30 Mayıs 1937 Tarihli Türk Dili Gazetesi Sayfa 3

30 Mayıs 1937 tarihli Türk Dili Gazetesi Sayfa 3
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

( Nesir: Hâlâ Bekliyormu- sun? Duydum ki yıllarca evvel seni tatlı heyecanlara gark eden aşkının yasını tutu Yormuşsun... Duydum ki ak düşmüş saç larını yoluyor, gamlı - göz yaşları döküyormuşsun, Ge- çen yıllar sana gençliğinin temiz aşkını unutturamamış, yılların — nasırlı parmakları başına kardan beyaz ta- gönlündeki yaranın acısını tazelemişler. yıldız cını koyarken Yıllar gelip geçmiş; lar kararmış; Zaman değişmiş.. Yerini terk etmiyen, göç Miyen, değişmiyen tey kalmış: Senin aşkın Senin aşkın gönlüne bir Mihrap gibi dikilmiş, göz Yaşların ilham vermiş.. ona can, sana Aşkından ümit âalmış. on Un İçin yaşamış, onun için kalmışsın e$ Bir akşam Martliler nemli beyaz ka Batlarını güneşin mor kızıl Tklarına gererlerken — sahil deki kumral saçlı bir genç keleden ayrılan bir gemi Ye gözlerini takmış derin de- Tin düşünüyor. İskeleden ayrılan gemi ar kasında beyaz köpükler bı Takarak mor ufuklara doğ- Yü ilerliyor Her taraf gö'gelenmiş Hava kararmış.. Kbpııleye dayanan ince, | harin bir gölge Remli gözlerinin fersiz bakı- İlariyle karanlığa yırtarak | Sahili görmiye çalışıyor... * O gideli yıllar oldu . Sen gönlünde yaşıyan ta 7€ aşkınla hâlâ onu bekli: Yör musun? O Aşk sende ölmedi mi? Onun döneceğini hâlâ mı Mit ediyorsun?.. mit ... Solgun bir güneş, berrak, T sema.. '.Eıh!lle bir gün bu ber semada altın şualı bir €8 parlıyacak... zaman güleceksin. .. ü Kahkahanın akisleri mor *rvilerde inliyerek kulak - TA Çarpacak .. bi Mit güneşini bulmuş, ona Uşmuş olacaksın... Y ağlıyan gamlı dostum.. Midini kırma , Aşkın elbette bir gün sa Relecekt'r.. kle .. Yılla; geçsin. Yıldızlar kararsın; Zaman değişsin! kay tek bir | işıldiyan | A .. . Hâmidi Tazmin Her harfi hayat denen kitabın Bir maddesi binbir istırabın... Envari kararmış âfitabın; *“Tat yok gecesinde, gündüzünde: “Ben neyliyeyim bu yer yüzünde! Gökler düşüyor zemine ber . ser; Dağlar çöküyor hemişe yeryer; Donmuş gibi cüylar seraser. . *“Tat yok gecesinde, gündüzünde! *“Ben neyliyeyim bu yer yüzünde!, Susmuş gülünün yanında bulbül; Ah etmede derd - i hicr ile gül .. İnsan nasıl eylesin tahammül? “Tat yok gecesinde, gündüzünde: “Ben neyliyeyim bu yer yüzünde!, Olmuş gibiyim hayata nadim: Niçin bu cihana geldi: cismim? Bilmem bu dih -i mihande nettim? “Tat yok gecesinde, gündüzünde: “Ben neyliyeyim bu yer yüzünde!, Geçsem diyorum reh -i hayatı; Bulsam diyorum dem - i mematı: Terkeylemeli bu kâinatı . *“Tat yok gecesinde, gündüzünde “Ben neyliyeyim bu yer yüzünde!, FARUK EDİZ .. Göğsümü Aşan Boy Bir ses; döndüm, saçları solgun başaklar gibi Bir ince kız söylüyor: “Ne kadar güzel resim “Benim de böyle renkler bulmağa var hevesim. Sıktım küçük başını göğtümde saklar gibi .. Diyor: “Büyüyeceğim, gelecek bir gün elbet;, “Ben de kullanacağım sizin gibi fırçamı,, “Odama alacağım dağda duran bir çamı , “Baş ucumda çiçekler açacak, demet demet.. * * * Uçar gibi kayboldu bahçelerde ansızın Bir deniz hışırtısı bıraktı sesi kumda Yıllar geçti, o yeşil bakışlarla ruhumda Rüyasını yaşadım o başak saçlı kızın. . Yıllar geçti ve bir gün tekrar döndüm o ile, Gözlerim tekrar onun gözüyle karşılaştı Beni görünce birden - utanır gibi - şaştı Yüzünde tutuşan bir kavuşma sevinciyle Hâlâ, o gözlerinin yeşili öyle koyu, Güneşli bir baharın aksi vurmuş rengine. Bağrıma basacaktım o güzel başı yine, Fakat, çoktan aşmıştı göğsümü ince boyu Macit Aray Uykumuza Dönsek Başlıyan ve biten güne dalarak, Bir tepe üstünde iki noktayız Eriye eriye dumanlaşarak Boşluğa yayılmak sevdasındayız. Hayat dursa biran ayni noktada; Işıklar, gölgeler, renkler engini Sarsa bizi, sarsa aynı manada Yumşak — varlığile uykumuz gibi. Nolur akislerle tutuşup yanan Işıklar, gölgeler, renkler... Oyunu, Ne olur, açmasa geriye kalan Gözlerimizdeki ürkek uykuyu, Yok olcak kuytu karanlıklarla, O tepeden kayıp gölgeliklere. İster bulutlarla, ister rüzgârla Dönsek uykumuzun doğduğu yere Riza Apak | kaddes tanıdığım Hn dmlaklüz Nesir : Ona Güldün. Seni ilk gördüğüm gün gülüyordun. Taomurcuklanan yanakların küçük bir çocu ğün — safiyetini — taşıyordu Dudakların boyasız, yüzün pudrasızdı. Tabil bir Venüssün.. Düşündüm. Geceleri hep seni andım .. Ve karar verdim: Ancak benim Venüsüm sen olabilirdin O gülen yü- zün. ışıldıyan gözlerin ba: na bir mihrap olacaktı.. Sen benim için gülecek, ben o gülüşten kudret ala rak çağlıyacaktım, O gü'en çehren, bana ay | larca ilham verdi Tomurcuklanan yanakla rın yaslı gönlümün yegâne göüneşi oldu. Geceleri hayalimdin Gündüzleri seni için yanına koştum. Dudaklarım hep ismini | andı; kalemim seni yazdı.. Bahtiyardım .. e »e Düne kadar bahtiyardım. Dün... Keşke güneş doğmasaydı, ufuk ağarmaydı.. Hayır. . Hayır, Gözlerim kör olsaydı gör- mrseydim.. O gülen çehren, o mu: sen artık mezarında ölmüş; bir daha dirilmemek üzere aşkım, ma- | kberine terk edilmişti. Ruhumda açan sevgi çi çeklerini diyemiyeceğim - © katil ellerin kökünden sök tü. Nasıl oldu? Neden yaptın sen bunu?, Onun kurduğu tuzağa yak- Taşıyorsun O sana güldü. Sen mukabele ettin.. Öyle mi?. Peki Bak ben ağlıyorum, sen | artık karşında ağlıyan bir çehre değil, gülen gözler gör mek istiyorsun... Beni terk ediyorsun.. Ruhum artık ölmüştür. Sen yaşa, Dikkat et ki şimdi sana gülen o çehre yarın, seni mabut tanıyan bu bikes âşı: ği arattırmasın... Z. Meriç N O Dudaklar... Güneşlerden nur içen siyah gözleri vardı Beni öptü okşadı kalbe aş kını sardı | Sonra şakrak kuş: oldu. Bil mem nereye uçtu | O dudaklar ok gibi kalbimi yardı. Beni ömrümü içti ıssız, on- suz geceler O gitti de sevdamı bağrıma çarpar bilirim her an beni heceler O dudaklar içimde aşkımın bızi. oldu, O dudaklar, göynümde genç ruhum neye soldu, Arıyorum her gece rüyala- rımda coşup O dudaklar gönlüme göz yaşlarıma doldu. Mehmet All Kayman | Günün alaca karanlığında, | dallarına şarkı söylediği an: | saçarken de o kadar neşeli | kavalında inletirdi | vi ile | leri idi. Ufkun her renginde görmek | | her çan | gine uydurdum. Ben kimse- sormaz | | oldu. kimseler | | Alevlerden her bulut benim | Kırların gamsız — çobanı idi 0.. Çam — kokularının süslediği yamaçlarda, gön lünde yegâne ümidi bahar. yegâne neşesi kuzuları idi.. rüzgâr yelpazelerinin çam larda ne kadar hazin çalar sa; güneş ışığının akbaşlı ko yunlarıha gümüş dalgalar çalardı o... Zevki günlüne yâr, gönlü zevkine ayardı onun... İçinde duyduğu her arzuyu kavalında yaşatır, her acıyi Onca hayat çam gölgele kuzularının çan ses gönlün e bir fırçası kadar şiir ressam dökülür, sesinde bir piyano tuşu kadar zevk duyardı Kırların gamsız. çobanı Idi | ol. Elem, sevinç, gam, neşe, sevgi, ihanet bilmiyordu gam- sız. çoban. Günleri bahtına yür, gönlü günlerine ayardı. Birgün: Gamsız çoban bir dağ kıizi seviyormuş Dedi- | | lamıştı | kadar engin, sözleri çobanı ler O bunu İşittiği zaman hayret etti. “Hayır, — dedi. *Ben yalnız kuzularımı, yal gamsız çobanı seviyor, de diler.. Gamsız çoban da — âşık olmak — için taşkın — bir heyecan başladı.. Dağ kızı- ni keşke bulsaydı. — gamsiız çoban . Ona aşkını verecek- Du, Kırmızı yanaklı dağ kı | ziını bulsaydı ne olurdu. Ne | bahtsız çobandı — şimdi.... Çam gölgeleri koyu bir ka ranlık, çan sesleri gürültüden başka birşey değildi artık... Gurubu gam başlangıcı, ge- ceyi azap zamanı — olarak kabul ediyordu. Birgün misafir biri geldi.. çam koku'u sirt- lardan aşkının eksiri keli- melerle kendine bağladı.. Ne mut'u bahtsız çobana bir peri kızı sevmeğe baş- Onun gözleri deniz büyülüyen birer eksirdi.. O günlerini peri kızının bırak- tığı hayaline hasrediyor, çan seslerini, çam gölgelerini onun aşkile seviyordu. Gönler geçti.. Peri kızı geri gelmiyor!. — Bıraktığı aşkile çoban günden göne biraz daha solarken peri kızı gelmiyordu arlık.. Zavallı bahtsz — çoban | dağ yamaçlarında, «çan ses nızçam gölgelerini, yalnız lerinde, çam gölgelerinde şimdi | rTüzgür sesini — seviyorum. Günleri onların sesine, âhen yi sevmiyorum, *Hayır, dediler.. Gamsız çoban dağ kızını seviyor Çam — gölgelerinde bulaşa- | rak aşklarını paylaşıyorlar. Çan seslerine — gönüllerini verip çam gölgelerinde kuş lar gibi sevişiyorlardı. Yemin etti.. İnanmadılar. | Yalvardı!. Aldırmadılar. “Gös- terin sevgiliyi dedi.,, Gün bile “dür onu arıyor. Köy kızları onun * türkülerini söylüyorlar.. Ya- | maçlar onun için sessiz, çan sesleri onun için mağımum - Deniz onun sevgisinin gözlerinin rengini aldı. Gök- ler onun bakışının saflığını sinesinde — taşıyorlar. Çam kokuları onu - hatırlatıyor . | Bahtsız çoban mevsimsiz fidan gibi günden güne solarken peri kızı günlerini kimbilir nasıl geçiriyor.. Zavallı ba- htsız çoban!... Be gönül! Hayâli hayâle katsanda bir gün, Moraran dağlarda yatsan be gönül! Çamlara tırmanan bakışı üzgün. Yar yüzlü şu ayı tutsan be gönül! Dalgaya eş olup yatan yârini, Rüzgâra buseler katan yârini; Bir gülüşle bin can yakan yârini Hayâlinden tutup atsan be gönül! Bulutlar kızılla sarmaş olunca. Gölgeye yâür olur bir şilri gonca. Kalbine bin şüphe zehri dolunca Şu yosma feleğe çatsan be gönül! Mehmet Yaşar Fikirler: 5 Kalbi görmiyenin gözü görmer. e a vt 6 İlim gibi ana olmasaydı, Medeniyet gibi oğul doğ- mazdı. e elt 7 — Dünyanın en kudretli dürbini olgun insanların başıdır, asırların sisli ufukları mekte güçlük çekmez arkasındaki varlıkları gör ik 8 — Birer birer yükselmiyenler birleşseler de bir yük. seklik gösteremerler. AHMET KAYA »

Bu sayıdan diğer sayfalar: