27 Temmuz 1936 Tarihli Ulus Gazetesi Sayfa 4

27 Temmuz 1936 tarihli Ulus Gazetesi Sayfa 4
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Danzig nazi hükümetinin baş vurdu- u kuvvet darbesinin uyandıracağı aksiyonlar ne olacaktır? Meselenin mahiyeti pek büyüktür. Amme hürriyeti natnına son kalar Tarın da ilgası ne ahlâk, nede polit ka bakımından kabul edilir şeyler deği dir, Ahlâk bakımından, Milletler Cemi- yetinin, danzig'li nazilerin, milletlere Tası kollektivitenin himayesine emniyet edilmiş olan bir azlığı - belki de bu biz göklüktür - şiddetli tazyik etmelerine Ses çıkarmadan müsaade etmesi mümkün! değildir. Vicdanı üzerinde ağır hataların| yükü bulunan Cenevre müessesesi, tek- kusurları nasyonal - sosyalist olmamak- tan ibaret bulunan yüzlerce adamın so- paya çekilmesine, hapis edilmesine ve Sürülmesine karşı hareketsiz kalırsa çok hazin bir manzara arzedecektir. Bütün bu işkenceler, ona mani olmağa çalışma- mış olan insanlar için müdhiş bir vic. dan azabı teşkil edecektir. Şu halde harekete geçmek icab cttiş Şüphe götürmez. Fakat bu nasıl kabildir? Bu meselede üç unsur göz- önünde tutulmalıdır: Danzig muhalefeti, Polon- ya ve Milletler Cemiyeti. wK Danziğ muhalifetine güvenilmemeli- dir. Nazi şiddetinin ne olduğu malüm- ken, ve şehrin resmi ve yarı resmi poli- sinin B. Greiser'in başkanlığındaki na- zi hükümetinin etinde bulunduğu dü- Şünülünce, halkın doğrudan doğruya mu- kavemet etmesi ihtimalinin bpek zaif olduğu kolayca takdir edilir. Muhalefet Feislerinin, politika sahnesinden kayıp 'olmadan önce yapabilecekleri tek şey, Milletler Cemiyetine son bir şikâyette bulunmak olabilir. Fakat bu formalite vaziyeti hiç değiştirecek değildir. **& “Ya kendi veya Milletler Cemiyeti Danziğ yüksek komiserinin talebi üze- Tine müdahale edebilecek olan Polonya, şimdilik hiç bir şey yapmamaya ka- Tar vermiş gibi görünüyor. B. Bek onu, tamamiyle alman politikasına tâbi kılmıştır. O, Polonya diplomasisinin ba- şında kaldıkça, Almanya, halâ “serbest denilen şehirde doğrudan doğruya Po. Tonya menfaatlerine dokunmamak şarti, le istediğini yapabilir. İmdi görülüyor Berlin, Polonyanın ekonomil faatlerine dokunmamaya çok itina et miştir. Hattâ kabildir ki, mahir bir p zarlık sayesinde, Danzig'de Polonyanın ticari menfaatlerini genişletmek bahası- 'na Varşovanın bitaraflığı satın almış ol- sun. Şu halde, şimdilik, Polonya, Dan- zig'de hürriyetlerin ilgasına seyirci kal- makta ve harekete gelmeyi reddetmek- tedir. B. Bek, halkın tasvibine mazhar olmaz ve fikirleri onunla ayni olmuyan general Ridz-Enigiy tarafından da ten- kide uğrarsa zaman vaziyet de- işebilir. Fakat bu hâdise henüz bir emrivaki değildir ve şimdiden hesaba katılamaz. **& Geriye Milletler Cemiyeti kalıyor. | Danzigdeki kuvvet darbesinden sonra Normal olarak, Milletler Cemiyeti, Polonyadan müdahale etmesini isteye- ilmelidir. Ve her halde, ya bu hususla teşkil edilmiş olan üçler komitesi vası- tasiyle, ya da meseleyi tetkik için ya- kında çağrılacak olan konseyin organı vasıtasiyle bunu istiyecektir. Fakat Po- Jonyanın reddetmesi ihtimalinde ne ya- pabilecektir? B. Greiser'in tasvib edil. memesi ve ana kanunun yeniden tesisi isıtası bu- için Berlinde Tacakmıdır? Hitlerci olmuş olan Danzig fi bir tazyik şehrini tesirli ekonomik ve mali tedbir- lerle tehdid debilecekmidir? Milletler Cemiyetinin alacağı kararda İngiltere- nin rolü bir kerre daha çok büyük ola- caktır. Şimdi söz herkesten fazla bay Edenindir. Bütün Avrupa onu bugün işbaşında bekliyor. Silâhlanma dünya mi neengel olan mil İsviçre'de çıkan Dömserate - gazete- sinde Ed. Louis Jaguet imzasile yazı- diyor : 1914 ilkbaharında olduğu gibi, yeni bir harbın arefesinde mi bulunuyoruz? “Silâk tüccarlarının” denilen gazete- dere bakılırsa, bu mühakkaktır. En inat- gı sulhculara göre ise buna ihtimal yok- tur. Cardiff'de toplanan evrensel sulh kongresine 15 temmuz günü verdiği ra- porda B. Lucien le Foyer şöyle diyor- dü 1 « Hidiseler, ayni istikamette birik- meye devam ederse, harb muhakkaktır. Bazıları bunu görüyorlar, başkaları da geldiğini hissediyorlar. Sosyalist gaze- tesi olan Daily Herald, Hitler rejimi esnasında Almanya tarafından silâhlan- amasına bir milyar sterlingden fazla para harcanmış olduğunu tahmin etmektedir. Mademki Almanya silâlanıyor, Avus- turya'da silâhlanacaktır. Bu takdirde 'neden Macaristan da resmen silâhlan- Hiç şüphesiz ki gizli kapaklı surette silâhlanması — esasen - tamamlanmıştır. Türkiye, askeri taleblerini daha nâzi- kâne bir şekilde ileri sürüyor, fakat beklemiyor : Boğazların yeniden silâh. danmasr hazırlanmaktadır. Bu umümi ırışda, rekabet ve korku birbirine ka- tışırken hangi millet silihlanmadan geri kalabilir? Galipler zaferin sağlamlığına güvendiler ki harbdan sonra ilâhlanmaya koyuldular. Bugün, herkes görüyor ki nebirler denize ak- tığı gibi bu silâhlanma yarışı da bir harbe doğru akmaktadır. Memleketle- 'vin hemen hepsinde milliyet taassubu- a sevkedilen gençlikler kalbi heyecan- dan çarparak çalacak olan boğazlaşma saatini bekliyorlar. Felâket ajanları iş başındadır. Bu tehlikelerin ortasında ve bu tehlikeler - yüzünden — Milletler Cemiyeti zayiflemektedir. » İşte Milletler cemiyeti vaziyetini gösteren / oldukça karanlık, fakat ol- dukça doğru bir tablo. Biz, sebebleri arama yolunda Le Foyer'i takib ede- cek değiliz. Sulhcular bir harber hava- yı tahlil etmekte büyük maharet sahi- bidirler, fakat onların ileri sürdükleri kati ve tam sulh tezi idealizminin faz- Jalığr yüzünden bir hayal olmaktan gidemiyor. Onlar asıl mühim hakikat- deri ihmal etmektedirler. Davalarının ilk maddesi şöyle başlar : “Eğer milli hakimiyete halel veril- mek istenmezse / milletlerarası — hayat İletlerarası elbirliği K menfaatlerdir Yani “eğer Milletler Cemiyeti mil- detlerarası hakimiyetin ifadesi değilse daima âciz kalacaktır.” Hakikaten de böyledir ve Milletler Cemiyetinin bugüne kadar mukavemet edebilmiş olmasına bile hayrı dâzımdır. Briand diyordu ki: “Milletler Cemiyeti; ya üniversel olacak veya hiç mevcud olmuyacaktır”, Milletler Cemi- yeti şimdi inbilal halinde - bulunurken bazıları onun kuvvetlendirilmesini sarlıyorlar. Milletler Cemiyetini avru- Palılaştırmak onu kurtarmak demek de- iildir. Çünkü milletlerarası hakimiyet- le milli hakimiyet arasında uzlaşmazlık daima baki kalacaktır. Milletler Cemi yetinin bir kararı hususi menfaatlerine halel getirecek olan hükümetler böyle bir karar önünde asla boyun eğmiye- ceklerdir. Misal mi istiyorsunuz? İtalya'nın, habeş meselesinden dola- y mahküm edilmesi ve zecri tedbirle- Fin tatbiki için en hararetle çalışmış olanlardan biri de B. Titulesko olmuş- tur, En aşağı 10 milyon kişisi seferber edilebilecek olan $0 milyon nufusluk bir politik grupun delegesi, çok dinle- 'nen ve alkışlanan bir hatib, mükemmel bir diplomat