— 25 AĞUSTOS 1935 PAZAR FY Nazilli konbinasınin temelatma tore- i (Başı 1. İnci sayıfada) kamız yalnız Balkanlar bakımından de- gil, belki Avrupa bakımından da muka- yese ettiğimiz zaman, küçük sayılamıya- cak bir eserdir. Fakat, teknik itibariyle Bütün dünya ile boy ölçüşebilecek mükem meliyettedir. Bunu bittiği zaman güzel eserleriyle de görecekxiniz. Fabrikamız 1897 senesi iptidasında bitmiş olacaktır. Pu fabrikaya beş milyon lira sarfede - larak kuruyoruz. Ben serbest fırka ve- kalarından sonra — Nazilliye — gelmiş i- dim. O vakit, bana mahstulün para et- mediğinden bahsetmiştiniz. O vakit ll- beralizm denilen iktısadi sistem bili. nerek bilinmiyerek münakaşa ediliyor- du. O zaman size mahsulü dışarıya sat- mak müşküldür dedim. Fabrika yap. mak lürumuna işaret ettim. Bu fabrika- yı kendi vesaitinizle kurabilir misin: Neazilliden iki görey: Horsunhu kanalı açınrken, Nazillide yeni bir otel ceğiz. Günde iki bin beşyüz amele çalı- şacaktır. Her sene on beş bin balya pü- muk ahınacaktır, Senelik istihsalâtı 20 milyon metre olacaktır. Zannedetim ki, buna küçlk bir eser denilemez. Müsaade ederseniz, nazillilileri böy- Je mükemmel bir eseri kendi sinelerine tebrik edeyim. Fabrikanın teknik itibariyle mükemme. liyetini söylerken şunu da ilâve edeyim ki, türk » sovyet dostluğu sovyet tek- niği ile elele kuvvetlenmiş biribirlerini tekemmi! ettirmiştir. Kayseride, gene bu cümleden olarak bütün cihan itiha- sile tetkike şayan mükemmel bir eser vücuda gelmiştir. Buradaki belki on. dan daha iyi olacaktır. Benden evelki hatip türk ve sövyot dostluğundan bahsederken kuvvetli bir ifadede bulunarak bu dostluk kara gün- ker yadigârıdır dediler. Kvet bu böyle- dir. Tarih, seyrini asla değiştiremez. Tarih, türk ve sövyet dostluğunu, kara günlerinin bir hadisesi, bir çaheseri o. larak kaydetmiştir. Biz, bunu —nütmu- yoruz ve unutmıyacağız. Runu huzuü- runuzda hulfs ile tekrar ediyorum. Gördüm ki, sovyet memleketinin her taratında türk dostluğu herkesin kula. na erişmiş halka mal olmuştur. Sizin aranızda ayni dostluğun canlılıklarını görerek cidden bahtiyar oluyorum. Biz endöstriyi büyük ziraatin yardımcısı o- gektiklerinden dolay dedim. Bunun cevabı menfi oldu. Mem- leketin başira yerlerindekiler gelip de sizin ihtiyacınız için bu fabrikayı ku. rar mı dedim. Bittabi bu büsbütün im- kânsızdı. Bu büyük işi, ancak — devlet eline alıp bir gün Nazilliye gelir. Pab- rikayı kurar. Pamuklarımızı ahır. Bu. nun adına devletçilik derler. Böyle bir devletçiliğin taraftarı mısınız: (Kurba- nıyız sesteri.) O vakit de bana ayni şe- yi söylemiştiniz. Bu fabrikanın bu ka. dar yakın bir zamanda kurulacağını tah- min etmemiştim. Türk ulusu dünyanın herhangi bir ulusu ile her sahada boy ölçüşmeye muktedirdir. Siz, öyle bir tarihf ulusun çocuklarısınız. Sizin için bayatta başarı!lmıyacak hiç bi şey yok- tur. Türk neslinin bir şaheseri olarak o kadar büyük bir reisi vardır ki, onun rehberliği altında yapılmıyacak hiç bir şey yoktur. (Şiddetli alkışlar.) Bu bü. yük ve dahi önderimiz hakkında can- dan izhar edilen minnettarlık — duygu- ları yerindedir. Türk milleti için Ata. türkü sevmek daima bit — ibadettir. Bir hükümet reisimiz vardır. Biliyorsunuz ki, adı İnönü kahramanı, Lozan kah- ramanı, İsmet İnönü. Bu iki yerin ismi- ni bir arada söylemekteki — maksadım, şudur ki, İamet İnönü harb cehhelerin. de olduğu kadar bütün cihan diplomat. latı muvacehesinde de zeldi, irfan ve kabiliyetle muvaffak olmuş, bize Lozan Futbol birincilikleri bugün R başlıyor Ayrıca yelken birincilikleri ve Viyana takımı ile de güreş yarışmaları var. Bugün türk sporunda çok canlı bir gündür. İzmirde Türsiye yelken yarış- ları yapılacaktır. Viyanadan getirtilen bir karma güreş takımı İstanbul güreş ta kımımızla karşılaşacaktır. Bundan baş. ka memlekette güreşleri bir ilgi uyan- dıran Dinarlı Mebmed pehlivan İzmir- de Manisalı Rifat pehlivanla — güreş- cektir. Ayni zamanda 1934 . 35 yılı Tünki- ye futbol birinciliği maçlarına da bugün başlanıyor. Bu maçlara 22 bölgenin şam. piyonu katılmaktadır. Futbol federas. yonu 22 bölgeyi beş grupa ayırmıştır. Şampiyonlar buralarda biribirlerile kar- şılaşacaklar ve böylece beş grup birin. cisi meydana çıkacaktır. Grup merkez- lerini ve bu şehirlerde oynayacak böl- Eelerin adlarını sırasiyle yazıyoruz: Birinci grup (Maç yeri: Adana) — Çüukurova, Kanya, Diyarbekir. İkinci grup (Maç yeri: Balıkesir) — Bandırma, Balıkesir, Bursa, Çanak. kale, İstanbul. Üçüncü grup (Maç yeri: Eııı'sehır) — Afyon, Ankara, Eskişehir, İsparta Dördüncü grup (maç yeri: Trabzon) müahedesi gibi bir şabeser hediye et- miştir. Saltanat idaresi sizi düşünmedi. Cumuriyet rejimi sizin rejiminizdir. tün düşünceleri ancak sizin içitdir. Milletin ikbal ve şaadeti içindir. Ben hepinizin yürüne baktığım zaman, bir Ailham duyuyorum. Ankara veya İstan- bula gidince minnettarlık duygularını- 21 Atatürke söylemekliğimi arzu edi. yorsunuz. - (Şiddetli alkışlar.) Bunu kendilerine — söyliyeceğim. Sizin duy- gularınızı tam ifade edebilmekten aci- zim. Fakat, çalışacağım. Şimdi son söz. lerimin mühim bir kısmını fabrikanın a- çılış merasimine bırakıyorum, Nazilliler, Sümer Bankın yaptığı iş, herkesin menfaatınadır. Burada kuru- lacak olan fabrika kimsenin ekmeğini elinden almıyacaktır. Civarda el sana. Ai ile çalışanlar vardır. Onlara yardım edeceğiz. Kendilerine mükemmel bo- yanmış iplik vereceğiz — ve satışlarına yardım edeceğiz. Arzu ettikleri kadar bu müesseseye amele de verebilirler. yecek burada bir mamure WMB;::),;, Şimdi hep beraber bu me. Sut eserin temelini atalım... Celâl Bayarın söylevinden — sonra fabrika alanında bir &7 istirahat edil- miş, uray tarafından hlllfv'iıdc veri. len ve çok samimi bir bava içinde geçen şölende bulunmuştur. Celâl Bayar, bu- gün saat dörtte Keçidurluya gitmiştir. — Gireson, Samsun, Trabzan, Zongul- dak. Beşinci grup (Maç eri: Aydın) — Aydın, Denizli, İzmir, Manisa, Muğla, Uşak. Grup maçları cn çok 30 ağustos günü bitecektir. 3 eylül salı günü final maçları İstanbulda başlıyacak ve & ey- 1âl pazar günü Türkiye futbol birincisi. ni bütün Türkiye öğrenmiş olacaktır. İlk Türkiye şampiyonasının yapıl- dığı 1924 yılında yalnız 12 bölge bu maç- Yara girmişti. Bugün dölge sayısının artması memlekette futbolun ve dola. yısiyle sporun ne kadar — yayıldığını göstermek bakımından çok — önemlidir. Uşak şampiyonu gencler bitliği Bundan başka 1924 deki birinciliklerde şampiyonların futbol bilgi ve kuvvetle- ri arasında büyük bir boşluk vardı. Bu Bün bu ayrım gene vardır. Fakat sevi- nerek yazabiliriz ki geçen yıllara göre arası çok daralmıştır. Bölge şampiyonlarının gruplarda alacakları sonuçların ne - olacağını bir kere gözden geçirelim : Türkiye futbol birincisinin hangi talcıım olduğunu kesin olmasa bile aşa. Ü yukarı tasınlamak imkânı vardır. A- dana grupundaki takımlar içinde bu yıl en kuvvetli görünen Çukurova birinci- sidir. Konya idmanyurdu eğer bundan evelki yıllardaki oyunlarından birini çıkarabilirse belki gene Güney Anado. ğAYIFA t Fenerbahçe hakkında yenildikten sonra yapılmış karikatür lusu şampiyonluğunu kazanabilir. Di« yarbekir için umudumuz azdır, Balkesir grupurda akla gelmedik bir şey olmazsa İstanbul şampiyonu Fe- nerbahçenin grup birinciliğini alması lâzimdir. Bu yıl en çetin karşılaşmalar. gdan biri Eskişehirde şampiyonumuz Gençler birliği ile Eskişehir birincisi Demirspor arasında olacaktır. Ötey gün bunu uzunca yazmıştık. Bugün Eskişe- hir aytarımızdan alacağımız haber bize sonucu bildirecektir. Karadeniz — gru- punda biribirine önürdeş Trabzon ve Samsun şampiyonlarıdır. Bundan önce yapılan Türkiye birinciliklerinde Trab. zön arkası arkasına grup birincisi ol muştur. Bu yıl da gene bu acar tak- mın İstanbula gelmesi kuvvetle bekle. nebilir. Aydın grupunda şampiyon ola- rak ilk defa İzmir düşünülür. Fakat Aydın tarma takımımma 1-2 yenildikten sonra İzmir Altırnordusundan biraz şüp. helenmeğe Başladık. Çünkü bu mevsim içinde hiç durmadan diğer bölge takım- Tariyle maçlar yapan ve İzmirdeki ©- yunlarında çok iyi sonuçlar aaln Uşak Gençler birliği savsanacak - bir takım değildir. Onun için bu grupta bir sür. prizle karşılaşacağız gibi geliyor. Bu, memlekette sporun gelişdiğini ispat e- decektir. Onun için yalnız Aydın gru- punda değil, diğerlerinde de beklenil. miyen sonuçlar elde edilirse çok sevi- neceğiz. Böylece şimdiye kadar türk futbolunda ileri diziyi tutan İstanbul, İzmir, Ankaranın yanında yenileri gö. rünecektir. Gaye ve istenilen de budur. Sınaç günlerini yaşayan türk futbolcu gençliğine başarılar dileriz. Ankar geneler birliği oyuncularından birkaçı ULUS'un romanı: Tefrika : Levis ve İren Yazan : Pol MORAN Türkçeye çeviren: Nasuhi BAYDAR IX Bir 2banoz masanın (ki üzerine toplan . mış olan sinekler koğulunca beyaz mermer- den olduğu anlaşılmıştı) önüne oturmuşlar, Pancurları kapamışlar, ağustos böceklerinin Besleri arasında, noter sözbağını — okuyor, Pa -tafina kardeşlerle sendik, dinliyor ve Le- vis de imzalıyor, Altı milyon liret, sonra satış harcaları, sonra komisyon, sonra bir devlet vergisi, sonra kayıd, oturma, turizm paraları, sonra uray vergileri, sonra yoksul- har ve harb alilleri için bir takrm yüzdeler.. Yakında işletmenin başlıyacağını gösteren bir çok plânlar ve fotoğrafiler yerlerde sü- sünüyor. Şörninenin üzerinde kibrit kutula - 'l’l,*'mıdcn örnekleri, bir şişe maraskino şa- tamamlandıktan sonra gazetcci Pastafina, Levis'in koluna girerek onu ga - ıı' raja götürdü. Levis, oraları gezip tanımak için bir otomobil istiyordu. Oraya varınca, köydeki tek otomobili bir yabancı kadının kiralamış olduğunu öğrendi. Evet, kadın öğ- leden sonra, otomobili kendi kullanarak, yo- la çıkmıştı. Bu da, herhangi bir şoförün, küvvetini korumak üzere otomobili işlete - cek bir yardımcıyı yanımna almadan yerinden kımıldamadığı bu güney memleketinde şa- şılacak bir şeydi. Pastafina: * — Otelinize gidip bir bardak soğuk bir şey içelim, dedi, Ve sonra lirik, ilave etti: “İşte mevsim başlıyor; Pariste kar ya- ğiyor. Yabancılar yazlıklarda can sıkıntısı- na mı, yoksa şehirlerde hastalığa mı yaka- lanmanım daha doğru olduğunu kendi ken - dilerine sarduktan sonra buralara kapağı atıyorlar. Barbarlar, bir kere daha, güneş, ar ve ince hastalıklar şehirlerine iniyorlar. Görüyorsunuz ki Sicilya, bir yarı - tanrılar ve devler ülkesidir. Bütün doğuda rastlanan çamaşır çivi - diyle badanalanmış kulübelerin okaliptüs ler arasında yükseldiği bu, çorba gibi koyu, kalabalık sokaklardan geçerken Levis: “Pas- tafina'nın hakkı var,, diyordu. — Domates pelteleri, hemen her yerde, bir ulusal san- cak gibi, göze ırdu. Sıkılmış limon - dan, fare ölüsünden, tavuk tüyünden, ayak- kabı köselesinden, kır saç kılından ve balık kılçığından yapma bir toprağın tahammür ettiği çıkmazlara kadar giren Levis, bunları seyrediyordu. Domuzlar yatakların altın - da yatıyor; pek çok güzel küçük çobanlar ispanyol kelimeleriyle dolu Sicilya dili ile küfrede ede — ayakları bağlı keçilerini, uç. ları kıvrık değnekleriyle sürüyorlardı. Ha: P'sevinin önündeki jandarmaların şapkala- rındaki tüyleri hafif bir rüzgür sallıyordu. Levis çocukları ve kedileri okşamak isti- Yor ve çocuklar da, kediler de başlarını alıp kaçıyorlardı. O zaman Levis, kendi kendine, herkese benzemediğine kızıyordu. — Yoksa bütün bunlar üzerinde durmak mı, tatlı bir ömür sürmekten vazgeçmek mi — lazımdı? Onun buraya yerleşmesine, kocaman zeytin )':ı'ılı tulumları ve kırık direklerden oyulmuş küpler arasında bir köşk sahibi olmasına kim karşıkoyacaktı? Bulunduğu yerde serü- venlere atılmak ve yapmak istediği gibi, or- taya çıkan fırsattan faydalanmağa calışmak. sızın, orada kalmak istiyordu. Meselâ bu sabahki fırsat? Geçmişteki fır- satları düşündü. Halbuki böyle şeyleri ak- ha bile getirmezdi, İlk defa olarak düşün- dü: “bir beyinsizlik mi ettim, yoksa imza - 1 doğrü bir şey mi yaptım?,, Gene ilk defa olarak, içinden bir ses: “iyi düşün,, diyordu. Sanki zihninden geçenleri sezmiş gibi italyan durarak: — Bu işi bitirdiğinize çok sevindim. Çün. kü kâğıdı imzalamasaydımnız başkaları bu . na hazırdılar. Sizinkinin biteceği saat se - kizde başlıyacak bir yeni hiyar hakkını on - lara vermiştik ve iş, bir el çabukluğu halin- de, sizden onlara geciverecekti — Onlar kimlerdi? Pastafina biraz durumsadı ve sonra söy lemeğe karar vererek: — Triyeste'deki Apostolatos dedti bankası, xX Levis akşam yemesinin hazırlanm a enı bekliyerek boş taracada dolasıvordu. Her taraf mavi idi. Bin adım asağıda deniri gö- rüyordu. Kıyılara gelip carnan dalgacr" da öyle bir tembellik vardı ki insan, o”lar - dan her birinin artık sonuncu dalga olduğu- nu ve bu da kıvrda dağılınca, denizin birden- bire ve bir daha kaharmamak üzere, sessiz ve büyük bir göl haline gelecefini sanırdı, (Sanu var)