SAYIFA 4 'i"o—kııik ve ekonomili teknik İnsan yaş; yaçlgrını gidermek için, dış dün- ya ile her zaman ilgili bulunur. İhtiyaçların dış dünyadan gideril- mesi ulusların kültür dereceleri- ne göre değişir; fakat hepsinin de gayesi kendi ihtiyaçlarını gidere- cek olan şeyleri çok kolaylıkla ve zahmesizce elde etmektir. İşte bu kaygu bizi teknik yoluna sevke- der. 'Teknik geniş ve genel anlam da alınacak olursa, yapı tekniğin- den, makina tekniğinden, kimya #ekniğinden, musiki tekniğinden, resim tekniğinden ve bunların dı- şında daha birçok tekniklerden bahsedebiliriz, çünkü bir şey ya- ratmadan yok etmeye kadar, şa- kadan kıyaya kadar insanın bü- tün işlerinde kendisine özgü bir hareket ve bu harekette de — bir teknik vardır. Nasıl ki lojik ile düşünmek — arasında sıkı bir ilgi ve birlik varsa, hareket ve mua- mele ile teknik arasında da bir il- gi ve bir birlik vardır. Tekniksiz hareket etmek kör bir adamın yü- rüyüşüne benzer, Teknikli hareket etmek bize düzenli ve kısa yolu hazırlar. Fa- kat bizim aradığımız teknikte yal- mnız bu yetmez. Onun daha önemli bir karakteri olması gerektir: E- konomik ve verimli olması. ak için olan ihti- Bir malın nasıl meydana geti- rileceği, bir köprünün nasıl kuru- lacağı, bir barajın nasıl yapılaca- ği ayrıca toknik bir iştir. Daha ile- ri giderek bir kâğıd fabrikasının Jkurulması, işlemesi ve üretimde bulunması da, teknik bir iştir. Bi- zi burada daha ziyade ilgilendi - ren ve bizce önemli olan şey bu- nun ekonomik ve verimli olması tarafıdır. Bu ndan herhangi ekono- mik alanda teknik hareketleri teknik işleri doğrudan —doğruya ekanomik ve verimlilik bakımın- dan araştırmalı ve en randımanlı tekniği seçmeliyiz. Şu halde yek- diğerine bağlı olan iki soruyu ce- vablandırmak zorundayız. 1) Acaba üreteceğimiz şeyler harcadığımızdan — fazlamıdır, bu ulusal zenginliği çoğaltıyor mu, yani teknik yollardan en kısası ve en ucuzu seçilmiş midir? Yapılan fedakârlıklarla mey- dana getirilen ekonomik müal ne şekilde ve en iyi nerede kullanı- hr? Eğer bu soruların cevablarını araştırır ve ekonomik malı en ve- rimli şekilde yaratmak için çeşid- li yollardan en ucuzu ve en kısası seçilirse, o zaman teknikten eko- nomili teknik meydana getirilmiş olur. * Görülüyor ki teknik, o işin *“dış,, olan kısımlariyle uğraşıyor. Halbuki ekonomili teknik derin- lere kadar iniyor ve onun ulus için faydalı olmasını araştırıyor. Biz- ce asıl olan da budur. Şu halde ekonomik düşüncelerle kuracağı- mız ve yapacağımız teknikli üre- timle her şeyden evel onun ulus üzerindeki etkilerini — ve ulusal zenginliğe olan faydalarını ölçme- liyiz. Bir fabrikayı kurarken, onu doyuracak ham-maddelerin çeşid- lerini, miktarlarını ve bunların en kısa ve en ucuz şekilde ve her za- man için yetiştirilme imkânlarını, iş meselesini, bu ekonomik malın iç ve dış pazarlarda yapacağı et- kileri ayrı ayrı ve gayet hesablı bulup saptamalıyız. Burada görülüyor ki teknik ile ekonomi arasında gayet sıkı bir bağlılık vardır; eğer biz bu bağlılığı formüle etmek istersek şöyle diyebiliriz: *"Teknik ekonomi içindir, fa- kat ekonomiyi yükseltebilmek #çin tekniğe lüzum vardır.,, Memleketimizin — endüstrileş- me devresine girdiği bu sıralarda, teknik ekonomili ve tamamen ras- Faşizm 1934 yılındaki büyük Stav'ski skanda'ırdan snra, lardan bikmeş olan eski un başkanlığı altında bir ka şısında Fransa zaten uzayıp giden skandal- savaşçılarla geleceği karanlık gören gençler, Albay Dölarok' faşist örgütü kurmuşlardır. Günden güne büyüyen, üyeleri- nin sayısı yüzbinleri bulan ve par'amanter re'im'n sona erdiği düşüncesinde olan bu örgüt, bu sıralarda Fransa'da yapılan yeğritim girişimleri sonuç vermezse hükümetin başına geçmeği bile düşünmektedir. Fransız sosyalistleriyle komünistleri, bu örgütün tabiiğ düşmanlarıdır. Fransanın sıyasal hayatında, hele son yıllarda büyük etki yapan radiksl parti is'n bazı solcu üye'eri de Faşistlere k vş: en sol! partilerle birleşmek istiyor lar. Bu yüzden son gürlerde radikal par'i: 'nde bir iFilik de orta ya çıkmış, eski genel sekre- ter Fayfer partiden çekilmiştir. Aşağıdaki yazılar Fransada faşizmin nasıl başladığımı ve radikal partisinde şimdi hüküm süren ruh'& holin ne olduğunu Amerika'da çıkmakta olan Current History dergisinde Paul Hutchinson “Faşizm karşısında Fransa,, başlığı al- tında yazmış olduğu bir betkede diyor ki; Fransa'daki yönetim — makinasının hemen her bölümünde değişmeler ol- mak üzeredir. Bu noktayı pek iyi kav- rayan cski Başbakan Flanden iş başına geçerek kurduğu kabine için “parle- manter demokrasinin son deneci, de- mişti Fransa'da bir devrimin kopacağına ihtimal vermeyen fransız - ve yabancı gözetmenler de “bu buhran bir yıl da- ha sürecek olursa o zaman herhalde bir şeyler olacaktır,, diyorlar ki burada on- ların demek istedik şüp yerine bir ye değildir. Fransız cumuriyetinin artık in gevşediği ka yurddaşlarının ti, bu kabine dü- gelecek — demek yöne- ağatı bir- kafasını y landa baş gösteren bu gev- şeyiş, Fransa'da yeni bir hadise değil- dir. Bu defa harbta yıkılmış olan böl- gelerin eski ballerine getirilmesi için saylavlar kendi seçim çevreleri milyonlarca lira harcattılar. İşler ters yüzüne dönüp Fransa e- konomi bekımından züğürt bir hale gi- rince bunların tepkileri görülmeğe baş- ladı. 1934 yılında Fransa'da bir takım için skandallar olması bundan ileri gelmiş- tir. Bu yıl; Aleksandı Staviski'nin ken- di kendini öldürmesiyle başladı. Çok geçmeden başbakanım kaynının, iki ba- kanın, Paris polisinin şefinin adı bu skandala karıştı Daha sonraları beyaz kadın ve ke- yif verici zehirler tecimi ile Lil poli- Si şefinin ilgisi ortaya çıktı. Bu yıl kapanırken ortaya bir Levi skandalı çıktı ki iç bakanlığında bir- kaç kişinin de yardakçılığı ile 260 mil- yon dolarlık bir dalavere yapıldı. Fransa cumuriyetimnin başına gelen derdler yalnız politika adamlarının - kılsızlığı yüzünden de değildir. Eko- nomik mesclelerin gidişi de bir değip meyi gerektirmektedir. İşsizlik büyük bir hızla artıyor. 1930 yılına kadar Fransa 25,000 den da- ha az işsizi bulunduğunu - söyliyerek öğünebilirdi. Geçen şubat ayında bun- larımı sayısı 500,000 i geçmiştir. Genel bir bakış gösterir ki işsizlerin sahici sayısını bulabilmek için bu sayıyı hiç olmazsa dört defa artırmak gerektir. yonel prensiplere göre hareket e- den ve ulusumuz için faydalı olan tekniktir ve bu, böyle olmalıdır. Dr. Şeref NURİ — Bunlar asker kılığına girmiş hay- dudlar rar, yaksa — haydud kılığına gir- Miş askerler mi? — Otopsi yapılınca görürürz, (La Repüblik, Paris) Harb borclarını bir tarafa bırakımnız, Fransada yalnız ulusal borçlar, bir tek yurddaş başına 7000 frank düşecek ka- dar fantastük bir sayıya çıkmış ve ko- nuları vergile dilegelmiştir alınmasına devam &- Süel durumu kuvvetlendirmek — ve pekiştirmek ergesiyle birçok vergiler almmakta ve Fransanın başına bir Al- manya tehlikesi çıkmasına meydan ve- ren hükümete karşı hoşnudsuzluk u- yanmaktadır. Sözün kısası, Fransanın bugünkü du- rumu bir faşist diktatörünü başa çağı- racak gibi görünüyor. Faşistlere dım ncreden gelebilir? Herhalde bu, kıralcılardan, renkli gömlek, ufak bere giyen opera komik üyelerinden değil kırılmış gene lerden, umudları sarsılmış eski asker- lerden gelecektir. Her türlü partilere eğgin olan genc letin birge olan bir inan tarafları var- dır ki o da parlamentarizmin artık işe yaramaz bir hale girdiğidir. Bugünkü günde geneler arasında baş gösteren kımıldanma kapitalistliğe kar- şıdır ve endüstri yönetgelerinde yen! bir örgüt istenmektedir. Fakat bütün bu dilekler, bugünkü iş piyasasının uyandırdığı bir tepkiden başka bir şey değildir. ve bütün bu genclik kolayca faşist kamplarıma geç- meğe ardırlar Eski savaşçıların durumu da opi önemlidir. Geçen — ilkkânunda opera meydanına yüzlerce bacaksız eski ga- vaşçı toplanmış ve kendilerine verilen paranın eksiltilmesini protesto etmiş, gösteriler yapmışlardı. Plas dö la konkordda 17 kişinin ölüp beş yüz kişinin yaralandığı geçen 6 şu- battanberi eski savaşçıların durumu u- husun geleceği üzerinde etki yapacak bir hale gelmiştir. Geçen yıl Sar meselesi Almanya ile Fransa arasında bir gerginlik doğura- Cağı sırada eski fransız savaşçıları bir parti yapmışlar ve Almanyaya, Hitlere bir salgıt göndermişlerdi. Bu suretle Sar meselesinde konuş- malara yol açmış olmaları bu konser- vatif savaşçıların kendi kendilerine o- lan güvenlerini büsbütün artırmıştı. Ondan sonra bunlar, parlamentoda bulunan şefleri Albay Delarok aracı ile hükümet üzerinde bir etki yapmağa da kalkıştılar, Bugünlerde Fransada faşizm lakır. dası açılınca, bayık olarak, albay Dela rok'un adı anılmaktadır; bu da sebeb. siz değildir. Çünkü bu adam birinci de- recede bir faşist karalağıdır. Savaş boyunda bulunmuş — eski sa- vaşçıların “Ateş haçı,, Cadımı taşıyan yar- yahut anlatmaktadır. bir örgütln başına geçen ve çenesi kuv- vetli olan bu zat, bu güzeyde 300 bin kişilik silahlı bir kuvvet kurmayı