olan B. Titulesko millet- der cemiyeti mahfillerinde büyük - bir itibara sahibtir. İmdi, B. Titüfesko, 4 mart 1025 gü- nü, transilvanyalıların reyi meselesin. de Romanyanın davasını müdafaa edi- yordu. Müddei macar hükümeti adına kont Apponyi idi. Strezman, Briyan ve Çemberleyn beyhude yere, B. Titu- Tesko'yu, rakibine bazı tavizlerde bulun- mast için sıkıştırıyorlardı. Romen de- lekes dinlemiyordu. Birdenbire göyle haykırdı: “Memleketimin haki- miyetinin yabancı hakemler tarafından muhakeme edilmesini kabul edemem.” B. Titulesko bu sözleriyle yaraya parmak basmıştı. Gerçekten, eğer aza- larr kendi hakemliğini kabul - etmiye- cek olursa, Milletler Cemiyetinin hik- meti vücudu kalmaz. Bununla beraber bu kavga nasıl biş misiniz? Delege, memur ve ga- hepimizi sarsan bir kahkaha sal ile. Cenubi amerikalı reis, masaya küçük bir darbe indirdi — Biribirine aykırı iki tez karşısın- dayız, dedi, fakat elimizde iki metin (karar projeleri) ve mademki iki met- nimiz var, bir uzlaşmadan uzak değiliz gibi geliyor bana. Ve celse böylece kapandı. etmek mevcud olamaz”, Bu, henüz “Milletler Cemiyeti sıha- Montrö zaferi dolayısile yu EŞME: Türk ulusunun emniyet ve selâmeti uğrunda başarılan Boğazlar müukavelesinin imzast hasebile Eşme halkr namına tebrik ve teşekkürlerimi. CHP. Özer REŞADİYE: Ulusumuza yeni bir yarlık katan boğazlar işinin lehimize hallinden dolayr duyduğumuz / sevinç- 'ten mütevellit minnet ve şükran borcu: Muzu halkımız namına arz ve müvaffa: kiyetlerini tebrik eyleriz. Parti Geç, H. K. Yürden, Şarbay Aslan İ. Y. Atasoy. MURATLI: Türk tarihine onurla yazılacak olan bu gecede Muratiı nahi- yesi halkının başardığınız - şaheserler Meyanında türkün en büyük amacr ola: rak edindiği boğazlar işinin de hükü- metimiz lehine olarak kabul ettirdiği: nizi şükranla haber aldık. Başta Ulu Önderimiz Atatürkümüz olduğu halde zati âlilerine kalbimizin en derin kö- şelerinden kopan minnet ve şükran his- lerimizi sunar inan ve güvenimizi va gılarımızla bildiririz. Teziş OF: Montrö mukavelesinin bizlerde yarattığı ve yaşattığı derin duyguları ——— ti yerinde bir ütopi, ve srhati iyi gitni yen bir realitedir” denildiği mesud za- manlarda geçiyordu. Bu, birkaç sene daha devam etti. 22 mart 1932 de Bay Tardiyö fransız senasında şöyle diyor- du: “Milletler Cemiyeti paktının im- zalanmış olduğu on üç senedenberi, Cenevre'nin politikası asgari çalışma şeklinde tezahür etmiştir.” Çin - japon kavgası esnasında bunun farkına varıldı. Nihayet habeş mesele- Si geldi. B. Titulesko memleketi mev- zuu bahsolduğu zaman prensipi bile reddetmiş olduğu milletlerarası ” haki- miyet namına, yabancı hakemlerin İtal- li hakimiyetini muhakeme et- 've mütecavize karşı tedbirler alınmasını istedi. Yardımlaşma ve kollektif emniyetin bütün davası buradadır: 1928 de Millet- ler Cemiyetinin salâhiyetini reddetmek Romanyanın menfaati iktirasıydı, 1935 de paktın hükümlerini mütecatize Kar: şe harekete — getirmek 1926 da” Milletler Cemiyetine girmek Almanyanın menfa- ati icabıydı, 1933 de orayı terketmek üçüncü Rayhın menfaati icabiydı. 