- Kaçirılan Kız - “şo"ı utangaç bir. çoe- ü Yüzü gibi kızarırış, dik t dağların ardına Çeki- 5 Gökpımar — başın- ::qıb“ kız, destisinin ya 'h— çömelerek çeşmeden D su gibi, biraz ilerde ;:":’ Ağaçları arasında ya- %lı: koyunların başındaki rah; nin yanık bestelerinin '& akışlarile — kendinden Rtçiyor ve bu ilâhi nağme- Sev, Yaratan çobana — karşı Kitinin birkat daha yük- | duyuyordu Âyşe; her akşam bu sa- Ble Ovadan gelen koyunla k kpınar başına çıktığı- lı::'h“ hemen destisini T Gökpınara koşardı. 'çinde köyün bu kim: Şocuğuna ve — onun, tabahın seher vaktinde şa- Yan bülbüllere bile din'et L—' kavalına ©o kadar içten d .l"-lılı kiş onu göreme. ık..' kavalını dinliyemediği ü ııı.—l"' içinden bir yerin diğını, göğsünden — bir ;:" hıl*lrılllıııııı zanneder, ıı"k bir yalnızlık duyardı. © yine bu akşam, bir yıl Ti delicesine — sevdiği mini görmek — kavalını, G, *mek için Gökpınarın Şötna gelen Ayşe destisini ':nu"'d“lıı halde — oradan """'l!nıdıı. hu—klın; ovadan dönen u’ıılırln hayali görülüyor. * *te ağaçları — arasına A.klının çeşmede ’::'d“l başka kimsecikler Koyunlar ona doğru atı, ';" Çoban kavalını ke den akat Âyşe yine yerin- “—:ılkınyor ve manya u edilmiş gibi sırtında kar| #an 'l-ınıııılı ona yakla: v Şobana doğru bakmak kendini alamıyordu ı.—' Ayşe kız, bana bi iç- 'iıılı: Versene; diye çobanın " daldığı hayal derya- bi Iıım:ılıı Ayşe tatlı yecanla ürpererek çe- :::::u kırık tasile ona suyu 'ıl::h' yaşındanberi koyu "-:ı beraber kırlarda, bol lüy 1 ovalarda ve çiçek h.""lllndı tabiatla baş dolaşan köyün bu ki FOocuğu geçen günle P koyunlarına ve el- dert ortağı olan ka e ik hasretmişti — Fakat a İTİI on sekizinci ba u b“' k akşamına kavuştu- Tasile akşam, kırık çeşme VY yü; Ona su - veren kızin Tzeli 'zünde pembeleşen ga özun h!ınıhlırını ve onun 'ldı, İrpikleri arasında $ an koyu lâcivert gözle Manalı bakışlarile ka- Hinca elektiriğe totulmuş .9..:.":'- Bibi titriyerek ta yandı. 'u::ııe Tası uzatır uzatmaz Ü Stt. Evde inekleri sa Yatal "Sofrayi kurarken ve ğ 'L yaparken hep onu _.h'ııdn bütün gece rüya Sobanile periler diya * gül bahçelerinde, pa- İndeki Valı ni Tpila, ' Tihda, S. V, Bora patya ve kır çiçeklerinin süslediği yeşillikler arasında başını omuzuna dayamış on- munla başbaşa durmadan ça- lan ve ilâhi bir ses gibi ru hu gaşyeden kavalın nağ- melerile sabahı yaptı. Ertesi akşam, daha er tesi akşam, bir — ayın ge çen her akşamı Ayşe çe şmeye koştuğu zaman çob- an yanına geldi ve ona ka- val çalarak, kırık çeşme ta: sından uzaltığı su ile birlik te Ayşenin billür teninden çıkan kokularını ve, sonsuz sevgisini yudum yudum İiçti. Ilık bir yaz akşamı, yine çeşme başında kaval çala rak Aygenin uzattığı kırık çeşme tasından su içen çob- an ona büyük bir beyecanla: — Ayşe, kız seni seviyo rüm benim ol Diyince Ayşe kıpkırmızı - kesilerek: Ben de seni seviyom emme babam vimez. Dem:- ekle beraber yine ses çıka- rmadı İki sene, evet tam iki sene bülbüller gibi sevi ştiler.. Fakat birgün babası Ayşeye danışmadan onu köy ağasının oğluna nişanladığı- nı söylediği zaman — bütün gece inledi Ağladı, hiçkir dı. Yün yastıkları dişledi. sabahleyin ninesine, anası na: — Beni ona vimeyin ben Tosunu seviyom diye ya Ivardı. Fakat onun sevgisine, yalvarmasına — aldıran bile olmadı. Onu zorla köy ağ asının oğluna yavuklu etti ler. Harman sonu da düğün yapmak için Ayşenin baba- sile köyün ağası karar ver diler. Şimdi arada bir kış vardı. Kış — geçer geçmez düğün yapacaklar Ayşeyi Hasana köyün — çiftçisinin oğluna vereceklerdi. Tosun vaziyetteni haber siz, koyunlarile bir haftada- nberi köyden uzak meralar- da dolaşırken hep lâücivert gözlü Ayşenin hayalile ku- caklaşıyor ve durmadan on: ua hayatta en vefalı arka:- daşı olan kavalına: (Ayşem, Ayşem, mor me nekşem) Şarkısını söyletiyordu. Ma vi göklerin — bulutlandığı, hasta yaprakların rüzgâr el inde oyuncak olduğu bir ak şam yabancı meralardan sü rüsile beraber dönen Tosun Gökpınar başına geldiği za man bir. haftalık — ayrılığın verdiği hüzünle bir ağaca yas'anmış gözleri köy yolu nda, tutuşan aşkının alevle- rile kavalını inletirken bir den kalbi tatlı bir titreyişle ürperdi. Karşıdan desti om- uzunda adeta koşarcasına geleo Ayşeyi gördü. Günle- rce ağlamaktan kızaran gö- zlerile Tosunun yolunu göz liyen Ayşe onun koyunlari le Gökpınar başına geldiği- ni görünce hemen destiyi kaparak çeşmeye koştu ve meşe ağaçlarının arasında- ki tenhalığa güvenerek kol- ş ÖRKDİLİ — r ” SAYF: Teşkilâtı EsasiyeKanununun Bazı: 30 Sene Maddelerirn_derYapılan DeğİŞİkİİk.. Kapse mahküm olan ada Büyük Millet Meclisinde ceryan eden müzake- relerin neşrine devam ediyoruz.. (Evvelki saytdan mabat ) Türk milletinin tarih içe - risinde ve dünyanın bu ba linde yapacağı çok daha büyük — işler — vardır. Şu veya bu hayal ve mefhumu mücerrdin peşin- den koşacak — ne vaktimiz var, ne de koşturacak insa- nlarımız vardır. Biz tek bir dilek tek bir ideal için yani memleketin — selâmeti, bu milletin — refah ve saadeti ve âlemin huzuru için hütle halinde çalışmıya mecburuz Tutuğumuz yol budur. Ata- türkün bize gösterdiği yol budur. (Bravo sesleri, şiddet- M alkışlar ) BAŞKAN Kifayeti müzakere hakkında muhte Lf takriler vardır. Kifayeti müzakereyi kabul edenler. . Etmiyenler. . Kabul edilmiş: tir. Maddelere geçilmesini ka- bul edenler.. Etmiyenler... Kabul edilmiştir. Teşkilâlı esasiye - kanununun bazı maddelerinin değiştiril- mesine dalr kanun Teklifi Madde | — Teşkilâtı Esa siye Kanununun ikinci mad- desi aşağıda yazılı şekilde değiştirilmiştir. Türkiye Devleti, Cumhuri yetçi, milletçi, halkçı devletçi İâğik ve inkılâbçıdır. Resmi dili Türkçedir. Makarı Ankara, şehridir BAŞKAN — Madde hak- kında mütalea var mı?... Söz Şerif İldenindir. ŞERİF İLDEN (Kastamo ni) — Müsaade ederseniz buradan söyliyeyim. Encü larını Tosunun boynuna do: ladı. Yedi günlük ayrılığın ya kınlaştırdığı bu iki saf kal bin birbirile kucaklaşması ve nar tanesi gibi olan du dakların birleşmesi o kadar şâlrane oldu ki; hiç bir res- samın çizemiyeceği bu can- h taplo fundalıklardaki ser- çeleri bile kıskandırdı. Günler, tir film şeridi gibi geçti. Yağmur yağdı, karlar eridi Ve ilkbahar geldi. Tosunla Ayşe içlerin- i9 en derin sızılar önünde eriyerek sonbaharın ve kışın nasıl geçtiğini anlıyamadı lar. İlkbahar geldi. Ayşenin düğün zamanı olan orak bi çe günleri geliyordu. Sıc ak, çok sıcak bir haziran akşamiydi. Artık ölüm kara rının infaza yakınlaştığı bir günün akşamı yine Gökpı nar başında buluşan Ayşe Tosunla bu durumun düzel: tilme ve kalplerinin ayrılm ası için çalışanları — yenme için icabeden işlerin yapıl Mması için söz verdikleri, ku caklaşarak birbirlerine karı- şan göz yaşlarile and içtik I leri bir akşamdı. Çoban ka val çalmıyor. Ayşe — içten gülmiyor. Beraberce yarın- ki Çirar işini tasarlıyorlardı. O kadar dalmışlardı kt: Ko- yunların yanlarından uzak laştıklarını bile duymadiılar SONU VAR — menden bir kelime soraca- ğım, Maddede resmi dili Türk çedir deniliyor. Bu tesmi keli mesine İüzum var mı? TEŞKİLÂTI — ESASİYE | ENCÜMENİ — MAZBATA | MUHARRİRİ KENAN | ÖRER (Manisa) - Teklifte | buna dair birşey yoktu, es ki maddede vaeardı, biz de | aynen muhafaza ettik ŞERİF İLDEN (Kastamoni)| O halde bu kelimenin tayini teklif ederim. W BAŞKAN — Teşkilâtı Esa- siye Kanununun eski mad- | desinde vardır. — Bu yalnız sizin teklifiniz ve kanaali- nizle değiştirilemez. Bunun nasıl — değiştirileceğini yine ayni kanun göstermiştir ŞÜKRÜ YAŞIN (Çanak- kale) Benim sözüm esasa taallük eden bir şey değil dir. Maddenin yazılış tarzı na aiddir. Teşkilâtı Esasiye Kanunu birinci maddesinde Türkiye bir. Cumhuriyettir diyor ve 102 nci maddesi de, devlet şeklinin. Cumhuriyet olduğuna dair olan birinci maddenin — hiç bir veçhile tadil, tağyirinin teklif dahi edilemiyeceğini tasrih ediyor Yani bu hükümle — birinci madde, bir ebediyet iktisab ediyor ve bu ebediyeti de | Teşkilâtı Esasiye Kanunu te- keffâl etmiş bulunuyor. Hal- buki şimdi teklif edilen ikin - ci maddenin tadilinde Türkiye devleti Cumhuriyetçi, milli yetçi, halkçı lâik ve inkilâpçı olup resmi dili Türkçe, Ma- karri Ankara şehridir deni - liyor. Devlet şeklinin Cumhuri yet olduğu kabul edildikten sonra onun esas vasfını, da- ha doğrusu şartı aslisinin Teşkilâtı Esasiye kanunu ile kendisine verilmiş iken bu vasfın — Cumhburiyetçilikten başka bir şey olmasına im kân yoktur. Burada Cumhu riyetçi kelimesini zikretmek veyahut Teşkilâtı Esasiyenin ebediyetini temin etmediği- ni bir maddeye bu vasfı sokmak, evvelki hükümle âbenktar olmaz. Onun için diyorum ki Cumhuriyet ida resinin Cumhuriyetçi olması gayet tabii bir esasolacağı | na göre, bunu burada zikret- mektense maddeyi şu suret- le yazmak maksadı. temin eder. (Türkiye Cumhuriyetçi milliyetçi, halkçı, devletçi, İâik ve Inkılâpçıdır. Resmi dili Türkçedir. Makarrı An kara Şehridir.) Bu şeklin ka bulünü teklif ediyorum. TEŞKİLÂTI — ESASİYE ENCÜMENİ MMM KENAN ÖRER (Manisa) Teşkilâtı Esasiye Kanununun 102 nci maddesinin sarahatı karşısın da bu vasıfların kanunun | birinci maddesine ilâvesi doğ | ru olmadığı için bu altıum denin ikinci maddeye tama men sıralanmasını muvafık gördük. Bu itibarlar Cumhu- riyetçi vasfını da bu | maddede tekrarladık. Ak Si takdirde bu ana |leyi fırkanın nazarı dikkati ' vamla) prensiplerin yalnız beş mad desi esas Teşkilât Kanunu : muza geçmiş şekilinde bulu- nacaktır ki bunun — doğru olmıyacağına — kani olduk. (Doğu sesleri) GL. REFET BELE (İstan bul) — Kürsü alışkanlığını kaybetmiş olmaklığım dola e demin arzedilecek bir şeyi unuttum. Fakat bu ma ddeden istifade ederek bunu da söyliyeceğim. Esasen te mas edeceğim en — mühim şey de bu idi. Devletçilik ve aksamı olmak üzere di ğer beş umde maddeye ye- ni ilâve ediliyor. Bunların te- yid kuvveti nedir? Arkadaşlar pek iyi izah ettiler; bundan sonra Hükü metin programı Devlete mal edileceklir. Fakat şimdiye kadar, Devlete — maledilen bu ümdelerden yalnız bir tanesi — vardı:. Cumhuriyet- çilik. Onun da bir müeyyi desi mevcuddu: En son ma- ddenin son fıkrası: 102 nci madde olan bu son madde, işbu kanunun, şekli Devle tin Cumhuriyet — olduğuna dair olan, birinci maddesi nin tadili ve tağyiri hiç bir suretle teklif dahi edilemez, der. Yarın bir liberal, ekono mik ve siyasi herhangi bir liberal çıkıp bunun üzerinde propaganda yapamaz mı? (yrpamaz <sesleri) Teşkilâtı Esasiye Kanunun. daki bu maddenin tadil ve tağyiri için taraftar tedari- kine çalışmaz mı? Nasıl ki biz bugüu Teşkilâtı Esasiye- nin bu maddenin tadil ve tağyirini teklif ettik. Fakat bugün hiç birimiz çıkıp da Cumhuriyetin tadilini teklif edemezdik. Eğer bir. kimse diğer beş umdenin böyle bir müeyyidesi yoktur diye bu hususta elinde silâh olarak kuvvetle işe girişmek isterse bunu kanun bu cürmünden dolayı yakalarından yakalar tedib ve tecziye eder, Fakat doğrudan doğruya ikna ku- vvetile yaparsa buna mâni olabilecek miyiz? Fakal bu nlar cumhuriyetin yanında diğer bir umde olarak bulu. nursa o zaman bunun aley | hinde kimse bir teklifte bu- lanamaz. Bugün olduğu gi bi kalırsa, efkârı hazırlamak hakkına herkes — malik olur. Binaenaleyh bu mese ne arz ederim. ALİ RİZA TÜREL (Kon:- ya) Teşki'âtı Esasiye Ka- nunundaki hükümlerin mü eyyidesi yine Teşkilâtı Esa siye Kanununun 103 üncü maddesindeki umumi zabıta hükmüdür. RECEP PEKER (Kütahya) Ceza Kanunu da var. ALI RİZA TÜREL (De 103 üncü madde mucibince bu kanunun hiç bir sebep ve bahane ile ih mal veya tadil olunamaz Hiç bir kanun Teşkilâtı Esa. siye Kanununa münafi ola mın göz yaşları Amerikalı — sabıkalılardan otuz. — sekiz yaşında Peter Gerino, Amerikanın Niyü vilâyetinde Nevark şehrinde kendisini muhake- me edecek olan jüri heyeti- nin tamamiyle kadınlardan kurulması için uğraşmış ve buna muvaffak olmuştur. Mubakeme gönü müdafa- asını kendisi yapmış ve en katı yöreklileri bile ağlata- cak bir Jürinin — bayanlarına iltica etmiştir. Müdafaa esnasında gerçi kadınlardan bir ikisi- nin gözlerinden yaşlar aktı ği görülmüş — işe de heyet sabıkalıyı — soygunculuktan suçlu bulmuş ve — 30 sene hapisle 15000 — dolar para cezasına mahküm etmiştir. Yugoslarya — Başvekilinin tetkikleri Belgrad, | (Radyo) — Baş vekil bugün Belgrad rıhtımı inşaatı ile panayır İnşaatı Jersey sesle — konuşarak Dişlerini tetkik etmiştir maz Bu zabıta maddesidir. ve bu müeyyide iledir ki Teşkilâtı şEsasiye Kanununa münafi alelâde kanunlar çık- masına mâni olunabilir. ve Teşkilâtı Esasiye — Kanu- nunun muayyen eşkâl hari- cinde tadil ve tağyir edilm- esinin önüne — geçilir. Bu umumi bir müeyyidedir. Bunun haricinde cezal mü- eyyideler de vardır. — Ceza kanununun son tadil edilen 146 ncı maddesinin aldığı şekle göre, teşkilâtiesasiye kanununa muhalif bazı ha- reketler ceza — müeyyidesi altına girmiştir. O madde- de gösterilen şerait altında yapılan hareketler ceza müeyyidesi altındadır. Ya bu şerait tamamen ta- hakkuk edemezse, ne — ola- cak? Yani ceza Kanunu ma- lâm olduğu - veçbile, kıyas yolile tatbik olunamıyan ka- munlardandır. Bu kanunun gösterdiği bütün şerait tah- akkuk etmelidir ki o hâdi se ve o faaliyet cürüm ol- sun. O tahakkuk etmezse ne olacaktır? O takdirde va ziyet, kendi kanaatimce şö: yle tetkik edilmelidir. Teş kilâtı Esasiye — Kanununun bütün maddeleri cezai mü- eyyide altında değildir Am- ma bu kanunun müta olm- ası da İâzımdır. O halde Devlet, Hükümet bu kanu- na aykırı olan bütün Faali- yetleri men etmek salâhiy. etini haizdir. Şu halde, be nim şahsi kanaatime göre, Teşkilâtı Esasiye Kıııuııunu'ıı tamamını veya bir kısmını tağyir tebdil veya ilgaya ve bu kanunla teşekkül et. miş olan Büyük Millet Me- elisini iskata veya vazilesi- ni yapmaktan mene cebren teşebbüs edenler Ceza Ka- nununun bu müeyyidesi al Una girdiği gibi, kanunun ikinci fıkrasinda da, *bu hareketleri n e #riyat — SONU VAR ti