21 SONKANUN 1025 PAZARTESİ ——— — < 'İfkıınomı'k araştırmalar Adana İimanı mı, yoksa Mersin mi? Bir kanunla yapılması gerekli görü- rımızdan Mersin'i ve Adana Ovasını geçen ay gezdik. Haritaya b kınca, Konya - Kayseri - Malatya - Di Yarbekir şarlarından geçirikcek — bir Sizginin içinde kalan yerlerin limanı Mersin olmak gerekiyor. Gerçekte Mer Sin'in hinterlandı bu yerlerden daha u- zaklara uzanmaktadır. — Mersin; İran ile bir transit limanı olabilecek- Bu duürümüiyle Mersin, bugün, İş- 1 ve İzmir'den sonra en değerli li- mantmızdır. Trabzon, Samsun ve Ereğ- H Nmanları yapılır, ve bu Jimanlar, di- Parı ile doğrudan doğruya iş yapmak Rücünü gösterebilirlerse, Mersin'in de- Beri, iterde belki İstanbul ve İzmir'den Reri kalmıyacaktır. Mersin, Suriye li- Manları ile İskenderiye ve Süveyş'ten geçen deniz yollarının da pek yakmın dadır ve bunlarım bir merhalesi olabi- lir, Ancak Mersin'e tüm anlamiyle mo- dern bir liman yapabilmek için, 30 mil yon lira kadar bir para harcamak ge rektiğini de öğrendik. Bu, bizim, hiç biri ötekinden geri bir ehemmiyette ol tmuyan birçok ulusal ihtiyaclarımıza ye- tişmek mecburiyetinde bulunan ulusal kredimizle ölçülünce büyük bir para- dır, Bu iş için konacak 30 milyonluk sermayeye karşı elde edeceğimiz faydar lar acaba nelerdir? Buralarını ökonomi ve finans (mali) bakımlardan bir daha araştırmak lüzumsuz olmaz sanıyoruz. ... Modercn bir Mersin llmanının ökono- mik genişleme ve artmaya tosiri ne ola- bilir? 1926: 1930 yılları arasında Mersin limanına giren ve çıkan emtia şunlar- dır: (1) Jen liman Yıllar Girten Çıkan — Giren çıkan (tön) — (ton) yekünnu (ton) 1926 45709 — 67443 113152 1927 47857 — 52920 100777 1928 — 107426 — 49568 156794 1929 — 234520 — 58824 193344 1930 — 122174 — 75168 197342 Görülüyor ki 1926 dan 1930 a kadar Mersin limanının emtia hareketleri gö- € batacak kertede artmıştır. 1934 yılı içinde ise giren 138,000 küsur ton, çı- kani 126,000 küsur ton, ki bunların ye- künu 265000 ton olmuştur! (2) Mersin limanı ise hâlâ eski Mersin limanıdır, Yeni liman yapmadan böyle bir artma; ancak, Mersin'i yurd içerile- rine bağlayan Kayseri » Ulukışla, Kel- ler » Malatya demiryollariyle ve hin- terlandın istihsal ve tevzi mekanizma- #ındaki değişmelerle aydınlatılabilir. Limanm modern olup olmamasının bun- da bir rolü yoktur. Bir limanın, kendi hinterlandına bir ——— -—-—— (1) ÂNi iktısad meelisi raporlarından alınmıştır. (2) Mersin liman şirketinden alım- hl.ı’lı'_ kerteye kadar ökonomik bir açılma Çin- kişaf) getirebileceğini önkâr edemez- sek de; asıl bir limanı liman yapan « baş- ka elamanları bir yana bırakırsak « onur hinterlandının ökonomik açılına kabili yetidir, diyebiliriz. İstanbul limanı gibi müstesna bir yerdeki limanlar, hiç de | bintetlandına tâbi okmadan büyük bir | transit işi görebilir, ansa Mersin Jima- n bu çeşid bir yer dahi değildir. Bir deniz kıyısında yapılacak mo- dern bir Jimanm vereceği koçlaylıklar yüzün yurdumuzun öteki Mm.ınlı- rının İşlerinden bir parçasını kc_n'âıllne çekmesi de, ulusal kaymet teraşisine ye- ni bir ağırlık koymuş olmaz. Şu halde, hinterlandın ökçnomik imkânlarının artması ve artırılınası; ayrıca ve başlır başına bir iş sayılmalıdır. Bu iş ile H- man işi ayrr ayrı bakımlara değer. Eğer bir yapışla ve aynı masrafla iki amaca birden erişebilirsek, bu, tam anlamiyle “bir taş ile iki kuş vurmak,, olurdu. Bu noktaya ilerde gene döne- ceğiz. v48 Nersin llmanının yapılmasına bir de finans (mali) bakımdan dokunalım: Mersin gibi açık bir deniz kıyısı ie- . kelesinde modern bir Timan yapmak Için harcanacak $0 milyon liranın amaer- tismanı, epi güçlükler verebilir: 1 — Ana sermayeyi 50 yıllık amor tisman taksitlerine bölersek Beher yıla yuvarlak olarak düşen 600,000,— Jiradır. 2 — 96 5 den faiz hesab edersek (ba- sit faiz) 765,000,— İiradır. 3 — Onarma (tamir) ve yenileştir- me masrafları karşılığı olarak — beher yıl için konması gereken — tahmini 5s0,000,— Yiradır. 4 — Limanın yılık işletme masrafı olarak tahminf 100,000,— liradır. koyabiliriz, k! böylece her yıl, faiz, a- mortisman, onarma, yenileştirme ve İş- letme masrafları yuvarlak 1,5 milyon Hi- ra tutabilir. Halbu ki, gerek Mersin tüccarları a- rasında ve gerekse Mersin liman şirke- tinde yaptığımız bir soruşturmaya gö re, hamal, mavuna, araba, sanayi malı ve sigorta.. ilh. gibi sırf limansızlığın birer neticesi olan masraflar, bugün gi- ren malların beher tonunda 350 kuüruş, çıkan malların beher tonunda ise 150: 200 kuruş (3) kadardır, ki modern bir limanda bunlara lüzum kalmıyacaktır. Mersin limanınım bu yalki işlerini hesabımıza temel tutarsak bu masraflar, giren mallar için 483 bin lira, — çıkan mallar için İse 190:250 bin liradır. Ya- ni topu 672: 735 bin lira tutmaktadır. Modern bir limandan beklediğimiz kolaylık ve ucuzluk - hiç yapılmasa ve —— (3) Çıkan mallar, geldikleri y.eılı- rin uzaklığı bakımından ayrı terifele- te göre hare vermektedir. “Tefrika: 60 Ka Benim Günahım (MEA Yazant ANNIE VIVANTI Ah, eğer bu doğru idise, elleri artık ona sürtünemezdi. Anladı ki şayet bir dokunsaydı, Onu gebertecekti. Astrid, kollarını uzatmış, bir- leşmiş ellerini bükerek Harold'a dönmüştü: — Harold!. Sen anlıyorsun, Darling'in masum olduğunu sen anlıyorsun, değil mi? bu zavallı Çocuğun senin oğlun olduğuna İnandığını, bunu anladığını söyle bana! eğer Darling onu hayata getirirken ona arab kanı geçir- mişse, o kan, önceden Darling'in kanımma benim günahım taralın- dan, benim günahım tarafından a- krtılıp karıştırılmıştır. Harold Buckley titredi. Dehse- CULPA) Ttalyanca aslından türkçeye çeviren NÜSHET HAŞİM SİNANOĞLU te gelerek Astrid'in yanından çekildi. — Affet, Harold!. affet Ldı;'n; verdiğim zaman bunu ;:dum.. Yemin ederim, Harold, bilmiyordum. eli bir an susdu. Sonra sabit ve buz gibi bir ıeıle,b — Bayan, — dedi;.— en va- zifelerimden hiç birini irılkâr et- miyeceğim; hiç bir meiu' ıyetıc? çekinmiy:ceğlm. Ama bir rezil edici leke benim adımı karartmış- tır. Ben sizden, azami ;yıhm. ke zınızın oğlunu baba evime ;oıhı» mem ayıbının esirgenmesini isti y z Cevab beklemedi. Levend bo- yu ile dimdik, soğuk bir vekarla odayı terketti. —— — Memleket Postası : Bursada turlü işler Seçim işleri Vilâyetin ber köşesinden — gelen duyumlara göre; — İkinci — seçicilerin jimi büyük bir bayram halini almış D ea D, o üç z h Nn Bursa köylerinde yapımın kadinlar - erkeklerden çok rey vermiş- lerdir. Bütün reyler olduğu gibi C. H. F. namzetlerine verilmiştir, Yoksul okurlara yardım Kış hızını artırdıkca vilyetin her tarafında yoksul okurlara karşı yap- lan yardımlar — çoğalmıya başlamıştır. Maarif müdürü B. Fükir'den öğren. diğime göre: Nilüfer kanalı mütcah- hidi konyalı bakkalbaşı Nuri; Molla- arab mektebinde okuyan bütün fakir gocuklara Hazirana kadar öğle yemeği vermeyi taahhüt etmiştir. Vali Fazlı Gülec'in, yoksullara kar. şı gösterilen alâkaya öncülük etmesi ve bu yardımı. hiç durmadan teşvik eylemesi, vilâyet ilk mekteblerinde okuyan 1500 çocuğun geydirilmesini ve 1000 çocuğa da öğle yemeği verik mesini temin etmiştir, Yeni okullar Bu sene vilâyetteki köylerde ye- niden (37) okul yapılmıştır. Bu köy- lere vilâyet bütçesinden, okulların mal- zemesi alınabilecek kadar para yardımı yapılmış, alt tarafı köylü tarafından ikmal edilmiş ve mektebler meydana çıkmıştır. Hepsi de güzcl ve plânlıdır. ——— ——— ——————E— bu masraflar harc şeklinde Ithalat ve ihracatçılardan alınmakta devam edilse bile gene bu gelir; yeni limanın yıllık amortisman, faiz, onarma, yenileştirme ve işletme taksitlerini karşılayamazdı. İmdi, bu sözlerimizle hiç de modern bir llmandan vaz geçme düşüncesini gütmekte değiliz. Onun için bu işi, ge- lecek yazımızda başka bir yönden araş. tırmak ve soruşturmak istiyoruz. SAİD AYDOSLU Bunu takib eden süküt içinde, dışarıdan birçok alçak seslerin âhengi, bir dua mırıltısı odaya vardı. Ama Norman bunları işit- medi. Ayaklarına kapanmış, hıç- kıran Astrid'in sesinden başka ses işitmiyordu. — Sana söylemiştim, Norman, sen gitmeden önce... o canice ha- reketi irtikâb etmeğe... silahsız- lara karşı zalimleşmeğe., - fellah- ların o sefil köyünü yakıp yık- mağa askerlerinle gitmeden ön- ce.. sana söylemiştim... Norman elini alnının üstün- den geçirdi. Ona, korkunç bir rü- ya görüyormuş gibi geliyordu. Bir fetllah köyü?.. Hangi köyden bahsediyordu? yolu üzerinde kaç tanesini yakıp yıkmıştı!... — Ben, meyus, deli, kurtar- mağa gitmiştim.. Halbuki ken- dim mahvoldum. Ah, Norman!, Sen o köyü harabe ” ederken, be- nim ruhumu da harab cdiyordun. Sen o sefil kullbeleri ateşe verir- ken, benim damarlarımı da yakı- yordun... Sonra, Şafak vakti o Bursaya gelenler Üniversite prölesörlerile doçentleri ve ailclerinden mürekkeb bir kafile beraberlerinde su sporu kulübü okullardan bizi inci Başkanı Ekrem Rüştü de olduğu halde şehrimize gelmişler ve beş on gün kalmak üzere Uludağa çıkmışlar. dır. Bu kafileyi Mudanyadan Vali na- mına Maarif Müdürü Fâkir, şehir na- mına Belediye seyyahin şubesi Müdil. rü Tevfik Halis, Dağerlık kulüblü na- mına da idare heyetinden Bayan Hu- riye karşılamışlardır. Kafileye dağcılık kulübünde bir çay verilmiştir, Hiç yoktan bir ölüm , Ezine'ye 9 kilometre uzakta yemye- şil bir yamaca dayanmış güzel ve ba- yındır varlıklı bir köy vardır: Kemal. . Eyi bir muallimle genc ve çalışkan bir muhtarın ve uysal iş bilir köy bal- kının iş birliklerile onarılmış köy yol- ları ve köy iç işlerile kazada eyi bir yer tutan Adalar denizine bakan bu köyün scssiz ve mesud bavasını çirkin ve feci bir öldürüş işi bozmuştur.. Abbas oğlu Ömerin amcası oğlu Murtaza ile bir türlü pay edilemiyen bir evçikleri vardır. Murtasa kendi p yına karşılık bu eve yerleşmek istiye- rek içindeki kiracıyı çıkartıyor ve ka. tısını da alarak evi temizlemeğe geli- yorlar, Temizlik işinde Murtaza karım Kna su taşımakla yardım etmektedir. Ev ortaklarından Ömer avdan dön müş evine gitmekte İken önüne geçen kiracrı “Murtazanınm zorla kendini ev- den attığını şikâyet ediyor. Ömer bu haber karşısında çok kızıyor; yolunu değiştirerek kavgalı evin önüne gel yor. Murtazanın karısı kapmın önün- de kocasını beklemektedir, Ömer ulur- casına bağırıyor. (Kerata kocan ne 66 hennemde !.) Fena bir rastlayışla Mur. taza tam bu sırada evin önüne gelmiş. tir.. Ömer, Murtazayı görünce kapı- min ardını siper alarak yönelttiği çif- te tüfeğini boşaltıyor, Murtaza bu an- külleri ayaklarınla çiğnerken, be- nim masumluğum da, kül olmuş harab olmuş, yerde yatıyordu... Norman'ın göğsünden ümitsiz bir ihtizar nefesi çıktı. * — Ama sonra.. sonra sana bunu söylemek istiyordum, Nor- man!, sana her şeyi itiraf etmek istiyordum... . Bunca yıllar süren aldatmayı, yalanı düşününce, Norman, bey- ninin kıpkızı! yandığını duydu, Boğuk bir böğürme ile, gözleri kanlanmış, lânet etmek için, vur- mak için kolunu kaldırdı. Astrid, ayaklarına kapanmış, hıçkırdı: — Evet, yok et beni! O anda ikisinin de kulakları- na, duanın alçak mırıltısı geldi: “Si iniguitates observaberis, Domime: Domime, guis sustine- bit?..,, Norman'ın dudaklarında, bet- dua, bir hıçkırıkla öldü. Kolu ya- nına düştü. Yüreğinin derinliğin- evet... - öldür benil, SAYIFA $ z Seec f sız tecavüz karşısında afallamış ve ah Çdi yaraların acısile yere diz. Çökük yor, saçmalar karnına dolmuştur. Muse taza can acısile krvranırken elini belik ne atarak tabancasını çıkarmağa — çakk geyor, fakat karnından boşanan kan #« nu kuüvvetsiz. bırakmıştır. Kıpırdana. miyor, yere çöküyoer.. Katil hızını alak mamıştır. Artık >meydana çıkıyor. ve gene yerde yatan Murtazanın omuzlas rına silahını boşaltıyor.. daha yaklaşım yor.. çiftesinin dipçiğile yerde yarı canlr Murtazaya vurmak istiyor.. Mum tazanın karısı Lütfiye korku ve deh. get içinde önünde gçen bu kanlı vakes nın tesirile afallaması geçtiğinden kas tilin Üzerine atılarak zavallı müdafam sız kocasınr son tecavlizden — korumall istiyor, Ömer dipçikle kadına vurmus Ba başlıyor, onu da yere yuvarlıyon Silah sesleri etrafa yayılınca — koşan köylüler bu kanlı yere geldikleri vakât yerde can çekişen koca ile zavallı ka. dmr baygın halde buluyorlar. Telefom la kazaya haber salmıyor. Derhal otoe mobille köye müddei umumf V. Ça pan oğlu, doktor N, Eroğlu ve jandaze ma kumandanı Ş. Oskay yetişiyorlar. Genc ve çalışkan memurlarımız hemeti vazifelerini yapıyorlar,, Katil tüfeğilâ beraber yakalanıyor. İlk tedavisi yapı. lan Murtaza bir saat kadar yaşadıktan sonra ardında gene kimsesiz karısile iki ufak çoçuğunu bırakarak hayata veda ediyor., On Hira etmez bir kulüle için yıkılan iki yuva. Ölen kocanın are ılılndı karakışta kimsesiz kalan 3 kik şilik bir alle, hapisbaneyi boylı katil Ömerin ııdını:lı hlı'ı"ı k:n’ı:,:: çocukları kışın karanlık günlerinde yaslanan gönüllerini göz yaşlarile a. vutacaklar.... Gazetemize malümat veren genc ve değerli müddel umumi Bay Husmey Çapanoğlunun bir fatoğrafisini koyu. yoruz, Cemal Tanışman, Ezine C. MDddelwrmmımisi Çapanoğlu Hüsrev de, günahsiz sesi, — Lânet etmet.. Dua et! Diye fısıldiyordu. L “Peninsular,, m düdüğü, vlus yan davetini iki defa tekrarlamış- ti bile, Şimdi üçüncü düdük, şikâ- yetli, uzun, gidişin son işaretini verdi. İskele ağır ağır kalktı; sular, yeşilimtrak ve sıçrıya sıçrıya, rıhtımla geminin böğürü arasın- da koşuştu. Deniz mavisi saha, derece de« :lşce genişledi; kara geriye çekil. a. Sanra gemi haşmetli bir eda ile döndü ve engine açıldı. Pupada, Lord Harold Buck«e ley'le Sir Norman Grey, parmak- — lıklara dayanmışlar, yas elbisele- rile yüksek ve ağır, bir titrek ay- dınlıkta kaybolmakta olan beyaz â:rk şehrine son dela bakıyorlar- Sonu var Cd eht Üİ T aa GKÜ A G Li L LA