(Başı 1. ci sayıfada) Bugün ormasın türlü yerlerinde görülen boşlukların ve tarlaların 30—40 #cne evel sık ormanlık olduğunu ilti- yar köylüler söylüyorlar. K 2 — Eldelek bölgesi: Bu bölge Eldelek, Yıldırım, — İşik dağı şubelerinden ibarettir. Bunlar ilçe merkezine 25 — 30 kilometreden başla- maktadır. Işık dağı Çubük - ilçesi Sınırları içinde ve Alıç bölgesine göre daha sık, işlemeye daha eiverişlidirGenişliği 8000 hektar kadardır. Bu güzel ormanı da yaylalara çıkan köylüler bozmaktadır. lar. Eldelek ormanı, bu çevredeki or- manlara göre en Üstün vasıfları göster- mektedir. Amenejman blânı yapılarak letme kıtası olarak bölü- burası, bir 1 ğ nen bu orman 300 bektar büyüklüğün- dedir. kâ- Amenejesi yapılan kısım birinci nun 927 de 5 yıllık olarak ve yılda 2542 metre mikâb kereste çıkarılmak sureti- le mukaveleye bağlanmıştır. Bu uıııı- mın içinde bularla işliyen bir fabrika vardır. ç 38 — Mıdrıp bölgesi : — Bu bölgede Midrip, Bellidağı _)r- mariları başlteslarıdır. 2000 metre yük- #ekliğinde yerleri vardır. Ağaçlar ke- restecilikte çok istenilen vasıflardadır. Bu grmanlarda da kanunsuz ve yıkıcı kesişler görüyoruz. Böylelikle Kısılcahamam .uı'ıılı- mı; kerestecitik için çok eiverişli ob makla beraber bakımsızlık ve köylüle- rin otlatmaları yüzünden çok zarar görmüştür Çubuk ormuanları: Bu ilçenin ormanları Kabakdağı, Aktepe, Çavundur, Aydos, Işık ve Yıl. dırım bölgelerine ayrılmış (25 — 30) Bin hektar , Kabakdı- ı ormanları ilçenin 15 — 20 kilometre kuzayındadır ve 14500 hektardır, ağaç- ları kara çamdır. Çam fidanlıldarı böl- Gur. ve Çavundur ormanları: ormanlardaki ağaçlar çam ve mişedir. Devamlı bir muhafaza ile, an- cak 4 metre yüksekliğinde meşe ağaçla- gı elde etmek mümkündür. Çam ağaçla- rı büyümeğe elverişli ise de orman da- ha gençtir. Büyüklüğü 4200 hektar ka- dardır. Aydos ve Işık ormanlarına gelince: Yıllardanberi Çankırı ilbaylığına bağlr yakın köylerin - hücümlarına uğramış ancak birkaç yıldanberi muhalaza ör- gütünün kuvvetlendirilmesile koruna- bilen bu ormanın ağaçları 30 — 40 yaş- larında nomal sıklıkta kara çamlardır. Ormanlarda güzel memba suları da var- dır. Yıldırım ormanları Yıldırım dağla- Tı üzerinde ve Çubuk'la Kıztlcahamam arasındaki kara çam ormanlarıdır. Yüz- de $ — 8 nisbetinde köknar vardır, Hayvan otlatılması ve tarla açılması dolayısile orman bozulmuştur. Ayaş ormanları: Bu ilçenin başlıca onmanları Ku- Tumcu dağının batısı ile Aktaş, Kapak- Aakara öPüdülürünü bir Bakiş h, Kandice ormanları olup ilçenin mer- kezine 30 — 40 kilometre uzaklıktadır. Kurumcu dağı ormanı — Kızılcahamam bölgesi ile birge olup çam, göknar ka- rışmasıdır. Köylüler bu çam yaprakla- rını hayvanlarına yedirmek zorağında olduklarından ağaçlara ilişmemişlerdir. Aktaş ve Kabaklı ormanları deniz- den 1500 — 1800 metre yüksekliğinde- dir. Karaçam, sarı çam ve göknar kar- masıdır ve “serveti haşebiye,si çok zengindir. Çevresindeki böy halkı ke- vestecilikle uğraşır. Beypasarı, Nallıhan ormunları : Bu iki ilçenin ormanları 30.000 hektar kadardır. Beypazarında, orman- lar ilçenin kuzayına, Nallıhanda ise kuzay ve batı kuzayına toplanmıştır. Beypazarı ormanlarında “serveti haşe- biye, bakımından zengin olanlar Ka- ranlıkboğaz, Belova, Akpmar, Eğriova ormanlarıdır. Bu ormanları eyi işlete- tek çok faydalanmak mümkündür. Nal- tıhanın belli başlı ormanları Kartakuş, Karakireş, Andız, Susuz ormanlarıdır. Bu ormanlar kara çam ve köknar olup diğer ormanlara göre “serveti haşebi- ye bakımından zayıftır. Bülü, Keskin, Kalecik ormanları Bu üç ilçede çam cinsinden ağaç yetişmemekte olup daha ziyade meşe baltalıkları vardır. Bâlâ ormanları Güde dağı ile Elmadağını çevreleyip uzanır- Yar. 12000 hektar büyüklüğünde — olan bu ormanlar bakımsızlık dolayısile ol- dukça sarsılmışlardır. Ankaranın yaka- cak odunumun Bir kısmı Küre dağı or- manlarından gelir. Kalecik ilçesinin belli başlı âki baltalık ormanı vardır ve amenejman plânı yaptırılmışsa da “ser- weti haşebiye,inin azlığı dolayısile yalmız Kaleciğin ihtiyacına basredil- miştir. Keskin ilçesine gelince: Burada Denek dağı ile ilçenin türlü yerlerinde tek tük meşt baltalıklarına —rastlanıl- makta ve bunlar ihtiyaca yetmektedir. Baladiz — Burdur yolu (Başı 1. ci sayıfada) ta'ya gelecek hattın başlangıcı o lan Boz önünde incelemede bu - lunmuştur . Bakan İzmire gitti Dinar, 29 (A.A.) — Bayındır- lık Bakanı B. Ali Çetinkaya bera: berinde bulunan zatlarla birlikte bugün şehrimize geldiler. Bakan bayındırlık işlerini inceledi ve bu arada yeni yapılan uray kurağı ile yapılmakta olan park ve halkevi kurağımı gördükten sonra İzmir'e hareket etti. — ——— | Ni Şehit yüzbaşı Bay Seyfettin kızı Bayan İsmet'le yazıcı arkadaşlarımız. dan Çığır mocmuası direktörü Bay Hafzı Oğuz Bekata'nın nişanları dün özel bir kalabalık önünde yapılmıştır. Genç ai- şanlıdarı kutlular, mutlu bir hayat ve birleşme dileriz. Fransa turunu Belçikalı Romen Maes " kazandı Fransa turumu birincilikle bitiren belçkalı Romen Macs Paris, 29 (A.LA) — 21 durakta 4338 kilometre üzerinde Fransa bisiklet ko- şusunu 141 saat 32 dakika 39 saniye ile belçikalı Romen Macs kazanmıştır. Urayın kontrolü Uray zabıtası dün şehirdeki lokanta, kahve, gazino gibi yerle ri sıkı bir kontroldan geçirmeğe başlamıştır. Bu arada temiz olma- dıkları ve uray tüzesine uygun ha- reket etmedikleri görülen yerler saptanmıştır. Kültür Bakanlığındaki komisyonların çalışması Kültür Bakanlığı tarafından türlü ders programları üzerinde çalışmak üzere kurulan komis - yonlar çalışmaktadırlar. Bu arada kendisinin Felsefe hakkındaki bil- gilerinden faydalanmak için İs - tanbul kültür direktörü Bay Meh - met Emin de Ankara'ya çağırıl mıştır. Deri hastalıkları komisyonu toplanarak eldeki işlerini çıkar - Hükümen ve genel sava- manların sicilleri Tüze bakanlığı hükümen, ge - mel savaman ve bakanlıkta - sicilli bulunan işyarların soyadlarına aiâ melerini ilgili yerlere yazmıştır. **E Amerika işçileri Al-| PoLisrr. manyaya boykot ya- pılmasını istiyorlar (Başı 1. ci sayıfada) nel iş konfederasyonu başkanı B. Villiam gren, “alman hükümetinin _yıhııdikıe. katoliklere ve alman işçilerine karşı yaptığı hareketle- ri,, hükümet yanında protesto et- B. Gren, amerikan işçi sınıfı- nın Almanya'yı boykot etmesi za- manının geldiğini hükümete bil. dirmiştir. Başkan, hükümetin du- rTumun gerektirdiği tedbirleri al- ması için ısrar eh—:ı:kııdir. Vaşington, 29 (A.A.) — Dış bakanlığı Almanyanın iç durumu hakkında düşüncelerini söylemek- te devam etmektedir. Bakanlıktan yetkili bir zat, alman hükümeti resmiğ olarak protesto etmedikçe, bir masaj salonu açmak istiyen almanlara patenta vermek istemi- yen Nevyork şarbayı B. la Guar- da'nın çıkardığı hadise hakkında hiç bir karar verilmiyeceğini söy- Münihte kamünistlerin propagandaları Berlin, 29 (A.A.) — Resmiğ bir bildiriğe göre, Münih'te komü- nist parti imzasile bir takım propaganda kâğıdları dağtılmış- tır. Bu kâğıdlarda, katolik halk, mazilere karşı durmak üzere ko- münistlerle elbirliği etmeğe çağ- rılmaktadır. . DAĞINIK | Fil yolculuğu bitti Tarino, 29 (ALA) — Amerikalı ya- zar Halibarton, dün yolculuğunun son durağı olan Torinoya fil sırtında gir - miştir. Bir alay çocuk, file yiyecek getirmiştir. Fil bu yiyeceklerin sarıdı bulundukları gazete kâğıdlarına varın » caya kadar yutmuştur. B. Haliburton ile fil Dolly, bugün tsenle Parise gideceklerdir. — Fi!, hâlâ ayaklarından iztırablidir. Nörveçli uçman Kopenhag, 29 (A.A) — Norveçli uç man Tholberg, Grönlandın güney böl- gesinde Jülyana Haab'a varmıştır. Barselon harb divanının kararı Barselon, 29 (A.A) — Örti yöneti- min ilanındanberi ilk defa olarak Bar- sclonda toplanan harb divanı, Barselon- da silahlı bir. hücuma yeltenmiş olan iki kişiye sekiz yıl hapis cezası ver - miştir HABERLER. Bozulan karar Bükreş, 290 (A.A) — Sücl hakyeri ödevini yapmakta bile bile kusur et miş olan eski pandarma ispekteri ge - meral Dimitresco hakkında verilmiş o - lan beş ay hapis ve derece indirilmesi- kararını bozmuştur. Fransada vergi kaçakçılığını önlemek için Paris, 29 (A.A.) — Eko dö Pari SAYIFA 5 Eniştelerinin babasını öldürenler Öteygün Ovacık köyünde Hü- seyin oğlu Mehmet kardeşi Hasa- mın yardımı ile enişteleri İbrahi » me miras olarak kalan bir ölüz meselesinden dolayı İbrahimin üvey babası Hasan'ı tabanca ile öldürmüştür. Hâdise sabah sekiz- de genel savamanlığa haber verik miş ve vaka yerine genel savamau- Hık yardımcılarından Bay Zihni gönderilmiştir. Suçlular yakala « narak Ankara'ya getirilmişlerdir. Yerinde yapılan gerçin, tabanca kurşunlarının muayenesi ve otop- si hâdiseyi aydınlatmış ve Hüse - yin de Hasan'ı öldürdüğünü iti. raf etmiştir. Hâdise sırasın'da Ha- sanım kardeşini teşvik ettiği ve ölen Hasan'ı belinden tuttuğu da anlaşılmıştır. Öldüren ile suç or - tağının evrakları sorgu hükümen- liğine verilmiştir. Birkaç günden cezaları verilmek üzere hakyeri- ne gideceklerdir. Bir işçinin geçirdiği kaza Kavaklıdere'de fransız elçiliği yapısında çalışan Kadir oğlu Ah - met'in üzerine toprak yıkılmış ve belkemiği kırıldığından hastayur- duna kaldırılmıştır. Bir hırsız yakalandı Çorumlu Mehmet oğlu Mehmet adında biri devlet demiryolları işyarlarından Bay Fethi'nin evine hırsızlık yapmak için girmişse de yakalanmıştır. Otomobil çarpması 975 sayılı kamyon şoförü Ta » hir oğlu Hüseyin büyük Evkaf apartımanı önünden geçerken İs- mail oğlu Ziya'ya çarparak hafif- çe yaralanmasına sebeb olmuştur. Polis kendisini tutmuştur. nı, B. Ragnier, hamillerinin esham ge- lirlerini kontral etmek üzere kupon karncleri çıkarılacağı hakkında olan haberleri yalanlamıştır. Bakan, hükü- metin, vergi kaçakçılığını ortadan kah dırmak için başka bir sistemi incele- mekte olduğunu ilave etmiştir. Çek — leh sınırı Varşova, 29 (A.A.) — Dün, Ülke- nin bu parçasını Polonya ile Çekoslo- wakya arasmda ikiye bölen elçiler kon feransı kararının 1S inci yıldönümü dolayıriyle, Kleşin bölgesinin Polonya hükmü altındaki kısınında 20 bin kişi- Tik bir gösteri yapılmıştır. Bu güsteri sırasında, Polonya'nın bu bölüntüyü hiç bir zaman tanımamış, diyet kurulunun da elçiler konferansı- mın bu kararını bâlâ onaylamamış oldu. ğunu saptayan bir karar alınmıştır. Çi di ı Londra, 29 (A.A)y — Kıral, bu sabah Sir Frederic Luthros'u kabul etmiştir. Frederic Luthrou, gelecek ay finansal göüretesine bir diyev veren Finans baka- | bir ödev ile Çine gidecektir. —— ——————— ——— ULUS'un romanı . .» San Michelenin kitsbı Türkçeye çevrren: Wasuhui BAYDAR Vazen: Aksel MUNT Gı, onunla öldü. Pakçiyaleye ilk rastladığım vakit zaten oldukça ihtiyardı. Kaç ygmd.ı bir ihtiyardı? Bunu kendi bilmediği gibi, kızları da, başka bir kimse de bilmiyordu. Onun doğunı tarihini urayın resmiğ defter- lerinde boş yere aramıştım. Daha doğduğu Bün unutulmuştu o0. Fakat ben hiç bir va - kit unutmıyacağım! Onu hiç bir memle - kette, hiç bir sosyal durumda rastlamamış olduğum en doğru, en becerikli ve en uysal Mizaçlı bir insan olarak her yakit hatırlı - yacağım. Kendi çocukları da onunne lzn- =ıîlerine ve ne de analarına sert veyaHkotü ir söz söylediğini hatırlamıyorlardı. Hay - 'lnlıngışıbüeiyiidi. cehlerini ekmek kırıntılariyle doldurup bahçesine gider, kuş- ları doyururdu. - Adada kuşlara tuzak kurmamış, bir eşeği bile dövmemiş olan tek adamdı. Sadakatli bir ihtiyar kizmetçi onu kullanmış olanın | adını kirletir. O benim dostum olmuştu. Tefrika: 135 J| Şeref benimdi ve o benden iyi bir insan- drı. Benimkinden büsbütün — başka, be - nim hiç tanımadığım bir çevenin adamı olmakla beraber biribirimizi pek iyi an- lıyorduk. Onunla başbaşa dewmiz Üüzerin- de kaldığımız uzun gün ve gecelerde ba- na ne kitablarda okumuş ve ne de başkala- 'Tının ağzından dinlemiş olmadığım çok şey- ler öğretti. O insanlardan çekinen bir adam- dı, deniz ona susmayı çoktan işti. Fikirleri sayısız değildi ve bumun böyle ol- ması da kendi için pek iyi bir şeydi. b Fakat sözleri şiir dolu ve istiarelerinin sadeliği eksiksiz yunaniğdi. Kullandığı ke- leri, Ülis'in gemisinin tayfaları arasında, 3y- nr kıyılarda dolaştığı zamanlardan - hatırlı- yordu. Evde bulunduğumuz sırada o ya bahçede, yahut uçurumun alt yanındaki ken- di bahçesinde çalışırdı. Orun, dimdik yama- c inmek veya onu tırmanmak suretiyle yap- tığı yokulnk hiç hoşuma gitmezdi. Bana, sanki damarları daha katılaşıyormuş gibi gelirdi ve kendisi de bu tırmanışlarından soluk soluğa dönerdi. Bunlar hesaba katıl- mıyacak olursa her vakit me halde ise öyle görünür, hiç bir şeyden sızlanmaz, makarna- sını her vakitki iştehası ile yer ve güneşin Ü L p KAf t doğmasından batmasına kadar ayak üstü ça- lışırdı. Günün birinde, hiç bir şey yemez ol. du, her ne yedirmek istedikse reddetti. Ken- duxj biraz yorgun hissetmekte olduğunu söy- ledi ve iki gün, sıra ile, pergolanın altında oturup uzaktan denizi seyretmekle sakinleş- miş göründü. Sonra sarp kıyıdaki bahçesine inmek için ayak diredi. Bizimle kalmasına o- nu zorla razı edebildim. Oraya neden gitmek istediğini kendinin de bildiğini hiç sanmam, fakat bunu ben biliyordum. Bu, onun öteki lnsşnlın'lın bir kayanın ardına, yahut bir ça- İdığın altma veya bir mağaraya saklanırp öl- mek istiyen ilkel insanın insiyakı idi. Bir gününü bile yatağında geçirmemiş olan bu adam, bir gün, öğleye doğru, biraz yatağına uzanmak istediğini söyledi. Kendini nasıl hissetmekte —olduğunu o gün bir kaç kere sordum. Bana hep “pek iyiyim, teşek- kür ederim,, cevabını verdi. Akşama doğru yatağını, güneşin denize inişini görebilmesi için, pencerenin önüne getirttim. Ave Mari- ya'dan sonra yanıma döndüğüm vakit bütün €v halkı, kardeşi, arkadaşları, odasında idi. Kimse onlara lerini bildirmemişti. Ben bile sonun bu kadar yakın olduğunu bil- miyordum. orlardı, dua etmiyor- lardı, sadece, orada, bütün gece uzunluğun- r l " ca, bekleşiyorlardı. Usulden olduğu üzere hiç kimse yatağın yanında durmuyordu. İl- tiyar Pakçiyale yatağına uzanmış, hareket- siz, rahat, gözleri hep denizde, uzaklara ba- kıyordu. Bütün bunlar bir ömrün — sonuna erişmekte olduğunu gösteren sade ve yük- sek anlamlı şeylerdi. Papas da, son ödevini yapmak üzere, geldi. İhtiyar Pakçiyale'den günahlarını söylemesi rica edildi. Pakçiyale — başı ile “evet,, işareti ettikten sonra ö tü. Buyıilı Tanrı onun dileğini bir gu.l'ü“ıı:ıeî yiş halinde yerine getirdi ve ihtiyar Pakçi- yale'nin cennete safa geldiğini söyledi. Ben onun goktın oraya varmış olduğunu sanır « ken birdenbire elini Mzatıp yavaşça, hemen hemen korkarcasına yürümü oksayarak mı- rıldandı: “Siete buono come ile mare,, Deniz gibi iyi! — Bu sözleri buraya gt- rurla değil, hayran olarak yazıyorum. Bu — sözler nereden geliyordu? Herhalfe uzak- lard'an. unutulmuş bir cağın yankıları cibi, Pan'ın hayatta olduğu bir devirlen, orman. da ağaçların konusabildikleri, denizde dal. g:ııamı türkü çağrrabildikleri, Tasanların dinleyip anlayabildikleri bir zamandan ge- Tiyordu. (Sonu vart