Tum şudür: Bunların o1 değildir. Malüm olsa bile, bu resim- lerin Tihi bakımdan bir alâkaları vardır. olsun bizde olsun, vesikalar kullanılmaktadır. kiyenin yeni çehresini Fırsat düştükçe, bunu tahrir müdü- Tüne koleksiyon memuru yehud ko- Teksyon memuruna tahrir müdürü hatırlatır: — Bizde... İnönü'nün Sivasa gi- İ gi ea Assada Dr. Refik bey Bazı devlet dairelerinde bir takım zesimler vardır. Fakat bunlar da, kâh soluk kâh inadma karanlık kâğit- cıkların üzerinde, şakül bir âsi, ziya — bir kaçaktır. Bir kaç satırlık bir tas- vir, bu fotografik vesikalardan daha mücessemdir. nııhycyı bir yabancı turist gel Ü Do ademek ster. Der- “let namma hiç bir dairenin ne doğ- ruluk, ne güzellik ne de memleketin iddiaları bakımından kontrol ettiği gervileri, yahud Rumeli hisarmın ö- — münden geçen vapur, yoldadır. Yabancı bir gazeteci geksisiz Tetanbul'a ve Anadoluya aid çekil- miş bir çok yıllanmış resimler vardır. inalleri kimdedir. Malüm çoğu, bugünkü Türkiyeye aid değildir. Hepimizin büyük baba- larımızın zamanından kalma olan bu fotograflar imparatorluğun çehresi hakkında bulanık. bir fikir verseler bile, bugünkü Türkiye ile ancak ta- Yalnız, el altında başka resimler ol- madığına göre. Türkiye hakkındaki Heşriyatta, yabancı memleketlerde hep bu arkayik — Bir çok amatörlerin çektikleri re- — gimler vardır. Bunların arasımda Tür- b Bakadiğinüi Kinee bümez. derken vagon pençeresinde bir res- Tanıdıklarma ve sevdiklerine Fotograf Sergisi Fotograf denince, Türkiye'de du- Türkiyenin / değişen — çehresini devlet tesbit edebilir, meslekten ye- tişme fotografçı tesbit edebilir, gaze- te ve mecmua teebit edebil tesbit edebilir. Fakat bunların hepsinin bir yer- de toplanması lâzımdır ki, Türkiye- nin dinamik hüviyetini, her arayan, bir yere müracaat edip bulabilsir Türkiye arkeolojik servetler mem- leketidir. Türkiye Selçuk Bizans ve osmanlı yapılarını, dipdiri bir balde ihtiva eden bir memlekettir. Türkiye teknik inşaya kavuşmuş bir memle- kettir. Türkiye baştan aşağı bir ik- limler memleketidir. Çeşidli toprak mahsulleri ile dolu tabiat güzellikle- Ti göstermesi bundandır. Türkiye, demiryollarma — yeni kavuşmuştur. Her tarafını gezip görmek ancak şim- di kabil oluyor. Bütün bunlar, bin- lerce fotograf. makinesinin yıllarca tesbit edemiyeceği hududsuz ve sa- yısız mevzulardır. Türkiye dışarda fena tanınmış tır. Türkiye daima çalışmış ve daima yaratmıştır. Bunu dışarıya vesikalar halinde söylemek lâzımdır. Türkiye ziraatte ileri gidiyor. sanayileşiyor, kendi kendini tenkidde her milletten daha sert davranarak büyük bir ta- rihi devri açmış bulunuyor. Bundan başka, onun batı ile do- ğu arasında bir misyonu vardır. Ba- anlatacak ki, doğu, şairlerin ha- yalinde mumyalaşmış olan doğu de Şildir. Aradığı dinamizm'i bulmuş tur. Ve doğu'yu inandıracak ki, kur- tuluş ve yeniden kuruluş için bu di Namizm'e sarılmaktan başka çar. yoktur. Türk lir. Ve bunu, söz ile de yapabi- keyon, aksyonu îiı gözle görülür vesika ispat etme- lidir. Propagandal İçerde propaganda! dışarda p: paganda! ... İşte bugün gezeceğimiz fotograf sergisi, bu iki levha arasında bir şey- dir. Yokluktan varlığa varmış olmak geğillir. Yokluktan verliğa doğru, İmüş, hesaplanmış mütevazi e Rkal devlet fotografçısnı, fo- tograf atelyesini ve amatörü bir ara- da bulacaksınız. Ve göreceksiniz ki bu üç kuvvetten hiç biri artık, daf değildir. Fotografım bir sanat ol duğunu ve sanat tesiri yapmayan bir resmin gerek vesika olmak, gerek propaganda/ yapmak değerini kay- anlamıştır. s:m bir devlet fotograf arşivi- nin az çok hangi esaslara göre fotog- raf çektirebileceğini yahud toplıyabi- Teceğini göstermektedir. Bir kanun, matbuatta çıkan her fotograftan iki tanesinin devlet elin- de toplanmasını temin eder. Milletin bu işe göstereceği alâka, iyi amatör fotograflarının da, millet hesabına devlet elinde bulunmasmı kolaylaştırır. Bu işe ayrılacak bir para, arşivin hem tamamlanmasını hem de her yıl Keza, bir kanun, ufak bir bedel mukabilinde satılacak kopyaların ya- hud bastırılacak kartpostalların yahud. yaptırılacak albümlerin hasılatı ile, bütün bu işe tahsis edilen meblağla- n devlet hazinesi namma kapitali- ze edilmelerini temin eder. ... Bugün gezeceğimiz sergi'nin ha- tırmıza getirdiği düşünceleri bu su- retle hulâsa etmiş oluyoruz. Türkiyede iyi fotograf, iyi fotog- rafçı demektir. Fotografçı, mektep- len yetişir. Türkiyede, henüz böyle bir mektep yoktur. İyi amatör ise, teşvik ister. Teşviki, böyle sergiler 'ürkiyede çıkan mecmua- Burhan BELGE ULUS Z gn İÇ HABERLER İSTANBUL TELEFONLARI Tramvay i(;z;s;ıın tahkikatı İstanbul, 28 — Tramvay kazası et- rafındaki tahkikat devam etmekte- dir. Ayakları kesilen müfettiş Ni dün gece saat üçte ölmüştür. tahkikat devam etmekti an tramvaym elek- trik freninin bozuk olduğu fennen tes- bit edilmiş vaziyettedir. Fakat bu bo- zukluk kazadan evel mi, yoksa kaza dolayısiyle mi olduğu tesbit miştir. Ehli vukuf raporunu pazar gi 'nü verecektir. Kontrol İsmailin de a- yakları kesilecektir. Adli Hava tehlikesine karşı İstanbul, 28 — İlkbaharda hava tehlikesine karşı 20 dakika sürmek ve bütün şehre şamil olmak üzere bir de- (Başı 1. inci sayfada) (1) İm: Süje veya objeyi gös teren elemandır. (2) Es: Oldukça uzak bir saha gösteren ektir. Görülüyor ki “imes”, etimolo - jik analiz bakımından tamamiyle “mez” e müsavidir. Bu sözlerdeki (m) konsonunun kendi kategorisinden olan (b) ve (p) ye değişebileceğini ve asıl menfi anlamı veren (z) konsonu- nun da bir yandan kendi katego- risinden (4) ye, bir yandan da (3) ve onun kategorisine tahavvül e - l bir daha hatırladık - rinde bu seriye dahil olan mer anlamlı sözleri gözden geçire- Me- Farsçada füillerin emir sıyga - larının başma (me) getirilerek iygası yapılır. Mese yap” emrine bu önek tekün — yapma” de “Mekün, şehriyarâ, civani mekün” mısrağında olduğu gibi. Bu - nun Türkçe “me” den tek farkı, başı pan ve tamamiyle bizim “ nin rolünü oynıyan “bi” beyinsi kimsesiz' m” olduğundan, bu ekin de “me” nin konson ve vokal tebadülleriyle aldığı bir şe kil olduğu anlaşılmaktadır. Yakut lehçesinde de gelen “me” menfi ekinin “m” İ bilbete,, tir. (3). Demek oluyor ki (“me (T.) — be (Yk.) — bi (Fa.)) dır. Pas Şimdi Fransızca (pas) ve bu- nun Lâtince aslı olan , (passıs) sözlerine geçelim : Fransızca — etimoloji lügati, fransızca (pas) nın Lâtince (pas- sus) tan geldi İtalyancası (passo), İspanyolcası (paso) ve eski Provansalcası (pas) olduğu- nu kaydettikten sonra menfi zarfı olarak istimali hakkında - şöyle olmaktadır. Meselâ Yakutça ilmedi” demek - Pas.- 12 inci asırdan beri menfi zarfı olarak kullanılmak- tadır. (Charlemegne'ın seyaha- BN Pekarsi : Yakut dili Iögati. Ticaret Odasının bugünkü kongresi Ticaret odası kongresi bugün saat v salorunda topla. nacaktır. Gündem şudur: 1 — Evelce tesbit edilmiş olan maddesini te; sadi. vaziyeti encümen - tarafından NMi olan raporun okunması ve görüşülmesi 2 — Gündemin üçüncü maddesini teşkil eden kazanç vergileri hakkın- da encümen raporunun görüşülmesi, 3 — Dilek encümeninin raporu 4 — Mevcud takrirlerin okunması 've görüşülmesi. Bir serseri torpil bulundu Şile, 27 (AA.) — İlçemizin Alaçalı yakınında üç memeli bir seyyar torpil görülmüştür. Liman dairesince bu torpi- imhası için tedbirler alınmıştır. Ulus,, un Dil Yazıları “ndır.” Şimdi, (me - ma) sözlerinin