SAYIFA 4 " . Dühya meseleleri Habeş sınırından mektublar Brâ&tenin süet Nbayı General de Bono ile bir görüşme Musavva! yanıma gelen bir subay bir gün sonra general Bono'nun emri- ane bir otomobil vereceğini ve benim bununla Eritre'nin merkezi olan As- mara'ya gidebileceğimi söyledi. Akşam üzeri kıyıdaki sıtmalı kınav, bir kâbus gibi görünüyordu. Ay ışığı altında gemi boşalıyordu. Siyahlarla beyazlar durup dinlenmek- sizin çalışıyorlardı. Yığılan kümelere dikkatlice baktım ; bunlar çimento çuvalları ve tahta yığın - karı idi. Birçok dikenli tel kangalları, petrol varilleri boşlukta kırılmış oyun- caklar gibi görünüyordu. Havasında binlerce sineklerin uçuş- Kuğu sıcak esen bir rüzgürın ağzınıza, burnunuza rlık ve tuzlu bir toz doldur- duğu şehirde umulmaz ve inanılmaz bir #alyan heyecanı vardı. Yarı bellerine kadar çıplak ve yüz- leri adamakıllı yağızlaşmış askerler geytanlar gibi çalışıyorlardı. Kafaların- da tek bir şey vazdı: Sinyor Musolini- min kendilerine aşılamış olduğu heye- -cön, Neferlere sordum: — Bütün bu çalışmalar niçin? — Sömürgeyi örgütleyebilmek için.. Peki bütün bu gereçler, bu süel eşya? -— Günün birinde diye.. Zift varillerinden birisini yuvarlı. yan bir nefere sordum: — Bu ne olacak? — Yol yapmak için.. Bu ödevde bir şeref yoktu; fakat as- kerler aslanlar gibi çalışıyordu. Gemiye döndüm. Orada da - koyu renkli vücudları terle parıldayan yerli- der boyuna yük taşıyorlardı. Karaya çıkan askerleri taşıyacak va- sıtalar yoktu. Bunları 5$00 mil uzakta ve ayak yüksekliğinde olan As- mara'ya götürecek ne kamyon, ne de tren vardı. Jakat onlar aldırış etmeden yürüyorlardı. Mızıka çalıyor, bayrak- tar dalgalanıyordu. Sabahın yedisinde beni götürrcek otomobtl geldi. Hava sıcak, güneş yakıcı, tozlar bu- maltıcı. Yola düzeldik. Yükselmeğe Haşladık. Kayalıklarda birçok siyahlar, yol yapmak taş kırmakla uğraşryorlar. dı. Çekiçler habire kalkıp iniyordu. Si- yahların arasında bir takım italyan İş- «izleri de iş bulmuşlardı. Yolda birkaç defa süel) taşıma vası- talarına yol vermek için durakladık. Her tarafta yapıcılık vardı; herkes görünmez bir kuvvetten hız alarak du- sep dinlenmeden çalışıyordu. Bunun arkasında ne vardı? Herhalde bu sorunun cevabını. Ad- mara'ya varınca alabilecektim. Eritre'nin merkezi olan Asmara pembe yolları, sarı sıvalı evleri, gürül- tüleri patırdılariyle güneş altında bir yakut gibi parlıyordu. Ufak bir kasaba olan Asmara'nın hal- kı eskiden pek durgundu; fakat bünla. gan birdenbire canlanmaları çok kolay olmuştur. Bugün ise bütün şeihr, bir kışla ha- Mini almış gibidir. Aşağı yukarı, bütün evler bir askeri kıtanın emri altındadır. Okullar, hastane olarak kullanılı- yor, bütün dayrelerin, kahvelerin, hattâ kiliselerin balkonlarında askerlerin do- kaştığını görüyorsunuz. Havada sürekli olarak yürüyen a-. damların ayak — sesleriyle çocukların haykırışmaları duyuluyor. Siyah bir oda hizmetçisi oteldeki 0- damın kapısını vurarak bir mektub ge- tardi. Süecl ilbay Gen de Bono o gün öğleden sonra beni bekliyordu. “Bu general 1920 de ilk siyah gömlek- liler örgütünü kurmuştu ve Musolini ile Romaya doğru yürüyen Kuadriyom- virat'ın ileri gelenlerindendi. Ondan ihtiyaç — olursa Asmara'ya sonra kendisi Trablus ilbaylığına atan- - | mış, daha sonra İtalyanın sömürgeler bakanı olmuştu. Ş$imdi Gen de Bono italyan Eritre Yazan: Marsel Prat ve Somali'sindeki bütün kara ve denix kuvvetlerinin başkamutanıdır. Generalin oturduğu — evi bilmiyor- dum, Fakat ziyant yoktu. Burada her- kes bir tek yöne doğru gidiyor. Ben de kalabalığa katılıp ilerledim ve komuta: nın sarayına vardım. Burası çiçeklerle dolu bir bahçenin ortasında bir yunan tapınağını andıran bir kuraktı. Kartımı komutana vermek üzere ben- den alan ve bir notl ağacı kadar üstü başr süslü bir zenci, bana biraz bekle- Mmemi rica etti. Bir kapı açıldı; bir per- de bir tarafa çekildi. Biraz sonra gene ralin önündeydim. Bu, ufak yapılı, atik bir adamdı. Ayağa kâlktı ve bana sandalya göster- di. — Siz Adova - Aksum'a gitmek is- tiyorsunuz değil mi? diye sordu, yani Habeşistana? Bu imkânsızdır. Size izin veremem. Bu elimden gelmez. Sordum: — Sınırlar kapanmış mıdır? Buna cevab vermedi; fakât sözüne devam etti: — Sizi bir italyan diye tutarlar. — Bana bir şey olacağını sanır mı- sınız — Bunun soravını Üzerime alamam, Bu iş çok tehlikelidir. Bugünlerde sı- nırlardaki durum gayet gergindir. Sı- nırın bu tarafını dilediğiniz gibi gez- menize İzin veririm, Fakat öte tarafı- Bi hayır., Parmaklarile kır ve sivci sakalını okşadı. Sonra önünde bir bilardo masa- &1 büyüklüğünde bulunan bir haritayı gösterdi. © sırada ben, bu üniformalı, ufak yazlı adamı inceliyorpdum. Dar omuz- ha arkaya doğru dik duran bu ulfak a- dam bütün kara ve deniz kuvvetlerina hükmediyordu. Kendisine başarılı bir harba girlş- mek ödevi verilmiş olan adam buydu. Eğer yakında bu meselenin kotarıl. masına bir çare bulunamıyacak olursa © zaman burada iki ırk karşıkarşıya savaşacaklardı. Beyaz ırkların üstünlü- günü ve prestijini korumak da bu ada- mın omuzlarına yüklenmişti. Sordu: — Bizim sınırlarımız üzerinde bir gezinti yapmak ister misiniz Cevab verdim: — Evet, eğer İmkâmı varsa.. Bir kurşun kalemi âlıp haritanın ü- zerine bir çizgi çizdi ve dedi ki: — Addi Kuel, kırmızı memleket. Neşe memleketi. Bu bölgeler arasında dolaştığınırz zaman birçok şeyler görüp öğreneceksiniz. Bu dolaşmanın — öteki tafsilatını kararlaştırmağı subaylarım- dan birisine bırakacağım... Subayla daha özgür konuşabiliyor- dum. Kendisine, generalin beni &mirin öte tarafıma brrakmadığını söyledim. Subay gülerek cevab verdi: — Hiç bir italyan sizin yanınızsıra gidemez. Tek başına bir beyaz kadımın da habeş topraklarında yola çıkması kendini gözgöre ölüme atması demeketir. Cevab verdim: — Fakat siz fransızları tanımıyor- sunuz. Ben bütün dilediklerimi yerine getireceğim. Subay bana çıkışır gibi yaptı: — Siz kadınlar da hep imkânsız şey- leri istersinir. Bana kalırsa siz genera. lin dediklerini olduğu gibi yapın; en iyisi odur. Yurd içinde ve dışında önemli kazı Bu subay, gerekli tarifeyi hazırla- dı ve bana Jüzumlu kâğıdları verdi. — Eskiden Habeşistan yönetimi al- tında bulunan yerliler ne düşünüyorlar? *Bunlar, bu tarafla öte taraftaki soydaş- Jarı arasında savaş çıkacak — olursa ne durüm takınacaklar? Bir gün, kendilerinin kendi renkle- rinden olan insanlara karşı yürütüldük- lerini anlıyacak olurlarsa bu, üzerlerin- de ne gibi bir tepki yapacaktır. İçlerinde yerli kuvvetler komutanı general Bircio Piroli de bulunduğu halde raştgeldiğim birçok — italyan su- baylarıma bu soruları sordum. — Hemen hepsinin verdiği, cevab şu ” : ULUS 31 TEMMUZ 1935 ÇARŞ. İ Yîb'aıncı _gazeie_lerdg | ok!_ıqulgrımış Fransa finansının düzelmesi Yazan: Marsel Reniye Fransız Finans Bakanı Paris, 22 temmuz, Bir ülkeye büyük özyerlikler yük- Yemek için cesaret sahibi olmak Vüzrm- dır. Bugünkü yerim, bana, herhangi bir durumun tehlike ve rigikosunu — evel- ce bilmek imkânını veriyor. İşyarlar, rantiyeler, gerek küçük ve gerekse bü- yük kapitalistler, gelirlerinin bir kır mını, urayın çekmekte olduğu düygü- su ile yaşryorlar. Fakat bu gibi kimse- ler, mestleklerini, durumlarını, çalışma alanlarını devlet makinasınm aksaması ve hattâ büsbütün durması tehlike ve tehdidinden kurtardığımızı hesablaya- cak kapasiteyi gösteremiyorlar, Halk, kendisinden istenilen özverliğin ölçü ve nisbetini biliyor ; biliyor ama, devlet makinasının uzun veya kısa bir süre- de durmasının ve yahut da geçici bile olsa, devlet veznelerinin kapanmasının ne gibi tepkiler yapacağını bilmiyor. Bugün artık her fransız, kaybolmuş o lan güveni yeniden ele geçirdiği gibi sağlama basarak her günkü işi başma gidebilir Ben, kurtarmak ne mümkünse onu kurtarmağa çalıştım. Görülen sonuçla- rmm önem ve anlamı bana, bu güç işi ba- şarmak kuvvetini verdi. Paris borsasın- daki sehimlerin Üsnomal — durumu, ba- na, alınan tedbirlerin anlamını halkın kavradığı inanını verdi. Frantız fran- gı, bugün artık her türlü — tehlikenin dışındadır. ve şimdiki şartlar — altında herhangi bir spekülasiyon hücumu hiç bir etki yapamadan kırılmak zorunda. dür. Frangmm sağlamlaştırılmasına mu- vazi olmak Üzere de devlet kredisinin tezelden düzeltilmesine doğru — gidili- yor. Ayral kanunu hazırlarken — yalnız büdcenin denkleşmesi kaygusiyle ha- reket etmediğimi de aycıca kaydetmek isterim. Benim düşüncem, kamusal fi- mansın fransız ekonomisinin yeni bir hız alması için ilk yüğrüm olması idi. Devlet, hiç atde arkasını kesmeden ö- Günç para almak zorunda — kalırsa, tu- tarının yüksekliği, hesabı bile güç tu- tulacak kadar çok olan kurumlar hayati bir önemde olan ürem indirile- bilir mi? Kapitalist, herhangi — kambi- yo manevrasından korkarak, gönlü is- tediği zaman parasına hükmetmek is- terken, kasaya girmiş olan kapital, ye- ni iş alanlarına çıkmak zorunda bıra- kılabilir mi? Devlet finansı, yarın veya öbür gün diye durmadan tehlike içinde yüzerse, ekonomik ve finansal kınavı- na yeni hedefler araması için memle- ketin ekonomik yenilikleri bakkında bir plân yapmak ve ülkeyi harekete geçir- mek imkânı var mıdır? Halbuki şimdi, finans işlerimizi sağlam temeller üze- rine kurduktan sonra, yeniden erkinli- ğimize kavuşmuş olduğumuz gibi, çalış- malarımızı da verimli işler Üzerinde ye- niden toplayabilecek bir duruma — gir- miş olduk. Noyes Viner Jurnaldan ”Eritreliler, habeşlere — düşmandır- lar, Çoğu gönüllü olarak orduya yazıl.- maktadırlar.,, Bir gün otelde hiç bir erkek — ğgar- san yoktu. Nerede olduklarını sordum. Hepsinin askere gittiklerini söylediler. , (Sonu- var) B. Çaldaris'in bir diyevi Plebisit - Balkan pak ti - Gümrük birliği Noye Fraye Prese gazetesi, Atina aytarının yunan başbakanı B. Çaldaris ile yaptığı bir görüş. meyi neşretmektedir. Yunan hü- kümetinin iç ve dış sıyasasını ay- dınlatan bu görüşmede geçen so- ru ve alınan karşılıkları - olduğu gibi aşağıya koyuyoruz: PLEBİSİT DOLAYISİYLE HÜ KÜMETİN TARAFSIZLIĞI — Geneloy yapılırken taraf - sız kalacağı hakkında hükümetin ver. diği diyevin ne anlamda olduğu ve kı- raltığı istemek veya istememek — bakı- mından bakanların ayrı ayrı ne gibi dü şüncede bulunduklarını başbakandan sorabilir miyim? — Hükümet tarafından — ilan edil. miş olan tarafsızlığın anlamı şudur: Hükümet, kendi düşüncesinin etkisini yapmadan, herkes fikrini istediği gibi ve serbestçe söyliyebilmesi — için elin- den gelen her şeyi yapacaktır. — Eğer halk az bir çoğunlukla kı- sallığın geri gelmesini isterse, bu du- ram karşısında hükümet nasıl bir ta- vur takınacaktır? — Parlamentoda bu hususta alına- cak oylara dayanan bir kararname — ile geneloy için lâzem olan çoğunluğun en ufak ölçüsü saptanacaktır. — Karşı tarafın, son azıma dolayı- siyle cezalanmış olanların geneloy mü- nasebetiyle bağışlanmalarını istemeleri hakkında hükümet ne düşünüyor? — Bağışlama meselesi hükümetin genel iç sıyasa çerçevesi içinde ve ple- bisit Wle hiç bir ilgisi olmıyan bir me- seledir. BULGARİSTAN VE BALKAN PAKTI — Eğer Bulgaristan balkan paktına girecek olursa, yunan hükümetinin ala- cağı dürüm nasıl olacaktır? — Bulgaristanın balkan paktına girmesi ihtimali bakımından ne düşün- düğünü, Yunanistan birçok Ffırsatlarda #öylemiştir. Bu mesele, yalnız balkan paktı için atılan tohumun filiz verme devresinde değil, sonraları da yetkeli balkan çevenleri arasında yapılar gö- rüşmelerde ve hükümetin türlü resmiğ diyevlerinde de birçok defalar söylen- miştir. Zeytin dalını eski zamanlardan- beri ulusal bir timsal diye kabul etmiş olan Yunanistan her devirde barış işin de ön ayak olmuştur. Bundan — dolayı Bulgaristanın balkan paktına girmesini içten gelen bir sevinçle karşılayacaktır. Çünkü, bu suretle komşu devletle dast- luk ilgileri bağlanacak ve dolayısiyle de balkandaki barış daha sağlam bir te- mele dayanmış olacaktır. — Hükümet, balkan paktının kü- çük anlaşma ile birleşmesi ihtimaline karşı taşıdığı negatif düşüncede ısrar ediyor mu? — Yunanistanın görüşüne göre, bal- kan paktı, buclandırılmış olan bir coğ- rafya çerçevesi (balkan yarım adası) Pariste çıkan *“Candide,, gsze - tesinde yukarıda « ki karikatüre ras- dadık. Altında şu yazı var: “Bilbo- ke oyunu oyniyaa türk okulları,, Şu burma ağaç- d ve arab mima- zili göreyle, şu uzun fesli ve don- ha çocuklara bakı- mız, ve Türkiye hakkında bilgisi bu kadar yanlış o- lan, güldüreyim derken kendisini gülünç yapan ka- rikatüristin cahils Hiğine gelid de kızmayıb, Beofleri gures Sözde tuhaflık Bir alman gazetesi ve yeni Türkiye Berlinde çıkan Doyçes Volen adındaki gazete 12 temmuz 1935 tarihli sayısında Türkiye'nin büu- günkü ve yarınki önemi hakkında yazdığı bir yazıda diyor ki: Asya'da bir Avrupa devleti yaratı mak doğuda Japonlardan — sonra batıdi türklere nasib olmuştur. Asyanın dor Busu için Japonya ne İse, batısı için de gün geçtikçe büyüyen bir önemle, Tür- kiye odur; ancak arada bir fark vat- dır: Jaopnya, doğuda Siyam ve Çin git bi üçüncü derecede devletlere karşı ÜS Hin bir tavur takınırken, türkler batı- da, bir “Primüus inter pares,, (Çeşitleri arasında birinci) olmayı daha iyi bulu- yorlar. Ancak, tuttukları bu yol ile daha iyi bir duruma varıyorlar. Her şeyden öne ce eği olmıyan ve iki kıtayı birleştiremi | coğrafyadaki durumu ile Türkiye, Av* rupa ve Asyanın hakikiğ aracısıdır. Bundan başka Türkiyenin komşu- Tarı arasında üçüncü derecede - devlet hemen yok gibidir. Atatürk'ün dış sıyasadaki — erki ve öngörüsü Türkiyenin önemini kat yükseltmiştir. Atatürk bu suretle yi nız askerlik ve İç sıyasada değil, aymt zamanda dış gıyasada büyük bir dahi o duğunu İspat etmiştir. Daha şimdideni büyük devlet (düveli muazzamadan) $t yılan Türkiye, bugünkü iç ve dış sıya* sasının gelişimiyle belki bir gün hatti bir cihan devleti olacaktır. içinde belli başlı bir gaye taşımaktadıfı Bundan dolayı da Yunanistanın, başkâ bir devletler blokuna girmesinden bar his geçemez, Fakat öbür yandan iki devletler grupu Çbalkan paktı küçük anlaşma) arasındaki gerek coğ* rafya bakımından, gerekse ekonomik daha başka bağlar dolayısiyle bu devlet leri Tgilendiren evrensel —meseli | sıkı bir iş birliği bulunduğuna şüphi yoktur. Balkan devletlerinden ikisi nı zamanda her iki devlet — grupum üyelerinden olduklarıtdan, bunların rasındaki ilgilerin de karşılıklı bir dosü Tuk ve sempati duygusunu taşıması biiğdir. Ancak, bunun anlamı, bir grujl öbür grupu arkasından sürükliyece! demek değildir. BALKAN GÜMRÜK BİRLİĞİ MESELESİ — Hükümet, bir balkan gümrük b liği fikrinin gerçekleştirilmesi eylin lerini prensip bakrmından nasıl layor? — Balkan gümrük birliği fikri, yet kili çevenlerce derinden derine araştit rılmış ve hâlâ da araştırılmakta — olatt güc bir ekonomik meseledir. Yunanis” tan, balkan devletlerinin ekonomik #4 lanlarında birlikte çalışma gayeleri ct tafında alıman her tedbire karşı, iti etmeği prensip diye kabul etmemiştifi Fakat, bir balkan gümrük birliği me* selesine gelince, Yunanistan, her b ne Öönemsiz bir ölçüde mal çıkaran bür balkan devletleri için, bir B memleketi olmayr aklından geçiremei KE GENRKE ACREKHTI gönani a Dillemguet,