3 Temmuz 1937 Tarihli Türk Dili Gazetesi Sayfa 3

3 Temmuz 1937 tarihli Türk Dili Gazetesi Sayfa 3
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

lik lane bir hafızaya ma- olan bazı mebus arkad- Sıların hatırlatmak lütfunda lundukları gibi biz her te- Mayülden bütün sosyalistler Val kabinesine geniş salâ- Yetler vermeyi red eder- ":;ı Yıdlıııı ben bu hareket- T doktrin veya şaşmaz Prensip bağlılığı bulunmadı :"' bu reddin geniş salâ- Yet fikrine karşı değil, fa- * bizden bu salâhiyeti is Yen hükümetin takip ettiği ::::' Aaya karşı olduğunu tmeye ehemmiyet ver- Tittim, vlıulıyur muydum? Müu “yen ı?lı İşte kullanılması en geniş salâhiyetle :' bizzat prensipin de red uı' İtap eder miydi. Bu sa- Yeti red edenlerin de ik " ellerine aldıkları ve 9 hakikaten icra etmek tdikleri takdirde ona ma: *lmaktan memnuniyet ':ltıklırıııı farzetmek ih- B *l bir hareket değil miy- Balı ““yııı daha evelce iste- l—::k'. hata etmiş olduğu tindeyim. Bunun deli- “Ü'u ki şimdi bu salâhi İk Yermeye yanaşmak a Tadi İş olan senato azala: :fl bir çoğu, kebine ik hat 4 geldiği zamanlarda tBin '! Olsaydı, yeni seçi- Bila; Yâratltığı cereyana ka ,."'ı ve başlangıç göste- buna muvafakat et ..h—’ geri kalmıyacaklar: B ’.İç Leon Blum, cumhuri | Mmuhitlerde bâlâ mua şekilde devam | ( olan şeyin diğer bir. hükü ir "":— bazı batıl itikadIa H gelmemek. ayni Yi htemiş olan diğer hü _l"l!lleıe karşı evelce alın- İyor 9lan durumu tekzip ed- 8örünmemek istedi. Bu- Ka ü Yaffak oldu ve şimdi 'ıı Bugünkü bükümetin bu | İn, "" aralarında parça- | aldığı gruplar, tali gruplar delegasyonlar, bürolar, ko misyonlar, tali komisyonlar ilâh.. Önünde her hafta, her gün ve günde bir kaç defa hareketlerinin hesabını ver- mekten çekinmedi - Partisi- nin kuvveli disiplini ve ken- disine karşı beslediği kıy metli emniyet işinde yardı mcısı oldu. Fakat, tabii de- mokrasinin kontrolü altında olmakla beraber mütemadi yen hükümetle icraatı na girecek yerde icraatın umumi heyeti üzerinde hü küm verecek bir kontrola tabi olarak iş gören modern bir hükümet lüzumunu ileri sörmüş olsalardı B. Blum ve arkadaşları, hususiyle o kadar çalışkan ve sempatik finans bakam Oryol kendi lerini ne büyük ve lüzumsuz zahmetlerden, güçlüklerden kurtarmış olurlardı. Yukarıda “Batıl itikad, tabirini kullandım ve bu ke limeyi şilmiyorum. Burada icra kuvvetinin kuüdretli ve tesrii kuvvetin zayıf olduğu zamanlardan kalma itiyadlar mevzuu bahistir. Şimdi va ziyet tam aksinedir. grupla- rın, tali grupların, delegar" yonların, büroların. komis- yonların ve tali komisyonla- rın fasılasız müdahaleler yü- zünden zayıflamış olan bir hükümetin, bakiki kuvvetler olan ve kararlar üzerinde müteselsil ve tezadlı. nüluz lar icra eden sağların veya solların büyük dış kuvvetle- ri önünde daha da bafifle mesi istenmiyorsa bize baş ka metodlar lâzımdır Bir hükümete reddedilmiş mete bahsedilmesi keyfiye- tinden duyulan sıkıntıya ge lince itiraf ederim ki bu ba- na, ifratlı bir vesvesenin e& eri görünmektedir. Her hal- de şurası aşıkârdır. ki geniş | salâbiyetler emniyetin aza mi şeklidir. Bunun - iti edilen hükümetlere verilm, m*KDluNIN MİLLİ ROMANI No: 26 hı. kalabalıktı., En-arka- Yere beraber — sığın- ı.’:'"“!mıyoı denizi dal: biş , ed.yordu. O gün siyah :ı."' :(I)ııde bir gönül in- Yatımda hiçbir kızı bu t'b'lk ve içli sevme- İlk defa çılgınca Sa, İlk defa karşılık- Yordum.. Vapur le- h b..:;"ı'll!oıdu Onun- komplman ış dilim sanki ilmeklenmişti... İ —'ıı K kalı, Bir ara göz göze geldik.. O, bakışlarda, öyle açık ve yüzüme vuran — unlatışlar vardı ki... O göz'erin derin- liklerinde zavallılığımı — ve acındığımı sanki — okuyor dum.. O güne kadar, ilk defa bir kız bana böyle bakıyor- du.. Kendi kendime kızı- yor, onu haşlamak, iğnele- mek istiyordum. Fakat onun bu hali çok — sürmemiş, tatlı ve içten bir gülüşü her şeyi halletmiş ve ben yenil- miştim... GELARÜZ T0 Fransadaki Kabine De ——— gişikliğinden sonra.. G Belçika mosut ., O deracede ki Başvekili Amarikada bir gezintiya çıkabiliyor. Ne dersin Blum . . » İlsoma LınyıtKomur İ lll D epoziterleri.. lll Avni - Sağlıkçı Sağlık Eczahanesi sl ve edilmiyenlere verilme- mesinde şaşılacak ne vardır Esasen asıl dava da bura da değil midir? Mücadele siyasidir ve artık hiç bir | hükümetin vaz geçemiyeceği bir hükümet şeklini taraf darlariyle aleyhdarları ara- olmaktan ziyade hü- kümetin tarafdarlariyle aley hdarları arasında cereyan et mektedir. Fakat hükümet tarafdar larmın — muhalefetin — geniş salâhiyetler istemesine karşı mücadele ederken, kullanı lacağı yeri tenkid edecek yerde bizzat bu salâhiyetle. ri tenkid etmekle vaktiyle işlemiş oldukları büyük ha- tanın hâlâ şaşkınlığı içinde bulundukları farkedilmekte dir. Harptenberi, yani liberal bir ekonominin yıkılması ha ttâ en garibi bugünkü hükü met tarafından bile asla bu- nu kabule yanaşmamakla sında | beraber ister istemez bir di riğe ekonomiyi zaruri kıldığı zamandanberi, geniş salâhi yetler istenildiği her defa, daima eksik kalan bunun ne için istendiğini izahı oldu Her defa mı? Yanılıyorum. B. Kayyo vaktiyle geviş sh lâhiyet'er istediği zaman, bu- | vu “Ekeperler, e izale ettiği fakat hakikatte kendinin ol- an plânın tatbiki namına is- temişti; çönkü B. Kayyo, hükümetlerin, emirleri altın daki memurların arkasında gizlenmek itiyadında olma dıkları eski devirlerin ada mıdır. Bu, istediği salâhiyet lerin kendisine reddedilme- sine mani olmadı. ve aybi | salâhiyetler on beş gün son “ra plânı olmıyan fakat ken disine emniyet edilen Pusn- kareye verildi. Herkesin hoşuna gidecek bir hükümet - ki pek nadir | anlaşmak lâzımdır ki vereye | erinde hüküm verir; | tarizmin serbestçe çalışması Ahmet Seymen Bandırına Bakkaliyesi - | mazsa bir “plân, etrafında gidildiği ve ne yapılmak is tendiği bilinsin. ÖO zaman geniş salâhiyetler ancak bu plânın icra vasıtası olur, ve plânın ana hatlarını kabul etmiş olan parlâmento bir de ancak onun neticeleri üz parlâ- mento kontrolu böylece bir başlangıçta bir de sonda ke ndini gösterir; fakat, arada- ki fasla, fazla giriftleşmiş ve ağırlaşmış bir parlâmen na imkân verir. Bu suretle geniş salâhi yetler fikri “plân, fikriyle birleşmekte ve bu ikincisi | birincide mevcud olabilecek | endişe unsurlarını bertaraf etmektedir Mesud Belçika da baş- ka türlü yapmış değildir. Bütün karşılaştığı güçlük- lere rağmen mesud ve o de recede ki baş vekili Ameri- kada bir gezintiye çıkabili yor. Ne dersin, Blum? Mesud, çünkü bugünün ihtiyaçlarına cevap veren hükümet şeklini tahakkuk et. tirebilmiştir. Bügün lâzım geleni yapmak istenilirse, lâzım gelen'şey o kadar gü çtür ki, ancak bütün taraf ların iştirakiyle yapılabilir. * B. Von Zelând. sosyalist leri, katolikleri ve libaralle- ri iktidarı altında toplamı - ya muvaffak olduğu zaman her iki meclis önünde, mem leketine teklif ettiği kalkınma plânını uzun uzun, inceden | inceye anlattı. Sonra bu plân kabul edilince B Von Ze lând parlâmentoya dedi ki: “Bir sene sonra yeniden ge- çirin,, Bir senelik geniş salâhiyet B. Von Zelând bu kadarı- nı İstemiyor. B Blum bu | dirici | kette milli 'İranda Her Asyada tayyare ile bir tetkik seyahati yapmış olan Fransız muharriri Ph d'Es tailleur Chanteraine gaze- tesine yazıyor: 25 Nisan 1926 da tahta çıkmış olan yeni hükümdar, her şeyden önce bir canlan: olmuştur; o, — hususi menfaatlerin kargaşalığı içinde her türlü entrikalara sahne olan ve büyüklüğünü yapmış olan ananeleri unut- maya meyleden bir memle:- şuüürü ihya et- mek istemiştir Daha yirmi yıl önce, Tah- randan elli kilometre mesa- fede insan kendini yette hissedemezdi Vilâyetlerin başında bulur nanlar, onları kontrol etme- ğe ve icabında korumıya muktedir. olmıyan merkezi idareye hiç aldırış etmiyor lardı. Maliye en fantezist metodları takib ediyor, dev. let ve hususi şahislar eko- nomisi şu veya bu idareci- | nin — kararlarındaki — isabet derecesine göre bucalayıp gidiyordu. A:keri sahada, İran milletinin ırsi kalitele- rinden, nadir istisnaların dı şında, faydalanılmıyordu. Bugün her şey değişmiş- tir. İnkişaf eden mutlak ve devamlı bir inkilâptır. Her | | rişilmiş olan ve çok mantı ki bir surette idare edildik | leri anlaşılan muazzam ça lışmalar ve demirden bir e! sayesinde nizam asayiş tesis hakkında B. Von - Zelând | kadar sarih fikirlere sahip | değildir. Çünkü, sosyalist ve cum- huriyetçi birliğimizin gayret- lerine rağmen. benöz plân fikri, memleketimizin siyasi | zıhniyetine nüfuz edememiş I tir. Ne yazık! I YAZAN: Pol Bonkur | yerde usülü dairesinde gi- W | kadarını istemiyor. Gerçi o yapacağı şeyler Eski başbakan, halk cephesi azasından | kaları, | elektrik santralları her yer- | petrol şirketi |" İagiliz hükümetinden büyük SAYFA: 3 Şey İnkişaf Ediyor.. iranda altı şeker, dokuz. dokuma, beş kibrit, tütün ve içki fabrikaları vardır edilmiştir Her şeyden evel münaka- leleri temin etmek lâzımdı; bu itibarla yallar — yapıldı ve iyi bir bakıma tâbi tu tuldu. Uzak mıntakalar için, tayyareler, süratli temas ve tesirli bir mürakabeyi müm- kün kılmıştır. İran bir ziraat memleke- tidir. Çiftçilerin sulama iş- lerini tanzim etmeleri ve toprağı değerlendirmelerine yardım için 1933 de bir zi raat bankası tesis edildi. Ve memleket ekonomisine yalnız ziraatin hakim olma: ©1 mahzurunu izale için şim- di memleketin endüstrileş mesi için gayretler sarfedil- mektedir. Altı şeker fabrikası, do" kuz dokuma fabrikası, beş kibrit fabrikası, içki Fabri- tütün — fabrikaları, de kısa zamanda — vücuda gelmiştir Nihayet İran, dünyanın ber tarafında altına inkilâb eden petrola sahiptir: 1908 de cenub şarki mın- | takasında bir İngiliz tarafın- dan petrolün keşfedilmesin- İngiliz - İran kurulmuştur. den — sonra müzaharet gören bu şirket, | petrolu bir piplayn vasta- siyle Basra civarına akıt' — mak için büyük gayretler sarfetti. 1932 de yeni Şahın hü- | kümeti şirketle İran devleti arasında imzalanımış — olan muahedenin İrana daha faz: la menfaat temini için yeni- den gözden — geçirilmesini istedi. İhtilâf — büyüdü, ve ancak — milletler — cemiyeti koönseyinin 1933 — nisanında bir. müdahalesinden — sonra ve her iki tarafın uzlaşma zihniyetiyle bareket etme- ! siyle halledilebildi Hakikaten, İran petrolü Irak petrolleri — üzerindeki ! (Lütfen sayfayı çeviriniz ) .ıım. Kİ ) ı'lı)lî?ıv YAZAN: Halil Bedi Fıral Bediayi sever misiniz dedim.. Rengi değişti.. Ba- kışları sanki — çocuklaştı . Bu halile, okadar güzel ve cana yakındı ki. Sesi tit rek ve herşeydi: İyt kalpli — insanlar sevilmez mi?.. Hele Bedia gibileri. Ben kimsesiz bir kızım Hikmet bey. Ne an nem var, ne kardeşlerim.. Eğer bir kardeşim olsaydı her halde onuda Bedia ka- dar severdim.. İlk defa ogün yarlığımdan — sıyrılmıştım . Vapur iskeleye bızla yana- girken bir. sarsıntı oldu. Düşüyordu ki bileklerinden tuttum . Tuütarken kurtula mamak üzere — tutuldum.. Yolcuları birer birer çıkan vapur, boşaldıkça gönlüm doluyordu.. Bu Yyolculuk — Atlas Ök- yanuslarına bağlansaydı di yordum. Kendimi tutma- saydım bir çocuk gibi yal varacaktım.. Birden iskeleye - takılan gözleri, hayretle dudaklarını elinde olmadan oynattı: A, Fikret dedi. Ve bir söz söylemeden yonım- dan uzakla; Onlar, iske- leye yakın küçük bir soka- ga saparken arkalarından uzun uzün baktım.. Bir tek kişi gibi yürüyorlardı . İçim- | de bir wzı, yüreğimde bir ateş, gönlümde kuskançlık alevlenmişti.. diğimi, çok sevdiğimi anla - miştim .. Arndan günler geçti . Be- diayı yoklamak — bahanesile okula gittim. Fakat — onu O vakit sev- | göremedim. Yine birgün onunla Kadı köy tekelesinde karşılaştım. Yorgun ve halsizdi. Bediayi çok seviyordu. — Bedlanın hasta olması onu üzmüştü.. Bediayi, hasta — göstererek onu köşke götürmek istiyor dum Ögün otomobile bi- nerken benden mertebe sürat istiyordu.. Bedianın yatak odasınday- | dık.. Bir hastaya nasıl ba kıldığını, nasıl — sözler söy- leneceğini, nasıl ümitler aşılanacağını, nasıl hastalığı bile iİnsanın sevi ceği geleceğini, sevgiyi, ok- şamayi, güldürmeyi, en ümit: sizlere bile ümit — vermeği ogün hep o kizda gördüm.. Ogün Zehra.. Tadımı bilme- diğim, — tatmadığım — taze bir hayat şerbetiydi . O, söyledi anlattı. Biz hep dinledik.. Ogün ömrü mün sevgi bahçesinde, yep- yeni bir baharın yayıldığını, gönlümün güzel — sandığım çiçeklerini solgun ve renk- | kesilmek | istedim.. Söat... mümkün | imandırıcı | |© kadar değiştim ki. siz gösteren yepyeni bir çi çek açlığını gördüm.. Zeh- ra ogün köşkte az durdu.. Sonra yine Üsküdara giden yolların — kaldırımlarını sös lediğini gördüm. İlk defa gönlümün ve varlığımın taş istediğini o gün Hikmet birlâhza durdu siğarasının dumanlarını, ase: bi savuruyordu: — Tahammülün de bir derecesi olur .Sonra herşey- dir.. Günler geçti. Haftalar aylar yıprattı. Her batan günün ardından gittikce hız alan sevgiler doğdu Ben “İyi kalpli insanlar sevilmez mi hiç Zehraya — yaklaşmak, Zehrayi sevmek için iyi yü- rekli olmak gerekti . Fakat bugün bambaşka düşünüyo- rum, Bir kız isterse, bir erkeği | kızdırır. İstediği örste istedi- ği gekli verebilir. Onu, giz- .liden gizliye takip — ettim. SÜRÜYOR —

Bu sayıdan diğer sayfalar: