.- »hrnıılıklunn Oğlundan: Toprak OIUTken.. O gün Yine yalnızdım .ım— 'etine oradanda Çep ;' gitmek istiyordum. © Yolculuk için hazırla- en, birdenbire Halit Za- Folma çıkıvermişti.. t'l sulara hükmeden Bönüllere su serpen ;—H“hun. Ne o hayır ola ': elinde bisiklet . Paçala- K &l nereye dedikten * koluma girdi elimde — bizim © ?.h Alisyon solumda da dhldıu:eldı” gazinosuna Bir türlü Çepniye gideceği *öylemiyordum. Biliyor- h—_&l hemen mani olacak & Yolumdan alakoyacak: .k'“l“ bağçenin bir ke eg 2A dayadık sahilin süs Ala ! bu bağçenin boş ma ,“.'"dlı birini işğalle — Şu:- d— " buradan bahsa koyul a * Bilmem aradan yarım t Yan Ve Zeçti ya geçmedi o.. ; Rözle nereye oluraca- z."“ıılılıyoı; bu alâkamı gizliyordum “ya gülüyor, ya haz- ı.h.:""ve beyhude yorula Den bunu aşla İ Mi Açmamıştım Şu balde İ—:"'blı karşı karşıya bu - Pordüm. k '_;'B. nedemek Ziya de- : Vakit kalmadan Bazı- Bim bu tuzak'larıma 'N demezmi! , Hit ve örim kafa tasımdan vi h kilolarla rakı içmiş 4| ç l."—"' soluk gülüşleri mü: ir gerhoştum hattâ ko u. O an kendini kay: ı #öyle dursun dudak Oynatamaz bir. hale “.îııı., " bayaı 2'YA bu çok sevdiğim h—“:ı. Onutamıyacağım bel A T eşini bulamiyacağım ql:d'l bazanda okadar cid Kkarar uslu olurki hayret ılqı:li elden gelir birşey lp. q..—"l bu betaetimi içmiş Gür ki,. Ni 4 Üilerini kesti Gözleri Ğ_—""lııı dikti. Dinlede D ııoılt &i Ma versene.. Ha- biricik ustacığım.. Ustacığım.. Cici ve- İi A Ş _";:_— İşte, O, elindeki OU sr y * mi: , Üş îm:ı*'ı, Bak, senin de “'hıı'“” Onları, ana- ıl. ksa, razı olur mu- h’ Hiç bilmiyorum, © ama şakacık- AM Dünyalarda | DİLİNİN MİLLİ ROMANI No: 38 Evet seviyorsun, bu sevgi taşan çalkalanan ruhunun hakkıdır. Halâ aldatıldığ:na, hâlâ beyhude kalp yorduğu- na akıl erdiremiyorsun (S..) Ne seni, nede beni, ve nede Kadriyi hiç, hiç birimizi sev- miyor. Evet onda bizler gibi taş mış, hayatın aşkını yeni ye ni tatmağa başlamış tecrü- | besiz olgunluğa yeni kapıl- mış gençleri kendine çeken bir halet var... Hepimizi ken dine ağ yapıyor, kâlir ol dukça da zeki rollerini pü- rüzsüz hüküm sürdürüyor Buna inan ki o bin çiçek- ten bal alan bir böcekten farksız mahlük . Onun gaye- si gülmek, eğlenmek , Senin- lebenimle coşmak bugünden yarına bir tatlı yol hazırla mak yarınıda beyhuüde ge çirmemektir. Akşam . Parkın yıldız çi çeklerile kapanmış bir kâö- şesinde beni yakaladı Kalbi sızlatır bir sesle Ziya!. Ziya!.. Diye yanına çağırdı. Seni sordu. Öğlende geldiğini « nıfini iyi derecede geçtiğini söyledim. Bilirim domuz çocuğu ça- lışır dedikten sonra Ziya de- di Benim ya Kilezde veya- hutda Çepnede olduğunu söy le. Ve sonra onu al saat 4 raddelerinde belediye ga zinosuna getir diyerek, tatlı ve yine o caşkun gülüşle rinden birini dökdü suçradı gittil! Ben sabahleyin seni bu hal üzerine harekete getir mniştim Yeş| gözlerim ateşler | içinde sevgimin heyecanları- ı! na gönülmüş, ziyanın içli l anl ni dinliyorken. o | karşıda mütemadi gülüyor, gözlerini her biri büyük bir kayası gülü olan gözlerini kımıldatıyor, hafif haf .f gü- lüyordu. , | Ziya bunu bir — santtır evsafını sayıp — tüketemedi- i ğin mabhlüki mevcudiyetle | seviyorum. l Seveceğimde.. Ondan ken- dimi sıyırabilecek — kudreti kendimde bulamıyorum. Ya- şadıkça da bulamıyacağım gibi geliyor. Adeta gendini kuvvetine kaptırımış parçasının buğu oluşu Be ustacı- ğim. Hep Manaatırlışık.. Val. lâhi, billâhi, tallâhi, kimse ye bir şeycik demem. Ba yan Sacide de — görmerz.. korkma. Korkma. Hadi.. Hadi — işte. hadi..> Nihayet aşçı patlamıştı: — Beni günaha diyorum.. Kız, bana yine sokma Ceksik etekten azar işittire- ceksin. — Korkma . Görmez di Cağim i N MMUZ 937 : | TÜRKDİLİ Avusturyanın | Avrupa En zengin adamı dolandırı- çılıktan mahkemeya verildi Niçin Dünyaya Avusturyanın en zengin Hâki"ldir? adamı olan *Sizmund Bosel posta idaresi tasarruf san dıklarını bizim — paramızla dört buçuk milyon lira do landırmak - ve 1.250.000 li- ra nakit para varken farkı zaruret beyannamesi vermek suçlariyle ağır ceza mahke mesine sevkedilmiştir. Bir banker olan — Bosel Umumi barpten sonra kam- biyo işlerinde milyonlar ka zanmıştı. Otuz yaşına vardı- ğı zaman AÂvusturyanın en | zengin adadı olmuştu. Fakat 1924 te düşmekte olan frank üzerine spekülâsyonlara gi- rişinde iflâs etmişti Posta tasarruf - sandıkla rından dört buçuk milyon lira istikraz etmiş, bono va- deleri gelince fakir ve beş parasız bir adam olduğuna dair yemin ederek borcunu ödemiyeceğini — söylemiştir Boselin iki kadın arka üstüne yazılı çok gen'ş ara- zi ve emlâki olduğu — gibi kismen . İsviçre firmalarına devrilmiş malları vardır. Kendisi Avusturya makam- larını çifte hesap — defteri tuütmak süretiyle aldatmak- taydı. gibi bende ortadan kaybo luyorum. ee Bugün. O dört köşe ka zılmış bir çukurun bağrında kayası gülü gibi gözlerile toprak olürken senden aldır | ğun mektuplarda . Son ola | rak seni anmış hatıralarında sen yaşıyorsun diyorsun . Zi ya.. Buna inanıyorüm Yaşadıkça da inanaca- ğum. © hatıraların, koyulandığı bir tefterde bende benim elem ve keder yazılarımla dolu| valetimdedir. İşte karanlık ların oğlu bu hakiki hatıra ların bağrından fışkıran te- selli ka ar. Mehmet Ali Kayman _——ıııqqnlı"w Yü Ül | ü X ; | ——— aS İ HL YAZAN: Halil Bedi Fırat ı - Olmaz dedim ya . Za- | ten verecek birgey yok . | — Ya o, elindeki ne?.. ! — Pirzolalık.. Ciğer ve et... — İşte ondan ver, olursun ayol! ., — Çıldırdın mı sen?.. Bunlar bayan Sacidenin ak şam yemeği.. — Bunları verirken tartmadı ya.. Bir parçacık koparsan ne olur.. — Olmaz | rada çok kolay, ne çok güç o ıııılı Şelika ile karşılaş- Bir haritaya veya daha iyisi bir mücessem kürreye baktığımız zaman Avrupa yarım adasının dünyanın en fazla karayı ihtiva eden kıs- mının tam göbeğinde bulun- duğunu görürüz Avrupanın malik olduğu avantajlardan biri budur. Fakat daha başkaları vardır. Asya Avrupa dan beş defa daha büyük olabilir fakat mesahasının bir çey reği hoşa gitmiyecek derecede sıcaktır ve diğer çeyreği de kutba okadar yakındır. ki burada daimi olarak ancak Ren geyikleri ile beyaz ayı Tar oturur. Avrupa diğer kı- taların malik olmadığı baş- ka imtiyazlara da sahiptir. İtalyanın en cenup — kısmı oldukça sıcak olmasına rağ- men, trokikler mıntakasın- dan 1 300 kilametre mesa fededir. İskandinavyanın ce- nn payı bugünkü şekline sok muş dağları tabil hudut ola- rak en iyi istifade edilecek- leri yerlere yerleştirmiş, ne hirlere, en iç toprakların denizle münakalesini temin edecek cereyanlar vermiş ve bu sürette demiryolu ile otomobilin icadından evvel tcarl mübadelelerin inkişa fina yol açmıştır. Avrupada nehirler, ekonomik inkişafta büyük bir rol oynıyacak su rette akarlar. Madridden | Moskovaya bir hat çekilirse istisnasız bütün derelerin ya cenuba veya şimale aktıkla- Şri ve bu. süretle doğrudan doğruya denize mahreç te- min çettikleri görülür. Me deniyet karadan ziyade da ima denizden yardım gör müş olduğu için, bu faydalı su vaziyeti Avrupanın dün- darla da en nüfuzlu kıtası (olmasında kuvvtle müessir olmuştur. Fakat bu tabil avantajlar, dünyanın en kü- çük köşesine komşularına hâkim olmayı temin etmek | tçin kâfi değildi. Bunun için insanın endü:trisi de icap nubu, kutup dairesini geniş ölçüde geçer, fakat bu sa hiller Golf - strim cereyanile sınır, halbuki ayur tul sevi yesinde olan Labrodor bir baz çölüdür. Bundan başka Avrupada. hiç bir. kıtada | bulunmadığı kadar yarım adalar ve körfezler vardır. Kıtanın hemen her tarafiyle | kuvvetli vsu kütlelerinin te ması çok mütedil bir- iklim vücüde gelirmektedir. Yani kışlar çok soğuk, yazlar çok sıcak olmaktadır. Hayat bu- tür, öyle ki insan burada | ne Afrikada olduğu gibi bir | tenbel, ne Asyada olduğu gibi bir kurbanlık koyun dur, ve çalışma ile istirahati her yerden daha iyi bir nis bet dahilinde terkip edebilir Avrupalıların dünyanın en büyük kısmını hıkimiyetleri altına almalarına — yardım eden yalmız iklim olmamış tır. Aynı zamanda, kıtaları nın jeolojik vaziyetlerinden de faydalanmışlardır. Muaz zam volkan indifaları, bü yük cümüdiye istilâ! ve | dehşetli su basmaları Avru —— cığım. — Olmaz. — Şeker ustacığım . - Olmaz. — Bal, kaymaktan ustacığım.. — Olmaz dedim, kız ol mazzzı - Hay olmaz olasın in- şallah . Ben sana şimdi gös teririm. , Ogün. nin dağılmasına az - kal mışti . Nöbetçi talebesi, Şe- fika idi. Şefika en çok sev. diği bir arkadaşı, daha doğ dosu kardeşi - gibiydi.. İçtik- leri su ayrı gitmezdi . Zehra, aşçı başıdan aldığı ters cevaba çok — üzülmüş, açlıktan kıvranan — kedileri aklına geldikce ağlamaklı olmuştu. Bayan Sacideye kızıyor, onun sarışın, kivir- cık saçlarının güzelliğini boz- mak istiyordu.. Aklına birden - bire bir plân gelmişti , Tam tatlı akşam yemekleri: etmiştir. Avrupalı için bu kolay bir işti, çünkü Avru> panın şimal iklimi dimağını ideal bir şekilde çalışmaya sevkediyordu bu iklim ne çok sıcak, ne çok soğuk, fakat faaliyet zevkini ver- mek için lâzım gelen her | şeye malikti. Baş Aşağı Plânörle Uçuş.. Birkaç gün evvel Sovyet | plânerizm üstadlarından Şe- lest “G-9, plânörü ile baş aşağı birkaç uçuş yapmıştır. Şelest, bir — tayyare ile 2000 metre irtifaa çıkarıl mış ve “G 9, bu yükseklik- te tayyareden — ayrılmıştır. Bu esnada Şelst — plânörü baş aşağı vevirmiş ve kayış: larla bağlı olduğu halde bu vaziyette plâne uçuşuna de- vam etmiştir. Planör, saatte 100 kilo metreden fazla bir süratle ekte ve ayni zaman - Kedilerine mama ver- din mi Zehra, — Ne gezer, Şefikacığım.. Zavallılar sabahtanberi aç . Bugün et yemeği de yoktu ki — Senden birşey rica- et sem yapar mısın? . — Neymiş 07. . — Ama, yapar mitın?... — Peki, söyle . - Bayan Sacideye örnek ve numunelik — yemek git- medi değil mi? . — Şimdi götüreceğim . Mutfaktan bana — bir avuç karabüber getirir mi sin. - Peki, — Şefika bunu kabul et miş, aşevine girmişti - Bayram usta birkaç ta - bağa, talebenin yemeğinden nuümünelik koyarken, Şefi ka da bir avuç karabübe- ri, kimse görmeden cebine koymuştu — Zehra, koşarak gidip aldığı ana — kedisiyle aşevinin — bDraz — ilerininde yanın en zengin ve bu iti- | ğ S.L;İAı ” Türkiye Sovyetler Birliği arasında hudad meseleleri ( Baştarafı birinci sayfada ) * Soövyet - Türk münase- | batının unsurları barışı tah- kim eden Aâmillerdir. — Bu, tahkim çok değişik unsurlar birleşiyor. Milletler Cemiyeti paktının takviyesi, — barış | dostu. olan — memleketler | arasında yaklaşma, bu mem leketlerin müdafaa kabili yetlerinin arttırılması ve kar şılıklı mıntaka yardımı fikir lerinin başarılması Fakat | €en mühim nokta barış ta raftarlarının, mütearrızlar tarafından harp lehine yapı lan mücadeleden daha mü- verimli bir essir ve daha | mücacelede bulunmalarıdır Günün seri başarıyı latilzam eden vazifesi işte budur.,. Belgrat, 16 ( AA aĞ gözetesi yazı- , Samo Prava yor: “Moskovada — Litvinofla , ayni masaya olturmadan ev- vel Türkiyenin kıymetli ve müktedir. Hariciye — Vekili Tevfik Rüştü Aras Tahran- , da yakın şark için — büyük ehemmiyeti olan geniş me- salsini bitirmiştir. Sandabat paktı, usanmak bilmez bir surette sulh işini — takipten fariğ olmuyan Türk Cumhu riyetinin müdafaasını temin edecek bir şaheserdir. Bu pakt, mevcut vaziyet- lere riayet ettirecek teşkilât- h bir sulh manâsını tazam- mun ediyor. Bu münasebet- le Atatörkle Şehnişah sında teati edilen telgi bu paktın ehemmiyeti hu -" susunda tam bir — anlayış mevcut olduğunu göstermek tedir., da çok çabuk - bir irtifamı kaybetmekte — idi. Şelest, bu vazıyette — TUCO metre uçmuş ve plânör 300 metre irtifaa indiği zaman yediden doğru vazıyeti al: mıştır. Bunu müteakıp plâ nör normal bir tarzda yere inmiştir. surette Birkaç dakika sonra Şe- fika dördüncü — sımftan bir kızla tepsi içinde numunelik yemeği bayan Sacideye gö- . türüyorlardı. Yaramaz kız hemen yanlarına sokulmuş, | bir bahane ile dördüncü &- | nıftaki kizi savarak, Şe- fikanın cebinden aldığı bü beri numunelik yemeğe bol- ca serperek: — Sakın meseleyi çaktır: ma Şefikacığım.. Demişti. | Bayan Sacidenin ağzı yanar" | ken, Bayram ustayı da bü- ber gibi haşlıyacak.. Demiş . | Bir köşeye saklanarak aşevi- ni gözetlemeğe başlamıştı . Beş dakika #sonra Şefika koşarak aşevine gelmiş, Bay ram uüstayle beraber, öğret men odasına yol almışlardı.. Büberli yemek zavallı Bay- ram ustaya, güzel bir haş | Tama yemeği olacaktı. Zehra, aşçıbaşının palas pan — dıras gidişine hem acıyor,hem de gülmekten kırılıyo B ÜRÜYOR — Üzerinde mukavele İmzalandı : İ ) : d