ba- şarmıştır. Son zamanlarda ber gün bu kuvvete 600 kişi kadar yazıldığı ve sa- yılarının arttığı söyleniyor. Bu kuv- vetin bütün gereçleri, tamam 80 uçak- lık bir hava kolu bile vardır. Albay Delarok'un sıyasal programı az çok örtündür. Onun dilinden düşür- mediği bir cümle vardır ki şudur “Fransayı — politikacıların elinden alıp Transız ulusunun eline verini,, bu söz, onun erki eline geçirebilmek kullandığı program yerinde — kullanıl- maktadır. Bu adamın ergesi son parlamento deneçleri de suya düşünce demir yum- ruklu bir diktatür olarak Fransanın başına geçmektir. Fransanın illerinde faşistliğe karşın bir durum olduğu söyleniyorsa da Mar- silya, Strazburg, Lil, Valansiyen, Kale gibi büyük şehirlerde — hoşnudsuzluk gün geçtikçe artmaktadır. Bir takımları bir faşist devriminin büyük tecime fazla kazanç getirmiye- ceğini söyliyerek böyle bir hareketin fazla para yar: göremiyeceğini söy- liyorlar Musolini İtalyaya gelmiş ve orade büyük btecimi sovyetleşmekten kurtar- maştır. Hitler, Almanyadaki sosyalist kte olan Krup ve Tissen fabrikalarına yeni can verdi. Flanden hükümeti de hızını bankalar- dan ve borsadan alan bir iş hükümeti idi. Şu halde fransızlar zaten alışkın oldukları bir hükümet şeklinden ne di- ye çekiniyorlar? Pransa'da bir faşist rejimi — kurul- masının önüne belki geçilecektir. Çün- kü, fransız ulusu, yaradılışı bakımın- dan, birdenbire heyecanlanan bir ulus değildir. Dış yüzünden bu milletin çır- pıntılar gösterdiği görülebilir; fakat içinde bu yoktur. rejimi altında kötüleşi Fransa'da bir faşist diktatürlüğü kurulması, eğer bu kadar — eskidenberi we bu kadar yülsek sesle söylenmiş ol- masaydı, daha ziyade imkâ&n altma gi rerdi. Bir orkestra düşününüz ki on Iki defa bir önder'in geleceğini anlatan bir wvertür çalar, fakat ortaya hiç kimse gıkmaz. O zaman orada bulunan hâlk, pek haklı olarak başka bir pordeye ge- çilmesini istiyecektir. Ortada kesin ve bayık olan bir şey varsa o da bugünkü sryasal düzende bir dursuzluk bulunduğudur. Fransanın bugünkü dürumu için, bir konservatif tarafından Flandin kabine- sinin devamlı olacağı hakkında söylenern Şşu sözü tekrarlıyabilirir: 11 TEMMUZ 1935 PERŞEMBE Devamlı diyol nla anlat- mak istediğin ireceğid Radikal partisindeki anlaşmazlık nedir? Entransijan, Paris . &. 7. 935 Bu akşam radikal partisinin yürü- tüzn komitesinde büyük konuşmalar ya: pılacaktır. Yani, bildirilen haber budur. bağlaşmak allerin ardır arası ke- En s0l partilerk hayalini güden genc r. silmiyen bücumlarıma uğrayan B. Eryo, enlara cevab verecektir. O, dün şöyle diyordu: “Partinin az çok her tarafında olup bitenlerden bıklım. Radikal partisinin ekstremist bir parti olması isteniliyor- sa, söylenilsin! Bi sağ kanattan değilim, fakat bizi en to- la karıştırmak istemclerine deyanamam Bu duruma kesin olarak karşıtım. Ra- dikal partisinin ananalarına uygun ol- mıyan bu şeyi, yürütüm komitesine söy. Hiyeceğim. İki akış azasında birini seç- mek gevektir. Ben gerilemiyeceğim... B. Exyo gerilememekle eyi devran- mış olacaktır. Eğer gerilerse bu, radi- kal partisinin ölümü olacaktır. Bazıla- ci bir haykırıyı bir formül sayarak gu- nu tekrarlıyorlar: “Solda — düşman yok!,,.. Fakat hakikat şudur ki, asıl ra- dikaller bunun tersine olarak, — sol ta- raflarında yalnız düşmanlar görüyor- lar; yani doktrin bakımından düşman- lar, demek istiyorum. Radikal partisi, sosyalist ve komünistlerin ertadan kal- dırmak istedikleri mülkiyete ve şabsiğ hürtciyete bağlıdır; boyuna en solcula- zan hücumuna uğrayan ulusal —korum- dan yanadır. Buna göre, em sol partiler radikallerin sıyasal düşmanları — değil midir? Eğer bunun tersi ileri sürülür- ve, eğlenilmiş olur. Seçmek gerektir: ya hürriyet ve mülkiyetten, yani cumuriyetten — yana olmalı; yahut da bunlara karşı Mark. sizmle birlik olmalı. O zaman bunun 2- dı ne olursa olsun, diktatürden olunuyor demektir. B. Eryo'yu - dün« yada her şey olur - çok “mutedil,, bu« lan ateşli gencler ne nereye gittikleri. ni, ne de yaptıklarını biliyorlar ve in« man bunların ne için gidip de sosyalist tisine yazılmadıkla- yana veya komünist p rını kendi kendine soruyor. Bu, doğru bir hareket olmazdı ama hiç olmazsa onların ne istedikleri an! lerdi. Gallüs Radikal partisi yürütüm komitesinin toplantısı La Repüblik, Paris - 4.7.938 Başkan B. Eryoe toplantıyı — açarak her zaman olduğu gibi, günün — mesa. kWleri hakkındaki söylevini verdi. Ra» dikallerin ne gibi şartlar altında Laval kabinesine girdiklerini kısaca anlattık- tan sonra Fransanın finansal durumu- na, frangın son aylarda geçirdiği teh- likelere işaret etti. 1935 de büdce açığım nin 7 milyar frank olduğunu, hüküme- tin borclarının 1930 da 269 milyonken şimdi 319 milyona çıktığını anlatan B, Eryo, finans işlerinin düzelmesinin, şimdiki halde en evgin iş olduğunu söy: ledi. Belçikada yapılan denecin de, pa- rtayı düşürmekle harcaları azaltmak lüe zumunun ortadan kalkmadığını göster diğini; onun için, hücumlar ve haksız- tıklarla karşılaşmak pahasına da olsa, Fransada da bazı — tadikallerin harca- ları kısmak yolunu tuttuklarını söyli- yen B. Eryo, Ömil Komh'um gu sözle- rini hatırlattı: “Benim isenim yok olsun, elverir ki Fransa ve cumuriyet yaşasınl., Bu finansal ve ekonomik kalkınma işinin sükün içinde yapılması ge ken, bazı faşist birliklerinin bu sükü- nu bozduklarını söyliyen B Eryo, zater kaygu içinde olan memlekette — birgok kimselerin karışıklığı — astırmağa çalış- tıklarına, ve şi: güçlüklerden fâye dalanarak, tumuriyetle onun kurumlas tına hücum etmek isteğinde oldukları- na işaret etti B. Eryo, radikal pürtisinin bu gibi girişimleri kabul) edemiyeceğini hatır. latarak : “Cururiyet, Fransanın — kesin rejimidir ve ona hiç kimsenin dokun- masına irin vermiyeceğiz.. dedi ve çok alkışlandı. B. Eryo bazı framsızların ne den doleyı memleket içinde devrim yapmak ve kargaşa çıkararak başka fran sızlara saldırmak istediklerini anlaya- madığinı, radikallerin ne içerde, ne dı- öyledi.