1935 CUMARTESİ Nasıl yazarız? ÖÜ Bit basizliktam yeni kurtuldu- f::;ı dildiğim bir çocuğu, elinde çan. €. islak bir günde, evine dönerken :::": İçim acıdığı için “Komşumun _"n'; aşlığı altında bir yözı yazmış- a W yazının amacı, yarı — hastalık ' Yarı eyiliği cyılıı sanan ve Sayısı da 32 olmuyan ana babalara yanlış yola Bittiklerini d işündürmekti. Bir ko, Mica , va, böyle bir hastalık ge- Bir ııııır—ı göz önüne getirerek, O ya- Yözü endini ve çocuğunu görmüş. A- Nliğin sonu var mıdir? x x x th'an yazanların dileği eyiye, döğ- Ve güzele erişmektir, Bunları ap. :î'k Ortâya koyabilmek için kötü, eğri b î;'kınlo karşılaşıırmaktan başka me n: abilir? Akın yanıbaşına katayı _d.;#'"mek akın #«k olduüğunu belli €n sağlam belgeye dayanmaktır. e/ İ e düygülar yazılarrımızta konusu o- Ursar Ama babaya hasta çocuğuna Karşı Slin Ödevlerini bir hekim gibi söyliye- ilir miyiz? Hekim için hasta bir anâ- ıı:,:'g"' çocuğu değil; patolojik bit ir. O teşhisini koyar, yapılacak "P""uyıcıı şeyleri “bir bir da - İki eder,, gibi söyler ve öteki hasta- “din başucuna gider. Onun İşi acındıra” eef İnandırma değ Kumından gere, sadece hekimlik yaptırmaktır. A- :Z':"'l işini biz yazıcılar yaparken Maz ecılardan, kuru öksürükler- ©» Çocuklarına düşkün veya kayıtsız E"!"t!dan dem vurur, bin dereden su K İz. Ve yürekleri biraz titrettiği. Okurlarımızı biraz düşündürebil. R“mı vakit ödevimizi yapmış sayâ- * Zansatımızın — incelikleri vardır: ONümüzu * Siğr Ş “Kertat cetveli, gibi ’lo":' yüz eder,, dercesine ortaya Yrz; — karşılaştırmalar yapmak, öntişlere girişmek, genel yaşayıştan P 'kler vermek ve bunların hepisni “e! bildiğimiz seçme sözlerle süsle. tün Ş” anaatın özellikleridir. Ve bü- tile Tteğimiz bu gibi edebiyat oyunla. düşüncelerimize ka. Omsumun kızı,, başlığı “Hasta ço ,"'- Veya “Yağmurda kalan yavru,, da Sabilirdi.., O yazıda “Komşumun kızı,, başlığı- 'rı“"" bir arkadaş, benim, eski gün- N komşu çocukları arasındaki sev- "'uıııııındın birini anlatmakta ol- 'Bümu Sanmış ve yazıyı sonuna ka » ? okumuş. :ı'!leıın. yazı yazabilmemizi kolay e üe 'da bir zaafımız vardır: yazılarrnır p' beş değil binlerce kişinin okuya- 'N ummak, Ve böyle olduğu için « bey H Yazılarımızda — genel yaşayıştan _"'”n verir, bundan da başkaları için '& bekleriz. ... ü Bir rom. ancı, romanındaki kötü kâ - ı“ı:""!f'quı yaşayışına benzetip 'nen ve gelip kendisine sızlanan Ş .'tı bir evli kadına; “Yaşayışımı - $yüzünü bilmiyorum. Ancak 1o - la “dn 'N kahramanı eşinizse, doğru yo- Mek, ilk yapacağının iştir,, de - ,,:::'ııo bir kişi daha kazandıran bu 'CIYI saygı ile anmak gerektir. N. BAYDAR —— . BuAnkara radyosu ıu:'quı:ın radyo programı şudur: 1940 — Sporstu konuşuyor — Musiki; Toj hd.d“ Bocr ismindeki kemancının 2"' — Târih saati — Darşı musik — Misi Largo Allemıh —%"“ ve Intermezzo n #Nuctto N, *Bro Spirituoso ve Acit t Remzit Keman Mcmı Plyııo Ü ve sahibleri bilinmiyea Skan- İ Çi Dot Te çei © Hava durumu Ziraat Bakanlığı Meteoroloji enstitüsünden — alınan malümata göre, son 24 saat içinde Gelibolu, Yalova, Çanakkale, Nazilli, Muğ- la, Bolu ve Doğuanadolusunda Er- zurum ve Karadeniz kıyıları ta - mamen yağışlı ve diğer yerler ya- gışsız geçmiştir. Yağış Doğuana - dolusu ile Ortaanadoluda kar ve diğer yerlerde karışık yağmur şek lindedir. Ölçülen en çok yağış mik darı Rizede 12, diğer yerlerde 2 ilâ 3 milimetre arasındadır. Ka - rımn toprak üstündeki kıluılııı Er- zurumda 50, Karsta 26 santimet - redir. Hava sühunetinde bir gün evele nazaran cenubu şarki ile Doğuanadolu ve Karadeniz kıyı - larında dört ilâ 10 derece arasın- da düşüklük ve diğer yerlerde üç ilâ 4 derece etrafında yükseklik kaydedilmiştir. Yurdda en düşük sühunet sıfırın altında Karsta 16, Erzurumda 15, Kastamonuda, Sı- vasta 8, Ankarada 3 derecedir. En yüksek sühunet Adanada 18, Antalya ve Dörtyolda 17, de- rece olarak kaydedilmiştir. Dün Ankarada saat 14 de hava sühuneti sıfırım üstünde 7 derece kaydedilmiştir, rüzgâr şarki ve şi- mali şarkiden mütehavvil olarak saniyede dört metre süratle esmiş- tir. Marasta Hilaliahmer balosu Maraş, 8 (A.A) — Hilaliahmer yıllık balosu dün gece belediye salonunda çok neşeli geçmiştir. Bir çok yerli bayanlarımızın iştirak ettiği bu neşeli gece cemiyete kıy- metli bir gelir temin etmiştir. İzmitte yeni parli ve halkevi binaları yapılacak İzmit, 7 (AA.) — C. H.P,, Parti ve halkevi binalarının ihti - yaca kâfi gelmediğini gördüğün - den yeni fırka ve halkevi binala - rı yaptırmaya karar vermiştir. Antalya Elektrik T. A. Şr. den: Antalya elektrik şirketi için Bayın- dirlik Bakanlığınca kabul edilecek ev- safta bir elektrik mühendisi aranılmak. tadır, Talip olanların Mart-935 gaye- sine kadar Antalya elektrik şirketine müracaat eylemeleri Ve hüvlyetluhl ve kifayet derecelerini ;&miı larmnın süretlerini Kbodımıkri ve tek- Fener ve Galatasaray berabere kaldılar (Başı 1. inci sayılada) Bedii - Yaşar, Fazıl - Cevad, Alı Ki- za, Esad - Niyazi, Şaban, Namık, Mu - zafler, Fikret. Buna karşılık Galatasaray, geçen ba'tak? kadrosunu aynen mühafara edi- yordu. Avni - Lütfü, Osman » Suavi, Fahir, İbrahim - Necdot, Münevver, Adnan, Fazi, ')ıııyıi Oyun, halkın tezahürleri arasında başladı. Birinci Fener — Galatasaray maçında, Galatasarayın 4 - O gibi mü - kemmel bir farkla kazanmış - ol bu müsabakanın etrafında biriken alâka- yı en yüksek haddine çıkarmış bulunu- yordu. Fenerbahçe, rüzgârı arkasına almış- tı. Çok şiddetli estiği için umumiyetle Fenerbahçe lehinde sayılan rüzgür sa - nıldığı kadar kuvvetli bir yardımcı ol - madığı çabuk anlaşıldı: çünkü fenerli - lerin hücum hattı, on bafif bir dokunuş- tan Bile falso alan topa hâkim olmak, kontrol edebilmek imkânıni hemen he - men birinci devrenin bütün devamınca bulamadılar. Buna karşılık, aynı şiddetle esen rüzgâra karşı oynamak vaziyetinde kal- dıkları ikinci devrede, birinci devreye bakarak çok daha tesirli hücumlar yap- tıkları görüldü. Birinci haftaymın umumi hatlarını şu şekilde çizmek kabildir: Kuvvetli rüzgüra karşı oynıyan Ga - latasaray, tamamen delansa çekilmişti. İki iç muhacim, en geri hatta kadar in- mek vazifesini deruhte etmiş bulunu - yorlardı. Hücum hattında sadece üç oyuncu oynuyordu: Necdet, Adnan, Danyal. Bu üç oyuncudan Necdet ve Danyal yalnız birinci devrede değil, hattâ bü » tün maç esnasında sönük kalddar. Bu iki muhacime karşılık, Adnan çok atak oynıyarak Fener müdafaasını güçleştir- mek ödevini hakkıyla başardı. Fenerbahçeliler, bütün ilk 45 daki - ka içinde adeta tek kale oynadılar. Ga- latasarayın çok enerjik oynuyan müda- faası, bir türlü uzaklaştırılamıyan topla beraber Fenorin mütemadiyen tazeledik- leri hücumları da kesmeye uğraşıyor » lardı. Mücadele çok çetin oldu: rüzgürin kabil olduğu kadar ahengini bozduğu hücumlar, Galatasaray kalesi etrafında beyhude yere — dolaştı. Fener muavin hattı, Galatasaray yarı sahasının orta - sında oynuyor, Yaşar — Fazil hattı sa- hanın tam yer almış bulunu- yorlardı. Manmafih, bütün bu tazyike yağmen, Galatasaray müdafaası, ilk 48 dakikayı yenilmeden geçirmeğe muval- fak oldu. Birinci devre 0 -0 beraberlik- le bitti. İkinci devrede Galatasaray rüzgürla beraber oynarken sayı çıkaracağı sanı- kyordu. Fakat oyun, bu tahmini hemen boşa çıkaran bir şekilde başladı. Fener- bir ga: muqııyılır&ılıuııylı bar ö ondan aşağı kalmıyan bir. enerji MMW-&IH.-— liflerini bildirmeleri İlan olunur. ” n Kütabya' Jara çok az tesadüf edilmekted binasında bayanların sıksık toplan! trlar yapak. sıyasal önenlerine kavaşan türk kadrmın me Zu anlatılmaktadır. 'da Bir mürttalt ııılııın “Ter yınımduı.ıı.u&ılıounm ie. Cümburiyet Halk Partisi vilâyet kurumu fırka çak çarın geriliğin sembolü olduğu ve deni kılıkta germesinin gerekli oldu. İ taya cidden hararetli ve lwyeeııılı bir oyun çıkarıyordu. Galatasarayın — ekseriyotle — soldan, Fenerin de daima sağdan inişlerini gö- rüyoruz. Fener muavin hattı, rüzgârı hesabederek, çok güzel oynuyor. Cevad- la Esad, ortada bugün cidden neliş oy- mıyan Ali Rıza'nın iltihakiyle, mükem- mel bir hat teşkil ediyorlar.. Fener muavin hattının güzel oyna - ması takıma gözle görülür bir avantaj temin etti. Arkadaki müdafaa hattr çok emin oynamak imkânını buldu ve mu - hacimler de sık hücumlaria Galatasaray defansı yoruyorlar. Bu devrenin üç mühim hadisesi şun- lardır: T inci dakikada Muzaffer, kısa bir mesafeden kaleye serbestço inmek fırsa- tını yakaladı. Namık, Niyazi'den gelen topu güzel bir pasla ona geçirmişti. Mu- zaflerin topu sürmesi ve manisiz oldu- u için takımıma muhakkak bir gol ka - zandırması bekleniyordu. — Fakat, bu oyuncu, liyakat ve teerübesine göre de- gersiz bir düşünce ile vole bir şüt at - mak istedi ve topu havalandırdı; On altıncı dakika: Fenerin Galatasa- ray ceza alanının içine kadar giren — sol muavini Esad, çelme takılarak düşürül- dü. Hakem, Galatasaray aleyhine bir penaltı verdi. Bu da enfes bir - fırsattı. Fakat, Fikret'in çok fena ve havadan bir vuruşu Fencore bir fırsat daha kaçırt- t 28 inci dakika: Galatasaraylı Adnan, soldan inen bir hücumu adcta golle ta - mamlıyacak vaziyete girdi. Fakat Yaşarı atlatırken Fazıl'a yakalandı ve gelü ka- çırdı. Halbuki rüzgârdan istifade ede - vek maçın talihini değiştirecek sayıyı yapabilirdi. İkinci devre gene sayısız bitti. Nizamname mucibince, maçın on be- şer dakikalık iki devre daha uzatılması icabediyordu. Fener birinci ön beş da - kikayı rüzgüra karşı oynadı. Bu müd - deti topu kenara atmakla geçiren fener- liler, ikinci on beş dakika içinde Gala - tasarayın aynı w karşırlaştılar. Ve netice genc 0-0. Maç, ihtimal ıdııılı cuma günü, bu sefer Fenerbahçe stadında tekrarlana - caktır. Oyunun umumi hükmü şudur: — her iki takım da güzel oynamıştır. Bilhassa centilmence ve sempatice yapılan bu maçın neticesi her iki tarafı, hem de hal- ki tatmin odecek şekildedir. Çünkü gü- zel bir maç daha oynamak ve seyretmek fırsatı bu suretle emri vaki olmuştur. Ankaradaki maçlar. Dün Ankara Gücü alanında lik maç- larına devam edildi. Vilâyetçe görülen lüzum üzerine Altınordu kulübü kapa- tıldığından bu kulübün birinci, ikinci takımlarının Muhafız Gücü ile yapaca- ı maçlar kaldı. Demirspor — Ankara Gücü oyunu- nu, beklenildiği gibi, 6 — 0 Ankara Gücü kazandı. Maçın hakemi Gencler Birliğinden Namık idi. Ankara Gücü'nden Semih, Fahri, Orhan oynamıyorlardı. Bunların yeri » ne B. takımından oyunculay konulmuş- tu. Forved hattını Abdi ve Alâettin iş - lettiler ve bu gölleri attılar. Demirspor maça on kişi ile başladı. İkinci devrede iki oyuncusu da ufak ârızalarla oyunu bıraktılar. Bu kulübün dayandığı mües- seseden aldığı kuvvetle gittikçe kuvvet- Tenmesi beklenilmektedir. Umarız ki ge- lecek maçlarına eksik takımlarla çık - mazlar. Bisiklet yarışı Dün öğleden evel kış mevsiminde on beş günde bir tekrarlanacağını evel- €e yardığımız uzun mesafoli bisiklet ya- rışlarından birisi daha yapıldı. Bisikletçiler Muhafız Gücü lokalin - den bareket ettiler, Çiftlik yoluyla Eti- mesud'a kadar giderek Söğütlük yolun- dan gdöndüler; Akköprü caddesinden Samanpazarına çıktılar, Yarış orada bit- ti. Muhafız Gücünden Abdül birinci, gene Muhafız Gücünden Eyüp ikinci ve Ankara Gücünden Niyazi üçüncü geldiler, Lütsiği patlıyan ve rezerve makine- #i kendisine geç yetişen Ankara Gücün- den Galib evvelâ 400 metre ilerde ken bu şanssr! k'a dördüncü kaldı. Yarışa 16 bizikletçi iştirak etti. vrvs BT Sözün gelişi D U Y U K L A R Near Eastin kalıı lan ve yakın do- Bu ile Hindistan- da olan biten « sal ve ökonomik işlerden — bahse - “Near Hast— vi den Yakın Doğu,, mec- muasının 1241 nu- maralı sayısı ö- nümde — durüyor. Bin iki yür kırk bir haftadan beri basılagelmekte o- Tan bu ingiliz mec muasına Yakın Doğuyü en eyi bilea yazıcılar, acunun bu parçası üzerinde ea ziyade araştırmalar yaptığı — söyle- nen bilginler yazı yazar. Bu mecmua, son haftalarda başılı- şında, kâğıdında, harflerinde bir dağiş- me yaptı. Eskiden dümdüz. bir kâğıd üzerine “Near Kast and india,, başlığıe nt koyar, çıkardı. Şimdi bu başlık, da- ha cicili bicili bir yazı ile yazılmış ve kapağın üç tarafı türlü doğu ülkeleri- ni temsil ettiğini iddia eden resimlerle süslenmiştir, Filistin için konulan ca- mi kubbesi, Mısır için konulan eliram ve sfenks, Hindistan'ı temsil eden bilk mermn ne mabedi yerliyerinde birer tim- sal midir, değil midir, o birzi alâkadar etmez. Fakat Türkiye için oraya - bir kopyesini yazımızın yanıbaşına bastı- Gımız - öyle bir rosim konulmuştur ki bilmeden yapılınışsa bilmemezliğin, bi- lerek yapılmışsa kötü dilekliliğin en gö ze çarpan belgelerinden birisine örnek diye gösterilebilir. Bu resimde üç minaresi ve yarı kub- besi görünen bir cami, onun yanıbaşım da başı agelli ve entarili bir adam ve ne sattığı belli olmuyan acayib bir ser. gi, en ön plânda ise önüne eşeğini kat- mış giden şişman, entarili, beli kuşaklır ve abani sarıklı bir adam vardır. Near Kast gazetesinin 1935 yılında türk Kamutayına kadın saylavlar girer ve türk kadınına birçok avrupalı kadım lara verilmiyen haklar verilirken takm vir ettiği Türkiye budur, Öte taraftan hemen hemen aynı ta- rihlerde çıkmış olan fransızca "“VU. mecmuasının koyduğu resimlere bir bakınız: Mekteb bayrağının altında ne- feslerinin ve seslerinin bütün gücüyle Atatürk'ün adını anan türk çocuklarım dan bir kalabalık... Daha dün dümdüz ve viran duran toprakların Üzerine ku- rulmuş yepyeni yapılar ve durup din- lenmeden çalışan kollar ve alınlar... Türkiye, o değil, budur. Türkiye'yi eatarili, abani sarıklı bacı babalar ve cılır eşeklerle dolu sokaklarla acayib bir Alibaba ülkesi gibi tasvire yel. tenmek belki bir zamanlar hoş görüt müştür; fakat 1935 yılındayız. Zama- mın ve Türkiye'nin bu kadar ilerlediği bir çağda yurdumuzu, ister bilgisizlik- le, ister kötü dilekle bu yolda tasvir etmek, kısaca, ayıbdır. M. N. ARTAM —— Dr. Cevdet Sayran'ın (Cevdet Nasuhi) Dokuz yazı Adiyle yoni bir eseri çıkmıştar. Her yerde kitapçılardan Ankarada Uluz Ba- sımevinden arayınız. Kitab günün — ökonömik, soysal ve Başlıca bahisler şunlardırı 1 — Kredi kooperatifleri 2 — Mektebte kooperatifçilik terbi » yesi, 3 — Büyük israf, büyük tasarruf 4 — İstihsalde müteşebbisin rolü ve teşebbüs şekilleri (iktısadi devletçilik) 5 — Türkiye'de kooperatifçilik 6 — Bir konuşma (sağ ve sol Fikir - ler) 7 — İdeoalizma ve materyalizma 8 — Marksizma 9 — Bizim devletçiliğimiz ULKU HALKEVLERİ MECMUASI Mart başında çıkan 25 inci sa- yısı ile üçüncü yılına başladı. Bu sayı ile bütün Halkevlerinin bir yıllık çalışmalarını gösteren biz h'olür parasız olarak verilmekte-