Habeşliler ş KĞU ON ALTINCI YIL. No: 5157 Adigrat, 2 (AA.) — Uçaklarla ya - pdlan keşif hareketleri, şimdiye — kadar yalaız gece vakti yer değiştirmekte olan habeşlerin, artık gündüzleri de toplan « Başbetke BACA ARKASI.. Gazeteler yeni fabrikalarımı- zin sevinci içindedirler. Ekonomi Bakanlığının yalnız baca kıı_rıııık— ta değil, üretim kalite ve fiatları ile de ne kadar yakından uğrak makta olduğunu aynı ıı'z_ıtelank okuyoruz. Maksad, kendi ıllı_—rgıııl- demizi işlemek, ilk-maddemizi de- ğerlendirmek, yoğaltım pazarı 0- larak kendi memleketimizi esas tutmak, fiatları bu pazarın kudre- tine uydurmaktır. v Fabrikalarımızı dış-pazar üze- riaden hesab e! , onları sıksık buhranlara uğramaktan ve işçileri sokakta k:.clı.nkıku_n ::ır: oluyoruz. A: , VE :ı::teriı’inîn de kendimizden gay- risi olmadığını düşünmek zoru al- tındayız. Damping veya primli ih- vaç fiatlarının gümrük kapıların- da çınladığını bilmeyen yoktur. Şüphe yok ki eğer bu kıpılırı_ırd- İarına kadar açacak olsak, !ıırlâıç için, daha ucuza giyinir, da- ;ıîn:ıc'fıızl: süsleniriz. Acaba böyle bir halin arkasından hemen çare bulunmaz ticaret açığı, para sar- sıntısı, köylü ve çiftçinin zenci devri geleceğine akıl erdirmeyen türk var mıdır? D Biribirimizden saklamağa lü- zum yoktur ki yakın veya uzak memleketlerde bir veya iki sene- lik ihtiyaçlarımızı temin © erek, üste bir seyahat lud n mapanlarımız vardır. on I:l:ybıpl.olırdı, lokantalardaki ipek esvap zenginliğine bakınız: ların yarıdan %oiu, dıi'l piyasa dan gelmiştir. Eğer mi kı bi'ıdı âe İngiltere ve İtalyada olduğunun onda biri lşıdır.yf_ı:k,- miş olsaydı, türk ıqd(çıhslğ': daha süratle gelişeceğine vt tü; ipeğinin ucuzlayacağına şüphe oktu. b zi Yalnız ipek mi? Birçok kim- seler, memleket malına mümkün olduğu kadar az muhtaç olmağı, ve bunun yüzbin türlü _çıre:_nı düşünmeği — âdet edinmişlerdir. lmdi, bunun aksi bir mesele- si telâkki olunmadıkça, aldığımız maaşı, yidiğimiz <e ği işte bu şikâyet z :.İıjı:muı:u e :_ kârlı; lu ol mMUZU ıiınmü:di:'eç. bacalarla istiklâl me- selemiz arasındaki münasedi ü ta- mam anlamış olmayız. Türkiyenin ekonomi istiklâli davası ıo.Flglınn farzı kifaye'si gibi, değildir: 0, herkesin, ayrı ayrı, wıı!mıık,:nî şemez vazife hissi üzerine r;ı. k muştur. Öl almadan ı_ııımuı.—“ rına şu bildiğimiz dilenci sadaka- sını bile vermeyen oamanlı ıhıüı&; ratorlağunun dükkânları , D sömürge dükkânları gibi, her raftan akın eden ucuz Ma l dolu idi. O vakit Beyoğlu dük- kânlarını dolaşarak aldıklarımızı. şimdi de o malların memleketle- rini dolaşarak alacak ıılııı'ı'ı_k1 o devrin zilletlerini, sefaletlerini ve düsündükçe ruha ateş$ kızgınlığı - le vuran istirabiıni. unutmuş olu- ruz. K Milli ilk-madde, milli (eı;_ıl! malı, fakat onua yanında milli müşteri, yani biz, bu lı::k_ın_î:ledı- İ i inen hepimiz! EreEİE G FaR. ATAY n e G < ilar im malar yaptıklarını göstermiştir. Bunla- rın mühtelif hareketlerinden, amba Ala. gi civarında kıta toplantıları yapmakta aldukları anlaşılmaktadır. Bot * 8 Hasfanede bakılan Beles ile Adisababa arasında Galla süvari kıtasının geçtiği görülmüştür. Bu, Negüs ordusunun şimal cephesine doğ» ru ilerlediğini isbat etmektedir. Enda Marian yakınında, uçaklar, yakarı Ta . kaze'nin sağ kıyısındaki Basta bölgesin- den gelen asker grupları görmüşlerdir, Habeşler çete harbını bırakıp taarruza geçeceklermiş Asmara, 2 (A.A.) — Habeş kıtala - rının toplanmalarıta ve hareketlerine Japonya Tiyençine üç fırka gönderiyor Londra, 2 (A A.) — Tiyençin' - den bildiriliyor: Ja ponlar, 30.000 kişi- Kik üç japon fırka- sınm üç gün içinde Tiyençin'e varaca « gını Çin makamla- rına - bildirmişler - dir Nankin, 2 (AA.) * —Sü Bakanı B. Çinde durmadan Hoyingehin'in - bu ilerliyen —japon mesi beklenilmektedir. Sanıldığına gö- ve kendisi şimali Çin'de merkezin Nan- kin hükümetinin hükümranlık haklarını muhafaza etmekle beraber japonları tat- ( Sonu 2 inci sayfada) 1Ç SAYFALARIMIZDA; , önci sayfamızda: İtalyan - habeş harbına ait son haberler; türlü dış ha- berler. 3. üncü sayfamızda: Spora dair notlar; Kamu- tayın dünkü toplantısı; İstanbul — telefonları; — İç haberler. 4. üncü sayfamızda: İtalyan basınına verilen direktif; Dö Bono neden geri çağırıldı?; B. Maza- rik çekiliyor mu? 5. inci sayfamızda: j Celal Sahir gününün taf- silâtı; Roman; İç haberle- rin devamı. 6. ncı sayfamızda: Ölçüler nasıl ayarlanıyor? w al cephesinde toplanıyor Habeşliler yakında çete harbını bırakarak büyük meydan muharebelerine girişeceklermiş yaralı blr habeş askeri ve kızunaçın yetiştirdiği habeşli hemşireler akşam Pekin'e gel- ütherlerinden bir' Adımız, andımızdır dair son gelen haberler üzerine düşün evler yürüten yabancı aytarlar, bu hare- ketlerden, habeşlerin şimdiye kadar tat. (Sonu 2 inci sayfada) va ZECRİ TEDBİRLER KARŞISINDA İTALYA, B. Musolini dün bir söylev verdi B. musolini “İtalya zccri teabirler karşısında gerilemiyecektir.,, diyor. Roma, 2 (A.A.) — B. Muso- lini, bu sabah, dul analara hitaben demiştir ki: “— Ekonomik tedbirlerinr bize hiçbir tesiri olmıyacaktır. Hattâ italyan milletine bunun faydası bile olacaktır. Nihayet, eskiden tahmin edildiğinden de ziyade ham maddeler yetiştirmeğe mu- waffak olacağız. Bizi bugün kızdı- ran şey, Habeşistanla - bir tutul- maktır.,, — —— —a —ÜĞ ŞTE ÜÜĞ İ ŞŞi ĞÖ 8 İLKKÂNUN 1935 SALI Son haberler ikinci sayfada Heryerde 5 kuruş “Ulus, un dil yazıları Türk Dilinin Orijinalitesini Gösteren BİR ANALİZ Güneş -Dil Teorisine göre “Sağ, Sago, Sogdiyan, Söğüt, Se yhun, Ceyhun, Ce - nup, Süt, Siyah,, kelimelerinin analizi SAĞ Altaylardan doğuya bakan Tür- kün iki tarafını ifade için kullan- dığı kelimeler şunlardır: 1. SAĞ:; etimolojik şekli şudur: (D (2) (3) (ağ 4 as | ağ) (1) Ağ: Köktür. Türkün ken- disini gösterir. (Burada Türk ken- dini güneşin yerine koymuştur). (2) As:(. — 8),ektir. Olduk- ça geniş bir sahayı ve bu sahada bulunan süje ve objelerle asıl sü- jenin münasebetini gösterir. (Ağas): “Türlgün bulunduğu Altaylardan bir tarafında uzanıp giden saha ve o sahadaki her şey” demek olur. (3) Ağ: (Ağas) mefhumunu ta- mamlıyan, tayin ve ifade eden sözdür. Kelimenin, kök ile ekin kaynaş- meş mörfolojik ve etimolojik şek- li bildiğimiz (sağ) dır. Kelimenin (s0g), (say), (sak), (sah), (sey), (siy), (cey), (cay), (cah) ve (süg) şekilleri de vardır. Sog: Etimolojik şekli: (oğ * os - og) — oğosog. Son morfolojik şekli, (s0g): Al- tayda bulunan Türk'ün sağında uzayıp giden yerlerdir. Bu yerler- den muayyen ve tesbit edilmiş o- lan bir yeri hatırlatalım: SAGO, SOGDİYAN (Fergana) nın garbında (Sago) ırmağının |Zerefşan ırmağı| ce- nubunda (Sogdiyan) kıt'ası . Bu işaret ettiğimiz ırmak ve kıt'a sözlerinin etimolojik şekille- rini (sağ) kelimesinin etimolojik şekliyle mukayese edelim: ©D (2) (3) (4) Sağ : (ağ H as4ağ4.) Sago : (ağ 4 as 4 ağ 4 oğ) .Sogdı'yan: (oğ - os -ogt . 4 Celal Sahir için Dün Halkevinde bir ihtifal yapıldı Zelal Sahir Erozan için dün konuşanlar (Yazısı S. ci sayfamızda) 5) (6) () ut - iy * an) (1) Ağ, oğ: Köktür, esastır. Al- taydaki Türk. (2) As, os: Onun bir tarafında uzanıp giden her şey. (3) Ağ, ag, og: Yukardaki mef- humu ifadeye yarıyan ek. Buraya kadar olan her üç keli- me: (Sağ, Sag, Sog) aynı mana- dadır. Analize devam edelim: (4) Oğ: Sağ tarafta olan bir şeyi ifade eder. (Sağ -- oğ — sagoğ — sago: yukarda söylediğimiz gibi bir w- mağın adıdır. (5) Ut: (. 4 td), ektir . Ken- dinden evelki kelimenin anlamını tamamlar, tesbit eder. (Sogut) sö- zü, Türkün sağ tarafının adıdır; (Cenup) demektir. Kelimenin (Söğüt) şekli de vardır. (Süt'd”) şekli (Söğüt) şeklinin hafifleşmi- şidir; “Cenup” demektir. t (6) İy: Cenupta bir yeri göste- rir. (7) An: Altaylara nazaran Ce- nupta muayyen olan bir yere ya- pışık olarak onun yakınında uza- yan bir mıntakayı işarat edec: (Sogdiyan) mıntakası. SÖĞÜT Hatıra — Bizim (Söğüt) kasa- basına verilmiş olan isim, Altay- ların cenubunda o isimdeki mese- lâ (Sogut"d”) un adıdır. Bilindi- ğine göre halk, (Söğüt) sözünü (Soğut) diye telâffuz eder. Fazla olarak “Söğüt” kasabasında ve ci- varında hiç bir söğüt ağacı da yoktur. Not: 2 — Altayların cenubun- da, Tibetin şimalinde bir kasaba vardır. Onun adı da (Süt) tür. SEYİSTAN Not: 3 — Türklerden Altay ce- mubuna inen ulusların adı da (Sa- ka) dır. Yani (Sağ), cenup Türk- leri demektir. Bu Türklerin Sog- diyan'ın daha cenubuna inerek yerleştikleri mıntakaya da (Sakağ 4 aslan) — (Sakastan) veya (Sey 4 istan — Seyistan) derler. SEYHUN, CEYHUN Kökün (Sey), ve (Cey) şekille- rinin Türk dilinde kullanılışını canlı bir iki-misalle gösterelim: L— Seyhun H — Ceyhun Bu iki söz, Aral gölü iki ırmak adıdır. K EŞAR Etimolojik şekilleri: (1) (2) (3) (4) (S I - Seyhun: (eğ | es--ey ;-ch); G W - Ceyhun: (eğ —ec4 Heh-bun) (1) Eğ: Altaydaki Türkü işa- ret eden kök. (2) Es,ec: (. 4 s<), ektir. Ol- dukça uzak bir saha ifade eder. (3) Ey: Kendinden evelki mef- İze