.AT a 4 TT Ü — ŞTT e ae *u Sinema!Ve'aArtist Clodette Colbert Klodet Kolber aslen Fran: sızdır. Ve Pariste doğmuştur Ati ismi (Cladette Caucho İn) dir. Nami — müstearını Newyorkta ilk defa olarak "hıııye çıktığı zaman tak- Mıştı. 1928'de Londraya gel- Miş ve Norman Foster ile birlikte *Serseri Canbaz, p. Yesini (Empire) tiyatrosunda temsil etmiştir. Londrada da: birçok temsiller verdikten *onra Amerikaya dönmüş ve orada Londradaki sahne ar- kadaşile evlenmiştir. İlk Fi Mini (Maurice Chevalter ile birlikte 1928 senesinde çe Virmiştir. Bundan”sonra ko Cat ile birlikte (Manhattan Hikanlısı) namında bir film temsil etmiştir. (Bir Kâtibe Din Sırları) ve (Dünkü Adam) riyor, hayal ufuklarını daha 4 muvaffakıyetleri meya Tindadır. En meşhur filmleri şunlar ©: Devlet Kuşu, Muamma, İ Olunca, Roma Ateşler Sinde, Prenses Nadia,Kleopat-, Ta, Şen Mülâzım. | Doğduğu tarih: 13 Eylül | BO7 dir. | Clodette-Colbert ne için mi &z perdeovin en gözel ka- lari- sırasındadır? Çünki o bir güzellik hayali, Yaratmayi bildi | U onun bügün — size VEvdi edeceği bir sırdır. Din- *yiniz: Clodette Colbert gözleri- Bi birbirinden gülünç şekil: S Ayrı. ağzını büyük; elma Sik kemiklerini fazla çıkık, föhesi çok sivri buluyor. “Birgün Yıldız'ar Dünyası: Dü kâmilen tanıyan Charles Gshee bana güzel bir ko- Spliman , yaptı. Beni bütün ’lldııludın çok — fotojenik İduğunu söyledi. Ben de Tüldüm, Eğer bilseydi ken | bu hale sokmak - için Zotluklar çekdiğimi .. mim de herkes gibi iki m, bir burnum, bir ağ » Ve bir de çenem var. * hakikatte bunların hiç. k.ı:llıı uygun değildir. Ben M güzellik ülkümün ta ile aksi idim Aynı za 'dl:ılıımııklnln de.(Ba: Zi | güzelliğimin tamam olması —BAHA'R ESR'ARI— Bahar mevsimi idi ve ta- biatin en coştuğu bir gün- dü. Görünen her yer ve bütün manzara; yaşamak ümitle rini daha çok kuvvetlendi- büyük ağızlı ve iri yarı ka- dınlar beğenirdi Yani (Mae west) © zaman ideal kadındı Ben dünyaya geldiğim man boyumu, endamımı be ğenmedi, fakat ağzımı gör- düğü zaman büsbütün suku- tu hayale düştü. Ağzım çok büyüktü, Büyüdükçe bilhas sa burnuma canım sıkılıyor du. O benden çabuk büyüyor du, nefret ediyordum. Bütün za- için bir gün saman dolu bir | arabadan düştüm, burnumun kıkırdak kemiği çarpıldı İş- te bunların hepsi ilerde gü zel bir kız olacağımı temin ediyordu Mamafi tiyatroya girdim ve muvaflak oldum, Fakat tiyatronun ışıkları makiyajlı yüzlere tathlık verir: Sine- ma daha güçtür Sessiz film za- manında tiyatroda kazandı ğun bütün hülyaları sinema- da birdenbire kaybettim. Daha sonra makiyajın bü tün menbalarını ve hatları ma göre sinemaya yaklaş- mayi öğrendim. Çünkü bü tün çirkinliklerimi biliyor ve bunları yavaş yavaş, yeni: yordum. Şimdi bana “ Çok güzelsiniz, demeleri ve yaz maları beni güldürüyor. Çü nkü evvelâ memnun oluyo rüm. sonra bunun doğru ol madığını zannediyorum. Nerkes beni güzel bulu yor, ben onların fikrinde de- gilim. Fakat bazı kadınlar, bilâkis, başkaları kendileri nin fikrinde olmadıkları hal- de kendilerini güzel bulurlar İşte bu fikir kadınların çir- kinleşmesine tebep o'ur., “A. Erdik aydınlatıyor ve parlak gös- | teriyor, hayata doyabilmek- liğimin imkânı olmadığını hissettiriyordu . . Baharın zarafetini üzerin- de toplamış genç bir. kız sevgilisi genç bir erkekle şosadan ayrılan küçük pati- ka yolunu takip ederak her tarafa nazır alan az meyilli tepeye doğru ilerliyorlar. Vaziyetleri, hareketleri ve tebessümleri; her şeye karşı şiddetli. arzuları olduğunu, bu zamanlar için haddinden fazla memnun olduklarını anlatıyar - . . Tepede bir zeytin ağacı- na dayanarak, bütün şehiri ve nihayeti ufukla birleşmiş gibi görünen mai denizi seyre koyuluyorlar. Bir iki saat ayn! vaziyette hiç yo: rulmadan, — senelerdenberi birbirlerine hasret imişler gibi en büyük sururu duya rak konuştuktan sonra alt | tarafa doğru yürümeğe baş hyorlar Acaba hakikaten kunlar mesut mu? Ve sonradan bah- tiyarız diye haykırabilecek Hiç şüpesiz ki bu anlar en mesut zamanların” dandır. Zaten aşk ile kuru- lan bu dünya her halde ge- ne aşkın öldüğü bir zaman: da mahvolacaktır.. Etraftan çekiniyorlarmış gibi titrek seslerle konuşa raktan müvozenesiz adım larla yürürlerken yan ta rafta küçük çamlar arasında bir menbanın olduğunu fark ederek o tarafa dönüyorlar. Yaklaştıklarında temiz mebanın berrak suları kena rında bir çamın altında ih tiyar bir adamın oturduğu nu görerek çekiniyorlar. Fa kat ihtiyar'onları müşfikane nazarlarla selâmlıyor Saçları ağarmış ve yüzü hayatın izlerini gösteren çiz. gilerle dolmuş. âdeta kam- ler mi? T ÜRKDİLİNİN MİLLİ ROMANI No: 4 n gö'o. Devlet Demiryol Hmıııîunhurıyel müd < — YUrun.. Mi TOros ekspresi kalktı C glam kirk dakika evel., Hot _dı“"en töyliyeceklerimi "l,. Biz. Ve istasyonlara ki ":'" Madde “1,, mev- N..,_l"'-nııa.n kurgüovt el *bq,“'* |ili-orta okul ;t "“ bay Fikretle geniş Südileş, HaPkalı bir bayan a Ç DA hissettirilmeden dar tarassut al- * tında bulundurulacak Madde “ 2 , — herhangi istasyonda inerse İnsin za- bıta haberdar edilecek.. Ay ni talimata riayet edilecek Madde *3,, varılan — her istasyonda İstanbul müddeli - umumiliği haberdar edile cek.. Bu kadar. Dediklerimi aynen yazdınız değil mi?. — Evet Lütfen bir defa okur musunuz.. — Tamam. Teşekkür ede. rim. , Genç — adliyeci telefonu | belki...... n YAZAN : Halil Bedi Fıral derin bir | kapdıktan sonra nefes aldı. Seni de ayakta bek: lettim. Suçumu bağışla dok torcuğum. Aldırma — evlât işine bak.. Nihayet bulduk ama çok geç.. Kırk dakika içinde fa- ili Toros ekepresinde tesbit ediyorsun. Aşkolsun sana,. Yarı yarıya olsaydı Sen Edremit Hukuk Hâkimliğinden: Edremidin Hekimzade ma- hallesinden Kadir ve İhsan Zinetin müddeaaleyhler ay- nı mahalleden Çerkes İbra | him ve Mustafa oğlu İbra him ve Ali Cemal aleyhleri- ne ikame eylediği izalei şu yü davasının icra kılınan muhakemesinde müddeaal- eyhlerden Cemal namına çı karılan davetiyenin ikametgâhı belli olmadığı mübaşir meşru- hatı ile geri çevirilmiş oldu- ğundan ilânen tebliğat icra- sına karar verilerek muha- kemeleri. 3 7 - 937 saat 10 a birakılmış. olduğundan vakti mezkürde mumaileyh Cemalin ya bizzat veya bir vekil göndermesi aksi tak dirde muhakemenin gıyabın daâ devam edeceği dâvetiye makamına kaim olmak üze re ilân olunur rinde kaybo'mamış olan bu şayanı hayret ihtiyarı genç Aşıklar tetkike koyuluyorlar. Ve soruyorlar: Siz: kimsiniz? — Böyle mühzevi ' yerlerde yalnızlık- tân canınız sıkılmıyor. mu? . İhtiyor cevap veriyor: — Ben sizin gibi heyecanlar, sonsuz emeller ve yüksek hayaller arkasın da koşarak mesut olduğumu tahmin ettikten sonra, niha- yet betbaht olmanın yolla - rinı bulan ve artık üsaresi kalmıyan bir tesadüf yolcu suyum. Şu saatte sizi için ne kadar memnun ol dum bilseniz.. Bana meazi hayatımı batırlattınız, her tarafı kül olan kalbimi ka- rıştırarak birkaç — kivilerm daha ortaya çıkardınız. Bel: ki bu zamanlar en son zevk- lerim ve neşelerimdir.., Genç âşıklar şimdi daha sakin ve daha hürmetkör ses'e soruyorlar: — Siz büsbütün yalnız: mısınız? Yoksa talliniz neti- cesi mi sizi bu günlere erdir di.? İhtiyarın gözleri parladı ve birşey kucaklıyacakmış gibi sabit bir yere — dikildi ellerini kaldırdı, dudakları titriyerek şunl gördüğüm Bir buse iki sterlin!. Londra parklarında sev- dalılardan bir çift öpüşmüş- ler, bu hal esasen Londra parklarında mesbuk yan birşey değildir. Fakat aksi bir zabıta memuru bu çift hakkında bir zabıt va- rakası tutmuştur. Öpüşen çift mahkemede cezaya çarptırılmıştır Tecrübesiz — sevdazelere ; dikkat tavsiye ederiz | . 'pe . Bir karanlilin kıymeti Rokfeller öldü; şu hâdır seyi <e bu münasebetle ya zıyoruz: Nevyorkta Rokfeller ha linde “Marşlonis of Hedfort, adını taşıyan bir vardır. Bu karanfilin kıyme ti SO00 dolar, yani bizim para ile 6000 liradır. Bu karanfil nevi, çok — az ve pek makbul imiş; bu nevin . çiçek açması için — de beş | sene beklemek İlâzım geli- yormuş. Kara ve boyaz! Birleşik Amerikada siyah renkli insanlar, insandan sayılmazlar; bunların kanı bile helâldır. Zencilerin akli kabiliyetlerinin az — olduğu hakkındaki iddia ve kana- atlere rağmen, zencilerden birçok kimseler mühim mev- kilere yükselebilmektedirler. de görebilirler. Müddeiumumt 1le doktor öndeki otomobilde.. Bindi gim otomobil onları takip ediyor . Doğancılar, Paşaka pisı.. Nihayet Karacaahmet.. Müddetumumi nokta po lisinden izahat alıyor. Me zarlığa doğru yürüyorlar | Caddeden ayrıliyoruz. İki ta rafı selvi ağaçlarile gölgelen dirilmiş geniş bir yoldan ge çiyoruz. Sağa sapılıyor. Dar bir yoldan yüz adım kadar yürüyoruz İyidın iyiye me zarlığa giriyoruz.. — Yıkık, kırık dökük taş ları, dikenli toprak yığınla rını geçiyoruz.. Selvi, kan, kemik kokulu, ağır bir ha- va.,Ne fena yer burası . Biraz | evvelki heyecan, gürültü, ya- şamak, çalışmak, çarpışmak hisleri nerede.. Bu yerlerde insan birdenbire öyle deği şiyor ki. . Ses kısılıyor, göz ler büyüyor, yanaklar zaman | zaman öyle tuhaf kırışıyor- ki.. Buradan kaçmak biran evvel uzaklaşmak istiyorum. Yeşil boyalı, demir parmak- hklbı, gözel, süslü bir mezarı geçiyoruz. Nedense bu ölüye çok itina edilmiş.. Mezar ta* p yepyeni.. Demir parmak- lıklar temiz. Ve mezarın içi park gibi çiçeklerle dolu . İleride göreceğim heye canlı bir manzara olmasay dı, bu çiçekli mezarı kana kana seyredecektim.. Küçük bir patikadan saparak, bur rasını da geçiyoruz. — Elli adım ötemizde bir kalaba- lık görülüyor . İyiden. iyiye mezarlığa girmişiz.. Hertaraf taş.. Ve selvi, Bu kurkunç yerde işlenen cinayetle bir öğretmenin alâkadar olma #oa aklım ermiyor bir tür lâ .. Kalabalığa yaklaşıyoruz. Nihayet ölü kadının yanın dayiz . Of.. Ne fena, ne fe. na - Bunu yapabilmesi için insanın evvelâ — insanlıktan sıyrılması lâzım... Boylu bo yunca yüzükoyun uzanmış bir kadın .. Göğrünün altından sızab kan küçük bir çukura biri olmı- | müştereken iki İngiliz lirası | karanfil | Satılık Bağ, Oda Takımı Ve Piyano Memleket Hastahanesi yolu Üüzerinde Operatör B. Ali Rizaya ait dokuz dö büm bağ ve fidanlık, içe- risinde iki kuyu, havuz veiki odalı beton ev, Alman mazkalı bir piya- no ve bir oda takımı sa tılıktır. Taliplerin Muhar rem Hasbi Un Fabrikasına müracaatları Siğara İçmenin yasak ol- duğu bir şehir. Avrupada bir şehir var- dır; bu şehirde rüzgârlı gün- lerde siğara içmek yasaktır. Bu garip yasağın hüküm sürdüğü yerin adı — Baduz- dur ve Lihtenburg mülha- katındandır. Bu yasağın sebebi nedir, biliyor musunuz? Kasabanın evlerinin kusmıazamının ah- şap ve çok eski olmasıdır. Yangın çıktıklan — sonra “eyvahi!. demekten ise ev- velden tedbir. ittihazı — ie- terse garip şekilde n olunuür lan biri 32 yaşında olduğu halde Nevyork mah- kem: | »rinden birisine rele ol- muştur. Vilâyet Daimit Encümeninden: 1 — Balikesir memleket hastâhanesi için lüzumu olan 225 kalem eczayı libbiye ve pansuman malzemesi şartaa- mesi mucibince alınmak üzere 3- Haziran itibaran ve 24 - Haziran 937 tarihine rastlıyan perşembe günü saat onbeşde ihalesi yapılmak üzere onbeş gün mü- ddetle açık eksiltmeye konulmuştur. Z — Bu ecza malzemenin muhammen bedeli 4695 lı. ra (0 kuruş ve muvakkat teminatı yüzde yedi buçuk olan 352 lira 14 kuruştur. 3 İhale Balıkesirde Vilâyet makamında teşekkül edecek Vilâyet daimi encümeninde yapılacaktır. 4 — Buna ait evrak şartname ve eczayı tıbbiye |: sini görmek istiyenler Balıkesirde encümen kaleminde ve memleket hastahanesinde İstanbulda Sıhhiye müdüriyetin- 937 tarihinden bedeli muhamminin 5 — Eksitmiye girmek istiyenlerin yukarda yazılı mu- vakkat teminatını malsandığına yatırdığına dair senedi veyahut banka mektubile muayyen vaktinde Vilâ yet Daimi Encümenine müracaat etmeleri ilân olunur. makburz «—1I — 205 kiyor. Kumral kesik saçla- rı, zayif, beyaz yüzünü ört- Üzerinde yırtık siyah Doktor kadının yanına yaklaşarak diz çökü- yor ve bekciye” sesleniyor: — Arka üstü çeviriniz.. Gözler korkunç bir man- zara ile karşılaşıyor.. Baş tan tırnağa kadar ürperiyor ve titriyorum . Tüylerim di- ken diken oluyor.. Zavallı kadını henüz çevirmişlerdi ki kanlı bir hançer 'göğsünden toprağa düştü.. Müddeiumu mi bu pis demir parçasını yerden alırken gayri ihtiya ri haykırdı: Doktor.. F — Markalı bir hançer... Dedi . Buz gibi donakalmıştım .. Her adım- da, her tesadüf katili barir bir surette bütün çıplaklığı le gösteriyordu. Yaşlı dak- tor, bir. kelime bile söyle- meden — dudakları — sanki kilitlenmiş gibi kadını mu- ayeneye başlıyor. Açık si- yah — elbisesini — makasla — SÜRÜYOR —