Yabancı " gazetelerde gördüklerimiz. %'VatanA Müdafaası Uğrunda | Gösterilen Fedakârlık. Almanyada çıkan bir gazete havacılığımız için yaptı- ğimız hareketten önemle bahsediyor. Deutsche in, den. Bâşbakan İsmet İnönünün Aleşli bir vatan sevgisile do (* olan söylevlerinde, müte- “Tadiyen tekâmül eden ha e silâhının bütün memle- Ketler için dalmi bir tehlike İade ettiğinden bahsedeli, ay geçti. Başbakan n * Bir memleket ne kadar dağlık arazi üzerinde ğlı olsun, düşmanın taar- _lırını muvaffakiyetle h “Ümk kadar — uçağa ğ'llk olmadığı — takdirde İrlerinin ve kasabalarının | ip edilmesine mani ol- ğ.lq çünkü bunlar kolaylık- * yaklaşırlar, bombalarını tlar ve gene kolaylıkla 1 dönebilirler! — Demiş 'î':Tnıııın,ı korumak için | zimgelen “Bin kanad, tan Bühsetmişti. Memleket büd Sesi, bu gayeyi temine kâfi Belecek derecede, kültürel Yt ekonomik alanlarındaki o vlerin yerine getirilmesi De tahsis edildiği için, İsmet Bönünün, halkı ellerinden Peldiği kadar — teberrüatta Unmiya davet ün memlekette derin ak- etmesi, *-,'0' uyandırınıştı. Bunun üzerinen hava teh- esini blenler Uruldu. Kamâl — Atatürk İ0000 Türk İirası — teberru Mti her taraftan önemli şa- yetler, kendisini — takip | tderek büyük * meblağlar Yermek suretile bu Cemi j’“lıı Üyeler İistesinin başı 4—' geçtiler, Anadolunun en -"lılı_ köşelerinde müracaat * yukubuldu. Ancak bir Türk kadar İasarrufkâr — bir insanın ya Cemiyeti : _J"iikâze: | meblâğın | berru sızıltıları, kasaba Wochensehau | şayışına elverişli olacak de: recede az maaş alan devlet ve belediye işyarları aylık harının yüzde ikisini bu ce miyete tahsis ettiler. Tıpkı bir zaman'lar bizim Alman çiftçilerinin bulundükları mevki kadar müşkül — bir ekonomik mevkide bulunan Türk köylüsü de geri mak istemedi. Ardana çift- çileri, senelik — ürünlerinin yüzde üçüncü hava kurumu na tahsis bil- zü- kal- edeceklerini dirdiler. Samsun tütün rrar da yıllık ürünlerin yüz- de ikisiyle iştirak — ettiler. Hattâ fabrika amele'eri bi- le, zaten çok az olan gün dliklerinin muayyen bir kı- smını bu maksada ayırdılar ve Türk kadınları da, İsta nbulda Taksim meydanında hava kurumu için tezahüra. tta bu undular. Velhasıl ha va kurumu birliği, birbuçuk ay sonra kasasında — 1;174, | 629 Türk lirası toplandığını bildirdi. Yapılan tahminlere göre, sade memurların ma aşından birikecek para, bir yılda 1,700000 lirayı tutaca- ktır. Eğer Türkiyenin 1935 36 büdçesinin 194 882 727 lira olduğu gözönünde tuta- cak olursak, ©o zaman bu hakiki — kıymeti anla, Hava kurumuna | etmek için gösterilen teha- lük hâlâ devam Anadolunun ta insanların ediyor, içlerinden, müşkil — şartlar | içinde hayatlarını kazanabi ldikleri yerlerden akan te ve şehirlerin dereleriyle birle- şiyor. Hükümet, bu suretle meydana gelen geniş nehi Gönlümün Kızı Artık yeter değil mi? Sa Te dahâ neler yazayim bil Mem kil.. Rica ederim sev- Hilim.. Kederlenme. Her Tamanki gibi şen ol . Sev.. Yet sevgilim, sev.. Başkası- Ti sev.. Yalnız gözlerinden Mesine kimseye müsaade Sime... Hoşça kal.: Unutma .. — Süheylân— Ol! Of! Beklediğim bu Muydu ondan?. Bana ne trden bahsedecekti?. Sühe- Ylâ! Gönlümün kızı Süheylâ Teni ebediyete kadar unut ""ylcıiıııı.. Ben unuluyorum — onu, ı.'nı gözyaşları içinde an- Attık'arını hiçbirini hatırlı- Yamıyorum . Ve bana gön derdiği mektubu - fırlatıyo- 'üm uzaklara. , Alev dudaklarının yaktı Â! yözümde başka eller do Hiyor benim, . Bir bal arısı gibi çiçekten Siçeğe dolaşıyorum. İlk sev 8i katırgasını deştiği gönlü Mde başka bir sevgi var OÜdi , Yıldızlar kadar gü YAZAN: Ekber İnanç zel bir. yıldız. seviyorum ben, Ve bu sevgi beni ya- kında boğacak.. Onu diğim halde, anlatamıyorum sev ona . Hayır, ben başkasını seviyorum Diyorum. Onun inci nen gönlünü,kırılan gururu mu hnasıl elde edeceğim dü. şünüyor. Başımı ellerim ara sına alıyorum da. Ağlıyor, hıçkırıyorum Dün akşam ona el kaldı- ran adamlara çıkışırken, ma- vi gözlerinde bir ışık parlı- yordu.. Bekliyordu viyorum diyebileyim diyerek bekliyordu Halbukt — ona biç bir şey söyliyemeden yoluma gidi- yorum . Ben ona, se- Yuvasından fırlıyan göz leri alev alıyor Ve yüzünü buruşturarak Dişlerimin gıcırtısını uzaklaşıyor . işidi yorum, Ab; çocuk çocuk! Di ye mırıldanıyor. Öf! Öf içi- mi yarabilsem de onun kül KBA Hat aai gnnn aeti l yardım | Milletler Cemiyeti 'Kaldırılmalıdır. Bir cihetten milletler ce miyetinin manavi — şahsiyet ve hassiyetini korumuya dü- şünürken İtalyayı da tatmin idamesine * Formü edilecek, sulhün bir lâ,nü bu'mak üzere Pariste toplanan üç - Devlet konfe- ransının vazifesi pekte ko lay değildir; zira malüm va- uzlaşma ziyet dolayısile Mi letler ce- miyetinin yüzünü ağartabil- mesi mümkün değildir. Bu geçtikçe lâzumu olmıyan bir fazlalık ve anlaşamazlıklara bir kay nak olduğu daha iyi mektedir nam ve hesabına Milletler Cemiyeti ne yapmıştır? Geç mişte bu müessese bize ja müessesenin — gün Süyük — Britanya ponyanın dostluğuna ma ol- muştur; şimdi de o, İtalyanın bizim için bes'emekle oldu- ğu eyi niyetleri kaldırmaya fazlasile uğraş maktadır. Signor Mussolini ki, dişinden tırna- ğına kadar müselleh olan Faşist İtalya iki basit şıktan edebilir, o, ya kıymetli bir Dost veya çiğ ortadan demişti birini Wfade nenmek bilmeyen bir hasım- dır. Milletler Cemiyetinin müs pet işler hususundaki ade- mi iktidarı, onun mükerrer mümaneat gayretlerine rağ men. üç yıl süren Paraguay - Bolivia çete harbinin önü- | ne geçememiş olmasile, is bat edilmiş oluyor. hıkika | ten, bu hal, onu cidden lü zumsuz ye hatta gülünç bir | | teşekkül olduğunu meydana rden, istediği kadar alarak | memlekelt ve halkı zlanma ve silâhların silâhsı- tahdi- di gibi meseleler üzerinde olmadığı | lam bir anlaşma sever * | müedetçe en barış | bir devlet mani olmıyacağı bir keden koruyabilecektir. bile tehli adamının | vevt olması | teşci etmiş vürmüştür. Fakat her neden- | ni çoktan kabul etmiş o'a se" bütün bunlara “Cemiyet, bu memleket se nedi iki yüz on üç bin İngi- liz lirasına mal olmaktan ge ri kalmıyor. Bu para muhak- kak başka daha semere vereci bir yolda sa sabalarda | rfolunabilir. Aleyhine sarfolunabilecek tenkit erden biri de, Milletler Cemiyeti nin bir memlekette beynel milel vaziyet hakkında am me efkârının büyük bir kıs en ağır basan mıniı tamamı tamamına yan- hş görüşlerle doldurmuş ol Bunun neticesi de “müşterek emniyet,, masıdır adile anılan o mahdut efsane mu vacehesinde bes'enilen körü körüne yüzünden, — İngi- liz silâhlanma faaliyeti ih- mal edilmiş ve silâhlarımı Devletle- rin mühtemel taarruzlarına karşı açık bırakacık dere cede emniyet zın. bizi yabancı haddinin en dun ve tehlikeli noktasına kadar düşmüş olmasını in taç etmişlir, Milletler cemiyetinin me- başka bir za rırlı tesir daha yapmakta Ağır muymeleye maruz devlet kabil ta başlangıcı dir kalmış olan büyük ler elinde ve bu arruzları harp telâkki Cenevrenin ettikleri — anlarda, onlara emin bir müdafaa kalkanı vazi- Fesini görebileceği düşünce si'e kafaları işi gücü olmıyan telif tabakadan çok — insanları meşbu - olmuş muh Bir her fırsatta gözleri yaşaran faz- ve la hassas gazeteleri, bu bü yük yabancı devletleri tah kir edebilmek €üzcetlerinde olmasıdır. İşte bu kabil, hissini taşımıyan söz ve ya zıdır ki, Habeş'stanı, İtal- yanların dilekleri karşısında ki kalmasını mümkün kılmıştır. Habeşistan kendi başına b mesuliyet mukavemetinde — musiır rakılmış olmasaydı, şüphe siz İtalyanların mütalebatı — ——— önlü, dışa- rıya, rüzgârla fırlatsam!.. Bunu, yalınız bunu yapa- bilsem! , y ettiği bu yeisleri, Müsade etsenize geçelim.. Birdenbire yanı başıma dö dönüyorum.. Onun uzun sarı gaçlarının kapladığı gül yüzünü görüyorum. Ve onun söylediği bu acı sözü, lerimi yumarak yudum yu göz dum içiyorum: Onu gönlü- | mün kızı yapmak istediğim halde yapamıyorum, ben - - | Sinemada aynı sırada iki kişi oturuyoruz. . Oınmısz iki küçük var. Ben de, oda birer bahane ile onlarla ko- nuşuyor, birbirimize bakıyo ruz. Ve onun çatkın kaşla ti hep öyle duruyor. Ara sı- ra derin bakışlarıyle İoca ları süzüyor. Koltukta kışı lıyor, Her kısım gelip geçiyor önümden.. Hak yi ne elektirikler yandı. Ve o eteklerini ayaklarına örterek | | kalkıyor... Ayağım kopuyor | zannediyorum uzun ayakkabısının ökçeli | silinmiyen | izleri bereliyor ayağımı. Ar- | kasından kalkıp gidiyorum. Biraz dururmusunuz?, Arkasına bakıp omuz si- Ikiyor. l — Hayır! Duramam ?di- Arkadaşının — koluna girip gezmeğe başlıyor. Ve ben ellerimi çeneme - dayı- yarak ona bakıyorum Ala- ylı gülüşünü dudaklarında toplıyarak beni Yanımdan geçerken: Aşağıda konuşuruz - diyor. Gözlerimde yor. süzüyor. sevinç ve ben titriyerek — yerime oluruyorum. Filimin nasıl bittiğini an lamadan aşağıya koşuyorum. Yıldız, mavi beresini eline almış saçlarını düzeltiyor.. FPana ne diyecektiniz? Diyor Şey Yıldız seni sev. O menhus kahkabasını ata- rak kesiyor sözümü . Sonra gönlünüzün kı zi darı'ır diyor. Ve koşar casına faytona atlıyor. Ben bir sarhoş gibi sallanıyorum. Çok yoroldum Yılmaz pturalım — Bana mı diyorsunuz?. Ben — sizin'e. gelmedim ki: (al.. Bülün heycanı gözlerin- den boşanıyor. Onu kızdır mak, hırpa'amaktan nedense kıvanç alıyorum. Tozların gözümden sakla- | yor. dığı gölgesine bakıyorum. rağmen, | | | | | | naatiyle caktı ve Avrupa da bugün- kü buhrandan — korunmuş kalacaktı. fazla — sul bu lak- lakiyatın uyandırdığı mües Sırf sulhtan hecu olan sif tesirlerdirki İngiltere nin Habeşistana karşı almış bugün İta olduğu — vaziyeti İya, iktisadi — amillerin nüfuzu ile doğmuşlur Ka anlamaktadırlar. ufak — bir müsteni olma- Bu kanaatin en bile dığim ispata kalkışmayı lü şeniyet buluruz. Mümtaz sabık Afrika Umumisi bu'unan Sir Alfred zumsuz bir Valiyi Sharpeinde izah etmiş oldu ğu veçhile bizim Elhiopioda iktisadi menfaat ve gaye lerimiz yoktur. Bu memle- ketteki gürültülü — patırdılı alâka, ticaret piyasası tem ennisi Yolunda duyulan aç gözlülükte ge'memektedir. Bu yalnız kafaların yanlış işlemesindendir Büyük Beritanya için en doğru siyaset sistemi Sig- nor Mussolininin Habeşista ni ilhak etmek hususunda kati kararını vermiş — olma- sını bir hakikat olarak ka ve Milletler Ce takım bul etmek miyeti vasıtasile bir gülünç olan şözde cezalan- dırıcı ve hususi muameleye tabi tutulacağı yolunda İta İyayı lehdid etmekten yo- lunu kesmekten vaz geçmek sistemidir Artık süren Cenevredeki on beş yıldanberi keşme keşlen ve yalnız adımlar dan sonra bugünün siyaset düsturu çemiyetini ortadan kaldırın ve Sulha şahsiyetini bulab ilmesi için Fırsat ve imkân verin,, olmalıdır Akşamın alacakaranlığında yalınız bırakıyorum onuü oldu.. bilmiyorum bir demir parçası koluma dokunuyor. Nasıl keskin ve soğuk Ve içime kadar işliyen de- rin bir acı her yetimi sarı- Kulaklarım Kızgın. uğuldama titrek yor. ğa baş'ıyor. bir ses duyuyorum. Ulan.. Ben kunma demedim mi ?.. Ge- ne ben iyi adamım.. Bak se- sana ona do ni ko'undan yaraladım Kim bu? Ben rum bile. Gözlerimi açlığım - da yatağımda — buluyorum kendimi.. Kolumu kaldır mak istiyorum.. Bunu söyliyen kim? onu seçemiyo- Fakat uyuş muş... Ve genç bir hasta ba kıcının güler yüzünü, Parlak | gözlerini görüyorum. , Ona yine sinemanın boş korldu tam üç sene şonra runda rastladım İç çekerek yüzüme bakıyor. Ona dikkat ediyorum. Gözleri kapanma ğa yüz tulmuş, uzun saçla rını bir erkek gibi kestirmiş sessizce — duruyor nıma : Benimle gelirmisiniz. Di- Sesimi — çıkarmadan arkasından gidiyorun. Ba | Macar Yamalı | bir entariyle yaklaşıyor ya- | dünya | “Milletler | Küçük Haberler Türk-Yunan tecim anlaşması Türk - Yunan tecim ko- nuşmaları normal bir halde devam etmektedir. Almanya — memleketimiz için son kontenjan — 22,000 kental olarak vermişlir. Türk ofisin Berlin tecim müm essilliği vasıtasile yaplığı te- şebbüsler üzerine —Alman hükümeti — kontenjana da- ha üç bin kental eklemiştir. Mamleketimizde — fabrika kurmak istiyorlar Çekoslavakya büyük fab- rikaları bulunen firma me m'eketimiz endüstri erba bına önemli bir teklifte bu lunmuştur. Bu firma Çekos- lovakyada ve diğer Avrupa memleketlerinde olduğu gi- bi endüstri bir eser olma sından — işlenmekte olduğu fabrikaları Türkiyede de ku- rmağı teklif etmektedir. Türkler yakınız istilâcı de- ğildirler Lüksemburgda ve Belçıka da top'anan arsıulusal |köy yaşayışı güzelleştirme | konferansına Türkiye adı- na iştirak eden Ülkü mec: muası direktörü Nusret Köy- men konferanstan dönmüş tür konfera sonunda Nusret Köymen sta bir söylevin delegesi - tarafından Türkler aleyhine s#öylenen sözlere cevap verm'ştir. Ma car delegesi Türklerin isti lâlarının tahribinden Avru- panın Hıristiyan medeniye tini Macarların kurtarmış olmasile övünmüştür. Nus ret Köymen söylevinde Ma- car delegesine şu — karşılığı vermiştir: Türkler yalnız istilâcı olmamıştır. Daha ziyade medeniyetlerin — kurucu'arı koruyucuları ve yapımile ol - | muş'ardır. bunun Türk delgesinden Macar - delegesi üzerine özür dilemişti: ik tavanlı, yıkık bir. evin alçak — kapısından bükü lür gibi giriyoruz. Gözle- rime bir yataklı odası ilişi- yor. Kirli çamaşırların, ko- karışan kokusu döndürüyor. lonya ile başımı — İşte böyle diyor. Baş- ka türlü olmazdı ki.. An. cak - böyle geçiniyorum. Sahiden mi?, Sen, gök- teki — yıldızları kıskandıran kız mısın?, Yılmaz diyor anlatılamıyacak şeyler Acı, çok acı. | Yeter ki burada namusum” la geçiniyor. Beğenmedin mi halimi" Ya! nasıl Yıldız seni. Seni olarak olmalıydım?.. beğeniyorum böylece benim- görmek istiyordum. Seni ilk sevdiğim gün kadar seviyorum Yıldız. Sen gön- lümün kızısın.. Sahi mi? artık gönlü- nün kızı ben miyim? Onu içten gelen bir coş- kunlukla göğsüme çekiyo rum, Boşalan gönlümü onun va- rlığı dolduruyor. Seviyoruz, birbirimizi. Sevişiyoruz, bir- birimizle... SON —