SAYFA. 3 Osmanlıcadan Türkçeye Karşılık N. 23 'Imdu.ı -- Yetişme, yardıma koşms Mdad! .. Yetisl İmha etmek — Yoketmek Ürnek: Harbin nihayetinde düşman or- dularını imha eden büyük kumandan. . — Savaşın sonundı düşman ordularını Yok eden büyük komutan... '“u_lud — Uzam, bay Ürnek: 1 — ir Mur köyler gördüm — Bütün yol uza- Munca bayındır köyler gördüm. 2 — Dereimtidadınca sıra evler gördü ı" — Dere boyunca sıra evler gördüm. Ttidad ötmek — Uzamak İtnek: Eugünkü içtima dörtte hitam bu- İacakken sekize kadar imtidad etti — Bugünkü topluntı dörtte bitecekken se- | kize kadar uzadı atihan — Shaç * rnok; Mekteb imtihanları mayıs sonu- hda icra olunuyor — Okula Mayıs sonunda yapılıyor. Atihan etmok — Sınamak rmek: Gençleri imtihan etmek — öyle #hemmiyeisiz bir iş değildir — Genç ln'ri sınamak öyle önemsiz bir iş değil» Bütün yol imtidadında ma- sınaçları ir, ş':;hî imtihan — Sözlü sınaç Tİtİ imtihan — Yazılı sınaç &rübe — Deneç Tüek: Tecrübe, ulümu hazıranın - en Mühim istinadgâhıdır — Deneç, bugü Akü ilimlerin en önemli dayanağıdır rübe etmek Denemek Taekı Bu izam ettiğiniz işi, müsaade *darseniz bir deben tecrübe edeyim >Bu büyüksediğiniz işi, izin verirse- Biz bir de ben deteyim. a — Abay Örnek: İmtinna sebeb yok, reyinizi ve- Telisiniz — Abaya sebeb yok, oyun- | Vermelisiniz ı“""-l #tmok — abamak Tnek: Böyle vazifeden imtina etmek Yin esbabı muhika göstermelisiniz. — * Yle bir ödevi abamak için haklı se- bler göstermelisiniz. ':deuneı — Roddetmek (T. Kö.) Bal stmek — Uymak ŞEnak: Emrinize imtisal edec-gim İme Prinizo uyacağım. İme; ** ötmek (mas) — Emmek git — Birakığ Tnek: Çin, hututu hâdidiyesini işletm- imtiyazını bir alman kumpanyasına Fermişti — Çin, demiryollarını işletmek r"f'klğını bir Alman kumpanyasına ve 'Nli,:?j Ör Ay_nl Hi Pnek: Vatandaşlar — arasında imtiyaz rı':"'"lixlemı-ı—anılLuşı'ıır arasında ay- ı.“zn y Tüşünülemez ")'&ıı #tmek— Kaynaşmak VönE m.ı"kî İki düşman gayet eyi imtizaç ı.li Ter-.Iki düşman pek eyi kaynaştılar. Üyy * ölmek Baydaşmak, geçinmek, r)!'lıak da'ğfk: Onunla jimtizaç etmek zannedi! . aNlıı.ıı.r suhuletli değildir — Onunla 1 lıl.kku;f"'*k (geçinmi Nt eh 'llffır _kalfıy değ Örnuk: | Töçimsiz ğ M:i' lul-q;.“ açsız bir odam — Göçimsiz grın;:'_liğ'“.'— Hı*leş.nmdl,k. gvlcir.eıııezhk B ralarındrki adem imtizuç yev- Y ma, | / evmen tezayüd ediyor— Arala- 1 birleşemezlik (geçinemezlik) D güne ârtıyor. , uyuşmak) sani- dir. Bünde, Ek: Süvar; hi f__k* Süvari, nagihan önündeki sah übişç ada irhayı inan ila—Atlı, bird. t6 önündeki Koni Ça Vtetorak "deki goeniş alanda dizginleri & "ul'ıı-ınlu hareket altında inbisa- Sünüme ( —Cisimler hareket altında t © Uğrarlar, LAĞ A e z k Sğlunu yerine getirmek Mörd olan verdiği — sözü incaz YTÜRKDILI eder — Er olan verdiği sözü yerine ga tirir. İncimad etmek — Donmak Örnok: Bürudetten incjmad eden fuka- ra—Soğuktan donan yoksullar. Camit —Donuk, cansız Örnek: | — Neye almışsın — Neye almışsın 2 -- Camid cisimlerde hayat yoktur Cansız cisimlerde hayat yoktur, İncizah etmek — Kopılmak, tatulmak Örnek: Bu nazarfirib — cemale incizab etmemek mümkün değil —Bu göz ulıcı güzelliğe kapılmamak (tatulmomak) el. . den gelmiyor İnd—Yan, göre dikte Örnek: | — Sizin indinizde bütün kudet şeyler abestir—Size görelsizin yanını- zd) bütün kutsal şeyler boştur. 2 — İndelmüzakere — Konuşuldukta İndi, keyfi — Kendiz İndifa etmek —Fışkırmak Örnek: Yanardağ indifa ediyor — rdağ fışkırıyor. İndiras etmek — Batmak, kmok Ornek; İndiras eden osmanlı imparato. rluğu —Batan (çöken) osmanlı impara. torluğu. 2—Münderis olmuş devletler — Kaybo- imuğş devletler. ” | İnfak etmek — Beslemek, yedirip içirmak, | geçindirmek ÜÖrnek: Bütün bir aileyi infak —etmek kolay Bir 'vazilo — değildir--Bütün bir ardayı beslemek (geçindirmek, yedirip içirmek) kolay bir ödev değildir Nafaka — Geçimlik Örnek: Zevcesini tatlik yetti, nafakasını veriyorssKarısını boşadı, geçimliğini vıın_vnr İnfaz etmek —Geçirmek, yürütmek örnek: Dünyaya hükmünü infaz oden- ler bile böyle cüretkârano haroket et- memiştir —Dünya hükmünü geçirenler (yürütenler) bile böyle küstahça hare- ket etmemiştir Nüfuz — Göçme, işleme Örcek: Yağmurun iliklerime kadar nüfu- zu yüzünden hastalandım— Yağmurun iliklerime kadar geçmesi (işlemesi) yü zünden huatalandım. Nüfuz (Tesir anlamına) Etke Ürnek: Üaun nüfuzu her yerde caridir— Onun etkesı her yerde yürür. Nüfuz etmek — Geçmek, işlemek Örnek: Rutubet kemiklerime kadar nü- fuz etti—İslaklık — kemiklerimo kadar işledi (geçti) | Nafız — Göçen, işliyen Örnek: Nafiz bir nazarla yüzüme baktı — işleyen bir bakışla yüzüme baktı. Nafiz — Etker Örnek. O kadar nafz olsaydım — neler | yaparım — O kadar etker olsaydım ne- | ler yapardım. lafial Küsü Örnek: Bana kaş- infialinizin — osbabını bir türlü idrak edemiyorum — Bana karşı küsümüzün seboblerini bir türlü anlayamıyorum. Seriülinfial Tesküser Örnek: Arkadlaşınız ne seriölinhal bir adammış — Arkadaşınız ne tesküser | bir adammış. Öyle camit bir tavır donuk bir duruş Yana. kaybolmak, çö- Münfeil olmak — Küsmek Örnek: Bu hareketiniz üzerine münfeil | olmamak elden gelmiyor Bu harek- etiniz üzerine küsmemek elden gelmiyor. 1' lafikâk etmek Ayrılmak (Bak: Fek) | İnfilâk — Patlama Örnek: Haydarpaşa istasyonu infilâkı İstanbul dehşât içinde — bırakmıştı. — Haydarpaşa durağı pndnmııı. İstanbu- lu korku içinde bırakmıştı. Infılâk etmek Patlamak, patlak vermek İnfırad — Teklik, tekkalma y Örnek: Halj infiradda Aciz olan insan- lar, birleşince büyük bir kudret ikti- sab ederler — Teklik halinde — eksin olan insanlar birleşince büyük bir erk l edinirler. g Münferid — Tek Örnek; Bu, münferid bir hâdisedir # Bu, tekbir hâdisedir Münferiden — Teker teker Ürnek: Münforiden geliniz teker geliniz Teferriil etmek Tekleşmek Örnek: Akran ve emsali arasında tef: errüd eti — Taydaşları ve benzerleri arasında tekleşti. İnfısıh — Bozulma (Bak: Feshetmek| İnfisal etmek — Ayrılmak, çikarılımuk Tahidam—Yıkılma, yıkılım Maili inhidum (Bak: Müşrifi harab)—Kağ. şak İnhilâl —Dağılım — (Fr.) Dissolution Örnek: İktisadi sebebler bir. cemiyeti inhilâle uğratabilire-Ekonomik sebeb. ler bir sosyeteyi dağılıma uğratabilir. İahilâl— Açılma: (Fr.) Vucance örnek: Bu vazifelerde hiç bir inhilâl olmadı— Bu ödısvlenh.l hiç bir açılma olmadı fohilâl (bozganluk anlamına) — Çözüntü Örnek: İçtimai bir müsesesede görül- en inhilâl — Sosyal bir kurumda gö- rülen çözüntü Kabili inbilâl maddeler — Erirler Örnek: Suda kabili inhilâl — maddelör şunlardır—Suda erirler şunlardır. Münhal—Açık — (Fr.) Vacant Ürnek: Münhal yerimiz yok — Açık yer- imiz yok. Mhimak (Bak: İptilâ) — Düşkünlük Ürnek: Onda kitab okumak — inhimak derecesindedir — onda kitab okumak düşkünlük derecesindedir. İnhina Eğilim, başeğme Ürnek: inhina bilmez bir irâde — Eğ. ilim bilmez bir irde. Münhani — Eğriç Inhiraf — Sapma Örnek: Doğru yoldan jahirafı - sebebi- yetle bu hale düştü Doğru yoldan sapması yüzünden bu hale düştü. İnhiraf etmek — Sapmak İnhisaf, inkisaf — Tutulma J -Ürnek — Hakikat inhisaf bilmez bir güneştir — Hakikat tatulma bil:bez bir güneştir. İnhisar (Monopol) — Tekit (Bak: Hasr) İnhisara almak (Monopolize etmek) — Tekitlemek (Bak: Hasr) Inbitat — Düşüm — (Fr.) Declin, alfniase. ment Örnek: Zekâsındaki inhitat konuşmasın. dan belli — Zekâsındaki' düşüm konu: şmasından belli İnhitat — ingizlik (Fr.) Abaissement Örnek: Bu topraklardaki inhitat — Bu topraklardaki jogizlik İnhitat — Alçalma — (Pr.) Degradation Münhat — İngiz — (Fr.) Degradation Örnek: Mdnhutwokn yerler — ingiz olan yerler. Dehşetü inhizam (Bak:inkıraz) Lalkar 09 — Bağıtlanma, 2 — (meclis terimi) İnikâs — Yansıma Ürnek: Evler va ağaçların durgun suya inikâsı çok güzel görünüyordu — Ev- lor ve ağaçların durgun suya yansıması vok güzel görünüyordu. İnikâs etmek — Yansımak Örnek: Yürek temizliği insanın çehre- sine jinikâs eder — Yürek — temizliği insanın çehresine yansır. İnitaf etmek — Çevrilmek Örnek: Nazarları ona Bakışları çevrilince İnkâr Yadısa Örnek: inkâr nedir bilmiyenin juanın- da kıymet olmaz — Yadısa nedir. bil- miyenin inanında değer olmaz. * imkâr etmek — Yadısamak Örnek: Yaptıklarını — inkâr etmedi — Yaptıklarını yadısamadı, inkıbaz — Büzülme imkıbaz — Peklik inkılâb — Devrim inkıraz — Batım inkısam — Rölünme, kısımlanma inkısam etmek — Bölünmek, kısımlanmak Örnek: Bu şeklin dört parçaya inkısa- mi — Bu şeklin dört parçaya bölünme- initaf edince — — Kırılma, kırginlik * | itkıyad etmek 4 | |insidad etmek - AĞ0 22 Nisan —- lar Bilavüzü, Ürnek: Verdiği netice — onu -inkişara uğratlı — Vordiği sonuç onu kırılma- ya ağrattı Bu sözleri duyunca içimde acı bir i duydüm — Bü sözleri duyunca içimde acı bir kırginlik duydüm. takisarı hayal — Umusa Örnek: Bu işte inkisâarı hayale düştüm — Bu işte umüsaya düştüm. inkisarı hayale uğramak" — Umuüsanmak inkisarı ziya — Yalkırı jakişaf etmek — Gölişmek, açılmak Örnek: Yazı yazmakta çok “inkişaf etti — Yazı yüzmakta çok açildı. | Çocaklarınızın bedenen 'de inkiştfına çuliş- maliyiz” — Çocüklarınızın — Bedencö de golişmnine çalışmalıyız. ** inkıta — Kesilma 4 inkıta etmek — Kesilmek * (Tebaiyet) — Bağnmak, başeğmel Örnek: Kendimizden daha yüksek iasa. nlara inkıyad! edebiliriz — Kendimiz- den. düha yüksek insanlara başeğebiliz (bağınabiliciz) , Dinkıyad ettirmek (Tebaiyet/ ettirmek) -— Uyurmak sud Örnek: Başka milletleri emrine inkıyal (tebaiyet) ettirmek istiyordu — Başlta ulusları emrine uyürmak istiyordu. iosaf etmek — Sonalmük insaf, nısfet -- Ekit Örnek: insafıma sığınırım — Ekitind Bı- Ginitim jinsaf etmek — Ekitmek s Ürnek: insaf ötmez misiniz' — Ekitmez Misiniz insan — insan insani insel , 4 Örnek: insani hislere hürmet gösterme lidir insol duygulara saygı göster- melidir. » ! insibab etmek: — Dökülmek Örnek: Kızılırmak; Karadenize insibab îıder — Kimlifmak; Küradenize' ' dökü- ür. insicam — | Tatarlık, 2 — (Edebiyat te- rimi) " a F Örnek: Sözlerinde — insicâni yyoklu — Sözlerinde tutarlık yoktu Tıkunmak, kapanma ' i Soyunmak, yüzülmek Örnek: Sadki itsanlıktan İnsilâh etmi. şti — Sanki insanlıktan soyunmuştu. insiyaki — içgüdel inşa etmek Yapmak | J Bina etmek — Kürmak, 'yapmak < * Örnek: Bu evi 1895 te inşa etmişti — Bu evi 1895 de yapmıştı. inşia etmek — Şavmak (Bak: Eşia) inşiab (Teşaub) etmek — Dallanmak, kol- salmak Şübe -- Rol . Örüek: Bu yöl dört şubeye ayrılır — Bu yol dört kola ayrılır. inşikak etmek — Yarılmak çatlamak, iki- ye ayrılmak ( inşirah — Ferahlık, iç açılma Örüek: — ingirah, içinde — geçen bir gün — Forahlık içinde geçen: bir gün: intaç ötmek — Sonuçlamak, bitirmek, se- beb olmak Örnek: Bu işi intac edemeden işi bitiremeden (sonuçlıyamadan| Bu hastalık ölümünü üntüç etti — Bu hastalık ölümüne sebeb oldu. intak etmek Söyletmek, dile getitmek Ürüek: — Faryadı — döğlüri — taşları intak — ödecekmişcesine — Haâykirısı dağları taşları dile getirircesine (&öyle- tircesine) insilâh etmek — Bu | intaş etmek — Çimlenmek, yeşermek Ürnök: Tohumlar intaşa 'başladı — To- humlar çimlenmeye (yoşörmeye) başla- dı. intiba — Duyuş improsion ğ Örnek; Onun bende bıraktığı — intiba hiç da iyi değildir — Onun bende bıraktığı iz hiç de iyi değildir. intıbak etmek — Uymak intifa — sönme intifa — Faydalanma. asığlanma Örnek: Parasından daha çok intifa fiki- riyle — Psrasından daha çok faydala. nmak Çasığlanmak) fikriyle. —— (Bak: his), iz — (Fr.)