L S AĞUSTOS 937 '_;:L'lll_ıı tesadüflerinden l“amlmıyacak Hakikat.. 'algin ve n ., Mih Mut Yer” ağır yürüyor Nereye niçin gittiği- bile farkında değildim. tasıl yörüyor, hayalimde bulan dünün sıkıntıla- & başbaşa çarpışıyor. mü- 'lı.'u bilmediğim sokak - tapıyor. dolaşıyordum. H"I sıcak — vücudumu '::ı bir ter tabakası, bik- bile vermiyordu . ı..""“dlflın sokaklar ni Yak beni — istasyona çok © büyük bir — binanın Bina çıkardı . Sağ tarafı- 'Oğru yürüyordum .. '_Bı. anda gözlerime çar ._Nv tablo.. Tablo diyo " Hakikat insanı kendi S çeken bir görünüş Bir 1 htiyar dede uzun çu- Bunun verdiği zevkle göl #etine tığındığı ağacın yeşil |:|:Hııını bakıyor, çile hürııııııııı çehresine süs taran birkaç — genç Yana birşeyler anlatıyor du Bir tiğara yakmak baha & Yle yanlarına sokulmağı bi üm., Ve bu fikrimde " kalarak yanaştım *Psi dalgin . Mütemadi Vi .:" asırdan fazla ömre 5“"' anlatmış — hafif k.ı. dudaktan dökülen söz: Uymuş.. Susuyorlar.. kauylılı ateş istedim uzat- ol— :i.üm ayrılıyordum , vlât sen — de ihliyar ıt.hnın gençlik mace Za dinle dedi. 'k len bunalan, avunmak Macra arıyandım yan &t Simenlerin üstüne ben Olun Ti rdum , Şuradan bu L“.I.İeııı vuruyor, gençlik Tinı döküyordu. H:::'ı çehresi gençliğinin ten Blariyle doluyor, ba: &: —;.flk bir aşık — gibi Ehge bürünüyor, de- D ÇA görülecek bir tablo . !.n*?' ressam olsaydım . Bi “Selerine — gömüldüm B“:"M nerelisin oğlum.. k:q:ı*k“lmı söyledim.. Me, Çâünen — var mi de b l:.l!. Yıllardır kalbimdeki holllıiı feryat ede Yır.. Bir silâh arka- H Görseniz o kadar: k'ı: fedakâr bir genç ki. ğ A bunu o kadar iç "'—İlll ki Süadın bakış- y:'*ııhın değişti .. ş.l.::.d' bir sızı duyar ..“. dŞeftlıı. © güzel Olgunmiydi.. e Rurbet yolculuğu k— * Gönüm noktasında T çıkıveren İtden sevmiş ve Rönlünü — doldur- _dıfı bu kadar Son günlerde İzvestia ve Fravda gazetelerini işgal eden mevzular arasında bilhassa “Sovyet hükümetinin İngi liz plânına cevabı,, “Filozof Dekartın fen sahasında ça- lışmıya başlayışının 300 ün- cü yıldönümü, “Tiyençinde- ki Sovyet konsoloshanesine yapılan taarruz, gibi mev- rilmiştir. $ 2 Ağustos tarihli Prav- da gazetesi, sovyet hüküme- tinin İngiliz plânına cevabı ve ademi müdahale komi- tesinin tâli komisyonu toplantısında Ma yiskinin nutku hakkındaki mufassal telgraf haberlerini neşretmekle beraber, bey nelmilel mevzular kısmı ic- ht LA - RKDİLİNIN MİLLİ ROMANI No: 62 malinde bu hususatı daha '..İ *&t sönük gözleri dolmuş, | açık bir şekilde izah etmek ba, tedir Mezkür makalede, faşist istilâcılar izin uzun müddet gayet uygun bir perde va zifesini gören İspanva işleri ne “ademi müdahale, siya setinin hezimete uğramaşı, bilhassa İngiltere hükümeti | tarafından komiteye arzolu nan meşhur uzlaşma plânı nin beynelmilel komitede zulara fazla ehemmiyet ve: | sülleden —— S nnlağ Sovyet Rusyanın İngiliz PlânınaVerdiğiCevan.. müzakeresi neticesinde daha vazih bir şdkilde meydana çıktğı, İngiltere hükümeli böyle bir plânı arzetmezden evvel Almanların ortaya bir “Laypçig, kruvazörü hadi sesi çıkardıkları, Almanya ile İtalya bu hadiseyi İspan ya sahillerini kontrol işin den çekilmek için bir vesile olarak ileri sürdükleri, çün kü onlar kendi askerlerini ve mühimmatı harbiyeyi İs- panyaya bilhassa deniz ta: rikiyle sevkettiklerinden bö- yle bir vaziyetin taahaddü- sünden ziyadesiyle menfaat tar bulundukları ve bu &« nada yine mezkür devletle rin telkiniyle Portekizin de ispanya - Portekiz hudutla rında kontrolü kaldırdığının ilân edildiği kaydedilerek Almanya ile italyanın de niz kontrolünden feragat et tikleri gönden ademi müda- hale komitesinin son ingiliz plânını müzakereye başladığı göne kadar bu mesele etra fında cereyan eden hadisat ve siyasi entrikalar ince lenmektedir. Bundan sonra makalede, ingiliz plânının ademi müdahale komitesin- de müzakeresine geçilerek ede saçlarım ak ak olmGıqu. Bu sual karşınında donmuş tum . İkisi de yok sizlere ömür . O Memlekette babana kim derlerdi diyerek kalın fakat - tütün kendine çeken tabakasından bir. sigara çıkararak ba- na uzattı Ben de o arada ona sor muş olduğu sual hakkında cevap vermilim.. — Anlıya:- madım tekrar et dedi Tekrarladım.. FPirden içli gözleri tekrar sulandı, ren gi penbeleşti.. — Yanındaki genç bayanların en büyüğü olacak sanıyorum . Gördüğün.. Tesa düfen karşımıza çıkan tey zeniz Şaziyenin oğludur de mez mi. Beynimden vurul tryakilerini | muşa döndüm. a dolmuş.. Ken sakin, isetirapsız ve içli ola- rak seviyordu.. Hastahanenin boyaz dişi kelebeği — onun gönül çiçeklerinde sanki ka- nat çırpıyordu.. Sonsuz ve derin severken ilk — defa mesut oluyordu — Ona, kal bini dökebilmek .için aradı dığı kuvveti dudaklarında bulamıyordu . O, herşeyi ba- kışlara bırakmış, gözleriyle ne demek istediğini anlat- mağa çalışıyordu. Şefika da onun sevgisine ve hislerine yabancı kalmı yordu. Bazı, Söada dalgın dine hâkim — olmıyan ser- hoştum. Evel benim bir. — dayım vardı.. Senelerce — İzmirde yaşamış günün birinde or- tadan kaybolmuştu Bu hikâyeyi — annemden dinler görmek heveslerimle çağlardım. Beni kucakladı.. Öptü, okşadı bunlar da kardeşle rin dedi Bu tesadüf , karşı Sevinmedim kendimi kimsesiz sandığım mubitte meğer ki kanımdan sında., kopan parçalar da varmış. Şimdi her gece çileli yü zünün buruşukluğuna bakı yor, geçen bu — ömrün kalbime koyuladığı — anne hasretini kismen olsun unu tuyorum.. Bu tesadüf sönük ciğerlerime hava dolduran değil | en büyük kuvvet oldu. M. AlI Koyman sanki mukabil bakışlarında bir istek ve çırpınışın gö nülden gönüle aktığını anlat mak istiyen titreyişler var- dı.. Süat genç kız yüreğini okumak istiyen içli bir göz le baktı: — Fikret mısiniz?.. Şefika bu sorgunun kar şılığını - duüydüğü ve istenil diği gibi verdi: — O da bir yaralıydi Daha doğrusu meçhul — bir yolcu. — Sözlerinizden — birşey beyle — tanışır kimsesiz bir kızdı.. Bugüne LK y şu Izahat verilmektedir. 'İngılı plânının — ademi müdahale komitesinde mü- zakeresi esnasında Sovyetler Birliği mümessili, komitenin nazarı dikkatini âsilere mu hariplik hakkının verilmesi nin hiç de doğru olmıya- cağı meseleri üzerine celbet. miştir. Bunun üzerine faşist devletler delegeleri kendile rine has bir — küstahlıkla Sovyetler Birliğini İspanya işlerine ademi müdahale si yasetini bozmaklıkla ittiha ma yeltendiler,, “Sovyet hükümetinin İn giliz plânına verdiği ve bu gün gazetelerde neşredilen cevabı bu küstahça isnada- tin esassız. olduğunu — açık ve sarih olarak meydana koymaktadır. Bu sevap, halı hayırda tahaddüs eden va ziyetin mesuliyeti llpınyn milletine karş! yapılmakta olan caniyane harbi durdur mak istemiyen faşist devlet lere ait olduğuna hiçbir şüp he bırakmamaktadır. Sov- yet hükümeti — cevabında, ademi müdahale anlaşması: na riayet edilmesi hususun daki kontrol sisteminin ta- mamiyle baki kalmasını id dia etmektedir. İspanya li- manlarına giden vapurların kontrol memuru - almaları lâzım olduğu gibi deniz ka- rakollarıda devam — etmeli dir. Eğer, gerek cumhuriyet hükümetinin elinde bulunan gerek âsiler geçirilen limanlarda hususi kontrol noktaları ihdasına pratik imkânlar mevcut ise, © zaman Sovyet hükümeli deniz karakollarının lâğvına karşı gelmiyecektir. Bunun” la beraber Sovyet hüküme tinin cevabı âslleri muharip olarak tanımak teklifini ka- tiyetle reddetmektedir. Böy- le bir teklifin kabulü ademi müdahale anlaşmasına ta - mamiyle zid birşeydir. Çün- kü bu teklifin kabul — edil- mesi âsilerin kor * sanlık — harekâtını ka nunlaştırmak demek — ola- caktır. Yapılan bu teklif ka bul edildiği takdirde ispan yadan ecnebi askerlerin ge olacak yolunda düşüncelere - Sizi üzüyor muyim?.. Şefika »e suretle ce vap vereceğini birden kesti remedi.. Süadın bu sorgu sunda açık bir şüphenin ve içli bir sevginin — sesini duyar gibi oldu.. Mimarın sevgisine karşı artık lâkayt kalamıyacağını anladı . Şefika da onu se viyordu. Genç mimarın ilk geldiği gündenberi — aralarında pek çabuk başlıyan samimi yet birgün ansızın rengini değiştirmiş, gittikçe hız alan ve için için yanan bir sev giye bürünmüştü. — Fakat genç kız bunun doğruluğu na bir türlü ihtimal vere miyordu.. Daba sonra za: vallı Zehranın âkibeti onu, gönül işlerinde o kadar ti- tiz yapmıştı ki. Kendisi de — Zehra gibi tarafından ele | Filimlere Yapılan Sansür Almanyada, senede 80 milyon metre filim kullaml- maktadır. Her sene 2 mil- yon metre filim sanrüre tâ- bi tulmaktadır. 22,955 kilo: metre murabbalık bir ara- ziyi işgal eden 28 hummalı bir faaliyetle çalış maktadır. | Milyon 943.099 yeri ihtiva eden 5302 — si- nema salonu, kapılarını hal- ka açık bulunduruyor Si pema sanaylinden — 52552 kişi çalışıyor. -Propağanda bakanlığı filim kısmının bü- bütün Almanyada 22357 şubesi vardır. —— — Üç günde Londradan Şarghay, Şimali Okyanusyada mun- tazam hava seferleri tesisi uzun zamandanberi göz ön ünde tutulmaktadır. İngiliz- ler, Londra ile Şanghay ar- asındaki seferi B4 sante in direbileceklerini ümit — edi yorlar, Her nekadar Amerikanın transkontinantal ve transpa- sifik hâava mücesseseleri bu işi başarabilecek mevkide ise de, İngiltere, yeni bir im-| paratorluk hava hatlı kur mak niyetindedir aldıkları her daim ihlâl edip durma ları. ecnebi askerleri geri çekmek hakkındaki vaadle: rini de hiçbir zaman tatbik mevkine koymıyacaklarını açık bir surette göstermek tedir, Faşlst istilâcılar tara fından fbozulan ademi mü- I komitede temsil edilmekte İ olan dı:ıvloileı bilâperva ha reket aden istilâcıları üzer lerine aldıkları taanhhdüata sadık kalmaya mecbur et mek yiğitliğini kendilerinde hissettikleri takdirde, — yeni- | den ikame edilebilir., stüdyo | bütün taahhüdatı dahale siyaseti, beynelmilel | Meksikada 'Bir hudut garnizonu hay- dutların taarruzuna uğradı Meksikanın, Amerika hu dudu civarında bulunan Ti. juana k andaki —Kaso dor kalesinde, 24 askerlik ve iki zabitlik garnizon var- | dır. Yüzbaşı Alfonso Pozun kumandasında bulunan bu dud mıntakasını korumak garnizon kaçakçıların pek az bulunduğu bu hu “la mükelleftir. Kasador ka- lesi, baştan başa büyük Ko- ktüs ağaçlariyle örtülü bir vadide, bir tepenin eteğin- dedir. Bir gün, yüzbaşı Paz, ka- leye giden yolun Kaktüs ağ- açları arasında pek fazla sı- kışmış olduğunu nazarı dik. kate alarak, bunların kesil- mesine karar verdi.. Birden- | bire uzaktan silâh sesleri duydu ve hududa gönderdi- ği beş kişinin kaçakçıların “ taarruzuna uğradığını anla- | dı. Derhal atına atladı. ve 15 kişiyle beraber dörtnala, taarruza uğrıyan'arın yardı- mına gitti. Fakat uzaklaş- tıkları bir sırada, kalenin yandığını gördüler. Alfonso Paz, huduttaki hâdisenin bir | tuzak olduğunu ve ilk evve- lâ kaleyi kurtarmak - icap ettiğini anladı. Fakat tam , bu esnada, müthiş bir infi- | lâk etrafı titretti.. Haydut- lar kaleyi berhava etmişler- Ddi | Haydudlar. görünmeden, kaleye kadar nasıl sokulma- ğa muvaffak olmuşlardı? Bu | sualin cevabı gayet basit: | Haydudlar, Kaktös ağaçları. vi keserek Üzerlerine geçir- mişler ve yolun iki tarafına dizilmişlerdi. Askerler uzak- | Taşınca da, böylece ilerliye- rek, kaleyi uçurmuşlardı. —H Belediye Riyasetinden: Mevcut »nümüne - ve üpe göre yeniden 10 ta: ne tanzifat arabası yaptırılacağından 15 gün müddetle açık ri alınması temin edilmiş | aksiltmeye çıkarılmıştır. İhalesi 27 8 937 cuma'günü saat 16 da belediye encümeninde yapılacaktır -Taliplerin bele- kapılmak cidden gülünçtür. — diyeye müracaalları ilân olunur sevmeden yaşamışlı.. Daha gençli.. Belki ileride o da sevebilirdi . Fakat o zama na kadar böyle, kimsesiz ya- şamak ve yeknasak bir ha | yata boyun eğmek de ona pek tatsız görünüyordu Mimar Süatla, bazı gün ler çok yakından konuşu- | yor, onun hix, düşünce ve duygü'arını tahlil — etmeğe çalışıyordu.. Her araştırma, genç kızı ona bir parça da- ha yaklaştırıyordu Süatla, fikirleri, düşünüşle- ri birbirlerine o kadar ya.- kın ve denkti kix - Onlar, sanki rublarile de anlaşmış bir çifttiler.. Üstelik mimar Süadın o büyük sevgisini de anlamıştı.. Son buhran gecesinde kendisini kaybederek dalgın yatan Süat, sabaha kadar Şefikanın adını hecelemişti. Bir kız. daha ne letiyebilir. | duğu bir şüpheyle | Faşist devletlerin üzerlerine | 4—-1-321 —.. anlıyamadım . | kadar en ufak bir sevgiyi | di.. Şefika bütün — bunları - Başka şey konuşsak bile yüreğinde düşünürken öyle dalmıştı ki, olmaz mı?.. alevlendirmemiş, kimseyi | içeriye giren — hademenin sesiyle ancak kendine ge- lebildi.. Küçük hizmetçi kız, elin- de bir zarfla onlara doğru yaklaşırken biraz menâlı bir sesle söyleniyordu: — Fikret bey on dakika Devvel hastahaneye - uğradı, size bu mektubu bıraktı. Acele işleri varmış, belki yarın gelirim — dedi.. Ve mektubu hastabakıcıya ver di Şefika uzatılan zarfı alır- ken Süatla göz göze gel- mişlerdi.. Yaralı — subayın gözlerinde, kıskanç bakışlar genç kızı. en gizli yerinden yaralamak için âdeta çırpı” niyordu Şefika müşkil bir vazi- yete düşmüştü . Haklı bul- yüreği sızlarken heyecanını — belli etmemeğe, İâkayt görünme- ge çalışarak zarfı açtı.. — SÜRÜYOR — 4i