13 ŞUBAT 1936 PERŞEMBE Habeşler Curatiyi aldılar Her taraftan kuşatılmış olan Makalle de italyanların bir yarma hareketi yapmaları bekleniyor (Başı 1. inci sayfada) Rapora göre, habeş hükümeti, tün misyonerleri belli başlı noktalı da toplamak için 27.1.1936 da yap- 1 tevkifler meyanında amerikalı misyoneri de tevkif etmiştir. Haveşler Hükvleyi kuşutmuşlar. Adisababa. 12 (A.A.) — Royter: Şimal cephesinde bulunan bir yal a göre, Makalle, habej tamamile / kuşatılmış bir vaziyettedir. Makal 'nun iaşesini tayyareler temin etmel . Habeşler, bu garnizonun pek yakında, bu çenberden kurtularak i- talyan ordusuna iltihak için bir yı ma hareketinde bulunmalarını bek'e- mektedir Habeş veliahdı Dessie'ye gidemedi Adisababa, 12 (A.A.) — Habeş veliahdı, Dessiedeki umumi karargâ- ha gitmek üzere tayyare ile hare * etmişse de havanın fenalığı yüzün- den geri dönmeğe mecbur olmuştur. Habeşler italyan karakollarına hücum ettiler Adisababa, 12 (A.A.) — Ge- neral Nasibu ordusuna mensup bazı kıtaların Garlogubi-kurale yolu ile Fafan ırmağı arasındaki Talyün karakallarığa” bücüm <- ilmektedir. İtalyanlar altı tikleri bildi burada blokhavzlar ve yer sığınakları yapmışlardı. Habeş talarının bu blokhavzlardan ikis ni ele geçirdikleri bildiriliyor. İmparator Harar'daki - bağla- talyan askerlerinin sarılmış oldu- ğuna ve yahut tehlikede bulundu- #una dair çıkan şayiaları kati su Tette yalanlamaktadır. İtalyan harb rebliği Roma, 12 (A.A.) — 121 numa. İki cephede kayda değer bir dise olmamıştır. Şet arazisi şef- lerinden, Ras Guksa'nın Kuzani ve Kassa Sebhat'ın kayınbiraderi Gebremehin, 200 adamı ile birlik- te ileri karakollarımıza gelerek başeğmiştir. 20,000 den fazla ölü! Adisababa, 12 (A.A.) — Habeş hü: kümeti neşrettiği bir resmi teblij talyanların 10 li tebliği kında diyor ki “İtalyanlar tarafndan — kabul edilen anavatan ordusundan 844 ölülük zayiat, 30 sonkânunda yap: habeş ordusu kumandan- Jığı 15 bin italyan ve 5123 yerli italyan mkeri için defin koll mecburiyetinde kalmıştır. Bundan başka ayni muharebeler esnasında 333 eritreli asker de habeş ordusuna iltihak etmiş- Eritreli askerler Kenya'ya sığınıyorlar Londra, 12 (A.A.) — Sömürge ba- kanı Tomas'ın avam - kamarasında sta göre, 15 ilâ 22 son kânunda takriben 380 italyan yerli as. keri Kenya'ya iltica etmiş ve orada v lâhtan tecrid olunarak kampa konulm * dardır. Bir kızıl aç hastanesi daha mı bambalanmış? Londra, 12 (A.A.) — İtalyan tayyarelerinin Ualdia yakınındal İngiliz kızılhaç hastahanesi ci rına bomba attıkları hakkındaki haberleri teyid eden haber alınma- mıştır. Paris, 12 (A.A.) — Çekoslovakya B. Hodza, le Jurnal gaze- — Alman dinamizmasının uyanı: şından sonra, huzür ve çileri için artık dinlenmek - yoktur. Bununla beraber, pek yakın bir teh- | like mevcud olduğunu * zamın bek- Hodza, bu Almanya- 'nın birçok defalar tekrar edilen barış arzusundan değil, zemini özenle ha- zırlamak istiyen alman askerlerinin kiyasetinden çıkarmaktadır. B. Hodzaya göre, diplomasi kuvvetin ustalıklı bir surette iş bir. #i yapması mevzuubahstir. Tehlikenin önüne Orta Avrupanın teşkilâtlandırılmasna — devam sureti- le geçilmelidi B. Hodza, her şeyden önce ekono. mik ve sıyasal ittifaklar yapılma: düşünmektedir. Buna — Avusturya başlanmış Muvaffak olmak- için, hele orta Avrupada tam bir değişik- lik yapmak lâzımdır. B. Hodza, Yu goslavya ile Romanyanın, bu yolda Çekoslovakyanın peşinden gelecekle- rini ummaktadır. Zorlukların bir kıs Ustaşiler müebbed küreğe mahküm oldular ns) D ÇALA.) — Sant inde, Kralj'ın müdafaa asını yapmış- suçluları ve assa ecnebi memleketlere - sığın- ile Kvaterniki unut. mamalarını “stirham etmişti mış olan Paveli, Eksanprovans, 12 (A.A.) — Usta- gilerin muhakemesi sonunda jüri he- yeti sorulan suallere müsbet olarak cevab vermiş, fakat aynı zamanda hafifletici sebeb göstermi üzerine mahkeme üç Ust Bet küreğe mahküm etmiştir. AR! UDLUK DİŞ BAKANI İTALYADA Roma, 12 (ALA.) — Burada bulun makta olan Arnavutluk dış işleri baka- u, B. Musolini ile B. Suviç'i ziyaret et- mişti yasi ehemiyet atfedilmemektedir. Burada bu ziyaretlere husuzi bir anı, şimdiden yenilmiş bulunuyor. Her şeyden önce Avusturyaya Habsbarg ların geri demiyeceği menfaat i melidir. Yugoslavya henüz az çok gü lik göstermektedir. Çünkü vak- daki Hırvat iftirakçı: kiı vermiştir. Bununla ftirakçılardan biri, son tirilmesi suretile elde e- ekoslovakya başbakanı B. Hodze Çekoslovak Başbakanı B. Hodza Bir fransız gazetesine orta Avrupa memleketleri emniyetinin teşkilâtlanması imkânlarını Fransız - Sovyet andlaşması etrafında —— İngiliz ve leh gazeteleri andlaşma — hakkında neler düşünüyorlar? Londra, 12 (A.A.) — Deyli telgraf gazetesi, Fransız - Sovyet yardım paktı hakkında hararetli yoktur. iktirmek için her fır ifade etmiştir. Laval, AL manya ile bir uyuşma elde edile- bileceği umudundan hiçbir vakit iştir. Laval'in en ha> raretli taraftarları, sağ cenahtadı Bu cenahta Fransa'da komünist tahriklerinde — bulunmaktan vaz- geçmiyen ve harbdan evvelki borç- iyi bir şekilde halletmek iste- mniyen bir devletle anlaşma yapıl- ması şiddetle takbih - olunamkta: dır. Frar ların bu andlaşmı hiç olmazsa, Lehistan'ın da gire- ceği umudları da gerçeklesmemiş- tir ve öyle anlaşılıyor ki, bu and- laşma yalnız Fransa ile sovyetlere münhasır kalacaktır. ittifak andlaşması adı verile- lecek olan bu paktın, Fransada hani bilecektir. Sovyet anlatıyor indedi Avusturya — toprakların. ki: a, bundan sonra, küçük Avusturya arasında eko. nomik ve sıyasal anlaşma — mi olduğunu ve Macaristanın daha son: ra bu irebileceğini, bu anlaşmanın hiçbir devlet ve İtalya 'a- leyhine olmuyacağını söylemiştir. B. Hodza son olarak demiştir kit “— Bu gayenin gerçekleşmesin: çağdaşlarımızdan çoğunun tahayyül ettiklerinden daha yakın bulunuyo- Fransız mından da B. Hodza şerefine ziyafet — | ** Paris, 12 (A.A.) — B. Ozüski, çe koslovak elçi aa gerefine te fransız'deniz bakamı Pietri, finans ba kanı Bonne, Romanya dış bakanı Titü lesko ve Yugoslavya elçisi Buriç bulun muştur. tan mühim MAREŞAL TUKAŞEVSKİNİN ZİYARETLERİ Paris, 12 (A.A.) — Sovyet Rusya büyük kurmayı ikinci başkanı mareşal Tukaşevaki dün tayyare ve havacıl id daireleri gezmiştir. Mareşal, fransa da hafta sonuna kalmağa karar vermiş bulunmaktadı bildirmiştir. beraber tasdik edileceğine Berlinde bu andlaşmanın manyaya karşı olduğu iddia yor. Hakikatte, bu andlaşma 'nız melhuz bir mütecavize dır. Ve bunu imzalıyanlarda iç birini, milletler ti paktının 16'incı mz teahhüdlerden azade kılmamakta- dır. Yalnız şurası, var ki, bu. 16 ıncı madde, tesii tak- dirde tecavüze uğrayan hiç değilse bir müttefike day Varşova, 12 (A.A.) mahfillerdeki kanaata göre, Fra - Sovyet paktı, bunu imzalıyan- lardan birinin toprağına taarruz yapılırsa meri olacağından Bak tık memleketlerini herhanği bir al idrre Boi tadır ve dolayisiyle * usyanın hava - Filolarma - | hareket üssü olabilecek tayyare — karargâhlarının inşası bir mahiyetindedir. Polonya kamoya bu pakt'dan dolayı ciddi bir. “Kurjer Polski” gazetesi diyor — melerine başlanıldığı andan itiba- — ren Polonya kamoyu buna muarız — davranmıştır. Bu, fransız /mından olduğu gibi Polonya kü Polonyanın dahil - bulı &t bir anlaşmanın merkezi Avrı pada yeni bir siyasa ihdas et Polonya menfaatlerine uygun | 'A.B.C.” gazetesi de şöyle Bir müddettir Fransa P yin haklı göstermiyeceği ransız - Sovyet paktı menfi dürülen Gustlof'un cenaze töreni B. Hd der'in iştirakiyle yayplmıştır. B. Bohle, söylediği nutukta, yapılabilecek bür siyasal cinayetin en menfur kabul İdesindeki Sovyet paktı görüş — Ti rol oynıyabilir. in cinayetler Tefrika: No. 12 ANKARA Yazan: Norbert von BISCHOFF Türkçeye çeviren: Burhan BELGE oloğlar, Bizans'ta; Ertuğrul'un em- ki Türkler yani Osmanlılar da Anado- Palı rind lu'da, Fakat Osmanlı Türklerinin Küçükasya- daki hükümranlık devirlerine geçmezden önce, onlara önderlik eden soydaşlarının ya- ni Selçukiarın ve Konya Sultanlarının başar- dikları büyük işler üzerinde duralım. Çi Küçükasya'da bulunan bütün öbür yığın kümdarlar ve beyler 'arasında sivrilerek A- nadolu'yu “ne kendilerinden önceki ne de kendilerinden sonraki devirlerin göremedi- ği derecede yüksek bir medeniyet seviyesi- 'ne çıkaranlar, onlar olmuştur. Selçuklar za- manında, Anadolu, Hititlerden beri göreme- diği bir şeye şahid olmuştur. Bu da, Anado- luya göre bir kültürün, Anadolu'ya göre bir hukukun ve Anadolu'ya göre ve sonderece ">zib güzelliklerin doğmasıdır. *>>dolu toprakları, 2500 yıldanberi yal- ü nız yıkılıp yakılma ve ortadan kalkma gör- Müştü. Yalnız Romalılar zamanında, o da kendine mahiyeti itibariyle yabancı olan bir kültüre intibak zaruretleri yüzünden, - biraz gün görmüştü. İşte bu Anadolu'unu kuru topraklarından, Greklerin, Lâtinlerin, Arab- ların, Türklerin, Mongolların ve Frankların akınları karşısında çok zamanlar inkıraz tehlikeleri geçiren Selçuk idaresi altında, sanki bir sihirbazın-nefesiyle bir dirilme o- luyor ve gayet ince, zeki ve sanatkârane bir medeniyet doğuyordu. Dünyanım ayrı parçalarında ayrı fikir ik- limleri içinde doğmuş olan kültürleri bribir- leriyle karşılaştırıp hükümlere - varmak ve bunu şundan şunu da ötekinden üstün - tut- mak, yanlıştır. Bir kültür tamamlığının ve topluluğunun içindeki asli yahut yabancı unsurların nisbetlerini araştırmak ise lüzum- suz ve vakit kaybettirici bir iştir. İlk “yeni” gökten nereye ve ne zaman inmiştir? Hangi fikir ve hangi şekil vardır ki atalarının şe- ceresini insanlığın ilk fecrine kadar götür- memiş olsun? Eski kültür sahalarına aya- ğınt basmış hangi millet vardır ki, başkala- rının kendinden evel yarattıkları değerler- den müstağni kalarak kendinin bütün fikir dünyasınr baştan yaratmak denemesine gi- Tişmiş olsun? Bir milletin kültürel başarısı- nı, önünde bulduğu yabancı kültür malze- mesinin azlığı yahut çokluğu değil, bu kül- tür malzemesine tasarruf etmekte gösterdi- Bi kabiliyet tayin eder. Selçuk Türkmenleri Arabın islâm dinini Küçükasya'ya gelmezden çok önce kabul et- mişlerdi. İran'daki parlak rönesansa şahid olan onuncu yüzyılda ise İran'ın doğusun- da cadırlarını kurmuşlardı. İslâmlığın fikir ve din dünyası ile irani sanatın şekilden ö- türü tesirleri, işte bu yüzden Selcuk eserle: Tine ister istemez gecmistir. Fakat bu un- surlara helenist kültür mirasının aslından ve şekillerinden daha birçok şeyler katarak hem de kısa bir müddet ve son derece güç şartlar karşısında ve bugünkü görü: göre milli divebileceğimiz hususivetli, asil bir kültür yaratabilmeler 'nız kendi merkezleri olan Konya'da değil çok bakımsız olan içerlerde de, Malatya'da ve Sıvas'ta, Kayseri'de ve Niğde'de. tas ke- merlerindeki yontma Çoyaları) damlıyan asıl su tanelerini hatırlatan camiler bina etmeleri; halk için muazzam hamamlar, kımsız ve çorak yurd için de o zamana dar görülmedik mektebler yapmaları; te olmıyan bozkırın içinde şahane caddeler bunların üzerinde de muhteşem hanlar ve — kervansaraylar inşa etmeleri, hem öyle han lar öyle kervansaraylar ki onların sade - gü- zel ve muhteşem harabeleri karşısında eğil- mek zorunda kalan bizler, onları Efes yas hut Bergama'da gördüklerimizin hizasında tutmakta hiç bir zorluk çekmiyoruz? İşte — bütün bunları başarmaları ve bundan baska — da genc devletlerinin sarayı etrafında — va — manın en parlak dini zekâlarını toplamış ve —— meselâ kurduğu tarikat ile Osmanlı İmpa- — ratorluğunun fikir hayatına, son yıllara ka- dar, tesir salmış olan “Celâleddini gibi bir adı ve ondan sonraki mak lâzımdır. Ondan önce dan sonra da yüzlerce sene, n fikir ve kültür havatı ufuklarınn hiç | noktasında ümid ışığı belirmiyen bir çöl gi- bidir. (Sonu var)