mİHAĞUSTOS 937 K_lzıı Lekeden: Lw Mehmetcik... Oğul , Yurdumun — tunç ü arslanı Mehmet.. ı"'d'h geliyon. Budan baba .. oğul.. Neriye — Niçin mi biliyormusun . — Canım kadar kıymetli, m'"m kadar mukaddes, Min kaynağı yurdumu ::"G)ın dünkü artık lokma: & can bulup varlığımı htiyen ifritlerle dö- ! Her karışı her bir topraklarımı Pençeleşmeğe. İğul çok açı söylüyon.. P 'eğimi delik deşik et- İıı hiz saldın. seninle beraberim h’dl Yürüyelim. Yolumuz Olsun k';ı Dur yurdumun — sene- " hüriyetini, iman ve - Yür G S S C R $ a S B KA L LAİ Se savaşa dalmış, yıl td.“ Usanmadan düşman- Dümus ve 8öğüs germiş taribini k_lıhrımınlıklırıle dol —. '3 babam.. Daha sana dik :tlmıdı önünde dim Uran volkanlara baş ha ç P yetiştirdiğin oğulla- ::' dün Trablusda, Balkan Aünc'nllkılede yurdunun n b“Gliındı çarpışırken A | Mehmedini yüz yıl- —ın::"Mve dönüm katan '—"V—ıı Vehmumğl Bugün AA İ B Hitriyor, — fakat benimkinden daha . Dada hirslı. füç Vet oğul çok döğür Büşmek bizim hakkır Teş , “*lumdan dönmem G Olumdan sürükle beni ler meydanına. Hay Ü —.h'i!dlm cenge. İı Olmaz , Olmaz. 'lı.“.îîner mi — yurdumun N, n fışkıran bu kay X Tep '.D“'urmu çağlayan şe- l Bamuş için çırpınan, ."u.ııbı gür Mehmet . 'b—.u' doğuya — akup hp kapmak, ona sa- şehidlik yatağı | sahipsiz | ::_"k benimdir. diyen ib- | h—ıe'"'“ muhafaza — için | sancağı | t.. Oğlun Mehmet.. Var. Olmak istiyen — dünkü | Bi Gecde kılan ifrit.. $ K Da kuvvet, küdret, # ::ı' Ve vatan aşkı aşılı- c“:;'kldış N'k. Yumruğum tepene tunç göksüm — seni , * dökecek.. Çıldıra “n.::_.""'“l'm o gün Ağ kğyein ita Sarmış Mehmet gi %:. Doğudan Batıya _' tibi köpürüp aka Dünya tarihini kö : YOl gösteren.. Düş İ!lldıren bayrağıma Başım var o €HHa kaldıkca her N zafer her yerde Azanacağım — bin da ka- daha kavi göksüm Ön 6 öküzümle, va- #in, Padişah — denllen, Ü, nlara lâyık in ç, “Zak, menhusa ça DA Çan verirken ğ .d.— Yetmişi geçmiş de- | | tane büyük doymamış | de Amerika, İngiltere, Fran- | | çok zenginlik kaynaklarına | ettirebilir. | nim kanım bunu nasıl | ardında ben Mehmet. Gidi- Büyük milletlere göre mo dern dünya iki kategoriye ayrılmıştır. Bir tarafta üç | ve ihtiyaçları bitmemiş — millet vardır ki bunlar, Japonya, Almanya ve İtalyadır. Bun lar, muayyen bir takım mak sadlara varmadıkça kendile rini arzu ettikleri seviyeye yükseltemiyeceklerine kani dirler. Bu varmak istedikle ri maksadlarda hammadde pazarları bulmak ve artan nüfuslarını barındıracak faz la toprak elde etmektir. Öte taraftan doymuş ve ihtiyaçsız dört büyük millet sa ve Sovyet Rusyadır. Bir sahip bulunan Rusya bunla rı daha ziyade terakki de Sakin, mutedil ve soğuk | kanlı bir âlemde bütün bu | ı ar karşılıklı anlaşma- | larla kolayca yatıştırılabilir Fakat Avrupa, tarihteki re | kabetlerden, son zamanlar- daki nefretlerden o kader | zehirlenmiştir ki dostça bir anlaşma elde edilmesi im- | kânsız gibi görünmektedir. | Bugün bütün Avrupa dev. letleri tepeden tırnağa kadar silâhlanmaktadırlar. Bu Tâhlanıma o kadar hızlı olu- | yor ki günün birinde bu milletlerden ya hepsininin, yahud bir kısmının kapışma - ması imkânsızdır. denebilir. Bununla beraber bazı hâ diseler, vaziyeti gün geçtik çe değiştirmektedir. Meselâ geçen sene Ame rikaya gelmiş olan yabancı ve dünya işlerine yakından vakıf bir adam demiştir ki: Geçen sene Ağustosta harp çıkması ihtimali yüzde doksandı. Bu sene ise bu | ihtimal yözde kırka inmiş tir. Bu vaziyet kandiliğinden böyle değişmiş olmakla be raber, muhakkak ki harp ihtimali azalmıştır. Bu sözleri söyliyen ada- mın lüzumvndan fazla nik bin olduğu iddia olunabilir. Bundan bir müddet önce Almanlar, Doyçland zırhlıla- rına bomba atıldığı için en ternasyonal — kaldelere — ve diplamasi usullerine hiç ria yet etmeksizib Almerlayı to- pa tuttular. Bu hareket Al manyanın da İtalya gibi ak- lma geleni yapmaktab çek inmediğini gösteriyor. Alme- ria bombardımanı, iki sene önce, Mussolinin, şayed İn giltere Süveyşi kapatmak ve İtalyan sahillerini ablo ka etmek suretiyle Habeş | seferine mani olursa, Malta- ya hücum etmek şeklinde | ifade ettiği niyetin bir ben zeridir. Belki de bu sözlerle Mussolini - blöf - yapıyordu | Fakat bu blöfün tesiri gör ©o beni bir dağil bin düşma- | na köle yapmak istiyor, be- ka bul eder, Yar baba ocağı ni başında otür, bekle diğin gün çok yakın.. Başımda.. |Mustafa Kemalj! yoruz M. AlI Kayman — | madi. İspanyadaki proletor- | enel TÜRKDİLI DvItierArasındakiIkitaraflıAnlaş Amerikada maVeDünyanınBugünküVaziyeti.. ülmüş ve İngiltere tarihte şimdiye kadar yutmadığı en acı haplerden bir tanesini yutmuştur. Bu hâdise, muh temel, Almeria bombardı- manı iİse muhakkak surette göstermiştir. ki diktatörlük devlelleri aosızın saldırgan- |liğa geçmek iktidarındadır- lar. Birinci hâdisede İngilte- re de baş eğmiş, ikinci hâ. disede ise gerek İngiltere, gerek Fransa seş çıkarmıya rak çirkin olarak başlıyan bir hareketten iyi bir neti- ce çıkmasına imkân vermiş lerdir, Almeria hâdisesi bir. ba- kımdan harbin öyle dedildi ği gibi kolay kolay çaka | mıyacağına bir delil olarak da gösterilebilir. Bir şehrin bu suretle bombardıman ed- ilmesi Ren bölgesinin işga linden ve Avusturyada nas- yonalistler tarafından Dolfo sun öldürülmesinden daha ziyade bir harp vesilesi ola cak kadar tehlikeli bir ha reketti. Fakat bu bombar dıman zaten bir harbe baş layış telâkki edilebildiği hal- de bunun neticesinde umu mi bir harp patlak verme- miştir. Çünkü milletlerden hiç birisi harp etmek — iste- miyor. ÂAvrupanın umumi manzarasında görülen bu esaslı değişikliğin bir takım sebeüleri vardır ki — bunları şöylece sıralıyabiliriz: İspanyadaki sivil harbın neticeleri ve bunlardan alı nan dersler. Almanya genel kurmayı- nın umumi durumu Sovyet Rusyanın bir devlet haline gelişi İngilterenin ve daha küç- ük bir ölçüde olmak üzere Fransanın silâhlanması Bu dört noktanıntahlilin. den sonra Japonya, İtalya ve Almanya gibi saldırgan- lığa müsaid olan milletlerler son altı ay içinde büyük bir muharebeden pek — istifade edemiyecekleri — neticesine varmışlar, bu sebeble muha- askeri rebeye girişmek hususundaki | iştiyakları hayliden hayliye | azalmıştır. İspanya - Harhinden alınan | dersler İspanyadaki sivil harp, na zi Almanya ile faşist İtalya dan müzaharet gören aske: ri bir zümrenin isyanı ile başladı. Eğer bu isyan mu- vaffak olacak olursa Alman: ya ve İtalya, kendilerinde bulunmıyan demir ve bakır hammaddelerini oradan ala caklar, İspanyayi kendi ma mül eşyaları için bir pazar haline getirecekler; bundan başka, İspanya, Almanyanın elinde Fransanın sırtına tev- | cih edilmiş bir kama gibi | bulunacak, İtalya da İspan- ya sayesinde İngilterenin Ak- denizdeki muvasala yollarını tehdid edebilecekti. Kaldı ki iş kolay da gö- rünüyordu' Bu bir isyandan | ziyade demokrasi yerine fa şizmi getirecek olan kuvvet- | H bir darbe idi. Fakat me sele öyle göründüğü gibi ol ya ve köylü zümresini yirmi sene önce Rusyada ve on sekizinci asırda Fransada ol an ihtilâle benzer bir şekil- de bu harekete karşı kayun ca hâdise bir sivil muharebe halini aldı. Aradan bir sene geçtiği ve İtalya ile Almanya bu işe geçen sene temmuz ay ında olduğundan daha fazla dört elle sarıldıkları halde âsilerin kati bir muvaffaki- yet kazandıklarını görülme- mektedir, Zamanın bu hus- usta oynadığı ehemmiyetli rol başta gelir. Fakat bun dan başka iki âmil daha vardır ki ehemiyetçe birin: cisinden daha geri kalmaz: bunlardan birisi Almanya ile İtalyanın harp dolayısıy le birçok masraflara giriş miş almaları, ikincisi de So wyet harp makinesinin fev kalâde mükemmel oluşudur. İtalyan - Alman bakımın- dan aradan geçen bu bir sene heba olmuş, gitmiştir Doğrudur. Almanya yeni or- dusunu kurmağa çalışıyor ve bu çalışmaya devam edi: yordu. Yeni alman silâhla rının ve taktiğinin tecrübesi için İspanya güzel bir tec rübe sahası olmuştur, bu da doğru. Fakat bu iki mem:- leketin de kurdukları plân orada gerçekleşmiş deği!dir. Öte taraftan - İngilterenin silâhlanması ve Fransanın ordusunu veniden tensik ve ltanzim etmesi de ehemiyeti hâdiseler olmuşlardır. Bu iki barışçı memleket bu iş leri görmek için arada neti cesiz geçen bu aylardan ge--! reği gibi faydalanmışlar. Me sele bununla da kalmıyor. Bu müddet zarfında Almanya, İspanya macerası için 1000 000 000 rayh markı harca- mıştır. Bundan başka geçen mart ayında olan Gudalajara mu- hareüesi ve nisandaki Guer nika bombardımanı, İngiltere ve Amerikada halkın hissi- yatını İtalya ile Almanya aleyhinde tutuşturmuştur Kendi plânlarının muvaf - fakiyeti için İngilterenin dos tHuğunu veyahut hiç olmaz.- | sa, müsamahasını lüzumlu | gören Bay Hitler için bu hal, kazanç olmamıştır. Avrupa halkı, büyük har. bin fecilerini, kayıplarını unutmağa başlamışlardır. İt alya ve Almanyada ise ge- ne harp, bir şan ve şeref hâdisesi, yüksek bir kahra. manlık diye öğretilmektedir. Fakat açık İspanyol şehirle- rinin denizden ve havadan bombardıman edilmesi mil- letlerin duygularını, düşünüş lerini esaslı surette değiştir mektedir. Bunun tesiri, ba rışçı İngiltere ile- Fransanın harbı önlemek için kuvvetli tedbirler almak hususunda ki kararlarını şiddetlendir mek olmaktadır. Bu değişme maddi olmaktan ziyade ma nevidir. Fakat Bismarkın da dediği gibi manevi amiller, her hangi bir mücadelede henimiyetli mevkli alırlar YAT | bir hata yapmış | namuslu insanın, teslim edil İtalyanın harcadığı pora | da gene bu yekünu tutar. | | hareti ve | larının kabiliyeti de tebarüz | yamadık. Oıdfldllçrlz. K Heyecan uMı_ıı bir filim Pol —Muninin çevirdiği “Ben bir Pranga kaçağıyım, adlı filimi hemen herkes görmüştür. Bu filim, B. E. Burns adında bir betbahtın, “Coretya zindanlarından kaçtım, adlı, yaşanmış ese rinden alınmış ve — bütün Ametikada büyük bir alâka ve heyecan uyandırmıştı. Burns, bizim parayla 6,5 li ralık bir hırsızlığa — iştirak ettiği için, tam Oon sene “prangolı zindan a mahküm edilmiştir. İlk defa kaçtıktan gayet namuslu bir hayat yaşamağa başlamış ve kü çük bir gazete çıkarmışltı. Fakat karısı ona hiyanet ederek polise ihbaratta bu lunmuştu. Bunun üzerine tekrar ya kalanarak zincire vurulmuş, birçok — işkencelere maruz kalmış ve nihayet bundan 5 sene evvel tekrar kaçarak mevzubahs meşhur eserini yazmıştlı. Bugün Amerikadan gelen haberlere göre Corciya vali sonra si, Nev Jersey makamlarına mürecaat ederek — Burnsin tekrar teslim edilmesini is- temiştir. Fakat onun, harbı | umuümide birçok Fedakârlık larda bulunduğu ve — şimdi üçüncü defa olarak kendisi ne iyi bir mevki temin ede rek, çok namuskârane yaşa” dığını nazarı itibara alan Nev Jersey — valisi, Corciya valisinin, bu talebini geri alması için müracaat etmiş- tir. Corciya valisi mütema- diyen israr ederek, Burnsün on senelik mahkümiyetini tamamlamasını istemektedir Bu hâdise Amerikada tek- rar büyük bir bheyecan u- yandırmıştır. Ve efkârumu miye, hayatında çek küçük olan bu memesini istemektedir. Sonra Japonya ile Ame- rikayi bir tarafa bırakalım bütün Avrupa — genel kur mayları Sovyet avcı tayya- relerinin saatte 280 mil su ratle uçarak Alman ve İtal- yan makinelerini geride bı- raktıklarını gördüler. Bun. dan başka aynı — süratteki hafif Sovyet bomba tayya releriyle tankları da nazarı dikkati celbetmiştir. Bu ara- da Sovyet personelinin me- aekeri danışman etmiştir. İspanyada bir mütareke yapılması hatıra — gelebilir. Fakat İspanyollar, yaradılış itibariyle pek döğüşken in saplardır. Ve orada her iki tarafın da doğüşken kediler gibi biribirlerini tamamiyle haklayıncıya kadar çarpış maları umulur . Alman genel kurmayının durumu Söovyet — Rusyanın kuvveti, İngilterenin daha küçük ölçüde olmak üzere || | Fransanın silâhlanması hak kındaki mütalealarımızı ya rın yazacağız. İTİZAR “Bir Kadın Gülüyordu ,, adlı tefrikamızı bugün ko Memleketimizdeki sanat eserleri Yunan gazeleleri yazıyor: İstanbuldan yeni gelen haberlere göre, eski eserle- rin araştırılmasına devam edilmektedir. Tarih ve sa nat bakımından çok entere- san olan bu iş, Türkiye hü: kümetinden maâda, Bizans eserleri bulmak için birçok masraflara giren Türk mü- teşebbisleri için de şeref teşkil eder Meydana çıka- zılan yeni eserler, Bizanı mütahassıslarından — maâda, Bizans tarih sanatını seven büyük ekseriyetin de alâka- larımı arttırmaktadır. Bugünlerde İstanbulda toplanacak olan Tarih Kon” gresine Yunan arkeoloğları da iştirak edeceğinden, bun. lar memleketlerine döndük- ten sonra, bulunan eski eser. ler hakkında bu - gibi işleri alâka ile takip eden Yunan âlemini tenvir edeceklerdir. “Arsulusal — tariht — etüdler komisyonu, nun bülteninde Nik Moshopulosun “Türki- yede münevver despotizm devri,, başlığı altında bir etüdü intişar etmiştir. Bültenin 34 sayfasını gal eden bu etüdde, ip- yap mak istediği islâhatı evvelâ tahti ve hayatı ile ödiyen | Selim Hİ hakkında uzun tafsilât verilmekte ve meç- bul kalmış olan bazı hâdi- seler, Türk ve Osmanlı tari- hi hakkında izahat verilmek suretiyle tenvir edilmekte” dir. Bu etüdde silhassa Tür- kiyede islâhat içinde Ekenlerin gösterdikleri Ffaaliyetler ve Selim ll ün müğşavirlerin- den Aleksandros ile İpsilan- sarfettikleri — sayü gayretler tebarüz ettirilmek- tedir Komisyon bu eseri ay- ri bir kısım halinde bastır- mışlir tisin Halkevi Başkanlığından: ’ Halkevi Kurslar Şubesi tarafından Halkevi salonun- da ortamektep proğramına riayet edilmek suretiyle or- tamektep (Birinci, ikinci ve üçüncü ) sınıflarına Fransız- ca dersi verilecektir. | Üçüncü sınıflara haftada ikişer, birinci ve ikinci sı- nıflara baftada birer saat ders verilecektir. (Ders zamanları:) Sınıf Pazartesi: —3 Salı: ı Çarşamba: 2 (15 -16) Perşembe: 3- (15 - 16) ı ya kadar devam edecektir. Arzu eden gençlerin Halkevi kâtipliğine müracaat ederek ismini kaydettirmesi lâzımdır. Saat (15 - 16) (15 -16) |ş* ! TÜRKDİLİ || Pazartesinden başka her || gün çıkar. Siyasal gazete.. Yıllığı: 800 Kuruş Altı Aylığı:400 . Sayısı: B Günü geçmiş sayılar 25 kuruştur. | ADRES: BALIKESİR TÜRKDİLİ