— Kamutay. dün Refet Canite- 'iın başkanlığında — topl uğların - Karakuyu kızı. Ümmehanın iye encümeni rapuru - okunarak “kabul edilmiştir. — İZtemmuz 1336 tarih ve 26 “gayılı kararla askeri ve mülki — tekaüit kanununun 45 inci madde- /— sindeki şehid kelimesinin şumulü — derecesinin —t akkındaki " — hükümet tezkeresi ve büdçe en — meni mazbatası okundu.. Büdce “encümeni 1683 numaralı askeri — yemülki tekaüd . kanununun 45 İ — inci maddesinin hükümlerine göre 2- Hazarda kendisinin sunu “ gaksiri olmuyarak vazife icabı ka- — nen vefat, — 3- Mecruh olup tedavi “ ga veya icra olunan cerrahi ame- Hiyat neticesinde vefat, B Mühasara içinde sebebi ma- olmiyarak vefat, olmak üze- v vıı.ı":îf t vaziyeti tesbit etti. veya ü lerinde her nevi düş- — man silahı tesiriyle derhal vefat eşkiya “edenlerdir. , İkinci fıkra hükmü, anyi suret- “le sefer veya hazarda vazife ilca. siyle kazaen derhal vefat eden- müstağni encümenimizce karar encümeni mazbatası ka- ına çarpılması hakkındaki Ad. toplantısında olduğunu tesbit etti bul edilerek nebatları hastalık ve zararlı böceklerden koruma hak- kındaki kaunu projesiyle, askeı ik kanununun 36 ncı madde lmesi, Türkiye ile Yu- ındaki 30 ilkteşrin amet, ticaret ve sey- mukavelesine ek - olarak 26 eylâl 1935 tarihinde imza edi - len müzeyyel anlaşmanın tasdikı- ne dair projelerin ikinci görü- şülmeleri yapılarak kabul edildi. Askeri ceza kanununun bazı maddelerinin değiştirilmesine ve bazı maddelerine ekler yapılması- 'na dair 2862 numaralı kanun Ka- mutay encümenlerinde tetkik olu- rafından hazırlanan kanun layi hası da görüşülerek kabul edi Kamutay yarın toplanacaktır. Suriyedeki toprağımızda bir karakol binası yapılacak üzere, Suriye sınırları i- ru gelirken ölen, osmanlı türklerinin Beyi, Süleymanın mezar Jandarma umum komu küçük yurd parçası üzerindeki harab karakolun yeniden yapılmasına karar vermiştir. Bu yapıya aid projeler Ba- yındırlık baka dirlik bakanlığı tarafından yapılan bir hesaba göre, 1935 yıl çinde, hazirandan dar, yeni kurulan yapı direki rlğğü merkez fen 82 vilâyetimiz dahil ik keşif ya- 352 bin 707 sma girmiştir. | ULUS İSTANBUL TELEFONLARI Kadıköy su şirketindeki tetkikler dan yapı dir. Şirketin maliyeye oldukça fazla mikdarda borcu olduğu, belediye his- sesini de eksik ödediği anlaşılmın Ayrıca şirketin, kendisi - ödemi zım gelen pul bedellerini, müşt rinden aldığı da meydana çıkmıştır. Damsgasız ölçü satanlar yakalandı İstanbul, 29 — Damgasız ölçü ve dar oldukaç büyük kontrolsuz tartı ve ölçü âletleri satan Samuel Benbasat adında bi kalıları hakkında takibata başlanmış- * İstanbul, 29 — Şubat d cakt ilk hafta: İstanbulda gaz kursları açıla- Memleketimizden ayrılan beyaz ruslar hakkında bir tebliğ İstanbul, 29 — Türkiyeye sığınmış olan beyaz ruslardan türk vatandaş- lığına girmek istiyenlerin vatandaşlı: #ımıza kabulünden ve yabanı Teketlerde yerleşmek istiyenli Türkiyeden ayrılmalarına izin veril. mesinden dolayı bazı Avrupa gazete- lerinde bunların çocuklarından / ayrıla- k Türkiyeden çıkarıldığı yolunda yazılar görülmesi üzerine milletler cemiyetinde beyaz rusların vaziyeti ile meşgul olan Manseu bürosunun İs- tanbul delegesi gazetelere gönderdi- ir tebliğde, Türkiyeden beyaz in de malarına izin verildiğini bildirmiştir. HkakTAN A b munun Ankara radyosunda- ki konferansları BUGÜN 19,30DA Hukuk doktoru B. Suat Kes- kinoğlu “Boşanma. Boşanma sebebleri, Boşanmada haksız o- lanların mesuliyeti, Bu mesuli- yetin derecesi” mevzulu konfe- ransını verecektir D.Grupu Ankarada güzel bir resim sergisi açıyor. Bu zamana kadar İstanbul'da beş re- sim sergisi tertib etmiş ve büyük alâka- dar toplamış olan D. grapu, altıncı resim sergisini Ankarada, sergi evinde açacak- tır. T şubat cümartesi günü sant 15 de açılacak olaf sergide D. Grupunan - bu izamana kadar beş sergide teşhir ettiği resimler ve üstelik yeni yapılan bir çok eserler vardır. Demek oluyor ki D grupu Ankarada açtığı bu sergi ile ilk - büyük ve tamam . eserini vermiş - bulunacak. Memleket resminin en genç ve en ileri hareketini temsil eden D grupu sanat bu toplu hareketi Ankarada yapmaları alkışlanacak bir harekettir. Küşat resminde Necip Fazıl Kürek ve vessam Nurullah Cemal yeni/ sanat ve sanatkâr hakkında ceklerdir. kârlarını konferans vere - Sergi herkes için serbesttir. . v. Bischoffun AN bu değerli türk dostunun eserini d I şubattarı itibaren tefrika edeci Arkadaşımiz Burhan Belge çevirecektir. 30 SONKANUN 1956 $ v “ İÇ HABERLER Bakanlar Kurulunda Bal kurulu dün akşam - top- lanmış ve toplantı geç vakte kadar ni Yeni bulgar elçisi Sofya, 29 (AA.) — Bulgar ajan- nın / Berlin elçisi B. To- dor Hristof, Sofya'ya çağırılmış olan B. Todor Pavlof'un yerine Bulga Ankara elçiliğine tayin olunmuştur. kiplerinden İsmail Hakkı tayin e« miştir. ğt hakkında gümrükler genel direk- törlüğü bir tamim hazırlamaktadır. * Kültür bakanlığı 2517 numaralı kanunun orta tedrisat mektepleri mü- dür, bi allimlik maaşlı 'dan / başka; mek- teplerdeki ve pansiyonlardaki - dai yazifelerine mukabil verilecek ücret- lere dair olan #iştirilmesi bakkında bir kanun proje- si hazırlamıştır. i maddesinin de- * Hâkim, müddei umumi ve sorgu ümleri arasında - tayin, nakil becayişleri hazırlayacak olan adi tayin ve intihab komisyonu toj Tarına başlamıştır. RAsmı (Başı 1. inci sayfada) €) (2) (3) (9 (5) Uğ H ub t uğ * :Uğ -t ube . Hul yar : Üğ H ub b un Hul b ar 1) Üğ: “Esas, sahip, / efendi, anlamlarına ana köktür. “yetet iğimiz gihi “üçüncü uneur, aynı zamanda sonuncudur ve doğ- udan doğruya (uğ) şeklindedir. 'ana kök anlamını kendinde ve lnı::llı ettiren süje ve- ve ifade etmek, 'Ona şümul ve tekarrür ma- “maları katan (ul -— ar “lar) elemanlarının gelmesiyle / çüncü (uğ) elemanının ortadan — kaybolması ancak fonetik icaba (üğ) un söylenişte ve yazıda gö- Tünmemesi sonradan düşmek zündendir ve (bular) ı asıl molojik şekli de: () (2) (3) (9) (5) ÜUğ L ub H uğ H ul Har İş böyle olunca (bunlar) şeklin- de üçüncü eleman olarak gözüken — (un) parçasının da Cuğ) dan de- olduğuna kolaylıkla kanaat K en eski Türk- | “de olan : Ulus »un Dil Yazıları bu söz, önce ana kök kendisinden sonra gelen unsurla kaynaşıp ba- şındaki vokal de düşerek ve üçün- cü eleman ortadan kalkarak (bu- lar) şeklini almış, fakat sonra mü- tekâmil Türkçe, bunda eksik ka- lan tayin ve ifade elemanını tek- rar yerine koyarak onun (ğ) sini de (n) ye çevirmiştir. Bu (& -n) değişimini doğru gös teren “en küvvetli dil - varlı; Türk di seslerinden biri olan ve genizden gelen (ağ) konsonunun - varlığı- dır. Bir vokalle birlikte (anğ) şek- linde gösterilebilen bu geniz kon- sonu, bir yandan (an) ve bir yan- dan (ağ) elemanlarını doğurur ki, bu da (& - n) değişimini çok tabii gösterir. (4) Ul: (. 4 D; ektir. Mefhu- mu en geniş, en yaygın, en genel bir sahaya nakleder. (5) Ar: (. 4 7); ektir. Mefhu- mun herhangi bir nokta veya sa- hada tekarrür ve temerküzünü an- latır. (Uğ * ub * uğ — uğubuğ bu.) sözü, ilkel insanın her şeyde yarlığını bulduğu “sahip, esas, efendi. Allah” anlamlarını ha- iz büyük ve biricik varlığı kendin. de tecessüm ve tecelli ettiren her- hangi bir süje veya objenin adı olduğuna göre, (. 4 D ekiyle bu söz şümul kespedince, bu neviden yi e veya objeyi içine al- 4 ) ekiyle bu çokluk üzerinde tekarrürü de ifadeedilin- ce, eski gramerlerin “cemi” dedii; mefhum vücude gelir. Görülüyor ki Türkçe cemi lâhi- kası diye bütün gramerlerde yazı- (- 4 D eki ile tekarrür ve temer- küz gösteren bir (. 4 r) ekinden mürekkeptir. Bunu bu şekilde ana- liz edebilen ilk teori de “Güneş - Dil” Teorisidir ŞUNLAR Tıpkı (bunlar) gibi, (şunlar zünün de eski metinlerde ve Şark lehçelerindeki şekli (şular) dır. Bu iki şeklin ikisi de (şu) nun eti. molojik şekli olan: (D (2) () Uğ t uş t uğ a şümul ve tekarrür anlamları ile (©) (5) H ul bar eklerinin katılması ile yapılmıştır. (Şunlar) daki (n) de - tıpkı (bun- lar) da olduğu gibi - (&) den de- gişmedir. Not: — (Bunlar) bahsinde ve- rilen bütün izahlar, (şunlar) hak- kında da aynen tekrar edilebilir. ONLAR (0), söz söyliyenden tamamiy- le uzak ve ayrı olan bir süje v objeyi gösterir. Bunlar birden yade olursa o halde kelime (On- lar) şeklini alır. Bu sözün eski me- lerde ve bugünkü Şark lehçele- rinde görülen şekli (Olar) dır. Her iki sözün etimolojik şeklini altalta yazalım: a) () 6) 4 Onlar: oğ - on 4 ol 4 ar Olar : oğ 4 oğ 4 ol ar (1) Oğ: ana köktür. “Esas, sa- hip, Allah, efendi” anlamlarına- dır. (2) On, oğ: İki şekilde görünü- şünden de anlaşıldığı üzere esa- sen - (bunlar) ve (şunlar) sözlerin- de olduğu gibi,- burada da - (n) “lan (lar) ve (ler) sözleri, mürek- “kep eklerden biridir. Haddi zatın- da şümul ve genişlik anlatan bir hârfi (&) nin yerine geçmiştir. O- 'na kök mefhumunu kendinde te- celli ve tecessüm ettiren süje ve- dan çok uzak, ayrı, müphem, be- hirsiz bir sahada bir süje veya ob- jeyi işaret eder. (4) Ar: (. b r); ektir. Herhar sahada bir varlığın tesebbüt, temerküz ve tekarrürünü anlatma- ğa yarar. Bu analize göre “Onlar”: esas mefhumunu kendinde tecelli etti- () Bundan önce Türkçede şa- hıs gösteren sözler üzerine ( Ulus) ta neşrettiğimiz analizde bu (on- lar) sözündeki (. -4 n) ekine doğ- rudan doğruya mefhumun yakın muhitine taşması manası verilmiş, (oğ * ol — ol) kelimesinin bu- Tunduğu (1) mıntakasındaki - süje veya objenin - kendisi merkez far- zedilerek - yakın (n) mıntakasına yayılmasiyle Çonlar) mefhumu- 'Nun kurulduğu ileri sürülmüş idi. Böyle bir izah, “Güneş - Dil risinin verimlerine ve dilimizin orijinal söz kurum sistemine uy- maz değildir. Ancak, (bunlar) ve şunlar) sözlerinin tahlilinde (. * n) lerin (. -- ğ) den değişme ol- duğu görüldükter sonra, (onlar) 1 da aynı analize tâbi tutmak daha doğru olacağı meydana çıkmakta- dir. Türk dilinin kendisine mahsus orijinal iki konsonu vardır ki bun- lar da birbirine sıkı sıkı bağlan- maktadır. Bunların biri bir yarım vokal gibi, vokal sadasının kapan- tısını gösteren (ğ) sonantı, öteki de Türkçede genizden söylenen ve eski alfabede (sağır ket) adını ta- şıyan - (nğ) ile işaret edilebilir - geniz (n) sidir. Bu (nğ) analiz e- dilince-(n) ve (ğ) ye ayrılır. İşte (1n) konsonu, böylece (anğ) aşlında (ğ) konsonu ve onün ka- tegorisivle birleşmektedir. Bu düşüncelerledir ki” burada (onlar) analizinde (n — ğ) olarak alınmıştır. ren süje veya objelerin geniş bir şümul dairesinde tekarrürünü ifa- de eder. Not: — Fransızcadaki (leur) kelimesi de doğrudan doğruya bu (onlar) dan başka bir şey değil- dir. “Dictionnaire etymologigue de la langue française” den şu izah- ları alalım: “LEUR. — lâtincesi “illörum”- dur. Bu da “ille” işaret sözünün cem'idir. İtalyancası “loro”, Ro- mancası “loru” ve Eski Provansal- cası “lor” dur (2) . Şimdi lâtince illörum ve fransız- ca leur kelimelerinin etimolojik şekillerini (onlar) sözünün etimo- lojik şekli ile altalta yazalım: () (2) (3) (9 (5) Onlar :oğ 4 oğ 4 ol-bar b . İllörum: iğ & iğ 4 il 4 ör Hum Leur :öğ -4 öğ 4 öl 4 ör 4 . Başta tekerrür eder gibi görü- nen ana kökle onu tecelli - ve te- cessüm ettiren afiksler kaynaştırı- hır ve lâtincesinin sonundaki faz- la “am” da kaldırılırsa analiz şu basit şekli alır: a (2) (3) Türkçe Lâtince kelimeler hep bir- dir. Şekillerinde ve manalarında esaslı hiç bir ayrılık yoktur. L.N. DİLMEN leri üzerine yapılan bu bir araya toplıyan ve “bu, gu, o, bunlar, şunlar, onlar” kuruluşunu şekille de izah eden bu serinin son yazısını yarınki sayımızda okuyunuz). Lişaret analizler 121 Görülüyor ki bu sözler hep bizim Çlar - let) den ibarettir. Ya- kut Türkçesinde cemi dört şekildedir: (lar, ler. lor. lör). Eski Provansal (lor) Yakutçada da aynen var demektir.