Saatlik sayfa görüntüleme limitine ulaştınız. 1 saat bekleyebilir veya abone olup limitinizi yükseltebilirsiniz.
ULUS SAYFA 5; 8 HAZTP AN 1936 PAZARTESİ a — Bükreş toblantısi ' - Küçük antant devlet reislerinin görüşleri arasında tam bir uygunluk var , v (Başı 1. inci sayfada) vinçle selâmlar ve bütün kalbimle ken- dilerine hoş geldiniz derim. 4 Bu selâm, yalnız protokol icabı veri- len bir selâm değildir. Bu selâm “küçük antant” denen çözülmez birliğin Üç rüknünden birinin, bütün Romanyam selâmıdıt. Bu kadar çok milletlerarsı hâdiseler gıkmakta olduğu bir anda, ittifakımızın devlet reisleri olan bizlerin, vakit Eu.ln- rak, günün büyük meselelerini görüş- mek ve bilhassa bu güç dakikalarda fi- kir teati eylemek üzere toplanmamız cidden mutlu bir hâdise teşkil eylemek- tedir. ha Balkan antantı ile işbirlı.şı Küçük antantın birliğini ve çözülmez mahiyetini tekid etmekte olan bu h?dı_. se, bizim, Balkan antantı ile sıkı iş .bırlı- ği halinde, sulhun idamesi ve kenfh men- faatlerimizin korunması siyasetini güd- mekte olan milletlerarası birlik olduğu- muzu isbat eyliyecektir. F Bu menf:ıyeley:icn en birincisi, hiç bir zaman dokunulamıyacak olan bugünkü &mırlara ve sulh andlaşmalarına sayBi- dır. Bizim bugünkü toplantımız, kuv- vet ve azimle yeniden bu sözü teyid e- decektir. Küçük antantın sıyasasında €- Bas, milletlerarası teahhütlere saygı gösterilmesidir. Küçük antantın kuv- veti, onun. yıkılmaz birliğindedir. Küçük antant ve Milletler ti faatle- mek olduğunu da biliyorum ve sanıyo- rum ki, bir adım daha ileri atmak ve bakanlarımızla birlikte bizlerin, üç dev. ler reisinin de bir kere toplanmamız zamanı gelmiştir. Şimdiye kadar siyasadan bahsettim. şimdi de, izin veriniz, size “sevgili dost- larım” diye hitab edeyim. Zira ittifaklar, dostluklarla küvvet bulur. Evet, sevgili dostlarım, bugün sizleri yanımda gör- mekle büyük bir sevinç duyuyorum. Şef- leri biribirine bağlıyan bu dostluk duy- guları ile, milletlerimizin sıkı birliğini vücuda getirmek, bizim için bir borçtur. Bu açık ve samimf dostluk kayguları ile meşbu olaraktır ki, kadehimi cumurre. isi Benes ve naib Prens Pol'ün sıhhatine kaldırır ve Çekoslovakya ile Yugoslav- yanın refahına içerim.,, Pren& Pol'un nutku Bundan sonra naib Prens Pol aşağı- daki nutku söylemiştir: «. .. Bu dakikada, Romanya, Çekoslo- vakya ve Yugoslavyanın dış 'ııyua.lan- na ilham eden ve vücuda getiren f.ıklr. ler arasındaki tam uygunluğu tespış et- mekle çok bahtiyarım. Majestelerinin hâkimane sözlerinde, mufahham yiğe- nim büyük kıral Birinci Aleksandrın güttüğü ve bugün başta genç kıral ol- mak üzere, bütün yugoslav milleti.nîn samimi ve sarsılmaz bir halde takipte devam eylediği yüksek hedefi açık su- örmekteyim. "“:dıgjestelerinin sözlerindeki fi?drler— le t brk olarak, küçük an- cemiye Sulhun idamesi ve kendi rimizin korunması hedefimizde, millet- ler cemiyetine sadık kalmamız lâzım gelmektedir. Eğer tecrübeler .nîlll.ltîtl' cemiyeti paktında bazı degıîıklık. er yapılması gerektiğini isbat eyliyor ıı;: biz, her halde, devletler arasındaki mb gavat prensipini bozacak ve yahut pa ir kuvvetten düşürecek mahiyette olan- larını kabul etmiyeceğiz. Milletler ce- miyeti paktı, milletler cemiyetinin ken- di rolünü daha iyi ve tam surette ba- şarabilmesi için ,ancak takviye olunabi- lir. B Arzusu sulhu idame etmek tîıln kü- Şük antant, kendi menfaatlerini müda- faa etmekle beraber, kendi ittifak and- laşmalarındaki teahhütlerini tamamı tamamına ifa edecek ve istisnasız blm_in devletlerle dostluk sıyasası güdecektir. Küçü kantant hiç kimseyi düşman ola- Tak tanrmamaktadır. Küçük ım?ntm kendisine düşman sayabileceği kimse- ler yancak sulh düşmanlarıdır. —— Küçük antantın başardığı . eserin ehemiyeti Ezcümle bu noktaları bir kerre daha teyid etmek maksadiyle Bükreş'te tOP- lanmış bulunuyoruz. Bu noktalar is€ kü- fük antantın kurulmasına sebeb olan noktalardır. Ve gene hr;ılıkll. anmntı: bu teyidleridir ki, kalbimi sevinçle do durmakta ve sizi büyük bir sevinçle ge- Tek kendi namıma, gerek Romanya na- mma selâmlamamı mucib olmakatdır. Hepimiz biliriz ki küçük antanf t.nra- fiından başarılan eserin ehemiyetini, Üç delegeleri daki temasla- Tm sıklığına ve devamlılığına borçlu bu- h'lnuyonu_ H r- izin ar: 1 1T bu temasları ve bu neticeleri kuvvetlendir- Mmemlal tant devletlerinin, faal mütemmimi Bal. kan antantı ile birlikte, ilerde de bu- günkü sıyasalarını güdmeleri ve dünya- ya kendi kuvvetleri ile birlikte sulh a- zimlerinin nişanelerini vermekte devam eylemeleri lüzumuna kani bulunuyo- rum. Küçük antantın sulh sevgisi 16 senelik varlığı esnasında, küçük antant, sırf sulh aşkı üzerine kurulmuş miş görmek hakkındaki fikrini büyük bir sevinçle karşıladım. Memleketlerimizin devlet reislerinin bu ilk toplantıları, grupumuzun siyasal tarihinde ehemiyetli bir hâdisedir. Bu, bütün Avrupaya şamil kıymette büyük bir siyasal düşüncenin, bir sistemin, bir fikrin sembolü ve aynı zamanda da is- tikbal için büyük bir ümittir.,, On altı senelik sulhçu çalışma B. Benes, bundan sonra, küçük ant- antın 16 senelik milletlerarası faaliyeti hakkında izahlar vermiş ve demiştir ki: “— 1923 paktı ile milletlerarası siya. sal bir topluluk halinde kurulan küçük antant, bugün, bu 16 senelik faaliyeti te- yid etmek ve üç dış işleri baknımın son defa Belgrad'da bu derece iyi bir tarzda tebarüz ettirdikleri şeyleri ehemiyetle kaydeylemek üzere, devlet reislerini Bükreş'te toplamıştır. Küçük antant dev- let reislerinin senede bir defa bu birliğin bir tezahürü olarak, toplanmaları hak- kında majestelerinin ileri sürmüş olduk- ları fikri şiddetle alkışlarım. Küçük antant - Balkan antantı iş birliği Küçük antantım Balkan antantı ile sıkı bir iş birliği halinde, merkezi Av. rupada sulhu ve muvazeneyi kuvvetlen- dirmek hedefini güdmekte olduğu, bu- gün bütün Avrupaca bilinen bir hakikat- tır. Hattâ milletler cemiyeti sayasası esa- sı altında dahi, Avrupa muvazenesi pren. sipi bugün ölmüş değildir. Küçük ant- ant, Tuna ve Balkan bölgesinde bu pren- sipi müdafaa etmekte ve bu süretle yal- nız kendi menfaatlerini değil, fakat aynı zamanda Avrupa sulhu menfaatlerini de güdmektedir. Aşağıdaki sözlerimin, bütün Avrupa hükiüfmet merkezlerinden işitilemsini isterim. Orta Avrupa sulhunun temel taşı Küçük antant, orta Avrupa bünye - sinde ve Avrupa sulhu binasında temel taşıdır. Küçük antant, onsuz bütün Âv- rupa sulh binasının, akıbeti keıdrilem_i- yecek derecede büyük ehemiyette bir anlaşmazlIrk ortasında yıkılacağı bir di. rektir. Küçük antantta, büyük emeller ve her hangi bir kimseye ve hele kom » şularımıza karşı bir düşünce görülmesi- ni istemem, Muhalefet edenlerin bunu l ları ve fikirlerimiz arasmda mev- bir ittifak olduğunun en mük ı l en bariz örneklerini vermiş ve hiç bir za- man mütecaviz bir vaziyet almamıştır. Dünya tarihinde ,bu derece sulh seven kuvvetli bir devlet grupu pek az(?ır. Fa. aliyetlerini bu prensipler üzerine da- yandırmakta olan küçük antant devlet- leri, eminim ki ,yalnız kendi menfaat - leri alanında değil, fakat umuümi menfa- at alanında da kabiliyetini daha ziyaı:')e inkişaf etirecek ve genişîetecekl'e'rdır. Gelecekte hâdiselerin takib edeceği se - yir her ne olursa olsun, küçük antant mekanizması, memleketlerimizin men- faatlerinin gerektirdiği şekilde, bu hâ- diselere karşı koyacaktır.,, Naip Prens Pol, nutkunu kıral Ka rol ile cumur reisi Benes'in sıhatleri- ne ve Romanya ile Yugoslavyanın refa- hına kaldırarak bitirmiştir. R. Beneş'in nutku En nihayet söz alan Çekosloval.(.ya rejsicumuru B. Benes ise şu nutku söy- lemiştir: , « Dünya sıyasasında, dünya değil- se bile Avrupa sıyasası için bir döne- meç noktası teşkil edebilecek mahiyette olan bir anda kıral Karol'un, küçük an- tant devlet reislerini Bükreş'de toplan- cut olmıyan uygunsuzluklar görerek bundan ümide düşmeleri, çok taaccübe değer. Müsaade ediniz de, bir kere da- ha tekrar edeyim: Kıral Karol'un ve Naib Prens Pol'ün de söyledikleri gibi aramızda hiç bir fikir farkı yoktur. “Memleketlerimiz kaygısızdır!” Bu sebebten dolayıdır. ki, bu - günkü milletlerarası güçlüklere rağ- men, memleketlerimiz kaygısızdır. Kuv- vetlerinden emindir. Sözlerine sadıktır. Günün meseleleri: Çurçil ve İngilterenin silahlanması Büyük Britanyanın eski hazine ve müdafaa bakanı Vinston Çurçil, Noye Fraye Prese gazetesine yazdığı bir yazı- da diyor ki: İngiliz donanması, kara ve hava kuv- vetlerinden bambaşka bir durumdadır. Eğer kabineye yeni bir aza alımmak su- retiyle bir silahlanma bakanlığı kur- mak zarureti üzerinde münakaşa edile- cekse, her şeyden önce bu, yukarda söy- lenen hakikati kaydetmek lâzımdır. İngiliz donanması, bugünkü günde, dünyadaki ehemiyeti ile mütenasip bir kuvvettedir ; bu donanma, birleşik Ame- tika hükümetlerinin donanması gibi kuvvetli, kalite ve vüsat bakrmından da, herhangi iki Avrupa devletinin do- nanma kombinezonuna üstündür. Deniz Bakanlığının, kendi tersane- leri, fabrikaları olduğu gibi, bugüne ka- dar daima güvendiği silahlanma firma- larr ile de pek sıkr olan münasebetleri. ni muhafaza etmektedir. Bu itibarla, donanmayı bugünkü mertebesinde muhafaza etmek, yahut ehemiyetli surette kuvvetlendirmek bir mesele değildir. Mevcud tesisatı geniş ölçüde kullan- mak bu işi başarmağa yeter. Bakım ve yeniden inşa keyfiyeti ise, bir para me- selesidir ki, parlamento, hükümetin do- nanma için istiyeceği parayı, yekünu ne olursa olsun, vermeğe hazırdır. Bundan dolayıdır ki, ingiliz kudreti- nin ana kalesi olan donanma, halde ol. duğu kadar en yakın bir istikbalde de bütün tehlikeleri sükünetle karşılıya- bilir. Bu vaziyet, bize, ingiliz kara ve hava kuvvetlerinin memnuniyeti mucib olmryan bugünkü durumunu münakaşa etmek cesaretini vermektedir: Ciddi bir hâdise takdirinde, kendi- ni kâfi derecede yedekle kuvvetlendire- cek mevkide olması icab ediyorsa, İn- giliz ordusunun çok büyük tutarda si- lah ve cephaneye ihtiyacı vardır. Hava kuvvetleri üç kat çoğaltılmaktadır. Bu ise, alâkalı endüstrinin fevkalâde bir kabiliyet göstermesini icab ettirmekte- dir. İngiliz Endüstrisinin Ordu İhti- yaçlarına göre organize edilmesi Ancak, önümüzde duran bu işlerin yanıbaşında çok daha ehemiyetli olan bir zaruret vardır. Bu da, büyük Bri. tanya ana vatan endüstrisinin bütün şu- belerini, ciddi bir an geldiği takdirde, muazzam ve intibak kabiliyeti olan is- tihsal kudretini derhal harb ihtiyaçla- rıma uyduracak bir surette organize et- mek meselesidir. İngiliz endüstrisinin harba göre çalışmak hazırlıklarında, çok - aktif bir vaziyette olan sulh ekonomisi«s sine büyük ölçüde tesir etmemesine dike kat etmek lâzımdır. Bizim yapacağımız şey, endüstrimizi “tebdil” edilebilir bir şekle sokmaktır. Her fabrika, yalnız kâğıd üzerinde, değil, en ufak teferru- atına varıncıya kadar her şeyi harb imalatına göre tebdil edilebilir bir su- rette gerçekten techiz edilmelidir. Almanyada bu iş, şaşılacak derece- de esaslı bir şekilde başarılmıştır. Fran- sa, İtalya, Rusya ve daha birçok küçük devletler bu alman örneğini aldılar, ve hâlâ da almaktadırlar. Aynı tarzda hareket etmekliğimiz için paramız yok değildir. Britanya fi- nansr, hazine, bakanı tarafından o ka. dar ihtimamla idare edilmiştir ki, Bir- leşik Amerika hükümetlerinden gayri, dünyanın herhangi bir devletinin finan sından çok fazlasına katlanacak bir du- rumdadır. Hükümet, önümüzdeki yıllar içinde yüzlerce milyon ingiliz lirasına malola- cak bir programın tatbikine karar ver- miştir. Parlamento, bu parayı istendiği anda tasvib etmeğe hazırdır. Bu itibar. la, zorluk paranrn bulunmasında değil, harcanmasındadır. Son iki üç yıldanberi sürüp giden, büyük bir ihmal ve kısa görüş yüzün- den kara ve hava kuvvetlerinin silah- lanması, ancak yavaş ve adım adım iler- leyip ıslah edilebilecektir. Durmadan büyümekte olan kâğıddan programla- rın değerleri yoktur. Çünkü, program- ların tatbiki genişlemelerine bağlı olan endüstri, hükümetin verdiği siparişler. den, arzu edilen hızİr bir tempoda fa- aliyetlerini genişletecek derecede ka- zanç temin etmemektedir. Öyle ise tempoya nasil hız verilebilir? Endüs- triyi, harb işlerine uyduracak — başka hangi yollar vardır? Bir silâhlanma ba- kanlığının halledeceği işte bu iki me seledir. Haziran sayısı şu yazılarla çıkmış- tır: Başbak İsmet İnönünün büdce Merkezi Avrupada sulhun id i ve Avrupada büyük devletlerin politikası için sıyasal ehçmiyetşe.nnden emin ola. rak birleşiktir. Sulh için bütün komşu- ları ile dürüst surette işbirliği yapmağa hazırdır, bütün kuvvetleriyle verdikleri sözü tutarak ve imza edilmiş olan andlaşmaları müdafaa ederek Cenevre- nin büyük prensiplerini takibe hazır - dır, ve nihayet lüzumu takdirinde son nefeslerine kadar birbirlerini karşılık. ir müdafaaya luzırdır.. Milletler cemiyetinin ıslahı işi Bu bizim amentümüzdür. Bugünkü toplantımız ise buna son kuvvetini ve- recektir. Bu sebebten dolayıdır ki Kı- ral Karolun Milletler Cemiyetinin ısla. hı hakkında söyledikleri bütün sözlere iştirâk etmekle büyük bir sevinç duy - maktayım. 16 senelik faaliyetten ben bu neticeleri çıkarmış bulunuyorum, Bun- ları siyasa felsefesi olarak ileri süre - bilirim ve bu fikirde hepimiz müşterek bulunuyoruz.” Cumur Reisi Beneş nutkunu, Ro - manya ve Yugoslavyanın refahı hakkın- da dilekler izhar etmek ve Çekoslovak- yanın müttefiki iki devlet reisini saygı ile anmak suretiyle bitirmiştir. Bükreş, 7 (A.A.) — Prens Pol ile B. Beneş, her sene bir defa toplanmala- rı için kıral Karol tarafından yapılan teklifi kabul etmişlerdir, söylevi. — 1936 büdcemizin kısa bir tah- lili. — Türkiye evvelâ sanayileşmeli mi, ziraati mi ilerletmeli?. — Acele arazi tahriri. — Anadolu tarihinde netice- lenmemiş bir türkçecilik hareketi. — Avrupada Türkoloji. — Sami felsefe- nin ırkçı vasfı. — Memleketimizde zi- raat işçisi meselesi. — Terbiyede ana babanın rolü. — Yeter bu mecmua bol- luğu. — Türk yayınında üç devir. — Hava tehlikesi ve yangın bomba: ları. — Köylü hanı. — Türkiyenin Mil- letler sosyetesine müzahareti. — Ayın politikası. — Bibliyografya. — Halkev- leri. ER LAY RR KA ŞRŞRRZ LAT N — AM birdenbire durdu! İhtilâle — sevkedildiği Tetrika: No: 66 TOPYEKÜN HARB Yazan: General LUDENDORF Türkçeye çeviren: Hikmet TUNA . İşgal edilmiş topraklardaki yurddaşların kararsız durumları, bu asabiyeti çok derin- leştirmektedir. Harbeden cephenin çok geri- lerindeki halkım tayyare hücumları ile ver- ikleri zayiat ve açlığın büyümesi, bu îîî biyeti umumileştirmektedir. Bir ulusun Nevi birliği, bu gibi tesirlerden yakasıı;zu“sıı Yırabilmesi için, çok kuvvetli olması lâzı . Ulusun hayati zaruretleri içinde, yalnız Milli ruha kuvvetli bir ifade venn?k ve, ulu- Sun üzerinde doğru dürüst bir tesir yapr'n.alî Suretiyledir ki, topluluk muhafa_za_edıellı(ı;i :ılattâ böylelikle daha ziyade deruni bir ş ir, Harba girişmiş olan devletlerin, askeri i ve milli toplulukları birbirlerine ;ğlîğel:îl: !ı:ıertebede aŞm ise, memleke"t ’_Ş'“_'_ deki durumlara şekil verilişin harb güdümü üzerinde bir tesiri yoktur. Fakat, ulusun bir- liği cephedeki hezimetler, yahud memı_ekett içindeki “memnun olmayanlar,, n faalıyıe - leri sonucunda, bozulup da, muzaffer devle- tin harb güdümü, muharı ebenin ku(:î netıcesıı- ni cephede temin ederken, elindeki araçlarla düşman memleketin halk ve ekonomisine ayrıca darbe indirmeğe kalkışımca, vaziyet ğişir. deglŞşimdi artık, yalnız hava hallerinde felce uğrayan, tayyare bombardıman filolarını düşman memleket ekonomisi ve halkına kar- şı kullanmak zamanı gelmiştir; harbı kısalt- mak suretile, kendi ulusunun varlığını ku_r- tarmak, gerek ulusun gerekse ordudakilerin canlarını korumak lâzım gelmektedir. Bu gibi ardı arkası kesilmez hücumlı_ınfı tatbiki dolayısiyle, altta kalanı ulusun birli- ği karşısına, gittikçe büyüyen mutalebeler dikilmektedir. “Memnun olmayanlar”, ulus yıkıcı faaliyetlerini devam ettirmeğe, müte- madiyen fırsat bulmaktadırlar. Şimdi, daha sulh zamanında çalışan ve harbın ilk günün- den itibaren kullanılmağa başlanmış olan propagandanm da, düşman millet arasında yıkıcı bir kuvvet olarak faaliyete geçme za- mant gel:niştir. Orduları, düşman karşısında muzaffer bir vaziyette duran alman milletine, düşman propagandası tarafından neler yumurtlan- madı, ve bu propagandanın suc ortakları olan “memnun olmayanalr”, bizde bunu, ne suret- le telâkki ettiler! Roma kilisesinin, yahudilerin ve fran- masonların tekmil gazeteleri, bir “uzlasma ve anlaşma” sulhunun kaval nağmelerile do- lu idi. Buna benzer dedikodular, daha bir ok ka- âx.allarla ulusa kötü bir hulülde bulunuçyorıar_ Düşman, muzaffer olarak harbd Yüşman, an çıkın- ca, bütün bunlar, sanki bıcakla kesilmiğ gibi, zaman ve ihtilâl esnasında, ulusa ne “hürri- yetler”, ne saadetler vâdedilmedi! Hürriyet ve saadet ulusu geniş ölçüde köle haline ge- tirmek ve ondan sonra soymak şeklinde te- celli etti. Önce söz verilen şeylerin hepsi de utanmadan sükütla geçiştirildi. Propaganda vngfesım yapmış, bir günlük ömrü olan sinek gİbl.’. çabuk göçüp giden halk ise, hiç bir şey düşünmüyordu. Önce izah ettiğim gibi, al - man milletinin birliği işte bu suretle kesin olarak kaybolup gitti; bu vaziyet karsısında aı_'tık. ordu darma dağı edilebildiği gibi, cid. di tecrübe de gömülebildi. ) Propaganda, uluslara aynı dili dökecektir. PETiZ SALESE bi (Sonu var) gelecek topyekfin harbda da, DÜZELTME: Dünkü tefrikamızda son sütun. da, (.. zaferler, maneviyat üzerinde ezici bir tesir yapan yası Yaşatmıyacaktır.) cümlesi yanlışlıkla € çıkmıştır. Özür diler, düzeltiriz. v« tesir yapan yasayı yaşatmıyacaktır.) seklinde