1931 de Sovyet Rusya, o zamana kadar aati icabr idi. cadele etmiş olduğu Milletler Cemiye- tinin konseyinde ansızın bir azalık al- di milli menfaat, her yerde milli men. faat, her zaman milli menfaat. Esasen milletler bundan başka türlü olmasını kabul etmezler. B. Leon Blum, Alman- ya silahlarını bırakmasa bile silahsız- lanmayı vadetmişti. Halbuki - Almanya silahlanmaya etmektedir. ve Blum hükümeti askeri kuvvetlere yeni krediler vermiştir. Hiç bir milletin top- raklarında görümüz olmıyan ve sulhun bütün dünyada hüküm sürmesini istiyen biz isviçreliler bile müdafaa mekaniz- mamizi küvvetlendirmeye / mecburuz. devam Biz kimseyi tehdid etmiyoruz, bunun- Ja beraber tehdid altındayız. Ve bir- gok tecrübeler bize gösteriyor ki tehli- ke tahakkuk ettiği zaman bizi kurtara- cak olan ütopi değildir . dün her tarafınd telgrafların neşrine devam ediyo ru: 27 TEMMUZ 1936 PAZARTESI Montrö zaferinin yurdda ak lan gelmekte olan sonsuz saygılarla sunarken yüce partl mizi kutlularız. Şarbay Sayın, C.H.P, Mahmut ANAYPAZARI Çok yüksek başarı Jariyle kazanılan yurdumuzun güveni n boğazlar meselesinin Mon yük zaferle neticelenmesi biz, deri sonsuz sevinç içinde bıraktı. Türf diplomasisinin kazandığı büyük muval fakiyeti candan tebrik eder sonsuz sayı gılarımızı sunarız. Şarbay H.Kanemir, Ç.E.K. Hasan, C.H.P. Oguz, Kz. M. Göksu, G. B. Frejf H.K. Kandemir. ŞEMDİNAN Boğazları kapamak sureti/le türk u: Jusunun yüce varlığını cihan devletler rine bir daha tanıtmış olan Ulu Önder rimizi ve çalışman arkadaşlarını kutlı lar sonsuz saygılarımızı sunarız. Halktan Sabri PERVARİ, Ulu Önderimizin çizdiği iz üzer de vücude getirilen hesabsız muvaffa. kiyetlerin en mühimlerinden birini tç kil eden boğazlar işinin isteğimize görl hallinden ötürü partimizi ve büyü rimizi kutlular sonsuz saygılarımızı sus Şarbay Tuncer NEVŞEHİR: Her an yurdun ve yü- ce ulusumuzun derlerini dinliyen pare timizin boğazlar işinde gösterdiği bi yük muvaffakiyeti candan kutlular say. ğılarımızı sunarız. Belediye Güngör, Başöğretmen H, Oztan, Avcılar halkı namına Orbay. FİLYOS: Boğazlar konferansındak! muahedenin şerefle kazanılmasından nahiye halkının kıvanç ve geçirdiği ta: rihi bu mesut günden dolayı hükümeti. mize cumuriyet partisine olan minnet ve şükran borçlarımızın iblağını saygr ile kutlulayarak arzeyleriz. Nahiye müdür Asan, C.H.P. Türk, halktan Özkurt, İşçiler namına Akalın (GÖRELE: 21-7-936 günü Cumur yet alanında bütün halkın iştirakiyle büyük bir miting yapıldı, birçok ha Sibler Böz söyledi. sast 21 de Alayr yapılar kasaba, Taşıldı. Cumuriyet sfaminla halkımızın coşkun tezahüratla v kadar icrayı sürür ve şadumani eyler Kini arzeder ve saygılarımızı sunarız İlçebay Erkan, CHLP. Bek. Çelik. BİGA Boğazlarımızın türk milleti emniyet ve selâmetini temin edecek şekilde mu: 3"zflenin tesdik haberini büyük bir se. vinç ve heyecanla aldık. Tarihimizin ulusal muvaffakıyeti ve mefahir fastıe na ilave eylediği siyasi zafer faslının kiymet ve etini önünde eğilerek bu şeref ve bu muvaffakiyeti bize ba- ışlayan si> buyuruğumuza en har ve derin şükran ve minnetlerimizi Tdman V. B. Receb, H, K. B. H. Yar zar, Şarbay Sengil, İlçebay H. Yavuz, Kz. Bşk. Sarıdal BULANCIKTAN x Boğazlar muahedesinin milletimizin. emniyet ve selâmetini temin edecek şe- kilde Montröde imzalanması dolayısiye le ilçemiz köyleri ile merkezde işin a. zametine yakışık şeküide kutlanmıştın 20.21.7.936 gecesinden başlıyan coşkun tezahüratı 21.7.96 günü saat 17 de cus muriyet alanında kalabalık bir halk küt iE —— 17 CENGEL Yazan: Rudyard KİPLİNG Nürettin. ARTAM — Bize aldırış etti! Baghira bize aldırış etti! bütün cengel halkı bizim hünerlerimi- ze, bizim kurnazlığımıza parmak ısırıyor. Ondan sonra kaçışlarıa başladılar. May- mun milletinin ağaç - ülkesindeki kaçışma- ları, hiç , Yetmiş, yüz ayak kadar yüksek ağaçlar üezrinde aşağıdan yu- karıya ve yukardan aşağıya giden bir takım ana yolları ve yan yolları vardır ki bunların üzerinde, geceleri bile, büyük bir hız ve alış- kanlıkla seğirtirler, iki kuvvetli maymun, Movgli'yi kollarından yakalamış, yirmi a: yak yüksekliğinde bir ağacın tepesine çıka- Tavermişlerdi. Eğer çocuğun ağırlığı olmasaydı, onlar bunun iki misli bir hızla koşabilirlerdi. Yor- gun argın bir halde bulunan Movgli, kendi ni maymunların ellerinden ' kurtaramamı; © da bu çılgınca koşuya sürüklenip gitmi Toprağa bir bakmış, fena halde korkmuştu. Bulunduğu dalın altında sallanırken altır da havadan başka bir şey bulunmadığını gi Tünce çocukcağızın yüreği ağzına geliyordu. Yanındaki maymunlar, Movgli'yi en yüksek dala kadar çıkardılar. Ağırlıklarından altla- rındaki dal iki büklüm oluyordu. Maymun- lar, çevik bir hareketle bir daldan yandaki ağaca sıçrıyor, ön, yahut arka ayaklariyle onun bir dalına yapışıveriyordu. Movgli' şimdi bulunduğu yerden, gemi direğine çık- mış bir adamın millerce denizi görüşü gibi, millerce yeşil cengel görünüyordu. Daldan dala geçtikçe ince dallar, birer şamar gibi çocuğun yüzüne çarpıyordu. Ağaçtan ağaca, daldan dala geçtiler, çıktılar; indiler, çığlık- lar kopardılar; nihayet bütün maymun ka- biylesi esirleri Movgli ile beraber ağaç yol- larından kaçmışlardı. Çocuk, bir müddet aşağıya düşeceğinden korktu: sonra öfkelendi; fakat düşünmenin bu sırada mücadeleden daha iyi olacağını kestirdiği için düşünceye daldı. İlk aklına gelen şey Balu ile Baghira'ya bir haber gön- dermek oldu. Çünkü maymunların aldıkları yol, bu iki dostunu pek gerilerde bırakmıştı. Aşağıya bakmakta fayda yoktu. Çünkü aşa- ğıda bir takım ağaçların kümelenmiş üst dal- larından başka bir şey görünmiyordu. Göz- lerini yukarıya çevirdi ve mavilikler içinde kanadlariyle muvazenesini korumağa - çalı- şan ve ormanda ölecek bir şey bekliyen şa- hin Çil'i gördü. Çil, maymunların bir şey ta- şıdıklarını görünce bunun yenebilir bir nes- ne olup olmadığını anlamak için birkaç yar- da onlara yaklaştı. Maymunların sürüklediği nesnenin Movg- li olduğunu anlayınca hayretle bir ıslık çal- dr ve onun şahin diliyle söylediklerini işitti — Sen ve ben bir kandanız! Ağaç dallarr çocuğun üzerini ” örtmüştü, fakat Çil, bir başka ağacın dallarına ilişerek gocuğun yanık esmer yüzünü görebiliyordu. Moveli bağırdı; — Bulunduğum yere mim koy. Sioni sü- rüsünden Balu'ya ve kayalık meclisinden Baghira'ya haber ver. — Kimin adma kardeş? Çil, Movgli'nin bahsini duymuşsa da şimdiye kadar yüzünü görmemişti. — Kurbağa Movgli. Onlar bana insan yavrusu derler; yeri iyi... mimle! Bu sırada çocuk, havada sallandığı için sözlerinin sonu biraz karışmıştı. Fakat Çil anladı ve havada küçük bir nota gibi kalın. caya kadar yükseldi. Orada kanadlarını gererek biraz durakla- dı ve Movgli'yi kaçıran maymunların dolaş- tığı ağaçların yerini şöyle bir kestudi: — » — Çok uzağa gitmemişler, dedi, yapmak istedikleri şeyi hiç bir zaman yapamıyacaks lar. Bu Bandar-log'larda her gün yeni bir halt karıştırırlar. Fakat bana kalırsa bu sex fer başlarına bela satın alıyorlar. Balu da; Baghira da onları keçilerden daha kolay ölş Gdürebilirler. Kanadlarını gerdi, ayaklarını vücudunuzf altına aldı ve bekledi. (Caera nuos)

Bu sayıdan diğer sayfalar: