ON YF.DINCI Yll No 5302 g ULUS ADlMlZ ANDIMIZDIR 3 MAYIS 1936 PAZAR Son haberler üçüncü suı;i(' mızdadır Her yerde 5 kuruş Negus milletini bırakarak kaçdı (Yazısını 3, üncü sayfamızın son haberler sütununda okuyunuz) e>oama Başbetke KAMALİZM HÜKÜMETÇİLİĞİ Falih Rıfla ATAY Dün, yeni devletin ilk hüküme- tinin iş başına geldiği günün yıldö- nümü idi; Atatürk, Birinci İcra Vekilleri Heyetini 1920 mayısının ikisinde Ankara'da mplamışı.ır Kamalizm davasını iyi anlamak için, Atatürk'ün o gündenberi, bu devlete nasıl bir bükümetçilik te- lâkkisi getirdiğini iyice anlamak lâzımgelir. Bu telâkki — şark tari- hinde hiç görülmiyen, kanun, iş ve prensip hükümetçiliğidir. Yen ne, her türlü mesuliyetten kıçm- d'il için hiç bir vazife görmiyen bir kâğıdcılık cihazı konulduktan sonra, keyfi idareyi kaldırmak ne- ye yarar? Fakat bu on altı yıllık devrede bir milletin tarihinde bel- ki bir defa göreceği, belki hiç rast- I“""Yıcığı hâdiseler olmuştur. İç isyanlar ve dış ittifaklar karşısın- da milli kurtuluş harbı kazanılmış- tır. İç ve dış tahrikler ortasında, bir milletin maddi manevi bütün Mmüesseseleri üzerinde — tesirini hissettiren inkılâb hareketleri ba- şarılmıştır. Tarihi düşününüz: - İş görülmüştür; faaliyetler arasmda Prensip insicamı korunmuştur; her güçlüğe karşı yalnız kanun vası- taları kullanılmıştır. Milletin kurtulma ve kalkınma iradesinin, bu kurtulma ve kalkım- mayı alıkoymak istiyen menfi kuvvetlere — karşı hakimiyetini, Dikta ile izah etmek istiyenler, bu kadar ağır şartlar içinde bir an meclissiz kalmıyan bir şef, ve bir an mesuliyetsiz işlemiyen bir hü- kümet göstermeğe muvaffak ol- mak için ümidsiz bir yorgunluğa katlanacakarlır. Bir tek Dikta, itaati dinleştiren mukaddes Dikta; türk milletinin hayat ve tarih mu- kadderinden geliyor: Kurtulmak ve yaşamak! hepimiz, her zaman, harbta ve barışta, biribirimizi sev- diğimiz veya biribirimize gücen- diğimiz, birleştiğimiz - ve ayrıldı- ğımız her hâdisede zekâlarımızı ve ruhlarımızı bu Dikta'nın tazyi- kinden uzaklaştıramadık. O taz- yikten sonra hürriyet değil, en aşağı kölelik, nefis, aile ve camia zilleti vardır. Millet, onun mecli- si, meclisin bükümeti, ve hepsinin bağlandığı şef, yani milli bütün- lük işte bu disiplinin — çerçevesi içindedir. Her şey, iş, kanun ve prensip, hepsi bu çerçevenin için- dedir. Kamalizm iş, kanun ve prensip hükümetçiliğini tezadsız bir icra iktidarı haline getirmekle, ne tan- zimatın, ne birinci ve ikinci meş- rutiyetlerin, hiç birinin eserini ta- mamlamış değildir. Bu eser onun- dur. Eserin, belki onlar tarafın- dan kendi devirlerinde düşünül- mesi ve yapılması da güç olup ol- (Sonu 2. inci sayfada) ÜN DA aaT SN İT AD Dün Rotatitf baskı makine- mizin motorunda bir sakatlık olduğu için bugün gazetemizi düz makine ile basmak zorun- da kaldık. Bu sebeble başlığı- Tızda ve alttokta hergün yap- tığımız rengi göremiyeceksi- Niz, Bu ârızanın tamirine kadar iki üç gün böyle çıkacağımızı okurlarımıza bildiririz. Ergani bakır şirketindeki yabancı hisseleri tamamen devlet satın aldı Büyük elektrik santralları için uzun vadeli kredi teklif eden alman gruplariyle anlaşma imzalanmıştır Dış Bakanımız Atinada Dr. Aras dun sabali Kıral ve B. Metaksasla görüştü Atina, 2 (A.A.) — Türkiye dış işleri bakanı doktor Tevfik Rüştü Aras bu sabah Pire'ye varmış ve vapurda Başbakan ve dış işler ba- kanı B. Metaksas ile dış işleri ba- kanlığı genel direktörlerinden B. Mavrudis tarafından karşılan - mıştır. Doktor Tevfik Rüştü Aras, yunan başbakaniyle birlikte Ati - naya gelmiş ve kendisi için husu- si bir daire ayrılan Büyük Britan- ya oteline inmiştir. Atina, 2 (A.A.) — Türkiye dış işleri bakanı Doktor Tevfik Rüştü Aras saat 11 de kıral ikinci Corc tarafından kabul olunmuştur. Atina, 2 (A.A.) — Türkiye dış işleri bakanı Doktor Tevfik Rüştü Aras, bu sabah saat 11 de yunan Profesör Koji Okobo nun konferansı Dün bir konferans veren japon profesörü Kaji Okobo (B. Saib tarafından) (Yazısı 2. inci sayfada) — İki bilginimizi anma günü ! Dost Elen Kıralı ve Dış Bakanımız Doktor Aras dış işleri bakanlığına giderek ora- da yul başbakanı B. Metaksas ile görüşmüştür. (Sonu 3. üncü sayfada) —e Haber aldığımıza göre, Ergani bakır- ları türk anonim şirketi, yabancı hisse- darlarını temsil etmekte olan — grupla hükümetimiz arasında ,yapılmakta olan görüşmeler iyi bir suretle neticelenmiş ve grup delegeleriyle hükümet arasında anlaşma imza edilmiştir. Bu anlaşma ge- reğince yüzde yüzü grupun elinde bulu- nan şirket hisseleri hükümetimiz tara- fından satın alımnmış ve madenin tam sermayesi milli sermaye eline geçmiştir. Etibanka devredilmiş bulunan maden- de fennt tesisat süratle bitirilecek ve bir buçuk, iki sene içinde ihracat rasyonel şekilde başlıyacaktır. Alınan malümata göre, Etibankça kurulacak - tesisatın 7 ilâ 10.000 ton standard bakır istihsa- line müsaid olaack büyüklükte olacağı ve elektrolitik imalât için tesisatı da ih- tiva edeceği anlaşılmaktadır. Diğer ta- rTaftan hükümetin türlü yerlerde kuraca- ğı büyük elektrik bölge santralları için uzun vadeli kredi teklif etmiş olan al- man gruplariyle hükümet arasında ma- li şartları tesbit eden anlaşmalar da iki taraflı imza edilmiş bulunmaktadır. Tet- kik etüdleri bitmek üzere olan bu sant- ralların yapılmasına yakında - başlana- cağı anlaşılmaktadır. Alman sanat sergisi Dün _se_rgıevmde alman büyük elçisinin bir söyleviğle açıldı Dün, saat 16 da, Sergi avinde, mo- dern alman sanati ve alman tezyini sanatları eserlerini bir araya topla- yan güzel bir sergi açıldı. Bazı Bal- kan memleketlerinin hükümet mer- kezlerini dolaştıktan sonra, Ankara- ya gelen bu seyyar sergide, tabla ve plastik eserlerden ziyade sınai mamu- lât teşhir edilmektedir. Alman büyük elçiliği, 13 mayısa kadar sürecek serginin açılma töreni- me, bakanlarımızı, saylavları, kordip- lomatiği, bakanlıklar büyük memur- larını, milli bankalar direktörleri ve gazetecileri davet etmişti. Tüze, ba- yındırlık ve gümrük bakanlarımız, BB. Şükrü Saraçoğlu, Ali Çetinkaya we Ali Rânâ Tarhan ile diğer davetli- lerin huzurunda, alman büyük elçisi (Sonu 5. inci sayfada) İki değerli bilginimizi anış ihtifalinde bulunanlardan bir grup (Yazısı 5. inci sayfada) Alman büyük elçisi B. Fon Keller (B. Saib tarafından) “Ulus,, un Dil Yazıları Fıkra : Ah bu Taşra! Fa - Tay B ir iki senedenberi, İstan- bula gittikçe, benden bir iş bulmak için tavassırt istiyen tanı- dıklarımdan biri: “ — Artık İzmi- re de razıyım!” diyordu. Fakat o da, esasen, hendileri gibi nazlı seçkinleri güzel bir Av- rapa şehrinde beslemedikten son- ra, türk haznesinin ne işe yarıya- cağını sorar takımdandır. Sin - yor Markoni, Cenova'da bir gemi- den düğmeye basıp Avusturalya ışıklarını yaktığı gibi bir icad ol- sa da, Adana bataklıkları İstok- holm'dan kurutulabilse, yahut, Ma- latya trahomuna San Rema'dan bakılabilse hattâ bu efendilerin analarını doğurmak üzere iken bir İsviçre kliniğine göndermek, ken- dilerini ora sütü ile beslemek, ora mekteblerinde okutmak, nahiye müdürlüğü, kaymakamlık ve vali- lik stajlarını orada, Markoni düğ- meleri üstünde yaptırdıktan son- ra, İstanbul umum mülettişliği ile yahut Ankara'da bir bakanlıkla memlekete lütfen avdetlerini istir- ham etmek mümkün olabilirdi... Fahat şimdilik bize Anadolu- nun bilhassa uzak, bilhassa geri tarafları için fikir ve aksiyon ter- biyesi gören gençler lâzım. (Ne cehlin aksiyonu, ne fikrin ataleti!) Birçok nasihatler, vatanseverlik ve feragat dersleri verilebilir. An- cahk mesele kamalizm - grçeçili « ği ile tartılıp ölçülmedikçe, sağ- lam bir neticeye varamayız. Herhangi meslekten gençleri- mizi uzak taşra hizmetinden ür- küten sebeblerden haklı olanlarını ayırmak ve bu hizmetler için na- sıl teşvikler yapılmak doğru ola- cağını tesbit etmek başta gelmeli- dir. Biz raylarımızı döşediğimiz kadar maddi gurbeti kaldırıyo- ruz. Lahin manevi tecer- rüd en yakın yerlerde bile kal- maktadır. Köyde bir hoca, kendi- ni tek başına değil, büyük, her an temasta olduğu, her an haberleri- ni aldığı, her hafta kendisine ki- tablarını ve mecmualarını gönde- ren, ve nihayet muayyen bir staj- dan sonra kendini, değerine göre, ileri ve daha yakına nakleden me- deniyetçi organizmanın içinde hissetmelidir. Mesleklerde — staj hizmetinin müsbet — veya menfi notu, meslek adamları sicillerinin esası olmalıdır. İlk hizmetleri için merkezden uzaklaşanların gön - (Sonu 2. inci sayfada) Ermek - İrmek Sözleriyle üreme ve benzerlerinin «Güneş - Dib teorisine göre analizi V. İKEN Dilimizde bir zamanda bir ha- lin tahakkuku manasiyle bir rabıt sıygası yapmağa yarıyan “iken”- in en eski şekli “erken” dir. Bu kelime bir isim veya sıfatın ve ya- hut bir fiil sıygasmın arkasına gelerek o hal veya vak'anım failde bulunduğu zamanda bir başka hükmün tahakkuku manasına ge- lir. “Bu ev bizimken bu kadar ha- rap değildi”, “0, küçükken daha nt gördüm” sözlerinde olduğu gi- bi “bu ev bizim olduğu zaman”, *“o, küçük olduğu zaman” ve “size (Sonu 2. inci sayfada)