sonunda birer düşmüş (| ğ gunu, bunun (2) den dej Tunduğunu, (7 mn aynı olduğu hemen meydana çıkar. Eski Fransızcadaki (mie) ve Provansal dilindeki (mica) ve (miga) sözleri de bu hakikati ilân etmektedir enaleyh (mie) #özünü (pas) sözünün / rakibi de- Til, Tönetii muş daha kısa bir şekli olarak almakta tereddüt edilemez. Lâtince (passus) a gelince bu- nun Fransızca (pas) dan yegâac farkı sonuna bir (us) almasıdu i, lâtin kelimelerinde isimleştiri ci bir rol oynıyan bu (us) soneki nin fuğ) ve (uk) tan değişme ol duğu besbelli Mi - Mide - Mite Grekçede (mi) sözü hem fiil - lerin emir sıygası başında, hem de yalnız başına olarak menfi zarfı- dır. Bunun Türkçe (me) den yal- nuz bir vokal farkı vardır. Gene bu (mi) ye (de, te) unsurları ilâ- ve edilerek (mide) ve (mite) men- fi zarfları da yapılır. Bu ilâve edi- len elemanların rolleri tabit baş- nlamı (mi) Mâ - Arapçanın yirmi dört sıygalı Lâ (emsile) tasrifinde menfi anlamı- 'na olarak muzari sıygasının başı- 141 Dictionnaire ötymologigue de la langue française, Oscar Blo- eh, T. IT P. 131 Me 173 Mez 1T * Me (a) Bi (Fa) : Pas (Fr) : Passus (Zat.) Mi 16r.) Mide 16r) Mite 16r) : Mü Ar) : Lem fAr) * Lemma lâz) : Bu tablonun (2) ve (3) numa- ralarındaki bütün — elemanların D Bu ilk sütun, sonek halin - deki sözlerin başına kök veya baş- ka bir eleman gelebilmek — üzere birakılmıştır. Tayyareye yardım Muğla, 27 (A.A.) — Halkevinde top- lanan hava kurumu idare heyetleriyle parti ocak kurulları - ve bir çok zevat kurban bayramında h: kurumuna na- lâzım geldiğini ko- ni şimdiden hava kurumuna varmiş- lerdir. Bu zatlar yarın propagandalarına başlıyacak ve tayyare için azami gay- rette bulunmga çalışacaklardır. Bu top- dantıda bulunanlar tayyareye yardım i- çin pek çok çalışmağa karar vermişler- davisi için yete başlımışt Kızılay Geliboluda hastane açtı Kızılay genel / merkezi” Gelibolu'da oradak muhtaçların te- itün teçhizatiyle ve 10 yar hastanc açmıstır. Hastane faali- na getirilen öneklerle bunların gramer fonksiyonları şunlardır: L Mâ. — Hal zamanının men - (ağ) olduğu bellidir. Bizim (ma) (&) konso - nu (z) ye çevrilince (maz) aslı da meydana çıkar. (bilâ) şekli di meleri arasında İstikbal zamanının cektir. Bundaki (1) elemanının rolü o bahse bırakılırsa kalan (ağ) n (az) dan değişme olduğu ko en. — İstikbal v Sizimtmm— de (lâ) vın başka bir şeklidir. (1âğ) şek- linde (z) den değişme olan (&) bir tebadüle daha uğrıyarak (n) olmuştur. Baştaki (1) elemanı dör düncü seriye aittir. IV. Lem. — Arapçada (cahdi ) denilen menfi sıygasının Meselâ (Lemyektü; yazmaz). Bunun başındaki (1) de ilecektir. dördüncü seride izah dan sonra gelmesi icabeden (eğ) asıl menfi anlamımı saklıyan ele- mandır ki (ez) den değişmedir. V. Lemma. — Arapçada (cah - dı müstağrak) denilen menfi sıy- gasını yapmağa yarar bir önek di- ye kullanılır. Meselâ (Lemmâyek- tüp — hiç yazmaz). İşte burada (lem) deki mıştır. İlinci (em), eksiklik tamamlan ir (eğ) dir buda (ez) den değişmedir. ve menfi anlamı oradadır. Serinin Tablosu İşte ikinci seriye ayırdığımız Fars, Fransız, Lâtin, Grek, ve Arap me sözlerinin de hep Türkçe (me) ve (mez) den başka bir şey olmadığı bu izahlarla or - taya çkımıştır. Bunu / etimolojik açık görebiliriz: OMAB 6 W . * em * eğ) * . * , *temter OH * iötem Heğle) * . * * b H iğle) * . * D *taptaa 404 . Hapt Hağt w (D . Him t iğG) * . * H im Hiğ (2) * id * eğ H im H iğ () *it * eğ Ham Hağlı) * . * d € (m — b —p) ve (ğ Hem *leğ(a))4 - * Hem H eğ(e) * ağ * . ) ol ması, hepsinin de (mez) den baş- ka bir şey olmadığını açıkça mey- dana çıkarmaktadır. (5). lizi yarınki sayımızdadır. İ N. DİLMEN (5) Üçüncü seri sözlerinin ana-