16 Şubat 1935 Tarihli Ulus Gazetesi Sayfa 4

16 Şubat 1935 tarihli Ulus Gazetesi Sayfa 4
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

SAYIFA 4 — Fran dÜ nn dış sıyasası Dış sıyasasının en bizinci müteha: sıslarından olan B, Viadimir d'Ormes- son Espri Enternasyonal mecmuasının sonkânun sayısında Fransa'nın diplo- Malik çalışması, fransız diplomasisinin ne gibi şartlar içinde inkişaf ettiği, ne gibi güçlüklerle karşılaştığı ve takip ettiği metodların ne olduğu hakkında aşağıya bazı - parçalarım dikkate değer etüdü neşretmiştir: Fransa'nın Avrupa'daki durumu, sa- mıldığı kadar basit değildir. Fransa de- ik tehlikelere karşı koymak, bazen erine uymıyan menfaatleri göz Önlünde tutmak mecburiyetindedir. yazdığımız 1875 ten 1921 e kadar fransız diplomasisi 'Tenkid etmek, iş görmekten — çok ğıı kolaydır. Çünkü tenkid muayyen noktaya hücum eder ve - bilerek ve- Ja bilmiyerek - ortadaki meselelerin he- i umumiyesini ihmal eder, Halbuki, bmatıx ı.lrrın m:ıuııycı’ ifesi) bir m:ıclen n değişik görünüş- lerini hiç bir zaman gözden kaybetme- mektir, çünkü her şey zencirleme ge- kilde biribirne bağlıdır ve esası fer'a, daimi kanunları geçici hâdiselere feda ptmek kadar delice bir yanlış olamaz, Umumiyetle Fransa'nın dış sıyasasının tığı güçlükler şöylece tarif o- d Fransa Avrupa'da — tedafüt bir vaziyet işgal etmektedir. Halbuki Üi bir vaziyeti muhafaza etmek, üzi bir vaziyeti muhafaza etmeğe a güçtür. Mesela, Fransa- i vaziyetini, 1870 savaşiyle vaşı arasındaki günlerdeki vazi- * mükayese ediniz. Bundan alt- ülkemiz mağldotu. Fran- intz topraklarından — bir kısmını tmekie kalmamış, büyük devletler sızasından da çıkmıştı (ki işin asıl mü- hım tarafı da budur). Berlin kongre- sa'nm murahhası masasının r ucunda oturarak mutavazıane susü- ise almanlar, ruslar, Avusturya - Macaristanlılar, Avrupa- man bir parçasını diledikleri gekle soku- » Onun için, her ne pahasına o- lursa olsun Fransa'nın kalkınması ve kendine aid olan yeri yeniden alması Bu süretle, yurdun alınyazısı- dare eden ve bu amacların tahakkuü- arın takib edecekleri yol ce de 1875 ten 1912 ye kadar F- a gayretlerinin hep aynı istikamet- t kullanıldıkları görüldü. — Avrupada klar, yardımlar bulmak ge- Onun için önce #ransız- ı, sonra da İngiltere ile bi ve gerginliği Bu güzel zaman. übare İtalya ile anlaşma kaldırma sıyasası - güdüldü. kalkın ir neslin yaşadığı dan daha eksik bir vakitte yapıldı. Fil. hakika mağlübiyetin ertesindeki Fran- n dürümiyle, genel savaşın arefe- ki Fransa'nın durumu — arasında fark vardı. Avrupa'nın dışın- da da vaziyet ayar idi. Fransız sıyasası ok geniş çalışma alanları açılmış- :Yabancı aazeta_c:" bir müstemleke imparatorlu- ğu kurmak 'ordu. M #eleleri bizi daima İngiltere ve diğer devletlerle konuşmalar yapmağa bur ettiği için, böyle bir imparatorlu. gun kürülması geniş Öölçüde dışarda yaptığımız çalışmalara bağlı idi. Bundan da anlaşılacağı üzere, fran- mleke me- mec- sız tarihinin bu devresinde — P: düşen diplor idi ve daimi bir gayret istiyordu. O za- manlar dışarda yaptığımız çalışmaların bugüne göre daha ahenkli, daha verim: li olduğunu şimdi anladığımız için, ek- seriya © günlerin hasretini çekiyoruz. Sıyasal tarihimizin bu sayfasmı şeref. lendiren büyük sefirler, şimdi bize müs- tesna adamlar gibi görünüyorlar. Şüp- hesiz, onların büyük olan değerlerini düşürmeği hiç bir zaman istemem. Fa- kat dairma doğru söylemek — gerektiği için, onların vaziyet ve vazifelerinin, onlardan sonra gelenlere göre daha ko- lay olduğunu da söylemek doğru olur. Tubaf bir tezad neticesi olarak Fran- sa'nın kazandığı zafer — onu şüphesiz daha parlak bir mevkie yükseltti fakst bu mevki, bozgunluktan sonra düştüğü mevkiden çok daha ransaya ik vazife açık ve belli Amac değişikliği Çünkü bugün varılacak amaclar müs- pet değil, menfidi zim uymamız ge- reken cınri Üç kelime ile hulâsa edebi- Nirir: Önce, büyüyen topraklarımızı muhafa- za etmek. Sonra da 1919 da yapılan and- Taşmaların kurdu. Avrupa düzenini olduğu gibi kurmak, Filvaki her şey Avrupa'dadır. Eğer şurada, burada ba- B1 çöküntüler olursa, Pransa'nın tekef- fül ettiği bütün sistem yıkılmak teh- Hikesi karşısında kalır. Fransa'nın kendisi için maddi ve mane- vi kuvvetlerin kaybolmasını intac ede- cek, bu yüzden de Fransa yeniden mağ- 16b mevkie düşecektir. Elimizdeki şeyleri kaçırmamak. Bu yıkılış ise Fransa diş sıyasasının — karşısında bulunduğu mesele hakkında verdiğimiz bu izahat, Bugün önümüze çıkan bütün güçlüklerin sebebini ortaya çıkarmak- tadır. Şimdi de bu güçlükleri tahlil et- meği deneyelim. Demin de söylediğimiz gibi, Fransa şimdiki durumu yalnız kendisi için de- ğil, Avrupanın heyeti umumiyesi için de“korumağa mecburdur. Kurulmuş bir düzenin kefili olduğu için, bu dü; almamasını da temin v tir. Fransız styasasının Uluslar Derneği- ne olan bağlılığı da bundan ileri gel- mektedir. Bu işte, bize mahsus olan bir im en sarih menfaatle- zenin nevi ideoloji, rimizle çok tabil mektedir. Fransızlar, evrensel zihniyet- Hidirler. Barışa ve adalete ve barış için- de adalete âşıktırlar. — Barışı bilhassa hukuki bir mukavele gibi telakki eder- ler, « İşte bunun için Uluslar Derneği Fransa'nın isteklerine bu kadar eyi uy- bir şekilde imtizac et- makta ve gene bunu: n Fransa ul lar derneğini itibarı üşürmek veya onun çalışışma engel olmaktan hiç bir menfaat beklememektedir. bile istemiyerek bunu İstemiyerek, diyoruz, ç ve mizac itibarile Uluslar Derneğinin septik birer münakkidi, hattâ dü olan kimselerin bile Atrupa'da bi çıkınca hemen ondan meded umz hattâ Uluslar Derne lar Derneği taraftarı olmal inden ( cak bir şeydir! Bu gibi haller "dört- andlaşması, işmaları ezna- erneğinin ça- ışmalarında da değişik'ikler yapmağı tav siye ettiği zaman gürüldü. Şu halde bu bir insiyak meselesidir ve bu fransız dış sıyasasının başlıca unsür- larından birini - belki de başlıca unsu- runu - teşkil etmektedir. insi Bir fransız - alman anlaşmasının arafları Fransa'nın Almanya'ya yal itsediği söylendiği zaman, birço larım sandıklarından daha derin bir ha« kikat ifade edilmiş olmaktadır, Bu ya- kınlaşmayı bu kadar güçleştiren şey ise Alma: , Yakınlaşmanın ba arak yapılmasını ( tidir. Uzun samanlar Almanya Fransa y fakat Lehistan anlaşı ile doğrudan doğr im aleyhinde olara istedi, Sanradan uzak tutarak Bugün Rusyayı Fransa ile birleşmeği — sınadı. ise Almanya'nın Fran, mesi, Fransa'nın Avustı lan yana dön- ya ile alâka- dar olmamasını ka; tarzda istemesi demektir. Halbuki biz Avrupadaki du- rumumUuzZ icabi ayrı durarak ve Alman- ya ile doğrudan doğruya girişerek yapacağımız bir bunun kıtanın rtibinde,, doğurabile- müzakereye anlaşmayı, Fransa — Buyursanıza... Almanya — Niçin benimle hep içer. dekilerin önünde konuşmak istiyorsu- nuz? baş başa kalaniaz mıyız? '3 okuı '.ı_ua"ımız ceği akıl pamayız. Fransa manya arasında doğrudan do cak bir anlaş- manın Avrupa'daik durumun gergli kacağı ve bizi tüp- Fakat şu da şüphesizdir ki, Bini büyük ölçüde —az bir müddet için, rahat ettireceği hesizdir. ir şey olunca Almanya Fransayı in oldu- ndan ya- bağladığını ve ondan yana © düşünerek ya doğu Ja cenuba doğru hakimiyetini ye- ak ve çok geçme- den bize karşı öyle yüksek — bir lisan kullanmağa taşlıyacaktır ki biz ya “par- Jak bir ikinel derece,, mev kalaca- ğiz yahut da gene Almanya'ya düşman olacağız, - fakat küçülmüş ve başkala- rından saygr görmiyen Bundan da anlaşılacağı Üzere bir fran- şman - sız - alman anlaşmasının “peşin,, bir ta- kım menfaatleri varsa da, tehlikeleri gayet eyi hissediyor. O “veresiye, birçok zarar ve de vardır. Frarsa bi çok eyi bili yeti umumiyesine aldırış etmemesi ka- bil değildir ve kendi alınyazısıyle Av mki biribirine karışmış bir vazi yettedir, (Bu ise büyük olmanıt bir ne- ticesidir). Onun için Fransa Almanyanın kar- yestada, biribirine uymıyan meşelelerin arasında bulunmaktadır. — Bir taraftan Almanya ile anlaşarak acıklı bir mün: nihayetlendirmeği — istemekte; da bu anlaşı kaşayı Öte taraltan yasasının ve Avrupanın genel denkliğ ni bozmadan yapmağı dilemektedir. Bu yüzden de Almanya'ya karşı olan tavrı- mızda mütemadi bir tereddüd, dolayı- siyle bir nevi kararsızlrr vardır. 1 fransız sı- Fransız sıyasasının tezadları « Doğrusunu söylemek gerekirse, faraza küçük anlaşmanın Almanya'dan ziyade İtalya ve Macaristan'a karşı ya pıldığı muhakkaktır, Halbuki — İtalya bizim düşmanımız değildir. Bilakis biz onunla dalma eyi geçinemk — istiyoruz ve bu İsteğimizin de sebebleri var. M ce, © bizim meşgalele cpi ikinci derecede bir yer Bisim için Avrupa'daki hakikt u—hhm, Almanya'dır kudretinin cek olan şeylerdir. Fakat küçük anlaşma, kolayca Tacak sebebler yüzündi bize göre çok daha az düşmandır. ve faraza Habsburg İmparatorluğunun kıs- arasınd tutmaktadır. Anşlus'a men olsun kurulmasına, — ÂAvustury> nın Almanya ile birleşmesini tercih e- der. Şu halde ,Avustu sıiyasası meselesine akrmından ve m mahalli sıyasası ba- fransız genel küçük anlaşma kımandan bakı iç de aynır değildir. Bu iş dukça duyulür anlaşmazlık - vesileleri nca, bu meselenin gö- ol- Pransa istes dır. Çünkü kücük anlaşma da gibi şimdiki durumun kalmasını mektedir. İkisinin de revizyon mesek* si hakkındaki büyük menfaatleri biti* birine bağlıdır ve bu bakımdan — arali" rındaki bağ hiç bir zaman kopamaz. Ü kadar ki Tuna çevresine sld işlerde Küt çük tabık olmiyan Pransa; bundan çok – niş, çok «. ima ile belki de büsbütün mü* hâim ve çok kati olan Avili“ pa düzeni ve Avrupa'nın şimdiki duru” munuün korunması işinde küçük anlafr ma ile eyice mutabıktır. Anlattığımı? 6, Jış Eryasamızda arada Si* rada görülen temevwvücleri izah edet. Çünkü küçük anlaşma Fransa'nın onut menfaatine kâli derecede — mütesanid davranmadığından şikâyete meyyaldir; Fransa ise küçük anlaşmanın kendisi- ne, fransız menfaatlerine — her zaman uygun olmıyan bir sıyasa habul cttir- meğe çalıştığından şikâyete meyya İşte harekâtımızda aratıra görülen te* zad bundan ileri gelmektedir Üçe ayrılmış Avrupa Avrupa üçe ayrılmıştır, Bunlardan tanesi savaşı kazananlardır. Bunlaf tabiatiyle zaferlerinin sonuclarını müm kün olduğu kadar bozmadan korumak istemekte ve bunu açıkça söylemekte- dirler. larını düzeltmek ve kaybettikleri şey- Mağlüblar ise tabiatiyle durum lerden mümkün olduğu kadar fazlast- nı ele geçirmek istemektedirler. Bitar raflarla, galib oldukları halde ya mizat ve insiyak yüzünden yabut da herhangi bir hesabtan dolayı bitaraf görünenler; her iki tarafa da meyletmekte ve mağ- Tübların revizyonizm temayüllerini kem di sıaysaları için kullanmaktan çekin: memektedirler, (lakat bu revizyonim'e in, kendi ellerinde bulunan topraklara tatbik edilmemesi şartiyle), Fransa, (lk saydıklarımız arasında dır, Bu yüzden işgal ettiği istisnai vas ziyetin kendisine yüklediği - bazen a« ğir - mecburiyetleri de tereddüdsüz a« larak kabul etmek — mecburiyetindedir. Filhakika Fransa büyük, çok büyük bir Belki de olduğunu devlettir. yalnız kendi. Si bunun böyle bilmiyor ve kendisine karşı olan bu güvem sizliği onun başlıca hatasını ve başlıca zâfını teşkil ediyor, Fransa, kelimenin ün manasiyle büyüktür. Şu balde o- mun realist ve makulj bir devlet olması da gerektir. İngiltere ile sıkı bir iş bir- liği, İtalya ve menfaatlerine eyi bir bağlılık yapa- rak, Avrupa'daki meseleleri ne sertlik, ile şamimi bir komşuluk ne de zâf, ne tarafkirlik ve ne de ç kingenlik, ne hayale kapılış ve ne de bedbinlik — göstermeksizin ve Avrupa düzeniyle barışın temelinde ola siplerden fedakârlık etmekii-in ba: malıdır, ——— — —— —”—: —— —— ——— Tefrika: 1 ULUS'un romanı Ban Michele'nin kitabı Aksel MUNT Nasuhi BAYDAR Yazan: Türkçeye çeviren: BİRİNCİ BÖLÜM Gençlik Sorrente'nin yelken gemisinden küçük - plâja atladım. Küme küme çocuklar, tersine döndürül- üş sandallar arasında oynuyor, yahut de- çarpıp geri döndüğü kıyıda parlak tunç övdelerini yıkıyor; ve kırmızı tâkkeli ihti- gemiciler, kayıkhanelerin önünde otur- tuş, ağlarını tamir ediyorlardı. İskelenin / İkarşısında sırtları palanlı, dizginleri çiçekli eş altı eşek bekliyordu. Bunların yanında gümüş “spadella,, larını siyah saçlarının üleri arasına sokmuş, kızıl örtülerini ©- uzlarına dolamış, bir o kadar genc kız da kü söyleyip cıvıldaşıyorlardı. Beni Kapri'ye çıkaracak olan dişi eşeğin ğ Rozina ve kızınki de Cioyya idi. —Kırzm civelek kara gözleri ateşli gençliğiyle vılcımlanıyordu. Dudakları boynundaki -— İnercan dizisi kadar kırmızı idi beyızvenğ- larn dişleri neşeli gülüşünün içinde temiz in- ciler gibi pırildıyordu. Ön beş yaşında oldu- ğunu sanıyordu; ben ona her zamankinden daha genc olduğumu söyledim. Fakat Rozi- na kocamıştı. Cioyya “eantica,, (1) dedi. Bu- nun için, palanın üzerinden yere atlayıp kö- ye çıkan dolambaçlı yokuşu seve seve tır- manmağa başladım. Önümde Cioyya, ayak- ları çıplak, haşında çiçekten bir taç genc bir şarab tanrısı gibi raksediyor; ihtiyar Rozi- na da, başı önünde, kulakları sarkık düşüne düşüne, küçük siyah tırnakları üzerinde ka- ya sarsıla arkamsıra geliyordu. Düşünmeğe vaktim yoktu, kafam haz verici yeniliklerle dolu, yüreğim yaşamanın neşesiyle taşkındı; dünya güzeldi ve ben on sekiz yaşımdaydım. Açmış “Ginestra,, ve mersin dalları arasında kendimize yol açarak yürüyorduk. “Linn&,,. (2) nin yurdunda hiç görmemiş olduğum, kokulu otlar arasma serpilmiş birçok çiçek- ler sevimli başlarını kaldırarak geçişimize bakıyorlardı. Cioyya'ya: “Bu çiçeğin adı ne?,, dedim. Onu elimden aldı, tatlı bakışlariyle uzun uzun seyretti ve “Fiore,, (3) dedi. “Ya bunun adı ne?,, Ona da deminki dikkatli sevgisiyle bak- ti ve gene “Fiore,, dedi. “Peki, buna ne diyorsunuz?,, (1) İhtiyar, (2) İsveçli meşhur nebatatçı. (9) Çiçek. “Fiore! Bello! Bello! (4) Bir mersin dalı kopardı ve bana vermek- ten çekindi. Bütün çiçeklerin, birçok muci- zeler yapmış, Kapri'nin ulusu olan ve som gümüşten bir heykeli bulunan San Kons- tanzo'ya mahsus olduğunu söyledi: “San Konstanzo, Bello! Belio!,, Bir dizi genç kız, başlarında süngü taşı blokları taşıyarak, Erekteyyon (5) daki heykeller gibi haşmetli bir heyet halinde, bize doğru geliyordu. Kızlardan biri gülüm- siyerek elime bir portakal verdi; bu Cioyya'- nın kardeşlerinden biri idi ve ben kendi ken- dime “ondan da güzel,, dedim. Evet, onlar evde, erkekli kızlı, sekiz kardeş idiler, geri kalan iki kardeş ise “Paradiso,, (6) da idi. Babaları, uzaklarda “Barbaria,, da mercan çıkarıyordu. Hele ona gönderdiği şu güzel diziye bakımız! “Che bella collana! Bella! Bella!,, (7) “Siz de güzelsiniz, Cioyya, bella! bella!,, “Evet”, dedi. Ayağım kırık bir mermer direğe takıldı. (4) Çiçek, güzel! güzel! (5) Atina'daki Akropolis'te bir mabed ki başla- vı Üüzerinde çatıyı taşryan ve Karyatid denilen kadın beykelleriyle meşhurdur. (6) Cennet, (7) Ne güzel gerdanlık. muzdan Piazza (10) ya yaklaşıyorduk. Cioyya izah etti: “Timberio cattivo! Timberio Mal'ocıhioı Timberio cammorista!,, (8) ve sonra meft merin üzerine tükürdü Tacite ile Suetone'nin dedikleri bütün tat zelikleriyle henüz hafızamda bulunduğu için de ben “evet,, dedim, “Tiberio cattivols (9) Artık ana caddeye ayak basmış oriug% Denif, kenarındaki parmaklığın önünde iki bahrif yeli ayakta duruyor, Don Antonio'nun Osi teria'sı (11) önünde oturan birkaç Kaprili U$ yukluyor ve kilisenin merdivenlerini çıki beş altı papas da, ateşli ateşli konuşarak k gınlıkla ellerini kollarını sallıyorlardı. “Moneta, Moneta, Molta moneta; Nici te Moneta!,, (12) Cioyya koşup, günah çıkaran ve hiç zememekle beraber “Un vero santo,, (13) 0"4 Don Giacinto'nun elini öptü. Cioyya aydâ (8) Kötü Tiber! kötü gözlü Tiber! '!n'lnu'ıfl:j Tiber! (İmparator Tiber ömrünün son on bir yıllı Kapti'de geçirmiştir. Kaprililer onu sevmezler V4 keadisine Timberio derler. ) (9) Kötü Tiber! (10) Meydan. (11) Köy meyhanesı, (12) Parta, çok para, para yok! (12) Hakiki bir veli,

Bu sayıdan diğer sayfalar: