hâd karşısında bitaraflığın muhafazas! susundaki kararlarını bildirecek” eğer bu iki hükümet muvafakat * lerse, aynı telklif diğer hükümet * kezlerine de yapılacaktır. Neden ? şebbüs aynı zamanda yıpılmxyor? Sonra frnasız hükümeti, tam * ya'da hükümet taraftarları için 0Y” yüksek menfaatlerin mevzuu ğunu anlaması lâzımdır. Büyük bir mil- letlerarası facia cereyan etmektedir. Herkes, bu askeri isyanın menşei ve şü- mulü üzerinde iyice düşünmelidir. Bu hareket, eski ayaklanmalara benzemi- yor. Onu hazırlamak ve devam ettirmek için kullanılan para, isyancıların elle- rindeki silahlar, bu isyan perdesinin kaybetmiş olduğu — hissini Ve bahsold bir da onun tarafını tütmüğ rünüyor. . ğ Oecuvre gazetesi ıspanyol hi ordusunun bir albayı ile yaptığ! ! katı neşrediyor: — Sömürge kıtalarının yapacâi " dirilen taarruz hakkında fikriniz ©" — Fas'tan gelecek kıtaların *” N? 31 csnaeı(& KiTABİ Yazan: ludyard KİPLİNG Buldeo, pufliyarak Movglin'in yüzsüzlü- ğünden sızlanırken köy ağası: — Çocuğun çobanlığa gönderilmesinin tam zamanı, tam zamanı! diyordu. Hind köylerinde birkaç çocuk bir davar yürüsünü güder. Bunlar sabahleyin Jen otlağa gidip gece geç vakit dönerler. Böyle olunca bir tehlike yoktur. Çünkü kap- san bile sürü halinde gezen davarlara saldır- mağa cesaret edemez, Movgli, tan yeri ağarırken quun sokak- arından büyük davar kasemer!î—;Rıma nın artında geçti. Taş tahta mavılıgmâekı Bu- 'alo'lar, arkaya doğru kıvrılmış boynuzları ve yabani gözleriyle arkadan gelıyorlaıü, Movgli kendisiyle beraber gelen çocuklaraı yün : ıendısinin elebaşhk edece" i aexktan acıza Çeviren: Nurettir ARTAM anlatmış bulunuyordu. Movgli, uzun ve parlak bir bambu ile Bu- falo'lara vuruyor, yanındaki çocuklardan Ramya adlı birisine öteki davarları otlatma- sını söyliyerek kendisi Bufalo'ların yanında kalıyor, onların sürüden bir tarafa savuşma- masına göz kulak oluyordu. Hindlilerin otlakları, aralarında yer yer otlar yükselip yer yer kaybolan kayalık, ça- kıllık yerlerdir. Bufalo'lar ise gölcüklerle çamurlu yerlerden hoşlanırlar. Orada saat- lefce sıcak çamurların içinde yan gelmek ve- yaslanmak pek keyiflerine gider. Movgli, onları, cengelden çıkan Vain- gunga nehrinin o vadiye çıktığı tarafa doğru götürdü. Orada Rama'nın sırtından inip bir bambu kümesine doğru yürüyünce boz kar- erken- deşe rastgeldi. demek oluyor? Movgli: Va at n — A, dedi, boz kardeş, günler günü seni burada bekledim, Bu davar çobanlığı da ne — Böyle emir aldım, dedi, bir müddet kö- çobanı olacağım. Şir Han'dan ne haber? “ —O,bu meınlekete geldı ve bir müddet buralarda seni bekledi. Buralarda av pek seyrek olduğu i için tekrar kalktı, gitti. Lâ- kin herhalde seni bulup öldürmeyi kafasına koydu. çuklar, güni — Pekâlâ, dedi Movgli, o uzakta bulun- dukça ya sen, yahut öteki kardeşlerden biri- si gelip bu kayanın üzerinde oturun. Ben köyden çıkıp buraya geldikçe sizi göreyim. Eğer buralara gelirse o zaman çukurun ya- nındaki dâk ağacının yanında bekleyin de Şir Han'ın ağzına lokma olmıyalım. Sonra Movgli gölgelik bir yer bularak o- racığa uzandı ve etrafındaki bufalo'lar otlar- ken güzelce bir uyku çekti. Hindistanda ço- banlık, dünyanın en tenbelkâri işlerinden bi- risidir. Sığırlar, yatar, kalkar, otlarlar, bufa- 1o'lar, çamurlu suların içine kendi kendileri- ne gömülürler. Kayaların üzerine güneş ve sıcak kaynar, durur; arada bir uzaktan bir çaylağın sesi duyulur. Bunu duyan çoban ço- ün birinde kendileri, yahut sü- rüden bır inek ölecek olursa o zamarnı bu çay- lağın aşağı ineceğini, onun indiğini görünce arkadan birinin, daha arkadan bir başkası- nın, bir başkasının aşağı imceğinl hm;ler. Kimse ölmedikçe aç çaylaklardan hiç ” nin hiç bir taraftan çıkmasına ihtimaâ? * tur. Bunun için çocuklar yatıp uyurlâfi' Ğ nırlar; tekrar uyurlar. Uyanıkken eei Üi el ae A L duları; yahut kendilerine tapılacak ? dır. ! Nihayet akşam olur. O zaman rın içinden çıkan bufalolar, bmbırt : lan ovadan uzaktar ısıldıyan köy 1T doğru yürümeğe baslarlar. — (Son! lardan sepet örerler; içine ot doldurt , Yahut iki böcek yakalayıp biribiri ile G” ettirirler. Bazen de kırmızı ve siyalı C€ fındıklarından gerdanlık yaparlar. Arad kayalarm üzerinde yürüyen bir kerteft yi, bir hendeğin kenarında kurbağa avi yılanları seyrederler, Bazen de yerli '. ratları ile uzun, uzun şarkılar söyler! bir gün, onlara bir takım insanların bir hayatından daha uzun görünür. AY? rada çamur yığınlarından at, bulalo, * san heykelleri yapıp insanların ellerinö saz verirler. Bunlar kırallar ve onlar” | d

Bu sayıdan diğer sayfalar: