6 Aralık 1935 Tarihli Türk Dili Gazetesi Sayfa 3

6 Aralık 1935 tarihli Türk Dili Gazetesi Sayfa 3
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Birinci Kânun 6 ——— ——— ——— ——— ———0 oo # Yabancı gazetelerde gördükle imizî] GST CA UTT YO SR CA KGK N 140000000 0 se T00 06 Kapitalizmin Buhranı Bir Ahlâkcının Müşahideleri Le Journa! d'Ornien den: Hen sadece bir mora 'ist yle söz töylüyeceğim Şimdiki bubran hakkında yapılacak herhangi bir tetkik ah'âkiyatcı'arı asla lâkayt bırakamaz. Esüsen bur bet. keme çok uyandırıcı bir bili- diriği ile yol açınıs olan bay Rueff de bu ciheti güzelce Bezmiş olduğu gibi Lu alan- da ileri sürülmüş - bulunan diğer bötün mülalealar da ahlâkeıdan meded gibi. görünm ektedir- Zunnen Umar ler Bunun da sebebi, teknik problemin yanında belkid de, insan ve insanın mukadde ratı. probleminin karşımıza çıkmasındandır. Mademki Fransa da bugün birçok uluslar gibi kendi va- zife ve fanksiyonunun beli ttmek ve yaymakla meşgul- dür, şu halde kendi öz de- hasının asıl küdreti, yani in” sanlık halinin bi'gi ve hay- siyetini idrak cihetini ihmâl etmesi nası mümkü olabilir? Bütün memleket'erin müte hassısları ve bilhassa siyasa ve ekonomi mütehassısları, bu buhreanın tetkiki üzerin de göz nuru dököphem me- deniyetimizin içinde çırpınıp durduğu helecan halini iza ha hem de bu linla — bir ta: kım çareler bulmaya uğraş tılar, Koninizni kapitalizme karşı koydular; — ba- zısı hürriyeti, bazısı da “ec önomie dirigec,, yi istilzam etti; hattâ ulusal veya ara smulusal “mestipues, İeri baş vurdukları da oldu Mamafi ve bilhassa hari ci memlekttlerde o'mak şa rtiyle bu mütehassısların ço ğunün sik sık unuttukları bir cihet mevcuttur ki o da hakiki ve önemli olarak an- cak insan ve insanlık ha'i vardır ve bu halin bilmeksi zin de hiç birşey, yürür ve yaşayabilir bir keyfiyet teş- kil edemez İşte bu hakikatın tanın- maması günkü felöketlerimizin ba. şında bulunuyor. Gerçi buü felâketlerin ve yegâne mü sebbibine de yegâne izah e dici unsuru değildir; bunun ALEV ULUSAL ROMAN: N& 19 muhakkak - ki bu- | la beraber mevzubahis ha- kikatın tanınması şüphe yo- kki bugün bizi üzen felâket ve musibetlerin haylı mües ssir âmil'eri vc haylı derin müsebbibleri arasında sayı- labi ir, Mese'â modıen imalâtha- nenin işgüzarları demiyelim de önayak olucuları buraya top'anmış birçok işçi ere in: san arın ne maddi ve mane- vi zorluk'a ıma nede tabii temayüllerine uygun gelme ye bir hayat tarzı. tahinil etmekten daha zor ve daha pabal'ıya — oturur. Birşey ol- madığını unut yorlar. Gerçi bu suni gruplar, si- hhat ve intizam halinde tu- tulmaya muvaffak olunuyor fakat bu muvaffakiyet aca. ba neye mal oluyor? Nete kim henüz büyük sanayiin yer bulmamış olduğu bir köy nahiyesinin sosyal masrafla- rile modren bir ima'âthane- nin kendi erafında suni ola rak ihdas ettiği kümelenme lerin masroflarını br kere mükayese ediniz Keza aynı misâl dahilinde bir tarafın arzetliği nizamın çürüklük * ve paha'ılığı i'e diğer tarafın nizamının sağlamlık ve ucüu zluğunu ölçünüz. Bu itibar- tam ve yolunda bir mantık yürütlmüş olmak üzere ve modren br - imalâthanenin imal ettiği şeylerin fiyatın dan bahso'unduğu zaman bu fiyatin içersine bu büyük imalâthanenin sırf insanları tıpkı bir ağacı kökleşmiş bu- lunduğu yerden söker gibi sökmüş olmak yüzünden aç- tığı sosyal masrafları idhal etmek doğru olmaz mı? Ba- şka bir misal daha getir mekliğine müsaade ediniz; zira ben bu hususta biraz görgü ve tecrübe sahıbi ol- duğum gibi modren sanayi i6 gayelerinden birine ulaş- mak için bazı ecnebi mem- leketlerinde kullanıları usül Leri de gördümki bunlarda Uşundan ibarettir: İnsanların ihtiyaçlarını zevklerini ve istihalarını gayet suni şekil de arttırmak yoluyla birçok İ mamül eşya satın aldırmak | Bu usuller sayesinde varılan hayat verici neticeleri gör 'KAMÇILARI 3 — ğ YAZAN: MUAMMER GÖZALAN BiRiNCi BÖLÜM Kendisini bu sarkıntı'ıkla rdan korumağa çalışarak Tü nele kadar geldi. Sonra dö nerek aynı yoldan Öpera si nemasının önüne kadar yü- rüdü. Orada sinema fotoları- ni seyretmek için durdu Bu sırada |Serkli doryan| dan çok kibar bir beyefendinin çıktığını gördü. Bu kibar be- yefendi Belkisin hizasına ge lince durdu, göz göze geldi ler. Belkis, 45-5U yaş'larında kadar görünen bu ak saçlı adamı tanımak için hafıza sini krucaladı. Fakat orada hiç bir iz bulamadı Kibar zal; Sizi tammak istiyorum | hanimefendi. Diye kekele- di. — Beni mi efendim? Fakat bendeniz sizi hiç tanıdığımı hatır'ıyamıyorum Olabilir, ihtimal ki be- n de yanılıyorum. Siz Meftune hanımefendi değil misiniz? Uakikaten yanılıyorsu nuz beyefendi. Ben maales- sef tanımak istediğiniz. ha nım değilim. Belkis, ihtiyar kurdun çe- virmek istediği manevreyi | anlamamış deği'di. Bununla | beraber; onun bem beyaz sa- — TÜRKDİLİ düm: Hepsi de eşki itidâl ve ibliyat sevkıtabiimizi ma hvetmekten başka bir işe yaramıyorlar ve hem eski | membalardan fazlasını hem de hattâ müstehlik'lerin ihti yaçlarından fazla sattırmaya âmil oluyorlardı. Fakat bu gibi usüller me selâ kredi. ve publicite mu ameleri teşebbüs edicile ve | müutavassatlar gibi istilzam ettikleri şeyler — yüzünden pahalıya oturduklarından do- layı eşyaların fiatı — satılmı- yacak derecede yükselmiş oluyordu. Tevzi masrafları “ingenicur, Ün atelyesinde inceden inceye — düşünülmüş ve binaenaleyh çok zayı ku rümü vasıtasiyle elde ettiği ekonominin büyük bir kıs mini yütüyorduü. İnsanlık ah- valini tanınmamak pahalıya malo'duğu gibi hale insan tabının zıddına hareket et- mek te tıpki bir. çağlayanı | kaynağına doğru geriye dö nmeğe icbar bir şeydir. Demir ve çelik stok edili- | yar; kömür madenlerde ka hyor memlekel işe yaramı yan bir buğdayı ambarlara yığıyor; elhasıl bir taraftan , Müstehlik olabilecek olan iş çi yer bulamamak yüzünden işsizliğe boyun eğmeğe me ebur kalırken diğer taraftan şarap şeker pamuk yüz gi- bi herşeğ “sur prodüetlon, halindedir. Böyle bir hal bizzarure akliselime meydan okuma keblinden birşey gibi görü: mmektedir; arz artık talebe karşılaşmıyor bir taraftan st-! oklak piyasalara kalabalık | ederken diğer taraftan ihti- yaçlar tatmin edilmemiş va ziyettte kalıyor. AÂrzve talep arasında fa- yda'ı ve zaruri bir irtibat | rın vazifysi hayli uzun gö. | durmaktan ibaret olacaktır, | zira şimdiki buhran | makine icat edeceklerini sö , yiyen mucizeler'e alay edi: faktörü olan fiat mekaniz- ması veya başka bir tabirle istihsa'in hemen hemen ri yazi bir katiyeti haiz olan tanzimedici mekanizması ar tık kifayetsiz. bir vasıtay mıiş, Cüret ve cesaretle daha ileriye varmaklığımız söyle- Ekonomik cemiyetin bütü nüne birden büyük teşeb- büslerin teşkilât metodlarını teşkil etmekliğimiz ve bina- enaleyh kimisinin deyişine göre devlete kimisinin deyi- şine göre de teşkilâtlı korp orasyonlara kocaman statis tik ve istıhbarat servisleri ve büyük metod büroları vermekliğimiz için ısrar edi- çları, derin çizgi'erle işlen- miş yüzü. ona bir sevgi, bir samimiyel hissi vermişti. Gö z'eri sinema pasajının önün de duran mükellef bir otoya ilişti. Lâcivert çuhadan spor V elbisesi geymiş bir şoför eli: nde kaşketi kapının yanında dimdik duruyordu. - Bir sa- niye içinde karar verdi, gö- zlerinin siyahını eriten bir bakışla muhatabının gözle rine baktı. Dudaklarında ma- | nâlı bir gülüşle: | — Şu dakikada sizin ta nımak istediğiniz hanımele- ndi olmasını çok isterdim. Diye fısıldadı Bu iki çift söz her şeye kâfi gelmişti İhtiyar havardanın yüzü - nde bir memnuniyet tebes- sümü belirdi ve teklifsiz ce Belkisin ko'una girdi. , Biraz sonra, başları otomo | bilin kadife — yastıklarında (Bebeğe| doğru uçuyarlardı. o günden sonra yor ki bu servis've bürola- rür o'an bir “prevision (evel- den tahmin) sayesinde istih- sali daima ihtiyaçlara uy- ta bu yüzyılın başındanberi dünya nın gidişatını âşağı yukarı tanzime kâfi gelmiş olan bir otomatizmin boluk ve iflâ- sını müşahedeye bizi icbar etmiş oluyor. İ Şüphesiz ki mantık böyle | bir. projeyi tasvipden geri | katmadığı biz de bu proje: nin müukadderatımızı elinde tutanların bazılarının z:hal ni adamakıllı kurcaladığım | pekalâ an'ıyoruz. | Orüz yıl önce uçan bir Hyordu bugün ise artık bir savaş tehdidi vasıtası mer" tebes ne çıkmış bulunan uç an makine bütün acunun süel koruma kurumlarının | bütçelerini ağır surette sar- iyor ve hattâ tesirini sivtl ayat üzerinde bile duyu | ruyor. Bu ha | önceden kim | tahmin edebi irdi? 4 Mutlak ve doğmatik plâ. | nları birakalım- ve hole in- | sanlık halimizi bilerek bura- da kalalım. Bütün ah'âkcıların başı olan Montaigne şu “insanlığın fevkine çık madığı takdirde — imsan ne | kadar bayağı ve iğrençtir. sözün zikrettikten sonra şu iâve eder, İşte bu güzel bir söz ve faydalı bir arzu: fakat aynı zamanda saçma — olan bir şey; Zira avucunu istiab ka- biliyetini elden daha büyük kolun sarma kabiliyetini ko- | dan daha heniş addetmek | ve bacaklarımızın müsaade- sinden ziyade geniş adım atmak hevesine kapılmak işte bu, imkânsız ve gayri tabii birşey olduğu gibi in sanın kendi tabının ve insa. n'ığın fevkine çıkmasını İs- temek de öyledir zira insan ancak gözleriyle görüp elle- rile tutabilir., Almanya ve sanksiyonlar Berlinde çıkan 6Deutsche Diplomatiseh. politisehe Ko- rrespondez» in Almanyanın - İtalyan Ha- beş anlaşmazlığına karşı gö- sterdiği tarafsızlıklar büyük bir tezat teşkil etmek üzere A'manya siyasası, yabancı Sepepuein | memleketlerde lüzumsuz ol. duğu kadar da manasız olun bir şüphe ve tereddüt mev- zuv olmuş bulunuüyor. Al- man siya: ilgili ve mesul! olmadığı bu ihtilafın başlan- gıcındanberi güttüğü mantı ki tam bir dürüstlük ile giz- lememiş olduğuna göre bu Ferahlık verici samimiyetin arkasına bir sual — işareti koymağa hakikaten lüzum yoktu. Bu müşkül anda Alman yanın aldığı durum, bir ta- | raftan hukuku düvel bakı mından işgal ettiği özel me vkiden diğer taraftan öte | denberi takip ettiği — barış | siyasasından ve nıhayet ken di ulusuna karşı — duyduğu derin mesuliyet hiss-lerinden ileri gelmektedir. A'manya: nin Cenevrede kararlaştırı- lan tedbir'eri kabul etmeyi - şi Uluslar Sosyetesine dahil | olmamasının tabil bir sonu cudur. Almanya, esasen ke- ndi barış — siyı ı namına, bu barış ile tezat teşkil ede- cek ve bugünkü — durumu güçleştirecek her şeyi kabul etmek — mecburiyetindedir. Bu sebeble Almanya harp ten faydalanan devlet rolü | nü barış kaygısına dayanan siyasile kabili telif bulma dığı için, reddetmek lüzumu karşısında kalmıştır. Fakat aynı zamanda. ilgili veya mesül olmadığı bir. takım hâdiselerin doğrucağı neti ce erin kurbanı olmak niye- tinde de değildir. Nasıl Birleşik — Amerika devlet'eri, hukuku düvel, ve coğrafi durum bakımın dan işgal ettikleri özel me vk'e arsıulusal siyasa hakkı- ndaki esas prensiplerine gö since en müsait ve — barış siyasası bakımından en mu- vafık o'an özel durumu al- mıştır. Bu barış — siyasasının en başlıca amacı, uluslar arası münasebetleri bozacak ve- ya meycut anlaşmazlıkları genişletecek her şeyden ka- çınmaktan ibarettir. Alman- yanın bu sırada normal eko- nomik faaliyetini her cihet- teo emniyet altında bulun- durmağa ve - istihlâk mad- deleri ibticacını temin et- miye gayret etmesi yukarı- da anlaşılan esas prensiple re mani olmadığı gibi, hat tâ Almanyanın hayati “hti yaçları için de — elzemdir. Saşksiyon tetbirleri — daha bugünden artıulusal — tecim münasebetlerinde birçok lüzumlu maddelerin kıtlan- masını mucip olduğu — için Almanya bilhassa bu nokta- yi gözünde bulundurmak ve memleketin iç tecimini em niyet altına almak mecbu riyetini hissetmektedir. Almanya Habeş - İtalyan anlaşmazlığının başındanbe ri tamamiyle tarafsız kal dığı ve ileride de mesuliye- tini yüklenmiyeceği bir ih- tilâfın haricinde addedmek- tedir. Alman siyasası her hangi bir tedbirinin mevzuu veya hattâ kurbanı olmak. tan ve bugünkü — durumun şiddetlenmesine sebep olacak her türlü hareketten kaçı narak mesuliyetini idrak et- miş bir siyasanın bütün esa. slarında ittifak etmek sure- tile, bu müşkül anlarda ge re kendilerince bir. hareret | ,e| barışın temini için elin- hattı çizdilerse, — A'manya da aynı bakımlardan kendi İnhisarlar Baş Müdürlüğünden: Sındırgı inhisarlarlar anbarlarındaki yetmiş beş ile dok- san bin kilo raddesindeki idare mali Balıkesir şimendifer istasyonuna otomobil larla nakli 16 11 935 gününden 6-12 935 cuma kadar açık eksiltmiye konulmuştur den yardımı ifa etmiş olu yor. yaprak tütünlerin - ya kamyon- gününe Taliplerin yüzde 7,5 teminat akçasiyle birlikte şeraiti anlamak üzere Balıkesir ve Sındırgı inhisarlarına müracaatları. Ş (Fatma| nın sermayesi zahi- | dar tahayyül bile edemiye - re tüccar Enis Fikret beye- | fendinin metresi olmuştur. | İhtiyar Aâşıklar ekseriya | genç esvgililerinin mazilerini| araştırmak zahmetine kat- lanmazlar. Onlar için ,yalı: nız (Hâlin| kıymet ve ehe- mmiyeti vardır. Ele geçird- ikleri saadetin bir rüya gi- bi uçup gidivermesi ihtima- lile her geçen dakikadan azami sürette — istifadenin yoluna bakarlar. İşte, Enis Fikret beyefe- ndi desevgilisi Belkis hanım efendiyi anasının koynundan) yeni çıkmış bir kız gibi ka bul etti. |Bebek| koyuna bokan muhteşem bir köşk te Belkis için yeni bir ha yat başlamıştı. Başta Enis Fikret olduğu halde her em rine boyun eğen sayısız hi zmetçiler arasında bir. pre- nses ihtişamile şimdiye ka ceği bir açtı hayata gözlerini * — Akşam haberleri Ya zıyor. Akşgım haberleri.. Ikinci tabı Müvezziler köprü üstün de aşağı yukarı koşuşuyor- lar, İki meraklı birbirine so ruyor: — Ne var, ne oluyor.. — Bilmem birisine sora him. Köprünün korkuluğuna da; yanarak elindeki gazeteye göz gezdiren bir ödama 80: ruyorlar: — Afedersiniz. efendim. Acaba ne var? Mühim bir mese'c mi — Şu meşhur zahire tü- ecarı Fikret beykendini öl- dürmüş. Yaaa .. İflas gibi bir şey- mi? ' - | — 320 ——— ————————.”: — Zannederim İki arkadaş: — Hayırola »— Seninki kendini öldür. müş. — Öyle o'acağı belli idi. Bir senede üç yüz bin gitmiş — Vay canın. Karı biraz daha gayret etse para ka- sasını da yiyecekmiş? Sen tanıyormusun? — Bir defa Moskovitte görmüştüm . Karının yese de hakkı var doğrusu * Kapıya hafifce vuruldu: - Gd. i Beyaz prostelâlı küçük bir hizmetçi kız içeri girdi. — BSizi bir bey görmek istiyor hanımefendi. — Kimmiş? s —BİTMEDİ—

Bu sayıdan diğer sayfalar: