—a — 20 MAYIS 937 - Hatice Nine - Köyün — yakınına vardı- fim zaman koyu yeşillikle- Tin üstünde allı, yeşilli, pen Beli, renklerle dolanmış Ay teleri görmüştüm Yazın bu gözel gününün | | mişti 30n aşıklarından sevda içi- Yorlar, yoldan gelen geçen leri seyrediyorlardı İki senedir hasretini çek tiğim bu köye beni çok se Yen İlatice nineyi görmeğe Reliyordum. Gelişime Allarla, bu mavilerle süslenmiş seviniyor, Yurdumun genç ve çalışkan Adalarının kenarından geçen Yoldan süzülüp köyün içine Akıyordum Gözlerimin kuvvetini ça İân bu renkleri. Ve o renk *rin gözelleşitirdiği. penbe Sehreleri seyretmekten kendi" Mi menedemiyordum O kadar dalmıştım ki kö- Yün yank başına vardığımın bile farkında değildim. Ya Ti başımda ka ın sesile hav Yan köpeğin korkusile far Na varabildim. Doğruca Hatice APisini çalmağa koştum l(“Dı açıktı "l:""hu'.ı gözleri derinlik İ * gömülmüş Ali Açık kapının önünde otur ninenin dayıyi Mup dertli, dertli çubuğunu | Üttürürken buldum Aşkın sevgimle elini öp Güm zaman Hatice nineyi * tordum Sakurlaşmış çileli göz'e D gözlerime dikti. İçli içli "'ııw sonra karşımızdaki bir - tepenin üstündeki f'üirı do'duran kayalarla '*ilnlt top ağacı gösterek, _N"ı bir — yıldır * Yör uyanmıyacak ta de orada Ş.!ılmıılım Dilim söyle *Z oOlmuştu gözlerim taş Iti aqîf“! ortalığı kaplamıştı. ç _"k ocağın başında kah "lıııııı içiyor — şuradan Adan bahsediyorduk. Fa W İçimde büyük bir acı tdı. Alevlerle yanıyordu İA ı: Yil evvel yine bu ocak dap, d* yine bu küçük san- İş 4 *rin östünde biz onun Sttleşmiş çok şeylerden Selmiştik. le l"hınımıyıcığım b & ı“:]e.ı odunların fışkırttı Ve 3" âlevlere Be Mişti ki, ıı_'ı:' de gençliğimde bu Üm, L Rİbİ taşkın bir. kiz- "'dlın İÇ işten yılmaz çalı dalmıştı N Ora Mteye baksan muhakkak ç : ben görünürdüm, de Barında,. Tarlada, or: hda k'dı...' bağda, bahçede hep So; Nleş Draları alevlerim söndü, kül N ":]::.ııı timdi de e . | man misafiri Sakalları | Mehmet Alt Kayman Hakka şükürler — olsun.. Demiş iç çekmişti. Daha son- bahisle raları nineliğinden | artık ocağının yanışında der manlarına ondan kuvvet bu- lan olduğunu da - itiraf et: O kadar kadar cana yakın anlatış'arı vardı tatlı o D ki o anlattıkça ben doymı- yordum Bütün heyecanımla yine o ocak başında onu dinle meğe gelmişken ufacık te- penin onu kucaklamasından üzülmüş ağlıyandım. e4et Ocak başının kısa bir za kaldıkça iki sene evvelki o geceyi içimde | yaşattım kendi yerini tutan küçük ellerinden içtim. Ayşesinin çıkan sütlü kahveyi O gece gözlerimi uyku tut madı sabahlara — kadar iç çeken oldum. Sabahın alaca karanlığın | aa ayrılırken ihtiyar, bembe yaz sakallı.. Hatice ninenin yıllardır dert ortağı Ali Ba badan ayrılırken . Gözlerini, ellerini öptüm. Alaca renklerle süslenmiş Ayşe mahzun mahzun ba karken ağa anam öldise biz unutma yine gel Güneş gibi gözle rinden yaş dökerken, —Ali Baba da evlât yolun açık olsun bizi unutma diyerek çilelerle dolmuş - gözlerinin, dolduğunu göstermek miyordu O günün sabahı hâ'â göz- Ne yazık ki çağlıyanlarla donanmış köye varamadım Ali Babayla Ay şeyi bir daha yoklıyamadım. aKK — varız, bizi diyipte.. iste lerimde o gür /-Kuş Konseri Rodyoda, şarkısı en paba- li ya mal olan kimdir, bili yormusunuz!”.. Tabii Martha | Egert, Gras Mur veyo Jam Kiepura diyeceksiniz.. Hal buki, hiç hirisi değil Bir şorkıcı vardır. ki, beş dakikalık bir konseri, rikada bir tam kırk bin dolara mal ol Ame- radyo şirketine muştur Bu bir tarla kuşudur... Fılhakika, bu şirketin ses mühendisleri, bu inatçı şar kıcının mikrofona yaklaşma t için, açık havada kurduk ları stüdyoda tam on dört gün on dört gece beklemek mecburiyetinde kalmışlardır. On ikinci gün bu kuşlardan birisi mikrofonun yanlarına gelerek şarkı söylemeğe baş lamıssa da daha başlangıçta ürkerek kaçmıştır. - Nihayet en dördüncü gün radyo şir keti, dinleyicilerine beş da kika müddetle bir tarla ku şunun koönserini dinletmeğe muvaffak olmuşta da o za- mana kadar tam kır bin do larlık bir mecburiyetinde kalınıştır. masraf | gönlerden birinde yapmak | TÜRKDİLİ Bugünkü Yüksek Türk Va—"hğı“îını İlk Temeli Nasıl Atıldı? .. — Mustafa Kemal Doğruldu; Karabekire : « - Frzurumda organize bir kolordu bırakılmamış olabilir. Fakat bizim bundan sonra İş görmemiz için İlâzım olan asli unsur millettir, halktır. » Dedi Şef Atalürkün uluş Mücadelesine baş lamak kararile İstanbuldan ayrılarak — Samsi ç bastığının 18 inci yıldöz müdliür Büyük Önderin harp günlerinden — ilibaren maiyetlerinde çalışan Bolu mebusu — B Cevad Abbas Gürer 19 Mayıs 1919 tari hine tekaddüm eden lerde cereyan eden hi lert canlı bir ifade ile An. | kara Halkevinde anlatmış lardır. Henüz hiçbir eserde neş- redilmiyen bu çok değerli hâtıraların neşrine devam ediyoruz: Dünkü sayıdan mabat ) Ertesi gün Serkldoryanın yemek salonunda dört kişi- | lik bir masa etrafında. Mus tafa Kemalin sağında. Meh met Ali, solunda, Avni pa şa oturdular Mustafa Ke- malin karşısındaki yer boş- tu. Mehmet Ali, salonun ka pisinin olan bir solunda — olurmakta “Bu zat posta ve telgraf müdürü umumis! Refik Ha ht Beydir kıymetli bir arkedaşımızdır. Masamız- Gayet da ihtiyat önun için bir yer ha- zatlamıştık. Müsaade buyu- rursanız gelsin,, Dedi Mustafa Kemel: “Henüz kendisini tanımadım. Şimdi lik biz. bize kalalun., Mu kabelesinde bulundu ve bu süretle Refik Halit çağırılmadı. Arkadaşlar Birgön Mustafa Kemalin Şişlideki evine bir zat gel di. Bu umum Jandarma ku mandanı Refet Paşadır. (İs tanbul bitaraf saylavı) ko- nuşuyorlardı. Refet Paşa bir ara'ık solonel bir ifade ile Müstafa Kemole: *Biz İstan bulda yeni bir. kabine teş kiline karar verdik. Kabi neye Ferit Bey de dahildir. Varşoya sefiri) Bana har- biye Nenaretini verdiler. Arkadaş'ardan Ferit Bey Mustafa Kemal Paşa varmış, onu da aramıza al maz miyiz diye sordu. Ben de derhal ferağati nefisle evet vardır. sof.aya bir Ve benim ye rime onu Harbiye Nezare Üne getirmek muvafık olur İşte size bunu tebşire geldim . Dedi, Mustafa Kemal; “Çok en: erjik bir teşebbüs.. Sizi teb rik ederim, Ancak ben na zır olmak istemem. Sizin için cevabını verdim. mukarrer olan nezareti nuü- | hafaza — etmenizi — temen ederin , ve mukabe lede bulundular. Pu Mustafa Kemal; çok evvelden tanı- yıp takdir ettiği erkânıharp miralayi İsmet Beyi (Başve: | kil İsmet İnönü) Evine da | vet etti Önlerine açtıkları bir Anadolu haritası üzerin de onunla birtakım mesele leri görüşüyordu Ona hiç çekinmiyerek ve hiçbir şeyi gizlemiyerek bütün düşün düklerini açtı İsmet, Mus tafa Kemalin tasavvurlarını Umumi | | tandu adamı göstererek! | | aralık | kir | olmadığımı, tamamiyle tasvip ediyordu Bu mülâkat iki arkadaşın anlaşması için kâfi gelmişti. Mustafa Kemal, İsmete “Ha- zır ol, dedi: İsmet, Mustafa * Emrettiğin hazırım paşam , Kemale dakikada Cevabını verd Bu tarih bunun nası! tutulduğu >ir namus sözü idi, V nu isbat eden bin bir hâdi se ile doludur Yurddaşlar; Devam eden günler ara sında Refet Puşa, Mustafa Kemalin Şişlideki evine tek- geldi. Ayni önünde.. Konuşmağa başla Mustafa Kemal Refet Paşaya sordu: *Sen ata bin rar baritanın dılar meğe meraklısın; birçok at- İarın da var; ne düşünürsün?.., Refet Paşa; hatırıma öy* le geliyor ki Üsküdarda atır ma bineyim ve hep ileriye gideyim, müteleasında bu Mustafa Kemal şu cevabı verdi - “Sözlerinden memnun oldum. Eğer atına binip Anadolu içlerine gir- mek istiyorsan; ben bir gün senin bu arzunu lalmin ede rim idi ki; cephede ve kolordusunun ba Gene o günlerde | şında bulunan kıiymetli kü- | mandanlarımızdan ve Mus tafa Kemalin sınıf arkadaş larından Ali Fuat Paşa fır- sat bularak İstanbula geldi ve Mustafa Kemali ziyaret etti. Mustafa Kemal ona bü- | tün düşündüklerini açtı Ali Fuat Paşa bunları olduğu gi- etti. Ve Mustafa Kemealie münesebet bi kabul | için İstanbulda ve onun em rinde bir emir zabiti bıra karak vazifesi başına; iman do'u kanaatlerle döndü Dir sonra; kulağından Mustafa Ke yatıyordu kaç gün rahatsız olan yatağında Ziyaretine gelmiş olan Rü şen Eşrefle konuşuyordu. Bir Lekirdağ kolordusu kumoodanı Kâzım Karabe Paşanın geldiği haberi Derhal kabul olun mal verildi du Közım Karabekir yatağı yanıbaşında, Mustafa Paşa, Kemal ile Konuşmağa baş- kolordu ku mandanlığına tayin edildi gini, ladı. Erzurum bu — tebdilde haksızlık gürdüğünü ve Er hevesinde zuruma gitmek bulunmadığını — söyliyerek Mustafa Kemalin mütalea sözlerine - şu cümleyi de ilâve ediyordu: sını sörüyor, “Esnsen Erzurumdu kolodu | 'Balıkesir Evkaf diye bir kuvvet te yoktur , Yatağında doğrulan Mus: tafa Kemal, Karabekire; *Erzurumda organize bir ko lordu bırakılmamış olabilir. Fakat bizim bundan iş görmemiz için lâzım olan sonra asli unsur millettir, halktır, Ben size Erzuruma gitmeği bilhassa tavsiye ederim. Gi diniz ve orada halk teşki | letin âleti olur zanniyle umu | hareket edeceği gün Yıldız | dan-evine | me Kamal, aldığım i idame Gideceğim Bundan hiç memnun | önünde yanına SAYFA: 3 Mustafa Kemal; vapurun hareketten — alıkonulacağını sezerek kaptana şu emri ve rdi: Bütün denize!. Vapur kalktı Boğaz ge çildi. Karadenizin yüksek ve kızgın dalgaları arasında ilerlemeğe başladı. Mustafa Kemal bir aralık kaptanın çıktı. Ve süratinle Kâra vapurun | takip ettiği yolu sordu Tam size mülâki olmam muhak kaktır., Cevabında bulundu. Kâzım Karabekir Paşa aya ğa kalkarak selâm verdi ve | “Başüstünü efendim, emri nizi ifa edeceğim, dedi. Ay- | rıldi Ve vazifesine yollandı. İstitraden ki; o gittikten sonra Rüşen Eşref Mustafa Kemale soruyofdu. Bu kimdir? Mustafa Kemal; *Görmedin mı?, arzedeyim Fana itaat eden, vedatma emrime âma- bir arkadaş, dedi Ve bu süret: de olduğunu söyliyen « Rüşen Eşrefe Kâzım Ka- rabekir Paşayi pek samimi bir arkadaş tanıttı. Kardeşlerim; | Yüksek salâbetli ahlâkiy- | le metin karakterile düş manlarına bile emniyet ve itimat telkin eden Mustafa Kemal maksat ve gayesine kavuşuyordu. O, o şark — vilâyetleri sayılan ve Samsundan başlayıp şark ve cenubuşarki — hududlarında nihayet bulan - vilâyetlerin | üzerinde, halk, memur, as zaman ker kitlelerinin başına . İti Tâf devletlerinin tamamiyle itokiyadına girmiş bir dev mi müfettiş olarak gönderi- liyordu. Mustafa Kemal; Samsuna döndüğü sırada sabık Bahriye Nazırı Hüse yin Rauf Beyi kapısı önün de buldu. Rauf Bey ilk söz olak şunları söyledi: “Git malü mata göre bineceğin ru Karadenizde yapu batıracak Hüseyin Rauf Beyin ma- lümatı ifadesi samimi idi. Mustafa Kema- lin kafasından 0 anda çu mevsuk, ve düşünceler geçti; gidersem tutacaklar.. Gitmezsem olacak?. . Gene tütacaklar hem daha kolaylıkla ve ha psedecekler.. Kimbilir neler yapacaklar. Ve fakat mem leket ve millet ne olacak?!. Pek kısa bir an içinde. ka pı eşiğinde kararını verdi: Senin de başın" sıkışınca hemem — bana ilti hak et, dedi Ve iki arka daş el sıktılar ve ayrıldılar Mustafa Kemal; benimle beraber sahile indi ve ken disini bekliyen bir motörle Kızkülesi bulunan ne açığında demirli Bandırma vapuru na gitti. Bandırma vapuru itilâf devletlerinin koyduğu reğiin İcabi olarak Kızkulesi muayene olunmak üzere tevkif edilmişti. Va pura bir takım encebi za- | | bit ve neferleri girip çıktı. | baba; kaptan; takip edeceği yolu tahminle, kararlamadan tes efendi derşadil bir bit edeceğini söylediler. Çün kü yeni memur olduğu va purun pusulası bozuk; para ketesi yoktu ne Mustafa Kemal; kaptana şu talimatı *Sahile yakın bir rota çiz.. Ve hep buna göre “vapuru yürüt Bu rota özerinde hep sahil Bunun üzeri verdi; boyunca yol alan Bandırma vapuru bin müşkilât ile ve bata, çıka üç günde Sinoba varabildi Mustafa Kemâl Sinopta karaya çıktı. Samsuna kara tarikiyle gitmek için yol've vasıta » du Aldığı şu idi; cevap Ne yol var, ne de va sıta! , Bunun üzerine Musztafa Ke: mal bir avuç karargâh ar kadaslarına: “Çocuklar! De di. Daha bir gecelik tehlike var; onu da atlatabiliriz. ve tekrar vapura bindiler. Dal galar arasında yuvarlanarak | nihayet 1919 senesi mayısının 19 uncu günü; Türk tarihi- nin bu en büyük kudsal gü- DÜ rıldı salı sabahı Samsuna va Samsunda ve Samsunlular arasında, hür vatan parçası: nın bu hür çocukları arasın- da tarihlerde itilâf askerleri ve mümessilleri vardı. Buna rağmen Mustafa Kemalin ilk plânının tecelligâhi Sam sun oldu Çünkü daha faz la bekliyemezdi, vakit geçi yordu İzmirde Aydında, ve Ayvalıkta ve havalisinde Türkler boğazlanıyordu. Ta: rihi haki<atile beraber baş lıyan ve vaktiyle dünyanın dört bucağına medeniyet gö: türen aşil milletin mahvına yürüyorlardı Güneş vatan semasıadaki karanlık- Sahile ilk adımlarını atan Mustafa Ke: zengin şualariyle İarı — yırtarken mal; kendi idaresi ve salâ- hiyeti hududunu aşarak bü tün Anadolu valilerine, be relslerine, ordu. ve kolordu kumandanlarına... Birkaç gün evvel Damat Fe rit Paşanın ziyafetinden bir- likte ayrılan Cevat Paşanın; *birşey yapacak mısın Ke * karşı “evet ya ledive mal, sua pacağım, #WÖözünü yerine ge- tiriyor ve bu günkü yüksek Türk varlığının ilk temel taşlarını atmış bulunuyordu. SON Müdürlüğünden: Vakıflar idaresinde mevcut 17,239 kile buğdayın mü- zayidesi neticesinde verilen bedel haddi lâyık görülmedi ginden bir hafta müddetle uzatılmıştır. İhalesi 26 5 0937 çarşamba günü saat 15 de vakıflar Iâtı yapınız Yakında benim : idaresine müracaatları ilân olunur.