12 SONKÂNUN 1938 CUMARTESİ Anketlerimiz Bir dükkâ nın daha çok ucuz. neı Ankar ada sebze ve Meyva- atılabileceğini, fiat- lavmm gok pahalı ol duğunu söylüyor,. çOK | yten #raştirmalarınıza y ğiz K Harin bugünkü durnmu Soğuktan mı, pahalı diye adı gıkmış da ondan mı bilmeyiz, yeni Hâl birkaç zamandanberi çok tenha - ve iş Sizdir. Bir zamanlar sıra beklenen dük- kânların önü bir tatil gününü andir- yor; sebzelerin donmaması için üzer. leri örtülmüş ve içeri alınmıştır. Eğer Hâl günün 24 saatinde böyle ise bura- da hiç iş yok demektir, “Bizim ismimizi pahacı çıkardılar. Mangalının başında ısınmıya çalr- Şşan bir esnaf yurddaş anlatıyor: — Bizim ismımizi pahacı diye çıkar- dılar.., Bu hep pazarcıların ve seyyar- ların propagandasıdır. Size bugünkü kazancımızın derecesini; masralımızı ve safi kârımızı anlatırsam bizim — ka- zanc değil, siyan içinde olduğumuzu anlarsınız. Eğer Ankarada meyva pahalı ise bundan suçlu olan bizden önce başkaları vardır. Biz Ankaranın muhtelif semtlerin« de çalışan sebze ve meyvacılar 150 yi geçmeyiz. Bu sarynın içine Yenişehir gibi bazan pazarlara uzak yerlerde ça- lişan — ve satan bakallar — da dahildir. Biz bazan seyyarlardan - bile UCUZ Sattığımız halde halkın kanaatini bit türlü Gdeğiştiremiyoruz. Halbuki Seyyarın sattığı melin aynı bizde daha Ucuzdur. sebze ve sebze E«snaf ne kadar dükkân kirası verir? Sebze verdikleri dükkân kiraları semtlere göre değişir. Bizim içimizde yılda 200 liradan büşla- yıp 1200 Hiraya kadar icar veren — var- dir. Hül'deki dükkânlar 450 ile 4S0 lira arasında oynar, Samanpazarında dük- kân icarları 400 — 800 arasındadır. Niş- ve meyvacıların beten en ucuz dükkân lucanlarda- dır. Burada 200 — 300 lira arasında dükkân bulmak mümkündür. Bizim masraflarımız yalnız icarlardan ibaret #Olsa mesele yok.. Yılda Hâl'deki bir dükkân 140 lira kazaâanc vergisi veri- yor. Her yıl hiç olmazsa 30 lira te- mizlik ve aydınlık vergisi — veriyoruz. Bunlara bir de çırak parasını eklerse- fiz bizim masraflarımızın çokluğu ba- kımından bir fikir elde etmiş — olursu- nüz. Biz de bütün sattıklarımızı kabzı- millardan alırız. Ve ayak — satıcısı ilc aynı fiata alırız. —Yalnız aramızda herkesin bilmesi gerekli olan bir fark vardır: Biz malın eyisini, uyak satıcı- sı kötüsünü alır. Geçmiş günleri arıyoruz. Evelden Hâl'deki ve diğer sebze ve meyva dükkânlarındaki perakende sa- tışlar hakikaten esnafın yüzünü güldü- recek kadar eyi idi. Biz zaman oldu ki Yüzde 50 ticaretle satış yaptık, O za- Man dükküânlar azdı. Bu zanaata şim- diki gibi birçok esnaf bağlanmamıştı. O zamanın dolgun fiatlarına esaslı bir rın sayısının çok âz Memlekette iş azalınca her- işlere g: ve meyvacılık ünü kes çok kazançlı göl | dikti. Ve bugün sebze öyle bir bale geldi ki diğer ufak zana atlara göre bizim işle uğraşanların ga» yısı insana hayret verecek kadar çoğal- dı. Köyünden koynuna üç lira atıp ge- len, burada bir ay amelelik edip Üç beş kuruş biriktiren arkasına bir küle alıp seyyar satıcı kalabalığına karış- maktadır. Bugün bizim toptan pazar fiatlarma göre satışlarımız, ancak yüzde on, ni- hayet yüzde 20 farklıdır. Saydığımız ve dolayısile devlet hazinesine giden bir sürü masraflarımız karşısında bu farkın çok az olduğunu takdir. eder . siniz. Seyyarlar dükkâncılardan çok iş görüyorlar. Evet... Seyyarlar dükkâncılardan çok iş görüyorlar. Bugün —Ankaranın sebze ve meyva satan dükkâncısının bir kiloluk satışına karşı seyyar hiç ol- muzsa üç kilo satıyor. Bunu çok tahii görmelidir: Çünkü bizim müşterimiz eyi yiyen ve eyi yemek için eyi mal a - rıyan eyi mala da eyi para vermekten çekinmiyen sınıftır. Herkes eyi ye . mek ister, Yalnız Ankaranın yüzde 80 i eyiden çok ucuzu arıyor. Seyyarın bu- hundurduğu —da yalnız ucüz - olanıdır. Fakat bu iş bildiğiniz ve sandığınız gibi hiç de değildir. İşin bir iç yüzü war ki halk bunu bilmez, Seyyarm sattığı ucuz mudur? Seyyarın sattığı, sattığı mahın cin- sine göre hiç de ucuz değildir. Ayak satıcısı, pazarın en kötü malını alır, Kabzımala göre seyyar en eyi biz âlı- . cıdır. Çünkü çörümeğe kokmuıya mah- küm olan malını az bir fiatla da olsa elinde bırakmaz. Meselâ engürü armu- du 6 kuruştan başlar, 30 kuruşa kadar yükselir, Seyya n alacağı 6 kuruşluk, Hâl'deki ve diğer esnafın alacağı 30 kuü: ruşluktur. İkisi de armudtur. Ve iki . si de Engürü armududur. Halk bu tadı, lezzeti başka başka olan armudlarda yalnız büyüklük, küçüklük farkı oldu- gunu zanneder ve kilo itibarile aldığı için bunda bir zarar görmez; . seyyarı tercih eder. Sonra bu bir telkin işidir. Bizim pahalı olduğumuz, ayak - satıcı . sının ucuz olduğu artık o kadar köklü bir kanaat haline gelmiştir ki halka pa- Tastz şebze ve meyva dağıtsak bu kana- ati silemeyiz. Ayak satıcısı bir mikrob yuvasıdır. Bizim işimize kesad veriyor diye ayak satıcılarını kötülediğimi sanma- yınız,, Bir ayak satıcısı mikrob yuva. sıdır. Okulların önündeki ayak satıcı . larına dikkat ediniz. Yavrularımız bun . lardan aldıkları pis, silinmemiş, temiz- Jenmemiş elmayı, armudu, ayvayı oldu- gu gibi yerler. Sebzecinin küfesi pis. tir, temizlemez, İçerisi süprüntü do- “Böyle yüz çeşid, nefis meyva içinde adımaz pahacı çıkmış diye müşteri bekliyoruz. Bize de yazık değil Mi?.n ULUS ludur, Bilenlere sorunuz: Kiloda ağır bassın diye ispanağın köklerini çamu- ra batıran nice ayak satıcıları vardır. İstanbul'un seyyarları ve bizimkiler İzmirin seyyarlarıre bizimkiler arasında fark vardır. Onlar kendi bahçelerinde yetiştirdikleri Ü- rünü kendileri satarlar. İstanbul - bos- tanlarında scbzc yetiştiren sebzecinin merkebine ayrı ayrı küfeler yerleştirip temiz yapraklar içine istif ederek pat- lrcanımı, bamyasını, fasulyesini satma- gını biz bütün esnaflar hoş görürüz. Üstü başı temizdir. Müşterisini kaybet- memek için sebzenin ve meyvanın en eyisini satar, nihayet bu işi kendine bir yaşama vasıtası, bir meslek yapmış. tır. Bir de bizim ayak satıcılarını göz önüne getiriniz. Köyünden geldiği k- yafettedir. Eline geçirdiği bir hamal küfesinin tozumu bile almıya lürum görmeden içine doldurduğu sebze ve meyva ile derhal satıcılığa başlar. Bu yeni çalışmasının; kıyafetinde, dü: nüşlünde yeni bir devrimi gereklendir- diğinin farkında bile değildir. İstanbul'un, Seyyarın terazisinden emin misiniz? Seyyarın terazisine dikkat ediniz. Yarım kilosu ölçülü ve kanuni bir ve« zinde demir ise diğer yarım kilosu taştır. Bu taşın ağırlığı ancak kendin- ce malümdüur. Evden istenen bir buçuk kilo spanağın göze çarpan azlığı kar- şısında gelip bir dükkânda aldığını tarttıran birçok müşterileri her gün görüyoruz. Şu elmayı görüyor nuz? bunun kilosu 17 kuruşadır. Onun yanında duran ve aynı büyüklükte ay- nr renkte olan ikinci sıra da 30 kuru- şadır. Çünkü birincisi Niğde, ikincisi Amasya malıdır. Şimdi seyyar tabi! bu >müsür iki cinsin ucuz olanını alır, Biz ise iki cinsini de alırız. Müşterimiz eyi elma istediği zaman söylediğimiz - fiatı çok pahalr bulur. Çünkü seyyardan bunun 17 kuruşa olduğunu işitmiştir. Ve me- sele hiç araştırılmadan bize “pahacı, damgası vurulur. Biz ziyan ediyoruz İşte bu propagandalar dolayısile biz ziyan ediyoruz. Bugün günlük sa- tışımız 20 ile 25 lira arasında dönüyor. Bu paranın yüzde kırkımı kazanmalı- yız ki ancak masrafımızı çıkaralım. Çünkü bizim günde 7 lira masrafımız wardır. Beş kuruşluk mal satmasak bi- le bu masrafı yapmak mecburiyetinde- yiz. Tabii bu vaziyette biz mütemadi- yen ziyan ediyoruz. Satışımızdan yüz. de on, nihayet yüzde yirmi kazanc te- ——— ——”. ÇOCUK ESİRGEME KURU- MUNDA PARASIZ MUAYENELER Çocuk Esirgeme Kurumu - sağlık ve soysal yardım müdürlüğüne tayin edil- miş olan çocuk bastalıkları mütehassısı Bayan Dr, Fahriyo her gün saat 12 ye kadar hasta çocukları; Bayan Dr. Fitnat pazartesi, perşem- be günleri saat 14 den sonra iç hasta. hıklı anneleri; Salı günleri saat M den sonra da haricf hastalıklı anneleri; Doğum ve kadm hastalıkları müte - hassısı Bay Dr, İsmail Hikmet çarşam- ba günleri saat 14 den sonra gebe ka. dınlar ve kadın bastalıkları muayenele- rini Çocuk sarayında yapmaktadırlar. Gebe kadmlardan muntazaman mu- ayeneye gelenlere doğumunda kurum e. Kiralık odalar Evkaf apartı- manında 2. ci kapsda 2. nwemaraya müracaat 1117 i SAYIFA 8 *Bütün bu gördükleriniz iki üç güne kadar sotılmazsa hepsini stacağız... min ettiğimiz pek sayılıdır. Bu bakım- dan bağladığımız sermayenin meşru kârını çıkaramadıktan başka üstelik ekliyoruz da.. Dükkân icarlarımız Hi- Vin yapısına ve mevkiine göre çok de- gildir. Vergilerden şikâyetimiz yok- tur. Yalnız vaziyetimiz göz önünde bu- hundurularak önümüzdeki yılda dük.- kân kiraları düşürtülrse bu fiatlara te- sir yapabilecek ve dolayısile ziyanımı- z kısmen karşılıyacak bir tedbir olur. Bu alanda bize yaptığı büyük ve üstün yardımlarını hiç unutamıyacağımız va- limiz Bay Tandoğanı saygı ile anarız. Bugün Hil'de dükkân kiralarının ka- zancunıza uygun olarak - indirilmesini de düşünürken ilk aklımıza gelen bü- tün Ankara esnafının öz babası olan değerli valimizdir. Ucuz sebze ve meyva nasıl temin edilir? Biz bu işin içindeyiz. Size hemen ve hiç çekinmeden söyliyebilirim: Anka- rada sebze ve meyva daha çok ucuza mal edilebilir. Bunun için benim dü- şündüklerim şunlardır: 1 — İki mütevassıt sgımıf vardır, Bunlardan biri ortadan kalkmalıdır. 2 — Bir istihlâk kooperatifi kurul: malı ve bu kooperatifin başma bu işde irtısas sahibi, bu işi kendine meslek edinmiş bilgili yurddaslar geçmelidir. İstihlâk kooperatifi ortakları her ay a . Şağı yukarı belli bir paraya tekabül edecek kadar gebze ve meyva istihlâki- ni taahhüd etmiş olmalıdırlar. Çünkü bu iş koca Ankara'da 15 kişinin elindedir Çünkü bu iş koca Ankarada; 80 bin insan sayısı olan Ankarada yalnız 15 kişinin elindedir. Ve piyasayı bu on beş toptancı diledikleri gibi idare tder. ler, Bügün beş kuruş olan bir mal ya- rIn ve hiç sebeb yokken on kuruşa fırlar, Size bir örnek vereyim: Pırasa üiç gün evel toptnacılarda 6 kuruştu. Dün 10 kuruşa fırladı. Bunun sebebi de iki gün pırasanın gelmemiş olması, daha doğrusu getirtilmemiş olmasıdır. Fiatlar geçen senenin aynıdır.. Bir toptancının (Ulus'a) fiatların geçen yıla göre yüzde elli ucuzladığı nı söylemesi baştan aşağı yanlıştır. Fi- atlarda hiç fark yoktur. Halbuki bu iş böyle mi olacaktı; devlet demiryolları. nın Ankaraya uücüz meyva ve sebze ye. dirmek için büyük bir fedakârlıkla ka. bul ettiği tarifeden sonra Ankaranın yüzde yüz ucuz sebze ve meyva yimesi Tazımdı, Rakamlar, istatistikler mey- dandadır. Fiatlar biç fark etmemiştir. demiryolları hiç para almadan taşısa ve yurdun dürt bucağında ürünler görül . memiş bir derecede bol olsa Ankara'da flatlar gene aynı kalacaktır. Çünkü biz toptancıya bağlıyız. Top- tancı da istediği kazancı teminden baş. ka bir şey düşünmiyerek hep ©o yolda konuşur. Sıkı bir kontrol lâzımdır. Sıkı bir kontrol lJazımdır. Müstah- sil piyasalar göz önünde bulundurula- rak fiatlar tesbit edilmeli, toptancıla- rın fiatları diledikleri gibi indirip çı- karmalarına mani: olmalıdır. Ve nihâa- yet Ankaranın yediği sebze ve meyva « nın piyasasını müstahsil memleketlerin ürün vaziyetine, makliye tarifelerine göre tanzim etmelidir. “Maliyet fin. ti ** nakliye -» müteferrik masraflar * meşru bir kazame — satış fiatı,, fot« mülünü değişmez, ve değiştirmek im- kânı olmryan bir kanun gibi tatbik et- melidir. Yoksa Ankaranın, devletin aldığı bütün tedbirlere rağmen pahalt sebze ve meyva yemesi işi anlaşılmaz bir sır olarak kalacaktır. Okka — Kilo farkı ne oldu? Okka ile kilo arasımdaki yüzde 20 ağırlık, dolayısile yüzde 20 fiat farkı sebze ve meyva üzerinde hiç bir tesir yapmamıştır. Biz toptancılardan evel- ct okka Üzerinden'nasıl alıyorsak - kilo Hzerinden de öylece aynı fiata alıyor ve halka da öylece satıyoruz. Ortada ziyan edzn ve fuzali yere fazla para veren halktır. Bütün bu saydıklarımın fiatlarda yaptığı fazlalığın yeküinu ©o kadar yüklü ve ağırdır ki bunun dere« cesi ancak (Ankara halkma ucuz seb » ze ve meyva yedirmek, bağladığı ser « maye ve alın terine de normal bir ka- zanc temin etmek - Ülküsile kurulmuş bir teşkilat)ın işe başladığı zaman ana laşılacaktır. Şuna da söylemek iste- Tim ki kabzımalların kazancı söylenil diği gibi değildir kanaatindeyim, g Fa- kat böyle dahi olsa buğün memlekette hangi iş vardır. ki bağlanan garantili bir sermayeye heriyıl safi yüzde 50 den fazla kâr getirsin?.. Son sözüm şudar: Ankarada meyva ve sebze işi üzerinde durulacak, uğra- şılacak ve halkm ucuz, temiz, bol sebe ze ve meyva yemesi için üstün sonuc- lara bağlanacak bir ulusal iş halini al- mıştır. Bu işin iç yüzü esaslı bir şekil- de halledilmelidir. ki aldığını meşru bir kârla satan dükkâncı da haksız ye«- re taşıdığı (muhtekir ve pahacı) dam- gasını silmiş olabilisin..,, Not: Gelecek yazımızda ayak satrcım darile konuşacağız. * “Ayak satıcısının sattığı cins sebze bizde daha ucuzdur. Hiz eyi ile kötüyü hu- Jundurmanın. cesidli mal satmamırzın cezasrnr ÇEkiyOTUZ.w